Mardin: Bakırcılar Çarşısı

Bakırcılar Çarşısı; Mardin’in Artuklu İlçesi, Teker Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Bu çarşıya “Kazancılar Çarşısı” da denir. Mardin’de kullanılan mutfak eşyaları ile yemek takımlarının tamamına yakını bakırdan oluşurdu.

Bu nedenle bakırcılık mesleği Mardin’de yaygındı. Külçe olarak getirilen bakır madeni eritilir ve en küçük yemek tabağından en büyük kazanların yapımına kadar ev eşyası yapımında kullanılırdı.

Bakıcılar çarşısına giren bir kişi, bakırı döven tokmak seslerinden ne kimselere sesini duyururdu ne de kendi sesini duyabiliyordu. Bu çarşı tamamen bakırcı esnafına aitti. Günümüzde bu el sanatı yaşatılmaya çalışılmaktadır.

Paylaşın

Gaziantep: Bakırcılar Çarşısı

Bakırcılar Çarşısı; Gaziantep’in Şahinbey İlçesi, Boyacı Mahallesi, Eskici Çarşısı Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Bir çok el sanatı esnafının üretim yaptığı bir çarşılar kompleksinden oluşan Gaziantep Bakırcılar Çarşısı; ahşap kaplamalı dükkanları, taş döşenmiş sokakları ile geçmiş dönemlerden kesitler sunmaktadır.

Bakırcılar Çarsı’sında yer alan dükkanların yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 19. yüzyılda yapıldığı şünülmektedir.

Tek katlı dükkanlardan oluşan çarşı,hanlar bölgesi içinde yer almaktadır. Kemerli girişlerle sokağa açılan dükkanlar düzgün kesilmiş sert kalker (keymıh) taştan yapılmıştır.

Çarşıya adını veren bakırcılık sanatı varlığını günümüzde de yoğun şekilde devam ettirmektedir. Çekiç seslerinin yankılandığı tarihi çarşıda birbiri ardına sıralanmış dükkanlar birbirinden güzel bakır ve sedef eşyaları ile bezelidir.

Paylaşın

Malatya: Bakırcılar Çarşısı

Bakırcılar Çarşısı; Malatya’nın Battalgazi İlçesi, Dabakhane Mahallesi, Şire Sokak ile Tenzile Sokağın kesiştiği köşede yer almaktadır.

Bakırcılar Çarşısı’na şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Geçmişte büyük rağbet gören Bakırcılar Çarşısı günümüzde hediyelik eşya yapımına yönelmiştir. Çarşıda teşt, kazan, sitil, sini, tas, sehen (tabak), ibrik, el leğeni bulmak mümkündür.

Bakırcılar Çarşısını ziyaret eden ziyaretçiler zevk ve beğenilerine uygun eşyalar bulmakta sıkıntı çekmeyeceklerdir.

Paylaşın

İstanbul: Bakırcılar Çarşısı

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Bakırcılar Çarşısı; İstanbul’un Fatih İlçesi, Beyazıt Mahallesi sınırları içerisinde yer alır.

Özellikle yabancıların dikkatini çeken Bakırcılar Çarşısı, İstanbul Üniversitesi Merkez Binası bahçesinin doğu ve kuzey duvarları altında bir sıra dükkan halindedir. Burada çeşitli bakır işi levha bakırdan döğme olarak elle yapılmakta ve kazan tencere, kuşhane, sahan, tava, tas, leğen, ibrik, güğüm, bakraç, kova, maşrapa, sini, mangal, şamdan, bakırdan, “gülabdab” olarak satılmaktadır.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın

Ticaret Merkezi Bursa’nın Hanları ve Çarşıları

Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Bursa, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı, ile Cumhuriyet dönemlerinin mekânsal ve mimari özelliklerini günümüze taşıyan tarihi bir kenttir.

Önemli bir ticaret merkezi olan Bursa, “Apolyont Han, Havlucular Çarşısı, Sipahi Çarşısı, Bat Pazarı, Demirciler Çarşısı, Kayan Çarşısı, Çancılar Çarşısı, Okçular Çarşısı, Tuz Pazarı Çarşısı, Eski Aynalı Çarşı, Kavaflar Çarşısı, Yorgancılar Çarşısı, Gelincik Çarşısı, Hacı İvaz Paşa Çarşısı, Bakırcılar Çarşısı, Uzun Çarşı, Kapalı Çarşı, Kubelli Han, Abulyont Hanı, Eskişehir Hanı, Galle Pazarı Hanı, Bali Bey Hanı, Pirinç Han, Koza Han, Kütahya (Çukur) Han, Kapan Han, Tuz Pazarı Hanı, Bedesten, Geyve Han, Pirinç Han, Fidan Han, İpek Han, Emir Han” gibi birçok tarihi çarşı ve hana ev sahipliği yapmaktadır.

Apolyont Han: Bursa’nın, bilinen en eski ahşap hanlarından biri olan Apolyont Han, şehir içi ahşap hanların en güzel örneklerinden biridir.

Havlucular Çarşısı: Tarihte Köfüncüler Çarşısı olarak nitelendirilen Havlucular Çarşısı, restorasyon çalışmaları ile ziyaretçilere daha rahat bir alışveriş imkanı sunmaktadır.

Sipahi Çarşısı: Bursa’nın en ünlü çarşılarından biridir. Çarşıya çeşitli dönemlerde Yorgancılar, Sandıkçılar, Döşekçiler, Sipahi Pazarı adları da verilmiştir. Bugün de çarşıda, çoğunlukla yorgancı ve mobilyacı esnafı bulunur.

Bat Pazarı: Çarşının esas adı, Bayat Pazarı’dır. Bu bölge Bursa’nın ikinci Tahtakalesi olmuştur. Yangınlardan oldukça zarar görmüştür. Bugün ise Bat Pazarı eski ve kullanılmış eşyaların satıldığı bir çarşıdır.

Demirciler Çarşısı: Demirciler Çarşısı, tarihte olduğu gibi bu günde, ihtisaslaştığı alanda çizgisini bozmadan  üretimine devam eden ender çarşılardandır. Bu çarşıda halen devamlı çekiç seslerinden oluşan madeni musikî duymak mümkündür.

Kayhan Çarşısı: Bursa’nın önemli çarşılarından biridir. Burası çeşitli yıllarda yangınlar geçirmiş, yanmış, yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Kadı sicillerine göre bu çarşının Selçuk Hatun tarafından yapıldığı bilinmektedir. Demirci ve bıçakçıların bulunduğu çarşıdır. Bu dükkanlarda ocakların bulunmasından dolayı sık sık yangın çıkmıştır.

Çancılar Çarşısı: Çancılar Çarşısı Daha çok tahta eşyaların satıldığı bir çarşıdır. Hayvanların çanlarının satıldığı bir yer olduğu için bu adı almıştır. Hiçbir yerde bulamayacağınız her hangi birşeyi Çancılarda bulabilirsiniz. Hırdavatçılar, tahta eşya satıcıları, evcil hayvan satıcıları bulunur.

Okçular Çarşısı: Osmanlı Devletinin kurulduğu ilk yıllarda orduya gerekli olan silahların üretildiği bir çarşı olarak kurulduğu ve adını da buradan almış olabileceği düşünülmektedir. Çarşıda önceleri ok, bıçak, ve kılıç yapıldığı ancak tarihsel süreç içerisinde devrin çağdaş silahı olan tüfek yapımı ve tamirinin de bu çarşıda yapıldığı bilinmektedir. Silah yapım ve tamiri dışında çarşıda çıkrıkçılık da giderek yaygınlaşmıştır. 18. ve 19. yüzyılda ise çarşı büyük ölçüde ayakkabı üreten ve satılan bir yer olmuştur. Bugün çarşıda daha çok konfeksiyon ürünleri satılmaktadır.

Tuz Pazarı Çarşısı: Uzun Çarşı’da yer almaktadır. Tarihte Suk-ul Milih olarak da adlandırılmıştır. Bugün meyvenin ve sebzenin en taze ve en güzelini bulabileceğiniz bir pazar olarak hizmet vermektedir.

Eski Aynalı Çarşı (Orhan Hamamı): Orhan Gazi’nin Hisar dışında kurduğu Külliyenin hamamı olan yapı, aynı zamanda şehrin ilk çarşı hamamıdır. Yapım tarihi olarak Orhan Camii’nin de yapım tarihi olan 1339 yılı kabul edilmektedir. Çifte Hamam özelliğine sahip yapı, 16. yüzyıla kadar çarşının ihtiyacını karşılarken, 1584’te meydana gelen yangında büyük hasar görmüştür. Yapılan onarımlar sonrasında kadınlar kısmı hamam, erkekler kısmı ise kahve olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1958 Çarşı yangınından sonrada onarım gören yapı, bu gün  Bursa’nın simgeleri haline gelmiş bazı turistik ürünlerin satıldığı bir çarşı olarak işlev kazanmıştır.

Kavaflar Çarşısı: Haffaflar Çarşısı olarak da bilinmektedir. Kapalıçarşı’da eski ayakkabıcıların bulunduğu çarşıdır. Bedestenin güneyinde, günümüzde de ayakkabıcıların bulunduğu yerdedir.

Yorgancılar Çarşısı: Sof (yün) Pazarı olarak da anılmıştır. Karaca Bey tarafından yaptırılmıştır. İplik ve pamuk yapan esnafların bulunduğu çarşıdır. Kapalıçarşı’nın bir bölümünü oluşturmaktadır. Bedesten’in doğusunda, kuzey-güney istikametinde uzanan çarşı, günümüzde de aynı adla anılmaktadır. Kapalıçarşı’nın özgün haliyle yangından kurtulabilen ender bölümlerinden biridir. Günümüzde de aynı işleve sahiptir.

Gelincik Çarşısı: Hallaçlar Çarşısı, Fi Suk-i Gelincik olarak da adlandırılmıştır. 15. yüzyılda Çelebi Sultan Mehmet döneminde İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır. İçinde hallaçlar bulunduğu için bu adla da anılmıştır. Evliya Çelebi, koku maddelerinin bu çarşıda satıldığını belirtmiştir. Günümüzde ağırlıklı olarak çeyiz malzemeleri satışı yapılmaktadır.

Hacı İvaz Paşa Çarşısı: Kazzaz, Kazzazhane Çarşısı, Kökçüler Çarşısı olarak da anılmıştır. Bedesten’in kuzeyinde, günümüzde de aynı adla anılan çarşıdır. K. Kepecioğlu, Ütücüler ve Sandıkçılar Hanı olarak da anıldığını belirtmektedir. Günümüzde ağırlıklı olarak mobilya satışı ve tekstil ticareti yapılmaktadır.

Bakırcılar Çarşısı: Bursa’da etraflarındaki esnaf sûkları ile bir bütünlük gösteren ve çevresine adını veren çarşılarımızdan biri Bakırcılar Çarşısı’dır. Han-ı Cedid (Prinç Hanı)’in bulunduğu, Uzun Çarşı çevresinde yer almaktadır. Bakırcı esnafının 1620’de Bursa’da Bit Pazarı ve Gelincik Çarşısı’nda alışveriş edip, her zaman bu çarşılara yayılıp eski ve yeni bakır sattıkları Bursa sicil kayıtlarında belirtilmektedir. Bir dönem torna atölyeleri bu çarşıda yer almıştır. 1958 yangınında çok zarar gören çarşı yangın sonrasında yeniden yapılmıştır. Günümüzde tekstil ağırlıklı ticaret yapılmaktadır.

Uzun Çarşı: Kapalı çarşının 15. yüzyılın ilk yarısında Uzun Çarşı olarak adlandırıldığı anlaşılmaktadır. Uzun Çarşı aksının zamanla kuzey ve güneyinde, hanlara sırtlarını dayamış küçük işyerleri kurulmuştur. Bu çarşıda sırasıyla elbiseciler, şekerciler, ayakkabıcılar ve bıçakçıların yer aldığı bilinmektedir. Gayrimenkullerin açık artırma usulüyle satılması Sûk-i Sultani olarak da adlandırılan bu çarşıda gerçekleştirilmiştir.

Kapalıçarşı’nın devamında yer alan Koza Han’ın kuzey kapısından doğuya Bat Pazarı’na doğru uzanan Uzun Çarşı’nın üstü günümüzde yeniden örtülmüştür. Çarşıda ağırlıklı olarak tekstil ticareti yapılmaktadır.

Kapalı Çarşı: Bursa çarşısının en eski bölümünü oluşturan Uzun Çarşı, Emir Han’ın kuzeyinde yer alan dükkanlar ile oluşmaya başlamıştır. Eski belgelerden günümüzdeki kapalıçarşının 15. yüzyılın ilk yarısında Uzun Çarşı olarak adlandırıldığı anlaşılmaktadır. Uzun Çarşı aksının zamanla kuzey ve güneyinde, hanlara sırtlarını dayamış küçük işyerleri kurulmuştur. Bu çarşıda sırasıyla elbiseciler, şekerciler, ayakkabıcılar ve bıçakçıların yer aldığı bilinmektedir. Gayrimenkullerin açık artırma usulüyle satılması Sûk-i Sultani olarak da adlandırılan bu çarşıda gerçekleştirilmiştir. Bugün de keyif alarak gezebilecek aynı zamanda alışveriş veriş yapabileceğimiz, ağırlıklı olarak kuyumcu esnafına ait dükkanların bulunduğu bir çarşı olarak hizmet vermektedir.

Kubbeli Han: Vezir Hanı olarak da bilinen Kubbeli Han, Lala Şahin Paşa Hanı ve Demir Paşa Hanı gibi çeşitli imsilerle de anılmıştır. Han, 1376’da ölen ve Rumeli Belerbeyi olan Lala Şahin Paşa tarafından, Orhan Döneminde yaptırılmıştır. Yapıldığı dönemden itibaren şehrin ticaret kesimi tarafından kullanılan yapı günümüzde de ticari amaçlı kullanılmaktadır.

Apulyond Hanı (Hoca  Sinan Hanı, Mudanya Hanı): Pirinç Han’ın kuzeyinde yer almaktadır . Mudanya Han’ın adı, Müftü Suyu vakfiyesin­de geçmektedir. İki katlı olup üst katında 16 oda bulunduğu belirtilmektedir. Yakın bir zamanda restorasyonu tamamlanan han ticaret işlevine sahiptir.

Eskişehir Hanı: Davut Paşa tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde özgün hana ait sadece birkaç kemer ve hücresi kalmıştır. Eskişehir yönünden gelen, İpek Yolu ticaret kervan yolunun üzerinde bulunmasından dolayı Eskişehir Hanı olarak anılmıştır.

Günümüzde bu ad ile anılan hanın ise 150 yıllık bir geçmişi bulunmakta ve ‘’arabacı hanları’’ olarak tariflenen ahşap hanlara ait bir örnek oluşturmaktadır. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu yapılmaktadır.

Galle Pazarı Hanı: 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın devlet adamlarından Semiz Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Adından da anlaşılacağı üzere, han buğday, arpa gibi ürünlerin satıldığı bir borsa olarak yapılmıştır (26) .

1906 yılında Cumhuriyet Caddesi’nin açılmasıyla, cadde bu hanın ortasından geçtiği için ikiye bölünmüş, bir kısmı caddenin güneyinde, diğeri kuzeyinde kalmıştır. Günümüzde güneyde kalan kemerli, büyük ve sac ile kaplı ahşap bir kapısı bulunmaktadır. Kuzeyde ise, hanın sadece bir duvarı ayakta kalmıştır. Alt ve üst katlarda çeşitli esnafların yerleştiği, ağırlıklı olarak Anadolu’ya araba yapıp gönderen imalathaneler ile demirci, dökümcü ve marangozların yer aldığı bilinmektedir.

Bali Bey Hanı: Hamza Bey’in oğlu Bali Bey tarafından Yenişehir’deki mescit ve imaretine gelir getirmek amacıyla yaptırılmıştır. Bursa’da üç katlı olarak yapılan tek handır. Hanın Kırkmerdiven’e bitişik ve giriş kapısının dik olduğu, gelen yaylı arabaların hanın yüksekte olan avlusuna dik bir yoldan zorlanarak ulaştıkları bilinmektedir. Günümüzde el sanatları çarşısı, restoran ve yeme-içme amaçlı olarak kullanılmaktadır.

Pirinç Han: II. Bayezid tarafından 1490 yılında başlanıp, 1508 yılında bitirilmiştir. II. Bayezid’in İstanbul’daki cami ve imaretine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır. Yabancı tüccarların 19. yüzyıl öncesinde Pirinç Han’da konakladıkları bilinmektedir.Yapı, Bursa’ya gelen yabancı tüccarların en fazla uğradığı hanlar­dan biri olmuştur. Hanın kuzeyi çapraz olarak, Cumhuriyet Caddesi’nin açılması sırasında yıkılmıştır. Günümüzde hanın zemin katında yeme-içme, üst katında da ağırlıklı olarak kitap satışı yapılmaktadır.

Koza Han: Koza Han (Yeni Han, Han-ı Cedid, Simkeş Han, Sırmakeş Han, Acem Han, Beylik Han, Yeni Kervansaray), II. Bayezid tarafından 1490 yılında İstanbul’daki cami ve imaretine gelir getirmesi amacıyla yaptırılmıştır. Günümüzde handa yerli ve yabancı turistlere yönelik ipek eşarplar satılmakta, eskiden ahır olarak kullanılan İç Koza Han yeme-içme amaçlı kullanılmaktadır.

Kütahya (Çukur) Han: Tuz Pazarı Caddesi’nde bulunan han, II. Murat döneminde (1404-1451) yapılmış olup, Yıldırım Bayezid’in damadı Buharalı Emir Efendi’nin vakfıdır. Yakın bir döneme kadar  ayakkabıcı esnafı ile imalathane ve depolama amaçlı kullanılmakta olan Han, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından,Tarihi Kültürel Miras Çalışmaları kapsamında, aslına uygun olarak restore edilmiştir.

Kapan Han: Han, I. Murat tarafından artan tarım ürünlerinin pazarlanması için yaptırılmıştır. Kapan Han’ın güneyi 1903-1906 yılları arasında Atatürk Caddesi’nin açılması sırasında yıkılmıştır. Üzeri tonoz örtülü girişi ile kuzey kolundan birkaç oda kalmıştır. Günümüzde tekstil ticareti ve dikim atölyeleri ile ilgili esnaflar tarafından kullanılmaktadır.

Tuz Pazarı Hanı: Timurtaş Paşa’nın oğlu Omur Bey tarafından 15. yüzyılda yaptırılmıştır. Omur Bey Camisi’nin ön cephesindeki 1454 tarihli taş vakfiyeden, bu hanın camiye gelir getirmesi amacıyla vakfedildiği anlaşılmaktadır. Günümüzde tekstil ticareti ve el sanatları ile ilgili esnaf tarafından kullanılmaktadır.

Bedesten: Yıldırım Bayezid tarafından bankacılığın ve borsacılığın çekirdeğini oluşturan bu yapı, ülkenin en değerli mallarının alınıp, satıldığı ve kıymetli eşyaların saklandığı bir yer olarak kullanılmıştır. Günümüzde bankaların üstlenmiş oldukları paranın ve değerli eşyaların güvenle saklanması görevi o dönemde bedestenler tarafından karşılanmıştır. Bedestene giriş, dört cephesinin ortasında bulunan kapılarla sağlanmaktadır. Yapı, günümüzde kuyumcular çarşısı olarak kullanılmaktadır.

Geyve Han: 15. yüzyılda Yeşil Cami’nin mimarı Hacı İvaz Paşa tarafından yapılarak,  Çelebi Sultan Mehmet’e hediye edilmiştir. Önceleri Hacı İvaz Paşa olarak isimlendirilen han, 17. yüzyıldan sonra Geyve Han adıyla anılmaya başlanmıştır. Sonraki dönemlerde, Ütücüler Hanı, Payigah ve Lonca Hanı olarak da anılmıştır . Günümüzde ise, genellikle çeşitli toptan tekstil ürünleri satan esnaf tarafından kullanılmaktadır.

Fidan Han: Bursa’nın en güzel hanlarından biri olan Fidan Hanı, Sadrazam Mehmet Ağa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. XV. yüzyılda, İbrahim Paşa, 1474 yılında Şehzade Mustafa’nın ölümüne sevindiği ve matem giysisi giymediği için öldürülmüştür. XV.yüzyıl yapısı olan han iki avluludur. Hanın altta 48, üstte 50 olmak üzere 98 odası vardır. Günümüzde Fidan Handa 105 adet dükkan bulunmaktadır, bu dükkanların geneli Kafe ve Tekstil üzerine satış yapmaktadır.

Emir Han: Orhan Gazi külliyesinin bir parçası olan Emir Han Atpazarı olarak bilinen yerde inşa edilmiştir. Osmanlılar’ın ilk bedesteni olan Emir Han, 1416 yılına kadar Bezzaz-ı Atik ve eski Bezzazistan adlarıyla da anılmıştır. Hanın alt katında 36 oda, üst katında 38 oda bulunmaktadır. Günümüzde handa, tekstil ürünleri, hediyelik eşya ve kitap satışı yapılmakta olup, ticari hayata hizmet vermektedir.

İpek Han: Paytoncular, Arabacılar, Sultan Han, Eski İpek Han, Yeni ipek Han, Han-ı Hariri olarak anılan İpek Han, 15. yüzyılın ilk yarısında, Yeşil Külliyesi’ne gelir temin etmek için yapılmıştır. Han, ipek tüccarları tarafından kullanılmıştır. Bursa’da ipek alıp satan ve bunların büküm işlerini yapan kazazlardan dolayı han, Büyük Kazzazhane olarak da anılmıştır. Maksem’den Şehreküstü’ne inen Mecidiye Caddesi’nin açılması sırasında Vali Ahmet Vefik Paşa tarafından hanın giriş cephesinin olduğu kısım yıkılmış, 1958 yangını sonrasında bu bölüm yeniden yapılmıştır.

Paylaşın