Burdur: Çeşmedamı Çeşmesi

Çeşmedamı Çeşmesi; Burdur’un Merkez İlçesi, Çeşmedamı Mahallesi, Alimoğlu Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Kitabesinden Yavuz Sultan Selim’in kardeşi Şehzade Korkut’un Antalya, Burdur dolaylarında vali olduğu sırada hekimi Ali bin Hamza tarafından H. 940 senesinde yaptırıldığı anlaşılıyor.

Çeşme; Çeşmedamı Mescidi olarak bilinen ve 1971 depreminde tamamen yıkılan mescidin duvarına bitişiktir. Kesme taşlarla inşa edilmiştir. Yalak ve muslukları sonradan değiştirilmiştir. Muslukların hemen üstünden demir kapıyla kapalı depo kısmına girilir. Tam cephede ise mermer küçük kitabesi vardır.

Paylaşın

Burdur: Saat Kulesi

Saat Kulesi; Burdur’un Merkez İlçesi, Pazar Mahallesi, Ulu Camii Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1936 yılında yapılmıştır. Ulu Cami’nin 10 m. kuzeyindedir. Kesme taşlarla inşa edilmiştir. Kare plana sahiptir. En altta dükkan olarak kullanılan bir mekan vardır. Merdivenlerle çıkılır.

Zeminden aleme kadar altı boğum halinde daralarak çıkan kulede dördüncü katta her biri şehrin dört yanına bakan dört büyük saat yerleştirilmiş ve bu mekana şerefe görüntüsü verilmiştir. Saatlerin üzerinde ise dört pencereli ve piramidal çatısı âlem ile nihayetlenen bir oda vardır. Yüksekliği 30 m.dir.

Paylaşın

Burdur: Höyücek Höyük

Höyücek Höyük; Burdur’un Bucak İlçesi, Mimar Sinan Mahallesi, Kahveler Mevkii’nde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yaklaşık 120 m. çapında, 3,5 m. yükseklikteki bu ören yerinde 1989 / 92 yılları arasında, daha önce Kuruçay Höyük çalışmalarını yöneten Prof. Dr. R. Duru başkanlığında ve Prof. Dr. G. Umurtak’ın katıldığı bir kurul tarafından kazılar yapılmıştır. 4 yıl devam eden çalışmalar sonunda, ana toprak üzerinde başlayan yerleşim sürecinin bazı aralarla uzun süre devam ettiği saptanmıştır.

Ana Toprak üzerindeki en eski buluntular, MÖ 7000’ lerden, aynı binyılın ortalarına kadar olan döneme, Neolitik ’in erken evre yerleşmesine aittir. Bu dönemde Höyücek’te yaşayanların, hafif, ahşap malzemeden yaptıkları kulübelerde oturdukları düşünülmektedir.

Neolitik ‘in gelişmiş evrelerinde, höyükte kerpiçten örülmüş sağlam duvarlarıyla çok gelişkin bir mimariye sahip olan, farklı bir yerleşim süreci başlamıştır. MÖ yaklaşık 6500’lerde başlayarak birkaç yüzyıl sürmüş olduğu sanılan bu yeni dönemde, yapıların plan özellikleri ve içlerinde ele geçen buluntuların nitelikleri, bunların sıradan konut olarak değil, kutsal nitelikli işlevler için yapılmış oldukları şeklinde yorumlanmış, bu nedenle de Höyücek’in söz konusu yerleşmesi, ‘Tapınak Dönemi’ olarak adlandırılmıştır.

Tapınak ve ona bağlı yapıların yıkılmasından sonraki dönemlerde Höyücek’te anlaşılabilir durumda mimarlık kalıntılarına rastlanmamış, buna karşılık bazı yerlerde belli alanların özenle sıvanıp üzerlerine değişik şekillerde insan figürini, kap–kacak ve bazı özgün eşyanın konulmuş olduğu görülmüştür. Bu ‘Alanlar’ ve küçük buluntu yerlerinin kutsal törenlerde tanrılara adak / hediye sunmak için yapılmış oldukları düşünüldüğünden, Neolitik’in bu yerleşim tabakası ‘Kutsal Alanlar Dönemi’ olarak isimlendirilmiştir. Kutsal Alanlar Dönemi’nin tarihsel konumu hakkında kesin şeyler söylemek, zor olmakla birlikte, MÖ 6000’ler ve hemen sonrasına ait olmaları muhtemeldir.

Höyücek’in en üstte, yaklaşık 1 m. kalınlığındaki birikimi, Kutsal Alanlar Dönemi’nden modern çağlara kadar olan, karışık durumda çok sayıda buluntu içermektedir. Bu son dönemlerin yıkıntısı ‘Karışık Birikim’ olarak isimlendirilmiştir.

Paylaşın

Burdur: Kuruçay Höyüğü

Kuruçay Höyüğü; Burdur’ın Merkez İlçesi Kuruçay Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. İl Merkezi’ne 15 km. mesafedeki Kuruçay Höyüğü’ne şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Kuruçay’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri Bölümü’nden, Prof. Dr. R. Duru başkanlığında ve Prof. Dr. G. Umurtak’ın yer aldığı bir kurul tarafından 1978 / 88 arasında kapsamlı kazı çalışmaları yapılmıştır. Doğal bir tepe üzerine oturmuş, yaklaşık 120 m. çapında ve birikim konisi 8 m. yükseklikte olan höyükte, ana toprak üzerinde MÖ 6500’ler civarından başlayarak MÖ 2300 dolaylarına kadar olan süre içinde, aralarında uzunca zaman aralıkları olan 13 yerleşme katı / dönemi saptanmıştır.

Kuruçay’ın en erken yerleşme evresi olarak tanımlanan 13. Yapı Katına ait 1 m. kalınlığında birikim içinde çanak çömlek, taş ve kemik iğne – delgi gibi bulgular ele geçmekle birlikte mimari kalıntıya rastlanmamıştır. Höyükte devamlı yerleşim süreci, Neolitik’e tarihlenen 12. Yapı Katında başlamış ve bu dönemin son evresine kadar devam etmiştir. Bu oldukça uzun süre içinde çok gelişmiş, ‘Kale’ niteliğinde bir yerleşim birimi oluşmuş (Resim 4, 5), çömlekçilikte de çok önemli gelişmelerin olduğu gözlenmiştir. Bu süreç, Hacılarda yukarıda söz edilen çağdaş yerleşmelerle çok yakın benzerlikler sergilemektedir.

Neolitik’i izleyen son yerleşim evresi olan Kuruçay 7. Katta çok kapsamlı değişiklikler ortaya çıkmıştır. Erken Kalkolitik olarak isimlendirilen bu yeni dönemde komşu Hacıların son dönem yerleşmesindeki mimari özelliklere sahip bir topluluğun Kuruçay’da da egemen olduğu anlaşılmaktadır. Kuruçay’ın kaderi de Hacılar gibi olmuş, büyük bir yangın sonucu yıkılıp (Olasılıkla Hacılar I’i yıkan olay), en eski yerleşmelerden bu yana süregelen Neolitik – Erken Kalkolitik süreç ortadan kalkmıştır.

Kuruçay’da hemen yukarıda sözü edilen yıkımdan sonra höyük terk edilmiş, uzun yüz yıllar burada herhangi bir yerleşme olmamıştır. Bu süre geçtikten sonra –yaklaşık MÖ 3600’lerde- höyükte tekrar yerleşilmiş ve yeni bir kültürel süreç başlamıştır. Geç Kalkolitik olarak tanımlanan bu yeni dönemin halkı, yörenin Hacılar ve Kuruçay’ın Neolitik – Erken Kalkolitik halklarından tamamen farklıdır. Yerleşme büyükçe bir kasaba niteliği kazanmış, etrafı kalın duvarlar ve yerleşmenin dış çizgisine yerleştirilmiş evlerin sağır arka duvarları bir sur gibi kullanılarak, yerleşme savunulmaya çalışılmıştır.

Kasabanın orta kısımlarında buranın ‘Bey’i ve yerleşmenin ‘Tapınağı’ yer almıştır. Mimarlıktaki değişime paralel olarak Geç Kalkolitikte yep yeni yapım teknikleri ve kap formları ortaya çıkmıştır. Kuruçay’ın son olarak MÖ 2900 / 2300 yılları arasına tarihlenen dönemde (İlk Tunç Çağı II), tekrar iskân edildiği anlaşılmaktadır. İki ayrı yerleşme katı halindeki bu son kültür evresi, göreceli olarak daha fakir denebilecek yerleşmelere sahne olmuştur. Höyükte bu tarihten sonra bir daha yerleşilmemiştir.

Paylaşın

Burdur: Hacılar Höyüğü

Hacılar Höyüğü; Burdur’un Merkez İlçesine bağlı Hacılar Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. İl Merkezi’ne 26–27 km mesafedeki Hacılar Höyüğü’ne şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bölgede Tarih öncesi dönemlerin araştırıldığı ilk merkez olan Hacılar ören yeri, Hacılar Köyü’nün güneybatı bitişiğinde bulunmaktadır. Höyük denemeyecek kadar alçak ve yayvan bir ören yeri olan bu merkezin varlığı 1956’da saptanmış ve 1957 / 60 yılları arasında İngiliz bilim adamı James Mellaart’ın başkanlığındaki bir kurul tarafından kazılar yapılmıştır. Çalışmalar sonunda bu ören yerinde, insanoğlunun yiyecek üretimini, yani tarımı öğrenip uygulamaya başladığı, bunun sonucu olarak da sürekli yerleşik düzene geçildiği kabul edilen dönem olan Neolitik ’ten başlayarak (MÖ 8000 dolayları), Erken Kalkolitik ’in sonlarına kadar (MÖ 5700 – 5600), bazı kesintilerle devam eden 16 evreli bir yerleşme sürecinin var olduğu anlaşılmıştır.

Hacılarda kazıların bitiminden çeyrek yüzyıl sonra, 1985 ve 1986 yıllarında bu yerleşmenin mezarlığını araştırmak ve burası ile ilgili bazı bilinmezlere yanıtlar bulmak amacıyla, Mellaart ekibinin çalıştığı yerlerin dışındaki alanlarda, giriş kısmında sözü edilen İstanbul Üniversitesi’ne bağlı bilim kurulu tarafından Refik DURU başkanlığında kısa süreli kazılar yapılmıştır.

Bu iki aşamalı araştırmalarda elde edilmiş arkeolojik verilere göre, Hacılarda ana toprak üzerindeki ilk 7 yapı evresi, oldukça gelişmiş bir mimarlık geleneğine sahiptir. Bu dönemin sona ermesinden uzun bir süre geçtikten sonra, iskân yeniden başlamıştır. Dört ayrı yerleşme tabakası halinde olan bu yeni süreçte, önceleri basit kulübelerde oturanların, giderek olgun bir mimarlığa işaret eden, kerpiç duvarlı evler yapmaya başladıkları görülmektedir.

Hacılardaki yerleşmenin bir sonraki aşaması olan Geç Neolitik ve Erken Kalkolitik’ olarak tanımlanan dönemlerde, mimarlık ve çömlekçilikte bazı önemli değişmeler gözlenmekle birlikte, daha eski dönemlerde yaşayanların soyundan olan toplulukların burada yaşamlarını sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Bir kasaba niteliğindeki bu yeni yerleşmelerin sahiplerinin çok ustalık isteyen insan, özellikle hamile kadın (Ana Tanrıça) figürinleri yaptıkları ve olağanüstü estetik değerde boyalı kap kacak ürettikleri görülmektedir.

Hacıların en geç yerleşmesinde, mimarlıkta ve hemen her konuda eskilerden farklı uygulamalar görülmektedir. Kapsamlı değişiklikler, Hacıların bu döneminin daha önce burada yaşamış halklardan farklı etnik ve kültürel kökenden gelen insanlar tarafından iskân edildiğine işaret etmektedir. Özellikle mimarlıkta değişim çok belirgindir.

Paylaşın

Burdur: Koca Bağbaşı Türbesi

Koca Bağbaşı Türbesi; Burdur’un Merkez İlçesi, Hızır İlyas Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hacı Hüseyin Köprüsü güneyindedir. Halk arasında çift türbeli tekke olarak isimlendirilen türbe sicillerde Koca Bağbaşı Türbesi olarak geçmektedir.

Türbenin içinde isimleri ve hayatları bilinmeyen iki mezar vardır. 25 metrekarelik tuğla örmeli türbe kiremit çatılı ve iki pencerelidir. Türbe 100 metrekarelik bir bahçe içerisindedir.

Bahçede çökmüş ve kullanılamaz hale gelmiş bir su kuyusu vardır. Bahçe kapısının yanında merhum Özdemir Solmaz adına yapılmış bir hayrat çeşmesi bulunur. Diğer illerden buraya gelen kişilerin kurban kestikleri ve adak adadıkları çevre sakinleri tarafından söylenmektedir.

Paylaşın

Burdur: Ardıçlı Türbesi

Ardıçlı Türbesi; Burdur’un Hızır İlyas Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hacı Hüseyin Köprüsü’nden geçişte Solmazlar Çiftliği’nin doğu istikametindedir. Her ne kadar kabrin üzerinde sonradan Mehmet Efendi yazısı konulmuş olsa da kabrin kime ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir.

İsmini büyük ihtimalle başucunda bulunan ve tahminen 700-800 yıllık olan ardıç ağacından almıştır. Kabrin eski mezar taşı şu anda orada olduğu halde yazıları okunmayacak hale gelmiş, yıpranmıştır. Eski lahit taşları da düzensiz bir şekilde bulunmaktadır. Şu anki yeşil lahit sonradan halk tarafından yaptırılmıştır.

Paylaşın

Burdur: Hecin Dede Türbesi

Hecin Dede Türbesi; Burdur’un Merkez İlçesi, Akın Mahallesi, Dokumacılar Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hecin Dede Camii’nin bitişiğindedir. 40 metrekare etrafı biriket duvarla çevrili içerisinde üzüm asmaları bulunan bahçedir. Bu sahanın aynı zamanda bir kabristan olduğu ve içerisinde Hecin Dede’den başka kabirlerin de bulunduğu çevre sakinleri tarafından ifade edilmektedir.

Hecin Dede’nin kabrinin üzerinde herhangi bir tarihi doku ya da kitabe yoktur. Türbenin giriş kapısının yanına konulan kitabe ise zannedildiğinin aksine Hecin Dede’ye ait değil bu camii yaptıranlardan biri olan Dibaşızade Mustafa Efendi’ye aittir.

Kitabe’de şöyle yazmaktadır: Hüvelbaki 12 Mayıs sene 1318 Beni kıl mağrifet ya Rabbi Yezdan Bi hakkı arşı azam nur-i Kur’an Gelup kabrime ziyaret eyler ihvan İdeler ruhuma bir Fatiha ihsan Dibaşızade el-hac şeyhu’l-huffaz Hafız Mustafa Efendi Ruhuna Fatiha Hecin Dede’nin kimliği ve hayatı hakkında fazla bilgi sahibi olmamakla birlikte 17. yüzyılda yaşamış Kemali isimli bir şairin uzun bir şiirinin bölümünde Hecin Dede’den bahsettiğini görüyoruz.

“Burdur ilin görmek gerek Her yanların bilmek gerek Burada medfun gaybi dede Sergaziyen Hecin Dede” Bu şiirdeki Sergaziyen ifadesinden Hecin Dede’nin Burdur’a ilk yerleşen Türkmenlerin itibar ettikleri alperen bir kişi olduğu anlaşılmaktadır.

Paylaşın

Burdur: Tabak Hamamı

Tabak Hamamı; Burdur’un Merkez İlçesi, Özgür Mahallesi, Tabakhane Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Vakıflar kayıtlarına göre 1523 yılında Şeyhülislam Bedayi Efendi tarafından yaptırılmıştır. Ahşap çatılı, kare planlı, soyunmalığın iki yanındaki sıcaklık bölümlerinin çıkıntılar oluşturması, geleneksel taşra hamamlarına özgüdür. Moloz taştan beden duvarlarında yer alan kapı ve pencerelerin çıkıntılı işlenmiş kesme taş, söve ve silmeleri geç dönem özelliklerindendir.

Paylaşın

Burdur: Hacı Rahmi Sultan Türbesi

Hacı Rahmi Sultan Türbesi; Burdur’un Merkez İlçesi, Karasenir Mahallesi, Karasenir Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

50 metrekarelik bir alana sahip olup mescit ile iç içedir. İçerisinde dolapları ve tek tip halısıyla düzenli bir görünüm vermektedir. Kabir, bir camekan içerisinde muhafaza edilmektedir. Türbenin yanında Burdur Müftülüğünce hazırlanan türbeleri ziyaret adabı konulu bir levha asılıdır.

Hacı Rahmi Sultan 1831 yılında Elazığ Harput’ta doğmuştur. İlk tahsilini burada tamamladıktan sonra din bilimlerini tahsil etmek üzere İstanbul’a ağabeyinin yanına gitmiştir. Talebelik yıllarında zahiri ilimler yanında tasavvuf ile meşgul olur, hocası (mürşidi Hasan Feyzi) tarafından irşadla vazifeli olarak Burdur’a davet edilir. 1916 yılında Burdur’da vefat eden Hacı Rahmi Sultan’ın 4 oğlu 1 kızı dünyaya gelmiştir fakat çocuklarının hiçbiri hayatta değildir. Torunları Münip ve Rahmi Ermiş hayattadır.

Halk arasında yaygın olan inanışa göre asıl adı Hıdır olan hocası tarafından kendisine verilen Hacı Rahmi Sultan birtakım keramet ve olağanüstü olaylar neticesinde Denizli’de seyr-i sülukunu tamamlayarak Burdur’a irşad ile vazifelendirilerek gönderilmiştir. Yine halk arasında zahiri alimlerle bazı tartışmalarının olduğu ve bu tartışmalardan galibiyetle çıktığı konuşulur.

Paylaşın