Erzurum Olayları: Erdoğan, İmamoğlu’nu Suçladı

Seçim çalışmaları kapsamında Edirne’de halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na Erzurum’da düzenlenen taşlı saldırıya ilişkin, “Provokasyonlarla olay çıkarıyorlar” ifadesini kullandı.

Erdoğan, konuşmasında, “Teknolojik imkanların böyle geliştiği dönemde bu numaralar bayatladı. Kendi provokasyonları ile olay çıkarıp utanmadan şehirlerimizi karalamaya çalışıyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim çalışmaları kapsamında Kırklareli ve Edirne’de halka hitap etti.

Erdoğan’ın Kırklareli konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Biz CHP’ye, İP’e vatanımızı böldürtmeyeceğiz. Nice badirenin üstesinden böyle geldik ve bunlara fırsat vermedik. 14 Mayıs’ta da aynısını başaracağız. Bizi Alevi-Sünni, Türk-Kürt-Roman diye ayırmak isteyenlere, hayat tarzı üzerinden bölmeye çalışanlara müsaade etmeyeceğiz. 85 milyonun tamamı arasındaki komşuluk hukukunu, vatandaşlık bağlarının zedelenmesine rıza göstermeyeceğiz.

Türkiye Yüzyılı’nı sizlerle omuz omuza inşa edeceğiz. Büyük ve güçlü Türkiye’nin kapılarını sizlerle aralayacağız. Ne diyorlar, Öcalan’ın cezaevi kapısını kıracaklarmış. Ne diyorlar, Selo’yu cezaevinden çıkaracaklarmış. Bu Selo ne yaptı, Diyarbakır’da bizim Kürt kardeşlerimizi 51 tane öldürdüler. Bunun için 14 Mayıs çok önemli.

Kırklareli’nin benim siyasi hayatımda farklı yeri var. Okuduğumuz bir şiir yüzünden cezalandırıldığımda Kırklareli bizi Pınarhisar’da misafir etti. O kara günleri hiçbir zaman unutmadık. Yüzbinlerin bizleri Pınarhisar Cezaevi’ne yolcu ederken döktüğü gözyaşını unutmadık.

Pınarhisar’da haksız şekilde tutulduğumuz o günleri tefekkürler, istişare ile geçen bir okul olarak gördük. Darbecilerin milletimizle bağımızı koparmak için attıkları zindan yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Partimizin ufkunu burada çizdik. Türkiye ile hayallerimizi burada şekillendirdik.

Milletimizin ayağına vurulan vesayet zincirlerini, kaos, kriz prangalarını parçaladık. Türkiye’yi her alanda başarıdan başarıya koşturduk. Bürokratik oligarşinin takoz koyduğu, muhalefetin engel çıkardığı projelerimizi saymaya kalksak bitiremeyiz.

Biz bu sabotaj siyasetine teslim olmadık. Bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Hedeflerimize ulaşmak için daha çok koşacağız. Pazar gününe kadar 6 gün kaldı. Seçim dönemleri kimi için bol keseden boş vaat dağıtma dönemidir. Doğruluğuna yanlışlığına bakmadan seçtikleri vaatleri sağa sola savururlar.

Çiftçiye bedava traktör dediler. Size bedava traktör geldi mi? Suyu, elektriği, ulaşımı ücretsiz yapacağız dediler, oldu mu? Seçim bittikten sonra vaat bohçasının ağzını bağlayıp sandığa koyuyorlar. Bu eski Türkiye’nin siyasetçi modelidir. Biz 2002’de bu siyaset anlayışına son verdik. Seçim meydanlarında ne diyorsak göreve gelince hayata geçirdik.

Bay bay Kemal sen Londra’daki tefecilere git avucunu yalayacaksın. Onlardan sana yar olmaz. Ama sen zaten seçim kazanamayacaksın ki. Sen ciddi manada zavallısın. Bunlar esrarkeş, eroinkeş; bundan kazanım eden tefeciler. Kendi kaynaklarımızı kullanacak, kimseye el açmadan toplumun refahını artıracağız.

Çanakkale Köprüsü’nü onlardan aldığımız parayla mı yaptık? Kira meselesini de, çarşı pazarda aşırı fiyat artışını da hal yoluna biz koyarız. Bunlar Kürt kardeşlerimizi de istismar ediyorlar. Sandıkta bunların işini bitirmemiz lazım. Kendi seçmenlerine ‘tıpış tıpış oy vereceksiniz’ dedikleri aday bu.

“Provokasyonlarla olay çıkarıyorlar”

Erdoğan, Trakya turuna Kırklareli’nden sonra Edirne mitingiyle devam etti.

Erdoğan konuşmasında, Ekrem İmamoğlu’na Erzurum’da düzenlenen saldırıya ilişkin, “Provokasyonlarla olay çıkarıyorlar” ifadesini kullandı. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Kaybedeceklerini anladıkları için şimdiden çamura yatmaya başladılar. Her partinin temsilcisinin yer aldığı heyetlerin gözetimindeki çalışmaların üzerine sanki bunu bilmiyormuş gibi gölge düşürmeye çalışıyorlar. Teknolojik imkanların böyle geliştiği dönemde bu numaralar bayatladı.

Kendi provokasyonları ile olay çıkarıp utanmadan şehirlerimizi karalamaya çalışıyorlar. İste dün İstanbul’u gördünüz, 1 milyon 700 bin insan Atatürk Havalimanı’ndaydı. Milleti tahrik ederek güçleri yetmeyince tahkir ederek yaşayacakları hezimete kılıf arıyorlar. Edirne’de şu anda 25 bin kişi var.”

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

CHP’li 11 İl Belediye Başkanından Kılıçdaroğlu’na Destek

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) 11 büyükşehir belediye başkanı ortak bir açıklama yaparak Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek verdi.

Ortak açıklamada, “Umut dolu bu yolculukta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile yürümekten gurur duyuyor ve kendisine sonuna kadar güveniyoruz. Bu yolculuğun sonunda zafere ulaşacağımıza da yürekten inanıyoruz. Biliyoruz ki milletimiz de hak, adalet ve demokrasi yolculuğumuzda bizleri ve Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu asla yalnız bırakmayacaktır” denildi.

CHP’li 11 belediye başkanının imzasını taşıyan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na desteklediklerini ifade eden metin şöyle:

“Bizler Cumhuriyet Halk Partili 11 İl Belediye Başkanı olarak; ülkemizin içinden geçtiği bu zor günlerde bir yandan yurttaşlarımızın yaralarını sarmak adına çalışmalarımızı büyük bir gayretle sürdürüyor, bir yandan da Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında daha demokratik, daha zengin ve daha çağdaş bir Türkiye inşası yolunda mücadelemizi sürdürüyoruz.

Çok kısa bir süre sonra gerçekleşecek olan 13. Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri öncesi Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun her fırsatta vurguladığı demokratik, eşitlikçi ve liyakate dayalı bir Türkiye kurma arzusu ve gayretini, bu süreçteki kararlı duruşunu, bütünleştirici tavrını heyecanla takip ediyor ve bizlerle çalışmalarımızı bu gayede şekillendiriyoruz.

Umut dolu bu yolculukta Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile yürümekten gurur duyuyor ve kendisine sonuna kadar güveniyoruz. Bu yolculuğun sonunda zafere ulaşacağımıza da yürekten inanıyoruz.

Biliyoruz ki milletimiz de hak, adalet ve demokrasi yolculuğumuzda bizleri ve Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu asla yalnız bırakmayacaktır. Kamuoyuna saygılarımızla.”

İmzası bulunan belediye başkanları: 

Faruk Demir – Ardahan Belediye Başkanı

Demirhan Elçin – Artvin Belediye Başkanı

Melek Mızrak Subaşı – Bilecik Belediye Başkan Vekili

Tanju Özcan – Bolu Belediye Başkanı

Ali Orkun Ercengiz – Burdur Belediye Başkanı

Ülgür Gökhan – Çanakkale Belediye Başkanı

Recep Gürkan – Edirne Belediye Başkanı

Mehmet Siyam Kesimoğlu – Kırklareli Belediye Başkanı

Selahattin Ekicioğlu – Kırşehir Belediye Başkanı

Barış Ayhan – Sinop Belediye Başkanı

Vefa Salman – Yalova Belediye Başkanı.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Edirne’den İktidar Mesajı Verdi

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, partisinin Edirne’de düzenlediği grup toplantısında yaptığı konuşmada, iktidara hazır olduklarını ifade ederek, “Tek kişinin iradesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bırakmayacağız. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Halkın Cumhurbaşkanı olacak. Birilerinin Cumhurbaşkanı olmaz. Yapacak çok işimiz var. Neyi nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz.” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin konuşmasının devamında, “Altı lider de çok iyi biliyor. Bütün mesele bunun zamanlaması. Bununla ilgili çalışmayı da yapıyoruz. Belli bir yere geldikten sonra kamuoyuyla paylaşacağız. Altı parti farklıyız ama hepimiz bu ülkenin demokratikleşmesini savunuyoruz.” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri, seçildiklerinde ülkeyi Çankaya’dan yöneteceklerini belirterek, “Bizim sarayımız yok. Beyefendiye tahsis edilen 10 tane saray var. Biz, ülkemizi mütevazi Çankaya’dan yönetmek isteriz. Bizim hedefimiz şu, Erdoğan’a da söyledim. Allah aşkına israf haramdır, israf yapma. Bari bir israf genelgesi çıkar. Yetmiyor mu bir uçak sana? Hiçbir Osmanlı padişahına nasip olmamış kadar sarayın var. Ne yapacaksın bu sarayları? Düzelteceğiz” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’in tatile girmesinin ardından başladığı grup toplantılarına bu hafta Edirne’de devam etti. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Edirne 8300 yıllık tarihiyle görkemli bir kent. Metrekare başına düşen tarihi eser itibariyle Floransa’dan sonra dünya ikincisi. O nedenle bu kenti bütün dünyaya tanıtmak zorundayız. Türkiye’ye gelen her üç turistten biri Edirne’ye geliyor.

Bugün bir ayçiçeği tarlasına gittik. Çiftçilerle buluştuk, dertlerini kısmen de olsa dinledik. Bir sorunu çözmek istiyorsan sorunu yaşayanı dinleyeceksin. Mazotta sıkıntımız var diyorlar. Gübre de sıkıntımız var diyorlar. İlaçta, tohumda sıkıntı var diyorlar. Ürünü satacağız ya zarar edersek diyorlar. Söyledim, tonunu 16 bin liradan almak zorundadır mevcut iktidar.

Pandemiden sonra tarımın bir stratejik sektör olduğunu bütün dünya öğrendi. Bizi yönetenler tarımı stratejik sektör olduğunu öğrenebildiler mi? Erdoğan iktidarları döneminde 34.5 milyar dolar ayçiçeği ve benzeri ürünlerin ithalatına para verildi.

Trakya topraklarının bölündüğünü de biliyorum. Bu konuda da kaygılar var. Bu bereketli toprakların sanayiye dönüşmemesi lazım. Bu topraklar bizi besleyen topraklar, tarım için korunması lazım.

Akaryakıta zam geldi. Şehirde yaşıyorsanız arabanızı kullanmazsınız. Otobüse, metroya binersiniz. Çiftçi ne yapacak? Tarlaya metroyla mı gidecek? Tarlaya belediye otobüsüyle mi gidecek? Traktörle gidecek. Ona mazotu indirimli vereceksin. KDV’siz ÖTV’siz. Bu konuda Bay Kemal’in sesi var. Açık ve net söylüyorum iktidarımızda çiftçiye mazotu KDV’siz ÖTV’siz kırmızı mazot vereceğiz.

Kadın kardeşlerim için şunu söyleyeyim. Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. Hiçbir evde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Özellikle yoksul ailelerde kadın kardeşlerime söylüyorum. Sizi yaşadığınız evde erkeğe muhtaç etmeyeceğim. Yoksulluğu yenmek için yoksulu afişe etmeyeceksiniz. Sağ elin gördüğünü sol el görmeyecek. İnsanın onurunu koruyacaksınız. Yoksulluk kader değildir. Yoksulluğu yaratan iktidarın politikalarıdır. Aile Destekleri Sigortası, 1971 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu hayata geçireceğine dair söz vermiş. Niçin bugüne kadar hayata geçmedi? Çünkü yoksulluğu kullanıyorlar, istismar ediyorlar. Bu kardeşiniz diyor ki, ister oy verin ister oy vermeyin hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği Türkiye’yi kesinlikle yaratacağız.

“10 tane saray var”

Bizim sarayımız yok. Beyefendiye tahsis edilen 10 tane saray var. Biz, ülkemizi mütevazi Çankaya’dan yönetmek isteriz. Bizim hedefimiz şu, Erdoğan’a da söyledim. Allah aşkına israf haramdır, israf yapma. Bari bir israf genelgesi çıkar. Yetmiyor mu bir uçak sana? Hiçbir Osmanlı padişahına nasip olmamış kadar sarayın var. Ne yapacaksın bu sarayları? Düzelteceğiz.

Bir devletin erdemle, ahlakla yönetilmesi gerektiğini defalarca söyledim. Bir devlet hukukun üstünlüğü ile yönetilir. Baskı, şiddet ile yönetilmez. Her alanda demokrasi istiyoruz. Devleti ahlakla, bilgiyle, birikimle yöneteceksiniz. Şu anda çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıyayız. TBMM’ye bakın. Milletvekillerinin büyük bir kısmı milletin değil, sarayın vekili. Saraydan talimat alıp el kaldırıp indiren insanlar milletin sesi olamazlar.

Sarayın talimatını dinleyen savcı hemen alınır süratle Yargıtay üyesi yapılır. Bir tek kararın altına imzası olmadan AYM’ye seçilir. Bay Kemal de bunu yiyecek… Yemezler. Bu kadar yargıç varken birisi paraşütle gelecek niçin? Sezgin Baran Korkmaz’ı talimatla serbest bıraktılar ya onların ödüllendirilmesi lazım. Nereye üye olursan ol sen yargıçlık yapamazsın. Yargıç vicdanıyla karar veren kişidir. KPSS bunun en basit örneğidir. Olay bu kadar büyümese derhal kapatacaklardı. Dünyanın yolsuzluğu var, beşli çeteler malı götürüyor. Görevlendirsene Devlet Denetleme Kurulu’nu. Görevlendiremez oraya, kendisi de bir parçası çünkü.

Tek kişinin iradesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bırakmayacağız. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Halkın Cumhurbaşkanı olacak. Birilerinin Cumhurbaşkanı olmaz. Yapacak çok işimiz var. Neyi nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Altı lider de çok iyi biliyor. Bütün mesele bunun zamanlaması. Bununla ilgili çalışmayı da yapıyoruz. Belli bir yere geldikten sonra kamuoyuyla paylaşacağız. Altı parti farklıyız ama hepimiz bu ülkenin demokratikleşmesini savunuyoruz.

Kur korumalı mevduat… ‘Faize karşıyım’ diyor, değil mi? Erdoğan ‘faize karşıyım’ diyor. İlk altı ayda yani bu yılın ilk altı ayında felaket bir tablo var; bankaların kârı milyarları buluyor. Bu yılın ilk altı ayında bankaların kârı yüzde 400. Faiz geliyor, banka ne yapar? Para ticareti yapar, kredi verir, faiz uygular karşılığını alır. Eğer bankalar yüzde 400 ilk altı ayda kar elde ediyorsa… Çiftçi yüzde 400 kar elde ettin mi? Hayır. Esnaf, sanayici, ücretli? Hiçbir meslek grubu yüzde 400 kar elde etmedi. Bankacılık hariç. Yüzde 400 kar. Neymiş? Beyefendi faize karşıymış. Ne yapacaksın? Karşı olduğunu söyleyeceksin, birileri malı götürecek. Sadece bu mu? Hayır. Kur korumalı mevduat. ‘Ekonominin kalbine yerleştirilmiş bombadır’ diyorlar. Bomba değil, atom bombası, atom bombası. Dünyanın parası, beyler götürdüler. Bir; parayı yatırıyorsun, Türk lirası yatırıyorsun. İki; sana güvence veriyorlar. Üç; faiz artarsa, ‘hiç merak etme hiç zararın olmayacak dövizle ödeyeceğiz.’ O garantiyi de sana veriyorlar. Vergi? ‘Senden vergi de almayacağım’ diyor.

“Bizim iktidarımızda öyle döviz garantisi falan filan yok”

Buradan kur korumalı mevduat sahiplerine, yani bir avuç kişiye sesleniyorum. Bizim iktidarımızda; sadece ve sadece faizi alacaklar. Öyle döviz garantisi falan filan yok. Türkiye, sömürge bir ülke değil. Birilerinin sömürge alanı da değil. Bu ülkenin hakkını, hukukunu da sömürü etmeyeceğiz kimseye. Paran varsa bankaya yatırsın, kaç lira faiz götürür koyarsın faizini de alırsın.

Kardeşim sonra döneceksin, sanayiciye gideceksin ‘sen stokçuluk yapıyorsun’ diye suç atacaksın. Stokçuluk yapıyorsun dedikleri reel sektörün, 160 milyar dolarlık açığı var. Para ihtiyacı var. Bunların ekonomiden haberleri bile yok. Ekonomi nasıl yönetilir bunu dahi bilmiyorlar. Bir sanayiciye, ‘stokçu’ denir mi Allah aşkına? Adam üretiyor zaten belli bir stoku olmak zorunda. Üretimin ne olduğunu, stokun ne olduğunu bilmiyorlar. Ama stokçuluğu çok iyi biliyorlar. Ülkenin çözülecek çok sorunu var. Ama biz çözeceğiz. Bundan emin olmanızı isterim. Sanayiciler de özellikle katma değeri yüksek ürün ürettikleri sürece hep yanlarında olacağız.

İktidarımızda ilk bir hafta içinde esnafın bankalardan ve esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları faizleri sileceğiz. Faiz olmayacak, bir sefere mahsus faizleri sileceğiz. Zaten esnaf battı. Yerine koyamıyor zaten esnaf. Bir de faiz var, sürekli takla attırıyor, sürekli borçlar büyüyor, ödeyemiyor.

Çiftçiye de sözüm var. Çiftçilerin de bankalardan ve tarım kredi kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz. Onların da faizi olmayacak. Bir sefere mahsus olarak silinecek. Dolayısıyla kim üretiyorsa, kim emek harcıyorsa onlardan yana politika izlemeye devam edeceğiz.

Başka? Elbette ki kamunun kendi içinde de sorunları var. Örneğin; dünyada hastanesi olmayan tek ordu, bizim ordumuz. Askeri hastaneleri yeniden açacağız. GATA’yı tekrar şanlı ordumuza teslim edeceğiz.

Başka ne yapacağız? Allah nasip ederse sizlerin takdiriyle iktidar olduğumuzda göreceksiniz. Cumhuriyet döneminde kaybettiğimiz bir yer var. Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu yer. Bunlar kendilerini kahraman ilan ediyorlar. Ya türbeyi kaçırıp, o toprağını terk eden adamı kahraman ilan ettiler. Akıl tutulması var. O türbeyi yerine götüreceğiz. Şanlı bayrağımızı oraya dikeceğiz. Hiç kimsenin endişesi olmasın.

Buraya bir parantez açalım. Bahçeli ne diyor bunun için Allah aşkına? Ne diyor Bahçeli? Bana kızıyor. Bizim milliyetçiliğimiz öğrenmek istiyorlarsa rahmetli Ecevit’e bakacaklar. Kıbrıs’a bakacaklar. Akdeniz’e bakacaklar, Akdeniz’in sularına bakacaklar. Sen kim; bizim milliyetçiliğimiz, tartmak, ölçmek kim? Süleyman Şah Türbesi kaçınırken, toprak terk edilirken sesin bile çıkmadı. Parantezi kapatalım.

EYT’liler… Biliyorum, sizin sorununuzu biliyorum. EYT sorununu çözecekse, bir kişi çözer. Onun adı da Bay Kemal. Hiç endişe etmeyin.

“Ceplerini dikeceğim”

O malı götürenlerin ceplerini tamamen dikeceğim. Arayacaklar, cep bile yok. Ceplerini dikeceğim, hiç merak etmeyin. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Ülkemiz en zor koşullarda bile başarıyı yakalamış bir ülke. Olağanüstü bir potansiyelimiz var. Gençlerimiz olağanüstü güzel şeylerin altına imza atıyorlar. Spordan tutun bilime kadar çok şey var, çok güzel şeyler yapılıyor. Üniversitelerimizi mahvettiler biliyorum ama üniversiteleri de ayağa kaldıracağız.

Barış akademisyenlerini derhal bir kararnameyle bir hafta içinde görevlerine iade edeceğiz. Bir üniversitede her türlü düşünce özgürce tartışılmalıdır. Bir örnek vereyim, Orta Çağ’da bir adam çıkmış demiş ki ‘beyler dünya yuvarlaktır.’ ‘Vay sen misin?’ Yakalayıp, doğru engizisyon mahkemesine çıkarmışlar. ‘Sen nasıl milyarlarca insan düz diyor, sen nasıl diyebilirsin, dünya yuvarlaktır.’ Milyonlarca kişi mi haklı, bu bir kişi mi haklı? Dolayısıyla bütün aykırı düşüncelere bizim ihtiyacımız var. Hiçbir aykırı düşünceden korkmamak lazım. Düşündükçe insanoğlu geleceği daha sağlıklı kurgular ve daha sağlıklı oluşturur.

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Devlet Planlama Teşkilatını kapattı. Akıl alacak şey değil. Bir kişi, her şeyi bilince; planlamayı da o biliyor. Dua edin ameliyathaneye girmedi, ya bypass yapmaya kalkarsa ne olacak, o da olabilir.”

Paylaşın

Sınırda Donarak Ölen Göçmenlerin Sayısı 16’ya Yükseldi

Edirne Valiliği İpsala ilçesinde Yunanistan unsurları tarafından geri itildiği belirtilen ve soğuktan donarak ölen göçmen sayısının 16’ya yükseldiğini duyurdu. Ekiplerin bölgedeki çalışmaları devam ediyor.

Jandarma, polis ve AFAD ekipleri tarafından çalışmaların devam ettiğini bildiren Valilik, Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Bölgede yapılan arama, tarama faaliyetleri sonrasında maalesef 4 göçmenin daha cansız bedenine ulaşılmıştır” bilgisini paylaştı:

Edirne Valiliği dün de İpsala ilçesi Paşaköy köyü Mandakoru mevkisinde Yunanistan tarafından geri itilen 22 kaçak göçmenden 12’sinin donarak hayatını kaybettiğini duyurmuştu.

Yunanistan üzerindeki baskı artıyor

Yunanistan, uzun süredir insan hakları örgütleri ve göçmen kuruluşlarının geri itmeler konusundaki suçlamalarıyla karşı karşıya. 2020’de yardım kuruluşları Oxfam ve WeMove Europe, sığınmacılara karşı AB hukukunu sistematik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan hakkında ihlal davası açılması talebiyle AB Komisyonu’na başvurmuştu.

Geçen yıl Ekim ayında da Avrupa Parlamentosu’ndaki ikinci büyük grup olan Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D), sığınmacıların geri itilmesi (pushback) uygulamaları nedeniyle ihlal prosedürü başlatılmasını talep etti.

Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Ekim ayında yaptığı açıklamada geri itme iddialarıyla ilgili Yunanistan ve Hırvatistan’ın soruşturma başlatmasını talep etmiş, “Bu tür suçlamalar Avrupa Birliği olarak saygınlığımıza gerçekten zarar veriyor” demişti.

“Özür dilemeyeceğiz”

Yunan hükümeti ise suçlamaları reddediyor. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitrakis geçen yıl yaptığı açıklamada sınır koruma önlemlerinin uluslararası ve Avrupa yasaları çerçevesinde yürütüldüğüne vurgu yaparak AB’nin yasa dışı yollardan insanları AB’ye sokmaya çalışan “suç çetelerinin” hedefi olduğunu ifade etmiş ve “Avrupa’nın sınırlarını korumaya ve bu tür çetelere son vermeye odaklanmayı sürdürdüğümüz için özür dilemeyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre sadece Yunanistan’da Ocak 2020-Mart 2021 döneminde Ege’deki adalar ve Meriç’teki kara sınırında yasa dışı 300 geri itme vakası belgelendi.

Paylaşın

Sınırda Donarak Ölen Göçmenlerin Sayısı 12’ye Yükseldi

Edirne Valiliği, Yunanistan sınırındaki İpsala ilçesinde Yunanlılar tarafından geri itilen ve donarak yaşamını yitiren göçmen sayısının 12’ye ulaştığını açıkladı. Donma riski altındaki bir göçmenin ise kurtarılarak Keşan Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği bildirildi.

Paşaköy Köyü Mandakoru mevkiinde 9 göçmenin cansız bedenine ulaşıldığı, arazide yapılan arama tarama çalışmaları sonrasında 2 göçmenin daha donmuş halde bulunduğu bildirildi. Valilik, hastaneye sevk edilen bir göçmenin de kurtarılamayarak hayatını kaybetmesi üzerine can kaybının 12’ye ulaştığını kaydetti.

Açıklamada, tıbbi yardım ihtiyacı olabilecek göçmenler için jandarma, sınır birlikleri, polis ve AFAD ekipleri tarafından bölgede yürütülen arama tarama faaliyetlerinin devam ettiği ve konuyla ilgili adli soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Yunanistan üzerindeki baskı artıyor

Yunanistan, uzun süredir insan hakları örgütleri ve göçmen kuruluşlarının geri itmeler konusundaki suçlamalarıyla karşı karşıya. 2020’de yardım kuruluşları Oxfam ve WeMove Europe, sığınmacılara karşı AB hukukunu sistematik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan hakkında ihlal davası açılması talebiyle AB Komisyonu’na başvurmuştu.

Geçen yıl Ekim ayında da Avrupa Parlamentosu’ndaki ikinci büyük grup olan Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D), sığınmacıların geri itilmesi (pushback) uygulamaları nedeniyle ihlal prosedürü başlatılmasını talep etti.

Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Ekim ayında yaptığı açıklamada geri itme iddialarıyla ilgili Yunanistan ve Hırvatistan’ın soruşturma başlatmasını talep etmiş, “Bu tür suçlamalar Avrupa Birliği olarak saygınlığımıza gerçekten zarar veriyor” demişti.

“Özür dilemeyeceğiz”

Yunan hükümeti ise suçlamaları reddediyor. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitrakis geçen yıl yaptığı açıklamada sınır koruma önlemlerinin uluslararası ve Avrupa yasaları çerçevesinde yürütüldüğüne vurgu yaparak AB’nin yasa dışı yollardan insanları AB’ye sokmaya çalışan “suç çetelerinin” hedefi olduğunu ifade etmiş ve “Avrupa’nın sınırlarını korumaya ve bu tür çetelere son vermeye odaklanmayı sürdürdüğümüz için özür dilemeyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre sadece Yunanistan’da Ocak 2020-Mart 2021 döneminde Ege’deki adalar ve Meriç’teki kara sınırında yasa dışı 300 geri itme vakası belgelendi.

Paylaşın

Edirne: Uzunköprü, Telli Çeşme

Telli Çeşme; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi, Telli Çeşme Meydanı’nda yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1800’lü yıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Çeşmenin suyu Sultan II. Murat’ın getirttiği su şebekesinden sağlanmıştır. 1960 yılında asıl yerinden alınıp 4-5 metre uzağa şimdi bulunduğu yere taşınmıştır.

Günümüzde iki musluğu olan çeşme 4 musluklu olarak tek parça som mermerden yapılmıştır. Yine mermerden bir adet yalağı bulunan çeşmenin üzeri Lale Devri süslemeleri ile aynı özellikleri taşıyan kıvrık dallar, rumiler, sarkıtlı-saçaklı süsler, selvi ve artık nesli tükenmiş olan İstanbul lalesi motifleri ile süslenmiştir.

Sanat tarihi yönünden çok değerli bir yapıttır. Ne yazık ki 1920-1922 Yunan İşgali sırasında bu süslemeler ile çeşmenin dört tarafında bulunan kitabelerin üzeri kazınmıştır. Bu yüzden yapılış tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı hakkındaki bilgiler silinmiş, süslemelerinse yalnız izleri kalmıştır.

Paylaşın

Edirne: Gazi Turhan Bey Camii ve Türbesi

Gazi Turhan Bey Camii ve Türbesi; Edirne’nin Uzunköprü İlçesine bağlı Kırıkkavak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Gazi Turhan Bey Türbesi, caminin hemen yanında yer almaktadır. Cami ve türbenin sağlam durumunu gösteren fotoğraflar bulunmuş, bilgi ve belgeler ile röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri onaylanmıştır. Türbe kare planlı ve kübik gövdeli, üzeri sağır ve yüksek kasnakla geçilen bir kubbe ile örtülüdür. Türbe düzgün kesme taşlarla yapılmıştır.

Türbe kapısı ve her cephede yer alan ikişer pencere açıklıkları düz lentolu olup sağır alınlıklı sivri kemerlere sahiptir. Gazi Turhan Bey’in Kırkkavak Köyü’nde cami, türbe, imaret, medrese, hamam ve zaviye yaptırdığı 1454 tarihli vakfiyesinden bilinmektedir. Köyün hemen dışında yer alan külliye hakkında net ve ayrıntılı bir bilgi bulunmamaktadır.

Cami’de yapı malzemesi olarak düzgün kesme taş ve tuğla kullanılmıştır. Beden duvarlarında, minare kaidesinde ve üst örtüde taş ve tuğla örülerek hem almaşık hem de kasetleme tekniği uygulanmıştır. Minare gövdesi ve kemerlerde yapı malzemesi olarak tuğla kullanılmıştır. Kare planlı ve tek kubbeli olarak yapılan cami, kuzeybatı köşesinde yer alan minaresiyle anıtsal bir görünüme sahiptir.

Camide toplamda dört pencere yer almaktadır. Kuzey cephesinin batı ucunda giriş kapısı bulunmaktadır. Tüm cephelerinde ahşap kiriş ve hatıllara ait izler görülmektedir. Kiriş ve hatıl izlerinden, son cemaat yerinin ahşap bir çatı ile kapatılmış olabileceğini anlamaktayız. Güney duvarı ortasında beşgen planlı mihrap nişi yer almaktadır. Bu niş, tamamen alçı ile kaplı olup, beş sıra mukarnaslı kavrasaya sahiptir.

Tek süsleme öğesi olan iki gül rozeti burada yer alır. Dökülen sıvalardan kubbe ve geçişlerde yapı malzemesi olarak tuğla kullanıldığını görmekteyiz. Minaresi, poligonal kaideli, silindirik gövdeli ve tek şerefeli olarak yapılmıştır. Minareye, sivri kemerli bir kapı ve dört merdivenle ulaşılmaktadır. Ayrıca şerefeye ulaşılan merdivenlerin ahşaptan yapıldığını bilmekteyiz. Gazi Turhan Bey’e ait bu külliye kompleksi içerisinde yer alan diğer yapılar günümüze sağlam kalmıştır.

Paylaşın

Edirne: Uzunköprü, Muradiye Camii

Muradiye Camii; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi, Değirmenci Mahallesi, Hayrabolu Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Muradiye camisinin ilk yapımında kubbeli olduğununa dair minyatür resimler bulunduğu da belirtilmektedir. Caminin ön, arka ve yan saçak örtüleri düz çatı olarak yapılmıştır. Sağ ön köşede kesme taştan yapılmış tek şerefeli bir minaresi vardır.

Zaman aşımı nedeniyle pek yıkkın duruma gelen camiyi 1621 yılında II.Osman yeniden onartmış, duvarları kendi moloz taşları ile yapılmıştır. Caminin ilk kuruluşundaki durumunu belirten minyatür resimde bahsedilen ortasındaki kubbe bölümü bütünü ile değiştirilmiş, çatı beşik örtü durumuna getirilmiş ve kurşunla kaplanmıştır.

22×19 m. boyutunda, dikdörtgen biçimindeki caminin, bu boyutlara göre duvardan pek alçaktır. Yüksekliği 5.70 metrediCaminin önünde 3.80 X 22.20 metre boyutunda bir sundurması vardır. Sundurmanın çatısı on iki ahşap direk üzerine basmaktadır. Daha sonraki onarımlarda sundurmanın direkleri kaldırılmış, yerine duvar örülmüştür.

Caminin çatısı duvarlar ve iki sütun üzerine oturtulmuştur. Osmanlı dönemi camilerinde yapılmış, dikdörtgen beşik örtülü camilerinin en büyüğüdür. Caminin içinde on iki ahşap direk üzerine oturtulmuş bir harimi vardır.

Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II.Murat Devri yapıtında Uzunköprü II.Murat camisinin mihrabı güneyden doğuya 30 derecedir. Oysa Uzunköprü’de caminin kıblesi 34.5 derece olması gerekir diye saptamıştır.

Caminin avlusu ve güneyinde haziresi (mezarlığı) bulunmaktadır. Bu mezarlıklarda Uzunköprü’nün ünlü kişileri gömülüdür. Caminin sol ilerisinde imarete ait aşhane ve medrese bulunmaktaydı. Caminin üç kapısı vardır. Sundurmadan geçen ön giriş kapısı, batı kapısı ve kadınlar kapısı denilen doğu kapısıdır.

Avlusunda da üç kapısı vardır. İkisi batıda biri de doğudadır. Batı üst kapısı üzerinde, Ergene medresesi müderrislerinde Enisü’l-Müsamirin adlı Edirne tarihini yazan Abdurrahman Hibrinin yazmış olduğu Mermer yazıt vardır. Yazıtta, Camiyi II.Murad’ın 1443 yılında yaptırdığı ve II. Osman’ın 1621 yılında onarttığı yazılıdır.

Cami Şadırvanı

Uzunköprü’de Muradiye camisi avlusunda, caminin giriş kapısı karşısında, atalarımızın otağ çadırlarını andıran, üst çatısı piramit biçiminde bir külahla örtülü bir şadırvanımız vardır.

Caminin ayrılmaz bir öğesi olan şadırvan halkın abdest almaları için yapılmış üstü kapalı, çok musluklu bir çeşmedir, ilk yapıldığında suyu Sultan II.Murad’ın Malkoç yöresinden getirttiği su şebekesinden sağlanıyordu. Günümüzde ise kent su şebekesine bağlandığı gibi bir kuyudan santrifüjle de su sağlanabilir durumdadır.

Şadırvan sekizgen prizma biçiminde bir hazinesi ve sekiz muslukludur. Her musluğun önünde, üstü ahşap beton oturma yerleri ve suların etrafa sıçramaması için derince bir yalak vardır, çatısı ilk yapıldığında, sekiz ahşap direk üzerine oturtulmuştu. Yeniden yapılanmasında ise sekiz demirli beton direk kullanıldı. Eski özgün yapısına bağlı kalınarak, hayırsever Sayın Ahmet Akalın tarafından günümüzdeki duruma getirilmiştir.

Paylaşın

Edirne: Aziz Ioannis (Vaftizci Yahya) Kilisesi

Aziz Ioannis (Vaftizci Yahya) Kilisesi; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi, Büyük Şehsuvarbey Mahallesi, Gazi Mahmut Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1875 yılında o dönemde Uzunköprü’de yaşayan Rumlar tarafından Aziz İoannis Prodromos (Vaftizci Yahya) adına yaptırılan Ortodoks kilisesidir. Moloz taştan inşa edilmiş, yer yer süs olarak tuğlalar kullanılmıştır.

Üç nefli (salonlu) bazilika tipindedir. Yarım kubbelidir. Apsis (mihrap) ve çatısı alaturka kiremit ile kaplıdır. Apsis ve salonları yuvarlak kemerli dikdörtgen pencerelidir. Orta nefin duvarları altısı sağda altısı solda olmak üzere 12 Havari’yi tek tek betimleyen freskler ile bezenmiştir.

Yapılış yılı olan 1875’ten Lozan Anlaşması’nda varılan Mübadele (Karşılıklı Yer Değiştirme ) kararı sonucu Rum ahalinin 1924’te bölgeyi terk etmelerine kadar kilisede 17.000 ‘den fazla kişinin vaftiz edildiği bilinmektedir.

Rum ahali giderken çanı da dahil olmak üzere kilise içerisinde bulunan tüm taşınır eşyaları beraberlerinde Yunanistan’a götürmüşlerdir. Kiliseye ait olan büyük çan şu anda İskeçe Kilisesi’nde kullanılmaktadır. Bu tarihten 2011 yılına kadar kilise kullanılmadan atıl bir halde bırakılmıştır.

Uzunköprü Belediyesi tarafından Kasım 2011 tarihinde başlatılan restorasyon çalışmaları 2013 yılında tamamlanmış, eski ihtişamlı görünümüne kavuşturulan tarihi kilise Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da katıldığı büyük bir törenle 11 Mayıs 2013 tarihinde yeniden açılmıştır. Günümüzde kilise Kültür ve Sanat Merkezi olarak hizmet vermektedir.

Paylaşın

Edirne: Uzunköprü, Özgürlük Anıtı

Özgürlük Anıtı; Edirne’nin Uzunköprü İlçesi, Muradiye Camii Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Türk demokrasi tarihinin dönüm noktalarından biri olan II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin anısına yapılmış olan demokrasi anıtıdır. Osmanlı Devleti’nin 23 Temmuz 1908’de ikinci kez ilan ettiği meşrutiyet ile mutlak monarşiden parlamenter rejime geçmesiyle o güne dek görülmemiş bir özgürlükler dönemine girmiştir.

Bu büyük olayın bir ifadesi olarak meşhur Osmanlı aydınlarından ve dönemin Uzunköprü kaymakamı Mazhar Müfit Kansu ile Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar’ın öncülüğü ve girişimleriyle 11 Aralık 1908’de köprünün ilçeye bakan sol baş tarafına dikilmiştir.

6 m yüksekliğinde olan anıt 2 m2’lik bir zemin üzerine inşa edilmiştir. İlk yapıldığında ön tarafına insanların, sol tarafına ise hayvanların kullanması için iki adet çeşme konulmuştur. Ancak 1938’de bu çeşmeler kaldırılmış ve üzerleri kapatılmıştır.

Fransız İhtilali’nin dört büyük ilkesini ifade eden Hürriyet, Adalet, Eşitlik (Müsavat) ve Kardeşlik (Uhuvvet) sloganları tabletler üzerine yazılarak tüm Türk tarihinin ilk hürriyet ve demokrasi anıtı olan Hürriyet Anıtı’nın dört yüzüne yerleştirilmiştir. 1964 yılındaki köprü restorasyonu sırasında anıt asıl yerinin 1 m soluna taşınmış, bu taşınma işlemi sırasında ise orijinal tabletler kaybolmuştur.

Günümüzde anıt üzerinde bulunan tabletler asılları olmayıp kaybolduktan sonra yaptırılan kopyalarıdır. Unutulmaya yüz tutmuş olan Hürriyet Anıtı yapılan restorasyonla tümüyle yenilenerek yapımından tam 104 yıl sonra 11 Aralık 2012 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Paylaşın