Meteoroloji’den Kuvvetli Yağış Ve Rüzgar Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında Kocaeli, Sakarya, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’nin de bulunduğu bir çok il için kuvvetli yağış, Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda güney ve güneybatı için ise kuvvetli rüzgar uyarısında bulundu. MGM, kuvvetli yağışın ve rüzgarın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM arafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemiz genelinin çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, İç Ege, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Güneydoğu Anadolu (Adıyaman hariç)ile İzmir, Isparta, Burdur ve Hatay çevrelerinin aralıklı yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Yağışların İzmir, Manisa, Hatay, Ş. Urfa ve Mardin çevrelerinde yağmur ve sağanak, yağış alan diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması beklenen yağışların; Rize ve Artvin’in kıyı kesimlerinde kuvvetli ve yer yer çok kuvvetli sağanak yağış, Batı Karadeniz’in kıyı kesimleri, Kocaeli, Sakarya, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’nin iç kesimlerinin yüksekleri, Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda yer yer yoğun kar şeklinde olması bekleniyor. Bu gece saatlerinde iç ve doğu kesimlerde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis ve pus olayı bekleniyor.

Hava sıcaklığı kuzey ve iç kesimlerde 2 ila 4 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin edilirken, rüzgarın iç ve batı kesimlerde batı ve güneybatı, doğu kesimlerde güneyli yönlerden, Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında batı ve kuzeybatı, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’da güney ve güneydoğu yönlerden, hafif, ara sıra orta kuvvette, Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda kuvvetli ve yer yer fırtına (40-70 km/sa) şeklinde esmesi bekleniyor.

Kuvvetli yağış uyarısı

Yağışların, Rize ve Artvin’in kıyı kesimlerinde kuvvetli ve yer yer çok kuvvetli sağanak yağış, Batı Karadeniz’in kıyı kesimleri, Kocaeli, Sakarya, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’nin iç kesimlerinin yüksekleri, Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda yer yer yoğun kar şeklinde olması beklenen yağışların oluşturacağı olumsuzluklara karşı sel, su baskını, Heyelan, buzlanma ve don olayına bağlı olarak ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Kuvvetli rüzgar uyarısı

Rüzgarın, Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli ve yer yer fırtına (40-70 km/sa) şeklinde esmesi beklendiğinden yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı çatı uçması, ağaç ve direk devrilmesi, ulaşımda aksamalar gibi olumsuz şartlara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.

Çığ tehlikesi

Doğu Anadolu’nun doğusunda kar yağışının yer yer yoğun olması beklendiğinden yüksek kesimlerin dik yamaçlarında çığ tehlikesi oluşma ihtimaline karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara ve Ege Bölgesi

Marmara Bölgesi’nin çok bulutlu, bölgenin doğusunun karla karışık yağmur ve yer yer kar yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Ege Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, İzmir ve Manisa çevrelerinin yağmur ve sağanak yağışlı, bölgenin iç kesimlerinin kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi

Akdeniz Bölgesi’nin çok bulutlu, Göller yöresinin aralıklı kar yağışlı, Hatay çevrelerinin sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken, İç Anadolu Bölgesi’nin çok bulutlu, aralıklı karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz’in çok bulutlu, bölge genelinin aralıklı karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; Düzce, Zonguldak, Bartın ve Kastamonu’nun kuzey kesimlerinde yer yer kuvvetli olması beklenirken, Orta ve Doğu Karadeniz’in çok bulutlu, bölge genelinin aralıklı yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Kıyılarda yağmur ve karla karışık yağmur, iç kesimlerinde kar yağışı şeklinde olması beklenen yağışların. Rize çevreleri ve Artvin’in kıyı kesimlerinde kuvvetli yağmur, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’nin iç kesimlerinde kuvvetli kar yağışı şeklinde olması bekleniyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin çok bulutlu, kuzey ve doğu kesimlerinin aralıklı kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, güneydoğusunda kuvvetli ve yer yer yoğun kar yağışı şeklinde olması bekleniyor. Rüzgarın, güneydoğusunda güneyli yönlerden kuvvetli ve fırtına (40-70 km/sa) şeklinde esmesi beklenirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin çok bulutlu, Adıyaman haricinde bölge genelinin aralıklı yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Genellikle yağmur ve sağanak, bölgenin doğusunda yer yer karla karışık yağmur ve kar yağışı şeklinde olması beklenen yağışların Siirt çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor.

Paylaşın

Müslim Çelik Kimdir? Hayatı, Eserleri

1952 yılında Erzincan’ın Oğulcuk Köyünde dünyaya gelen Müslim Çelik, ilkokulu Oğulcuk köyünde bitirdi. Ortaokul, lise ve üniversite yıllarında hem öğrenimi yaptı hem de çalıştı.

Haber Merkezi / Antakya, İzmit ve Erzincan’da “Çiftçilik, ırgatlık, harita teknik memurluğu, türkücülük, yardımcı oyunculuk yaptı. Boks sporuyla uğraştı. Bursa Eğitim Enstitüsü’nün ardından Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’nde lisansını tamamladı. Bingöl, Muş, İstanbul ve Yalova’da lise edebiyat öğretmenliği yaptı. Edebiyat öğretmenliğinden emekli oldu.

Şiirleri 1981’den bu yana Yazko Edebiyat, Yarın, Türk Dili, Gösteri, Yaşam İçin Şiir, Anadolu Ekini, Milliyet Sanat, Adam Sanat, Varlık dergilerinde yayımlandı. Peryavşan adlı kitabıyla 1989 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü, Hayriye Yitik Ülke adlı kitabıyla da 1997 Hüseyin Topçugil Şiir Ödülü’nü aldı.

Eserleri;

Peryavşan (1988)
İhbarlı Gül (1990)
Erzincan’da Yağmurun Şarkısı (1993)
Hayriye Yitik Ülke (1995)
Göğü Kokla Açılırsın (1997)
Lirkuşu (2000)
Nâzım Hikmet Yahşi Güzel (2002)

Ödülleri:

1989 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü / Peryavşan ile
1997 Hüseyin Topçugil Şiir Ödülü / Hayriye Yitik Ülke ile
2008 Cemal Süreya Şiir Ödülü / Necatigül ile

“Neruda”

kaptan dalgalar sesimi arıyor
atam gök anam yer vakitler aşk olsun
yüreğimdeki şiir yarası Şili
gül bahçesinde gül aşkın cemal olsun
kulaklarım çınlıyor yel terliyor
atam şiir anam barış aşk olsun
ANDlar’a kayıyor gönül mayısla
çiçeklerden difenbahya aşk olsun
sıradağ ince bir şerit alnımda
kaptan dalgalar sesini arıyor

“Ertelenmiş iki insan”

                                        İngeborg Bacbmann’a

Gözyaşları, sahici damlalar
kör balıkçının uydurduğu masal

Desem ben bir yalanım
şanına kazınmış kabartma

Küçük, iri, gülgün inciler
denize atsan yorulur

Gül çarparak kule mazgallarına
o yana itelesen kırılır

Desem, damaklarımda dağılan
baharın çiçekleri, koklasan

Paylaşın

Mümtaz Zeki Taşkın Kimdir? Hayatı, Eserleri

15 Temmuz 1915 yılında Çanakkale’nin Bayramiç İlçesinde dünyaya gelen Mümtaz Zeki Taşkın, 2001 yılında İstanbul’da vefat etti. Ortaokul ve liseyi İstanbul Şehzadebaşı’nda özel bir lise olan İstiklal Lisesi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde bir süre öğrenim gördü.

Haber Merkezi / Ancak yükseköğrenimini yarıda bırakarak Emniyet Genel Müdürlüğü’nde (1941-48) memurluk hayatına atıldı. Buradan askere alındı. Yedek subaylığını Ayvacık Ezine ve Gelibolu’da yaptı. İkinci kez Kartal’da silah altına alındı. Ankara’da Küçük Tiyatro Müdürlüğü’nde 20 yıl çalıştı. Emekli olunca (1965) İstanbul’a yerleşerek İstanbul Şehir Tiyatroları basın müşavirliğini ve Türk Tiyatrosu dergisinin yönetmenliğini yaptı. Milliyet ve Karacan Yayınları’nda düzeltmenlik görevini yürüttü.1990 sonrası uzun bir süre Avustralya’da oğlunun yanında yaşadı. Felç geçirdi ama iyileşemedi. Yurda dönüp Bursa’da kızlarının yanında yaşamını sürdürdü.

İlk şiir kitabıyla yeni Türk şiirinde önemli bir imza olarak ortaya çıktı. Eski şiirin günün gerçeklerine uymadığını savunarak, yeni şiirin öncüleri arasında yer aldı. 1930’lu yıllarda etkili bir şiir akımı olan Dadaizm’in ülkemizdeki ilk ve son temsilcisi oldu. “Mümtaz Zeki Taşkın, Dadaistler gibi yazarak, egzotik renkler içinde, kapalı şiirimizin kapılarını açmaya, genişletmeye çalıştığı yıllarda (1930-1934) Ercüment Behzat Lav gibi, aşırı yeniler arasında yer aldı. 1940’tan sonra ise Orhan Veli’nin şiirine katıldı.” Şair arkadaşı Mustafa Niyazi’yle birlikte Allo!! Allo!! (1934) adlı şiir kitabını çıkardı. Bu şiir kitabında yeni şiir anlayışını ortaya koydu. Bu kitabında Dadaizm’in şiirdeki dil ve estetik kuralları görüldü. “Konu ve anlamın ikinci plana itildiği bu tür şiirde, başıboş bir anlatım göze çarpar. Şiirin yapısı bilinçsiz bir düzenle kurulmak istenir. Taşkın’ın bu kitabı şiirimizin öncü girişimlerinden biri olarak kabul edildi.”

1937 yılından itibaren çocuk edebiyatına ilgi duydu. Çocuk oyunları ve çocuklar için şiirler yazdı. Oyunlarından dördü İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda oynandı. Oyuncakçı Dede (1957) adlı oyunu Ayten Gökçer’in de (1940) Devlet Tiyatrosu’nda sahneye çıktığı ilk oyun oldu. Çocuk edebiyatının çeşitli dallarında eserler veren Taşkın, radyofonik çocuk oyunları, çocuk şiir ve romanları yazarak çocuk edebiyatına katkıda bulundu.

Mümtaz Zeki Taşkın 1980 sonrası dönemde çocuklar için yazmayı uğraş edinen yazarlar arasında yer aldı. Ülkü Öğretmen adlı çocuk romanında her şeyini öğretmenliğe adayan roman kahramanının kişiliğinde, özverili bir yaşamı, “ideal bir öğretmen olma” niteliklerini yansıttı. Son eseri Yoklar Dağında Nar’da üç kardeşin şanslarını denemek üzere gittikleri Hint, Çin ve Peri padişahlarının ülkelerinde başlarından geçen serüvenleri konu etti. Bu oyunu, Ankara Devlet Tiyatrosu’ndaki sahnelenişinden yirmi yıl sonra İstanbul Devlet Tiyatrosu Çocuk Bölümü’nde yeni bir yorumla oynandı. Mümtaz Zeki Taşkın, bu çalışmalarıyla ülkemizin önemli imzaları arasında yer aldı. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Mümtaz Beğen Kimdir? Hayatı, Eserleri

19 Ağustos 1969 yılında Nevşehir’in Ürgüp İlçesine bağlı Aksalur Köyü’nde dünyaya gelen Mümtaz Beğen, Ozan Ülkü adını da kullandı. Aksalur Atatürk İlkokulu, Kayseri İmam-Hatip Lisesi, AÖF Bankacılık-Sigortacılık Meslek Yüksek Okulu mezunudur. 1999’dan itibaren sigorta acenteliği yaptı.

Haber Merkezi / İlk yazısını Diyanet Gazetesi’nde (1990) yayımladı. Daha sonra Yeni Düşünce, Kayseri Akın Günlük, Ortadoğu, Hergün, Kurultay, Türkiye, Diyanet, Genç Nefer, Geçit, Sesleniş, Yesevi, Erciyes, Ozan, Ece, Bizim Anadolu, Çemen, Türkü dergilerinde yazdı. Kayseri yerel televizyonlarından Kanal 38’de “Edebî Bakış” adlı kültür-edebiyat-sanat programını hazırlayıp sundu (2004-). ANASAM ve Aydınlar Ocağı üyesidir.

Nurkal Kumsuz, “Mümtaz Beğen, söyleyecek sözü olan ve bu paralelde varlığını şiirlerinde duyurmayı başaran bir şair. Halk şiiri geleneği çerçevesinde şekil ve muhtevayı kaynaştırarak modern bir çizgi yakalamıştır. Şiiri şiir yapan unsurları kavrayarak, şiirin kaynaklarına inmesi kendisini tekrar ve taklit tuzağının dışında bırakmıştır. Tema zenginliği, duygu ve düşünce akışı, buluş gücü ile artık şiirin damarlarını bulmuştur. Bu kitabıyla, kendi yolunun yolcusu olarak, uzun süre sesinin şiir vadisinde yankılanacağına inanıyorum…” ifadelerini kullanmıştır.

Eserleri;

Şiir;

Sevdam ile Övünürüm
Ozan Ülkü
Dediğin Olsun
Dahası Var mı?

“Deyin ki …”

Benden selam söylen nazlı yârime,
Gece gündüz seni anıyor deyin…
Nicedir bir ateş düştü serine,
İçin için narda yanıyor deyin…

Gece rüyasında gündüz hayalde,
Çeşit çeşit, bin bir türlü zevalde,
Kerem’den Mecnun’dan beter bir halde,
Her güzeli seni sanıyor deyin…

Sırrı aşikârın geldi sırası,
Bir’de gizli varla yoğun arası,
Lakin gönlündeki sevdâ yarası,
Dur durak bilmiyor kanıyor deyin…

Sultanmış, köleymiş, beymiş bilmezdi,
Bâdeymiş, şarapmış, meymiş bilmezdi,
Sevdâ nedir dense, neymiş bilmezdi,
Şimdi çok yakından tanıyor deyin…

“Gitti”

Dert belimi bükemedi,
Elime su dökemedi.
Dost bildiğim çekemedi,
Atıp gitti nara beni…

Gördüğümü göremedi,
Anda sırra eremedi,
Can verene veremedi,
Satıp gitti kâra beni…

İhanet etmez dediğim,
Can gitse gitmez dediğim,
Sevgim hiç bitmez dediğim,
Çekip gitti dara beni…

“Dediğin Olsun”

Ey sevdiğim güzel, benle dalaşa
Girme mi diyorsun? Dediğin olsun…
Öfke oklarını yay gibi kaşa
Germe mi diyorsun? Dediğin olsun…

Ne demiştin bana sen geçen salı,
Kesiyorsun şimdi bindiğin dalı,
Sakın ha bir daha yoluma halı
Serme mi diyorsun? Dediğin olsun…

Sanma ki arzumdu düşmen bu hale,
Ne yapayım? Sen de kaldı ihale,
Bundan sonra bana ngül ne lale
Derme mi diyorsun? Dediğin olsun…

Yarında var amma, unutma dünü,
Yok yere harcama şu genç ömrünü,
Değmem ben, kaptırma bana gönlünü
Verme mi diyorsun? Dediğin olsun…

Dayanırsın elbet kışa soğuğa,
Lakin sığmaz bu yük iki koltuğa,
Sen kim, mesut olmak kim, mutluluğa
Erme mi diyorsun? Dediğin olsun…

Akıntıya karşı çekilmez kürek,
Kolay değil ki bu, güç kuvvet gerek,
Aşk çile demekmiş, yok bende yürek
Sevme mi diyorsun? Dediğin olsun..

Paylaşın

Muzaffer Tayyip Uslu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1922 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Muzaffer Tayyip Uslu, yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak 3 Temmuz 1946 tarihinde 24 yaşında iken vefat etti. Çocukluk yıllarını İstanbul’da geçirdi. Polis komiseri olan babasının görevi nedeniyle ailesiyle birlikte Mersin’e gitti. Ortaokul yıllarını Mersin’de geçirdikten sonra, babasının tayin yeri olan Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde memurluğa başladı.

Haber Merkezi / Annesi ve küçük kardeşi birlikte Zonguldak’a yerleşti. Ağabeyi, babaannesi ile Mersin’de kaldı. Burada, geçirdiği zatürre hastalığı nedeniyle Mehmet Çelikel Lisesi’ni güçlükle bitirebildi (1943). Yakın arkadaşı Rüştü Onur’la birlikte öğrenim gördüğü bu lisede edebiyat öğretmenleri şair ve yazar Behçet Necatigil idi.

Muzaffer Tayyip, liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne girdiyse de hem hastalığının vereme çevirmesi, hem de parasızlık nedeniyle öğrenimini sürdüremedi. Zonguldak’a dönerek Ereğli Kömür İşletmeleri İş Mükellefiyeti Dairesi’nde memur olarak çalışmaya başladı. 18 yaşında zatürreye tutulan, zatürreyi atlatıp nekahet döneminde yoksulluk yüzünden iyi bakılmayan Muzaffer Tayyip ömrünün son altı yılını veremli olarak her gün ölebileceğini bilerek yaşadı

Ölümünden sonra Necati Cumalı, şairin tek kitabında yer alan ve dergilerde kalmış şiirlerini, yazılarından seçmeleri, ölümünden önce ve sonra hakkında yazılanları bir araya getirerek Muzaffer Tayyip Uslu Şiirleri, Yazıları, Kendisi İçin Yazılanlar (1956) adıyla yayımladı. 2013 yılında gösterime giren ve dönemin Zonguldak’ında bir grup şairin hayatlarına yoğunlaşan Kelebeğin Rüyası adlı filmde (Yönetmen: Yılmaz Erdoğan) Muzaffer Tayyip Uslu’yu Kıvanç Tatlıtuğ canlandırmıştır. Muzaffer Tayyip’in şiir ve yazıları derlenerek 2013 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından Şimdilik adı altında yeniden yayımlandı.

İlk şiiri 1941 yılında Varlık’ta yayımlanan Muzaffer Tayyip Uslu, kendisi gibi genç yaşta veremden ölen arkadaşı Rüştü Onur (1920-42) ile birlikte genç kuşağın başarılı şairleri arasında gösterildi. Varlık, Değirmen ve Kara Elmas dergilerinde ve Ocak gazetesinde yayımlanan şiirleriyle beğeni topladı. Uzun yaşamayacağını hisseden Muzaffer Tayyip, ömrünün son demlerinde şiirlerini manidar bir isimle bir araya getirip yayımladı: Şimdilik (1945). Muzaffer Tayyip’in şiirlerinden başka Kara Elmas dergisi ve Ocak gazetesinde yayımlanan “Yârenlik”, “Tenkide Dair”, “Yirmi Yılda Türk Edebiyatı”, “Son Çıkan Şiir Kitapları”, “Şiir ve Şiirde Primitif Anlayışa Dair”, “Halk Edebiyatımızdan Faydalanmanın Yolları”, “Şiirde İnsanı Aramak” başlıklı denemeleri bulunmaktadır.

Muzaffer Tayyip, aynı zamanda şairin edebiyat öğretmeni olan Behçet Necatigil’in tespiti ile (Necatigil 1980: 392) yaşadığı dönemin en iyi şairlerinden biriydi ve hayatındaki acılara rağmen, şiirlerinde gizli bir hüzün içinde yaşamanın güzelliğini yazdı. Zaman zaman duygusal, kimi zaman da acı bir alayın egemen olduğu, ince bir duyarlıkla işlediği şiirlerindeki temiz dili ve ustaca söyleyişleriyle genç yaşta yeni şiir akımının şairleri arasında yer aldı. Şiirlerinde Orhan Veli ve Oktay Rifat etkisi hissedildi.

Muzaffer Tayyip Uslu, şiirin tarifinin yapılmayacağını, yapılan tariflerin onun ancak bir cephesini aydınlatabileceğini belirttikten sonra şiirin kelimelerle tasarruf etmek sanatı olduğunu söyler. Ona göre bir ressamın ilk endişesi tablosunu modele benzetmekten ziyade çizgilerin ve renklerin ahengini bulmaksa bir şairin de ilk endişesi güzel şeyler söylemekten ziyade güzel şekilde söylemektir ve halis şiir vezin ve kafiyenin hatta mânânın dışındadır.

Muzaffer Tayyip’e göre hakiki şair, harcıâlem şeylere teşbih ve mecazlarla lâyık olmadığı bir değeri vermek için çabalayan bir sahtekâr değil, bulanık düşünceleri berraklaştıran bir hakikat arayıcısıdır. Hakiki şiir, insandan mahrum olmayan şiirdir.

Muzaffer Tayyip’in poetik görüşünde Garip şiir akımının, bilhassa Orhan Veli’nin ortaya attığı fikirlerin etkili olduğu görülmektedir. Muzaffer Tayyip’in üzerindeki etkinin belirgin bir örneğini “Remzi Bey’e Şiirler” başlıklı şiirinde görmek mümkündür. Muzaffer Tayyip’in Remzi Bey’i, Orhan Veli’nin “Süleyman Efendi” ve “Montör Sabri” gibi şiirlerinde ele aldığı sıradan, kendi kabuğunda yaşayan insan tipinin hemen hemen aynısıdır. “Kenar Mahalle Şarkısı” şiirinde kendisini “kenar mahalle şairi” olarak adlandıran Muzaffer Tayyip Uslu; “Remzi Bey’e Şiirler”, “İşsiz Adam”, “Avare”, “Bahara Kaside” gibi şiirlerinde küçük adamın yoksulluğuna vurgu yapar. Duygusal bir bakış açısıyla yazılan bu şiirlerde açlıktan, veremden ve cephede savaşırken ölen insanlardan söz eder. “Bahara Kaside’de “Ve ceplerimi arasanız / Metelik bulamazsınız” (Uslu 2013: 16) diyen şair, birçok şiirinde kendi hayat macerasını dizelere aktarır (Yılmaz 2017: 7). Örneğin “Öldükten Sonra” şiirinde, şiir öznesi, Muzaffer Tayyip’in kendisidir: “Diyecekler ki arkamdan / Ben öldükten sonra / O, yalnız şiir yazardı / Ve yağmurlu gecelerde / Elleri ceplerinde gezerdi / Yazık diyecek / Hatıra defterimi okuyan / Ne talihsiz adammış / İmanı gevremiş parasızlıktan.

Muzaffer Tayyip, acılarla dolu hayatına rağmen hayata son derece bağlıdır. Şiirlerindeki acılara rağmen hayata umutla bakış, Cahit Sıtkı’nın şiirlerindeki yaşama sevincini hatırlatmaktadır. Yaşamaya her zaman tutkun olan şair, tıpkı Cahit Sıtkı gibi hayatın güzelliklerinin bir gün sona ereceğinin de farkındadır ve bu sonu -alışılmadık bir biçimde- insanlara hatırlatmaya çalışır. Örneğin “Ölüler Konuşuyor” adlı üç bölümden oluşan 12 kıtalık şiirinde ölüler kendi aralarında konuşur. Ölüm sebeplerini birbirlerine anlatırlar. İlki veremden ölmüştür. Maddi sıkıntısı olmasaydı, tedavi olabilseydi belki ölmeyecekti. Biri Varşova önlerinde, cephede, tek bir kurşunla can vermiştir, biri çok basit bir sebepten “soğuk algınlığından” ölmüştür, bir diğeri ise Sultanahmet’te tramvay kazasında yaşamını yitirmiştir. En ilginç ölüm sebebi ise yirmi yaşında bir gencin “açlıktan ölmesidir” (Özbek 2012: 223). Turgut Uyar’a göre Muzaffer Tayyip, küçük adamı Orhan Veli’den bile iyi dile getirmiştir: “Taşrada, tam küçük adam yaratan ortamda yaşamasının verdiği güdüyle daha saf durumunda bulup sunar onu. Ne var ki, Muzaffer Tayyip’in küçük adam’ı biraz yalınkattır; sadece para sıkıntısı çektiği için küçük adamdır…”.

Aşk, yaşama tutkusu, yoksulluk, İstanbul, hastalık, savaş ve ölüm Muzaffer Tayyip’ın şiirlerinde işlediği diğer temalardır. Garip şiir hareketinin belli başlı özelliklerinden biri olan humour (alaycı, nüktedan) tutum, Muzaffer Tayyip’in şiirlerinde de sıkça karşımıza çıkar. Örneğin “Esmer” adlı şiirinde bu tutum belirginleşmiştir: “Ne zaman aklıma gelse / İstanbul’daki sevgilim / Hep aynı şarkıyı söylerim / Bu berbat sesimle / “Aman esmer / Canım esmer / Civan esmer” / Oysaki sarışındır / İstanbul’daki sevgilim / Esmer değil.” .

Salâh Birsel, şairin ölümünün ardından kaleme aldığı yazısında Muzaffer Tayyip’in Türk şiirindeki yerini şu cümlelerle belirlemiştir: “Edebiyat delisi, kendi dışındaki bütün renklere, bütün güzelliklere hayran bir şairdi. Onda yer yer Oktay Rifat, Sabahattin Kudret ve Orhan Veli’nin etkilerine rastlamamız bizi şaşırtmamalıdır. O hayran olmayı, kimi zaman, sanat eseri yaratmaktan da yeğ tutardı. Ama gerektiğinde, hayran kaldığı nesneleri, istediği kılığa sokmasını da gayet iyi becerirdi. Her şairimizi imrendirebilecek bir içtenlikte şiirler yazmış olması, onun bu güzelliklerden zarar değil fayda gördüğünü ortaya koymaktadır. Denilebilir ki, yeni edebiyatımız içinde, Muzaffer Tayyip Uslu kadar mısraları rahatlıkla söylenmiş bir başka şairimiz daha yoktur. Hem sonra, Muzaffer bu rahatlığı, şiirini nesre düşürmeden elde etmesini de bilirdi. Genç neslin tarihi yazılırken, hiç şüphe yok, onun üzerinde de durulacak. O, bunu hak etti.”

Şair, Garip şairleri gibi şiirlerini serbest ölçü ile kaleme almıştır. Biraz da hastalığı nedeniyle aceleye getirilerek basılan Şimdilik’teki şiirlerinde yer yer acemiliklere rastlanır. Garip şiir hareketinin izinden giden Muzaffer Tayyip Uslu’nun, kendine has bir şiir dünyası kurabildiği, dönemin önemli şairlerden biri olduğu söylenebilir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Muzaffer Sarıgül Kimdir? Hayatı, Eserleri

15 Şubat 1956 yılında Malatya’nın Akçadağ İlçesine bağlı Ören Kasabasında dünyaya gelen Muzaffer Sarıgül ilk öğrenimini burada tamamladı. 1980 yılında İzmir’e taşındı. Bir kamu kurumunda görev yaptıktan sonra emekliye ayrıldı. 

Haber Merkezi / Islık Yorumları adlı şiir kitabı ile 1998 yılında Kocaeli Üniversitesi Akademik Ödülü ve Uzaklar ve Yüzler adlı şiir kitabındaki bir şiirle de 2004 yılında Aykırı Sanat Ödülü gibi ödüllere layık görüldü. Hâlen İzmir’de yaşayan Sarıgül şiir ve yazı ile ilgili çalışmalarını da burada sürdürmektedir.

Muzaffer Sarıgül, yirmili yaşlarda iken kaleme aldığı şiirlerle yazı hayatına başlamıştır. Çimdik Moruyla Uzaklaşan O Gün başlıklı ilk şiiri 1993 yılında İzmir’de çıkarılan Yaratı dergisinde yayımlanmıştır. Kaleme aldığı şiir ve düz yazıları; Islık, Ayrım Şiir, Yaratı, Evrensel Kültür, Anadili, Dize, Berfin Bahar ve Poetik’s gibi süreli yayınlarda belli aralıklarla yayımlanmıştır. Sustukça Kanadı Dil adını verdiği ilk şiir kitabı 1995 yılında okurla buluşmuştur. Şiiri, şiir dilini, imgeyi ve poetik algıyı içselleştirerek şiirine yansıtan Sarıgül’ün sade ve anlaşılır bir şiir dili vardır.

Sarıgül bir yandan şiirler kaleme alırken diğer yandan şiirin meseleleri üzerine fikir yürütmüş ve bir anlamda kendi şiir anlayışını ortaya koyma gayreti içerisinde olmuştur. 1996 yılında Şiir ve Şiirin Sorunları adlı Sedat Şanver ile birlikte hazırlamıştır. Uzaklar ve Yüzler kitabı 1996 yılında Ekrem Kocaçal yönetmenliğinde tiyatroya uyarlanmıştır. Nâzım Hikmet Yılı (2000) kapsamında Bir Dünyayı Geçerken adlı Nâzım Hikmet şiirlerinden sahneye uyarlama yapmıştır. Aşk Ayinleri (2016) adlı eser şair olarak sanatçının şahsiyetini ve olgunluğunu belirgin bir biçimde yansıtmaktadır.

Kitaptaki şiirlerde; gençlik, özlem, sevgi gibi temalar serbest tarzda ve yer yer gelenekli şiiri hissetirecek bir biçimde dizelere işlenmiştir. Şiirlerde asıl dikati çeken ise; İstanbul, Kordonboyu ve saat kulesi başta olmak üzere mekânların sıradan insanların günlük uğraşlarıyla tasvir edilerek dizelere hareketlilik kazandırılmasıdır. Anlam kapalılığından uzak durarak günlük konuşma havasında kaleme aldığı şiirleriyle Sarıgül’ün şiirde üretken bir isim olduğu görülmektedir.

Paylaşın

Muzaffer Kale Kimdir? Hayatı, Eserleri

22 Ocak 1957 yılında Muğla’nın Bodrum İlçesinde dünyaya gelen Muzaffer Kale, çiftçi Osman ve Ayşe Kale’nin iki çocuğundan büyüğüdür. Yaşamının bir kısmı Bodrum Bahçeyakası köyünde geçti. Milas Sakarya İlköğretim Okulu’nu, Milas Merkez Ortaokulu’nu ve Milas Lisesi’ni bitirdi.

Haber Merkezi / Dicle Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Öğretmenlik yaptı. 1968’de Bodrum’dan Milas’a taşındı, 1980’de Milas’tan ayrıldı. 1993’ten beri İzmir’de yaşıyor. Evlidir, Sezgin adında bir oğlu vardır.

Muzaffer Kale “Ağaçların Yeşilinden Geçtim” şiiriyle 2009’da M. Sunullah Arısoy Şiir Ödülünü kazanmıştır. Güneş Sepeti adlı ilk öykü kitabıyla Sait Faik Hikâye Armağanı’na layık görülmüştür. Bu kitapta kısa öykünün olanaklarını başarıyla kullanmıştır.

Milas Belediyesi tarafından her yıl gerçekleştirilen “Edebiyat Günleri”nin üçüncüsü 5-6 Ekim 2012’de Muzaffer Kale adına düzenlenmiştir. Etkinlik sonunda Karyalı Şair: Muzaffer Kale adında bir eser yayımlanmıştır.

Muzaffer Kale’nin ilk şiiri, Tanju Cılızoğlu’nun yayımladığı Edebiyat ’81 adlı dergide çıktı. Daha sonraları başta şiir olmak üzere deneme, eleştiri, kısa öykü çalışmaları Varlık, Düşün, Yarın, Su, Körfez, Nitelik, Dize, Mavi Derinlik, Broy, Mühür, Yeni Biçem, Akatalpa, Sincan İstasyonu, Evrensel Kültür, Dönemeç, Sonra Edebiyat, Yasakmeyve, Agora, Edebiyat Eleştiri, Ünlem, Dilizi, Kavram Karmaşa dergilerinde yayımlandı.

Kale eserlerini son yıllarda Dize, Şiirden ve Bireylikler dergilerinde yayımlamaktadır. Kale’nin eserlerinde farklı coğrafyalardan izleri bulmak mümkündür. Günlük hayatta önemsiz görünen olay, hareket, eşya gibi şeyler onun eserlerinde kendine yer bulur. Şiirleri imge açısından İkinci Yeni şiirini andırır.

Paylaşın

Muzaffer İlhan Erdost Kimdir? Hayatı, Eserleri

18 Eylül 1932 yılında Tokat’ın Artova İlçesine bağlı Çamlıbel Beldesinde dünyaya gelen Muzaffer İlhan Erdost, 25 Şubat  2020’de Ankara’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesini bitirdikten sonra (1957) Ankara’da Pazar Postası (1957-1959) ve Ülke gibi dergilerde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1965’ten beri Sol Yayınları’nı yönetmektedir.

Haber Merkezi / Bir dönem hüküm giyen şair (1971), 1974’te Af Yasasından yararlanıp çıktı. Yayıncılığa kaldığı yerden devam etti. Kardeşi İlhan Erdost’un vefatının ardından adını, Muzaffer İlhan Erdost olarak değiştirdi ve İlhan İlhan adıyla bir kitap yayımladı (1985). İnsan Hakları Derneği Ankara şubesi başkanlığı yaptı (1989). Ankara’da kurduğu İlhanilhan kitabevini işletti.

Şiir, öykü ve yazıları 1950 yılından itibaren Hisar, Yeni Ufuklar, Seçilmiş Hikayeler; Kaynak, Mavi, Milliyet Sanat Dergisi, İktisat Dergisi, Mülkiye Dergisi, Yeni Düşün, Argos, Öğretmen Dünyası, Diyalog, Edebiyat ve Eleştiri, Bilim ve Ütopya, Folklor Edebiyat, Yön, Türk Solu, Yarın, Dost, Ülke, Papirüs, Bili ve Sanat gibi dergilerde yayımlandı. Bilim ve Sanat dergisinde “Ulusal Dil Bilinci, İlkel Birikim ve Köylülüğün Yoksullaşması”, Yarın dergisinde “Eleştiri Üzerine Bir İki Not, Gençlik ve Kültürü, İkinci Yeni Şiir Gericilik” ve Varlık dergisinde “Dergiciliğimizin Bugünü” gibi konuları ele aldı.

Tek sayı yayımlanabilen Açık Oturum adıyla bir dergi çıkardı (Mayıs 1955). Açık Oturum Yayınlarını (1958-1960) yöneten Muzaffer İlhan Erdost; Marx, Lenin, Stalin ve Politzer’den kitaplar çevirdi. “İkinci Yeni” adını yazılarında ilk kendisi kullandı. Bu nedenle “İkinci Yeni”nin isim babası olarak kabul edilir. Erdost; şiir, öykü, deneme ve eleştiri türlerinde yazılar yazdı. Türkiye İnsan Hakları Kurumunun (TİHAK) girişimci ve kurucu üyeliğini yaptı.

Muzaffer İlhan Erdost’un eserleri; şiirler, çeviriler, siyasi eserler olmak üzere üç temel başlık altında ele alınabilir. Bunların yanı sıra hikâye kitabı da kaleme alan Erdost’un, eserlerindeki temel konular; toplumsal sorunlar, Türkiye ve Osmanlı tarihi, tarım, faşizm ve demokrasidir. Havada Kalan Güvercin (1990) ile Havada Yanan Güvercin (2015), Muzaffer İlhan Erdost’un şiirlerini topladığı kitaplardır. Bu eserlerde şairin ele aldığı çeşitli konulardaki şiirler ile kardeşine duyduğu özlemi anlatan şiirler yer almaktadır.

Ey Karanlık Mavi Güneş (1990) ile Karanlık Kırmızı Güneş (2016) Erdost’un hikâye türünde kaleme aldığı yapıtlardır. Yazar, Ey Karanlık Mavi Güneş adlı kitabının başında üç ayrı öykü dönemi olduğunu, bu dönemlerin sonuncusunun ise 1980 sonrası olduğunu ifade etmektedir. Bunların yanı sıra deneme tarzındaki eserleri ve çevirileri ile edebiyata katkı sunan yazar, aynı zamanda çok sayıda siyasi ve tarihi yapıt üretmiştir. Türkiye Sosyalizmi ve Sosyalizm (1969), Türkiye Üzerine Notlar (1971), Kanı Kanla Yıkamak : İnsan Hakları ve Türkiye (1994), Faşizm ve Türkiye 1977-1980 (1995), Türkiye’nin Yeni-Sevr’e Zorlanması Odağında Üç Sivas (1996), Kuşatılmış Ülke Kuşatılmış Yazılar (2005) vd. gibi siyasi, eleştirel kitapları bulunan yazar, genel olarak sömürgecilik, azınlıklar, sosyalizm gibi konuları ele almıştır.

Erdost; Üç Şair Nazım Hikmet-Cemal Süreya-Ahmed Arif adlı eserinde Türk edebiyatının önemli isimlerini farklı bir bakış açısıyla yansıtmıştır. Eser üç bölümden oluşmakla birlikte Erdost, bu eserde şairlerin edebi kişiliğini ve genel olarak ele aldıkları konuları işlemiştir. Şiirin U Dönüşü adlı eser ise beş bölümden (Şiirin U Dönüşü, Tek Kişilik Düello, Şiir Kalbidir Yeryüzünün Şairler Arkadaşı, Şairler Kalbidir Yeryüzünün Şairler Arkadaşı ve İnsan ve İnsanlaşma) oluşmaktadır. Kitap Muzaffer İlhan Erdost’un şiirle ilgili yazılarından oluşmaktadır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Mustafa Ziyalan Kimdir? Hayatı, Eserleri

1959 yılında Zonguldak’ta dünyaya gelen Mustafa Ziyalan, çocukluğu İstanbul’un Fatih, Aksaray gibi semtlerinde geçti. İstanbul Oruçgazi İlkokulunu ardından Alman Lisesini bitirdi. Üniversite eğitimini ise İstanbul Çapa Tıp Fakültesinde aldı. Bir süre Viyana ve Mainz’de yaşayan Ziyalan dönünce çeşitli yerlerde mesleğini yerine getirdi.

Haber Merkezi / Önce Niğde’nin bir köyünde sağlık ocağı hekimliği yaptı. Daha sonraki yıllarda Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde psikiyatri asistanlığı görevini devraldı. Los Angeles’da psikanalitik psikoterapi, New York Üniversitesinde psikiyatri alanında uzmanlık eğitimi aldı. Çalışma konularında mahkûmlar, kumarbazlar, işkence gören kişiler ve tiner kullanan çocukları araştırdı ve şizofreni üzerinde çalışmalar yaptı. Şimdilerde New York’un Red Hook semtinde kronik psikiyatri rahatsızlıkları olanlar ve gelişim özürlülerle çalıştığı bir kliniği var. Meslek hayatına hâlâ orada devam ediyor.

Mustafa Ziyalan psikoloji alanında çalışan önemli bir hekim olmasının yanında edebiyat alanında da yazar kimliği ile varlığını sürdürmektedir. Ziyalan’ın deneme, şiir, öykü ve çevirileri 1985 yılından itibaren ülkemizde Varlık, Adam Sanat, Evrensel Kültür, Cumhuriyet, Şizofrengi gibi dergi ve gazetelerde yayımlanmıştır. Yurt dışında ise In Vivo, Talisman, Şiirlik gibi dergilerde yer almıştır. Şiir ve öykünün yanında şiir kuramı (poetik) üzerine de çalışmalar yaparak yazılar yazmıştır.

New York’un Arabı (1998) adlı romanının arka kapak yazısında yazar için “New York’un Arabı adlı eserinde bir yandan yurt dışının getirdiği kimliği göz önüne sererken bir yandan da yurtta kalmış izleriyle ilgisini yitirmiyor bu kimliğin. Şair, gerçekliği araştırıken vardığı sonuçları aktarmak için şiir aracı kılmıyor. Bu şiir araştırmanın ta kendisi çünkü.” değerlendirmesi yapılmıştır. Bu eserinden sonra gezi yazısı, hikâye ve deneme türünde de eserlere imza atan yazar, çalışma hayatına devam etmektedir.

Paylaşın

Mustafa Şerif Onaran Kimdir? Hayatı, Eserleri

27 Aralık 1927 yılında İzmir’de dünyaya gelen Mustafa Şerif Onaran, 23 Mayıs 2013 Ankara’da, mide kanaması teşhisiyle kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. İzmir Namık Kemal Lisesi’ni bitirdikten sonra askerî öğrenci olarak yerleştiği Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1954 yılında mezun oldu.

Haber Merkezi / Binbaşıyken ordudan ayrılan Onaran, Ankara’da Yüksek İhtisas Hastanesi’nde operatör doktor olarak çalıştı. Şair, Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği ile Yayın ve Tanıtma Kolu başkanlığı görevlerinde bulundu. Bunların yanında Edebiyatçılar Derneği’nde genel başkanlık görevinde yerine getirdi. Onaran, Ankara’da, mide kanaması teşhisiyle kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Mustafa Şerif Onaran’ın ilk şiirleri 1944 yılında İstanbul dergisinde yayımlandı. Fikirler, Varlık, Yücel, Türk Dili gibi çeşitli dergilerde yayımladığı şiirleriyle okuyucuya ulaştı. 1952 yılında Yunus Nadi Şiir Yarışması’nda birincilik kazanan Onaran, yazılarını, Hece, Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki ve Gösteri’de yayımlandı.

1986 yılında basılan tek şiir kitabı Unutulmuş Şiirler’de, doğa betimleri üzerinden şiirin görüntü ile bütünleşen etkisini gösterdi. Okuyucuyu izlenimlerden hareketle şiir dünyasına çekmeye çalışan Mustafa Şerif Onaran, duygusal çağrışımı ön plana çıkardı. Şair, insana dair duygusal durumları, şiirinin merkezine yerleştirirken akıcı, yalın ve pürüzsüz bir dil kullandı. Kendine özgü üslubu ile ördüğü şiirlerinde imgesel yoğunluğu arka planda bıraktı.

2004 yılında Rüştü Asyalı ile birlikte “Ben bir insan…” Nâzım Hikmet’e Armağan Oyun adlı bir tiyatro metnini yazdı. Aynı yıl, Cahit Külebi’nin bütün yönlerini A’dan Z’ye Cahit Külebi adlı çalışmayla ortaya koydu. 2011 yılında İbrahim Çelik ile birlikte hazırladığı Ziya Gökalp ve Nurullah Ataç kitaplarıyla araştırmalarını sürdürdü. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın