Taliban, Kadınların Hayatını Cehenneme Çevirmeye Kararlı: Kırbaçlayacağız, Taşlayacağız

2021 yılında Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban’ın Lideri Heybetullah Ahundzade, “Yakında zina cezasını uygulayacağız ve kadınları alenen taşlayacağız; kadınları alenen kırbaçlayacağız” dedi ve ekledi:

“Allah’ın dinini sürdürmeyi ve bu dünyada şeriatı uygulamayı hedefliyoruz. Amacımız sadece Kabil ve vilayetleri kontrol etmek değil; aksine şeriatı aktif olarak uygulamaya kararlıyız”

Cumhuriyet’in Amu TV’den aktardığına göre, Taliban’ın Lideri Heybetullah Ahundzade, Afganistan’da şeriat yasalarının yürürlüğe girmesiyle kadınların “taşlanma ve dayakla karşı karşıya kalabileceğini” söyledi.

Ahundzade, “Şimdi pratik olarak şeriatı uygulayacağız, Allah’ın hükümlerini uygulayacağız” dedi. “Zina yapan kadınları halk önünde taşlayacaklarını” belirten Ahundzade, şunları kaydetti:

“Yakında zina cezasını uygulayacağız ve kadınları alenen taşlayacağız; kadınları alenen kırbaçlayacağız. Bu eylemler sizin demokrasinize aykırıdır ve bunları tartışacaksınız. Ayrıca insanlık için savaştığınızı iddia ediyorsunuz; ben de aynısını iddia ediyorum.”

Ahunzade, “insanlık için savaşlarının” Allah adına olduğunu ileri sürerek, “Allah’ın dinini sürdürmeyi ve bu dünyada şeriatı uygulamayı hedefliyoruz. Amacımız sadece Kabil ve vilayetleri kontrol etmek değil; aksine şeriatı aktif olarak uygulamaya kararlıyız” diye konuştu.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

Türkiye’de Kadınların İstihdam Oranı Erkeklerin Yarısından Daha Az

2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranının yüzde 47,5 olurken, bu oran kadınlarda yüzde 30,4, erkeklerde ise yüzde 65,0 oldu. En yüksek kadın istihdam oranı, yüzde 37,4 ile Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Gümüşhane bölgesinde, en düşük kadın istihdam oranı ise ise 18,2 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt bölgesinde gerçekleşti.

Haber Merkezi / 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranının yüzde 53,1 olurken, bu oran kadınlarda yüzde 35,1, erkeklerde ise yüzde 71,4 oldu. İşgücüne katılma oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görüldü.

Okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 13,9, lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 27,1, lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 36,1, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 43,0 iken, yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 68,8 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İstatistiklerle Kadın 2023 verilerini açıkladı: Buna göre; Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 31 Aralık 2023 tarihi itibarıyla, kadın nüfus 42 milyon 638 bin 306 kişi, erkek nüfus 42 milyon 734 bin 71 kişi oldu.

Diğer bir ifadeyle, toplam nüfusun yüzde 49,9’unu kadınlar, yüzde 50,1’ini ise erkekler oluşturdu. Kadınlar ile erkekler arasındaki bu oransal denge, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle, 60 ve daha yukarı yaş grubundan itibaren kadınların lehine değişti. Kadın nüfusun oranı, 60-74 yaş grubunda yüzde 52,1 iken 90 ve üzeri yaş grubunda yüzde 70,2 oldu.

Hayat Tabloları sonuçlarına göre, doğuşta beklenen yaşam süresi 2020-2022 döneminde Türkiye geneli için 77,5 yıl iken kadınlarda 80,3 yıl, erkeklerde 74,8 yıl oldu. Genel olarak kadınların erkeklerden daha uzun yaşadığı ve doğuşta beklenen yaşam süresi farkının 5,5 yıl olduğu görüldü.

Hayat Tabloları sonuçlarına göre, belirli bir yaştaki kişinin günlük hayattaki faaliyetlerini sınırlandıracak bir sağlık sorunu olmadan yaşaması beklenen yıl sayısını ifade eden sağlıklı yaşam süresi, 2020-2022 döneminde sıfır yaşında bulunan bir kişi için Türkiye genelinde 58,4 yıl iken kadınlarda 57,0 yıl, erkeklerde 59,7 yıl oldu. Buna göre, erkeklerin doğuşta sağlıklı yaşam süresinin kadınlardan 2,7 yıl daha uzun olduğu görüldü.

Türkiye Sağlık Araştırması sonuçlarına göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 20,2’sinin obez, yüzde 35,6’sının ise obez öncesi durumda olduğu görüldü. Obez bireylerin oranı cinsiyete göre incelendiğinde, kadınların yüzde 23,6’sının obez ve yüzde 30,9’unun obez öncesi durumda, erkeklerin yüzde 16,8’inin obez ve yüzde 40,4’ünün obez öncesi durumda olduğu görüldü.

Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, ortalama eğitim süresinin yıllara göre arttığı görüldü. Türkiye geneli için ortalama eğitim süresi 2011 yılında 7,3 yıl, kadınlarda 6,4 yıl, erkeklerde 8,3 yıl iken, 2022 yılında Türkiye genelinde 9,2 yıl, kadınlarda 8,5 yıl, erkeklerde 10,0 yıl oldu.

Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, en az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranının 2008-2022 yılları arasında arttığı görüldü. En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki bireylerin toplam nüfus içindeki oranı, 2008 yılında yüzde 75,1 iken 2022 yılında yüzde 91,3 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2008 yılında en az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı yüzde 67,5, erkeklerin oranı yüzde 82,8 iken, bu oran 2022 yılında kadınlarda yüzde 86,7, erkeklerde ise yüzde 96,1 oldu.

Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, yüksekokul ve fakülte, yüksek lisans ve doktora mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranı, 2008 yılında yüzde 9,1 iken 2022 yılında yüzde 23,5 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2008 yılında yükseköğretim mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı yüzde 7,1, erkeklerin oranı yüzde 11,2 iken bu oran 2022 yılında kadınlarda yüzde 21,6, erkeklerde ise yüzde 25,5 oldu.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranının yüzde 53,1 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 35,1, erkeklerde ise yüzde 71,4 oldu.

İşgücüne katılma oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görüldü. Okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 13,9, lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 27,1, lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 36,1, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 43,0 iken, yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 68,8 oldu.

Kadınların istihdam oranının erkeklerin yarısından daha az

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranının yüzde 47,5 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 30,4, erkeklerde ise yüzde 65,0 oldu. En yüksek istihdam oranı yüzde 54,1 ile Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli bölgesinde, en düşük istihdam oranı ise yüzde 33,8 ile Mardin, Batman, Şırnak v e Siirt bölgesinde gerçekleşti.

En yüksek kadın istihdam oranı, yüzde 37,4 ile Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Gümüşhane bölgesinde, en düşük kadın istihdam oranı ise yüzde 18,2 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt bölgesinde gerçekleşti. En yüksek erkek istihdam oranı, yüzde 72,8 ile Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli bölgesinde, en düşük erkek istihdam oranı ise yüzde 50,8 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt bölgesinde gerçekleşti.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre yarı zamanlı çalışanların istihdam içindeki oranının 2022 yılında yüzde 9,8 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 16,1, erkeklerde ise yüzde 6,7 oldu.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki bireylerin istihdam oranı, 2014 yılında yüzde 59,8 iken 2022 yılında yüzde 60,5 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2022 yılında hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadınların istihdam oranının yüzde 28,0, erkeklerin istihdam oranının ise yüzde 90,5 olduğu görüldü.

Cinsiyetler arası ücret veya kazanç farkı, erkek ve kadın arasındaki ücret veya kazanç farkının erkek ücret veya kazancına yüzdesel oranı olarak tanımlanmaktadır. Kazanç Yapısı İstatistiklerine göre, yıllık ortalama brüt ücret-maaş ile hesaplanan gösterge için en yüksek fark yüzde 17,1 ile yükseköğretim mezunlarında, en düşük fark yüzde 12,4 ile yine ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti. Yıllık ortalama brüt kazanç ile hesaplanan gösterge için ise, en yüksek fark yüzde 19,6 ile lise mezunlarında, en düşük fark ise yüzde 14,5 ile ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti.

Dışişleri Bakanlığı verilerine göre kadın büyükelçi oranı 2011 yılında yüzde 11,9 iken 2023 yılında yüzde 27,3 oldu. Erkek büyükelçi oranı ise 2011 yılında yüzde 88,1 iken 2023 yılında yüzde 72,7 oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi verilerine göre 2023 yıl sonu itibarıyla 599 milletvekili içerisinde kadın milletvekili sayısının 119, erkek milletvekili sayısının ise 480 olduğu görüldü. Meclisteki kadın milletvekili oranı 2007 yılında yüzde 9,1 iken, 2023 yılında yüzde 19,9 oldu.

Yükseköğretim İstatistiklerine göre yükseköğretimde görevli profesörler içerisindeki kadın profesör oranı 2010-2011 öğretim yılında yüzde 27,6 iken 2022-2023 öğretim yılında yüzde 33,9 oldu. Yükseköğretimde görevli doçentler içerisindeki kadın doçent oranı ise, 2010-2011 öğretim yılında yüzde 32,2 iken 2022-2023 öğretim yılında yüzde 40,8 oldu.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre şirketlerde üst ve orta düzey yönetici pozisyonundaki kadın oranı 2012 yılında yüzde 14,4 iken 2022 yılında yüzde 19,6 oldu.

Belirli bir dönemde (genellikle bir takvim yılı) bir kişi ya da grup tarafından Ar-Ge faaliyetleri için harcanan sürenin aynı dönemde çalışılan toplam süreye bölünmesi yoluyla hesaplanan Tam Zaman Eşdeğeri (TZE), 0 ile 1 arasında bir değer alarak uluslararası Ar-Ge personeli karşılaştırmalarında kullanılmaktadır.

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre, TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel sayısı, 2022 yılında 93 bin 41 kişi ile toplam Ar-Ge personel sayısının yüzde 34,1’ini oluşturdu. Sektörler itibarıyla TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel oranı, yükseköğretimde yüzde 47,5, kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlette yüzde 31,0, mali ve mali olmayan şirketlerde ise yüzde 27,3 oldu.

Ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 25,7

Evlenme İstatistiklerine göre resmi olarak ilk evliliğini 2023 yılında yapmış olan kadınların ortalama evlenme yaşı 25,7 iken erkeklerin ortalama evlenme yaşı 28,3 oldu. Ortalama ilk evlenme yaşının en yüksek olduğu il, kadınlarda 29,0 yaş, erkeklerde 32,7 yaş ile Tunceli oldu. Ortalama ilk evlenme yaşının en düşük olduğu il ise kadınlarda 22,9 yaş ile Ağrı, erkeklerde 26,2 yaş ile Şanlıurfa oldu.

ADNKS sonuçlarına göre resmi evliliklerde eşler arasındaki eğitim farkı incelendiğinde, 2022 yılında kadınların yüzde 38,9’unun kendilerinden daha yüksek eğitimli erkeklerle evli olduğu görüldü. Eşlerinden daha yüksek eğitimli olan kadınların oranının yüzde 16,2, eğitim seviyeleri aynı olan eşlerin oranının ise yüzde 42,8 olduğu görüldü.

Boşanma İstatistiklerine göre 2023 yılında kesinleşen boşanma davaları sonucu çocukların velayetinin çoğunlukla anneye verildiği görüldü. Annenin velayetine verilen çocuk oranı yüzde 74,9 iken babanın velayetine verilen çocuk oranı ise yüzde 25,1 oldu.

Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında 16-74 yaş grubundaki bireylerin İnternet kullanım oranı yüzde 87,1 oldu. Bu oran kadınlarda yüzde 83,3 iken erkeklerde yüzde 90,9 oldu.

Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında, yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı yüzde 18,9 iken bu oran kadınlarda yüzde 27,4, erkeklerde yüzde 10,2 oldu. Kadınların yüzde 56,3’ü, erkeklerin ise yüzde 75,8’i yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvende hissetti.

Evde yalnız olduklarında kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı 2023 yılında yüzde 4,6 iken bu oran kadınlarda yüzde 6,3, erkeklerde yüzde 2,7 oldu. Kadınların yüzde 83,4’ü, erkeklerin ise yüzde 90,8’i evde yalnız olduklarında kendilerini güvende hissetti.

Paylaşın

60’lardan 5 İkonik Kısa Saç Modeli

60’ların kısa saç modelleri günümüzde dahi tarzını sergilemenin mükemmel bir yolu olarak öne çıkıyor. Sizde, kısa saç modellerinden hoşlanıyorsanız, 60’ların saç modellerinden birini deneyebilirsiniz.

Haber Merkezi / 60’ların asla modası geçmeyen ve size tamamen yeni bir görünüm kazandırabilecek, en iyi 5 kısa saç modelini listeledik:

1:

2:

3:

4:

5:

Paylaşın

Kadınların Yüzde 57’si Psikolojik Ve Fiziksel, Yüzde 21’i Cinsel Şiddete Uğruyor

Kadın Dayanışma Vakfı’nın raporuna göre; Kadınların, yüzde 57’si psikolojik ve fiziksel, yüzde 42’si ekonomik, yüzde 21’i 622 kadın cinsel, yüzde 7’si dijital şiddete, yüzde 4’ü ısrarlı takibe maruz kalıyor.

Raporda, yıllar içinde, şiddet türleri arasındaki bu sıralamanın sabit kaldığı, kadınların birden fazla şiddet türüne sistematik olarak maruz kaldıkları aktarıldı.

Kadın Dayanışma Vakfı “Erkek Şiddetine Karşı Kadın Dayanışması 2013-2022” arasındaki kadına yönelik şiddet raporunu yayınladı. Raporun tutulduğu on yıl boyunca kadınlar hemen her gün cinsel şiddet, fiziksel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik şiddete uğradı.

Kadınların, erkekler tarafından en çok psikolojik şiddete maruz kaldığı belirtilen raporda, kadınların yüzde 57’si yani 2525’ne psikolojik şiddet uygulandı.

Raporda kadınların yüzde 57’si yani 1653 kadın fiziksel şiddete, yüzde 42’si 1230 kadın ekonomik şiddete, yüzde 21’i 622 kadın cinsel şiddete, yüzde 7’si 200 kadın dijital şiddete, yüzde 4’ü 109 kadın ısrarlı takibe maruz kaldığı belirtildi. Yıllar içinde, şiddet türleri arasındaki bu sıralamanın sabit kaldığı, kadınların birden fazla şiddet türüne sistematik olarak maruz kaldıkları aktarıldı

Raporda kadınların yüzde 51’i 1516 kadın evli olduğu erkek, yüzde 12’si  351 kadın kendi ailesi/akrabası, yüzde 9’u 268 kadın tanıdık/arkadaş, yüzde 8’i 232 kadın eski eşleri tarafından şiddete maruz bırakıldığı ifade edildi. Kadınlara on yıl boyunca şiddet uygulayan erkeklerin ağırlıklı olarak, eşler olduğu belirtildi.

Kadınların, Kadın Dayanışma Vakfına başvurmadan önce yüzde 35’nin 1038 kadının adli birimlere, yüzde 30’unun 877 kadının ise kolluk birimlerine başvuru yaptıkları, kadınlar, bu başvurularında maruz kaldıkları şiddetten korunmak için kalıcı çözümlere ulaşamadıkları ifade edildi.

Şiddetle mücadele mekanizmaları giderek işlevsizleştiği belirtilen raporda, aile odaklı kamu politikalarının şiddeti teşvik ettiği ve kadınları korumadığı vurgulandı.

Raporun tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

11 Ayda Bin 772 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2023 yılının ilk on bir ayında en az bin 772 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti: Ocak ayında 116, Şubat ayında 266, Mart ayında 130, Nisan ayında 125, Mayıs ayında 146, Haziran ayında 161, Temmuz ayında 183, Ağustos ayında 205, Eylül ayında 152, Ekim ayında 151 ve Kasım ayında 137.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 2023 Kasım İş Cinayetleri raporunu açıkladı.  Buna göre; Kasım ayında 137, yılın ilk on bir ayında en az 1772 işçi hayatını kaybetti: Ocak ayında 116, Şubat ayında 266, Mart ayında 130, Nisan ayında 125, Mayıs ayında 146, Haziran ayında 161, Temmuz ayında 183, Ağustos ayında 205, Eylül ayında 152, Ekim ayında 151 ve Kasım ayında 137.

Raporda, “Ekonomi alanında düzenlemeler içeren Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Kanunun teklifi ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamuya ait işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmünün yürürlük tarihi, 31 Aralık 2023’ten 31 Aralık 2024’e ertelendi. Bu durum devletin ‘iş cinayetleri’ rejimi dediğimiz işçi sağlığı ve iş güvenliği yönetiminin onlarca göstergesinden birini oluşturmaktadır” denildi.

Kasım ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 40 işçi; Tarım, Orman işkolunda 17 emekçi (9 işçi ve 8 çiftçi); Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 15 işçi; Taşımacılık işkolunda 13 işçi; Madencilik işkolunda 8 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 8 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 7 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 6 işçi; Metal işkolunda 5 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 4 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 3 işçi; Enerji işkolunda 3 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda 1 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 3 işçi.

Kasım ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Yüksekten Düşme nedeniyle 27 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 23 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 22 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 16 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 13 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 9 işçi; İntihar nedeniyle 8 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 6 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 5 işçi; Şiddet nedeniyle 2 işçi; diğer nedenlerden dolayı 6 işçi.

Kasım ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 15-17 yaş arası 2 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 36 işçi, 30-49 yaş arası 49 işçi, 50-64 yaş arası 36 işçi, 65 yaş ve üstü 11 işçi, yaşını bilmediğimiz 3 işçi.

NOT: İSİG Meclisi, iş kazalarını, iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Son 10 Yılda Bin 379 Kadın İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2013’ten bugüne en az bin 379 kadın işçi çalışırken iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2013’te en az 103, 2014’te 131, 2015’te 121, 2016’da 110, 2017’de 117, 2018’de 120, 2019’da 115, 2020’de 148, 2021’de 165, 2022’de 109 ve 2023’ün ilk 10 ayında 140 kadın.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadın iş cinayetleri raporu yayımladı. Rapora göre 2013’ten bugüne en az 1379 kadın işçi çalışırken iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

2013’te en az 103, 2014’te 131, 2015’te 121, 2016’da 110, 2017’de 117, 2018’de 120, 2019’da 115, 2020’de 148, 2021’de 165, 2022’de 109 ve 2023’ün ilk 10 ayında 140 kadın işçi yaşamını yitirdi.

2013’ten beri gerçekleşen kadın iş cinayetlerinin yüzde 42’si tarım-orman işkolunda yaşandı. Buradaki ölümleri sağlık işkolu izledi. Covid-19 pandemisi döneminde yükselen sağlıkçı ölümleriyle sağlık işkolu, kadın iş cinayetlerinin yüzde 15’ini oluşturdu.

Ticaret-büro-eğitim-sinema ile birlikte belediye-genel işler, tekstil, turizm-konaklama kadın iş cinayetleri bakımından öne çıkan işkolları oldu.

İSİG bu noktada “Kadın iş cinayetlerinin yaşandığı işkolları, Türkiye’de kadın istihdamının da kayıt dışı ve güvencesiz kadın işçi gerçeğini göstermesi bakımından da çarpıcı bir tablo” yorumunu yaptı.

İSİG Meclisi raporda 2013’ten beri yaşamını yitiren kadın işçilerin yalnızca 33’ünün sendikalı olduğunu belirtti. Bir başka ifadeyle iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kadın işçilerin yüzde 97’sinin örgütsüz.

Ölenlerin 50’si, 14 yaş ve altı yaşlardaki çocuk işçilerdi. Yine 51’i 15-17 yaşları arasındaki çocuk/genç işçilerdi. 69’u ise 65 yaş ve üstündeydi. İSİG Meclisi 96 kadın işçinin yaşını ise belirleyemedi. Öte yandan ölen kadın işçilerin 79’u göçmen/mülteci işçi.

İSİG Meclisi raporda, bir ekonomik şiddet olarak kadın işsizliğine, kadınların istihdamdan dışlanmasına, kadına yönelik şiddetin bir alanı olarak çalışma yaşamındaki koşullara, bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunu olarak işyerinde kadına yönelik cinsel taciz, şiddet ve ayrımcılığa vurgu yaptı.

“İşyerinde kadına yönelik cinsel taciz ve şiddet de bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunudur” diyen İSİG Meclisi kadına yönelik şiddetin, kadınları yalnızca hane içinde ve sosyal yaşamda değil, çalışma yaşamında da kuşattığını belirtti.

Çalışma yaşamının erilliğinin kadınlar aleyhine işletildiğini anlattı. Kadınların çalışma yaşamında fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik ve dijital şiddete maruz kaldığından bahsetti.

“Kadın işsizliği ekonomik şiddet”

Kadın işsizliğine de değinen İSİG Meclisi bunun ekonomik şiddet olduğunu ifade etti. “Kadın işsizliği oranı ekonomik kriz etkilerinin en fazla hissedildiği 2009’u aşmış durumda ve işsizlikte kadın ve erkek oranı arasındaki fark giderek açılıyor” dedi ve şunları aktardı:

Türkiye’de, kadınlar istihdamın dışına itilerek ekonomik şiddet gördüğü gibi, istihdam edildiklerinde de bu ekonomik şiddet devam ediyor. Kadın emekçiler, aynı işi yaptıkları erkek işçilerle eşit şartlarda çalışamadığı ve kadın olduğu için ayrımcılığa uğradığı gibi, erkek işçilerle eşit ücret de alamıyor.

Kadınlar; aynı düzeyde eğitim aldıkları erkeklerin ortalama ücretinin ancak yüzde 77,8’ini alabiliyor. Çalışma yaşamında kendilerine yer açabilmek içinse herkesten fazla çalışmak ve yük almak zorunda kalıyor.

İSİG Meclisi ayrıca aile ve nüfus politikalarını da içeren, muhafazakar baskıyı derinleştiren ve kadın emeğini değersizleştiren istihdam politikalarının, kadın emeğinin ikincil konumunu daha da pekiştirdiğine vurgu yaptı:

Kadın emeği politikaları bir yandan, kadınları giderek daha çok geçici, güvencesiz ve kayıt dışı işlere hapsedip, özel sektörün ardından kamu sektöründe devlet politikalarıyla biçimlenen kadın istihdam alanlarında, kadınlar giderek daha çok ev işlerinin ve bakım emeğinin uzantısı işlerde çalışmaya mahkum ediyor. Bir yandan da, işyerlerinde kadınların 60 yılllık kazanımları bir bir eritiliyor ve kreş hakkı, emzirme odası gibi mücadeleyle kazanılan haklar, kamu işyerlerinde dahi kağıt üzerinde kalan haklara dönüşüyor.

Özellikle pandeminin başından bu yana despotik emek rejiminin derinleşmesi ve bu rejimin kalıcılaşmasına dönük hamleler bir yandan sınıfsal sömürüyü derinleştirirken öte yandan kadın işçilere yönelik şiddeti de derinleştirdiği için kadın işçileri daha çok etkiliyor.

İşçi sağlığı ve güvenliğini yalnızca mesai saatleri içerisine indirgeyen bakış açısı, emeği yalnızca iş süresi ile sınırlandırıp emekçilere dayatılan yaşam koşullarını göz ardı ederken, bu bakış açısı en çok da kadının yeniden üretim için harcadığı, karşılığı ödenmeyen ‘ücretsiz ev içi emeği’ni yok sayıyor.

Paylaşın

Meşgul Kadınlar İçin 5 Dakikada Ekspres Güzellik

İster bir iş toplantısına gidiyor olun, ister çocukları almaya koşuyor olun, ister ayak işleriyle dolu yoğun bir günün üstesinden geliyor olun, bu 5 dakikalık güzellik bakım rutini kapıdan kendinizi güvende ve toparlanmış hissederek çıkmanızı sağlayacaktır.

Haber Merkezi / 5 dakikalık rutinin güzelliği basitliğinde ve uyarlanabilirliğinde yatmaktadır. Tercihlerinize ve ihtiyaçlarınıza göre kişiselleştirebileceğiniz bir tuval görevi görür.

Unutmayın, 5 dakikalık başarılı bir güzellik rutininin anahtarı pratiktir. Adımları ne kadar basitleştirirseniz ve süreçte kendinizi rahat hissederseniz rutininiz o kadar hızlı ve sorunsuz hale gelecektir.

Meşgul bir kadın olarak, güzelliğe yönelik bu etkili yaklaşımı benimsemek, gününüzü denge ve zarafetle geçirmenize olanak tanıyarak, çarpıcı ve kendinden emin bir görünümün yalnızca birkaç dakika içinde elde edilebileceğini kanıtlar.

Adımlar: Temizleyin ve nemlendirin, BB krem ​​veya renkli nemlendirici uygulayın, kaşlarınızı belirginleştirin, maskara ekleyin ve allık ve aydınlatıcı uygulayın. Rutininizi daha da verimli hale getirmek için makyaj ve cilt bakımı malzemelerinizi hızlı ve kolay ulaşabileceğiniz şekilde düzenleyin.

Temizleme ve nemlendirme: 1 dakika, güzellik rutininize, ciltteki tüm kirleri gidermek için yüzünüzü hafif bir temizleyiciyle temizleyerek başlayın. Cildinizi yenilemek ve sonraki adımlara hazırlamak için hızlı bir şekilde nemlendirici yüz spreyi sıkın.

Bu ilk adımlar güzellik rutininizin geri kalanının temelini oluşturur ve cildinizin temiz ve sonraki adımlara hazır olmasını sağlar.

BB Krem veya renkli nemlendirici: 1 dakika, BB krem ​​veya renkli nemlendirici gibi çok yönlü bir ürünü tercih ederek makyaj uygulamanızı kolaylaştırın. Bu ürünler hafif bir kapatıcılık sunarken aynı zamanda nemlendirme ve güneş koruması da sağlar. Cilt tonunuza uygun bir renk seçin, parmaklarınızla uygulayın ve teninize eşit bir şekilde dağıtın.

Kaşlarınızı belirginleştirin: 1 dakika, kaş jeli veya kalemi kullanarak kaşlarınızı hızlı bir şekilde tanımlayarak gözlerinize odaklanın. Bakımlı kaşlar yüzünüzü çerçeveler ve anında etkili bir dokunuş oluşturur. Gözlerinizi açmak ve onları patlatmak için bunu bir kat maskara ile takip edilin. Zaman kalırsa derinlik ve boyut kazandırmak için nötr bir göz farı tonu uygulayın.

Maskara, allık ve aydınlatıcı: 1 dakika, dudak rengi olarak ikiye katlanabilecek krem ​​​​bazlı bir allık seçin. Pembe bir renk tonu teninizi anında canlandırabilir. Yanaklarınızın elmacık kemiklerine az miktarda uygulayın ve parmaklarınızla dağıtın. Doğal bir renk tonu için kalan ürünü dudaklarınıza hafifçe vurun.

Son dokunuşlar: 1 dakika, 5 dakikalık güzellik rutininizi, yüzünüzün yüksek noktalarına (elmacık kemiklerinin üst kısımları, burun köprüsü) bir aydınlatıcı dokunuşuyla tamamlayın. Bu adım cildinize hafif bir parlaklık ve sağlıklı bir parlaklık katar. İstenirse, gün boyunca yerinde kalması için makyajınızı hızlı bir şekilde yarı saydam pudrayla sabitleyin.

Bonus ipucu: 5 dakikalık güzellik rutininizi daha da verimli hale getirmek için makyaj ve cilt bakımı malzemelerinizi hızlı ve kolay erişime olanak tanıyacak şekilde düzenleyin. İyi düzenlenmiş bir makyaj çantası veya makyaj masası, aceleniz olduğunda size değerli dakikalar kazandırabilir.

Paylaşın

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” İçin Yılda Ek 360 Milyar Dolara İhtiyaç Var

‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu’nda 2030 yılına kadar toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesini sağlamak için acil bir şekilde somut adımlar atılması gerektiği vurgulandı. Raporda, bunu başarmak için yıllık ek 360 milyar dolara ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

Rapor, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin vaatlerinin yerine getirilmesi ve hiçbir kadının ve kız çocuğunun geride bırakılmadığından emin olmak için bir çağrıda bulundu.

“Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarında (SKA) İlerleme: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu” toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek için acil ve kararlı bir eylemin gerekliliğini gösteriyor.

Sürdürülebilir Kalkınma Amacındaki ilerlemeyi kapsayan rapor, UN Women (Birleşmiş Milletler Kadın Birimi) ve Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı (UN DESA) tarafından 7 Eylül’de yayınlandı.

Rapora göre, mevcut hızda ilerlediğimiz takdirde, 2030 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 8’ini oluşturan 340 milyondan fazla kadın ve kız çocuğunun aşırı yoksulluk içinde yaşayacağı öngörülüyor.

Rapor, liderlik pozisyonlardaki kadınların oranının ise değişmediğini gösteriyor: Parlamentolarda yüzde 26,7, yerel yönetimlerde yüzde 35,5, iş dünyasında üst düzey pozisyonlarda yüzde 28,2 oranında kadın bulunuyor.

Bu yıl ilk kez, iklim değişikliğinin kadınlar ve kız çocukları üzerindeki etkilerine de yer veren rapor, iklim krizinin 158 milyon kadın ve kız çocuğunu yoksulluğa itebileceğini tahmin ediyor. Yaşlılığa da değinen rapor, yaşlı kadınların yaşlı erkeklere göre daha yüksek oranda yoksulluk ve şiddete maruz bırakıldığını gösteriyor.

2030 yılına kadar toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesini sağlamak için acil bir şekilde somut adımlar atılması gerektiğini vurgulayan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu”, bunu başarmak için yıllık ek 360 milyar dolara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

“Bilinçli bir şekilde hareket etmeliyiz”

UN Women İcra Direktör Yardımcısı Sarah Hendriks, “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için bu yılki rapor bir çağrı niteliğinde. Her kadın ve kız çocuğunun eşit haklara, fırsatlara ve temsiliyete sahip olduğu bir dünya için şimdi kolektif ve bilinçli bir şekilde hareket etmeliyiz. Bunu başarmak için kararlılık, yenilikçi çözümler, tüm sektörler ve paydaşlar arasında işbirliği gerekiyor” dedi.

UN DESA Politika Koordinasyonu ve Kurumlararası İşler Genel Sekreter Yardımcısı Maria-Francesca Spatolisano ise şunları söyledi: “Toplumsal cinsiyet eşitliği, 2030 Gündemi içinde sadece bir amaç değil, aynı zamanda diğer tüm amaçların üzerine inşa etmemiz gereken bir hedef. Kadınların ve kız çocuklarının toplumun her alanına tam katılımını sağlamak için engelleri kaldırabilir ve tüm insanlar için ilerlemeyi sağlayabiliriz.”

Bianet‘in aktardığına göre; Raporda vurgulanan diğer veriler şöyle:

İklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkacak gıda güvensizliği, 236 milyon kadın ve kız çocuğunu ve 131 milyon fazla erkek ve oğlan çocuğunu etkileyebilir.

Dünyadaki hiçbir ülke, yakın partner şiddetini tamamen ortadan kaldıramamıştır.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadınların güçlenmesini sağlamak için kapsamlı sistemlere sahip olan ve bu alanlarda bütçe ayırabilen ülke sayısı sadece 27’dir.

Çatışmalardan etkilenen kadın ve kız çocuklarının sayısı önemli ölçüde artmıştır. 2022’de bu rakam 614 milyona yükselmiştir. Bu, 2017’deki rakamdan yüzde 50 daha fazladır.

Mevcut hızla ilerlediğimiz takdirde, 2030 yılında tahmini 110 milyon kız çocuğu ve genç kız eğitimden mahrum bırakılmış olacaktır.

Kadınlar ve erkekler arasındaki iş gücü ve gelir uçurumu hala yüksek seviyededir. Dünya genelinde erkeklerin kazandığı her 1 dolara karşılık olarak kadınlar 51 sent kazanmaktadır. İş yaşamının en verimli dönemindeki erkeklerin yüzde 90’u iş gücüne katılırken, bu oran kadınlarda 61,4’tür.

Mevcut ilerleme hızında, bir sonraki neslin kadınları ortalama olarak erkeklere göre günde 2,3 saat daha fazla ücretsiz bakım ve ev işi yapacaktır.

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu”, toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine ulaşmanın giderek daha zor olacağını vurguluyor. 2030’a kadar ilerlemeyi hızlandırmak için iş birliklerinin, ortaklıkların, yatırımların ve bu alanda küresel ve ulusal finansmanın artırılmasının son derece önemli olduğunu gösteriyor.

Rapor, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin vaatlerinin yerine getirilmesi ve hiçbir kadının ve kız çocuğunun geride bırakılmadığından emin olmak için bir çağrıda bulunuyor.

Raporun tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Çinli Kadınların Genç Kalmak İçin Kullandığı 10 Güzellik Tüyosu

Çinli kadınlar, yaşlanma karşıtı ve genç görünen cilde öncelik veren bakım ve güzellik rutinleriyle tanınıyor. Bu güzellik tüyoları yalnızca Çinli kadınlara özgü olmasa da çoğu zaman onların kültürleriyle ilişkilendiriliyor.

Haber Merkezi / İşte birçok Çinli kadının genç görünümü korumak için kullandığı 10 güzellik tüyosu:

Yeşil Çay: Yeşil çay içmek Çin’de yaygın bir uygulamadır. Yeşil çay, serbest radikallerle savaşmaya ve cildi erken yaşlanmaya karşı korumaya yardımcı olan polifenol adı verilen antioksidanlar açısından zengindir.

Gua sha: Gua sha, ciltte dolaşımı teşvik etmek, şişliği azaltmak ve cilt elastikiyetini arttırmak için yüze pürüzsüz kenarlı bir aletle masaj yapmayı içeren geleneksel bir Çin tekniğidir.

Bitkisel cilt bakımı: Çinli kadınlar cilt bakım ürünlerinde sıklıkla ginseng, goji meyveleri ve meyan kökü gibi bitkisel içerikleri kullanırlar. Bu bileşenlerin yaşlanma karşıtı özelliklere sahip olduğuna inanılmaktadır.

Tui na masajı: Tui na, akupunktur noktalarına odaklanan bir Çin masaj tekniğidir. Tui na masajları ciltte kan akışını iyileştirebilir ve yüz kaslarını gevşeterek kırışıklıkların azaltılmasına yardımcı olabilir.

Dengeli beslenme: Çin mutfağı genellikle çeşitli sebzeleri, meyveleri ve yağsız proteinleri içerir. Genç cildi korumak için besinler açısından zengin dengeli bir beslenme şarttır.

Akupunktur: Geleneksel Çin tıbbı, daha genç bir cilde katkıda bulunabilecek dolaşımı ve enerji akışını uyarmak için masaj yapılabilen akupunktur noktalarını içerir.

Güneşten korunma: Çinli kadınlar, erken yaşlanmaya neden olabilecek UV hasarını önlemek için şapka, güneş gözlüğü takarak ve düzenli olarak güneş kremi kullanarak, korunmaya öncelik verirler.

Yeterli uyku: Yeterli uyku genel sağlık ve genç görünen bir cilt için çok önemlidir. Çin kültürü, genç bir görünüme katkıda bulunabilecek dinlenme ve rahatlamaya değer verir.

Maş fasulyesi maskeleri: Maş fasulyesi maskeleri, cildi detoksifiye etme ve berrak bir cilt sağlama yetenekleri nedeniyle Çin’de popülerdir. Lekeleri azaltmaya ve genç cildi korumaya yardımcı olabilirler.

Tai chi ve Qi gong: Bu eski Çin egzersizleri nefes alma, meditasyon ve yavaş hareketlere odaklanır. Gevşemeyi teşvik eder, stresi azaltır ve genel refahı artırır, bu da genç bir görünüme katkıda bulunabilir.

Paylaşın

Kardiyak Sorunlar: Kadınlar Daha Fazla Etkileniyor

50’den fazla ülkede yürütülen ve 2,3 milyondan fazla insanı kapsayan yeni bir araştırma, kalp kaynaklı sorunlarda, kadınların erkeklere göre daha kötü sonuçlarla karşılaştıklarını ortaya koydu.

Haber Merkezi / Kalp hastalıkları (kardiyak sorunlar) üzerine yapılan 15 çalışmanın yeni bir analizi, kadınların kalp sorunları konusunda erkeklere göre daha geç teşhis ve tedavi edildiğini ve bu durumun daha kötü sonuçlara yol açtığını ortaya koydu.

ABD’deki Massachusetts Lowell Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yürütülen analiz çalışmasında, 50’den fazla ülkede yürütülen ve 2,3 milyondan fazla insanı kapsayan çalışmalar gözden geçirildi.

Kalp hastalıkları nelerdir?

Kalp hastalığı, kalpte meydana gelen ve kalbi etkileyen herhangi bir bozukluğu kapsayan bir terimdir. Kalp hastalığı başlığı altında koroner arter hastalığı gibi kan damar hastalıkları, kalp ritmi problemleri (aritmiler) ve bu hastalıkların yanında doğuştan gelen kalp kusurları yer alır.

Kalp hastalıkları terimi çoğunlukla kardiyovasküler hastalık terimi ile dönüşümlü olarak kullanılır. Kalp hastalıklarını genel manada şu şekilde sıralayabiliriz:

Doğuştan gelen kalp hastalığı,
Koroner arter hastalığı,
Kalp ritminin bozukluğu ile ortaya çıkan kalp hastalıkları,
Dilate kardiyomiyopati (Kalp karıncıklarının genişlemesi),
Miyokard enfarktüsü (Kalbin kas tabakasının oksijensiz kalması olarak tanımlanabilir),
Kalp yetmezliği.

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir?

Kalp hastalığının belirtileri hangi kalp hastalığıyla ilgili olduğuna bağlı olarak değişir.

Kalp hastalığı doğuştan gelebilir.
Kalp ritminin bozukluğu ile ilgili hastalıklar gelişebilir.
Koroner arter hastalığı,
Dilate (kalp karıncıklarında genişleme) kardiyomiyopati,
Kalbin kas tabakasının oksijensiz kalması demek olan miyokard enfarktüsü
Kalp yetmezliği adı sık duyulan kalp hastalıkları arasında yer alır.

Kalp hastalıkları kadınlarda ve erkeklerde farklı belirtiler gösterebilir. Ancak genel olarak ortak olan birçok belirti vardır. Çoğunlukla belirtiler süreklilik arz eder ve kendiliğinden bir iyileşme söz konusu değildir. En yaygın belirtiler arasında:

Göğüs ağrısı, göğüs sıkışması, göğüs basıncı ve göğüs rahatsızlığı,
Kısa aktiviteler sonrasında veya hiçbir sebep yokken ortaya çıkan nefes darlığı,
Kalpteki kan damarlarının sertleşmesi veya daralması sonucunda bacaklarda ve kollarda ağrı, uyuşukluk veya halsizlik,
Boyunda, çenede, boğazda, üst karın veya sırtta ağrı,
Baş dönmesi hatta bayılma,
Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atması veya tam tersine hissedilemeyecek kadar yavaş atması,
Soluk gri veya mavi ten rengi,
Bacaklarda, karında veya göz çevresindeki bölgelerde şişkinlik,
Ateş, kuru ve kalıcı öksürük,
Deri döküntüleri veya ciltte meydana gelen dökülmeler yer alır.

Kadınlarda Kalp Hastalıkları Belirtileri Nelerdir?

Kalp hastalıkları, özellikle de kadınları daha fazla etkilemektedir. Kadınlarda daha sık görülen yüksek tansiyon ve romatizmal hastalıklar kontrol altına alınmadığı takdirde, kalbe zarar vererek kalp hastalıklarına davetiye çıkarır.

Erkeklerde göğüs ağrısı, kadınlara nazaran daha belirgindir. Bununla birlikte, kadınlarda göğüs ağrısı daha çok nefes darlığı ya da yorgunluk olarak hissedilir. Bunların yanı sıra, kalp hastalıkları söz konusu olduğunda kadınları daha çok etkileyen diğer belirtileri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

Aşırı derecede halsizlik,
Boyun, çene ya da kolu etkileyen ağrı,
Mide bulantısı.

Kalp hastalıklarının nedenleri nelerdir?

Kalp hastalıkları ve korunma yolları konusunda çok daha dikkatli hareket edebilmek için, kalp hastalıklarına yol açan nedenleri bilmek ve buna göre yaşam tarzınızı düzene sokmak gerekir. Kalp hastalıklarına yol açan pek çok sebep vardır. Kalp hastalıklarına zemin hazırlayan bu sebepleri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

Sigara kullanmak,
Beslenme düzeninde paketlenmiş hazır gıdalara yer vermek,
Yaşın da ilerlemesiyle birlikte hareketsiz kalmak,
Aşırı kilo ve obezite,

Yüksek tansiyon ve kolesterol kontrol altına alınmadığı takdirde, kalp zaman içinde zarar görür ve bu da kalp hastalıklarına zemin hazırlar.

Bunların haricinde, gebelik dönemindeki kadınların kan basıncında ani artışlara yol açan preeklampsi hastalığı da kalp hastalıklarına sebep olabilir.

Paylaşın