“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” İşçiden Aldı, Patrona Verdi

Türkiye, 2018 ortasında yapılan referandumla cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yaptı. Bunun takip eden 2019 yılından bu yana her sene milli gelirden işçilerin aldığı pay azalırken, patronların aldığı pay arttı.

2019 yılında işgücü ödemelerinin payı yüzde 31,3 idi. Bu sırasıyla her sene yüzde 29,3; yüzde 26,8 ve son olarak yüzde 23,6’ye kadar geriledi. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise 2022’de ilk kez yüzde 48 bandını aştı.

2009’dan bu yana son 14 yılı kapsayan verilere bakıldığında işgücü ödemelerinin payının en düşük olduğu yıl 2022 oldu. Patronlar olarak adlandırılan “net işletme artığı/karma gelir”in payı ise son 14 yılda en yüksek orana 2022’de ulaştı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğinden bu yana Türkiye’de işçilerin milli gelirden aldığı pay giderek azalırken patronların payı yükseliyor. İşçilerin payındaki en sert düşüş ise rafa kaldırılan “yeni ekonomik model” döneminde oldu.

İşçigücü ödemelerinin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2021’de yüzde 26,8 iken bu oran 2022 yılında yüzde 23,6’ya kadar geriledi. Bu oran 2019 yılında yüzde 31,3 idi. Buna göre son üç yılda işçiler milli gelirden aldıkları her 4 liranın 1 lirasını kaybetti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri halk arasında milli gelir olarak bilinen GSYH’nin nasıl paylaşıldığını gösteriyor. Buna göre Türkiye’nin 2022 yılı GSYH’si 15 trilyon 11 milyar 776 milyon TL oldu. Bunun 3 trilyon 536 milyarı işgücü ödemelerine gitti.

Net işletme artığı/karma gelir ise 7 trilyon 2015 milyar lira oldu. Yani, milli gelirin yüzde 23,55’i işgücü ödemelerine giderken net işletme artığı/karma gelirin payı yüzde 48,06 oldu. Bu hesaplamalar gelir yöntemiyle GSYH verilerine dayanıyor.

Son 14 yılın en düşük işçi payı

TÜİK’in 2009’dan bu yana son 14 yılı kapsayan verilerine bakıldığında işgücü ödemelerinin payının en düşük olduğu yıl 2022 oldu. İşçilerin payı bu süre zarfında son yıla kadar yüzde 26,4’ün altına düşmemişti. En büyük pay ise yüzde 32 ile 2016’da gerçekleşti.

Patronlar olarak adlandırılan “net işletme artığı/karma gelir”in payı ise son 14 yılda en yüksek orana 2022’de ulaştı. Türkiye 2018 ortasında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçti. Bunun takip eden 2019 yılından bu yana her sene milli gelirden işçilerin aldığı pay azalırken “net işletme artığı/karma gelir”in payı her sene yükseldi.

2019 yılında işgücü ödemelerinin payı yüzde 31,3 idi. Bu sırasıyla her sene yüzde 29,3; yüzde 26,8 ve son olarak yüzde 23,6’ye kadar geriledi. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise 2022’de ilk kez yüzde 48 bandını aştı.

Merkez Bankası’nın faiz düşürdüğü, döviz kurlarının yükseldiği, buna çare olarak Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) uygulandığı ve enflasyonun zirve yaptığı “yeni ekonomik model”in hâkim sürdüğü 2022 ise işçiler için en kötü yıl oldu. İşgücü ödemelerinin payı sadece bir yılda yüzde 26,8’den yüzde 23,6’ya geriledi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilen Mehmet Şimşek, görev devir teslim töreninde Nureddin Nebati’nin yanında yaptığı açıklamada ” Rasyonel bir zemine dönme dışında seçenek kalmamıştır” demişti.

Peki, Türkiye’nin milli geliri son 2000 yılından bu yana nasıl seyretti.Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) verilerine göre 274 milyar dolar olan GSYH 2022 yılında 906 milyar dolar yükseldi. IMF’nin Nisan 2023 tahminine göre Türkiye’nin 2023 sonunda GSYH’si 1 trilyon 29 milyar dolar olacak.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Gıda Yardımı Alanların Sayısı Yüzde 36 Arttı

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk yılı olan 2019’da 688 bin 507 olan gıda yardımı alan kişi sayısı, 2023 yılı itibarıyla 936 bin 683’e dayandı. Gıda yardımı alan kişi sayısındaki artış oranı ise yüzde 36 olarak kaydedildi.

Yine 2019 yılında 22 bin 413 olan barınma yardımı alan kişi sayısı yüzde 19 arttı. Türkiye’de “Oturulamayacak derecede bakımsız ve eski” konutlarda yaşadığı belirtilen kişi sayısı, 26 bin 688’e ulaştı.

Başkanlık sistemi ile birlikte artan ve derinleşen yoksulluk resmi verilere de yansıdı. 2019 yılında 688 bin olan gıda yardımı alan kişi sayısı, 2023 itibarıyla 936 bine yükseldi.

Emeğiyle yaşayan yurttaşlar yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele ederken, AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu kardeşinize yetkiyi verin” diyerek destek istediği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de ülkeyi derin bir krize sürükleyen adımlardan biri oldu. İktidarın vaadettiği hiçbir şey gerçekleşmezken, yoksulluk çok daha geniş kesimlere yayıldı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sosyal yardım verileri de ekonomik kriz ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yarattığı yıkımı ortaya koydu. Bakanlık verilerine göre 2019 yılında 22 bin 413 olan barınma yardımı alan kişi sayısı yüzde 19 arttı. Türkiye’de “Oturulamayacak derecede bakımsız ve eski” konutlarda yaşadığı belirtilen kişi sayısı, 26 bin 688’e ulaştı.

BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre karnını ancak sosyal yardım ile doyurabilen kişi sayısında da dramatik bir artış yaşandı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk yılı olan 2019’da 688 bin 507 olan gıda yardımı alan kişi sayısı, 2023 yılı itibarıyla 936 bin 683’e dayandı. Gıda yardımı alan kişi sayısındaki artış oranı ise yüzde 36 olarak kaydedildi.

Elektrik desteğine yüzde 174 artış

Elektrik dağıtımının özelleştirilmesinin bir yansıması olan elektrik zamları da yurttaşları etkiledi. Hemen her yıl katlanarak artan elektrik faturaları nedeniyle elektrik dağıtım şirketlerine borçlu kişi sayısı katlandı. İhtiyaç sahibi hanelerin elektrik fatura giderlerine destek olmak amacıyla yürütülen, “Elektrik Tüketim Desteği (ETD)” kapsamındaki hane sayısında 2019-2022 döneminde kaydedilen artış oranı yüzde 174 olarak ifade edildi.

2019 yılında elektrik tüketim desteğinden bir milyon 343 bin 109 hane yararlanırken 2023 yılı itibarıyla bu destekten 3 milyon 690 bin 582 hane yararlandı.

Paylaşın

‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ Hakkında Dikkat Çeken Rapor

Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan taslak raporda, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin “demokratik kurumları ciddi bir şekilde zayıflattığı ve kuvvetler ayrılığı sistemini işlevsiz ve yetersiz hale getirdiği” uyarısında bulunuldu.

Raporda, Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına saygı göstermemesi ve 2023 yılı seçimleri öncesi çıkartılan seçim yasası yüzünden de ciddi eleştiriler yöneltildi.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Denetim Komitesi tarafından hazırlanan taslak raporda, Türkiye’de 2017 yılında kabul edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin “demokratik kurumları ciddi bir şekilde zayıflattığı ve kuvvetler ayrılığı sistemini işlevsiz ve yetersiz hale getirdiği” uyarısında bulunuldu.

İngiliz milletvekili John Howell ve Letonya milletvekili Boriss Cilevics tarafından ortak kaleme alınan rapor ve buna bağlı tavsiye karar tasarısı Strasbourg’da AKPM Genel Kurulu toplantıları sırasında 12 Ekim’de tartışılarak oylanacak.

Raporda Türkiye’ye yöneltilen eleştiriler neler?

Raporda, Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına saygı göstermemesi ve 2023 yılı seçimleri öncesi çıkartılan seçim yasası yüzünden de ciddi eleştiriler yöneltildi.

Muhalefetteki siyasi parti üyelerine yönelik baskının devam ettiği suçlaması getirilen raporda, HDP’nin devam eden kapatma davasıyla ilgili endişeler dile getirildi.

Terörle mücadele yasasının geniş bir şekilde yorumlanması, ifade ve basın özgürlüğü önündeki engeller eleştiri konuları arasında yer aldı.

Seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmesi konusunda memnuniyet dile getirilirken, Venedik Komisyonu raporuna da atıfta bulunarak, seçim yasasındaki diğer bazı maddelerin endişe kaynağı olduğu uyarısı yapıldı.

Türk yetkililere özgür ve adil seçimlerin garanti altına alınması için tüm koşulları sağlama çağrısı yapılan raporda ayrıca yargının tam bağımsızlığı, etkin bir kontrol ve denge sistemini yeniden tesis etmek için acil reformlara ihtiyaç duyulduğu uyarısı yapıldı.

Raporun sonuç bölümünde AKPM’den Türkiye için denetim süreci çerçevesinde bu ülkedeki demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarıyla ilgili gelişmeleri yakından izlemesi tavsiye edildi.

Denetim süreci nedir? Kime uygulanır?

Denetim süreci genelde Avrupa Konseyi’ne yeni üye olan ve insan hakları alanındaki sıkıntılar yaşayan ülkeler için yürürlükte.

AKPM’de 1990’lı yıllarda oluşturulan “denetim süreci” üye ülkelerde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) temel değerlerini tesis etmeyi amaçlıyor ve uygulanmasını denetliyor.

1996’da bu sürece dahil edilen Türkiye, yapılan yapısal değişiklikler ve düzenlemeler sonrası 2004’te süreçten çıkarılarak “denetim sonrası izleme sürecine” dahil edilmişti. Türkiye, demokrasi ve insan hakları alanındaki ciddi sorunlar yüzünden 2017 yılında yeniden AKPM’nin “denetim sürecine” alınmıştı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Vatandaşların Bankalara Borcu 4 Yılda Yüzde 237 Arttı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, Türkiye’nin 9 Temmuz 2018 tarihinde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçmesinden bugüne dek yaşanan gelişmeleri rapor haline getirdi. “Tek Adam Rejimi’nin 4. Yılı Raporu” ismi ile derlenen rapor, ülkedeki yıkımın boyutunu gözler önüne serdi.

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre CHP’li Bulut, “İşsizlikten icra dosyaları sayısına, iç ve dış borçlardan vatandaşın ve KOBİ’lerin bankalara olan borçlarına, hukuktan özgürlüklere Türkiye her alanda büyük bir yıkım yaşıyor. Tek adam rejiminde hangi ekonomik göstergeye baksak çöküş görüyoruz. Vatandaşın ve KOBİ’lerin bankalara olan borçları neredeyse 3’e katlandı. Milli gelir milyarlarca lira kayba uğradı, kişi başına düşen gelir azaldı” ifadelerini kullandı.

‘Milli gelir düştü’

CHP’li Bulut’un raporunda yer alan değerlendirmeler şöyle:

“2018’de dünyanın en büyük 17. ekonomisi olan Türkiye, 2021 sonu itibarıyla 21. sıraya geriledi. 891,8 milyar dolar olan milli gelir 793 milyar dolara düştü. Milli gelir, 98 milyar dolar kayba uğradı. Kişi başı milli gelir 10 bin 694 dolar iken, 9 bin 374 dolara indi. Merkez Bankası, borçlar düşüldükten sonra net 36 milyar dolar rezerve sahipken, tek adam rejiminin ardından eksi 54,5 milyar dolara geriledi.

‘6,24 TL olan benzinin litresi 25 TL’yi aştı’

2018 Haziran’da bir dolar 4,60 TL iken bugün 17,21 TL. Bir euro 5,35 TL iken bugün 17,56 TL oldu. Akaryakıta zam yağdı. 6,24 TL olan benzinin litresi, bugün 25,32 TL’ye. 5,69 TL olan motorinin litresi, bugün 24,74 TL’ye yükseldi. Bir TL olan 200 gram ekmeğin fiyatı 4 TL’ye yükselerek 4 kat arttı. 58 TL olan kuşbaşı etin kilosu, bugün 136 TL’den satılıyor.

‘Enflasyonda 6. sıradayız’

Yıllık enflasyon 2018’de yüzde 20,3 iken, TÜİK rakamıyla yıllık yüzde 78,85 oldu. Yaşam pahalılığında Venezüela, Sudan, iflas etmiş Lübnan, savaştaki Suriye, Zimbabve’nin ardından dünyada 6. sıradayız.

‘Vatandaşların bankalara borcu yüzde 237 arttı’

2018 sonunda Hazine’nin iç ve dış borçları toplam bir trilyon 67 milyar 115 milyon TL iken bugün 3 kattan fazla artarak 3 trilyon 363 milyar 604 milyon TL’ye yükseldi. Yurttaşların Haziran 2018’de bankalara olan borcu 526 milyar lira düzeyindeyken 2022 Mayıs’ında bir trilyon 284 milyar liraya yükseldi. Yüzde 237 oranında arttı. KOBİ’lerin borcu 550 milyar TL iken bir trilyon 506 milyar oldu. Borç 3’e katlandı.

İcra dosyalarında artış

Türk-İş, Haziran 2018’de 4 kişilik ailenin açlık sınırını bin 714 TL olarak hesaplamıştı. Bu rakam, 6 bin 319 liraya yükseldi. 2018 sonunda icra dairelerinde 18 milyon 680 bin olan dosya sayısı, 1 Temmuz itibarıyla 23 milyon 826 bine çıktı.

2018’de 49 milyon 43 bin 763 kutu olan antidepresan kullanımı, 2021’de 59 milyon 641 bin 14 kutuya yükseldi. Antidepresan kullanımı 5 milyon kutudan fazla arttı.

Türkiye, 2018’de Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 113 ülke içinde 101. sırada yer alıyordu. 2021’de ise 139 ülke arasında 117. sıraya geriledi. 210 ülke ve bölgenin karşılaştırıldığı 2018 yılındaki Dünya Özgürlükler Raporu’nda haklar anlamında ‘özgür olmayan’ ülkeler kategorisinde yer alan Türkiye’ye, son raporda da yine aynı kategoride yer verildi.

İşsizlik

Tek adam rejimi öncesinde gerçek işsiz sayısı 6 milyon 864 bin kişi iken 8 milyonu aştı. Yaklaşık bir milyondan fazla kişi işsizler ordusuna katıldı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Kabinesi’nden bugüne dek pek çok isim ya ‘görevden affını’ istedi veya görevden alındı. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan ‘görevden affını’ isteyen ve görevden alınan isimler oldu.

Sistemin ilk Kabinesin’deki 7 kişi gitti. Hatta Berat Albayrak’ın yerine gelen Lütfi Elvan da görevden affını istedi.

Paylaşın

Erdoğan, Son Çare Olarak Kabuk Değişimini Deniyor

Derinleşen yönetim krizi iktidarı köşeye sıkıştırdı. Hamle arayışlarına hız veren iktidar kabinede kabuk değişimine gidiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilen 2018’den bu yana 8 bakan ya görevden alındı ya da Saray’dan ‘affını istedi.’ Son olarak Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de önceki gece Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘affını’ isteyen isimler arasında yer aldı.

Pakdemirli’den boşalan koltuğa Vahit Kirişci atanırken, Pakdemirli’nin dün ‘Tarım ve Orman Bakanı’ sıfatıyla AKP Erzincan İl Başkanlığı’nda bir dizi programa katılacağı ortaya çıktı. Söz konusu program Pakdemirli’nin görevinden ayrılacağından haberinin olmadığı şeklinde yorumlandı.

Öte yandan tüm yetkinin ‘tek adam’da toplandığı başkanlık sisteminde kabine, öne çıkan bir iki isim dışında işlevsiz bir görüntü ortaya koydu. Saray ve yakınlarının taleplerinin onaylandığı ve hayata geçirildiği kurum haline dönüştü. Bakanlara dair beklenti, iktidar politikalarını sorunsuz şekilde yürütmesinden öteye geçmiyor. Kiminin bu göreve atandığından haberi bile olmazken kimisi de bir gece yarısı kararnamesi ile görevden alındığını öğreniyor.

Gerekçeler benzer

2018’den bu yana bakanların görevden alınma gerekçeleri ise benzerlikler taşıyor. Saray yönetimi, yıpranan isimlerin üstünü çizerek 2023’e yeni bir ‘vizyon’ ile girmeyi hedefliyor. Pek çok skandal ile anılan Pakdemirli’nin ismi de son olarak geçtiğimiz yaz ülke orman yangınlarıyla boğuşurken yangın söndürme uçaklarının yetersizliği ile gündeme gelmişti. İlk akla gelen bir başka örnek de Ruhsar Pekcan’ın Ticaret Bakanı iken bakanlığa usulsüz dezenfektan sattığının ortaya çıkmasından sonra görevden alınması oldu.

Üstü çizilenler, bakanlık yaptıkları alanda sahip oldukları şirketlerle de gündeme geldi. Görevden alınan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un özel okulları olduğu biliniyor. 2018’de göreve gelen Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un ETS Tur’un kurucusu olduğu, ismi görevden alınacaklar listesinde olduğu iddia edilen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da özel hastane sahibi olduğu biliniyor. Kabinedeki değişiklikler patron bakanların gidip yerine Saray’a bağlı isimlerin geldiği yorumlarını da beraberinde getiriyor.

Kulislerde yer alan bir başka iddia ise milletvekillerinin bakanlara ulaşamadıkları yönünde Erdoğan’a şikayetlerde bulunması. Milletvekillerinin Erdoğan’a Pakdemirli hakkında benzer şikayetlerde bulunduğu konuşuluyor.

Görevden alınan bakanlar

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bugüne kadar kabinenin değişimi ise şöyle:

  • 28 Mart 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan görevden alındı.
  • Mehmet Cahit Turhan’ın yerine Adil Karaismailoğlu atandı.
  • Instagram hesabından 8 Kasım 2020’de paylaştığı açıklamayla istifa eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bu talebi, 27 saat sonra 9 Kasım 2020’de kabul edildi. 10 Kasım 2020 tarihinde yerine Lütfi Elvan atandı.
  • 2 Aralık 2021’de ise Lütfi Elvan Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa etti, yerine yardımcısı Nureddin Nebati atandı.
  • Odatv’nin duyurduğu Ticaret Bakanlığı’na eşinin şirketi üzerinden değerinden yüksek fiyata dezenfektan alımı yapan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 21 Nisan 2021 tarihinde görevden alındı, yerine AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş atandı.
  • 21 Nisan 2021 tarihinde Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı bölündü; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kuruldu. Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk görevden alındı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı görevine Derya Yanık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevine de Vedat Bilgin getirildi.
  • Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un istifası, Resmi Gazete’de 6 Ağustos 2021 tarihli kararla öğrenildi. Kararda
  • Adalet Bakanı Abdulhamit Gül görevinden istifa etti. Gül’ün yerine görevi devraldığı Bekir Bozdağ yeniden atandı.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın