DEVA Partisi: Gençler Vaat Değil Çözüm İstiyor

Gençlerin büyük sorunlarından biri haline gelen KYK öğrenim borcuna ilişkin değerlendirmede bulunan DEVA Partili Şanlıoğlu, “Bir ülkenin en önemli sermayesinin ‘insan kaynağı’ olduğu unutulmamalı, beşerî sermayemiz olan gençlerimize sahip çıkılmalıdır” dedi.

Haber Merkezi / Gençlerin KYK borcu altında daha fazla ezilmemesi gerektiğini söyleyen DEVA Partisi Gençlik Politikaları Başkanı Doğa Şanlıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Ülkemizdeki gençlerin yaşadığı en büyük sorunlardan birisi olan yüksek öğrenim kredisi; devlet tarafından öğrencilere yüksek eğitim kurumlarının öğrenimi süresince verilen, zorunlu hizmet yükümlülüğü bulunmayan borç paradır. Genç bireylerin yüksek öğrenim süresince almış olduğu öğrenim kredisi borcunu, mezun olduktan sonra en geç iki yıl süre zarfı sonunda ödemesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu süre zarfınca ödeme yapamayan genç bireylerin borcunun üzerine aylık %1,40 oranında faiz eklenmektedir. İki yıl içerisinde iş bulamayıp borcunu bir yıl daha ertelemek isteyenlere, yine ödemesi gereken miktar üzerinden faiz eklenmektedir. Geride bıraktığımız 2020 yılı itibarıyla vergi dairelerine takip için intikal etmiş borçlu sayısı yaklaşık 3,1 milyon kişi, Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından Maliye Bakanlığına tahsil edilmek üzere gönderilen alacak tutarı ise 5,3 milyar TL’dir.

“İstihdam yok, atama yok, borç var”

TÜİK 2020 Eylül ayı verilerine göre 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfustaki işsizlik oranı %24,3, istihdam oranı ise %31,6 olarak açıklanmıştır. Ödemeler dengesindeki bozukluk, kamu borç yükündeki artış ve azalan yatırımlar nedeniyle istihdam oranları düşmüş, işsizlik oranları da yüksek seviyelere tırmanmıştır. Bununla birlikte eğitim sistemimizdeki yapısal problemler genç işsizliği negatif yönde etkileyerek %25 bandının yukarısına taşımıştır. Bu doğrultuda iş gücü piyasalarında iş bulmaları daha da güç hale gelen 15-24 yaş arası grubun almış oldukları KYK kredilerini uzun yıllar süren işsizlik ve yoksulluk süreci içerisinde geri ödemeleri oldukça zorlayıcı bir hal almıştır.

“İşsizliği minimum seviyeye indirgemek için istihdam oluşturmak ekonomik ve sosyal kalkınmanın en temel yapı taşıdır. Dünyada ve ülkemizde istihdamı sağlayan kuruluşların büyük çoğunluğu özel sektör tarafından sağlanmaktadır. Bu noktada devlete düşen asli görev ise uygun yatırım ortamını sağlayarak büyüme için özel sektörün önünün açılmasına ön ayak olmak ve engelleri ortadan kaldırmaktır. Dünya genelindeki örneklere bakıldığında ise; bazı ülkelerde gelir belirli bir seviyeye ulaşana dek geri ödemenin başlamayacağına hatta geri ödeme başladığında gelir üzerinden belirlenecek belirli bir yüzde ile ödemenin sınırlı tutulacağına ilişkin uygulamalar görülmektedir.”

Çözüm önerileri;

  • Borcun peşin ödenmesi durumunda Yurt İçi ÜFE farkının yüzde 90’ı yerine tamamından vazgeçilmesini öneriyoruz.
  • Aylık taksit ödemelerinin aylık gelirin makul bir oranını aşmaması gerektiğine inanıyoruz.
  • Yeniden yapılandırmanın bozulmasına ilişkin koşulların öğrenciler lehine iyileştirilmesini öneriyoruz.
  • İki yıllık geri ödemesiz dönemin iş sahibi olmayanlar için endeks uygulanmadan ertelenmesini öneriyoruz.
  • Geri ödenecek borcun güncel değerinin hesaplanmasında doğrudan Yİ-ÜFE yerine Yİ-ÜFE ile aylık gecikme zammı oranlarından düşük olanının esas alınmasını öneriyoruz.
Paylaşın