Davutoğlu: Milletimizin Verdiği Mesajdan Kimse Kaçamaz

Saadet Partisi ve Gelecek Partisi grubunda seçim değerlendirmesi yapan Ahmet Davutoğlu, “Milletimizin verdiği mesajdan kimse kaçamaz, kimse milletimizin verdiği mesajı göz ardı edemez” dedi.

Ahmet Davutoğlu, iktidarın ilk kez ikinci parti olduğunu ifade ederek, iktidara uyarı mahiyetindeki mesajların doğru algılanmasını dilediğini kaydetti. Ana muhalefete de kredi açıldığını belirten Davutoğlu, “Ana muhalefet partisi de bu krediyi kendisine verilmiş bir kredi olarak değil iktidara dönük büyük tepkinin ortaya çıkardığı geçici kredi olarak görmesi gerekir” dedi.

Temel Karamollaoğlu ve Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu “Milletimizin verdiği mesajdan kimse kaçamaz, kimse milletimizin verdiği mesajı göz ardı edemez” diye konuştu.

Davutoğlu, iktidarın ilk kez ikinci parti olduğunu ifade ederek, iktidara uyarı mahiyetindeki mesajların doğru algılanmasını dilediğini kaydetti. Ana muhalefete de kredi açıldığını belirten Davutoğlu, “Ana muhalefet partisi de bu krediyi kendisine verilmiş bir kredi olarak değil iktidara dönük büyük tepkinin ortaya çıkardığı geçici kredi olarak görmesi gerekir” dedi.

Bugün 1 milyon Gazzelinin felaket ölçeğinde bir açlıkla karşı karşıya bulunduğunu kaydeden Davutoğlu, Gazze’deki çocukların açlıktan öldüğünü vurguladı. Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken, Türkiye’den kalkan gemilerle eğer İsrailli soykırımcı askerler tıka basa karınlarını doyurup o enerjiyle bu çocukları öldürmeye devam etmişlerse, bomba yağdıran uçakların yakıtları Türkiye’den gitmişse, Gazze’de yıkılan Filistinlilerin evlerinin yerine yapılan yerleşimcilerin demiri, çimentosu Türkiye’den gitmişse, bizim tuttuğumuz şeye oruç denir mi, buna ramazan denir mi? Yüreğim kan ağlıyor. Yazıklar olsun bize ki feryadımızı duyuramadık, mühürlü kalpleri açtıramadık. Yazıklar olsun bize ki vefat eden her çocuğun açlığından sorumluyuz.”

Davutoğlu, İsrail ordusunun Ramazan Bayramı’nda düzenlediği saldırıda 3 oğlu ve 4 torunu hayatını kaybeden Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’yi aradığını ve üzüntüleri nedeniyle seslerinin tıkandığını, konuşamadıklarını anlattı.

“Batı medeniyeti her şeyiyle iflas etmiştir”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da, Gazze’nin hala kanayan bir yara ve yürek sızısı olduğunu belirtti. Üç çeyrek asırdır devam eden ve 7 Ekim’den bugüne her geçen gün daha da şiddetlenen siyonist zulmün, ramazan ve bayram dinlemediğini dile getiren Karamollaoğlu, olup bitenlerin dünyanın güzünün içine baka baka, Müslümanlara adeta meydan okurcasına yapıldığını kaydetti.

Karamollaoğlu, sözde asli görevleri dünya üzerinde huzur ve barışı tesis etmek olan uluslararası kurum ve kuruluşların ise aylardır kör, sağır ve dilsiz kesildiğini söyledi. Gelişmiş kabul edilen batılı ülkelerin söz konusu suçlu siyonist rejim olunca tüm değerleri rafa kaldırdığını belirten Karamollaoğlu, “Bir kez daha açıkça görülmüştür ki batı medeniyeti her şeyiyle iflas etmiştir” ifadesini kullandı.

İslam dünyasının da sınıfta kaldığını dile getiren Karamollaoğlu, “Esas üzücü olan ve bizi dehşete düşüren de İslam aleminin tavrıdır” değerlendirmesinde bulundu. Hak ile batılın mücadele merkezinin bugün Gazze olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, bu imtihandan geçemeyen hiçbir insanın, kurumun, partinin veya iktidarın diğer sınavlardan geçme imkanı bulunmadığını kaydetti.

Karamollaoğlu, parti veya şahıs ayırt etmeden 5 yıl boyunca görev yapacak tüm belediye başkanlarına, muhtarlara ve belediye meclis üyelerine başarı diledi. Seçim çalışmalarında devlet imkanlarının iktidar için kullanıldığına dikkat çeken Karamollaoğlu, teşkilat mensupları ve vatandaşların katkılarıyla oluşturulmuş bir bütçeyle seçim kampanyasını yürüttüklerini dile getirdi.

Seçim sürecinde kendini ifade etmek adına bütün kulvarları zorladıklarını anlatan Karamollaoğlu, şöyle konuştu: “Zira bizim siyasetimiz yolunu bulma derdinde olanların değil hakikate dair yol alma hedefine inananların işidir. Bizim partimiz ve fikrimiz, yolu kendine mülk etme hevesiyle yanıp tutuşanların değil iyiye, güzele ve doğruya giden yolu açma peşinde koşanların durağıdır, partisidir.

Biz, Erbakan hocamızın işlerini örnek, fikrini esas alarak hakikate mevzi kazandırmak adına siyaset yaparız ve yapıyoruz, yapmakta da devam edeceğiz. Her konuyu pazarlığa dönüştürerek konjonktürel teveccühe talip olanlar bugün varlar ama dün yoktular ve emin olun yarın da olmayacaklar. Doğruyu pazarlayanların, doğru yapanlardan ve doğruyu yaşayanlardan daha fazla itibar görmesi, hatta öne geçmesi, daimi bir konum değil geçici bir durumdur.

Biz Saadet Partisi olarak, sesimizin duyulmasını, fikrimizin anlatılmasını engellemek isteyeni de neden engellemek istediğini de biliyoruz. Çünkü bizim durduğumuz yer ve söylediklerimiz birilerinin hem sahteliğini hem de sahteciliğini ifşa ediyor. Çünkü iktidar partisi ve müttefikleri, bizim kendilerini faş eden siyasetimizden rahatsızlar. Bu çevreler bu nedenle, bizi taklit etmeye, milli görüşün fikri yapısını tahrif ve tahrip etmeye meyilli bir oluşumu palazlandırdılar.

Hatta ‘Milli görüşü kim temsil ediyor?’ tartışmasını bile başlatmaya yeltendiler. Milli görüş gömleğini çıkaran ile milli görüş gömleğini kendisinin sanan arasındaki işbirliği herkesin malumudur. Taklitçiliğin ve işbirlikçiliğin hüküm sürdüğü bu süreçte işimizin zor olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, yapılan yanlışları ifşa, yapılması gereken doğruları izah eden biz olmamıza ve bu noktada takdir edilmemize rağmen, milletimizin seçimde mührü neden başka partilerin üzerine vurduğunu elbette değerlendireceğiz.”

Karamollaoğlu, milletin 31 Mart’ta iktidar partisine mesaj verdiğini, ana muhalefet partisine de kredi tanıdığını dile getirdi.

Toplantı öncesinde, salondaki sıraların üzerine davetlilerin takması için “Gazze için harekete geç” yazılı şapka ve Filistin bayrağı renklerini taşıyan atkı bırakıldı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da bırakılan atkıları boyunlarını taktı.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan ‘Milli Görüş’ Göndermesi

Saadet Partisi ve Gelecek Partisi grubunda seçim değerlendirmesi yapan Temel Karamollaoğlu, “Bizim durduğumuz yer ve söylediklerimiz birilerinin hem sahteliğini hem de sahteciliğini ifşa ediyor. Çünkü iktidar partisi ve müttefikleri, bizim kendilerini faş eden siyasetimizden rahatsızlar” dedi ve ekledi:

“Bu çevreler bu nedenle, bizi taklit etmeye, milli görüşün fikri yapısını tahrif ve tahrip etmeye meyilli bir oluşumu palazlandırdılar. Hatta ‘Milli görüşü kim temsil ediyor?’ tartışmasını bile başlatmaya yeltendiler. Milli görüş gömleğini çıkaran ile milli görüş gömleğini kendisinin sanan arasındaki işbirliği herkesin malumudur. Taklitçiliğin ve işbirlikçiliğin hüküm sürdüğü bu süreçte işimizin zor olduğunu biliyoruz.”

Temel Karamollaoğlu ve Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Karamollaoğlu, Gazze’nin hala kanayan bir yara ve yürek sızısı olduğunu belirtti.

Üç çeyrek asırdır devam eden ve 7 Ekim’den bugüne her geçen gün daha da şiddetlenen siyonist zulmün, ramazan ve bayram dinlemediğini dile getiren Karamollaoğlu, olup bitenlerin dünyanın güzünün içine baka baka, Müslümanlara adeta meydan okurcasına yapıldığını kaydetti.

Karamollaoğlu, sözde asli görevleri dünya üzerinde huzur ve barışı tesis etmek olan uluslararası kurum ve kuruluşların ise aylardır kör, sağır ve dilsiz kesildiğini söyledi. Gelişmiş kabul edilen batılı ülkelerin söz konusu suçlu siyonist rejim olunca tüm değerleri rafa kaldırdığını belirten Karamollaoğlu, “Bir kez daha açıkça görülmüştür ki batı medeniyeti her şeyiyle iflas etmiştir” ifadesini kullandı.

İslam dünyasının da sınıfta kaldığını dile getiren Karamollaoğlu, “Esas üzücü olan ve bizi dehşete düşüren de İslam aleminin tavrıdır” değerlendirmesinde bulundu. Hak ile batılın mücadele merkezinin bugün Gazze olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, bu imtihandan geçemeyen hiçbir insanın, kurumun, partinin veya iktidarın diğer sınavlardan geçme imkanı bulunmadığını kaydetti.

Karamollaoğlu, parti veya şahıs ayırt etmeden 5 yıl boyunca görev yapacak tüm belediye başkanlarına, muhtarlara ve belediye meclis üyelerine başarı diledi. Seçim çalışmalarında devlet imkanlarının iktidar için kullanıldığına dikkat çeken Karamollaoğlu, teşkilat mensupları ve vatandaşların katkılarıyla oluşturulmuş bir bütçeyle seçim kampanyasını yürüttüklerini dile getirdi.

Seçim sürecinde kendini ifade etmek adına bütün kulvarları zorladıklarını anlatan Karamollaoğlu, şöyle konuştu: “Zira bizim siyasetimiz yolunu bulma derdinde olanların değil hakikate dair yol alma hedefine inananların işidir. Bizim partimiz ve fikrimiz, yolu kendine mülk etme hevesiyle yanıp tutuşanların değil iyiye, güzele ve doğruya giden yolu açma peşinde koşanların durağıdır, partisidir.

Biz, Erbakan hocamızın işlerini örnek, fikrini esas alarak hakikate mevzi kazandırmak adına siyaset yaparız ve yapıyoruz, yapmakta da devam edeceğiz. Her konuyu pazarlığa dönüştürerek konjonktürel teveccühe talip olanlar bugün varlar ama dün yoktular ve emin olun yarın da olmayacaklar. Doğruyu pazarlayanların, doğru yapanlardan ve doğruyu yaşayanlardan daha fazla itibar görmesi, hatta öne geçmesi, daimi bir konum değil geçici bir durumdur.

Biz Saadet Partisi olarak, sesimizin duyulmasını, fikrimizin anlatılmasını engellemek isteyeni de neden engellemek istediğini de biliyoruz. Çünkü bizim durduğumuz yer ve söylediklerimiz birilerinin hem sahteliğini hem de sahteciliğini ifşa ediyor. Çünkü iktidar partisi ve müttefikleri, bizim kendilerini faş eden siyasetimizden rahatsızlar. Bu çevreler bu nedenle, bizi taklit etmeye, milli görüşün fikri yapısını tahrif ve tahrip etmeye meyilli bir oluşumu palazlandırdılar.

Hatta ‘Milli görüşü kim temsil ediyor?’ tartışmasını bile başlatmaya yeltendiler. Milli görüş gömleğini çıkaran ile milli görüş gömleğini kendisinin sanan arasındaki işbirliği herkesin malumudur. Taklitçiliğin ve işbirlikçiliğin hüküm sürdüğü bu süreçte işimizin zor olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, yapılan yanlışları ifşa, yapılması gereken doğruları izah eden biz olmamıza ve bu noktada takdir edilmemize rağmen, milletimizin seçimde mührü neden başka partilerin üzerine vurduğunu elbette değerlendireceğiz.”

Karamollaoğlu, milletin 31 Mart’ta iktidar partisine mesaj verdiğini, ana muhalefet partisine de kredi tanıdığını dile getirdi.

“Yüreğim kan ağlıyor”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da “Milletimizin verdiği mesajdan kimse kaçamaz, kimse milletimizin verdiği mesajı göz ardı edemez” diye konuştu.

Davutoğlu, iktidarın ilk kez ikinci parti olduğunu ifade ederek, iktidara uyarı mahiyetindeki mesajların doğru algılanmasını dilediğini kaydetti. Ana muhalefete de kredi açıldığını belirten Davutoğlu, “Ana muhalefet partisi de bu krediyi kendisine verilmiş bir kredi olarak değil iktidara dönük büyük tepkinin ortaya çıkardığı geçici kredi olarak görmesi gerekir” dedi.

Bugün 1 milyon Gazzelinin felaket ölçeğinde bir açlıkla karşı karşıya bulunduğunu kaydeden Davutoğlu, Gazze’deki çocukların açlıktan öldüğünü vurguladı. Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken, Türkiye’den kalkan gemilerle eğer İsrailli soykırımcı askerler tıka basa karınlarını doyurup o enerjiyle bu çocukları öldürmeye devam etmişlerse, bomba yağdıran uçakların yakıtları Türkiye’den gitmişse, Gazze’de yıkılan Filistinlilerin evlerinin yerine yapılan yerleşimcilerin demiri, çimentosu Türkiye’den gitmişse, bizim tuttuğumuz şeye oruç denir mi, buna ramazan denir mi? Yüreğim kan ağlıyor. Yazıklar olsun bize ki feryadımızı duyuramadık, mühürlü kalpleri açtıramadık. Yazıklar olsun bize ki vefat eden her çocuğun açlığından sorumluyuz.”

Davutoğlu, İsrail ordusunun Ramazan Bayramı’nda düzenlediği saldırıda 3 oğlu ve 4 torunu hayatını kaybeden Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’yi aradığını ve üzüntüleri nedeniyle seslerinin tıkandığını, konuşamadıklarını anlattı.

Toplantı öncesinde, salondaki sıraların üzerine davetlilerin takması için “Gazze için harekete geç” yazılı şapka ve Filistin bayrağı renklerini taşıyan atkı bırakıldı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da bırakılan atkıları boyunlarını taktı.

Paylaşın

Altılı Masa: CHP Dışında Hepsi Çöktü

Altılı Masa’yı oluşturan İYİ Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti bu seçimlerin kaybedenleri olarak kayıtlara geçerken, oy yüzdesini artıran tek parti CHP oldu.

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde kazananlar ve kaybedenler de belli oldu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Yeniden Refah Partisi (YRP) kendi adlarına seçime damga vuran partiler oldular.

Seçimlerde İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti bu seçimlerin kaybedenleri olarak kayıtlara geçti.

CHP, 2019 yerel seçimlerinde yüzde 32,05 olan oy oranını tek başına girdiği bugünkü seçimde yüzde 37,28’e çıkardı.

2019 yerel seçimlerinde hiç büyükşehir belediyesi ve il belediyesi kazanamayan İYİ Parti’nin yüzde 7,52 olan oy oranı, yüzde 3,52’ye düştü. İYİ Parti, 2024 yerel seçimlerinde Nevşehir’i kazandı.

Altılı masanın bir diğer paydaşı Saadet Partisi’nin 2019’da yüzde 2,76 olan belediye başkanlığı oy oranı, bugün yüzde 0, 93’e düştü. Demokrat Parti’nin de belediye başkanlığı oranı yüzde 0,69’dan yüzde 0,15’e geriledi.

2019 yerel seçimlerinde siyasette olmayan DEVA ve Gelecek Partisi’nin belediye başkanlığı oy oranı ise bugün sırasıyla yüzde 0,21 ve yüzde 0,06 oldu.

CHP’nin il genel meclisi oy oranı 2019’da yüzde 28,63’ken bugün yüzde 33,56’ya yükseldi. İYİ Parti’nin 2019’da yüzde 7,31 olan il genel meclisi oy oranı bugün yüzde 4,37’ye düştü.

Saadet’in 2019’da yüzde 2,84 olan il genel meclisi oy oranı yüzde 1,18’e gerilerken DP’nin yüzde 0,90 olan oy oranı 0,28’e düştü. DEVA’nın il genel meclisi oy oranı ilk seçiminde yüzde 0,29 ve Gelecek Partisi’nin oy oranı da yüzde 0,1 oldu.

Bu partilerin oylarının toplamı ise Yeniden Refah Partisi’nin aldığı yüzde 6,19’luk oy oranına ulaşmadı.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Erdoğan’a Sert Eleştiriler

Davutoğlu, İsrail’le yürütülen ticaret üzerinden Erdoğan’a sert eleştiriler yönelterek, “Hiç kimse yalan söylemesin. ‘Efendim Filistin’e gidiyormuş onlar.’ Hayır, İsrail askerlerinin suyu da, gıdası da, İsrail uçaklarının yakıtı da, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı çevirmek için aldığı dikenli tel de, o işgalci yerleşimcilerin yaptığı binaların demiri çimentosu da Türkiye’den gidiyor. Yazıklar olsun” dedi ve ekledi:

“Şimdi üzerinde Made in Türkiye yazan albayraklı konserve kutularını gördüklerinde Filistinlilerin yüreği kan ağlıyor. Sayın Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Mitinglerde ‘İsrail’le ticareti kes’ diye haykıran gençleri tutuklatıyor, gözaltına aldırıyor. 28 Şubat zihniyetidir bu. 28 Şubat da Kudüs mitingi oldu diye, Kudüs toplantısı oldu diye başlamıştı.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sema Silkin Ün’e destek amacıyla Denizli’ye ziyarette bulundu.

Independent Türkçe’nin aktardığına göre; Denizli’de yaptığı konuşmada, Türkiye’nin İsrail’le ticaretine dikkat çeken Ahmet Davutoğlu; “Biz bayramda çocuklarımızın torunlarımızın kardeşlerimizin alnını okşamayı, bağrımıza basmayı düşünürken Gazzeli anneler babalar hayatını kaybetmiş çocuklarının cesetlerini bağırlarına basıyorlar. ‘One minute’ denildiğinde ve o savaşlarda Türk bayraklarını taşıyan o Gazzeliler şimdi yürekleri yanarak şu manzarayı görüyorlar” dedi.

Davutoğlu, İsrail askerlerinin içtiği suların Türkiye’den geldiğini belirterek, Filistinlilerin yaşadığı acıları anlattı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert eleştiriler yöneltti: “Hiç kimse yalan söylemesin. ‘Efendim Filistin’e gidiyormuş onlar.’ Hayır, İsrail askerlerinin suyu da, gıdası da, İsrail uçaklarının yakıtı da, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı çevirmek için aldığı dikenli tel de, o işgalci yerleşimcilerin yaptığı binaların demiri çimentosu da Türkiye’den gidiyor.

Yazıklar olsun. Şimdi üzerinde Made in Türkiye yazan albayraklı konserve kutularını gördüklerinde Filistinlilerin yüreği kan ağlıyor. Sayın Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Mitinglerde ‘İsrail’le ticareti kes’ diye haykıran gençleri tutuklatıyor, gözaltına aldırıyor. 28 Şubat zihniyetidir bu. 28 Şubat da Kudüs mitingi oldu diye, Kudüs toplantısı oldu diye başlamıştı.”

“Başka partinin desteklenmesi söz konusu değil”

Öte yandan Gelecek Partisi Sözcüsü Hasan Seymen, partisinin 31 Mart seçimlerine yönelik stratejisiyle ilgili açıklamada bulundu.

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Seymen, “Gelecek Partisi 31 Mart yerel seçimlerinde bazı seçim bölgelerinde kendi logosu ve kendi adaylarıyla, bazı seçim bölgelerinde ise ortak adaylarıyla; bir diğer seçim bölgelerinde ise adayın şahsına destek açıklamak suretiyle seçim stratejisini belirlemiştir. Ortak adaylar ve şahıslarına destek açıklanan adaylar daha önce genel merkezimizce belirlenip kamuoyuna açıklanmıştır. Gelecek Partisi olarak olarak önceden açıklanan isimlerin dışında herhangi bir adayın veya başka bir partinin desteklenmesi söz konusu değildir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi’nin Urfa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ferit Çevik, AK Partili Zeynel Abidin Beyazgül’ü desteklemek üzere adaylıktan çekilmişti. Mardin’de de AK Parti adayı Urfa İl Başkanı Abdullah Erin’i destekleyeceklerini söyleyen Baysal, “Eksikleri olursa, hizmet yapmazsa eleştiririz, oy verdiğimiz için hesap da sorarız” demişti.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan ‘Murat Kurum’ Yorumu: Mutlak İtaat Kriterine Uyan Aday

Murat Kurum’un İstanbul adaylığını değerlendiren Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, “İstanbul’u hiç tanımayan birini İstanbul’a aday yapmak şu demek ‘Ben nasıl olsa kazanacağım, bari bana bir gün ‘hayır’ demeyecek biri olsun. Murat Kurum ismi mutlak itaat kriterine uyan ama seçim kazanabilme şansı zayıf bir isim” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Halk TV ekranlarında yayımlanan ‘Sözüm Var‘ programına katıldı. 31 Mart Yerel Seçimleri yaklaşırken siyaset gündemine dair değerlendirmeler yapan Davutoğlu, AK Parti’nin İBB başkanı adayı Murat Kurum‘a ilişkin dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu açıklamalarında şu ifadeleri kullandı: “AKP’nin yaptığı aday tercihleri nedeniyle kazanma olasılıklarını çok düşük görüyorum. Bana AKP’den kim aday olur diye sorulmuştu, ben de kendi rant hesaplarına karşı ‘hayır’ diyemeyeceği zayıf bir adayı çıkarabileceğini belirtmiştim.

Erdoğan bu seçimi kaybederse 29 Mayıs’ın psikolojisi nedeniyle kaybedecek. ‘Ben ne olursa olsun kazanırım’ düşüncesi Erdoğan’ı bu noktaya itti. Kanal İstanbul’da dahil olmak üzere İstanbul’la ilgili kendi talimatlarının dışına hiç çıkmayacak bir adaya yöneltti. Murat Kurum böyle bir aday. İkisi de bürokratlarımdı çok iyi tanırım.

“Murat Kurum mutlak itaat kriterine uyan adaydı”

Ergun Bey olmuş olsa, İstanbul için daha rasyonel bir tercihti. Buna yöneltti. İstanbul’u hiç tanımayan birini İstanbul’a aday yapmak şu demek ‘Ben nasıl olsa kazanacağım, bari bana bir gün ‘hayır’ demeyecek biri olsun. Murat Kurum ismi mutlak itaat kriterine uyan ama seçim kazanabilme şansı zayıf bir isim. Bu tartışmanın içinde yer almamak için biz aday göstermedik.”

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Dikkat Çeken İddia: IMF’ye Söz Verdiler

Bursa’da sivil toplum temsilcileri ve gazetecilerle yaptığı toplantıda açıklamalarda bulunan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Şu anda Türkiye’de IMF kuralları işlemeye başladı” dedi ve ekledi:

“Onun için çok istemelerine rağmen, seçim ekonomisini tam olarak uygulayamıyorlar. Çünkü IMF’ye belli sözler verdiler ve seçimden sonra IMF’nin o sert reçetesi milletin ümüğünü sıkacak. Kemer sıkma denilen şey, kemer sıkma olmaktan çıkıp, ümük sıkmaya dönüşecek.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ‘Bursa Buluşmaları’ adı altında sivil toplum temsilcileri ve gazetecilerle bir araya geldi. Toplantıya Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı İzzettin Küçük, Gelecek Partisi Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun, İl Başkanı Fuat Kadıoğlu ile Yıldırım Belediye Başkan adayı Ercan Sönmez de katıldı.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre, burada konuşan Davutoğlu, “Yeni bir asrın ilk yılına girerken, bir seçim sürecine daha girmiş olduk. Aslında seçimin ötesinde, Türk dünyasında genel giriş ve Türkiye’deki genel eğilimler bağlamında bakıldığında, cumhuriyetimizin yüzüncü yılında maalesef, ikinci yüzyılına çok büyük ümitlerle giriyor değiliz. Bunu görmemiz lazım” diye konuştu.

İsrail’in Gazze saldırılarını hatırlatan Davutoğlu, “6 aydır takriben dünyanın gözü önünde bir soykırım işleniyor. Gazze’de yaşananlar asla İsrail ile Filistinliler ya da İsrail ile Hamas arasında yaşanabilecek bir durum değil. Çatışma olarak aktarılamaz, anlatılamaz. Gazze’de yaşananlar, uluslararası hukukun bitmesidir. Şimdi uluslararası hukukun bittiği bir yerde, hiç kimse güvende değildir” dedi.

Uluslararası hukukun erozyona uğraması ile her tür gerilimin yaşanabileceğine dikkat çeken Davutoğlu şunları söyledi: Böyle bir durumda bir ülkenin ayakta kalabilmesi için, ekonomisinin sağlam olması lazım. Halkının mutlu ve barışık olması lazım. Ordusunun sağlam, güçlü olması lazım. En önemlisi; siyasiler ve devlet adamları arasında bir diyalog imkanı olması lazım.

Mevcut iktidar, ayrıştırıcı bir yol izleyerek toplumu kutuplaştırıyor. Şu anda Türkiye’de IMF kuralları işlemeye başladı. Onun için çok istemelerine rağmen, seçim ekonomisini tam olarak uygulayamıyorlar. Çünkü IMF’ye belli sözler verdiler ve seçimden sonra IMF’nin o sert reçetesi milletin ümüğünü sıkacak. Kemer sıkma denilen şey, kemer sıkma olmaktan çıkıp, ümük sıkmaya dönüşecek. 2 ayda Türkiye ekonomisi, ocak ve şubatta 408 milyar lira açık verdi. Toplam 1 yıl içinde öngörülen açık, 2,7 trilyon Türk Lirası.

Başbakanlığı bıraktığımız sene, bütçe açığı yüzde 1’in altındaydı ve 2017’de Dünya Bankası raporları, Türkiye’den bütçeye gidiyordu. Bütçe açığı neden önemli; demek ki Hazine’den biri, gelmeden birilerine para veriyor. Topladığın vergi, yaptığın harcamayı karşılamıyor. Ne ile kapatacaksın? Para basarak. Para bastığın zaman ne olacak? Enflasyon fırlayacak.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Erdoğan’a Sert Sözler!

Gelecek – Saadet grubunda konuşan Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını hazmedemiyorum” sözleri üzerinden eleştirerek, “Bakın biz neleri hazmedemiyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “ABD Başkanı’nın Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı aptal olma diye mektup göndermesini hazmedemiyoruz Sayın Erdoğan. Gazze şimdi Refah’a sığınmış yüz binlerin bomba altında inlediği bir dönemde Türk limanlarından İsrail’e giden ticaret gemilerini hazmedemiyoruz.”

GP Lideri Davutoğlu, “Her Cuma namazında bir siyasi mesaj verilerek gençlerimizin camilerden soğutulmasını hazmedemiyoruz. Nas hükmüdür diyip faizi yasaklamayı dini bir kahramanlık olarak gösterdikten sonra dünyanın en büyük faizini fakirin fukaranın sırtına yüklenmesini hazmedemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Saadet-Gelecek Meclis grup toplantısında Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır ziyaretini gündeme Bülent Kaya, Erdoğan’ın ziyareti sırasında Filistin’de yaşanan zulme değinilmesini beklediklerini dile getirdi. Kaya Mısır’daki darbeci hükumetten kaçarak Türkiye’ye sığınan kişilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının da iptal edildiğini söyledi.

“Biz, Siz Sisi’yi ziyaret edip normalleşirken, oradaki Müslümanlar daha rahat nefes alacak. Ve siz Mısır’ı ziyaret ederken İsrail’e karşı Filistinlilerin sesini yükselteceğinizi beklerken, bir de baktık ki maalesef tamamen Filistinlileri yalnız bırakmaya, Türkiye’ye sığınmış olan Mısırlı kardeşlerimizi yalnızlığa mahkum etmeye dair her halde bazı örtülü anlaşmalar yapmış olmanız gerekir ki bu şekilde davranıyorsunuz. Bu millet her zaman mazlumların yanında zalimlerin karşısında olmuştur. Bize yakışan bu gün de hem mısırlı Müslüman kardeşlerimizi, hem Filistinli mazlumların yanında durmak İsrail’e karşı durmaktır” ifadelerini kullandı.

Kaya yerel seçimlere ilişkin de şöyle konuştu: “İktidar partisi ateşten bir gömlekken çıkardıkları ‘Milli Görüş’ gömleğini, yerel seçimlerde 94 ruhu diyerek tekrar giymeye çalışıyor. ‘Milli Görüş’ gömleği konjektöre göre giyip, çıkarılabilecek bir gömlek değildi. Hele ki yapıp ettikleri ile hukuk tanımaz rakiplerine ve düşmanlarına benzeyen kişilerin bedenine uyacak bir gömlek asla değildir.

‘Milli Görüş’ gömleği kendisine düşmanlık edenlere dahi adaletten başka borcu olmayanların giyebileceği bir gömlektir. ‘Dün dündür, bugün bugündür’ diyenlerin giyebileceği bir gömlek asla değildir. ‘Rüşvet alan da, veren de melundur’ diyenlerin giyebileceği bir gömlektir. ‘Çalışırlar, çalmazlar, çaldırmazlar’ diyenlerin giyebileceği bir gömlektir. ‘Çalışırlar ama çalarlar’ diyebileceklerin giyecekleri bir gömlek değildir.”

Maraş merkezli deprem nedeniyle evleri yıkılan ailelerin hala çadırlarda ve konteynerlerde kaldığına dikkat çeken Kaya, depremzedelere verilen 600 bin konuttan sadece 30-40 bininin bir sene sonra yapıldığına dikkat çekti, binlerce insanın hala söz verilen TOKİ konutlarının yapımını beklediğini söyledi.

Erzincan İliç’te yaşanan maden faciasına da değinen Kaya, ÇED raporuna rağmen madenin çalışmasına göz yuman siyasiler hakkında neden yasal bir işlem başlatılmadığını sordu. Kaya olayın üstününü kapatmaya çalışan olursa buna müsaade etmeyeceklerinin ve konunun takipçisi olacaklarının altını çizdi.

“Erdoğan adına üzülüyorum”

Bülent Kaya’nın ardından parti grubuna seslenen GP Lideri Ahmet Davutoğlu, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

Bugün Türk siyasetinin en büyük eksikliği emin olma vasfını kaybetmeleridir. Emin olmak ne demektir; emin olmak sözün gücüne inanmaktır. Devlet adamının temel vasfı güç sahibi olmak değil emin olma vasfıdır. Maalesef Sayın Erdoğan ve bugün ki iktidar Türkiye’de kurumları dağıttı ama verdiği en büyük zarar insanların emin olma duygusunu yok etti.

Düşünün bir devlet adamı seçime hazırlanırken halka şöyle hitap ediyor. Bizim olmadığımız bir büyükşehir belediyesi, kusura bakmayın açık konuşuyorum. Doğal gazı nasıl getirecekler. Biz varsak doğal gaz var biz yoksak doğal gaz yok. Diyelim ki Ordu’da seçimi yüzde 49 oyla kaybettiler, yüzde 51 oyla da başka bir parti kazandı. Diyor ki bana oy vermeyenleri cezalandırdığım gibi bana oy verenleri de cezalandırırım.

Demokrasilerde siz seçimi kazanırsanız o ana kadar bir bir partinin genel başkanı ya da adayısınız. Seçimi kazandığınız gece o andan itibaren bütün ülkenin hükümetisiniz. Şimdi bu ülke insanları nasıl güven duyacakları Cumhurbaşkanlarına. Bana oy verirseniz doğal gaz gelir hizmet gelir. Bana oy vermezsiniz ne doğal gaz gelir ne hizmet gelir demek siz benden emin olmayın ben emin bir insan değilim demektir.

Ben duyunca bir anlamda en azından Refah’a giderler diye sevinmiştim, Gazze’nin bir sesini duyururlar dünyaya diye sevinmiştim. Madem bu kadar büyük taviz veriyorsunuz. Sisi ile yan yana durdular ve kardeşim Sisi dedi. Bundan 5 sene önce İstanbul sokaklarında seçim iki aday arasında değil, Sisi ile Binali arasında oyunuz Binali mi Sisi mi diye insanlara oy kullandırtan bir liderin Allah indinde aslında düştüğü zillet halinin temsilidir. Geçen seçim Binali mi Sisi mi dedin, şimdi Binali kardeşimle seçime gidiyorsunuz.

Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa kararını hazmedemiyorum dedi. Biz de hazmedemiyoruz. Siz Anayasa Mahkemesinin insan haklarını esas alan bir kararını hazmedemiyorsunuz. Bakın biz neleri hazmedemiyoruz. ABD Başkanı’nın Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı aptal olma diye mektup göndermesini hazmedemiyoruz Sayın Erdoğan. Gazze şimdi Refah’a sığınmış yüz binlerin bomba altında inlediği bir dönemde Türk limanlarından İsrail’e giden ticaret gemilerini hazmedemiyoruz.

Her Cuma namazında bir siyasi mesaj verilerek gençlerimizin camilerden soğutulmasını hazmedemiyoruz. Nas hükmüdür diyip faizi yasaklamayı dini bir kahramanlık olarak gösterdikten sonra dünyanın en büyük faizini fakirin fukaranın sırtına yüklenmesini hazmedemiyoruz.

Bir AK Parti önemli yetkilisiyle karşılaşmıştık, şunu sordum kendisine; yolsuzluk kaldı mı ülkede dedim, kalmadı. Niye kalmadı biliyor musunuz, yolsuzluğun tanımı kalmadı. Yolsuzluk olan her şey o kadar meşrulaştı ki artık yoksulluk diye bir fiil kalmadı.

İliç’te hala 9 işçimiz çıkartılamadı, yüreğimiz yanıyor. Kim bunu sorumlusu, devlet can emniyetini sağlar, devlet bu emniyetin gereğini yapar ve bu emniyeti tehdit eden kim olursa olsun cezalandırır. Ne oldu 1 hafta geçti, 6 asli kusurlu bulundu.

Borulama şefi asli kusurlu ama oraya o maden için ÇED ruhsatı veren bakan suçlu değil öyle mi, o şirketin genel müdür suçlu değil öyle mi. Bu kadar felaket yaşandı 10 binlerce vatandaşımız depremde hayatını kaybetti. Küçük müteahhit tutuklandı büyük müteahhitlere kimse dokunmadı. Bir tek kamu görevlisi suçlu bulunmadı, Nurdağı’nın belediye başkanı ve imar müdürü dışında. Kim verdi o izinleri, emin olun Allah muhafaza yarın İstanbul’da deprem olsa yine böyle küçük işçileri suçlu görürler de İstanbul’a ihanet ettik diyen Cumhurbaşkanı kenara çekilir.

Bugün böyle bir facia karşısında kimse altın madeninin geliri nedir, ne kadarı Türkiye’de kalıyor bunun hesabı içinde değil. 23 milyar dolarlık kapasiteden bahsediyor Türkiye’ye kalan altın ruhsatlarından kalan bir kaç yüz milyar dolar.

Medyanın başlıkları yüzlerce ton toprak kaydı, toprak böyle yuttu, dağ yürüdü, yığma tepe işçileri yuttu. Suçlu dağ, suçlu toprak, suçlu işçiler ama ülkeyi yönetenler suçlu değil. Eğer böyle bir facia başka bir dönemde yaşansaydı dağı toprağı mı suçlardık yoksa onları mı suçlardık.

Mısır konusunda gerçekten ümit ettim Refah Kapısı’na giderler ve mesaj verirler diye. Gazze’de katliam bütün hızıyla devam ediyor ve Refah emin bölge diye insanların gitmesini sağlık verdikleri Refah da bombalanıyor. 30 bini aşkın kardeşimiz hayatını kaybetmiş ve Sayın Erdoğan Kahire’de. Niye gidersiniz Kahire’ye sadece ikili ticaret mi. İspanya Başbakanı’da gitti Kahire’ye ama niye gitti biliyor musunuz, Refah’a gitmek için gitti ve aldı Refah Kapısı’nın önünde İsrail’e hitap etti.

Sayın Cumhurbaşkanı Kahire’ye gitti kardeşim Sisi dedi ama Kahire’deki Gazze’ye insani yardım yapan kuruluşları bile ziyaret etmedi. İstiyor ki 4 ayı aşkın süren soykırım karşısında herkes hazmetsin bu soykırımı ve iktidarı hiç eleştirmesin. Sayın Erdoğan hazmetmiyoruz böyle hamaset yüklü ama eylem noksanlı tavrınız hazmetmiyoruz.

Geçtiğimiz hafta sonu bir toplantı da bir yiğit ses şunu söyledi; ortaya konuşmuyorum sayın Erdoğana söylüyorum dedi ve kesin şu İsrail ile ticareti diye seslendi. Muhammed Emin Yıldırım Hoca.

Erdoğan adına üzülüyorum, eğer siyasi hırsıyla ben hayatımın sonuna kadar bu makamlarda duracağım dememiş olsaydı, onurla ve izzetle one minute demiş bir lider olarak hatırlanacaktı. Ama şimdi ne yapmış olursa olsun, Gazze’de Müslümanlar katledilirken İsrail’e çelik, gıda ve jet yakıtı gönderen bir lider olarak anılacak.”

Paylaşın

Davutoğlu’ndan AYM Başkanı Zühtü Arslan’a Övgü: Helal Olsun

Erdoğan’ın bir konuşmasında “buyruğumdur” ifadesini kullandığını söyleyen Davutoğlu, “Buyruk ile Merkez Bankası arka kapı operasyonlarıyla Merkez Bankasının içi boşaltıldı. Buyruklarla servet transferi yapıldı. Şirketlere hangi şirketlere kredi verileceği, hangi şirketlere kredi verilmeyeceği buyruklarla oluşturuldu” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Buyruklarla KHK mağdurları ortaya çıktı. Darbenin baş organizatörünün kardeşi bir buyrukla büyükelçi tayin edilirken, fakir-fukara çocuğunu okula gönderemeyenlerin aileleri buyrukla yedi sülalesi hapse atıldı. Buyrukla FETÖ borsası oluşturuldu kimi gerçek FETÖ’cüler para verip kurtuldu, parası olmayanlar da buyrukla hadleri bildirildi işte bu.”

Davutoğlu konuşmasının devamında, “Buyruğun olduğu yerde anayasa olmaz. Şimdi de buyrukla ne yapmak istiyorlar biliyor musunuz? Anayasa Mahkemesini, önlerindeki son engeli budamak istiyorlar çünkü Anayasa Mahkemesi buyruk dinlemiyor. Dinleyin Zühtü Arslan’ın son konuşması, ferman padişahınsa hukuk bizimdir dedi” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) Saadet Partisi – Gelecek Partisi ortak grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu, Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden ocağında yaşanan toprak kaymasına ilişkin şu ifadeleri kullandı: Sizler modernitenin açtığı çevre felaketlerinin Türkiye’deki temsilcilerisiniz! Erzincan İliç’te olan asla bir kader olarak düşünülemez. Kısa sürede zengin olabilmek, bir külçe altın elde etmek isteyenlere sesleniyorum; medeniyet altında değil zihinlerde, medeniyet rant ile değil ahlak ile kurulur.

Siz tabiata baktığınızda dolar dışında yeşil görmezsiniz. Bizim için Anadolu’nun suyu, toprakları, ateşi ve güneşi azizdir. Türkiye’de ne kadar felaket varsa 5 baronun elinde gerçekleşiyor. İktidara yakın bir şirketin Kanada’lı SSR şirketinin yapısına baktım. Bu şirketin 7.2 milyon dolar vergi borcu silinmiş. Kimin hakkını kimin için siliyorsunuz?

Kanal İstanbul ihanetin adıdır

Antalya’da yaşanan sele de değinen Davutoğlu, iktidarın şehirlerin dokusunu anlayamadığını söyledi. Kanal İstanbul Projesi’nin, İstanbul’a saygısızlık olduğunu savunan Davutoğlu, “Kanal İstanbul, İstanbul’un havasına, suyuna, toprağına, ateşine hürmetsizliğin, nobranlığın, ihanetin adıdır.” dedi.

İstanbul’un büyük bir hazine olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Bunu ben Sayın Erdoğan’ın yüzüne ifade ettim. Yazılı rapor var, yayınlarım. Mektup yazdım Kanal İstanbul için, ‘Yapmayın, kıymayın İstanbul’a’ diye.” şeklinde konuştu.

Türkiye’yi, imar, uyuşturucu, faiz, ihale ve siyaset baronlarından kurtaracaklarını ifade eden Davutoğlu, siyaseti kar ve rant alanı olmaktan çıkaracaklarını kaydetti. Ahmet Davutoğlu, devletin ve Türkiye’nin yeniden imara ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuşmasında “buyruğumdur” ifadesini kullandığını söyleyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

Buyruk yazacaksan, dön Netanyahu’ya ‘Ben ki Selahaddin Eyyubi’nin, Hazreti Ömer’in mirasının takipçisi, Yavuz Sultan Selim Han’ın fethettiği diyarların bugünkü hamisi, Sultan Abdülhamid Han’ın reddettiği siyonist projelerin takipçisi ve karşılığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ım; sen ki Netanyahu’sun ‘sana ticareti kesiyorum, sana hava sahalarımı kapatıyorum.

Eğer zulmünü durdurmazsan gemilerimle yardım gönderiyorum, ebabil kuşları gibi helikopterlerle yardım indiriyorum Gazze’ye, ramazan yaklaşırken saldırılarını kesmezsen bütün gücümle orada olacağım’ de. Buyruk böyle yazılır.

“Faiz düşürülecek dendi, düşmedi”

Ekonomide yaşanan krize de değinen Davutoğlu şöyle konuştu: Faiz düşürülecek dendi, düşmedi. Devlet planlama teşkilatı kapatıldı. Hiçbir denetime tabi olmayan Varlık Fonu kuruldu. Başına, buyruğu veren kayınpeder, vekili olarak da damat atandı. Varlık fonu üzerinden de neler döndüğünü sadece bir bürokrattan sordular. İhale kanunu 200 defa değiştirildi.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Erdoğan’a “Hatay” Tepkisi: Millette İhanettir

GP Lideri Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın Hatay’da yaptığı konuşmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “‘Hatay madem bize yerel yönetimleri vermedi muhalefete verdi. Biz onlara ders veririz’ diye bilinçli bir şekilde Hatay’ı yetim bırakmışsanız bu Hataylılara da ve milletimize ihanettir” dedi.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet ve Gelecek Partisi’nin TBMM’deki ortak grup toplantısında, açıklamalarda bulundu. Konuşmasının büyük bir bölümünü 6 Şubat 2023 yılında yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlere ayıran Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Çevre ve Şehircilik Bakanı, bütün bu deprem afetiyle ilgili geçmiş dönemde birinci derecede sorumluluk sahibi olması gereken makamda olması gereken kişi. Bir açıklama yaptı. Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı. İstanbul depreminin korkusunu, kabusunu yaşarken İstanbul’u kendisine emanet edilmesi düşünülen bir görevde.

Bir konuşmasında dedi ki ‘Depremde 130 bin vatandaşımızı kaybettik.’ Resmi rakamlara depremde 53 bin 537 kişi vefat etmiş. Birçok benzer beyanatta olduğu gibi onu da tevil etmeye kalktılar ama tablo değişmedi. Ampüte olan vatandaşlarımızın sayısı 29 Mart 2023’te sayın Cumhurbaşkanı 850 bin rakamını vermişti. Hepimizin televizyonda duyduğumuzda tüylerimiz diken diken olmuştu. Çünkü resmi yaralı rakamı 107 bin 213’tü… Devlet demek, kayıt sahibi olmak demektir, arşiv sahibi olmak demektir…

Bugün bütün teknolojik imkanlarla hala ne kadar vatandaşımızı kaybettiğimizi net olarak söyleyebilecek durumda değiliz. Bu kadar ampüte kardeşimiz var. Bunları bilmiyorsak bunun ayıbı, haysiyetini ve kurumları yerle bir eden bu iktidarın üzerinedir. Depremin sonuçlarını ortaya çıkaracak bilgi beceri yetenekten yoksunsanız, size nasıl devlet emanet edilir.”

“Hatay’ı yetim bırakmışsanız bu Hataylılara da ve milletimize ihanettir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hatay’a ilişkin sözlerini de eleştiren Davutoğlu, “Hatay Ankara’dan koparıldıysa sorumlusu kim? Hatay’da hala konteynerlerde, çadırda kalan çocuklar varsa bunun sorumlusu sizsiniz. Hatay’da 400 bin insan o şehri terk etmiş. 215 bin bina yıkılmış, 10 binlerce vatandaşımızı sadece Hatay’da kaybetmişiz, siz Hatay’a ulaşamamışsınız.

Ulaşamamak beceriksizliktir, iktidar yetersizliğidir ama ulaşamamak eğer bilinçli bir tercihse ‘Hatay madem bize yerel yönetimleri vermedi muhalefete verdi. Biz onlara ders veririz’ diye bilinçli bir şekilde Hatay’ı yetim bırakmışsanız bu Hataylılara da ve milletimize ihanettir” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki’nin deprem bölgesi için “villa gibi evler” açıklamasına da tepki gösteren Davutoğlu, “Ya Allah aşkına, yas günü söylenecek söz mü bu ya? Kime villa verdiniz, demek ki yandaşlarına verdiniz. Demek ki sadece size oy verenlere veya oy vermek için teşvik edenlere verdiniz. Niye şehit annesine babasına vermediniz. Bakın bir ay oldu. Nerede villalarınız. Kim yaptı o villaları kaça yaptı? 518 bin acilen yıkılması gereken bina var… Hatay’a ayrılan kaynak bütün deprem bütçesinden sadece yüzde 7” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demişti?

Antakya Spor Salonu’nda düzenlenen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hatay İlçe Belediye Başkan Tanıtım Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı” demişti.

“Hatay Büyükşehir’de Cumhur İttifakı adayı olarak Mehmet Öntürk kardeşimizi kamuoyumuzla paylaştık. Mehmet kardeşimizin Hataylıların teveccühüne mazhar olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum” diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürmüştü:

“Hatay, kamu yatırımlarını noksansız alsa da yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkmakta zorlanan şehrimiz… Şu anda Hatay’daki mevcut yerel yönetim, maalesef şu deprem olayından sonra ‘bad-el harab-ül Basra’ oldu. Nerede belediye başkanı? Yok. İşte şimdi, 31 Mart akşamı yeni bir dönemi, ben inanıyorum ki Mehmet Öntürk kardeşim ve ekibiyle ayağa kaldıracaktır.

Hatay, iş ve icraat yerine laf üreten CHP zihniyetinin elinde adeta heder oldu. Sizlerin de güçlü desteğiyle 31 Mart’ta Hatay’da yeni bir dönemin kapılarını aralayacağız. El ele, gönül gönülle vererek Hatay’ın hizmet ve eser siyaseti hasretini 56 gün sonra bitireceğiz.”

Paylaşın

GP Lideri Ahmet Davutoğlu’ndan Bekir Bozdağ’a: Kullanılmaktan Bıkmadı

Saadet – Gelecek Partisi ortak grup toplantısında konuşan Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu da isim vermeden Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi kararını okuyan Bekir Bozdağ’ı eleştirdi.

GP Lideri Davutoğlu, “Şundan eminim Numan Kurtulmuş dahil hiçbir AK Partili Beştepe’den talimat gelmedikçe böyle bir şeyi içlerine sindiremezler ama şundan da eminim şahsiyetleri öylesine ezildi güç karşısındaki ahlaki tutarlılıkları öyle öyle örselendi ki artık herhangi bir konuda direnme güçleri kalmadı.

Dün Gazze’yle ilgili bir konferanstan dönüp Türkiye’deki manzarayı gördüğümde bir kez daha utanç duydum. Meclis Başkanı, ki bu tür konularda nedense hep aynı isim öne çıkarılır aynı isim kullanılır, o kullanılmaktan bıkmaz birileri de onu kullanmaktan hiç geri durmaz” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi TBMM’de ortak grup toplantısında konuştu. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Hepimizin ağaya kalkma vakti. Hangi düşünceden, hangi partiden, hangi inançtan, hangi bölgeden olursa olsun yeter deme vakti. Can Atalay meselesi feri bir mesele değildir. Tekil olarak, bir milletvekilliğinin şahsi davası gibi görebilir bazıları, ama ülkemiz için çok sembolik bir nitelik kazanmaya başladı…

Dün yaşanan şey, ilkeler manzumesi olan Anayasanın yok sayılmasıdır. İnsan hakları temelinde ortaya konan temel demokratik kazanımların yok sayılmasıdır. Süratle bir anayasasızlaşmaya gidiyoruz. Anayasa çok muteber mi bizim için? Hayır.

12 Eylül Anayasası, delik deşik edilmiş şekliyle Türkiye’ye zaten dar geliyorken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bunu daha da daralttı. Daha dar bir tünele soktu bizi. Ama şimdi daha vahim bir gelecek bizi bekliyor. Bu beğenmediğimiz anayasanın dahi devreden kalktığı anayasasızlaştırılan bir ülkeye doğru gidiyoruz.

Bunun çözülmesi lazım. Yapılmak istenen şey çok açık. Önce Anayasa Mahkemesi’ni işlevsizleştirecekler. Sonra mümkünse Anayasa Mahkemesi’ni kapatacaklar ve sonra mümkünse Türkiye’yi tamamıyla uluslararası hukukun dışına çıkarıp kendi içinde bir dar boğaza sokacaklar.

Fiilen hukuk kalmayacak. Tüylerim ürpererek söylüyorum. Bu gittiğiniz yol yol değil. Bir gün gelecek bu hukuka adalete sizin de ihtiyacınız olacak.

“Direnme güçleri kalmadı”

Şundan eminim Numan Kurtulmuş dahil hiçbir AK Partili Beştepe’den talimat gelmedikçe böyle bir şeyi içlerine sindiremezler ama şundan da eminim şahsiyetleri öylesine ezildi güç karşısındaki ahlaki tutarlılıkları öyle öyle örselendi ki artık herhangi bir konuda direnme güçleri kalmadı.

Dün Gazze’yle ilgili bir konferanstan dönüp Türkiye’deki manzarayı gördüğümde bir kez daha utanç duydum. Meclis Başkanı, ki bu tür konularda nedense hep aynı isim öne çıkarılır aynı isim kullanılır, o kullanılmaktan bıkmaz birileri de onu kullanmaktan hiç geri durmaz.

Devlet Bahçeli dün yine kürsüde bize dönük ağır hakaretlerde bulundu. Bir hafta önce münafık dün de şeytan dedi. Türkiye’deki siyasi polemiklere bir dakikamı ayırmaktansa bin dakikamı dünyadaki mazlumlara ayırırım.”

Paylaşın