İklim Krizi: Su Savaşları Çıkabilir

Avrupa Komisyonu’nun sızdırdığı iklim raporunda, “Üye ülkelerin kendi sınırlarında olmayan su kaynakları nedeniyle çatışmaya girme riski oluşabilir. Farklı sektörlerde su kaynaklarına erişimle ilgili rekabet artabilir” ifadelerine yer verildi.

Raporda, ayrıca iklim kriziyle birlikte Avrupa ülkelerinin, Batı Nil virüsü gibi salgın hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalacağı fakat devletlerin buna hazırlıklı olmadığı bildirildi.

Avrupa Birliği’nin (AB) yürütme organı Avrupa Komisyonu’ndan sızdırılan rapor taslağında, gelecekte su kıtlığı nedeniyle üye ülkeler arasında savaşlar çıkabileceği bildirildi.

ABD’nin önde gelen gazetecilik kuruluşlarından Politico’nun çarşamba günkü haberine göre metinde, AB ülkelerinin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı hazırlıksız olduğuna işaret edilirken, su kıtlığının sağlıktan enerjiye kadar birçok sektörü vuracağı belirtiliyor.

Bu durumun AB ülkeleri arasındaki gerginliği artırabileceğine dikkat çekilen metinde şu ifadelere yer veriliyor:

Söz konusu riskler çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Üye ülkelerin kendi sınırlarında olmayan su kaynakları nedeniyle çatışmaya girme riski oluşabilir. Farklı sektörlerde su kaynaklarına erişimle ilgili rekabet artabilir.

Komisyon raporunda, AB’nin gelecekte iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini daha fazla hissedeceği belirtilerek “kuraklık, sel, orman yangınları, hastalıklar, mahsul kıtlığı, sıcak kaynaklı ölümler ve altyapı hasarları gibi felaketlerle” karşı hazırlıklı olunması gerektiği vurgulanıyor.

İklim krizinin ekonomiye zararlarına da dikkat çekilen metinde, 2100’e kadar AB ekonomisinde yüzde 7 gelir kaybı yaşanabileceği öngörülüyor. Kıyı alanlarında yaşanacak sel felaketlerininse yıllık 1,6 trilyon euroluk zarara neden olabileceği tahmini ediliyor.

Çalışmada, 1980’den beri AB’de yaşanan kuraklık olaylarının toplamda yıllık 9 milyar euro, sel felaketlerininse 170 milyar euro zarara yol açtığı bilgisi de paylaşıldı.

Ayrıca iklim kriziyle birlikte Avrupa ülkelerinin, Batı Nil virüsü gibi salgın hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalacağı fakat devletlerin buna hazırlıklı olmadığı bildirildi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Küresel Sıcaklıklar Ocak Ayında Da Rekor Kırdı

İklim Değişikliği Servisi Copernicus, bilim insanlarının “insanlık için bir uyarı” nitelemesine atıfla, Dünya’nın son 12 ay boyunca sanayi öncesi dönemden 1,5 derece daha sıcak olduğunu açıkladı.

İklim bilimcilerine göre 2024 yılı, 1850-1900 dönemi için tahmin edilen ocak ayı ortalama sıcaklığına göre 1,66°C daha sıcak bir başlangıç yaptı. Bu da, ön-sanayi dönemi referans periyodu olarak kabul edilen zaman dilimindeki ocak ortalamasının üzerinde bir sıcaklık artışına işaret ediyor.

Avrupa Birliği’ne bağlı İklim Değişikliği Servisi Copernicus (C3S) tarafından yapılan ölçüm, “Ocak 2024″ün küresel ölçekte kayıtlara geçen en sıcak ocak ayı olduğunu ortaya koydu.

Copernicus’un uydu izleme sistemiyle yaptığı küresel yüzey hava ve deniz sıcaklıkları ve deniz buzu örtüsü ile hidrolojik değişkenlerde gözlemlenen değişikliklere ilişkin aylık iklim güncellemesi yayımlandı.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre, Ocak 2024’te ortalama yüzey hava sıcaklığı 13,14 derece olarak ölçüldü.

Söz konusu ölçümün ocak için 1991-2020 ortalamasının 0,70 derece, 2020’de kaydedilen bir önceki en sıcak ocak ayının da 0,12 derece üzerinde olduğu kaydedildi.

Açıklamada son 8 ayın üst üste kaydedilen en sıcak aylar olduğu belirtilerek, son 12 aydaki (Şubat 2023 – Ocak 2024) küresel ortalama sıcaklığın 1991-2020 ortalamasının 0,64 santigrat derece üzerinde ölçüldüğü belirtildi.

Copernicus’un açıklamasında, bilim insanlarının “insanlık için bir uyarı” nitelemesine atıfla, Dünya’nın son 12 ay boyunca sanayi öncesi dönemden 1,5 derece daha sıcak olduğu dile getirildi.

İklim bilimcilerine göre 2024 yılı, 1850-1900 dönemi için tahmin edilen ocak ayı ortalama sıcaklığına göre 1,66°C daha sıcak bir başlangıç yaptı. Bu da, ön-sanayi dönemi referans periyodu olarak kabul edilen zaman dilimindeki ocak ortalamasının üzerinde bir sıcaklık artışına işaret ediyor.

Avrupa Orta Vadeli Hava Tahmin Merkezinin (ECMWF) “ERA5” diye isimlendirilen küresel saatlik değerlendirme verileri, dünya genelindeki uydular, gemiler, uçaklar ve meteoroloji istasyonlarından alınan milyarlarca ölçüm kullanılarak yapılıyor.

Kuruluş son on iki aydaki (Şubat 2023 – Ocak 2024) küresel ortalama sıcaklığın, 1991-2020 ortalamasının 0,64C ve 1850-1900 sanayi öncesi ortalamasının 1,52C üzerinde, kayıtlardaki en yüksek sıcaklık olduğunu bildirdi.

C3S Direktör Yardımcısı Samantha Burgess, “2024 rekor kıran başka bir ayla başlıyor, sadece kayıtlardaki en sıcak ocak ayı değil, aynı zamanda sanayi öncesi döneminin 1,5C’nin üzerinde 12 aylık bir dönem yaşadık” diyor ve ekliyor: Sera gazı emisyonlarının hızla azaltılması küresel sıcaklık artışını durdurmanın tek yolu.

Öte yandan Avrupa’da geçen aya (Ocak 2024) ait sıcaklıklar, kuzey ve güney bölgelerde farklılık gösterdi. Örneğin İskandinav ülkelerinde 1991-2020 ortalamasının çok altında olan sıcaklıklar, güney ülkelerde bu ortalamanın çok üstünde seyretti.

Avrupa dışında, sıcaklıklar Kanada’nın doğusu, Afrika’nın kuzeybatısı, Orta Doğu ve Merkezi Asya’da ortalamanın oldukça üzerinde, Kanada’nın batısı, ABD’nin orta bölgeleri ile Sibirya’nın doğusunda ortalamanın altında kaldı.

El Nino hava olayı, ekvatoral Pasifik’te zayıflamaya başlasa da deniz hava sıcaklıkları genel olarak alışılmadık derecede yüksek bir seviyede kaldı.

Paylaşın

Ağaçlar, İklim Değişikliği Nedeniyle ‘Nefes Almakta’ Zorlanıyor

Yakın tarihli bir araştırma, ağaçların, sıcak ve kuru iklimlerde, karbon emisyonlarını dengelemekte önemli bir mekanizma olan karbondioksiti (CO2) etkili bir şekilde absorbe etmede ve depolamada zorlandığını ortaya koydu.

Haber Merkezi / Penn State’ten araştırmanın baş yazarı Max Lloyd, atmosferden en fazla karbondioksit süzülmesini sağlayan bitkiler ile iklimin ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunu ve bu önemli dengenin bozulduğunu söyledi.

Fotosentez yapan ağaçlar, olumsuz koşullar altında fotosolunuma uğrar ve karbondioksiti (CO2) atmosfere geri bırakır.

Araştırma, sıcak iklimlerde, özellikle suyun kıt olduğu dönemlerde, fotosolunum oranının iki kata kadar arttığını ortaya çıkardı. Ağaçlar, genellikle, fotosentez yoluyla havadaki karbondioksiti büyümek için kullanıyor.

Araştırma, ağaçların karbondioksit tutulmasında ve iklim değişikliğinin hafifletilmesinde oynadığı role ilişkin anlayışı temelden değiştiriyor.

Daha sıcak, daha kuru iklimlerde yer alan ağaçların karbon tutumuna daha az katkıda bulunduğunu ortaya koyan araştırma, ağaçların, doğal karbon yutucu rolleri hakkındaki önceki varsayımlara meydan okuyor.

Araştırmanın sonucu, sıcaklık seviyeleri artıkça ağaçların, atmosferdeki karbondioksiti süzmedeki rolünün azalacağı ve dolayısıyla gezegeni soğutmadaki rolünü engelleyebileceğini, küresel ısınmayla mücadele stratejilerini yeniden değerlendirmenin aciliyetini vurguluyor.

İklim değişmeye devam ederken, araştırma, bitkiler ve atmosfer arasındaki karmaşık ilişkiyi anlamak için daha incelikli bir yaklaşıma duyulan ihtiyacın da altını çiziyor.

Paylaşın

2023 Yılında Türkiye’de Aşırı Hava Olayları Yeni Bir Rekor Kırdı

Ekosfer Derneği Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz, “Aşırı hava olayı sayısındaki ciddi yükseliş de bize iklim krizinin şiddetini artırdığını gösteriyor” dedi. Gürbüz, şiddeti ve sıklığı artan aşırı hava olaylarının iklim krizine karşı hazırlık yapmamış kentlerde daha büyük sorunlara yol açtığını belirtti.

Özgür Gürbüz, “Kentlerle ilgili planları yaparken iklim krizinin değiştirdiği meteorolojik koşulları dikkate almalı ve ona göre plan yapmalıyız. Ne iklim krizinin arkasına sığınarak altyapı eksikliklerini gizlemeye çalışmak doğru, ne de sadece altyapıyı sorumlu tutmak. Betona boğduğumuz kentleri yeniden planlamak zorundayız” ifadelerini kullandı.

İklim krizinin en belirgin göstergelerinden biri kabul edilen aşırı hava olaylarının sayısı ve şiddeti artmaya devam ediyor. 2023 yılı, kayda geçen 1475 aşırı hava olayıyla Türkiye’de tüm zamanların en çok aşırı hava olayı görülen yılı oldu. Bu sayı bir önceki yıl 1030, 2021’de ise 1024’tü. Türkiye’de aşırı hava olaylarının sayısı son altı yıldır sürekli artıyor.

Geçen yıl (2023) ise sadece sayı rekoru kırılmadı, bir yıl öncesine göre yüzde 45’i bulan artış oranıyla büyük bir sıçrama da yaşandı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2023 yılında aşırı hava olaylarının yüzde 38’ini şiddetli yağış ve seller oluşturdu. Şiddetli yağış ve selleri fırtına (yüzde 23) ve dolu (yüzde 16) olayları izledi.

Bianet’in aktardığına göre; Ekosfer Derneği Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz, “İklim krizinin etkilerini her yıl en net bir şekilde aşırı hava olayları ile görüyoruz. 2023’e Adıyaman ve Şanlıurfa’da meydana gelen sel felaketleri, Çanakkale’de kenti tehdit eden orman yangını ve birçok bölgeyi etkileyen sıcak hava dalgaları ile kuraklıklar damgasını vurdu. Aşırı hava olayı sayısındaki ciddi yükseliş de bize iklim krizinin şiddetini artırdığını gösteriyor,” dedi.

Şiddeti ve sıklığı artan aşırı hava olaylarının iklim krizine karşı hazırlık yapmamış kentlerde daha büyük sorunlara yol açtığını belirten Gürbüz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kentlerle ilgili planları yaparken iklim krizinin değiştirdiği meteorolojik koşulları dikkate almalı ve ona göre plan yapmalıyız. Ne iklim krizinin arkasına sığınarak altyapı eksikliklerini gizlemeye çalışmak doğru, ne de sadece altyapıyı sorumlu tutmak. Betona boğduğumuz kentleri yeniden planlamak zorundayız. Bir yandan fosil yakıtlardan (petrol, kömür ve gaz) vazgeçerek iklim krizini durdurmalı bir yandan da mevcut değişikliklere ayak uyduracak dirençli yerleşim yerleri inşa etmeliyiz.”

Paylaşın

Sıcaklık Dalgalanmaları Dünya’daki Tüm Yaşamı Etkiliyor

Yakın zamanda yapılan yeni bir araştırma, gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farklarında yaşanan dalgalanmaların Dünya’daki tüm yaşamı etkilediğini ortaya koydu.

Haber Merkezi / Araştırma, küresel ısınmadan iklim değişikliğinin yarattığı zorlukların üstesinden gelmek için farklı alanlarda yeni stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini de belirtiyor.

Chalmers ve Gothenburg Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yakın zamanda yapılan yeni bir araştırma, 1990’lı yıllardan itibaren gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farklarında yaşanan dalgalanmaların Dünya’daki tüm yaşamı etkilediğini ortaya koydu.

Nature Communications’da yayınlanan araştırmada, asimetrik ısınma olgusu yeniden araştırıldı ve modelin tersine döndüğü bulundu.

1961 ile 2020 yılları arasında gündüzler daha fazla ısınırken, gece sıcaklığı nispeten sabit kaldı. Asimetrik ısınmadaki bu tersine eğilim, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının artmasına neden oldu.

Araştırmacılar, gündüz ve gece arasındaki sıcaklık farkının daha fazla artmasının insan sağlığını etkileyebileceğini öne sürüyor. Örneğin, kalp atış hızı ve kan basıncının artmasına bağlı rahatsızlıkların artması.

Araştırma, küresel ısınmadan iklim değişikliğinin yarattığı zorlukların üstesinden gelmek için farklı alanlarda yeni stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Paylaşın

2023 Son 100 Bin Yıldaki En Sıcak Yıl Olabilir

Kömür, petrol ve gaz yakılmasından kaynaklanan CO2 emisyonlarının rekor seviyelere ulaştığı 2023, kayıtlardaki ve muhtemelen son 100 bin yıldaki en sıcak yıl olduğu açıklandı.

2023 yılında gezegen, insanların fosil yakıtları endüstriyel ölçekte yakmaya başladığı ve atmosfere karbondioksit pompaladığı 1850-1900 sanayi öncesi döneme göre 1,48 santigrat derece daha sıcaktı.

Ülkeler, 2015 Paris Anlaşması’nda küresel ısınmanın en ağır sonuçlarından kaçınmak için bu artışın 1,5 santigrat dereceyi (C) aşmasını engellemeye karar verdi.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; Avrupa Birliği Kopernik İklim Değişikliği Servisi (C3S)  2023’ün kayıtlardaki ve muhtemelen 100 bin yıldaki en sıcak yılı olduğunu açıkladı.

Yıl içerisine iklim rekorlarının defalarca kırılmasının ardından bilim insanları yıl sonu için bu sonucun gelmesini bekliyordu. Haziran ayından bu yana her ay, önceki yıllardaki ilgili aya kıyasla dünyanın en sıcak ayı oldu.

C3S Direktörü Carlo Buontempo “Diğer çok sıcak yıllarla karşılaştırıldığında bile bu, iklim açısından çok istisnai bir yıl oldu,” dedi. C3S, 2023’ün 1850 yılına kadar uzanan küresel sıcaklık kayıtlarında en sıcak yıl olduğunu doğruladı.

Ağaç halkaları ve buzullardaki hava kabarcıkları gibi kaynaklardan elde edilen paleoklimatik veri kayıtları kontrol edildiğinde ise Buontempo, bunun “büyük olasılıkla” son 100 bin yılın en sıcak yılı olduğunu söyledi.

Ortalama olarak 2023 yılında gezegen, insanların fosil yakıtları endüstriyel ölçekte yakmaya başladığı ve atmosfere karbondioksit pompaladığı 1850-1900 sanayi öncesi döneme göre 1,48 santigrat derece daha sıcaktı.

Buontempo, geçen yılın bir önceki en sıcak yıl olan 2016’ya göre 0,17 derece daha sıcak olduğunu ve “dikkate değer” bir marjla rekoru kırdığını söyledi.

Ülkeler, 2015 Paris Anlaşması’nda küresel ısınmanın en ağır sonuçlarından kaçınmak için bu artışın 1,5 santigrat dereceyi (C) aşmasını engellemeye karar verdi. Bununla alakalı bir çok hükümet sert iklim hedefleri belirledi.

Buna rağmen karbondioksit (CO2) salımı yüksek kalmaya devam ediyor. Dünyada kömür, petrol ve gaz yakılmasından kaynaklanan CO2 emisyonları 2023’te rekor seviyelere ulaştı.

Paylaşın

COP28 Ülkeleri ‘Geçiş’ İçin İlk İklim Anlaşmasını Kabul Etti

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında Dubai’de bir araya gelen devletler, fosil yakıtlardan uzaklaşma çağrısı yapan anlaşmayı onayladı.

Haber Merkezi / Anlaşma metninde konferans katılımcılarının birçoğunun talep ettiği gibi, ülkelere enerji sistemlerinde fosil yakıtların kullanımından uzaklaşmaları çağrısında bulunuluyor. Metin, sıcaklık artışlarını 1.5C ile sınırlandırılması için derin, hızlı ve sürekli azaltımlara ihtiyaç olduğunu kabul ediyor.

Henüz taslak halindeki anlaşma özellikle “enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve hakkaniyetli bir şekilde uzaklaşılması… böylece bilime uygun olarak 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşılması” çağrısında bulunuyor.

Ayrıca 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin küresel olarak üç katına çıkarılması, kömürün azaltılmasına yönelik çabaların hızlandırılması ve karbondan arındırılması zor endüstrileri temizleyebilecek karbon yakalama ve depolama gibi teknolojilerin hızlandırılması çağrısı yapıyor.

Daha önceki hiçbir iklim zirvesinde ülkeler petrol, gaz ve kömürden uzaklaşmak konusunda anlaşmaya varamamıştı. Fosil yakıtlar, iklim değişikliğinin akla gelen ilk sebeplerden biri olsa da bugüne kadarki iklim konferanslarının anlaşma metinlerinde nadiren bahsedildi.

COP28 kapsamında 100’den fazla ülke petrol, gaz ve kömür kullanımının “aşamalı olarak kaldırılması” yönünde güçlü bir dil kullanılması için yoğun lobi faaliyetleri yürüttü.

Ancak bu ülkeler, dünyanın belirli yakıtların kullanımını tamamen bitirmeden emisyonları azaltabileceğini savunan Suudi Arabistan liderliğindeki OPEC grubu ülkelerinin güçlü muhalefetiyle karşılaştı. Taraflar arasındaki mücadele, çarşamba günü zirvenin uzatmalara gitmesine neden oldu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bütçesine ait petrol şirketi ADNOC’un da başkanı olan COP28 Başkanı Sultan Ahmet El Cebir, 200’den fazla ülkenin üzerinde anlaşmasının sonuç bildirgesinin 1,5 derece küresel ile sınırlandırılması hedefini tutturabilmek için “tarihi bir önlem paketi” olduğunu belirtti.

“Bu uygun, dengeli ve iklim önlemlerini hızlandırma yönünde tarihi bir paket. Bu bir BAE uzlaşması” diyen Cabbar, ilk kez bir BM İklim Konferansı’nda fosil yakıtlara ilişkin karar alındığını söyledi.

BM Genel Sekreteri Antoio Guterres de BM ülkelerinin fosil yakıtlardan uzaklaşmanın uyumlulukla karşılandığını ifade etti. Guterres, “Bilimimizin küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması hedefine fosil yakıtları terk etmeden ulaşamayacağımız söylüyor. Ancak, COP28’de giderek büyüyen genişleyen bir destek tarafından da kabul edildi” dedi.

Avrupa Komisyonu’nun İklim Kriziyle Mücadeleden Sorumlu Üyesi Wopke Hoekstra, anlaşma taslak halindeyken basın mensuplarına yaptığı açıklamada anlaşmanın “gerçekten önemli olabileceğini” söyledi.

Hoekstra, bir COP metninde ilk kez fosil yakıtlardan bahsedildiğine atıfta bulunarak, “30 yıldır ilk defa fosil yakıtların sonunun başlangıcına ulaşabiliriz” dedi. Hoekstra, planın, küresel ısınmayı hayati önem taşıyan 1,5C hedefiyle sınırlandırma amacını güvence altına alma yönünde “çok önemli bir adımı” temsil ettiğini söyledi.

Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide anlaşmayla ilgili “Dünya ilk kez fosil yakıtlardan uzaklaşılması gerektiği konusunda bu kadar net bir metin etrafında birleşiyor. Bu durum, odadaki fil gibiydi. Meseleye nihayet doğrudan değinildi.” diye konuştu.

Uluslararası İklim Eylem Ağı (CAN) konuyla ilgili basın açıklamasında, sivil toplumun çalışmalarının katkısıyla ilk kez fosil yakıt çağının bitişine dair bir işaret verildiğini vurguladı.

CAN, buna karşın, “fosil yakıtlardan uzaklaşma yolu en başından risk altında çünkü bu enerji geçişinin nasıl fonlanacağı ve tarihsel sorumluluğu olanların küresel Güney’deki kırılgan insanlar ve ülkeler için adalet ve eşitliği güvence altına almakta neleri üstleneceği üzerinde bir uzlaşı yok” uyarısında bulundu.

Açıklamada, “Finansman eksikliği ve anlaşmada yer alan yanlış çözüm boşlukları, fosil yakıt endüstrisine fosil yakıtlardan tam anlamıyla uzaklaşmayı engellemek için açık kapı olamaz.” ifadeleri yer aldı.

Paylaşın

2023 Kaydedilen ‘En Sıcak Yıl’ Olma Yolunda

Haziran ayından sonraki her ay, tarihteki kaydedilen en sıcak ay olurken, Avrupa Birliği Kopernik İklim Değişikliği Servisi, 2023 yılının tarihte kaydedilen en sıcak yılı olma yolunda ilerlediğini açıkladı.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; Kopernik İklim Değişikliği Servisi, bu yılki küresel sıcaklığın sanayi öncesi seviyelere göre 1,4 santigrat dereceden fazla daha sıcak olacağını vurguladı.

Dünya’da kasım, üst üste rekor kırılan altıncı ay oldu: ortalama günlük sıcaklık 14,22 santigrat derece ile 2020’nin rekorunu 0,32 derece aştı.

Avrupa Birliği Kopernik İklim Değişikliği Servisi, bu verilere göre 2023’ün tarihin en sıcak yılı olma yolunda ilerlediğini kaydetti.

Kopernik İklim Değişikliği Servisi’nin Direktör Yardımcısı Samantha Burgess, “Arka arkaya altı ay ve iki mevsim için yeni rekorlar kırıldı. Bu olağanüstü kasım ayı, 2023’ün kayıtların tutulmaya başlamasından bu yana en sıcak yıl olacağı anlamına geliyor,” dedi.

Burgess, dünya atmosfere sera gazı salmaya devam ettiği sürece havanın daha da ısınacağını, bunun da “yıkıcı sel, yangın, sıcak hava dalgaları ve kuraklığın devam edeceği anlamına geldiğini” söyledi.

Kopernik, kuzeydeki sonbaharın aynı zamanda dünyanın şimdiye kadar kaydedilen en sıcak sonbahar olduğunu hesapladı.

Bonn merkezli enstitü ayrıca ocak ve kasım ayları arasında ortalama sıcaklığın sanayi öncesi dönemde kaydedilen ortalamaların 1,46 derece üzerinde ve şimdiye kadar rekorun yaşandığı 2016 yılının 0,13 derece üzerinde olduğunu bildirdi.

2015 Paris iklim anlaşması, küresel ısınmayı uzun vadede sanayi öncesi zamanların 1,5 derece üzerinde sınırlama hedefini belirledi.

Bilim insanları, art arda kaydedilen en sıcak altı ayın arkasındaki güçlerden birinin kömür, petrol ve gazın yakılmasından kaynaklanan insan kaynaklı iklim değişikliği olduğunu belirtiyor.

Burgess, “Fosil yakıtlara bağımlılığımız konusunda bir şeyler yapmazsak, 2023’ün gelecekte soğuk bir yıl olması çok muhtemel” diye konuştu.

Dubai’deki Birleşmiş Milletler iklim konferansında yaklaşık iki haftadır bir araya gelen diplomatlar, bilim insanları, aktivistler, ısınmayı bu seviyelerle sınırlandırmanın yollarını bulmaya çalışıyor.

Çarşamba günkü oturumlar, elektrikli araç şarj altyapısının oluşturulması ve kentsel yük taşımacılığının karbonsuzlaştırılması konulu panellerle karbondioksit emisyonlarında ikinci sırada yer alan ulaştırma sektörüne odaklanacak.

Bazı ülkelerde elektrikli araçların hızla yaygınlaşmasına rağmen, Uluslararası Enerji Ajansı’na göre ulaştırma sektöründe kullanılan enerjinin yaklaşık yüzde 91’ini hala petrol oluşturuyor.

Bilim insanları, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin verdiği sözler ve aldıkları önlemlere rağmen Dünya’nın sanayi öncesi döneme göre 2,7 ila 2,9 santigrat derece daha fazla ısınma yolunda ilerlediğini bildiriyor.

Kopernik kayıtları 1940’a, Amerika Birleşik Devletleri’nin hesapladığı kayıtlar ise 1850’ye kadar uzanıyor.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den ‘İnsanlığın Sonu’ Uyarısı

2023 yılının iklim kayıtlarının başlamasından bu yana en sıcak yıl olarak tarihe geçeceğini açıklanırken, Birleşmiş Milletler’den küresel ısınmada kritik sınırın altı yıl sonra korunamayacağı uyarısı geldi.

Küresel ısınmanın bir sonucu olarak dünya çapında daha sık ve daha şiddetli fırtınalar, kuraklıklar, seller ve orman yangınları meydana geldiğine vurgulanırken, halihazırda milyonlarca insanın bu tür olumsuzluklardan etkilenmekte olduğunu kaydedildi.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Dubai’de düzenlenen Dünya İklim Değişikliği Konferansı’nın (COP28) açılışında konuşan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi İcra Sekreteri Simon Stiell, katılımcıları küresel ısınmanın ölümcül sonuçları konusunda uyardı.

Yaklaşık 200 ülkeden temsilciye seslenen Stiell, “Fosil yakıt dönemini artık kapatmazsak, kendi sonumuzu başlatmış olacağız. Ve bunun bedelini de insan hayatıyla ödemeyi kabul edeceğiz” dedi.

Küresel ısınmanın bir sonucu olarak dünya çapında daha sık ve daha şiddetli fırtınalar, kuraklıklar, seller ve orman yangınları meydana geldiğine vurgu yapan Stiell, halihazırda milyonlarca insanın bu tür olumsuzluklardan etkilenmekte olduğunu kaydetti.

Bilimsel verilere göre yer kürenin, iklime zarar veren sera gazı emisyonlarının etkisini kırarak, 1,5 derecelik küresel ısınma kritik sınırını koruyabilme yetisinin altı yıl sonra tamamen yok olacağını belirten iklim uzmanı, bunu önlemek için dünya genelindeki iklim politikalarında keskin önlemler alınmasının şart olduğunu söyledi.

Küresel ısınmanın sanayi öncesi döneme kıyasla 1,5 derece ile sınırlandırılması hedefini ifade eden kritik eşik değeri 2015 yılında Paris’te düzenlenen BM İklim Değişikliği Konferansında kabul edilmişti.

Öte yandan Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ön değerlendirmelere göre 2023 yılının iklim kayıtlarının başlamasından bu yana en sıcak yıl olarak tarihe geçeceğini açıkladı.

WMO’nun Perşembe günü Dubai’deki Dünya İklim Konferansı’nın başlangıcında sunduğu ön raporda, 2023 yılına ait verilerin küresel ısınmanın sanayi öncesi döneme kıyasla yaklaşık 1,4 santigrat derece arttığına işaret ettiği belirtildi. 2016’da ise bu değer yaklaşık 1,2 derece olarak ölçülmüştü.

WMO uzmanları küresel ısınma değerlerinin gelecek yıl daha da artmasının beklendiğini belirtti.

Paylaşın

Aşırı Sıcaklar Nedeniyle Ölümler Yüzde 370 Artabilir

Ortalama küresel sıcaklık artışı sanayi öncesi döneme göre 2 derecenin altında tutulsa bile küresel ısınma nedeniyle aşırı sıcaklardan ölümler yüzyılın ortasına kadar yüzde 370 artabilir. Bu da 4,7 kat artışa işaret ediyor.

Şu anda dünyadaki sıcaklık artışı 2,7 derece santigrada doğru ilerliyor. Öte yandan dünya genelinde hava kirliliği nedeniyle ölenlerin sayısı 2005 yılından bu yana yüzde 15,7 azaldı.

Bilim insanlarına göre küresel ısınmanın insan sağlığı üzerindeki etkileri tehlikeli boyuta ulaştı. Uluslararası düzeyde 114 uzmanın yer aldığı, University College London öncülüğünde hazırlanan Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım Raporu’na göre ortalama küresel sıcaklık artışı sanayi öncesi döneme göre 2 derecenin altında tutulsa bile küresel ısınma nedeniyle aşırı sıcaklardan ölümler yüzyılın ortasına kadar yüzde 370 artabilir.

Raporda günümüzde dünya genelinde insanların 1986-2005 yılındaki döneme göre iki kat daha fazla aşırı sıcaklara maruz kaldığı belirtildi ve bu durumun özellikle yaşlılarla küçük çocuklar için hayati tehlike oluşturduğu kaydedildi.

Örneğin 65 yaş üzerindeki insanlarda sıcaklıktan kaynaklı ölümlerin sayısı son dönemlerde 1991-2000 yıllarına kıyasla yüzde 85 arttı. Lancet Geri Sayım İcra Direktörü Marina Romanello rapora ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Hiçbir şey yapmamanın bedeli ağır. Eylemsiz kalmayı göze alamayız, bunun bedelini insan hayatıyla ödüyoruz” dedi.

Raporda sıcaklıkların giderek artmasının açık alanda çalışmayı ya da spor yapılmasını daha riskli hale getirdiği vurgulandı. Bunun yanı sıra sıcaklığın orman yangını riski ve tropik enfeksiyon hastalıklarının yayılması tehdidini de artırdığı belirtildi.

Raporu hazırlayan uzmanlar yenilenebilir enerji kullanımı artmasına ve iklimin korunması için yeni önlemler alınmasına rağmen, “Her saniye bin 337 ton karbondioksit salınmaya devam ediliyor. İklim tehdidini sağlık sistemimizin baş edebileceği seviyelerde tutmak için emisyonları yeterince hızlı bizimde azaltamıyoruz” tespitinde bulundu.

Raporda beslenme, iklim değişikliği ve sağlık arasındaki bağlantıya da dikkat çekildi. Bilim insanlarına göre hayvancılık dünya genelinde tarım kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 57’sini oluşturuyor. Özellikle sığırlar büyük oranda metan gazına sebep oluyor. Yem ekimi de tarım arazilerinin büyük bölümünü kaplıyor.

2020 yılında dünya çapında aşırı derecede kırmızı et, işlenmiş et ya da süt ürünleri tüketimi nedeniyle bir milyon 900 bin insan yaşamını yitirdi. Araştırmacılar bu nedenle daha az et tüketilmesini ve bitkisel bazlı beslenilmesini öneriyor.

Rapora göre dünya genelinde hava kirliliği nedeniyle ölenlerin sayısı 2005 yılından bu yana yüzde 15,7 azaldı. Ayrıca 2022 yılında yenilenebilir enerjiye fosil enerjiye oranla yüzde 61 daha fazla yatırım yapıldı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres raporu “insanlık tahammül edilemez bir geleceğin namlusuna bakıyor” sözleriyle özetledi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın