Denizli: Pamukkale, Hierapolis Arkeoloji Müzesi

Hierapolis Arkeoloji Müzesi; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Sümer Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hierapolis kentinin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı, 1984 yılından beri Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir.Müzede Hierapolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia, Colossai, Tripolis, Attuda gibi Lycos (Çürüksu) vadisi kentlerinden gelen eserler de bulunmaktadır.

Ayrıca Tunç çağının en güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü’nden elde edilen arkeolojik buluntular müzenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca Caria, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı yerleşimlerden ortaya çıkarılan eserler Hierapolis Müzesi’nde toplanmış ve sergilenmektedir.

Hierapolis Hamamı’nın bölümlerinden olan üç kapalı mekân ile doğu bitişiğindeki kütüphane ve gymnasium olarak bilinen açık mekânlar müze teşhir alanları olarak düzenlenmiştir. Küçük ve büyük birçok eserin sergilendiği müze üç kapalı mekândan oluşmaktadır. Açık alanda sergilenen eserler ise daha çok mermer ve taş eserlerdir.

Heykeller ve Lahitler Salonu

Bu salon, Hierapolis ve Laodikeia kazılarından elde edilen lahitler, heykeller, mezar taşları, mimari sütun, paye başlıkları ve yazıtlardan oluşmaktadır. Yunan ve Hellenistik orjinallere bağlı olarak yapılmış Roma dönemine ait bu eserler içinde Tyche, Dionysos, Pan, Asklepios, İsis Rahibesi, Demeter heykelleri bulunmaktadır. Mezar taşları ise yöreye ait geleneği simgeleyen aile mezarları ile ilgili örnekleri oluşturmaktadır. Yöreye özgü geleneğin diğer bir örneği pişmiş toprak lahit olup döneminin güzel örneğini temsil etmektedir.

Üzerinde kitabesi bulunan Maximillan’ın lahdi ile Laodikeia kentinde ortaya çıkan ve müzenin en güzel eserlerinden biri olan Sidemara tipi lahit, bir kent meclisi üyesine (Arhon) aittir.Yine bu salonda muhtemelen anıtsal bir yapının gmaeus Arrius Apuleius Aurelianus’a ait olduğundan bahseden bir yazıt ve bu yazıtla ilgili gladyatör döğüşleri ve boğa oyunları konulu kabartmalar vardır.

Küçük Buluntular Salonu

Bu salonda M.Ö.lV. binden beri bir çok uygarlığa damgasını vuran küçük buluntular sergilenmektedir. Belirli bir kronolojiye göre sergilenen bu eserler Denizli ve çevresindeki bir çok arkeolojik yerleşimlerden elde edilen eserlerden oluşmaktadır.

Bu salonda, dönemi itibariyle eski uygarlığın güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü kazısından çıkarılmış olan eserler ayrı bir önem taşımaktadır. İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’nün 1952-1957 yılları arasında yaptığı kazı sonunda elde edilen bu eserler; idoller, pişmiş toprak testi ve tören (libasyon ) kapları ve taş eserlerdir. Özellikle M.Ö.lV.binden bu yana en güzel örnekleri vermektedir.

Salonun diğer bölümlerinde ise Frig, Hellenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait, pişmiş toprak kandiller, adak kapları, cam kapları, kolyeler, madeni takılar (yüzük, küpe, bilezik vb.) sergilenmektedir.Giriş kapısının tam karşısındaki vitrinde ise Denizli Müze Müdürlüğü başkanlığında Denizli Müzesi Arkeologlarının yapmış olduğu Gümüşler kazısı,İcikli kazısı ve Akköy Bizans dönemi aile mezarı kazısında ortaya çıkarılan ;altın küpeler,altın yüzükler,altın elbise süsü ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.

Ayrıca kronolojik bir sıraya göre sergilenmiş olan sikkeler bu salonun önemli eserlerini oluşturmaktadır. Sikkenin ilk darbedildiği M.Ö.Vl.yüzyıldan beri, Hellenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu ile Osmanlı dönemlerine ait altın, gümüş ve bronz sikke örneklerini bu salonda görmek mümkündür.

Tiyatro Buluntuları Salonu

Hierapolis Tiyatrosu’nun sahne binasının fasadını süsleyen eserler birçoğu restore edilerek müzenin bu salonunda teşhir edilmiştir. Sahne kabartmalarının bir kısmı yerinde (insitu) olup bir kısmının ise mülajları alınarak sahne binasındaki yerine kopyeleri konulmuştur.

Bu salonda yer alan eserler; Apollon ile Artemis’e ait mitolojik kabartmalar, Dionysos’un eğlence alayları, Roma İmparatoru Septimus Severus’un taç giyme törenine ait kabartmalar, Persephone’nin Hades tarafından yeraltına kaçırılmasına ait firiz, Apollon, Leto, Artemis, Hades ile ilgili heykeller, sfenksler, Kral Attalos ve Eumenes’in büst heykelleri ile mimari kabartma örnekleri yer almaktadır.

Ayrıca kent tanrıçasının (Hierapolis’in) taç giyme töreni ve tiyatro ile ilgili meclis kararlarını belirten yazıtlar önemli eserlerdir.Salonun orta bölümünde Sfenks,Denizler tanrısı Poseidon’nun oğlu Triton,yer altı tanrısı Hades ile Tiyatro aktörünün heykeli vardır. Niş içersinde ise Tanrıça Leto, Tanrıça Artemis ile tanrıça Apollon’nun heykelleri bulunmaktadır.

Paylaşın

Denizli: Arasta Camii

Arasta Camii; Denizli’nin Merkezefendi İlçesi, Saraylar Mahallesi, Kaleiçi Çarşısı içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Un Pazarı ve Balıkçılar Çarşısı Camisi ile birlikte Kaleiçi’ndeki üç camiden biri olan Arasta Camisi, Aydın Tabiat ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun 13.08.2007 tarihi 1053 sayılı kararı ile koruma altına alınmıştır.

Tarihi Kaleiçi Çarşısı içinde yer alan Arasta Camii’nin kim tarafından ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Camii’nin girişinde yer alan kitabede H. 1323 ve H. 1325 tarihi okunmaktadır. Bu tarihin caminin yapılış tarihi mi  yoksa camide yapılan bir onarımın tarihi mi bilinmemektedir.

Paylaşın

Akdağ Tabiat Parkı

Akdağ Tabiat Parkı; Afyonkarahisar İli, Sandıklı İlçesi ile Denizli İli, Çivril İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Tabiat Parkı alanı içinde 76 familya ve 286 cinse ait 550 tür, 13 alttür ve 3 varyeteden oluşan 566 takson’ un bulunduğu belirlenmiştir. Park alanı içerisindeki taksonların 95 (% 16,78)’ i Akdeniz, 52 (% 9,18)’ si Avrupa-Sibirya, 52 (% 9,18)’ si İran-Turan ve 446 (% 78,79)’sıfitocoğrafik bölgesi bilinmeyenler veya geniş yayılışlı olan türlerdir. AkdağTabiat Parkı’nda toplam 84 endemik takson belirlenmiştir.

Orman formasyonu içerisinde kızılçam, karaçam, meşe ve ardıç çeşitleri hâkim türlerdir. Karaçam mescereleri koru veya bozuk nitelikte olup, sahanın hâkim ağaç türüdür. Meşe ve ardıç mescereleri bozuk veya baltalık niteliğindedir. Ayrıca münferit olarak titrek kavak, doğal yayılışının dışında 6 ha büyüklüğünde genç sarıçam mesceresi ve Sandıklı kısmında endemik olarak ehrami karaçam mevcuttur.

Tabiat Parkı alanında 4 adet iki yaşamlı türü, 11 adet sürüngen türü, 12 adet memeli hayvan türünün var olduğu belirlenmiştir.

Tabiat Parkının ana kaynak değerlerinden olan Kızıl geyik ’in doğal yaşam alanı park sınırlarının tamamını kaplamaktadır.  Tabiat parkı alanının tamamı Kızıl geyik ‘in doğal yaşam alanı olması nedeniyle biyolojik sınırlayıcı özelliğindedir. Ayrıca alanda çok sayıda yılkı atı yer almaktadır.

Jeolojik yapı olarak farklı yüksekliklere sahip, kesintisiz olmayan, açıklığı olan geniş yapraklı, alt tabakası zengin, karışık orman ekosistemi özelliğindeki Tabiat Parkı alanının tamamı Kızıl geyik (Cervuselaphus) için beslenme barınma yuvalanma üreme dolaşma alanı olması nedeniyle önemlidir.

Kocayayla, Karanlıkdere Mevkii, Akkaletepe ve Akdağ kayalık alanlarının kuşlar açısından önemli olduğu belirlenmiştir. İnsan baskısından, otlatmadan, kirlilikten uzak kaldığı için Karanlık Dere, birçok böcek grubunu barındırması bakımından önem taşır.

Ayrıca bütün dere kenarları içerdikleri otsu bitkiler nedeni ile genel olarak böcek potansiyeli bakımından dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle bütün dere kenarlarını da önemli alan olarak  nitelemek mümkündür.

Tabiat Parkında tespit edilen 34 familyaya ait 123 kuş türü tehlike kategorileri açısından, 107 tür Bern sözleşmesi kapsamında, 3 tür IUCN kapsamında ve 58 tür ise Red Data Book (RDB) kapsamında yer almaktadır.

Akdağ ve çevresi içerdiği rekreasyon potansiyeli, yaban hayatı zenginliği, ilgi çekici güzel manzara açılımları nedenlerinden dolayı tabiat parkı olarak ayrılmıştır. Akdağ ve yakın çevresinin sahip olduğu dağ, kanyon, vadi ve peyzaj değerleri, mevcut bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliği nedeniyle korunması ve koruma-kullanma dengesi içerisinde farklı rekreasyon kullanımlarına imkan sağlayacak şekilde geliştirilerek, yakın çevresinden başlayıp, bölge ve ülke ölçeğinde kullanımının sağlanması ve etkin bir şekilde korunarak gelecek kuşaklara milli bir miras olarak bırakılması amaçlanmıştır.

Saha tamamen orman karakterinde olup içerisinde yerleşim yeri yoktur. Karaçam dağ ormanı ekosistemi, orman üst sınırı geçiş ekosistemi(supalpinzonu) ve orman üst sınırı ekosistemi(alpinzonu) bulunmaktadır.

Akdağ Tabiat Parkında “Zorluk Derecesi Yüksek Yürüyüş Güzergâhları” bulunmakta ve “Karanlık Dere-Tokalı Kanyonu Yürüyüş Güzergâhı ile Sığır Kuyruğu-Akkale Tepe Zirve Yürüyüş Güzergâhı” mevcuttur.

Alanın gerek doğal çevre özellikleri, , gerek koruma – kullanma dengesi içerisinde işletilmesi, alanda hiçbir yerleşim yerinin bulunmayışı ve büyük yerleşim alanlarına uzaklığı gibi çeşitli özelliklerinden dolayı, sahanın kaynak değerlerinden birisi olan Yaban Hayatı, varlığını günümüze kadar korumuştur. Bu durumun en açık görüldüğü yerler, özellikle alanın Kocayayla ile Yangın gözetleme kulesi arasındaki bölümün (Yangın Sahası) dışında kalan iki Akdağ arası, Tokalı Kanyonu ve Karanlıkdere Vadisini içine alan bölümlerdir.

Alanın ekolojisinin yüksekliğe bağlı klimaks dağ ekosistemlerini içermesi ile çeşitli omurgalılar (kuşlar ve büyük memeliler) için önemli yaşam, alanları sunmaktadır. Alanda Geyik ve Yılkı Atları mevcuttur. Yapılan envanter çalışmasına göre geyik sayısının 500’ün üzerinde olduğu bilinmektedir. Ayrıca alan, koruma altındaki kuş türlerinden kara akbaba, kızıl akbaba, sakallı akbaba ve küçük kartal gibi yırtıcı kuşlarla önemli kuş alanlarındandır.

Akdağ Tabiat Parkı’nda zengin tabii değerlerle birlikte kültürel yapı da oldukça zengin bir çeşitliliğe sahip ve bu miras günümüze kadar ulaşıyor. Özgün mimari dokusunu koruyan köy evleri, kadınların günlük yaşamlarında hala kullandıkları geleneksel renkli giysiler, el sanatları ve yöreye has yemekler korunan kültürel değerlerin önemli unsurları. Bazı bitki ve hayvan gastronomikmaksatlarla türleri yöre halkı kültürünün bir parçası olarak tıbbi, aromatik ve hala kullanılıyor.

Hoşgörü, dayanışma ve saygıya dayalı geleneksel yaşam tarzı; yöre halkının uyum içinde yaşamasına olanak tanıyor ve bu da ziyaretçilere misafirperverlik olarak yansıyor.

Akdağ ve çevresinin içerdiği rekreasyon potansiyeli, yaban hayatı zenginliği, ilgi çekici güzel manzara açılımları nedenlerinden dolayı tabiat parkı olarak ayrılmıştır. Akdağ ve yakın çevresinin sahip olduğu dağ, kanyon, vadi ve peyzaj değerleri, mevcut bitki örtüşü ve yaban hayatı özelliği nedeni ile korunması ve koruma-kullanma dengesi içerisinde farklı rekreasyon kullanımlarına imkan sağlayacak şekilde geliştirilerek, bölge ve ülke ölçeğinde kullanımının sağlanması ve etkin bir şekilde korunarak, gelecek kuşaklara milli bir miras olarak bırakılması amaçlanmıştır.

Akdağ ve çevresi bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinleme ve eğlenmesine uygun bir tabiat parçasıdır. Tabiat Parkının Kocayayla Günübirlik Kullanım alanında; 10 adet Kır evi, Çocuk oyun alanları, kanyon, dağ, vadi manzara açılımı, bitki örtüsü, yaban hayatı gibi doğal, kültürel ve tarihi kaynak değerlerine sahip olup Afyonkarahisar ve Denizli illeri için ender bir doğa harikasıdır.

Sığırkuyruğu yaylası ve Kocayayla günübirlik kullanım alanları ile zorluk derecesi yüksek Karanlık Dere Tokalı Kanyonu Yürüyüş Yolu ve Karanlık Dere Tokalı Kanyonu Yürüyüş Yolu ile zorluk derecesi düşük Kocayayla Yürüyüş Yolu, Çamoluk Sırtı- Çimentepe Yürüyüş Yolu ve Sığırkuyruğu Tepe- Kartalçimen Tepe Yürüyüş Yolu tur güzergâhları ekoturizm potansiyeli açısından Tabiat parkı içerisinde bulunan önemli alanlardır.

Akdağ Tabiat parkında;

  • Sığırkuyruğu yaylası ve Kocayayla günübirlik kullanım alanlarında piknik yapılabilir.
  • Tokalı kanyonunda kanyon geçişi yapılabilir.
  • Kocayayla’nın güneyinde karstik bir fosil mağara olan Kurtini Mağarası görülebilir.
  • Park içinde belirlenmiş tur güzergâhlarında Doğa yürüyüşü yapılabilir.
  • Obruk yaylasının kuzey batısında Porsuk ağacı (Taxusbaccata) topluluğu görülebilir.
  • Kocayaylada Sarıçam meşceresi görülebilir.
  • Sandıklı Akdağ bölümünde endemik olarak Ehrami Karaçamı (Pinusnigrapaliasiana var pyramidata) görülebilir.
  • İlk defa bu alandan bilim dünyasına tanıtılan Barbareahedgeana, Polygonumafyonicum bitkileri görülebilir.
  • Tabiat parkında yaşayan Kızıl Geyik, Kurt, Yılkı Atları, Kızıl Akbaba,  Kara Akbaba, Sakallı Akbaba, Akkuyruk Kartal, Kaya Kartalı ve Küçük Kartal Gibi Yırtıcı Kuşlar ile diğer yaban hayvanlarının gözlemi yapılabilir.

Tabiat parkında Sığırkuyruğu yaylası ve Kocayayla günübirlik kullanım alanları bulunuyor. Alanda mükemmel bir doğa turu gerçekleştirilebilir. Bir yandan buz gibi akan sularından yudumlanırken, bir yandan yılkı atlarının geçişi izlenilebilir. Belki de bir kızıl geyik fotoğrafı çekilebilir. Ayrıca gruplar halinde gelinerek; fotoğrafçılık, Kampçılık ve Kuş Gözlemciliği tabiat parkında yapılabilecek aktiviteler arasında yer almaktadır.

Akdağ Tabiat Parkı; rekreasyon potansiyeli, yaban hayatı zenginliği, kanyonu ve güzel manzara açılımları nedeni ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 29.06.200 tarih ve MPG.MP.1.23.03/270 sayılı oluru ile ilan edilmiştir.

Tabiat Parkı’na ilişkin koruma – kullanma dengesinin tesisi ile gelecek nesillere milli bir miras olarak bırakılabilmesi için arazi kullanım kararlarının alındığı Gelişme Revizyon Planı; 2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 4. maddesine istinaden Orman ve Su İşleri Bakanlığınca onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Paylaşın

Denizli’nin Doğa Harikası ‘Yaylaları’

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Ülkemizde uzun yıllardan beri tarım ve hayvancılık için kullanılan yaylalar, son dönemde turizm amaçlıda kullanılmaya başlanmıştır.

Denizli ili sınırları içerisinde yer alan “Yatağan Kefe Yaylası, Beyağaç Topuklu Yaylası, Yukarı-Aşağı Erikli Yaylası, Süleymanlı Yaylası, Lala Bağlar Yaylası, Tasdelen Yaylası, Bağbaşı Yaylası, Karagöz Yaylası” yayla turizmi açısından ülkemizin önemli değerlerindendir.

Denizli’ye yolu düşen herkesin mutlaka görmesi gereken birer doğa harikası olan bu yaylaları gelin biraz tanıyalım:

Yatağan Kefe Yaylası

Anadolu’ya ilk gelen Oğuz Boylarının yerleşim yerlerinden birisi olan Yatağan kasabasına 5 km. mesafede olan Kefe yaylası, Yatağan ile Honaz ilçesinin bazı köylerini birbirine bağlayan asfalt yol üzerinde yer alır. 1100 m. rakımlı yaylada karaçam, kızılçam ve ardıç ağaçları mevcuttur.

Elektrik, su, çadır, piknik alanları, Wc, duş, restoran, market, kasap ve çeşitli spor alanları gibi altyapı ve üst yapıları belediyesince tamamlanarak 2000 yılından bu yana iç turizme hizmet etmektedir.

Kefe yaylasında her yıl Ağustos ayı ilk haftasında önemli etkinlikler yapılmaktadır. Yatağan, Denizli-Antalya karayolu üzerinde güzergâh dışında kalmasına rağmen yaylanın temiz havası ve bol oksijeni, huzuru ve sakinliği, hizmete giren sosyal tesisleri ve iletişim ağı ile dünya bağlantısı sağlandığı için talep patlaması olmaktadır.

Yatağan kasabasının bıçak üretiminde önemli bir yeri vardır. Kasaba bu turizm potansiyelini her yıl Ağustos ayında düzenlediği Bıçakçılık ve Kefe Yaylası Şenlikleri ile pekiştirmektedir.

Beyağaç Topuklu Yaylası

On beş hektar civarında kısmen dalgalı bir düzlüğü bulunmaktadır. Etrafındaki heybetli ağaçları, havası, soğuk ve kaliteli içme suyu kaynakları ile ünlüdür. Günübirlik piknik ve çadırlı kamp için uygundur. İlçe merkezine 20 km. uzaklıkta yaklaşık 1700 rakımlıdır. Yaylanın batısındaki tepelerden Gökova körfezini ve yaz aylarında gün batımını izlemek çok keyiflidir. Beyağaç topuklu yaylası güneş enerjisiyle aydınlatılmaktadır.

Büyük organizasyonlara ev sahipliği yapabilecek kapasiteye sahip olan topuklu yaylasında ; Restorant, fırın, tandır kuyusu ve alabalık havuzları vardır. Ayrıca çim futbol ve voleybol sahaları geçtiğimiz yıllarda hizmete açılarak ziyaretçilerin kullanımına sunulmuştur.

Yaylada Alt yapı çalışmaları tamamlanmış durumdadır. Çeşme , Duş ve  tuvaletler imkanları  vardır. Toplu halde organizasyonlar için 200 kişilik yer hazırdır. Çocuk parkı mevcuttur  ve ahşap -kıl çadırında geceleme imkanı vardır. Yayladaki toplam yatak sayısı 70’dır. Yaylada  sosyal tesis ve kapladığı alan itibariyle 2 futbol takımının aynı anda kamp yapabilir.

Tesisleri büyük beğeni görmektedir. Ayrıca Köyceğiz üzerinde yol yapım çalışması programa alınmıştır. Yolun bir kısmı stabilizedir. Yaylaya Beyağaç ilçesi üzerinden ulaşım mümkündür. Her yıl haziran ayında Topuklu Yaylasında şenlikler düzenlenmektedir. Bu organizasyonlarda yağlı pehlivan güreşleri, Halk Konserleri ve çeşitli gösteriler yapılmaktadır.

Yukarı-Aşağı Erikli Yaylası

Honaz’a 10 km. mesafededir. Etrafı tamamen çam ağaçları ile kaplı geniş düz bir arazidir. Lala Bağlar Yaylası: Honaz ilçesine 3 km.’lik mesafede, etrafı çam ormanları ile kaplı, fazla büyük olmayan düz arazidir.

Süleymanlı Yaylası

Buldan ilçesine asfalt yol ile bağlı 8 km.lik bir mesafededir. Geniş düzlük bir alandadır. ıçi tamamen sazlarla kaplı, büyük bir göle sahiptir. Göl kenarında yaklaşık 30 yıllık ve halen çalışır durumda 8 odalı otel vardır. Çam ağaçlarıyla kaplı, fazla yüksek olmayan dağlar vardır.

Lala Bağlar Yaylası

Honaz ilcesine 3 km. uzaklıktadır. Yolu topraktır. Konaklama ve altyapı tesisleri yoktur. Etrafı çam ormanı ile kaplıdır.

Tasdelen Yaylası

Babadağ ilçesine 5,  Sarayköy ilçesine 20 km.lik mesafede olup, stabilize yol ile bağlıdır. Hisarköy’de “Attuda” antik kenti vardır. Yayla üzerinden 23 km.lik yol ile Aphrodisias’a ulaşılmaktadır. Yayla engebeli arazide olup, çam-kestane-ceviz,vb. ağaçlarla kaplıdır.

Bağbaşı Yaylası

Denizli Büyükşehir Belediyesinin 1500 metre uzunluğundaki 8 kişilik, 24 kabinden oluşan teleferik hattı ile Bağbaşı kent ormanından 1400 metre rakımlı Bağbaşı Zeytin Yaylasının o güzel ve muhteşem doğasındaki yaylasına ulaşılmaktadır.

Teleferik üst istasyonda kafeterya ve 1700 m mesafedeki yaylada restoran, kafeterya, piknik alanları, konaklamak isteyenler için çadır alanları ve ahşap bungalovlar ve odalar bulunmaktadır.

Karagöz Yaylası

Kapuz Mağarasının da yer aldığı bu yayla, Çameli ılçesindedir. Çam ağaçlarıyla kuşatılmış bu yaylada bol su bulunmaktadır.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Kaklık Mağarası Ve Keloğlan (Dodurgala) Mağarası

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Mağaralar, ülkemizde 1970’lerden sonra başta turizm olmak üzere çeşitli ekonomik amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır.

Denizli ili sınırları içerisinde yer alan Kaklık Mağarası ve Keloğlan (Dodurgala) Mağarası’da turizm açısından ülkemizin önemli değerlerindendir.

Denizli’ye yolu düşen herkesin mutlaka görmesi gereken birer doğa harikası olan bu mağaraları gelin biraz tanıyalım:

Kaklık Mağarası

Denizli Ankara karayolunda Denizli il merkezine 30 km. mesafede Honaz ilçesi Kaklık Kasabasındadır. Mağaralar insanların ilk doğal barınaklarına oluştururlar. Bu nedenle uzun yıllardan beri araştırmacıların dikkatlerini üzerlerine çekmiş ve ayrıntılı araştırmalara konu olmuştur.

Ancak bu özelliklerinin yanında mağaralar içlerinde sakladıkları gizli güzelliklerin keşif ve seyrinin insanlara verdiği mutluluk,mağaracılığın son yıllarda bir bilim dalı olarak karşımıza çıkarmaktadır.

Bunun yanında bir spor dalı olarakda karşımıza çıkmaktadır. Kaklık Mağarası damlataşı, sarkıtları ve dikitleriyle süslü olup, Pamukkalede bulunan travertenlere benzer ,traverten basamaklarıyla eşine rastlanmaz güzellikte olup, Küçük Pamukkale veya Mağara Pamukkale olarak adlandırılmaktadır.

Mağara içerisinde bol miktarda termal su bulunmaktadır. Berrak, renksiz ve kükürt kokulu olan bu su varlığı bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

Ayrıca mağaranın yakınında ziyaretçilerin istifadesine sunulmak üzere yapılan yüzme havuzu, küçük amfi tiyatro, seyir alanları, kafeterya ve kameriyeler mayıs 2002 tarihinden itibaren turizmin hizmetine sunulmuştur.

Düden-kaynak, çöküntü obruğu konumlu aktif bir magara olan “Kaklık Mağarası”nın çevresi; Mesozoik kireçtaşları, Eeosen marn, kil, kumtaşı ve konglomeraları, miyosen-pliyosen yaşlı kil, kum, Marn ve kalkerler ile kuveternere ait traverten ve alüvyonlardan meydana gelmiştir.

Kaklık Mağarasının doğrudan gün alan ve sürekli damlayan veya akan duvarlarında, sık bir yosun ve küçük yapraklı sarmaşık türü bitkiler gelişmiştir. Aydınlanmaya bağlı olarak gün içinde yeşilin değişik tonlarını alan bu bitkiler, mağaraya ayrı bir güzellik katmıştır.

Keloğlan (Dodurgala) Mağarası

Dodurgalar Keloğlan İni Mağarası Denizliye 60 km mesafedeki Acıpayam İlçesinin 18 km doğusundaki Dodurgalar Kasabasının 3 km batısındaki Mallı Dağın Doğu yamacında yer alır.

Batı Anadolu ve Ege Bölgelerini Akdenize bağlayan Denizli-Antalya Karayolu bu mağaranın hemen yakınından geçmektedir. Toplam uzunluğu 145 m olup, yatay olarak gelişmiş geçit konumlu fosil bir mağaradır.

Mağaranın içindeki bol miktardaki sarkıt, dikit, sütün, makarna sarkıtı ve örtü damlataşları bu mağarayı adeta damlataş ormanına döndürmüştür.

Bu nedenle Turizm amaçlı kullanıma çok uygun bir yerdir. 2003 yılında turizme kazandırılmış olup sosyal imkanlar mevcuttur.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Denizli’nin Tarihi Pazar Yeri: Kaleiçi Çarşısı

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Kaleiçi adı verilen bir iç kale olan alışveriş yeri; Denizli’nin ilk kurulduğu yer olarak tarih sahnesinde karşımıza çıkmaktadır.

Elimizde en eski belge olarak bulunan ve 1926-30’lu yıllarda bir Fransız topograf tarafından 1/200 ölçeğinde çizilen kale, yaklaşık 280m uzunluğunda ve 160m genişliğindeki bir alanı kaplamaktadır.

Bu plana göre; Kaleiçi Kalesi’nde güney kısım hariç, dükkânların kale duvarına bitişik tek sıra halinde yapıldığı görülür. Güney tarafta; Bayramyeri Kapısı ve buna bağlı olarak yapılan en yoğun alışveriş alanının bulunduğu Tuhafiyeciler Caddesi, Başbanbaşı Sokak, Hasırcılar Sokağı ve Yemişçiler Sokağı yer alır.

Sur dışında Merkez Efendi Sokağı ve Sarayköy Caddesi takip edildiğinde, Dörtçeşme Kapısı ve buna bağlı olarak solda Kadın Pazarı, karşısında Keten Pazarı ve Bostanpazar Sokağı bulunur. Dörtçeşme Cami geçilince batı tarafta tek sıra dükkânların yer aldığı Başbanbaşı Sokağı’nın devamı yer alır.

Kuzey tarafta Hal Kapısı ve bu kapıdan girildiğinde kuzeydoğu yöne ilerlenirse Çilingirciler Sokağı’nın yer aldığı dükkân sıraları bulunur. Doğu tarafta Demirciler Kapısı ve buna bağlı Zahire Pazarı Sokağı, güney tarafta ise
Çilingirciler Sokağı’nın devamı yer alır.

Sur dışından Belediye Caddesi güneye doğru takip edildiğinde Küçük Kapı ve Çuhacılar Meydanı’na ulaşılır. Bu planda kalenin iç kısımlarında herhangi bir yapı çizilmemiştir.

Günümüzde Dört Çeşme tarafında, Eski Marangoz atölyelerinin bulunduğu kısımdan katlı hal-pazar binasına kadar olan 50m’lik bir alanın önü açılmış ve buradaki sur duvarları açığa çıkarılmıştır . Buradaki sur duvarları yer yer 3-4m ayaktadır.

Duvarlar traverten taşlardan kireç harçlı örülmüş her iri taş sırasının aralarına daha küçük taşlar ve tuğla parçaları yerleştirilmiştir. Taş sıralarının yüksekliği 25-30cm arasında değişmektedir. Bu duvarlarda yer yer mermer mimari bloklar ve lahit kapağı parçası gibi devşirme malzemeler kullanılmıştır.

Özellikle buradaki surlarda iri traverten blokların kırılarak daha küçük parçalara ayrılıp ikinci kez kullanıldığı  görülmektedir. Sur duvarlarında kullanılan travertenlerin tipi ve gözenekleri tamamen Laodikeia’daki mimari yapılarda kullanılanlara benzemektedir.

Sur duvarları yer yer planda da görüldüğü gibi üçgen çıkıntılı istinat ayaklarla sağlamlaştırılmıştır.Burada zaman zaman yapılan çalışmalarda Bizans Dönemi sırlı seramik parçaları da çıkmaktadır.

Diğer taraftan Saraylar Mahallesi’nde Selçuklu sikkelerinin çıktığı parselde yapılan hafriyat çalışmalarında Kaleiçi’ne, Başpınar’dan su sağlayan pişmiş toprak künkler ile Bizans pithos ve seramik parçaları da ele geçmiştir.

Yine Kaleiçi’nde bulunan ve olasılıkla pencere lentosu olabilecek kabartmalı mermer parça, buradaki Bizans yerleşimlerinin diğer mimari kalıntısıdır.

Bu mermer pencere lentosunun ön yüzünde yer alan bitkisel bezemelerin yaprak uçlarının kıvrımlı volüt şeklinde döndürülerek verilmesi, üç basamaklı kaide  üzerinde yer alan ve uçları ikişerli yuvarlak gözlü sona eren görünüm M.S.10. ve 11 y.y.larda çok kullanılan bir süsleme biçimidir.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

İpekyolu: Akhan Ve Çardakhan Kervansarayı

İpek Yolu, bugün de olağanüstü bir tarihsel ve kültürel zenginlik sunmaktadır. Bu yol, Orta Asya’yı Avrupa’ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldır bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımaktadır. 

“İpek Yolu–Han ve Kervansarayların Turizme Kazandırılması” projesi kapsamında; Kültürel mirasın en önemli unsurlarından ve çoğu doğaya, çevresel etkenlere yenik düşmüş olan han ve kervansarayların korunması, bir koruma kullanma dengesi içerisinde yaşatılarak “Tarihi İpek Yolu”nun canlandırılması planlanmıştır.

Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin de bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra, İpek Yolu’nun hem bir ticaret yolu, hem de tarihsel ve kültürel değer olarak yeniden canlandırılması gündeme gelmiştir.

Bu nedenle, ilk etapta ana tur güzergahları ile çakışan ıpek Yolu üzerinde değerlendirilmesi düşünülen, han ve kervansaraylara ilişkin ön etüdler yapılmış ve 11 adet kervansaray belirlenmiştir. Belirlenen bu kervansaraylardan 2 tanesi Denizli’de yer almaktadır.

Akhan Kervansarayı

Denizli–Afyon karayolunun 7. Km.sinde bulunan han, aynı adı taşıyan köyün hemen girişinde yer alır. Anadolu Selçuklularının batıdaki son kervansaraylarından olan ve iki kitabesi bulunan Ak Han sultan hanları şemasına uymakla beraber, oldukça küçük bir handır.

Han’ın iki kitabesi bulunmaktadır. Kapalı olan kısmı 1253 (H.651) yılında, avlu 1254 (H.652) de tamamlanmıştır. Yaptıran Vali Seyfettin Karasungur bin Abdullah’tır. Kitabede II. ızzettin Keykavus’un adı geçmektedir. Simetrik bir plan göstermeyen kervansaray açık ve kapalı bölümlerden oluşmaktadır.

Toplam 1100m2’lik bir alan üzerine oturmakta olup, kare bir avlu ve derinlemesine dikdörtgen bir holden oluşmaktadır. Kapalı mekan derinlemesine iki sıra paye ile üç sahına ayrılmıştır. Ortada bulunan sahın yan sahınlardan daha geniş ve yüksek tutulmuştur.

Üst kısım tonoz ile örtülmüştür. Sivri kemerli niş biçiminde portali, basık kemerli giriş kapısı ile yarım metre dışa taşmıştır. Üzerinde bulunan kitabesi ile oldukça sade bir görünüşe sahiptir. Kapalı mekanın simetrik düzenlemesine karşın avluda asimetrik bir plan karşımıza çıkmaktadır.

Avlu girişinin sağ tarafındaki bölümde, iki katlı mekanlar, bir eyvan ve iki kapalı birim yer almasına rağmen, diğer tarafta revaklar ve kapalı mekana bitişik tonozlu iki mekan yer almaktadır.

Han’ın avlu portali geometrik ve plastik süslemeleri ile oldukça görkemlidir. Portalde görülen en önemli özellik ise, Konya-Karatay Han ile rekabet edecek derecede figürlü süslemelere sahip olmasıdır.

Geyik, sfenks, kuş, kartal, aslan, ejder vb. hayvan figürleri, gamalı hac motiflerinin aralarına yerleştirilmiş, oldukça grift bir süsleme oluşturulmuştur.

Mimari bakımdan önemli bir şaheser olan Ak Han’ın bazı bölümlerinde ince işçilik istemeyen kesme taş kullanılırken, avlunun güney ve batı cephesi orijinal düzgün mermer kaplamadır. Yapının içinde ve dışta devşirme taş malzeme yoğun olarak göze çarpmaktadır.

Çardakhan Kervansarayı

Denizli–Afyon karayolunun solunda ve Çardak ilçe merkezinin içinde bulunan bu han, portali üzerindeki yedi satır kitabesine göre, Alaeddin Keykubat zamanında, onun azadlı kölesi ve emirlerinden Esededdin Ayaz bin Abdullah el şahabi tarafından yaptırılmıştır.

1230 (H.627) yılı Ramazan ayında bitirilmiş ve kitabesine göre “Ribat” olarak yapılmıştır. Doğu-batı doğrultusunda inşa edilen han, oldukça geniş kare avlusu ve altı bölümlü, beş sahından oluşan holü ile sultan hanlarının sadeleşmiş bir benzerini oluşturmaktadır.

Kapalı mekan doğu-batı ekseninde dikdörtgen planlıdır. Derinlemesine dört sıra halinde ve her bir sırada beşer paye kullanılması ile beş sahın oluşturulmuştur. Han Dinar ilçesine bağlı olduğu dönemlerde “Hanabat” ismiyle anılmakta ve Kurtuluş Savaşı sırasında da zahire ambarı olarak kullanıldığını kaynaklardan öğreniyoruz.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Denizli’nin Geçmişini Günümüze Bağlayan ‘Köprüleri’

Tarihi M. Ö. 4000 yılına dayanan ve birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Denizli, tarihi yapılarıyla ön plana çıkmaktadır. Denizli’ye yolu düşen hemen herkesin görmesi gereken yapılar arasında tarihi köprülerde önemli bir yer tutmaktadır.

Haber Kaos ekibi olarak Denizli ili sınırları içinde bulunan tarihi köprüleri sizler için derledik.

Bayıralan Roma Köprüsü (Çal)

Bayıralan Köprüsü, Roma Dönemi’ne ait olup, Denizli’nin Çal ilçesine bağlı Bayıralan Mahallesi’nin kuzey doğusundaki Kemer Deresi üzerinde bulunmaktadır.

Aradan geçen onca zamana rağmen varlığını korumayı başaran köprü, derenin en dar noktasında yapılmış olup, tek kemerli ve taş örgülüdür.

15×30 cm ve 10×20 cm ebatlarındaki taşların sıkıştırılmasıyla yapılan tarihi köprü, 2 metre genişliğinde ve uçtan uca 15 metre uzunluğundadır.

Köprünün ayakları her iki tarafta yer alan iki ayrı ana kaya üzerine oturmaktadır. Köprünün üzerinde bulunduğu vadinin derinliği yer yer 20 metreyi bulmaktadır.

Sert kaya kütlelerinin üzerinde konumlandırılan köprü farklı dönemlerde onarım geçirse de büyük ölçüde orijinalliğini korumuştur.

Köprü, yakın geçmişte kemerin en açık noktasına yerleştirilen bir hatılla desteklenmiştir. Genel olarak iyi durumda olan Roma Köprüsü günümüzde kullanılmamaktadır.

Dayılar Köprüsü (Çal)

Dayılar Köprüsü Çal ilçesine bağlı Dayılar ile Şapçılar mahalleleri arasındaki yol üzerinde bulunmaktadır. Dayılar Köprüsü’nün diğer adı Tozlukara Köprüsü’dür.

Roma Dönemi’ne ait olan köprünün uzunluğu 55,50 metre, genişliği 3,40 metre, kemer açıklıkları ise 5,50 metredir. Devşirme malzemeden yapılmış olan köprünün yuvarlak kemerli iki adet gözü bulunmaktadır.

Büyük Menderes Nehri üzerinde yer alan Dayılar Köprüsü; Apameia, Eumenia, Launda, Mossyna, Hierapolis ve Laodikeia ticaret yolları üzerindeki köprülerden birisidir.

Büyük ölçüde sağlam durumda olan Dayılar Köprüsü, günümüzde tarım arazilerine ulaşım amacıyla kullanılmaktadır.

Hançalar Köprüsü (Çal)

Denizli, Çal İlçesi, Hancalar (Kasabası) Mahallesi ile Bekilli yolu üzerinde bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu Döneminde, Çal yakınlarında tarihi bir Pazar (Kayı) kuruluyordu.

Köprünün ticaret merkezine giden yol güzergahında kurulması ve ticari amaçlı kervanların geçiş yapmasından dolayı büyük önem taşımaktadır.

Köprünün doğu-batı yönünde döşeme uzunluğu 65 m, korkuluklarla beraber genişliği 4,20 m’dir. Köprünün yan kemerlerinin genişliği 6,75 m, yüksekliği 3,30 m, orta kemer genişliği 8 m olup yüksekliği 4,10 m’dir. İki kemer arasındaki ayakların genişliği 3,50 m’dir.

Hancalar Köprüsü, üç kemerli, orta kemer yan kemerlerden yüksek ve geniş tutulmuş olup, bu haliyle Klasik Osmanlı Köprülerinin özelliğini göstermektedir. Köprünün ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir.

Güney tarafındaki kemerleri taşıyan ayaklarda bulunan H.1302 ve 1934 tarihli kitabelerinden anlaşılacağı üzere onarım yapılmış, bu onarımlarda köprünün orijinal malzemesine (düzgün kesme taş) bağlı kalınmamış, moloz taş kullanılmıştır.

Köprüyü taşıyan ayakların; suyun aşırı basıncını önlemek için güney tarafına (akıntı yönüne) üçgen formunda sel yaranlar yapılmasına rağmen kuzey tarafından yuvarlak formlu sel yaranlar yapılmıştır. Yuvarlak kemerli , üç gözlü köprüye hafif bir meyille çıkılmaktadır.

Ahmetli Köprüsü (Sarayköy)

Sarayköy İlçesi, Ahmetli Köyü’nde yer alan Ahmetli Köprüsü;  dört kemerli olarak yapılmıştır. Köprünün uzunluğu 55 m, genişliği 4,75 m, kemer açıklığı yaklaşık 5,5 – 5,7 m.dir. Kemerli gözlerden kuzey taraftaki iki gözü, I. Dünya Savaşı sonunda Batı Anadolu’yu işgal eden Yunanlıların, Denizli’ye geçmelerini önlemek amacıyla yıktırılmıştır.

Daha sonra Cumhuriyet Dönemi’nde, köprünün yıkılan iki gözünün,   kuzeye doğru, diğer orijinal ayakların üzerinde betonarme olarak üst bölümü yapılarak yakın zamana kadar hizmet vermesi sağlanmıştır.  Malzeme olarak traverten kullanılmış olup, Roma Dönemi’ne aittir.

Bedirbey Köprüsü (Acıpayam)

Acıpayam İlçesi, Bedirbey Köyü’nün 300 m. güneyinde, Dalaman Çayı (İndos Nehri) üzerinde kurulmuştur. Themisonion-Kibyra Antik yolu güzergâhında yer almaktadır.

Blok taşlardan inşa edilen köprü beş gözlü olup, kuzey tarafındaki iki yuvarlak kemer sağlamdır. Üç gözün sadece üç kemer ayakları mevcuttur. Kemer genişliği 3.50 m.dir. Köprü döşemesiyle beraber 40 m. uzunluğundadır.

Bu gün nehir kuzey taraftaki ikinci kemer gözünden akmaktadır.  Köprünün kemerlerinden ve blok taş malzemenin kullanılışından anlaşıldığı gibi, Roma Döneminde yapılmış olup, Selçuklular Döneminde kullanıldığı, Osmanlı Döneminde moloz taş malzemeyle tamir edilerek işlevini sürdürdüğü gözlenmektedir.

Cumhuriyet Döneminde nehrin 50 m. kuzeyinde tahta köprü yapılarak geçiş sağlanmış, 250 m. kuzeyden yeni yol açılarak güzergâhı değiştirilmiştir.

Tozlukara Köprüsü (Çal)

Denizli İli, Çal ilçesi, Dayılar (Köyü) Mahallesi ile Şapcılar (Köyü) Mahallesi yolu üzerinde bulunmaktadır. Menderes Nehri üzerinde bulunan; köprünün uzunluğu 55,5 metre, genişliği 3,40 m’dir

Köprü gözlerinin genişliği ise 5,5 m’dir. Yuvarlak kemerli, iki gözlü köprüye hafif bir meyille çıkılmaktadır. Malzeme olarak devşirme malzeme kullanılmıştır.

Köprünün kullanımı Roma Dönemine kadar dayanmaktadır. Apamea, Eumenia, Launda, Mossyna, Hierapolis, Laodikeia ticaret yolları üzerinde geçişi sağlayan köprülerden birisidir.

Zeyve Köprüsü (Çal)

Zeyve köprüsü, Akkent (Kasabası) Mahallesi–Bekilli ilçesi stabilize yol güzergahında doğu batı yönünde akmakta olan menderes nehri üzerinde kuzey güney istikametinde bulunmaktadır.

3 gözlü yuvarlak kemerli taş örgülü köprünün genişliği 3,6 metre döşeme uzunluğu ise 35 metredir. Yöresel taş malzemenin kullanıldığı köprünün iki kenarında biriket malzeme ile yapılmış korkuluklar bulunmuştur.

Köprünün yakalarında yer alan sel yaran kısımları zamanla tahrip olarak ortadan kalkmıştır. Roma Dönemine tarihlendirilen köprü günümüzde tarla ve bahçelere ulaşım yolu olarak kullanılmaktadır.

Ak Köprü (Çivril)

Denizli İli, Çivril İlçesi, Karayahşiler Köyü sınırları içinde, Büyük Menderes üzerinde bulunan Ak Köprü, doğu-batı doğrultusunda olup, dört kemerlidir. Köprü yuvarlak kemerli olması sebebiyle Ahmetli ve Hançalar Köprüsü ile mimari benzerlik gösterir. 1976 yılında köylüler tarafından onarılmıştır.

Ak Köprü, Antik Dönemde Peltai-Apameia yol güzergâhındadır. Köprü orijinalinde kesme taşla kaplı olup, doğu tarafındaki kemer diğerlerinden daha geniş tutulmuştur. Doğudan itibaren ilk kemer genişliği 4.50 m, ikinci kemer 5.50 m genişliğinde, üçüncü kemer ise 3.50 m genişliğindedir.

Köprü döşemesiyle birlikte 50 m uzunluğundadır. Üçüncü kemerin batı tarafındaki yarısı ile, batı tarafındaki dördüncü kemer 1976 yılındaki onarım esnasında betonarme olarak yapılmıştır. Kemerlerin etrafı silmeyle çevrelenmiş durumdadır.

Büyük Menderes Nehri’nin akışının köprüye zarar vermemesi için kemer ayaklarının güney tarafına sel yaranlar yapılarak kesme taşla kaplanmıştır.Köprünün kuzey tarafındaki kemer alınlığında dairesel bir niş açılarak etrafı silmeyle çevrelenmiş olup, ortasında da silindirik gövdeli süsleme elemanı bulunmaktadır.

Köprünün çevresinde bulunan Osmanlıca yazılı mermer onarım kitabesinde Miladi 1807 tarihi okunmaktadır. Bundan da 19.yy başlarında, Osmanlı Dönemi’nde de tamir ettirilerek kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Eski Kale Köprüsü (Kale)

Kale İlçesi, Tabae Antik Kenti (Eski Kale) içinde bulunmaktadır. Kale Ovası ile Antik Tabae Kenti (Eski Kale) arasındaki ulaşımı sağlayan tek köprüdür.

Tarihi; Roma Dönemine kadar dayanan köprü 1958 ile 1960 yılları arasında Eski Kale’nin terk edilişine kadar devamlı kullanılmıştır. Kemer içi kesme taş, üst kısmı kesme ve moloz taşla yapılmıştır. Tek gözlüdür.

Köprü genişliği 7.90 cm’dir. Köprüde zaman içinde meydana gelen yıpranmalar mevcuttur.Günümüzde de ören yerine bu köprüden geçilerek ulaşılır.

Hacıeyüplü Taş Köprü (Merkezefendi)

Merkezefendi İlçesi, , Hacıeyüplü Mahallesi, İnceali Mevkii’nde eski Denizli-Sarayköy yolu üzerinde bulunmaktadır. Tek kemerli köprünün genişliği 1.56 m, zeminden kemer başlangıcının yüksekliği ise 1.10 m’dir.

Kemer üzerindeki taş blok döşemenin uzunluğu 6.30 m.’dir. Köprünün ve devam eden yolun iki tarafında yer alan blok taşlardan bunların kenar korkuluğu olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Yol güneydoğu-kuzeybatı istikametinde olup, köprünün tonozlu kemeri ise güney-kuzey yönündedir. Köprü kesme blok taşlardan yapılmıştır.

Akhan Köprüsü (Pamukkale)

Tarihi Selçuklu Kervansaraylarından olan Akhan’ın doğusunda, Denizli-Ankara karayolu üzerindeki köprünün kuzey tarafındadır.

Köprü Denizli-Ankara karayolu üzerindeki yeni yol ve yeni köprünün yapılmasından dolayı kullanılmamaktadır. Düzgün diktörtgen kesme taşlardan yapılan köprünün üç gözü bulunmaktadır.

Köprünün ayak kısımları orijinal olmasına rağmen üstü betonla kaplanmıştır. Değişik dönemlerde tamirat görmüş olan köprü 13. yy ortasında (1251-1252) inşa edilen Akhan ile birlikte inşa edilmiş olmalıdır.

Ancak antik dönemde de Laodikeia’ya giden yol güzergahında yer almaktadır. Köprünün mimari çağı Selçuklu ve Osmanlı Dönemidir. Köprüde temizlik çalışması yapılarak ayakların ve kemerlerin ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Çiftlik Köprüsü (Tavas)

Solmaz Çayı üzerindedir. Taş örgülü ve yuvarlak kemerli olup Çiftlik Mahallesi’nin hemen güney doğusundadır. Köprünün döşeme uzunluğu yaklaşık 17.30 m. Döşeme genişliği 4.10 m’dir. İki kemerli köprünün üzeri taş döşemeli olup sonradan asfaltla kaplanmıştır.

Çıtak Köprüsü (Çivril)

Denizli İli, Çivril İlçesi, Çıtak Kasabası’na 2 km uzaklıkta olan, Büyük Menderes akarsuyu üzerinde bulunan köprü beş gözlüdür. Yapımında moloz taş ve devşirme taş kullanılmıştır. Çeşitli onarımlar geçirmiştir.Günümüzde köprünün bir bölümü yıkılmış haldedir.

Timirtaş Köprüsü (Sarayköy)

Sarayköy İlçesi, Tekke Köyü’nün 2-3 km. kuzeyinde, Ortaçağ yerleşiminin olduğu Asarlık Tepesi’nin 1 km. kuzeyinde, Kabaağaç Köyü yakınlarında, Menderes Nehri üzerinde kurulan köprü kuzeydoğu-batı istikametinde olup, bugün harabe halinde kalıntıları bulunmaktadır.

Köprü; Ortaçağ’da Denizli üzerinden Antiocheia, Nysa (Sultanhisar), Tralleis (Aydın), Magnesia-Ephesos (Selçuk)’tan İzmir ve Kuşadası’na ulaşan ticaret yolu güzergâhında yapılması ve bu çevrede Germiyan ve İnanç (Denizli) Beylerinin girdiği Alâeddin Pazarı’nın bulunması bakımından kervanlar için ticari amaçlı yapılmış olmalıdır.

Horasan harcı ve moloz taş duvar örgüsüyle yapılan köprünün ayak kısımlarında blok taşlar görülmektedir. Ortaçağ yapılarında olduğu gibi döneminde moloz taş örgülü duvarın kesme taşla kaplandığı sanılmaktadır. Köprünün nehir üzerine gelen kemerli bölüm tamamen yıkılmıştır.

Nehrin kuzeydoğu tarafında bir ayağı mevcut olup, güneybatı tarafında ise kareye yakın bir yapıyla suyun geçiş noktası daraltılarak tek kemerli bir alana dönüştürülmüş olmalıdır. 14 y.y. birinci yarısında İlhanlı Komutanlarından Emir Timurtaş tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir.

Ebecik Köprüsü (Tavas)

Ebecik (Köyü) Mahallesi’nin 1200 m kuzeydoğusunda Gölyeri Mevkii’ndedir. Kesme taştan yapılmış tek kemerli köprü Ebecik- Altınova (Tilkilli) dan Bozdoğana giden antik yol üzeridedir.

Köprünün iki tarafında taş döşemesini görmek mümkündür. Kuru dere üzerinde bulunan kesme taştan yapılmış köprü yuvarlak kemerli olup 3 m. uzunluğunda 3.10 m. genişliğindedir. Antik yol üzerine kurulan köprü Roma Dönemi’ne tarihlendirilmektedir.

Taşavlu Köprüsü

Altındere Vadisinde yer alan patika yollardan gidilerek ulaşılan köprülerden sonuncusu ise Taşavlu Köprüsü’dür. Vadi girişine yaklaşık iki saatlik yürüme mesafesinde bulunan bu köprü ilk iki köprüden daha yüksek ve geniştir. Altındere Vadisinden Babadağ’a doğru uzanan bu patika yolda kapı görevi gören bu köprüden sonra Altındereli Mahalle sakinlerinin yaylak olarak kullandıkları alana ulaşılmaktadır.

Dereçiftlik Köprüsü (Honaz)

Honaz İlçesi, Dereçiftlik (Köyü) Mahallesi’nden Kızılyer (Kasabası) Mahallesi’ne giden taş örgülü tek kemerli köprü, Karaçay’dan başlayarak, Dereçiftlik Mahallesi’nin güney tarafından geçen dere üzerine kurulmuştur.

Köprünün bulunduğu güzergah, Antik Dönem’deki tarihi yol üzerindedir.

Tek kemerli köprünün kemer ayakları ile iki tarafındaki kemer kavisi düzgün kesme blok taşlarla yapılmış ancak kemerin üst bölümünün yıkılması sonucu sonradan moloz taş örgü kullanılmıştır. Köprü Roma Dönemi’nde inşa edilmiştir.

Uzunalan Köprüsü

Kara Arslan köprüsüne 15 dk lık yürüyüş mesafesinde bulunan Uzunalan Köprüsü, köprü üzerinde yer alan kitabeye göre 1958 yılında Habibo Mustafa tarafından yapılmıştır. Dere zeminden 6 metre yükseklikte bulunan Uzunalan Köprüsü 2 metre genişliğindedir. Köprü, Altındere de bulunan diğer köprüler gibi tek kemerli olarak inşaa edilmiştir.

Cindere Köprüsü (Güney)

Denizli ili, Güney İlçesi, Cindere Köyü sınırları içindeki köprü Menderes Nehri üzerindeki önemli köprülerden biri olup; Doğu Roma hatta Roma Dönemlerinden beri kullanım görmüştür.

4 küçük, 2 büyük kemer ile Menderes Vadisini birbirine bağlayan köprünün ^kemeri ayakta, diğer orta geçişi sağlayan kemerleri yıkılmış ve kemerleri birbirine bağlayan ayaklar nehrin içinde açıkça izlenebilmektedir.

Kara Arslan Köprüsü

1940 yılında tek kemerli olarak inşaa edilen Kara Arslan Köprüsü, Altındere Vadisinin hemen girişinde yer alır. Gebe Deresi olarak da bilinen derenin iki yamacını birbirine bağlayan bu köprü, son yıllarda hasar görmüş olsa da Babadağın yaylalarına gitmek isteyen kişilerin ve doğa severlerin sıkça kullandığı bir köprüdür.

Kanlıkemer Köprüsü (Tavas)

Solmaz Çayı üzerinde bulunan Kanlıkemer Köprüsü’nün döşeme uzunluğu 36 m genişliği ise 3.80 cm’dir. Beş gözlü köprünün yuvarlak kemerlerinin her birinin genişliği 2.70 cm’dir.

Köprü kemerlerinin 3 gözü görülmekte olup iki gözü ise toprak dolgu ile kapanmıştır. Moloz taş örgülü köprünün üzeri ve selyaran kısımları sonradan betonla onarılmıştır.

Paylaşın

Yüzlerce Kuş Türünün Uğrak Noktası ‘Denizli’

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Kuşlar, tarihöncesi dönemlerden beri insanların büyük ilgisini çekmiştir. Kuşları inceleyen bilim dalına Ornitoloji (Kuşbilimi) denir.

Denizli ili sınırları içinde bulunan Işıklı Gölü, Süleymanlı Gölü ve Acıgöl-Çaltı (Beylerli) Gölü’de Ornitoloji bilimiyle ilgilenen bilim insanlarının uğrak noktalarındandır.

Acıgöl – Çaltı (Beylerli Gölü) 

Acıgöl, ızmir’den Afyon yönüne ilerleyen karayolu yakınında Denizli-Dinar arasında yer almaktadır. Göl 836 metre rakımda, alanı 16000 he. Civarındadır. Derinliği kışın 3-4 metre arasında değişmektedir.

Acıgöl’ün güneybatısında bulunan Çaltı (Beylerli) Gölünün suları tatlıdır. Suyu bir kanalla Acıgöl’e verilen gölde balıkçılık yapılmaktadır. Alanı 35 he. Civarındadır. Acıgöl-Çaltı Gölü Bölgesi’nde şimdiye kadar 203 kuş türü gözlenmiştir.

Bunlardan 22’si için kuluçka tespiti vardır. Bölgede en önemli kuluçka kuşları Toy ve Turna’ dır. Acıgöl’ü çevreleyen pınarlar çevresinde 10-11 çift’ lik bir Turna populasyonu kuluçkaya yatmaktadır.

Flamingo’nun bölgede düzenli olmayan aralıklarla kuluçkaya yatma olasılığı vardır.

Angıt, Suna, Leylek, Mısır Akbabası, Saz Delicisi, Uzunbacak, Kılıçgaga, Küçük Cılıbıt, Taş Bülbülü, bölgedeki diğer kuluçka kuşlarıdır. Puhu ve Yelpazekuyruk bölgede büyük olasılıkla kuluçkaya yatmaktadır.

Işıklı Gölü (Su Kuşları Koruma Alanı)

Işıklı Gölü Dinar’ın kuzeybatısında Çivril Ovasında yer alır. Taşıdığı potansiyel nedeni ile Denizli Milli Park Mühendisliği’nce “Su Kuşları Koruma Alanı” olarak tescili önerilmiştir.

Göl su kuşları için önemli bir yaşam ortamı oluşturmaktadır. Bölgede kuluçkaya yatan türlerden; Küçük Baladan, Alaca Balıkçıl, Küçük-Büyük Ak Balıkçıl, Erguvan Balıkçıl, Çeltikçi, Boz Kaz, Angıt, Pasbaş Dalağan, Deniz Kartalı, Saz Delicesi, Kızıl şahin, Uzunbacak, Gülen Sumru, Kır ıncikuşu önemli örneklerdir.

Kışın gölde gözlenen su kuşlarından; Küçük Karabatak,Büyük Ak Balıkçıl, Sakarca Kazı, Boz Kaz, Çamurcun, Kıl Ördek,  Kepçel, Batak Çulluğu örnek verilebilir.

Ayrıca Deniz Kartalı, Sakallı Akbaba, Gökçe Delice, Büyük Orman Kartalı, şah Kartal, Bıyıklı Doğan, Ulu Doğan bölgede kışlayan yırtıcılardır.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Denizli’nin Değerlerinden ‘Honaz Dağı Milli Parkı’

Yıl boyunca yerli ve yabancı birçok turistin uğrak noktalarından Denizli, botanikçilerinin ilgisini çekmektedir. Denizli’nin “Honaz Dağı Milli Parkı, Kartal Gölü-Karaçam Ormanı Tabiatı Koruma Alanı” Botanik Turizmi’ne uygun yerlerdendir.

Honaz Dağı Milli Parkı önemli kaynak değerlerinden birisi bitki topluluğu’ (flora) dur. Bölge 150 yıldan beri  dünya botanikçilerinin ilgisini çekmektedir.

Florasının özelliğinden dolayı 1995 yılında Doğal Sit Alanı olarak ta ilan edilmiştir. Milli Park sınırları içinde tespiti yapılan 964 tür bitkiden 122’si Türkiye için endemiktir.

Yani dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyip sadece Türkiye’de yetişmektedir. Bunlardan Ballıbaba, Sığır  Kuyruğu ve Safran Honaz Dağı için endemiktir. Güveyotu ve Çan Çiçeği ise dünyada sadece Honaz Dağı ve Babadağ’da doğal olarak yetişmektedir. Dünyanın hiçbir köşesinde bulunmayan 43 tür bitki sadece Honaz Dağında yetişmektedir.

Kartal Gölü ve anıt orman civarı bitki florası yönünden çok zengindir. Yörede karaçam dışında ardıç, kara hindibağ, üçgül, sarı çiçekli gazal boynuzu ve yonca türünden alpin bitkileri içeren flora bilimsel değer taşımaktadır. Bölge de 200’den fazla bitki türü  bulunmaktadır.

Türkiye’nin en yaşlı karaçam mesçeresi olduğu için Karaçam Ormanı (Çiçekli Karaçam’da denir.) biyolojik bakımdan farklı bir genetik yapıya sahip olmaları nedeni ile  bilimsel araştırmalara ışık tutmaktadır. Ortalama 250-700 yaşında ve 30 metre yüksekliğinde olan bu karaçamların en yaşlısı 1266 yıllıktır ve çapı 1.35 metre çap ile 4.25 metre çevreye sahiptir.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın