14 Mayıs İhtimali Zayıflıyor; Depremler Nedeniyle Seçimler Ertelenebilir Mi?

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler 13,5 milyonunun yaşadığı 11 ilde büyük yıkıma neden oldu. Depremler sonrası, 14 Mayıs’ta yapılması planlanan seçimlerin yapılıp yapılmayacağı tartışılmaya başladı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, iktidar kanadında seçim tarihi değişikliğine ilişkin yeni bir karar alınmadı, ancak kulislerde 14 Mayıs olasılığının zayıfladığı konuşulmaya başladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, “Her şeye rağmen seçimi iptal edemeyeceğini düşünüyorum. Ama 14 Mayıs’ta olmaz seçim, zamanında, 18 Haziran’da yapılması lazım” sözleriyle seçimlerin zamanında yapılacağı tahminini dile getirdi.

Türkiye’nin güneydoğusunu vuran ve binlerce yurttaşın yaşamını yitirmesine yol açan deprem sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgede 3 ay boyunca olağanüstü hal (OHAL) ilan etti ve bu karar TBMM tarafından da onaylandı.

Depremden etkilenen iller ayrıca “genel hayata etkili afet bölgesi” ilan edildi.

Kulislere yansıyan bilgilere göre Yüksek Seçim Kurulu’nda şimdiye kadar hazırlıklar seçimler “normal zamanında yapılacakmış” gibi yürüyordu.

Depremden sonra zaten yeni bir adım atılması veya karar alınması söz konusu olmadı.

AKP karar almadı ama 14 Mayıs ihtimali zayıflıyor

AKP’nin yetkili kurullarında, seçim tarihinin ertelenmesi veya iptal edilmesiyle ilgili bir değerlendirme yapılmış değil.

Ancak 14 Mayıs seçeneğinin zayıfladığı kulislerde konuşulmaya başladı.

Bazı AKP yöneticileri, henüz somut bir karar alınmamakla birlikte seçimlerin 18 Haziran’da, yani zamanında yapılabileceğine işaret ediyor.

AKP kaynakları, seçimin iptali veya takvim değişikliği gibi bir planlamanın şu anda gündemlerinde olmadığını belirtiyor.

Bazı AKP yöneticileri, depremin yaralarının sarılması zaman alsa da OHAL kararının ardından hızla toparlanmanın sağlanacağı ve seçimlerin 14 Mayıs’ta olmasa da zamanında yapılmasının sağlanabileceğini ifade ediyor.

Akşener de ’18 Haziran’ dedi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, kendisiyle birlikte deprem bölgesine giden gazetecilere yaptığı açıklamada, seçimlerin 14 Mayıs’a yetişemeyeceği tahmininde bulunurken iptal beklemediğini de söyledi:

“Büyük beceriksizlikle karşı karşıyayız. Bu beceriksizliğin sonuçları itibarıyla, büyük bir siyasi iniş yaşayacaklar.

“Her şeye rağmen seçimi iptal edemeyeceğini düşünüyorum. Ama 14 Mayıs’ta olmaz, seçimin zamanında, 18 Haziran’da yapılması lazım.

“Biz siyasilerin görevi de bu seçimi yaptırmaktır…”

CHP kulisleri: 1 yıl ertelemeyi zorlayabilir

CHP ise iktidarın depreme müdahalede geç kaldığı ve bunun da kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açtığı ve seçmenin tepkisini sandıkta göstereceği görüşünde.

CHP kulislerinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaybedeceğini gördüğü bir seçime girmek istemeyeceği ve bu nedenle de en az “1 yıl seçimi ertelemeyi” zorlayacağı yorumları yapılıyor.

Anayasa’nın 78. Maddesi sadece “savaş nedeniyle” seçimlerin 1 yıl ertelenmesine olanak tanısa da, iktidar partisinin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) eliyle 18 Haziran seçimlerinin ertelenmesinin yollarını arayacağı iddiaları dile getiriliyor.

Anayasa ve yasalara göre erteleme veya iptal mümkün mü?

Anayasa’ya göre, TBMM veya Cumhurbaşkanı kararıyla seçimleri öne almak mümkün. Anayasa’nın 77. maddesinde, seçim zamanında yapılabilecek değişiklikler “TBMM ve cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır” ifadesiyle açıklanıyor.

Anayasa’nın “Seçimlerin geriye bırakılması ve ara seçimler” başlıklı 78. maddesi’ne göre ise ertelemenin tek istisnası savaş hali:

“Savaş sebebiyle seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, TBMM seçimlerin 1 yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.”

Cumhurbaşkanı Seçimi Yasası’nın 5. maddesi de yine savaş nedeniyle, cumhurbaşkanlığı seçiminin de 1 yıl geriye bırakılmasını hükme bağlıyor.

YSK karar verebilir mi?

Anayasa’ya göre, seçimlerin “genel yönetimi ve denetiminden” sorumlu olan Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararları aleyhine yargı veya başka bir merciye başvurulamadığı için, aldığı kararlar da kesin.

Bu nedenle YSK’nın deprem nedeniyle “seçimlerin yapılmasına olanak görmediği” yönünde bir karar alma olasılığı da tartışılıyor.

Ancak hukukçular, seçimlerin öne alınması veya savaş nedeniyle geriye bırakılması yetkisinin TBMM ve cumhurbaşkanında olduğunu, o nedenle de böyle bir karar alınmasını beklemediklerini ifade ediyor.

Anayasa’nın 79. maddesinde YSK’nın görevleri şöyle ifade ediliyor:

“Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme, kesin karara bağlama ve TBMM üyelerinin seçim tutanaklarını ve cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi YSK’nındır. YSK kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.”

Paylaşın

Türk Tabipleri Birliği’nden Deprem Bölgeleri İçin Bulaşıcı Hastalıklar Uyarısı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi,  “Afetin yaşandığı bölgede çöp toplama hızla organize edilmeli ve çöpler düzenli olarak toplanmalıdır, çünkü çöpler bulaşıcı hastalıkları taşıyabilecek haşarat ve kemirgenlerin üreme alanlarıdır.” ifadelerinin yer aldığı bir bilgi notu paylaştı.

Haber Merkezi / Bilgi notunda, bulaşıcı hastalık riskine karşı önlem alınması gerektiği ifade edildi ve yapılması gerekenler şöyle sıralandı:

“Afetin yaşandığı bölgede çöp toplama hızla organize edilmeli ve çöpler düzenli olarak toplanmalıdır, çünkü çöpler bulaşıcı hastalıkları taşıyabilecek haşarat ve kemirgenlerin üreme alanlarıdır.

Ulaşımın zor ya da olanaksız olduğu durumlarda sokak aralarına ve dar yerlere erişebilecek el arabalarından yararlanılmalıdır.

Afetten önce bölgeye hizmet veren çöp dökme alanları uygun ise çöpler toplanarak buraya dökülmeye devam edilmeli, bu alanlara ulaşım mümkün değilse veya bizzat bu alanlar afet nedeni olmuşsa, aşağıda tarif edileceği üzere çöpler bu iş için belirlenmiş uygun biriktirme yerlerine dökülmelidir.

Afetzedelerin barındığı yerlerin uygun noktalarında çöp bırakılacak alanlar oluşturulmalıdır. Bu alanlar günlük olarak kireç kaymağı, klor eriyiği, çamaşır suyu vb. malzemelerle dezenfekte edilmelidir.

Karasineklerle mücadelede canlının yumurta bırakacağı çöp, gübre gibi ortamların üstlerinin açık olmaması gerekir (Uygun çöp kovası yoksa 20 santimetre kalınlığında toprakla çöp ve gübre yığınlarının üstü örtülebilir).

Çöp toplama alanlarının su kayaklarından en az 60 metre; mümkünse besin maddeleri dağıtım-depolama yerlerinden en az 1 kilometre uzakta, yaya ve araçların geçişine engel olmayacak bir yerde olmasına dikkat edilmelidir.

Çocukların ve hayvanların çöp toplama alanlarında dolaşmasına izin verilmemeli, buralara hayvan ölüleri atılmamalıdır.

Çöp yığınlarından şıra sızmasının önüne geçilmeli; sızma varsa bu yerler çamaşır suyu ya da benzeri bir dezenfektan ile yıkanmalıdır.

Çöp yığınlarında ve toplama alanlarında haşere ve kemiricilerin oluşması, üremesi önlenmeli, bu zararlılarla mücadele amacıyla kullanılan pestisit ve insektisitlerin de bir kirlilik unsuru haline gelmemesine dikkat edilmelidir.

Her 200 kişi için iki metre derinlikte ve 1,5 x 1 metre çukur açılmalıdır. Bu söz konusu nüfus için bir hafta yetebilir. Çukur içerisindeki organik materyalin bozunumu 4-6 hafta gerektirir. Çukurun üstü 40 santimetre kalınlığında sıkıştırılmış toprakla örtülmelidir.”

Paylaşın

Adana, Hatay Ve Osmaniye’de Yıkılan Binalara İlişkin Soruşturma

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler nedeniyle Adana, Hatay ve Osmaniye’de yıkılan binalara ilişkin soruşturma başlatıldı. TBB’de depremlerde yıkılan binaların müteahhitleri ile projelerine onay veren, denetimleri gerçekleştirmeyen idari görevliler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Haber Merkezi / Adana Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan yazılı açıklamada, soruşturma kapsamında teknik bilirkişi heyetlerinin görevlendirildiği bilgisi verildi:

“Numune alma ve bizzat alanda çalışmalara başlanılmıştır. Binaların yapımını üstlenen ve sonradan binalarda imara aykırı şekilde değişiklik yaparak yıkılmasına neden olan sorumlu kişilerin tespiti konusunda ilgili kurumlarla yazışmalar yapılmıştır. Bu kişiler yönünden gerekli tedbir durumları değerlendirilmekte, soruşturma konunun hassasiyeti de gözetilerek titizlikle ve tüm detaylarıyla sürdürülmektedir.”

Hatay ve Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılıklarından yapılan açıklamalarda da bu illerde yıkılan binalarla ilgili soruşturma başlatıldığı duyuruldu.

Türkiye Barolar Birliği’nden suç duyurusu

Türkiye Barolar Birliği (TBB), Maraş depremlerinde yıkılan binaların müteahhitleri ile projelerine onay veren, denetimleri gerçekleştirmeyen idari görevliler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Türkiye Barolar Birliği’nin dilekçesinde, tespit edilecek sorumluların Türk Ceza Kanunu’nun Kasten öldürme başlıklı 81. maddesi ve Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi başlıklı 83. maddesi uyarınca yargılanması istendi.

Dilekçe şöyle devam etti: “Binaları inşa eden müteahhitler; yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesulleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre sorumlulukları bulunan her türlü teknik görevliler ile inşaat aşamasından itibaren görev yapan her türlü yapı denetim görevlileri ve ilgili kişiler; binalara yapı kullanma izin belgesi veren, oturma izni veren görevli ve yetkililer; onlara bu yönde emir ve talimat veren yetkililer; denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye, bakanlık yetkilileri ile depremin gerçekleşmesinin ardından arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan sorumlular hakkında yürütülecek ceza soruşturması sonucunda Türk Ceza Kanunu’nun Kasten öldürme başlıklı 81. maddesi ve Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi başlıklı 83. maddesi uyarınca kovuşturma başlatılması ve ceza verilmesi talep edilmiştir.”

“Kovuşturma süreci etkin şekilde takip edilecektir”

TBB tarafından yapılan açıklamada, “Delillerin yok olmaması ve karartılmaması için numunelerin alınması ve incelenmesi dahil, yürütülecek tüm işlemlerde gönüllü ve alanında uzman meslektaşlarımızdan oluşturulacak komisyon ile teknik bilgiye sahip meslek örgütleriyle iş birliği içerisinde sağlıklı bir soruşturma süreci yürütülmesinin temini ve tüm şüphelilerin tespiti için çalışmalara başlanmış olup, cezasızlığın önlenmesi için gerek soruşturma gerekse kovuşturma süreci etkin şekilde takip edilecektir” denildi. 

Paylaşın

AFP’den Dikkat Çeken Yazı: Depremlerin Ardından Bölgede Erdoğan’a Tepkiler Arttı

Fransız Haber Ajansı (AFP), 10 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin yansımaları üzerine dikkat çeken bir yazı yayınladı.

Euronews Türkçe‘nin aktardığı yazıda, depremlerin ardından bölgede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik tepkilerin arttığı ifadelerine yer verildi.

Deprem bölgesinde vatandaşlarla konuşan AFP, yardımların gecikmesi ve koordinasyon sorunuyla ilgili şikayetleri gündeme getirdi.

Hakan Tanrıverdi isimli bir vatandaş tepkisini, “Buraya bir daha oy istemek izin gelmeyin” diyerek dile getirirken, “Biz çok derinden etkilendik ve bize kimse yardım etmedi” ifadesini kullandı.

Bölgede etkili olan soğuk hava koşullarına dikkat çeken Tanrıverdi, “Depremde ölmeyen insanlar soğukta ölüme terk edildi. Bu şekilde ölüme terk edilmek günah değil mi?” dedi.

AFP bu şikayetlerin, 2018 rahat bir seçim zaferi elde edilen Adıyaman’da Erdoğan için bu kez kötü bir mesaj olarak görüldüğü yorumunu yaptı.

“Utanın. Bizi kendi başımıza bıraktınız”

Depremin en fazla etkilediği kentlerden biri olan Adıyaman’da bir çok kişinin Tanrıverdi gibi düşündüğü kaydedilen haberde, vatandaşların şikayetlerinin başında yardım ekiplerinin kurtarma çalışmalarına zamanında başlamaması ve gerekli ekipmanların olmaması gösterildi.

Adıyaman’da yaşayan Mehmet Yıldırım, “Depremin ikinci günü saat 14’e kadar hiç kimseyi (arama kurtarma-ilk yardım) görmedim. Ne hükümet, ne devlet, ne polis ne asker. Utanın. Bizi kendi başımıza bıraktınız” diyerek öfkesini dile getirdi.

Adıyaman’a 150 kilometre uzaklıktaki bir mesafeden gelen yardım gönüllüsü Hediye Kalkan, “Devlet kendini böyle bir günde neden göstermez? İnsanlar yakınlarının cenazelerini kendi imkanlarıyla çıkartıyor.” dedi.

Erdoğan, ulusal televizyonda yayınlanan ziyaretlerde yerel halktan büyük ölçüde sıcak bir karşılama aldığı izlenimini verdiğine işaret edilen haberde, yine yaşlı bir kadının Erdoğan’a sarılarak omuzunda ağlamasına bu görüntülerde yer verildiği kaydedildi.

Depremde bir yakınını kaybeden Veysel Gültekin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile karşılaşma şansı olsa farklı tepki vereceğini ifade ederek, gerekli ekipmanı olmadığı için yakını kurtaramamaktan şikayet etti.

Gültekin, “Basit bir delme makinası olsaydı, onu canlı çıkarabilirdim. Şiddetli bir artçı şokun ardından tamamen kapana kısıldı ve şiddetli bir artçı şokun ardından öldü.” dedi.

Seçim sonucunu etkiler mi?

Erdoğan’ın daha önce seçim tarihini geri çekerek 14 Mayıs’a aldığını ve bunun da adayını henüz belirlememiş muhalefet için zaman sorunu yarattığına işaret edilen haberde, depremin ardından seçimin zamanında planlandığı gibi yapılıp yapılmamasının önemli bir soru işareti olduğu ifade edildi.

Haberde, depremin geçen yıl yaşanan ekonomik krizi sonrası oyları düşen Erdoğan’ın tam da toparlanmaya başlayıp halk desteğini almaya başladığı bir döneme denk geldiğine dikkat çekildi.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Arka Planı: Neden Bu Kadar Ölümcül Oldu?

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler Türkiye’nin güney bölgesindeki 10 il ve Suriye’nin kuzeyini içine alan geniş bir bölgede büyük bir yıkıma neden oldu.

Depremlerde binlerce bina yıkılırken, can kayıpları ise on binlerle ifade ediliyor. Bu esnada uluslararası deprem uzmanları yıkımın neden bu kadar şiddetli olduğu sorusunu tartışıyor.

Kandilli Rasathanesi, 7.7’lik ilk depremin derinliğini 9,1 kilometre olarak ölçtü. Bunun ardından gelen 7.5’lik depremin de yüzeyin 16,4 kilometre derinliğinde meydana geldiği ifade edildi.

Uzmanlara göre bu depremler yüzeyin epey yakınında gerçekleştiği için yıkıcılığı artıyor. Zira depremin yarattığı dalgalar yüzeye ne kadar çok ulaşabilirse sarsıntı da o kadar şiddetli hissediliyor.

Bunun yanı sıra uzmanlar, iki sarsıntının da karasal bir depreme göre epey şiddetli olduğu görüşünde. Britanya Jeoloji Araştırması’ndan sismolog Margarita Segou, çok güçlü depremlerin genelde su altında meydana geldiğini söylüyor.

Nüfus yoğun, yapılar kırılgan, bölgede savaş var

Depremin büyüklüğü ve yüzeye yakınlığı gibi doğal olayların yanında nüfus yoğunluğuyla yapıların sağlamlığı gibi beşeri faktörler de yıkımın boyutunu yakından ilgilendiriyor.

Özellikle bölgenin başkenti olarak görülen Gaziantep, nüfusu en yoğun ve en büyük illerden biri.

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’ndan (USGS) yapı mühendisi Kishor Jaiswal, depremden etkilenen bölgelerin savunmasız ve kırılgan binalara ev sahipliği yaptığını vurguluyor.

Bölgede çok sayıda eski ve yüksek katlı binanın bulunduğunu vurgulayan Jaiswal, Suriye’de 2011’den beri süren savaşın da yıkımda rol oynadığı görüşünde. Buna göre savaşın ardından evlerini kaybeden insanları yerleştirme amacıyla yeni binaların hızla inşa edilmesi yapıları depreme karşı savunmasız bırakmış olabilir.

USGS’nin afetle ilgili raporunda, “bazı dirençli yapılar olmasına rağmen, bu bölgedeki nüfusun depreme karşı son derece savunmasız yapılarda yaşadığı” ifade edildi.

USGS uzmanları, donatısız tuğla duvar ve alçak beton çerçevelerin kullanıldığı binaların en büyük risk altındaki yapılar olduğunu vurguluyor.

Zira bu malzemeler sarsıntıyla birlikte sallanamayacak kadar sert ve bükülme olasılıkları daha yüksek.

Binalar “pankek gibi” çöktü

Yetkililer, yaklaşık 6 bin binanın yıkıldığını kesin olarak belirleyebildi. Ancak bölgeden gelen haberler bu sayının 10 bin civarında olabileceğine işaret ediyor.

Sarsıntı anlarında kaydedilen görüntülerde genellikle binaların üst katlarının alt katların üzerine çökerek yıkıldığı anlaşılıyor. İngilizcede bu yıkılma şekline “pancake collapse” yani “pankek çöküşü” adı veriliyor.

Jaiswal, üst katlarının doğrudan alt katların üzerine çöktüğü bu yıkım biçimi “binaların sarsıntıyı absorbe edemediğinin kanıtı” diye yorumluyor.

Halk TV’ye konuşan Afet Yönetimi Uzmanı Kubilay Kaptan da bu çöküşleri şöyle yorumluyor:

Bütün katlar üst üste çöker. Bunların hepsine ayrı ayrı kurtarma işlemi uygulanır. En zor hal bu sandviç halidir. Bu çökmelerde enkaz altında kalanları tespit etmek ve üzerlerindeki yükü almak son derece zor.

İnsanlar uykuda yakalandı, kış şartları kötü etkiledi

İlk ve en büyük depremin sabahın erken saatlerinde, ev sakinlerin içeride uyurken meydana gelmesinin de ölümleri artırmış olabileceği düşünülüyor.

Bunun yanı sıra hava şartları ve bölgeden ayrılmaya çalışan insanların yarattığı trafik sıkışıklığı da kurtarma çalışmalarına engel oldu.

Gece boyunca bölgeye gitmeye çalışanlar, yolda kaldıklarını ve beraberlerinde birçok AFAD aracının olduğunu bildirdi.

University College London’dan afet uzmanı Ilan Kelman’a göre bütün bu koşullar yıkıcı bir deprem sırasında en korkulan senaryolardan birini oluşturuyor:

Kırılgan binaların bulunduğu bir bölgeyi güçlü bir deprem vurduğunda görmeyi bekleyebileceğimiz korkunç bir yıkım seviyesi.

Türkiye’yi saran ateş çemberi

Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığı ve güney bölgelerinin de büyük risk altında olduğu uzun süredir dile getiriliyor.

ABD’deki Kolorado Deprem Bilgi Merkezi’nden sismolog Yaareb Altaweel’in aktarımına göre üç tektonik levha (Arabistan, Anadolu ve Afrika levhaları) tam da bu bölgede buluşuyor. Bunlar birbirini sıkıştırdıkça sürtünme ve stres artarak depremler halinde boşalıyor.

University College London’dan sismolog Stephen Hicks de Arap levhasının yılda yaklaşık 11 milimetre hızla kuzeye doğru ilerlediğini söylüyor. Anadolu levhası üzerinde oturan Türkiye bu nedenle batıya doğru sıkıştırılıyor.

Bu hareket nedeniyle Türkiye’nin üç ana fay hattı var:  Batı Anadolu, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fayı.

Son kırılmalar yaklaşık 100 kilometrelik Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana geldi.

Artçı sarsıntılar aylar sürebilir

Kahramanmaraş merkezli depremin olduğu Doğu Anadolu Fay Hattı, “doğrultu atımlı” bir fay olarak biliniyor.

Bu, Dünya’nın kabuğundaki kütlelerin kırıldığı ve yatay olarak birbirinin yanından kaydığı bir deprem türü.

USGS jeoloğu Alex Hatem, bu durumda, bir levhanın batıya hareket ederken diğerinin doğuya hareket ettiğini ve birbirlerinin yanından sarsılarak geçtiğini söylüyor. İşte bu hareket sırasında deprem meydana geliyor.

Hatem ayrıca, artçı sarsıntıların çok uzun sürebileceğini de vurguluyor. “Ana şokun boyutu göz önüne alındığında kesinlikle daha fazla artçı sarsıntı beklemeliyiz” diyen bilim insanı, şöyle ekliyor:

Artçı sarsıntıların önümüzdeki günlerde, haftalarda ve aylarda devam etmesini bekliyoruz. Yetkililer şimdiye kadar 300’den fazla artçı sarsıntının meydana geldiğini söylüyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Bakan Koca Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 20 Bin 213’e Yükseldi

En az 10 ili etkileyen Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı 20 bin 213’e yükseldi. Diğer taraftan enkazlarda kurtarma çalışmaları devam ediyor.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Hatay İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nde yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş merkezli depremlerde 20 bin 213 kişinin hayatını kaybettiğini, 80 bin 52 kişinin yaralandığını açıkladı.

Koca, “Şu anda kimliği belirlenemeyen ya da yanında refakatçisi olmayan 0-18 yaş grubundaki evlatlarımız Ankara, Mersin, Adana, Kayseri ve İstanbul’daki hastanelerimizde bulunmaktadır. Bu çocuklarımızın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın gözetimi altında takip ve tedavileri devam etmektedir” dedi ve şöyle devam etti:

“Kimliğini bilmediğimiz hastaların dijital fotoğraflarını eşleştirme için özel yazılıma yüklüyoruz. Önemli kısmının kimlik bilgilerine ulaşacağımızı umuyorum.”

Hatay’ın depremden etkilenen illerin başında geldiğini söyleyen Koca, Hatay’da hayatını kaybedenlerin sayısını 6 bin 205, yaralananların sayısını 17 bin 823 olarak açıkladı.

Erdoğan: Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızdan devletlerine güvenmelerini istiyorum

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem bölgelerini ziyareti kapsamında Malatya’da yaptığı açıklamada can kaybının 19 bin 388’e ulaştığını duyurdu. Erdoğan, depremden etkilenen bölgelerde toplam 77 bin 711 yaralı olduğunu söyledi ve ekledi:

“Şu an 10 ilimizde yurt dışından gelen ekiplerle birlikte 141 bini aşkın personel bilfiil görev yapıyor… Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızdan devletlerine güvenmelerini istiyorum. Bazı istismar şebekelerine sakın kulak vermeyin.”

Erdoğan: 10 ilimizde hayatını kaybedenlerin sayısı 18 bin 991’e ulaştı

Adıyaman’da çadır kent ziyareti sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklama yaptı. Erdoğan, “Son tespitlere göre 10 ilimizde hayatını kaybedenlerin sayısı 18 bin 991’e ulaştı” dedi.

Deprem bölgelerinden kurtarılanların sayısının 75 bin 523 olduğunu söyleyen Erdoğan, 76 binin üzerinde kişinin talepleri üzerine farklı illere tahliye edildiğini belirtti.

Erdoğan, “Adıyaman’da yıkılan 1944 binada 3 bin 225 vatandaşımız vefat ederken, 12 bin 432 vatandaşımız da yaralı olarak kurtarılmıştır” dedi.

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: Depremin yıkım etkisi 10 ilimize ve 50 kilometrelik bir alana yayıldığı için işimiz maalesef çok zor oldu. Yolların bir kısmı depremin yol açtığı yıkıntılar bir kısmı hava şartları bir kısmı da dışarıdan gelen ve içeride yoğunlaşan araçlar sebebiyle ciddi bir trafik yüküne maruz kalmıştır.

Arama-kurtarma çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Erdoğan, bölgede etkilenen insanlara yapılacak destek hakkında da bilgi verdi.

Erdoğan, “1 yıl içinde yıkılan binaları elimizdeki tip projelerle yeniden inşa edecek ve sahiplerine teslim edeceğiz. Bu arada 10’ar bin lira vatandaşlarımıza vereceğiz. Çadırlarda kalmak istemeyen vatandaşlarımıza da bir yıl kira bedelini ödemek suretiyle konutlara geçişlerini sağlayacağız” dedi.

Bölgeye yapılan nakdi yardımların AFAD üzerinden yapılmasının, “istismarları ve tereddütleri ortadan kaldıracak bir yöntem” olduğunu söyleyen Erdoğan, “İş dünyamızdan, esnafımıza her kesimden insanımızın AFAD hesaplarına yaptıkları yardımların her kuruşu, deprem bölgesindeki faaliyetler için harcanmaktadır” diye konuştu.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Hane başına taşınma yardımıyla birlikte 15’er bin lira vermenin hazırlığını yapıyoruz. Deprem bölgesi başta olmak üzere ülkenin yeniden ayağa kalkmasını sağlayacak kapsamlı bir program hazırlıyoruz.

AFAD: Can kaybı 18 bin 342’ye yükseldi

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), TSİ 08.30 itibarıyla depremlerde ölenlerin sayısının 18 bin 342’ye yükseldiğini, yaralı sayısının da 74 bin 242 olduğunu duyurdu.

Öte yandan enkazlardan hala sağ olarak çıkarılan depremzedeler olduğu bildiriliyor.

Son resmi açıklamayı da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay dün akşam yaptı. Artçı deprem sayılarının dün akşam itibarıyla 790 olduğunu belirten Oktay, bunlardan 3’ünün 6 büyüklüğünde, 24’ünün de 5 ve üzeri büyüklükte kaydedildiğini bildirdi.

Oktay, gazetecilerin sosyal medyaya erişimde sıkıntı olduğunu söyleyerek “Bir bant daraltma kararı alındı mı? Alındıysa neden bu yönde bir karar alındı?” sorusu üzerine, “şu anda afeti yönettiklerini” söyledi, “Benim öğrendiğim kadarıyla bazı teknik sorunları vardı. Kendileri o açıklamaları yapacaklardır” dedi.

66 ülkeden arama kurtarma timi

Oktay, 66 ülkenin arama kurtarma ekiplerinin sahada olduğunu aktararak, “Bunların 4 bin 931’i fiilen sahada, 1756 kadar da gelecek olan var. Bu gece yine geldikçe de direkt olarak malzemeleriyle sahaya sevk ediyoruz” dedi.

“Sahada toplam görevli sayısına baktığımızda, güvenlik güçleri, Kızılay ve STK’lar, gönüllüler, sağlık ekipleri ile ilgili tüm bakanlıklarımızın sahadaki toplam görevli sayısı 103 bin 800’dür. Sevk edilen iş makineleri de 5 bin 531. Vinçlerin sayısı da 900’ü geçti.”

100 bin çadır dağıtıldı

Yurt, pansiyon, spor merkezleri ve benzeri yerlerde barınanların 500 bini geçtiğini, 100 bin civarında çadırı da 10 ile dağıttıklarını kaydeden Oktay, “1 milyon 250 bin battaniyeyi de yine il ilçeler ve şimdi köylerimize de ulaşılamayan yerlerde, özellikle havadan helikopterlerle atmaya başladık, atıyoruz” diye konuştu.

Lojistik anlamda sahayı etkileyecek herhangi bir sorun olmadığını dile getiren Oktay, kapalı yolu bulunmadığını, çalışmaların devam ettiği Hatay Havalimanı dışındaki tüm havalimanlarının kullanıldığını aktardı.

Doğal gaz

Fuat Oktay şu bilgileri verdi:

“Enerjiyle ilgili, doğal gaz konusundaki ana iletim hatlarındaki borularda sorunları çözmeye başladığımızda 9 ana iletim hattında sorun vardı, hatırlarsanız ‘2-3 gün bunun bakımı onarımı devam edecek’ demiştik. Bugün akşam itibarıyla bu hatlardaki tüm arızalar, gerek ağır hasar almış gerekse kopmuş ana iletim hatlarından bahsediyorum, tamamlanmış durumda. Şimdi artık tüm afet bölgesine kontrollü şekilde doğal gaz vermeye başlıyor olacağız.

“Üç ilimiz vardı, hatırlarsanız doğal gaz veremiyorduk. Bu ana iletim hattındaki sorundan dolayı şimdi tamamladık. Sadece ikincil afetlerin önüne geçmek adına kontrol edilecek tek tek. Evet, sorun yoktur. Yereldeki hasardan veya enkazdan veya yereldeki muhtemel patlamalar olabilir, oralardan teyit alınıp aşamalı olarak doğal gazı vermeye başlıyoruz.

Elektrik

“Bugün itibariyle tüm afet bölgelerine kontrollü şekilde enerjiyi verebilecek konumdayız ve veriyoruz. ‘Şuraya enerji, elektrik vermeyin’ denildiği yerlere vermiyoruz. O tür durumlarda da özellikle sokak ışıklandırmasına önem verdik. Arkadaşlara da talimatımız buydu, özellikle büyük risk yoksa sokak ışıklandırmalarını yapalım ki arama kurtarma çalışmalarına destek olsun. Diğer tarafta da sahaya ciddi anlamda jeneratör desteği vermiş durumdayız. Orada sorun yaşamayacağız artık. Olan yerler varsa da bilgimiz olursa, gerekli müdahaleyi yaparız.”

Oktay, sağlık alanında yurt dışından iletilen yardım önerilerine “Medikal yardımı içeride yaparsanız, buna açığız” cevabını verdiklerini açıkladı.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den Uluslararası Topluma Türkiye Ve Suriye Çağrısı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde binlerce kişi hayatını kaybederken, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, uluslararası topluma yardım çağrısında bulundu.

BM Genel Sekreteri Guterres, Türkiye’nin milyonlarca mülteciyi ve yerinden edilmiş insanı kabul edip koruduğunu kaydederek, “Şimdi uluslararası topluma aynı cömertliği göstermeleri ve Türkiye ve Suriye halkları için ayağa kalkmaları çağrısında bulunuyorum.” dedi.

Guterres basına yaptığı açıklamada, Suriye’nin kuzeybatısında muhaliflerin kontrolü altındaki bölgeye giden 6 kamyondan oluşan insani yardım konvoyunun Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan geçerek İdlib’deki Babülhava Sınır Kapısı’ndan giriş yaptığını duyurdu.

Konvoyda, ilaçlar, battaniye, çadır, barınak kitleri ile ilk yardım malzemeleri bulunduğunu kaydeden Guterres  BM üyelerine bölgeye daha fazla yardım göndermeleri çağrısında bulundu.

BM’nin ilk etapta Suriye’de insani yardım ihtiyaçlarını karşılamak için 25 milyon dolarlık yardım fonunun kullanılmasına karar verdiğini kaydeden Guterres, önümüzdeki hafta bu yardımın artırılması yeni bir çağrının yapılacağını ifade etti.

BM Genel Sekreteri, “Suriye’deki depremden etkilenenler için bağışçıların yapacağı desteğin artması için yeni bir çağrı yapacağız.” dedi.

BM’nin İnsani Yardımlara Koordinatörü Martin Griffiths’in depremden etkilenen bölgelerde inceleme yapacağını kaydeden Guterres, son durum yerinde tespit edildikten sonra BM’nin Suriye’ye yardım için yeni adımlar atacağı mesajını verdi.

BM Genel Sekreteri, “Türkiye’nin muazzam bir dayanışma gösterisiyle milyonlarca mülteciyi ve yerinden edilmiş insanı kabul edip koruduğunu” kaydederek, “Şimdi uluslararası topluma aynı cömertliğin göstermeleri ve Türkiye ve Suriye halkları için ayağa kalkmaları çarısında bulunuyorum.” dedi.

Guterres, “Afet değerlendirme uzmanları görevlendirdik. Onlar arama ve kurtarma ekiplerini koordine ediyor. Acil yardım gıdası, tıbbi malzeme, termal battaniye ve diğer hayat kurtarıcı malzemeleri sağlıyoruz. Biz çok daha fazlasını yapmaya kararlıyız.” dedi.

BM’nin sınır ötesi yardımları kapsamında İdlib’e giriş yapan tırlardaki insani yardım malzemeleri, ülkenin kuzeyinde Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Suriyelilere ulaştırılacak.

Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde, Suriye’nin çeşitli bölgelerinde en az 3 bin 162 kişi ölmüş, en az 5 bin 235 kişi yaralanmıştı.

BM Güvenlik Konseyinin 2014’te kabul ettiği karara göre, Suriye’nin kuzeybatısındaki bölgelere uluslararası yardım gönderiliyor. Özellikle zorla yerinden edilerek Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’e sığınan halk, bu insani yardımlara bel bağlıyor.

Sınır ötesi bu yardımlarla Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine gıda, ilaç ve hijyen malzemeleri gönderiliyor.

Paylaşın

Dünya Bankası’ndan Türkiye’ye Deprem Desteği: 1,78 Milyar Dolar

Dünya Bankası, Türkiye’ye 1 milyar 780 milyon dolarlık deprem desteği vereceğini duyurdu. Bankadan yapılan açıklamada, felaketin büyüklüğünün tahmin edilmesi, kurtarma ve yeniden inşa desteği için öncelikli alanların belirlenmesine yönelik hızlı bir hasar değerlendirmesinin başlatıldığı bildirildi.

Bankanın açıklamasında, depremlerden etkilenen insanları desteklemek için 1 milyar dolarlık kaynağın da hazırlandığı aktarıldı.

Dünya Bankası, Türkiye’de ağır can kaybı, yaralanma ve güneydoğu illerinde çok ciddi hasara yol açan deprem ve artçı sarsıntılar sonrasında toparlanma çabalarına destek olmak amacıyla 1 milyar 780 milyon dolar sağlanacağı bildirildi.

Yapılan açıklamada, Dünya Bankası’nın ayrıca deprem felaketinin yol açtığı hasarın boyutlarını belirlemek için hızlı bir değerlendirme başlattığı kaydedildi. Buna göre değerlendirme kapsamında Dünya Bankası’nın dünya genelinde afet riski yönetimi konusundaki kapsamlı deneyimlerinden yola çıkarak toparlanma ve yeniden yapılanma desteği verilecek bölgelerin öncelik sırasının tanımlanması yer alacak.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass, ”Dünya Bankası Grubu adına, Türkiye ve Suriye halklarına, yıkıcı depremler sonucu verdikleri ağır kayıplar nedeniyle en derin taziyelerimizi ifade ediyoruz. Sahadaki büyük ve acil ihtiyaçları hızlıca değerlendirmek için hazırlık yapıyoruz ve acilen yardım sağlıyoruz. Bu değerlendirme, ihtiyaçları gidermek için hazırlandığımız bu sırada, ülkedeki toparlanma ve yeniden yapılandırma çalışmaları için önceliklik bölgeleri belirleyecek” dedi.

Dünya Bankası, Türkiye’deki mevcut iki proje olan Türkiye Deprem, Sel ve Orman Yangını Acil Durum Yeniden İnşa Projesi (TEFWER) ve İklim ve Afet Dayanıklı Kentler Projesi’nden Şarta Bağlı Acil Müdahale Bileşeni (CERC) aracılığıyla 780 milyon dolarlık acil yardım sunulduğunu kaydetti. Şarta Bağlı Acil Müdahale Bileşeni (CERC), yardım alan ülkelere, acil durum müdahaleleri için proje fonlarına hızlı erişim sağlıyor. Bu yardımın belediye bazında temel altyapı inşasında kullanılacağı kaydediliyor.

Dünya Bankası, buna ilave olarak 1 milyar dolarlık yardımın depremden etkilenenleri desteklemek için hazırlandığını bildirdi. Dünya Bankası Türkiye Direktörü Humberto Lopez, ”Türkiye’nin acil ve gelecekteki ihtiyaçları çok büyük. Bu ihtiyaçlar, acil yardımdan yeniden yapılanmaya kadar geniş bir kapsamı içeriyor” dedi.

Dünya Bankası’nın Türkiye faaliyetleri

Dünya Bankası’nın Türkiye’yle ortaklığı 1950’li yıllara uzanıyor. Dünya Bankası, son yıllarda afet riski yönetimi, kentsel kalkınma ve enerji verimliliği alanlarında Türkiye’deki öncü ortaklardan biri haline geldi.

İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi, Güvenli Okullar Projesi ve Okullarda Afet Riski Yönetimi Projesi, Dünya Bankası’nın Türkiye’de son yıllarda başlattığı çalışmalardan bazıları. Dünya Bankası Türkiye Programı şu anda 9 milyar dolar değerinde 30 faal operasyona katkı sağlıyor.

Paylaşın

Tarihte En Çok Can Kaybının Yaşandığı 3. Ve 4. Depremler Antakya’da

Antakya, tarih boyunca depremlerde en çok can kaybının yaşandığı şehirlerden. 115 yılında Antakya’da meydana gelen 7,5 şiddetindeki depremde 260 bin kişinin öldüğü, 525 yılındaki 7 büyüklüğündeki depremde ise 250 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. 

Tarihteki en çok can kaybının yaşandığı depremler hangisi? Bu en büyük depremlerde kaç kişi hayatını kaybetti?

Ourworldindata sitesinin Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresine (NOAA) bağlı Ulusal Jeofizik Veri Merkezi (NGDC) derlediği veriler depremlerde yaşanan en yüksek vefat sayılarına dair tahminleri içeriyor. Bazı veriler ise daha yakın zamanda olduğu için resmî açıklamalara dayanıyor.

1556’da Çin’deki depremde 830 bin kişi öldü

Buna göre tarihte bilinen en çok can kaybının yaşandığı deprem 1556 yılında Çin’de yaşandı. Shaanxi merkezli 8 büyüklüğündeki depremde 830 bin kişinin öldüğü tahmin ediliyor. 837 kilometre genişliğinde bir alan etkilenirken bazı şehirlerde nüfusun yüzde 60’ının hayatını kaybettiği belirtiliyor.

2010’da Haiti’de 316 bin kişi hayatını kaybetti

Haiti’de 2010 yılında 7 şiddetinde meydana gelen depremde 316 bin kişi öldü. Haiti hükümeti ise bu sayının 220 bin olduğunu savunuyor.

En çok can kaybının yaşandığı 3. ve 4. deprem Antakya’da

Bugün Türkiye sınırları içinde yer alan Antakya ise tarih boyunca en çok can kaybının yaşandığı şehirlerden. 115 yılında 7,5 şiddetinde depremde 260 bin kişinin öldüğü tahmin ediliyor. Tahmini hesaplamalara göre 525 yılında 7 büyüklüğündeki depremde ise 250 bin kişinin hayatını kaybetti.

Çin’in Tangshan bölgesinde 1976’da meydana gelen 7,5 büyüklüğündeki depremde ise 243 bin kişi hayatını kaybetti.

Azerbaycan’ın Gyzndzha bölgesinde 1139 yılındaki depremde 230 bin kişi öldü.

2004’te Endonezya’nın Sumatra kentinde 9,1 şiddetindeki depremde 228 bin kişi hayatını kaybetti. Deprem sonrası meydana gelen tsunamide dalgaların boyu 30 metreye kadar ulaştı.

İran’da 856 yılındaki deprem ve Çin’in Gansu bölgesinde 1920 senesinde depremde 200 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

Ermenistan’ın Dvin bölgesinde 893 yılındaki depremde 150 bin; Japonya’nın başkenti Tokyo’da 1923 senesindeki 7,9 büyüklüğündeki zelzelede 143 bin kişi hayatını kaybetti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

10 İl İçin OHAL Kararı TBMM Genel Kurulu’nda Kabul Edildi

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden etkilenen 10 il için 3 ay sürecek Olağanüstü Hal (OHAL) kararı, TBMM Genel Kurulu’nda AK Parti, MHP ve BBP oylarıyla kabul edildi. 

Haber Merkezi / OHAL ile ilgili Genel Kurul’da CHP, HDP ve İYİ Parti ret oyu kullandı. Ayrıca muhalefetin “OHAL süresinin bir aya çekilmesi” önerisi ise Cumhur İttifakı’nın oylarıyla reddedildi.

OHAL Kararının görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay açıklama yaptı. Depremin büyüklüğü ve etki alanına dair bilgilendirme yapan Oktay çalışmalardaki son durumu da anlattı. Oktay OHAL ilanını da “Olağanüstü durumlar olağanüstü tedbirlerin alınmasını gerektirir” diyerek savundu, şunları söyledi:

“Olağanüstü bir yönetim düzeninin gerekli olduğu doğal afet, tehlikeli salgın hastalık ve kamu düzenini tehlike altına sokan yaygın şiddet vakaları gibi durumlarda başvurulan OHAL uygulamasında amaç; yaraların en hızlı şekilde sarılmasıdır. Acil ve hayati ihtiyaç malzemelerinin karşılanması, afet bölgesinde yıkılma riski olan binaların bulunduğu alanlara girişin sınırlandırılması, tehlike arz eden binaların yıkılması ve zaruri ihtiyaçların dağıtımının düzenlenmesi gibi zorunlu işler olağanüstü hal yönetimi ile kolaylıkla ve hızlıca sağlanabilecektir. Mülki idare amirleri, tedavi, kurtarma, yedirme, giydirme ve barındırma gibi işlerle bu gibi işlerin gerektirdiği acil satın almaları ve kiralamayı doğrudan yapabilecektir. Konaklama tesislerinin olağanüstü hal gereklerine göre kullanılabilmesi OHAL kapsamında mümkün olabilecektir.

OHAL kanunu ne getirecek?

Kanuna göre afet, salgın hastalık, yaygın şiddet hareketleri gibi durumlarda ilan edilen OHAL sürecinde vatandaşların, özel işletmelerin para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile ilgili yeni düzenlemeler yapmak, temel hak ve hürriyetleri sınırlandırmak mümkün.

OHAL Kanununa göre kamu kaynakları ile yardımlardan gerekli harcama sağlanamadığında bölgedeki kredi kuruluşlarının olanaklarından yararlanılır. OHAL ilan edilen bölgede kurum ve kişiler kendilerinden istenecek veya yükümlülük konulacak arazi, arsa, bina, tesis, araç, gereç, yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme ile giyecek ve diğer maddeleri vermek zorunda. Bunlar bölge sınırları içinde sağlanamadığı takdirde en yakın bölgelerden yükümlülük yolu ile sağlanır. Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebepleriyle olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde bulunan 18 – 60 yaşları arasındaki bütün vatandaşlar, olağanüstü hal sebebiyle kendilerine verilecek işleri yapmakla yükümlü olur.

OHAL ile alınabilecek tedbirler

OHAL Kanunu yöneticilere ayrıca şu tedbirleri alma imkanı sağlar:

-Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, belirli yerleşim yerlerine girişi ve buralardan çıkışı sınırlamak, belli yerleşim yerlerini boşaltmak veya başka yerlere nakletmek,

-Resmi ve özel her derecedeki öğretim ve eğitim kurumlarında öğrenime ara vermek ve öğrenci yurtlarını süreli veya süresiz olarak kapatmak.

-Gazino, lokanta, birahane, meyhane, lokal, taverna, diskotek, bar, dansing, sinema, tiyatro ve benzeri eğlence yerleri, oyun salonları, otel, motel, kamping, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini denetlemek ve bunların açılma ve kapanma zamanını tayin etmek, sınırlamak, gerektiğinde kapatmak ve bu yerleri olağanüstü halin icaplarına göre kullanmak.

-Bölgede olağanüstü hal hizmetlerinin yürütülmesi ile görevli personelin yıllık izinlerini sınırlamak veya kaldırmak.
-Bölge sınırları içerisindeki tüm haberleşme araç ve gereçlerinden yararlanmak ve gerektiğinde bu amaçla geçici olarak bunlara el koymak.

-Tehlike arz eden binaları yıkmak; sağlığı tehdit ettiği tespit olunan taşınır ve taşınmaz mallar ile sağlığa zararlı gıda maddelerini ve mahsullerini imha etmek.

-Gerekli görülen zaruri ihtiyaç maddelerinin dağıtımını düzenlemek.

-Halkın beslenmesi, ısınması, temizliği ve aydınlanması için gerekli gıda madde ve eşyalarla her türlü yakıtın, sağlığın korunmasında, tedavide ve tıpta kullanılan ilaç, kimyevi madde, alet ve diğer şeylerin, inşaat, sanayi, ulaşım ve tarımda kullanılan eşya ve maddelerin, kamu için gerekli diğer mal, eşya, araç, gereç ve her türlü maddelerin imali, satımı, dağıtımı, depolanması ve ticareti konularında gerekli tedbirleri almak, bu yerlere gerektiğinde el koymak, kontrol etmek ve bu malları satıştan kaçınan, saklayan, kaçıran, fazla fiyatla satan, imalatını durduran veya yavaşlatanlar hakkında fiilin işleniş şekli veya niteliği de nazara alınarak işyeri bulunduğu mahal için hayati önem taşımadığı takdirde işyerini kapatmak,

-Kara, deniz ve hava trafik düzenine ilişkin tedbirleri almak, ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak.

Yayınlara cezalar

-Olağanüstü hal ilan edilen yerlerde bölge valisi veya il valisi tarafından alınan tedbirlere aykırı hareket edenler, emirleri dinlemeyenler veya istekleri yerine getirmeyenler veya kimliklerine dair kasten gerçeğe aykırı bilgi verenler veya bilgi vermekten çekinenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca üç aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

-Özel maksatla kamunun telaş ve heyecanını doğuracak şekilde asılsız, mübalağalı havadis ve haber yayan veya nakledenler, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca üç aydan bir yıla kadar hapis ve beş bin liradan az olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Eğer fiil, fail tarafından bir yabancı ile anlaşma sonucu işlenmiş ise hapis cezası bir yıldan ve ağır para cezası otuz bin liradan aşağı olamaz. Bu suçlar basın ve yayın organları vasıtasıyla işlenirse fail ve mesulleri hakkında verilecek cezalar bir misli artırılır.

-Devlet Memurları Kanunu kapsamına giren bütün personele OHAL kanunu uyarınca verilen görevleri yapmamaları veya savsaklamaları veya alınan tedbirlere uymamaları halinde, tabi oldukları disiplin mevzuatında bu fiillerin disiplin cezasını gerektirip gerektirmediğine bakılmaksızın, durumun ağırlığını dikkate alarak uyarma, kınama ve aylıktan kesme disiplin cezalarını doğrudan doğruya vermeye ve uygulamaya yetkilidirler.

Paylaşın