Arkadaşlarını Veya Ailesini Görmeyenlerin Erken Ölme Olasılığı Daha Yüksek

Yalnız yaşayan ve arkadaşlarını ya da ailesini hiç görmeyen kişilerin herhangi bir nedenden ölme riski yüzde 77; kalp hastalığı ya da felçten ölme riski ise her gün arkadaşlarını ya da ailesini gören biriyle yaşayanlara kıyasla daha yüksek. 

Araştırmaya göre, arkadaşları veya aileleri tarafından hiç ziyaret edilmeyen kişilerin kardiyovasküler hastalıktan ölme olasılığı yüzde 53. Bu kişilerin her gün ziyaret edilenlere kıyasla ölüm riski yüzde 39 daha yüksek.

Euronews Türkçe’de yer alan habere göre; İngiltere’de yapılan bir araştırmada arkadaşlarını veya ailesini görmeyenlerin herhangi bir nedenle ölme olasılığının yüzde 77 daha fazla olduğu belirtildi.

Çalışmada, yalnızlığı önlemek ve daha erken ölme riskini azaltmak için herkesin ayda en az bir kez arkadaşlarını ve ailesini ziyaret etmesi gerektiği ifade edildi.

Araştırmacılar, İngiltere genelinde yetişkinlerin sağlık ve genetik durumlarını takip eden uzun dönemli UK Biobank çalışmasından elde edilen verileri kullandı.

Ortalama yaşı 57 olan 458 bin 146 kişi tarafından bildirilen beş farklı sosyal bağlantı türü incelendi ve bu kişiler ortalama 12,6 yıl boyunca takip edildi.

Çalışmada yalnız yaşamak, sık sık yalnız hissetmek ya da arkadaş veya aile ziyaretlerinin seyrek olması gibi her bir sosyal izolasyon biçiminin daha yüksek ölüm riskiyle bağlantılı olduğu kaydedildi.

Akademisyenler, sevdiklerini ayda en az bir kez görmemenin ve yalnız yaşamanın insanların ölme riskini önemli ölçüde artırdığını kaydetti.

Glasgow Üniversitesi’nde kardiyometabolik sağlık profesörü olan çalışmanın eş yazarı Jason Gill, “Yalnız ve izole akrabalarınızı ziyaret ettiğinizden emin olmak çok faydalı bir şey çünkü insanların ayda en az bir kez ziyaret etmeleri önemli görünüyor” dedi.

Yalnız yaşayan ve arkadaşlarını ya da ailesini hiç görmeyen kişilerin herhangi bir nedenden ölme riski yüzde 77; kalp hastalığı ya da felçten ölme riski ise her gün arkadaşlarını ya da ailesini gören biriyle yaşayanlara kıyasla daha yüksek.

Araştırmaya göre, arkadaşları veya aileleri tarafından hiç ziyaret edilmeyen kişilerin kardiyovasküler hastalıktan ölme olasılığı yüzde 53. Bu kişilerin her gün ziyaret edilenlere kıyasla ölüm riski yüzde 39 daha yüksek.

Yalnız yaşayanların kardiyovasküler hastalıktan ölme olasılığı yüzde 48 daha fazlayken, birine güvenememek veya aktivitelere katılamamak da ölüm riskini artırıyor.

Birden fazla sosyal izolasyon biçimi yaşayanlar ise daha da yüksek risk altında. Araştırmada ayda sadece bir kez ziyaret etmenin bile bu riski azaltabileceği sonucuna varıldı.

BMC Medicine dergisinde yayınlanan çalışmada, sosyal etkileşimin potansiyel olarak koruyucu bir etkisi olduğu belirtildi.

Glasgow Üniversitesi’nde klinik araştırma görevlisi Dr. Hamish Foster, “Sosyal olarak daha izole olan insanlar, örneğin sigara içmek veya yüksek alkol alımı gibi daha sağlıksız davranışlara sahip olabilirler.” diye konuştu.

Çalışma, sosyal izolasyon ve yalnızlığın ölüm riskini neden artırdığını incelemedi.

Paylaşın

A Grubu Kana Sahip Olanlarda Felç Riski Daha Yüksek

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yapılan bir araştırma, A grubu kana sahip kişilerin 60 yaşından önce felç/inme geçirme riskinin diğer kan gruplarına göre daha yüksek olabileceğini ortaya koydu.

Araştırmada ayrıca kan grubu O olanların bu sorunlarla karşılaşma riskinin daha düşük olduğu tespit edildi.

Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kan grupları ile inme arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırma ekibi, 18 ile 59 yaş arasındaki yetişkinlerde iskemik felç üzerine yapılan 48 genetik çalışmanın verilerini mercek altına aldı.

Toplamda, çalışmalara yaklaşık 17 bin felçli hasta ve hiç felç geçirmemiş yaklaşık 600 bin sağlıklı kişi dahil edildi.

İskemik inmelere beyne giden kan akışının tıkanması neden oluyor.

Çalışmanın baş araştırmacısı Braxton Mitchell, Euronews Next’e verdiği demeçte, “Felcin genetik belirleyicilerini belirlemeye çalışmakla ilgilendik. Felç için büyük bir çevresel bileşen olduğunu uzun zamandır biliyorduk, ancak genetik bir bileşen de var” dedi.

Bunu daha fazla incelemek için, Mitchell ve meslektaşları insanların genetik profillerine bakıp erken başlangıçlı inme ile bir kişinin kan grubunu belirleyen geni içeren kromozom alanı arasında bir bağlantı buldu.

İnsanların A, B, AB ve O olmak üzere dört ana kan grubu var. Bir kişinin kan grubu, ebeveynlerinden miras aldıkları genler tarafından belirleniyor. O kan grubu en yaygın olanı.

Mitchell, “A kan grubuna sahip olmak, erken başlangıçlı inme riskini yaklaşık yüzde 16 artırırken, daha sonraki başlangıçlı inme riskini yalnızca yüzde 5 artırmakta. O kan grubunuz varsa, erken başlangıçlı inme geçirme olasılığınız yüzde 12, daha sonra inme geçirme olasılığınız ise yüzde 4 daha az” diyor.

“Risk faktörü çok yüksek değil”

Ancak araştırmacılar, A kan grubuna sahip olmak ile erken başlangıçlı inme riski arasında ilişki bulsalar da, artan riskin çok “mütevazı” olduğunu vurguladı.

Kan grubu A olanların erken başlangıçlı inme geçirme konusunda endişelenmemeleri veya bu bulguya dayalı olarak ekstra tarama veya tıbbi testlere girmelerine gerek olmadığını vurguluyorlar.

Mitchell, “Klinik olarak, kan gruplarımızın bizi yüksek felç riski altına soktuğu konusunda endişelenmemeliyiz. Hipertansiyon ve sigara içmek gibi, çok daha önemli olan başka risk faktörleri var. Yani inme riskimizi azaltmak istiyorsak, gerçekten dikkat etmemiz gereken faktörler bunlar” dedi ve ekledi:

“Merak ettiğimiz şey, kan grubunun A olup olmaması, bu risk faktörlerini daha da güçlü kılıyor mu? Bunu henüz bilmiyoruz. Ama baktığımız şeylerden biri de bu”.

Nedeni henüz tam anlaşılamadı

Kan grubu A’nın neden bu kadar yüksek risk taşıdığı hala net değil, ancak araştırmacılar bunun kan pıhtılaşma faktörleriyle ilgili olabileceğini düşünüyor.

Diğer çalışmalar, A kan grubuna sahip kişilerin bacaklarda derin ven trombozu olarak bilinen kan pıhtısı geliştirme riskinin biraz daha yüksek olduğunu ileri sürdü.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Felç Ve Kalp Krizi Riskini Artıran İki Faktör

Dünya genelinde önde gelen ölüm nedenlerinden inme (felç) veya kalp krizi ‘sessiz katiller’ olarak da adlandırılmaktadır. Bu iki sessiz katili önlemek için, hastalıkla ilişkili tüm risk faktörlerinin farkında olunmalıdır.

Haber Merkezi/ İnme, kol zayıflığı, sarkık yüz ve konuşma güçlüğü ile karakterize edilirken, kalp krizi göğüs rahatsızlığına, vücudun diğer bölgelerinde ağrıya, nefes darlığına ve soğuk ter, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi diğer belirtilere neden olabilir.

Kalp hastalığı ve inme için önde gelen risk faktörleri yüksek tansiyon, yüksek ve düşük lipoprotein (LDL) kolesterol, diyabet, sigara ve sigara dumanına maruz kalma, obezite, sağlıksız beslenme ve fiziksel hareketsizliktir.

Sosyal izolasyon ve yalnızlıkta hem kalp krizi hem de felç riskini yüzde 30 oranında artırabilir. Yayınlanan yeni çalışma, bu iki faktörün kalp krizi ve inme için ‘önemli’ belirleyicileri olabileceğini ortaya koydu.

Çalışmayı yöneten araştırmanın başkanı Crystal Wiley Cene, “Sosyal izolasyon ve yalnızlığın olumsuz sağlık sonuçlarıyla ilişkili olduğunu açıkça gösterdi” dedi ve ekledi: Sosyal bağlantısızlığın yaygınlığı göz önüne alındığında, halk sağlığı etkisi oldukça önemlidir.

Çalışma, sevilen birini kaybetme ve emeklilik gibi faktörler nedeniyle sosyal izolasyonun ve yalnızlığın yaşla birlikte artığını belirtiyor. Çalışma, ayrıca, yaşlı yetişkinlerin daha fazla risk altındayken, gençlerin de yalnızlık riski altında olduğunu ortaya koyuyor.

Harvard Üniversitesi’nin yaptığı başka bir araştırmada, 18-22 yaşları arasındaki Z Kuşağı üyelerinin, en yalnız kuşak olarak kabul edildi. Bunun, sosyal faaliyetlere daha az katılımın ve artan sosyal medya kullanımının bir sonucu olduğu belirtildi.

Cene, sosyal izolasyon ve yalnızlık birbiriyle ilişkili olsa da, aynı şey olmadığını söylüyor ve ekliyor: Bireyler nispeten izole bir yaşam sürdürebilir ve yalnız hissetmeyebilir ve tersine, birçok sosyal teması olan insanlar hala yalnızlık yaşayabilir.

Yalnızlık, yalnız kalmanın veya insanlarla çok az bağlantı kurmanın üzücü hissi iken, sosyal izolasyon, sosyal temasların olmaması veya insanlarla yüz yüze temas veya etkileşimin olmamasıdır. Bu nedenle, iki terim birbiriyle ilişkili olsa da, bir şekilde farklıdır.

Araştırmacılara göre, inme veya kalp krizi için güçlü risk faktörleri olabileceğinden sosyal izolasyon ve yalnızlık daha ciddiye alınmalıdır.

Cene, “Özellikle risk altındakiler için sosyal izolasyon ve yalnızlığın kardiyovasküler ve beyin sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için program geliştirmeye, uygulamaya ve değerlendirmeye acil ihtiyaç var” dedi.

Kalp krizi ve inme riskini azaltmak için, sosyal izolasyon ve yalnızlığı dikkate almanın yanı sıra, yaşam tarzına da dikkat edilmelidir.

Kalp hastalığı ile ilişkili risk faktörlerinin çoğu, kişinin diyeti, aktivite düzeyi ve kişinin sağlıksız alışkanlıklarla da ilgilidir. Kalp hastalıkları ve felç riskini önemli ölçüde artırdığı için sigara veya alkol tüketiminden de uzak durulmalıdır.

Paylaşın

Her Gün Kahve İçmek Felç Riskini Yüzde 21 Azaltıyor

Güne bir fincan kahve içmeden başlayamayan kaç kişi var? Pek çoğumuz, sadece sabah değil, kendimizi enerjik ve uyanık tutmak için gün boyunca daha fazla kahve tüketiriz. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, her gün içtiğimiz kahve miktarının kalp krizi ve felç riskini etkilediğini ortaya koydu.

Haber Merkezi / 11 yıl süren araştırma, 468.629 katılımcıyı içeriyordu. Araştırmaya katılanlar, kahve tüketimlerine göre üç gruba ayrıldı: düzenli olarak kahve içmeyen, az veya orta düzeyde kahve tüketen ve çok fazla kahve tüketen.

Sonuçlar yaş, cinsiyet, kilo, boy, sigara içme durumu, fiziksel aktivite, yüksek tansiyon, diyabet, kolesterol düzeyi, sosyoekonomik durum, alkol alımı, et, çay, meyve ve sebze tüketimine göre ayarlandı.

Araştırmada, az ve orta derecede kahve tüketen kişilerin, kahve içmeyenlere kıyasla tüm nedenlere bağlı ölüm riskinin yüzde 12 daha düşük olduğunu ortaya koydu.

Ayrıca araştırmanın diğer bir çarpıcı sonucu da, az ve orta derecede kahve tüketen kişiler de, kardiyovasküler hastalıktan ölüm riskini yüzde 17 ve felç riskini ise yüzde 21 daha azalttığını buldu.

Görüntüleme analizi ile elde edilen bulgular da, günlük kahve tüket kişiler ve düzenli olarak kahve içmeyen kişiler karşılaştırıldığında, günlük kahve tüketenlerin daha sağlıklı büyüklükte ve daha iyi işleyen bir kalbe sahip olduğunu gösterdi. Bu, yaşlanmanın kalp üzerindeki zararlı etkilerini tersine çevirmekle ilgili.

Uzun vadede her gün 0,5 ila 3 fincan kahve içmenin, kalp sağlığımız ve genel sağlığımız üzerinde faydalı bir etkiye sahip olduğu bulundu. Her gün 0,5 ila 3 fincan kahveyi güvenle tüketebilirsiniz.

Ancak, her ay bir hafta gibi bir süre kahve içmeye de ara verin. Kahve tüketmek için doğru zamanın uyandıktan bir saat sonra ve yatmadan bir kaç saat önce olduğu söyleniyor.

Paylaşın

Paralizi (felç) nedir? Nedenleri, Belirtileri, Tedavisi

Paralizi (felç), vücudunuzun bir bölümünde meydana gelen kas fonksiyonunun kaybıdır. Kısmi veya tam, geçici veya kalıcı olabilir. Felç, hayatınızın herhangi bir anında vücudunuzun herhangi bir bölümünü etkileyebilir. 

Felç için bir tedavi planı, felcin altında yatan nedene ve yaşanan semptomlara bağlı olacaktır.

Belirtileri;

Felç semptomlarının belirlenmesi genellikle kolaydır. Felç yaşarsanız, vücudunuzun belirli bir bölgesinde işlev kaybedersiniz. Bazen tam felç başlamadan önce bir karıncalanma veya uyuşma hissi oluşabilir. Felç ayrıca etkilenen vücut bölgelerindeki kasları kontrol etmeyi zorlaştırır veya imkansız hale getirir.

Felç türleri;

Doktorlar felci birçok farklı şekilde sınıflandırabilir:

Yer; Lokalize felç, yüzünüz veya eliniz gibi vücudunuzun yalnızca bir bölümünü etkiler. Genelleştirilmiş felç, birden fazla vücut parçasını etkileyen durumdur.

  • Sadece bir kolu veya bacağı etkileyen monopleji
  • Vücudunuzun aynı tarafındaki bir kolu ve bir bacağı etkileyen hemipleji
  • Her iki bacağınızı da etkileyen parapleji
  • Kuadripleji veya tetrapleji, her iki kolunuzu ve her iki bacağınızı da etkiler

Önem; Kısmi felçiniz varsa, etkilenen vücut bölgelerindeki kaslar üzerinde bir miktar kontrole sahip olacaksınız. Tam felçiniz varsa, etkilenen bölgelerdeki kaslar üzerinde hiçbir kontrolünüz olmayacaktır.

Süresi; Felçiniz geçici olabilir. Zaman ve tedavi ile duygu ve koordinasyonunuzun bir kısmını veya tamamını yeniden kazanabilirsiniz. Diğer durumlarda felçiniz kalıcı olabilir.

Sarkık veya spastik; Sarkık felç, kaslarınızın küçülmesine ve gevşek olmasına neden olur. Kas zayıflığına neden olur. Spastik felç ise, sıkı ve sert kasları içerir. Kaslarınızın kontrolsüz bir şekilde seğirmesine veya spazm olmasına neden olabilir.

Felce ne sebep olur?

Bazı insanlar felçli doğarken, bazıları da bir kaza veya tıbbi bir durum nedeniyle felç geçirebilir.

Teşhisi;

Felç teşhisi genellikle kolaydır, özellikle de kas fonksiyon kaybınız bariz olduğunda. Felçlerin tanımlanmasının daha zor olduğu iç vücut kısımları için doktorunuz X-ışınları , CT taramaları , MRI taramaları veya diğer görüntüleme çalışmalarını kullanabilir.

Omurilik yaralanması yaşarsanız, doktorunuz durumunuzu değerlendirmek için miyelografiyi kullanabilir. Bu prosedürde, omuriliğinizdeki sinirlere özel bir boya yerleştirecekler. Bu, sinirlerinizi röntgende daha net görmelerine yardımcı olacaktır. Ayrıca bir elektromiyografi de yapabilirler. Bu prosedürde, kaslarınızdaki elektriksel aktiviteyi ölçmek için sensörler kullanacaklar.

Tedavisi;

Tedavi planı, felcin altında yatan nedene ve yaşanan semptomlara bağlı olacaktır. Örneğin;

  • Ameliyat veya olası amputasyon
  • Fizik Tedavi
  • Terapi
  • Tekerlekli sandalyeler, diş telleri, mobil scooterlar veya diğer cihazlar gibi hareketlilik yardımcıları
  • Spastik felçiniz varsa, botoks veya kas gevşetici gibi ilaçlar

Çoğu durumda felç tedavi edilemez. Ancak bir sağlık ekibi, semptomları yönetmeye yardımcı olacak çeşitli tedaviler, araçlar ve stratejiler önerebilir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Apopleksi (Felç, İnme) Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Teşhisi, Tedavisi

Semptomları genellikle birkaç dakika içinde aniden ortaya çıkan Apopleksi (Felç, İnme), beyin veya beyne giden sinirleri etkileyen bir olay neticesinde geçirilen rahatsızlığa verilen addır.

Apopleksi, beyin hücrelerinin bir kısmına yeterli kan verilmemesine neden olur ve bu nedenle ya beyin ölür ya da beyin normal şekilde çalışmayı durdurur.

Apopleksin neden olur?

Birçok faktör beyinde kan pıhtılaşması ve kanama riskini artırır. Ateroskleroz, apopleksinin başlıca nedenidir. Kan damarları kirlendiğinde, beyni kanla besleyen kan damarlarında kan pıhtıları oluşabilir. Ayrıca, kalsifiye kan damarları kolayca çatlayabilir ve beyin kanamasına neden olabilir.

Yüksek tansiyon felç başka önemli nedenidir ve yüksek tansiyonu varsa özellikle inme riskiyle karşı karşıya olduğunu, ama aynı zamanda kan pıhtılaşması riskini artırır. Düzensiz kalp atışı da beyindeki kan pıhtılaşma riskini artırır.

Ayrıca, bir dizi başka risk faktörü vardır:

Diyabet ateroskleroz ve dolayısıyla psikoz riskini artırır.
Sigara ve aşırı kilo apne riskini artırır.
Alkol tüketimi biraz daha karmaşıktır, çünkü ılımlı tüketim apopleksi riskini azaltırken, yüksek tüketim apneaksi riskini arttırır. Ek olarak, apopleksi riski yaşla birlikte artmaktadır.

Apopleksi nasıl hisseder?

Apopleksinin semptomları çok farklı olabilir. Kan pıhtısının ya da kanamasının nerede olduğuna ve ne kadar büyük olduğuna bağlı. Semptomlar genellikle sadece vücudun bir tarafından gelir. Orada nadiren felç ile ilişkili ağrı olacak, ancak bir beyin kanaması ile ilgili baş ağrısı alabilirsiniz. Genellikle, inme aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlasıyla oluşur:

Kolun felci
Kemiklerin felci
Yüzün bir tarafında felç
Zorluk konuşan
Anlayış sorunlar
Sorunları yutma
Görüş alanının yarısında körlük
Koordinasyon sorunları
Denge sorunları
Ağlamak açıklanamaz gibi görünüyor.

Semptomlar genellikle birkaç dakika içinde aniden ortaya çıkar.

Tedaviye daha iyi bir seçenek olduğu için hemen tıbbi yardım alın.

Apopleksi nasıl tedavi edilir?

Psikiyatrik hastalığın ilk belirtilerinden hemen sonra hastaneye gelirseniz, kan pıhtılarını eriten ilaçlar alabilirsiniz. Bu tedaviyi vermek için, ancak inme bir kan pıhtısı nedeniyle emin olmak gerekir, ve bu yüzden bir beyin kısa sürede tarama olmalıdır.

Semptomların başlangıcından 4 saat sonra verilirse kan pıhtılaşması tedavisinin belgelenmiş bir etkisi vardır, ancak daha erken o kadar iyidir. Malignite bir beyin kanamasından kaynaklanıyorsa nadiren bir ameliyat olabilir. Bu her halükarda bir CT taraması gerçekleştirecek veya MR bir kanama veya beyin kan pıhtısı olup olmadığını netleştirmek için en kısa sürede tarayın.

İnme her zaman BT kesitlerinde, ancak beyin BT değişiklikleri görmek için önce bir kan pıhtısı tarafından, en az 6 saat bırakın edilebilir. Diğer taraftan, bir MR taramasında, hem kan pıhtısı hem de beyin kanaması ile değişiklikleri anında görebilirsiniz. Hastanede, hastanın tekrarlayan tedavi ve tedaviye başlama riski olup olmadığı araştırılacaktır.

 

Paylaşın