AK Parti’nin Diyarbakır’daki 3 İlçe Başkanı Daha Görevden Alındı

AK Parti Bismil İlçe Başkanı Veysel Yağmur, Kocaköy İlçe Başkanı Şerafettin Yiğit ve Lice İlçe Başkanı Abdülhaluk Tuncay, ‘seçimdeki düşük performansları” gerekçe gösterilerek görevden alındı.

AK Parti Diyarbakır’da, 14 Mayıs’ta yapılan milletvekili seçimlerinde yüzde 23,2 oy alarak Galip Ensarioğlu, Suna Kepolu ile Sait Yaz’ı Meclis’e göndermişti.

7 Ekim’de olağanüstü kongreye gidecek olan ve ‘değişim’ mesajları verilmeye başlanan AK Partinin Diyarbakır İl Başkanlığı’nda görev değişiklikleri yapıldı. Diyarbakır’da, üç ilçe başkanı daha görevden alındı. Görevden almalara ‘seçimdeki düşük performans’ gerekçe gösterildi.

Amida Haber’in aktardığı iddiaya göre, AK Parti Bismil İlçe Başkanı Veysel Yağmur, Kocaköy İlçe Başkanı Şerafettin Yiğit ve Lice İlçe Başkanı Abdülhaluk Tuncay, ‘seçimdeki düşük performansları” gerekçe gösterilerek görevden alındı.

İddiaya göre AK Parti İl Koordinatörü Bismil İlçe Başkanı Veysel Yağmur’un belediye başkanlığı için istifasını istedi. Ancak Yağmur’un bunu kabul etmediği öğrenildi.

Bu arada geçtiğimiz hafta benzer gerekçelerle Kayapınar Uğur Delidere, Ergani İlçe Başkanı Fırat Dolu, Bağlar Maruf Demir, Yenişehir İlçe Başkanı Nupelda Kaya, “seçimdeki düşük performansları” gerekçe gösterilerek görevden alınmıştı.

Edinilen bilgilere göre İl Başkanlığına çağrılan diğer İlçe Başkanları ise uyarıldı. İlçelerdeki değerlendirme sürecinin devam edeceği ifade edildi.

AK Parti ne kadar oy aldı? 

AK Parti Diyarbakır’da, 14 Mayıs’ta yapılan milletvekili seçimlerinde yüzde 23,2 oy alarak Galip Ensarioğlu, Suna Kepolu ile Sait Yaz’ı Meclis’e göndermişti. CHP 20 yıl sonra Diyarbakır’dan Sezgin Tanrıkulu’nu, Yeşil Sol Parti 10 vekil beklentisi ile girdiği seçimde sadece 8 vekil Meclis’e gönderebilmişti.

Paylaşın

AK Partili Ensarioğlu’ndan “Çözüm Süreci” Açıklaması: Öcalan Daha Samimiydi

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Çözüm Süreci’nde en büyük hatalarının PKK’yi muhatap almaları olduğu belirterek, olası yeni bir sürecin bittiği yerden başlamasının mümkün olmadığını söyledi.

Önceki süreçte PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı samimi bulduğunu söyleyen Galip Ensarioğlu, “Süreci Kandil yönetimi ve Selahattin Demirtaş bitirdi” ifadesini kullandı.

Temeli 2009’da Oslo görüşmelerinde atılan, ancak AK Parti’nin 2002’den sonra ilk kez parlamentodaki tek başına iktidar çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran ve seçimlerin yenilendiği 1 Kasım 2015 arasında sona eren Kürt sorunu konusundaki ‘çözüm süreci’, halen tartışılmaya devam ediyor.

Bu dönemde yürütülen koalisyon görüşmeleri sırasında MHP’yle yakınlaşan AK Parti, akabinde ‘milliyetçi / militarist politikalar’ benimsemiş ve süreç, iktidar kanadınca günümüzde de kullanılmaya devam edilen “Uzattığımız eli ısırdılar. Bu sefer terörü kaynağında bitirme stratejisini devreye alarak, onların anlayacağı dilden konuştuk” gibi suçlamalarla bitirilmişti.

Geçtiğimiz 14 Mayıs’ta AK Parti’den Diyarbakır Milletvekili seçilerek beş yıllık aradan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) dönen Galip Ensarioğlu, konuyla ilgili olarak Gazete Duvar’dan Can Bursalı’nın sorularını yanıtladı.

En büyük hatalarının PKK’yi muhatap almaları olduğundan bahseden Ensarioğlu’na göre, olası yeni bir sürecin bittiği yerden başlaması mümkün değil. Önceki süreçte PKK lideri Abdullah Öcalan’ı samimi bulduğunu söyleyen Ensarioğlu, “Süreci Kandil yönetimi ve Selahattin Demirtaş bitirdi” ifadesini kullandı.

Bursalı’nın yönelttiği sorular ve Ensarioğlu’nun bunlara verdiği yanıtların bir kısmı şöyle:

Selahattin Demirtaş’ın bazı söylemleri PKK ve HDP’yle ayrışıyordu…

Buna katılmıyorum. Demirtaş geçmişte Kandil ile doğru orantılı ilerliyordu. Abdullah Öcalan’la değil.

Öcalan ile Kandil arasında bir fark var olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Var elbette. Bu fark Çözüm Süreci’nde çok bariz bir şekilde ortaya çıktı. Öcalan daha samimiydi.

Çözüm Süreci’ni bitiren kimdi, Kandil’deki örgüt yöneticileri miydi?

Kandil’in ve Selahattin Demirtaş’ın sürecin bitmesinde günahı var. Kandil’e isteyerek veya istemeyerek boyun eğdi. Öcalan’ı ve Çözüm Süreci’ni boşa çıkarmada irade ortaya koyamadı.

7 Haziran seçimlerinden önce “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı sürecin bitmesine mi neden oldu?

“Seni başkan yaptırmayacağız” lafının arkasında sadece Kandil yoktu. Bu laf Batı’nın da lafıydı.

Abdullah Öcalan bu sözü desteklemiyor muydu?

Desteklemiyordu. Ama sonuçta millet iradesi hakim oldu.

Samimiyetine inandığınızı söylediğiniz Abdullah Öcalan’ın olası bir süreçte, yeniden muhatap yapılmalı mı?

Demokratikleşecekseniz Kürt sorununu çözecekseniz hiç kimseyi muhatap almak zorunda değilsiniz. Başarabiliyorsanız, dünyadaki demokratik, evrensel normlar çerçevesinde eşit yurttaşlık temelinde Türkiye’de demokrasiyi tesis edebiliyorsanız sizin muhataba ihtiyacınız yok. Ama hani şiddetin muhatabı örgüttür. Örgüt ile -diyalog kurulur mu kurulmaz mı onu devletin ihtiyacı belirler.

Yeni dönemde reformist bir AK Parti mi göreceğiz?

İnşallah. Yeni anayasa en önemli şeydir. 1921 anayasası, demokratik ve sivil bir anayasaydı. O da zaten kısa sürdü. Türkiye’ye yakışır, kalıcı bir anayasa yapmamız gerekiyor.

Paylaşın

HDP’li Mithat Sancar: Yarın Erdoğan’ı Gönderiyoruz

Yeşil Sol Parti Diyarbakır final mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Direnerek geldik, direne direne kazandık. Şimdi bu direnişi inşa ile bütünleştireceğiz, direnişin üzerine yeni bir yaşamı inşa edeceğiz. Demokratik Cumhuriyeti inşa edeceğiz. Bu direnişin üstüne aynı zamanda Kürt sorununa demokratik çözümü inşa edeceğiz. Bu ülkeye büyük barışı birlikte getireceğiz. Hem bu ülkeye hem de Ortadoğu’ya” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Kürt sorunu demokratik bir şekilde çözülürse bu ülkeye ve Ortadoğu’ya barış gelir. Bunun için bizleri, Yeşil Sol Parti’yi en güçlü şekilde Meclis’e göndereceksiniz. Bizler yeni yaşamın inşasında motor güç olacağız, belirleyici aktör olacağız. Demokratik inşayı bizler yapacağız. Barışın da hem kurucusu hem de güvencesi olacağız. Onun için Yeşil Sol’un ağacının altında buluşuyoruz. Türkiye’de barış, kardeşlik, demokrasi ve özgürlük isteyen herkes nereye gidiyor? Nereye vuruyoruz mührü? Yeşil Sol’un ağacının altına. Evet, o ağacın kökleri buradadır, dalları bütün Türkiye’ye yayılmıştır, yaprakları barış ve demokrasi içindir.”

Sancar, konuşmasının devamında, “Yarın bu ağacın altına mührü basıyoruz ve en güçlü temsiliyetle Yeşil Sol’u Meclis’e gönderiyoruz. Bunu yaparken en başta Erdoğan’ı gönderiyoruz, tek adam rejimine son veriyoruz. Türkiye’ye aydınlığın yolunu bizler açıyoruz. Bizler bu yolda en güçlü şekilde yürüyeceğiz. Onun için desteğinize ihtiyacımız var. Onun için Meclis’e en güçlü şekilde girmeye ihtiyacımız var. Biziz asıl olan, kurucu olan. Barış, demokrasi, özgürlük için de güvence olan biziz. Yarın sandığa gidiyor, 15 Mayıs’ta aydınlığa uyanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti, Diyarbakır final mitingini Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç, PSK Genel Başkanı Bayram Bozyel, Partiya Azadî Genel Başkanı Ayetullah Aşıtî, ESP, KKP, DDKD temsilcileri ve Yeşil Sol Parti milletvekili adaylarının katılımıyla gerçekleştirdi.

Mitingde konuşan Sancar, şunları söyledi:

“Merhaba warê berxwedanê, merhaba ji we re, merhaba dayikên dilovan, ciwanên têkoşer merhaba ji we re. Merhaba Amed. Biz sizinle gurur duyuyoruz. Biz Amed ile sevdalıyız. Bu sevdaya ilişkin çok söz söylenebilir. Ama biraz önce İbrahim yoldaşın okuduğu şiirin başlığı ile anlatayım. “Ey Amed, bir inancın yüceliğinde sevdim seni. Bir kavganın güzelliğinde sevdim. Bin kez budadılar körpe dallarımızı, yine çiçekteyiz yine meyvedeyiz”. İşte Amed budur.

Bin kez budasalar da Amed meyveye, çiçeğe durur; ölümleri, korkuları aşar, yeni yaşamları inşa eder. Onun için size sevdalıyız Amed. Biz sizinle gurur duyuyoruz, sizinle varız. Amed hun her hebin her bijî. Amed kararını vermiş, Amed hazır, Amed bu ülkede değişimin öncülüğünü yapmaya çoktan hazır. Yarın bunu sandıklarda gösterecek Amed.

Sizler kararınızı verdiniz elbette. Siyasi rehine olarak tutulan bütün yoldaşlarımız; bugün selamını burada dinlediğiniz Selahattin Demirtaş, Selçuk Mızraklı, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak ve adlarını sayamadığım yüzlerce, binlerce yoldaşımız sizlerin oyları ve iradesiyle, sizlerin mücadelesiyle elbette özgürlüğe kavuşacaklar. Özgür günlerde burada el ele hep birlikte halay çekeceğiz, birlikte özgürlük şarkılarını söyleyeceğiz.

Erdoğan geçen gün “Sevgili Kürt kardeşlerim sizler samimi gayretlerimizin en yakın şahitlerisiniz” diyor. Evet, Kürt halkı yaptıklarınızın her birini çok iyi biliyor. Yaptıklarınızın şahididir, hiçbirini unutmuyor. Kayyımlar atadınız, Kürt halkının iradesinin üzerine çöktünüz. İrade gaspını unutmuyor Amed, şahittir. Sizin yaptığınız kötülüklerin şahididir Amed. Kumpas davalarını unutmuyor. Yoldaşlarımızı binlerle tutuklayarak cezaevlerinde siyasi rehine olarak tutmanızı unutmuyor Amed. Şahittir şahit!

Yaptıklarınızın şahididir. Erdoğan ve ortaklarının savaş politikalarının şahididir Amed. Kürt düşmanlığının üzerine kurulan bu ittifakın ülkeyi sürüklediği felaketin şahididir. Evet, Erdoğan ve ortakları Kürt düşmanıdır. Bu ittifak Kürt düşmanlığı üzerine kurulmuştur. Amed bunların şahididir. O yüzden Amed yarın sizlere öyle bir ders verecek ki bir daha asla unutamayacaksınız. Hazır mıyız Amed?  Ne yapacağız? Yarın sandığa gidiyoruz, Amed’in iradesini nasıl ortaya koyduğumuzu gösteriyoruz. 12 vekilin 12’sini de Meclis’e gönderiyoruz.

Kürt halkı oyunu nereye vereceğini biliyor. Kürt halkı, Türkiye halkları, Ortadoğu halkları Amed’in mücadelesiyle, direnişiyle gurur duyuyor asıl. Kürt halkı Erdoğan ve ortaklarının bu savaş koalisyonunun neler yaptığını çok iyi görüyor ve biliyor, onun için oyunu nereye atacağını da çok iyi biliyor. Kürt halkı özgürlüğe, haklara, hukuka atacak oyunu. Haklarını, hukukunu, özgürlüğünü savunacak ve bunu en güçlü şekilde bu savaş, inkar, imha ve talan ittifakına gösterecek.

Biz size layık olmaya çalışıyoruz. Sizlerin on yıllardır biriktirdiği mücadeleyle, buraya getirdiği kazanımlarla biz gurur duyuyoruz. Size borcumuz var. Bizler bu halka borçluyuz. Bu halka özgürlüğü getirme, haklarını kazandırma sorumluluğumuz var. Biz bu borcun altındayız. Asıl biz sizinle gurur duyuyoruz, biz size borçluyuz. Sevgili kardeşlerim, yoldaşlarım bugünkü coşkunuz yarın Türkiye’yi bambaşka bir yere taşıyacak.

Bu coşku Türkiye’nin dört bir yanındaki özgürlük ve eşitlik iradesiyle buluşacak, bütünleşecek ve bu ülkeyi aydınlığa taşıyacak. Yarın 14 Mayıs, ertesi gün 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı. Kürt halkı 15 Mayıs’ı hem seçim zaferi olarak hem de dilinin bayramı olarak kutlayacak. Sizin önünüzde saygıyla ve minnetle eğiliyorum. Var olun, siz sağ olun.

Sevgili Amedliler o şiirin devamını okuyacağım ve sizi daha fazla bu sıcakta tutmayacağız. Yarın hep birlikte o sandıklara gideceğiz. Arkadaşımızı, dostumuzu, komşumuzu mutlaka sandığa götüreceğiz. Oylarımızı kullanacağız, oylarımıza sahip çıkmak için her birimiz sandık görevlisi gibi çalışacağız. İrademizi çaldırmayacağız.

“Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar bir gün
Zulüm biter
Menekşeler de açılır üstümüzde
Leylaklar da güler.
Bugünlerden geriye bir yarına gidenler kalır, bir de yarınlar için direnenler…”

Direnerek geldik, direne direne kazandık. Şimdi bu direnişi inşa ile bütünleştireceğiz, direnişin üzerine yeni bir yaşamı inşa edeceğiz. Demokratik Cumhuriyeti inşa edeceğiz. Bu direnişin üstüne aynı zamanda Kürt sorununa demokratik çözümü inşa edeceğiz. Bu ülkeye büyük barışı birlikte getireceğiz. Hem bu ülkeye hem de Ortadoğu’ya. Kürt sorunu demokratik bir şekilde çözülürse bu ülkeye ve Ortadoğu’ya barış gelir. Bunun için bizleri, Yeşil Sol Parti’yi en güçlü şekilde Meclis’e göndereceksiniz.

Bizler yeni yaşamın inşasında motor güç olacağız, belirleyici aktör olacağız. Demokratik inşayı bizler yapacağız. Barışın da hem kurucusu hem de güvencesi olacağız. Onun için Yeşil Sol’un ağacının altında buluşuyoruz. Türkiye’de barış, kardeşlik, demokrasi ve özgürlük isteyen herkes nereye gidiyor? Nereye vuruyoruz mührü? Yeşil Sol’un ağacının altına. Evet, o ağacın kökleri buradadır, dalları bütün Türkiye’ye yayılmıştır, yaprakları barış ve demokrasi içindir.

“Yarın Erdoğan’ı gönderiyoruz”

Yarın bu ağacın altına mührü basıyoruz ve en güçlü temsiliyetle Yeşil Sol’u Meclis’e gönderiyoruz. Bunu yaparken en başta Erdoğan’ı gönderiyoruz, tek adam rejimine son veriyoruz. Türkiye’ye aydınlığın yolunu bizler açıyoruz. Bizler bu yolda en güçlü şekilde yürüyeceğiz. Onun için desteğinize ihtiyacımız var. Onun için Meclis’e en güçlü şekilde girmeye ihtiyacımız var. Biziz asıl olan, kurucu olan. Barış, demokrasi, özgürlük için de güvence olan biziz. Yarın sandığa gidiyor, 15 Mayıs’ta aydınlığa uyanıyoruz. Yolumuz açıktır, rêya me vekirî ye. Serkeftin li vir e, nêzik e. Sibê em ê herin sindoqan. Serkeftin li vir e, serkeftin ji bo me ye. Bimînin di xêr û xweşiyê de.”

Paylaşın

İmamoğlu: Bu Kez Kardeşçe, Barış İçinde Yaşamak İsteyenler Kazanacak

Diyarbakırlılara seslenen İmamoğlu, “Bu seçim kendini vatandaşın hizmetkarı olarak gören yöneticiler ile, vatandaşa hükmetmek isteyen yöneticiler arasında olacak. Bu seçim farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu düşünenler ile hepimizi tek bir kalıp içine sokmak isteyenlerin arasındaki seçim olacak. Size söz, bu kez kardeşçe, barış içinde yaşamak isteyenler kazanacak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu ülkede kazanmak için her şeyi yapabileceklerini zannedenler var. Bunu en iyi sizler biliyorsunuz. Kaybedeceklerini gördükleri için yine her türlü hukuksuz yola başvuruyorlar. Geçen hafta Diyarbakır dahil çeşitli illerde yürütülen soruşturmaların seçime ayarlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Kaybedeceklerini gördüler, gerekli gereksiz, haklı ve haksız demeden operasyonlara başladılar.

Herkesi terörist ve suçlu ilan edilerek yapılan siyasete, milletin iradesini yok sayarak kayyum atamalarını normalleştiren akla asla geçit vermeyeceğiz. Seçim ve sandık güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Köylerimiz ve kasabalarımızda, şehirlerimizde Türkiye gönüllülerine üye olacak ve oyumuza sahip çıkacağız.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır Milletvekili Adayı Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakırlılara çağrıda bulunduğu videoyu, sosyal medya hesabından paylaştı.

Tanrıkulu paylaşımına “Cumhurbaşkanı Yardımcımız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sevgili Ekrem İmamoğlu‘nun, 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na ve Diyarbakır 1. Sıra Adayı olarak yer aldığım Milletvekilliği seçimlerine destek için Diyarbakırlı hemşerilerime özel mesajı” notunu düştü.

Videoda İmamoğlu, şunları söyledi:

“Bu seçim kendini vatandaşın hizmetkarı olarak gören yöneticiler ile, vatandaşa hükmetmek isteyen yöneticiler arasında olacak. Bu seçim farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu düşünenler ile hepimizi tek bir kalıp içine sokmak isteyenlerin arasındaki seçim olacak. Size söz, bu kez kardeşçe, barış içinde yaşamak isteyenler kazanacak.

Bu ülkede kazanmak için her şeyi yapabileceklerini zannedenler var. Bunu en iyi sizler biliyorsunuz. Kaybedeceklerini gördükleri için yine her türlü hukuksuz yola başvuruyorlar. Geçen hafta Diyarbakır dahil çeşitli illerde yürütülen soruşturmaların seçime ayarlı olduğunu hepimiz biliyoruz.

Kaybedeceklerini gördüler, gerekli gereksiz, haklı ve haksız demeden operasyonlara başladılar. Herkesi terörist ve suçlu ilan edilerek yapılan siyasete, milletin iradesini yok sayarak kayyum atamalarını normalleştiren akla asla geçit vermeyeceğiz. Seçim ve sandık güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Köylerimiz ve kasabalarımızda, şehirlerimizde Türkiye gönüllülerine üye olacak ve oyumuza sahip çıkacağız.”

İmamoğlu, Diyarbakırlılara “15 Mayıs sabahında yeni ve güzel bir ülkeye uyanmak, bu bozuk düzenden kurtulmak için, oyunuzu liyakatli, yetenekli, çözüm üretecek olan Millet İttifakı kadrolarına istiyoruz. Oyunuzu 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na vermenizi istiyoruz” dedi.

Paylaşın

Doğu Ve Güneydoğu’daki 15 Barodan Provokasyonlara Karşı Tedbir Alınması Çağrısı

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, aralarında Diyarbakır, Mardin ve Van barosunun da olduğu 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

15 baro tarafından yapılan açıklamada, “Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı konuşma sırasında taşlı saldırıya uğramasının ardından Doğu ve Güneydoğu’daki 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

Ağrı, Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van Baroları adına yapılan ortak yazılı açıklamada, seçim propagandalarının yoğunlaştığı bir dönemde; dün Erzurum’da yaşananların seçim süreci ve güvenliği açısından endişelere yol açtığı belirtildi.

VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’ın aktardığına göre, provokasyonlara karşı gerekli önlemlerin alınması çağrısı yapılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

“Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.”

Paylaşın

Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve Batman’da Operasyonlar

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıurfa’da operasyonlar düzenlendi. Operasyonlarda aralarında gazeteci, siyasetçi ve avukatın da bulunduğu çok sayıda kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

Haber Merkezi / Dosyaya gizlilik kararı getirilirken, gözaltına alınanlar hakkında 24 saat avukatlarıyla görüşme yasağı getirildi.

Gözaltına alınanlar arasında, 2017 yılı Nevruz kutlamaları esnasında polis tarafından öldürülen Kemal Kurkut’un vurulma anını fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök, Mezopotamya Haber Ajansı çalışanları, Yeni Yaşam Gazatesi Yazı İşleri Müdürü Osman Akın, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şube Eş Başkanı Avukat Halise Dakalı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in basın danışmanı Sezen Mercan, Amed Şehir Tiyatrosu sanatçıları ve bazı HDP’li siyasetçiler olduğu öğrenildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Tayyip Temel sosyal medya hesabı üzerinden bir ”seçim arifesinde” yapılan operasyonla ilgili yaptığı paylaşımda ”Kaybetmekten kurtulamayacaksınız” ifadesini kullandı ve gözaltına alınanlar arasında HDP’nin MYK üyeleri ile başkan yardımcılarının da yer aldığını belirtti.

Diyarbakır Barosu, operasyonu kınayan bir açıklama yaptı. Temel hak ve özgürlüklere s keyfî bir biçimde müdahale edildiğini savunan baro, avukatlar, hak savunucuları ve bağlı olunan meslek örgütleri ile sivil toplum örgütlerinin yargı eliyle hedef alındığını ceza tehditlerine maruz bırakılan bir süreç yaşandığını vurguladı.

Baro açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

”Yakalama, gözaltı, tutuklama gibi koruma tedbirleri, hak savunucuları üzerinde yersiz, gereksiz ve ölçüsüz şekilde kötüye kullanıldığı gözlenmekte, avukat görüş yasağı ile soruşturma dosyasında gizlilik kararı alınmıştır.

“Yargılananların haklarındaki suçlamaların niteliği ve sebeplerinden en kısa sürede haberdar edilmesi adil bir yargılamanın gereğidir. Meslektaşımıza ilişkin soruşturma dosyası hakkında kısıtlama kararı ve avukat görüş yasağı bulunmakta olup, avukatlarının soruşturma dosyasına erişimi ve bilgi sahibi olması engellenmektedir. Meslektaşlarımıza, gazetecilere ve hak savunucularına yönelik hukuka aykırı, özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal edici uygulamaya son verilmeli, derhal serbest bırakılmalıdır.”

Paylaşın

HDP’li Demirbaş, Papa’dan Kürt Sorununun Barışçıl Çözümü İçin Dua Etmesini İstedi

Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinin eski Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Vatikan’da görüştüğü Katolik Hristiyanların ruhani lideri Papa Françesko’dan Kürt sorununun barışçıl çözümü için dua etmesini istedi.

Demirbaş, görüşme sırasında Papa’ya Kürt Edebiyatçı Ahmed-i Hani’nin yazdığı ve Yazar Mehmet Emin Bozarslan’ın 1990 yılında Latin harfleriyle günümüz Kürtçesine çevirdiği Mem û Zin isimli eseri hediye etti.

Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde 2004 ve 2009 olmak üzere iki dönem belediye başkanlığı yapan, ancak hakkındaki siyasi davalar nedeniyle şu anda Avrupa’da yaşayan Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş, Katolik Hristiyanların ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Françesko ile görüştü. Vatikan’da gerçekleşen görüşmenin Demirbaş’ın randevu talebinde bulunması üzerine gerçekleştiği öğrenildi. Demirbaş, görüşme sırasında Papa Françesko’dan Kürt sorununun barışçıl çözümü için dua etmesini istedi. Demirbaş, görüşme sırasında Papa’ya Kürt Edebiyatçı Ahmed-i Hani’nin yazdığı ve Yazar Mehmet Emin Bozarslan’ın 1990 yılında Latin harfleriyle günümüz Kürtçesine çevirdiği Mem û Zin isimli eseri hediye etti. Demirbaş ayrıca Papa’ya bir mektup ile İran’dan gelen ve üzerinde Kürt kadın motifi bulunan halı hediye etti.

Görüşmeye ilişkin DW Türkçe’den Felat Bozarslan’ın sorularını yanıtlayan Sur Belediyesi’nin eski Başkanı Abdullah Demirbaş, Papa’nın kendisini çok sıcak karşıladığını ifade etti. Daha önce de Papa ile görüştüklerini belirten Demirbaş, görüşmeyi Sur Belediyesi’nin eski Başkanı ve Kırklar Meclisi üyesi olarak yaptığını söyledi:

“Bu topraklarda barış ve bir arada yaşamın gerçekleşmesi, Kürtlerin sorunlarının ve statüsüzlüğünün bitmesi için dua etmesini istedik. ‘Seve seve dua edeceğim’ şeklinde yanıt verdi. Kürt dili ve kültürü açısından Mem û Zin kitabını verdik. Bir de İran’dan gelen bir halı takdim ettik. Kürt kadın motifi işlenmiş bu halı, Kürt kadınların fundamentalist İslamcılara karşı yaklaşımını gösteren bir mesajdı. Kitabın Kürtçe olup olmadığını sordu. Ben de ‘Evet’ dedim. Çok pozitif yaklaştı. 100 bin kişilik bir seremoni sırasında kabul edilen altı kişiden biriydik” dedi.

“Kürtler tarihsel süreç boyunca çeşitli acılara katlandı”

Kürt siyasetçi Demirbaş görüşme sırasında Papa Françesko’ya üç sayfalık bir mektup da verdi. Mektupta, dört ayrı ülkenin boyunduruğu altında yaşayan Kürt halkının tarih boyunca çeşitli acılara maruz kaldığı belirtilerek, “Hazreti İsa nasıl Tanrı tarafından kendisine bahşedilen yüksek mertebenin misyonunu yayma uğruna çarmıha gerilmeyi göze aldıysa, Kürt halkı da kendisine Tanrı tarafından bahşedilen bir kimlik ve bu kimliğin bir sonucu olarak kendi diline ve kültürüne sahip çıkmak uğruna tarihsel süreç boyunca çeşitli acılara katlanmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Mektubunda Diyarbakır’dan ve Sur Belediyesi bünyesinde dinler arası hoşgörü için atılan adımlardan bahseden Demirbaş, bu amaçla kurulan Kırklar Meclisi’nin bütün inanç ve kültürler için bir barış köprüsü modeli olduğunu belirtti. Son yıllarda Kürtler üzerinde sistematik taarruzların olduğunu ifade eden Demirbaş, bunlardan birinin de IŞİD’in dini azınlıklar, özellikle de Ezidilere yönelik saldırıları olduğuna dikkat çekti:

“İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük vahşetlerden olan bu vahşet, Irak ve Suriye’de barış ve demokrasi isteyen halklar ve inançların dik duruşu sayesinde durduruldu. Özellikle Kuzeydoğu Suriye’de gösterilen direniş DAEŞ’in durdurulmasında büyük bir katkı yaptı. İnançlar ve kimliklerin korunmasında diyalog kanallarının ve hoşgörü kültürünün geliştirilmesinde zatıâlinizin rol alması bizlere büyük bir umut ışığı olacaktır.”

Abdullah Demirbaş kimdir?

Halen hakkındaki siyasi davalar nedeniyle 300 yıla yakın hapis cezası istemiyle yargılanan Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş, 2004 yerel seçimlerde Diyarbakır’ın Sur ilçe Belediye Başkanı seçildi.

Belediye hizmetlerinde çok dilli belediyecilik kararı aldığı için 2007 yılında görevden alınan ve yerine kayyum atanan Demirbaş, 2009 yılındaki KCK operasyonları kapsamında cezaevine girdi. Daha sonra sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakılan Demirbaş 2015 yılında farklı bir soruşturmadan bir kez daha tutuklandı.

Bu kez 4,5 ay cezaevine kalan Demirbaş, sağlık sebebiyle yeniden tahliye edildi. Bir süre İstanbul’da öğretmenlik yapan Demirbaş hakkında açılan davalar nedeniyle 2019’da yurt dışına çıktı. O günden beri bir Avrupa ülkesinde yaşayan Demirbaş halen 300 yıla yakın hapis cezası istemiyle çok sayıda davada yargılanıyor.

Demirbaş, 2014 yılında Ermeni, Süryani, Müslüman, Ezidi ve Alevi temsilcilerle birlikte Vatikan’da Papa’yı ziyaret etti. Demirbaş, 2015 yılında Türkiye’ye gelen Papa’nın Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret törenine de davet edildi ve burada da Vatikan Devlet Başkanı ile görüştü. Demirbaş, 2015 yılında Chobani yoğurtlarının sahibi olan Kürt iş insanı Hamdi Ulukaya ile birlikte bir kez daha Papa’yı ziyaret etmişti.

Paylaşın

Eski HDP Milletvekili İdris Baluken Tahliye Edildi

Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, hakkındaki cezanın infazını tamamlayarak 6 yıl 5 ay 1 gün sonra, tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden tahliye edildi.

HDP Grup Başkanvekili olduğu dönemde 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınarak tutuklanan İdris Baluken, Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış ve 9 yıl 2 ay hapis cezası almıştı.

İdris Baluken, 30 Ocak 2017’de görülen duruşmada hakkında verilen tahliye kararından sonra cezaevinden çıkmış; ancak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine 22 gün sonra, 21 Şubat 2017’de, yeniden tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

Halkların Demokratik Partisi’nden yapılan açıklamada “Geçmiş dönem Grup Başkanvekilimiz ve Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın İdris Baluken, infazını tamamlayarak cezaevinden çıkmıştır” denildi.

İdris Baluken kimdir?

2 Temmuz 1976 tarihinde Bingöl’de dünyaya gelen İdris Baluken, 1992 yılında Bingöl Lisesini bitirmesinin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

Baluken, Heybeliada Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesinde göğüs hastalıkları ve tüberküloz alanında uzmanlığını aldı. Bingöl Verem Savaş Dispanseri, Bingöl Devlet Hastanesi ve Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesinde uzman doktorluk, Toraks Derneği, Türk Tabipleri Birliği ve SES Diyarbakır Şubelerinde yöneticilik yaptı. Uzmanlık dalıyla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda akademik çalışmaya katıldı.

Evli ve 2 çocuk babası olan Baluken, 24. dönemde Bingöl, 26 dönemde Diyarbakır Milletvekili seçildi.

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyeliği yaptı. 24., 25. ve 26. dönemde HDP Grup Başkanvekilliği görevini yürüttü. Çok iyi düzeyde Kürtçe, orta düzeyde İngilizce biliyor.

Paylaşın

HDP’li Mithat Sancar: Çanlar İktidar İçin Çalıyor

Diyarbakır’da gerçekleştirilen Newroz kutlamalarında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Demokratik cumhuriyeti birlikte inşa edeceğiz. O zamanlar yakındır. Ve çanlar bu iktidar için çalıyor. Evet halaylar, zılgıtlar, şarkılar ve ağıtlarla da olsa yeni yaşamı müjdeliyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Acımız büyük ama umudumuz da çok büyük. Ama kararlılığımız da çok yüksek. O nedenle tekrar tekrar söylüyoruz. Mutlaka başaracağız. Eşit, özgür, barış içinde bir yaşamı mutlaka kuracağız.”

Sancar, konuşmasının devamında, “Yaşamı yeniden inşa edeceğiz. bu toprakların bütün dillerinin ortaklığıyla yeni bir dil kuruyoruz. Yeni bir ruh yaratıyoruz. Bu yeni dil ve bu yeni ruh mücadelemizin kaynağıdır. Newroz ateşi gibi yüreğimizi ve yolumuzu aydınlatıyor.

Biliyoruz ki, yeni bir dil olmadan, yeni bir dünya ve yeni bir yaşam kurulamaz. O nedenle, yeni dili de yeni yaşamı da kuracağız. Büyük barışı da bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz.” ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlere adanan 2023 Newroz’unun final kutlamaları Diyarbakır’da gerçekleştirildi.

Diyarbakır’daki kutlamaya HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanı Salihe Aydeniz, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, TUAD-FED Eşbaşkanı Safiye Akdağ, Ahmet Türk, Gülistan Sönük, PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç, çok sayıda yabancı konuk ve STK temsilcisi katıldı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kutlamada bir konuşma yaptı. Sancar’ın konuşması şöyle:

“Sevgili Amed halkı, onurlu, direngen halkımız, hepinizi yürekten selamlıyorum. Newroz’umuz kutlu olsun. Bu Newroz’u büyük depremin yarattığı felaketin gölgesinde karşılıyoruz. Acımız büyük, yasımız var ama öfkemiz de var. Biz bu öfkeyi mücadeleye, mücadeleyi de yeni yaşamı inşa etme iradesine çevireceğiz.

Bu büyük depremin büyük felakete dönüşmesinin sorumlusu AKP-MHP iktidarıdır. Bu iktidar talan politikalarıyla, rant ekonomisi ile, yandaşlara peşkeş çektiği kaynaklarla ülkeyi yıkıma sürüklemiştir. Depremi de felakete dönüştüren budur. Bu iktidar bir felaket iktidarıdır. Bu iktidarın adını açık koyalım. Yıkım, kan, talan ve felaket iktidarıdır. Şimdi bu iktidardan kurtulma zamanıdır.

Bu Newroz meydanlarda bu sesi ve iradeyi en güçlü şekilde yansıtıyor. Evet, bu felaket iktidarını mutlaka göndereceğiz. Bu iktidar ülkenin kaynaklarının sömürüye, ranta, yandaşa ve savaşa aktarıyor. Yıkımlar ve felaketler işte bu zihniyetin ürünüdür. Bizler savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunuyoruz. 2013 yılında bu meydanlarda barışın ve demokratik çözümün güçlü mesajını milyonlarca insan duydu.

İşte o mesaj, bizim Newroz ateşiyle büyük barışa yürüyüşümüzü de ifade ediyordu. Evet, Newroz yeni yaşamdır, yaşamın yeniden uyanışıdır. Newroz direniştir, diriliştir, barıştır. İşte bizler bunun sözünü veriyoruz. Yeni yaşamı kuracağız, büyük barışı inşa edeceğiz.

“Demokratik çözüm ve barış için tecrit kalkmalıdır”

Savaş politikaları, aynı zamanda bir başka uygulamayı da beraberinde getiriyor. Savaş politikaları tecritle iç içe yürüyor. 2015’te çözüm süreci bittiğinde savaşı en ağır şekilde bu ülkenin merkezine yerleştiren iktidar, aynı zamanda İmralı’da da tecridi başlattı. Bunu iyi görelim.

Savaş politikalarıyla tecrit iç içedir. Savaş politikalarıyla tecrit aynı anlama geliyor. Tecrit savaş politikalarının derinleştirilmesinin sembolüdür. O nedenle diyoruz demokratik çözüm ve barış için tecrit kalkmalıdır. İmralı’daki tecrit mutlaka kalkmalıdır. Barış ve demokratik çözüm için hepimiz bu iradeyi ortaya koyuyoruz.

Bizler Newroz’a merhaba derken, savaş politikalarına da hayır diyoruz. Sömürüye, talana yalana hayır diyoruz. Yeni bir ülke yeni bir yaşam kurmayı savunuyoruz. O nedenle Newroz’a merhaba, AKP-MHP iktidarına da elveda. Hep birlikte göndereceğiz onları.

Bu meydanlardaki halkın güçlü direnişi ve duruşuyla, kararlı yürüyüşüyle kurduğumuz ittifaklarla yeni yaşamı mutlaka inşa edeceğiz. Emek ve Özgürlük İttifakı, Kurdî İtitfaklar, Kurdi partilerle yaptığımız ittifaklar, bütün ülkenin ezilenleri, sömürülenleriyle kurduğumuz ittifaklar, kadınların ve gençlerin öncülüğünde yürüttüğümüz mücadele mutlaka başarıya ulaşacaktır. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bu iktidarı göndereceğiz, bu düzeni mutlaka değiştireceğiz.

“Bu ülkede büyük barışın güvencesi bizleriz”

Evet çok kalmadı. 14 Mayıs’ta sandıklarda, bu güçlü ittifaklarla yeni bir başlangıcın güçlü sonuçlarını çıkaracağız. Bu sandıklara savaş iktidarını sömürü ve talan iktidarını gömeceğiz. buradan değişimin, dönüşümün, barışın ve özgürlüğün gücünü ve güvencesini çıkaracağız. Bu ülkede demokratik dönüşümün de büyük barışın da güvencesi bizleriz, sizlersiniz. Sizlerin kararlı duruşu ve yürüyüşüdür. Başaracağız, mutlaka başaracağız.

Yürüdüğümüz yol üçüncü yoldur. Yeni yaşamın yolu üçüncü yoldur. Bu yol demokratik cumhuriyete çıkıyor. Demokratik cumhuriyeti birlikte inşa edeceğiz. O zamanlar yakındır. Ve çanlar bu iktidar için çalıyor. Evet halaylar, zılgıtlar, şarkılar ve ağıtlarla da olsa yeni yaşamı müjdeliyor. Acımız büyük ama umudumuz da çok büyük. Ama kararlılığımız da çok yüksek. O nedenle tekrar tekrar söylüyoruz. Mutlaka başaracağız. Eşit, özgür, barış içinde bir yaşamı mutlaka kuracağız.

Yaşamı yeniden inşa edeceğiz. bu toprakların bütün dillerinin ortaklığıyla yeni bir dil kuruyoruz. Yeni bir ruh yaratıyoruz. Bu yeni dil ve bu yeni ruh mücadelemizin kaynağıdır. Newroz ateşi gibi yüreğimizi ve yolumuzu aydınlatıyor. Biliyoruz ki, yeni bir dil olmadan, yeni bir dünya ve yeni bir yaşam kurulamaz. O nedenle, yeni dili de yeni yaşamı da kuracağız. Büyük barışı da bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz.”

Paylaşın

Newroz’un Final Ateşi Diyarbakır’da Yakıldı

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşamını yitirenlere adanan 2023 Newroz programlarının finali Diyarbakır’ın Bağlar İlçesi’nde yer alan Newroz Parkı’nda gerçekleştirildi.

Haber Merkezi / Newroz alanındaki sahnede “Her der, Newroz her dem Azadî (Her Yer Newroz, Her Dem  Özgürlük)”, “Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük)” ve “Bila sere gelê me sax be (Halkımızın başı sağ olsun)” pankartları asıldı. Depremde yaşamını yitirenlere adanan Newroz için kurulan sahnenin rengi siyahtı.

Newroz, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Yeşil Sol Parti öncülüğünde gerçekleştirildi.

Newroz’a HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Başkanı Saliha Aydeniz, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar ve PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç’ın yanı sıra çok sayıda HDP’li vekil katıldı.

HDP, Diyarbakır Newrozu için 700’den fazla kişiyi görevlendirdi. 20’si yabancı olmak üzere 200’den fazla gazeteci Newroz kutlamaları için akredite edildi.

Sunuculuğunu Devrim Demir ve tiyatro oyuncusu Özcan Ateş’in üstlendiği Newroz, saygı duruşuyla başladı.

Diyarbakır Newrozu’nun açılış konuşmasını HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Gülistan Atasoy yaptı. Atasoy, şunları söyledi:

“Merhaba kıymetli Amed halkı, Merhaba değerli Kürt halkı, Merhaba direngen Kürt kadınları, Merhaba yürekli Kürt gençleri hepiniz hoş geldiniz, bas göz üstüne geldiniz. Bugün içimizde acımız, yüreğimizde öfkemiz ve dilimizde isyanımızla Newroz alanlarındayız. Yasımız mücadele gerekçemizdir diyerek 8 Mart’tan Newroz’a aktık.

Newroz gününde başlayan yürüyüşümüz 14 Mayıs ta zaferle sonuçlandıracağız. İşte Amed Newroz meydanı bu büyük sözü veriyor, bu tarihi meydan bugün bunu müjdeliyor. Bugüne kadar çok bedel verdik, çok acı çektik, ama artık karanlığı aydınlığa çevirme vakti gelmiştir.21.yüzyıl devrimci Kawa’nın çocuklarının yüzyılı olacak.

Tüm Ortadoğu’da, Türkiye de ve Kürdistan’da halkların özgürlüğünü kazanacağı yüzyıl olacak. Felaketler yaratan bu sistemden, iktidarlardan nasıl ki bugüne kadar hesap sorduysak bundan sonra da hesap sormaya devam edeceğiz. Faşizmden hesap sormaya devam edeceğiz.

Baskıya, zulme karşı mücadele etmeye devam edeceğiz, dilimize, kültürümüze, kimliğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bizim haklı mücadelemizi görmezden gelen egemenlere de buradan bir kez daha sesleniyoruz. Bugüne kadar karşınızda diz çökmedik, asla da çökmeyeceğiz. Biz haklıyız biz kazanacağız.”

“Kürt halkına yapılanların hesabını sormazsak yazıklar olsun bize”

Yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin seçilmiş başkanı Ahmet Türk Newroz konuşmasında özetle şunları söyledi:

Bu Newroz’u kutladığımız bir dönemde değişimin, dönüşümün kaçınılmaz olduğu bir dönemdeyiz.

Bu seçim demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek başlangıcı olan Newroz’la birlikte bir arada birlikte mücadeleyi kararlı bir şekilde götürerek bu faşizmi yıkmaya yönelik çabalarımızı, çalışmalarımızı büyütmek zorundayız. Evet, buradan tüm Kürt halkına sesleniyorum. Faşizme karşı mücadele ediyoruz.

Bugün Kürt halkına düşmanlık eden bu iktidara karşı eğer halen sessiz kalıyorsanız ona destek verenler Kürt halkına adeta düşmanlık ediyor. Bu büyük bir ahlaklsızlık olur. Bunu açık bir şekilde dile getirmek istiyorum. Hiçbir Kürdün, bu iktidara oy verme desteklemek gibi bir hakkı yoktur. Evet, sonuçta yeni bir dünyanın yeni bir sistemin inşası için adeta önümüzde parlak bir dönem var.

Bu Newroz ve bu dönem sayın Öcalan’ın özgürleşme dönemidir. Bunu hep birlikte sağlamak için gece gündüz mücadele etmek zorundayız.

Yine Kürt halkına karşı yürütülen baskıcı anlayışa karşı eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, yine bir çok değerli arkadaşımız Selçuk Mızraklı Gülten Kışanak bu iktidarın Kürt düşmanlığından dolayı bugün zindanlarda. Biz bütün bu yapılanlara karşı eğer birliğimizi güçlü hale getiremezsek eğer bunun hesabını sormazsak yazıklar olsun bize.”

“Emek ve Özgürlük İttifakının dinamiği sizlersiniz”

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün ise “Newrozumuz tek adam rejimini devirdiğimiz yeni bir yüzyıla vesile olsun” diyerek özetle şöyle konuştu:

“Erkek egemenliğine direnerek devlet şiddetine karşı sokakları terk etmeyen Jin Jiyan Azadîyî kendine rehber eden bütün kadınların newrozu kutlu olsun. Emeğin sömürüsüne karşı direnen bütün emekçilerin Newroz’u kutlu olsun. Doğanın sömürüsüne karşı havamızı toprağı suyu doğayı koruyan, savunan herkesin Newroz’u kutlu olsun.

Demokrasi eşitlik ve özgürlük mücadelesi verirken tutuklanan arkadaşlarımızın direnişiyle Newroz kutlu olsun. İnkar ve asimilasyona karşı direnen başta Kürt halkı olmak Alevilerin Ermenilerin Çerkezlerin bu toprakların bütün zenginliklerinin Newrozu kutlu olsun. Tek adam rejiminin baskılara direnen ortak mücadeleyi rehber edinen hepimizin newrozu kutlu olsun.

İktidarın deprem karşısında yaşadığı çaresizlik bize yaşattığı derin yıkım karşısında karşısında umut veren bir başka gelişme var. Devletin koyduğu bütün yasaklara bütün sınırlamalara rağmen sınırsız dayanışmayla afet bölgesine giden hayat kurtaran yeni bir yaşamın devletin baskılara rağmen sorumsuzluğuna rağmen mümkün olduğunu anlatan bir toplumsal dayanışma var. Bu toplumsal dayanışma yeni dönemde bizim rehberimizdir.

Adına Emek ve Özgürlük İttifakımız 3’üncü yolumuz bize dayatılan Cumhur ve Millet İttifaklarını onun üzerinden kurulan düzeni reddeden halkın düzenini kuran bir ittifak. Bu ittifakı büyütme sözünü veriyoruz. Üçüncü yolun, Emek ve Özgürlük İttifakının dinamiği sizlersiniz. Bizler emekçisiyiz, yürütücüsüyüz.”

Paylaşın