Avrupa Birliği’nden TikTok’a Resmi Soruşturma

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, yeni Dijital Hizmetler Yasası kapsamında, TikTok hakkında soruşturma başlattı. AB Komisyonu, benzer bir soruşturmayı yaklaşık iki ay önce yanlış bilgi yayıldığı şüphesiyle, X hakkında başlatmıştı.

Çin merkezli bir şirket olan TikTok’un Nisan 2023 tarihli verilere göre dünya çapında yaklaşık 136 milyon aktif kullanıcısı bulunuyor.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, dünya çapında çocuklar arasında en popüler sosyal medya uygulamalarından biri olan TikTok hakkında, çocuk koruma ve reklam şeffaflığı kurallarını ihlâl ettiği şüphesiyle soruşturma başlattı.

Brüksel’de bugün yapılan açıklamada, soruşturma kapsamında, TikTok’un algoritmalarının bağımlılık yapıp yapmadığı ve bir “tavşan deliği etkisi” yaratıp yaratmadığına bakılacağı belirtildi. “Tavşan deliği etkisi”, uygulamanın içine bir kez girilince bir daha çıkılamadığı anlamına gelen bir sosyal medya kullanım davranışını ifade ediyor. Buna göre, TikTok’un reşit olmayan çocuklar için uygulamaya koyduğu mahremiyet ayarlarının AB kurallarına uyup uymadığına ışık tutulacak.

Komisyon açıklamasında, TikTok’un, belirli içeriklerin henüz reşit olmayan çocuklara gösterilmemesi konusunda yeterince etkili önlem almadığına atıfta bulunuldu. Buna ek olarak, TikTok’un yasa dışı içeriklerin yayılması konusunda yeterli derecede önlem alıp almadığı sorusuna da yanıt aranacağı kaydedildi.

VOA Türkçe’nin aktardığına göre; AB Komisyonu’nun İç Pazardan Sorumlu Üyesi Thierry Breton, söz konusu adımı Twitter üzerinden paylaşımda “gençler için daha güvenli bir internet” ifadesiyle duyurdu.

Hâlihazırda bir ön soruşturmanın yürütülmüş olduğuna değinilen açıklamada, bu kapsamda elde edilen sonuçların TikTok’a yönelik resmi bir soruşturma başlatılmasının gerekliliğini gösterdiği belirtildi.

AB Komisyonu, benzer bir soruşturmayı yaklaşık iki ay önce yanlış bilgi yayıldığı şüphesiyle, eski adıyla Twitter olan X hakkında başlatmıştı. Soruşturma kapsamında, Gazze savaşına yönelik yasa dışı ve yanıltıcı içeriklerin X üzerinden yayılması konusu değerlendiriliyor.

Sosyal medya platformları, 2023’te yürürlüğe giren AB Dijital Hizmetler Yasası kapsamında, nefret söylemi gibi yasa dışı içeriklere karşı adım atmakla yükümlü. Söz konusu yasanın yürürlüğe girmesinin ardından Brüksel, aralarında Facebook’un da yer aldığı çeşitli sosyal medya platformlarına bir soru kataloğu göndermişti.

Söz konusu katalogda, çocuk ve gençlerin ruhsal sağlığının korunması yönünde nasıl önlemler alındığı sorusu da yer alıyor. Öte yandan sosyal medya şirketleri, kullanıcılarına, platformlarında gösterdikleri reklamların kimin tarafından verildiğine dair bilgileri de aktarmakla yükümlü. Yasa kapsamında, kişisel verileri temel alan, spesifik kullanıcılara yönelik reklamların gösterilmesi ise yasak.

Çin merkezli bir şirket olan TikTok’un Nisan 2023 tarihli verilere göre dünya çapında yaklaşık 136 milyon aktif kullanıcısı bulunuyor.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden “İsrail’e Silah Satmayın” Çağrısı

Avrupa Birliği (AB) kalkınma yardımı bakanlarının Brüksel’de yaptığı toplantı sonrası açıklamalarda bulunan AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’e silah satışını durdurma çağrısı yaptı. 

Josep Borrell ayrıca, ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’in 7 Ekim’deki Hamas saldırısına verdiği tepkinin “aşırı” olduğunu söylediğini ve ABD’li yetkililerin defalarca Gazze’de çok fazla sivilin öldürüldüğünü söylediğini anımsattı.

Devletlerin “sivil ölümlerini durdurun” çağrılarına rağmen İsrail’in bu ölümleri durdurmaya yönelik somut bir adım atmadığını belirten Borrell, Pazartesi günü Hollanda’daki bir mahkemenin verdiği karara dikkat çekti.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB kalkınma yardımı bakanlarının Brüksel’de yaptığı toplantı sonrası açıklamalarda bulundu.

ABD Başkanı Joe Biden’ın geçen hafta İsrail’in askeri faaliyetlerinin maksadını aştığı yönündeki eleştirisine işaret eden Borrell, “Yani eğer çok fazla insanın öldürüldüğünü düşünüyorsanız belki de bu kadar insanın öldürülmesinin önüne geçmek için daha az silah temin etmelisiniz” diye konuştu.

AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Kaç kere dünyadaki en ünlü liderlerin ve dışişleri bakanlarının çok fazla insanın öldürüldüğünü söylediğini duydunuz?” ifadelerini kullandı. Devletlerin “sivil ölümlerini durdurun” çağrılarına rağmen İsrail’in bu ölümleri durdurmaya yönelik somut bir adım atmadığını belirten Borrell, Pazartesi günü Hollanda’daki bir mahkemenin verdiği karara dikkat çekti.

Söz konusu mahkeme, Gazze’deki savaşta İsrail’in uluslararası hukuku ihlaline yönelik endişeler gerekçesiyle Hollanda hükümetinin bu ülkeye F-35 savaş uçaklarının parçalarının ihracatını bloke etmesi hükmünü vermişti.

Borrell, bir milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı Refah’ın tahliye edilmesi çağrısı yapan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu da sert biçimde eleştirdi. AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Tahliye edileceklermiş. Nereye? Aya mı? Bu insanları nereye tahliye edecekler?” diye konuştu.

Josep Borrell, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın hafta sonu NATO hakkında yaptığı açıklamaları sonrası, NATO’nun ABD başkanının kaprislerine bağlı ‘seçmeli bir menü’ bir askeri ittifak olamayacağını söyledi.

Donald Trump, ABD’nin kendi savunmaları için yeterince harcama yapmayan NATO müttefiklerini olası bir Rus işgaline karşı koruyamayacağını öne sürmüştü. Trump’ın yorumlarına yanıt vermesi istenen Josep Borrell, “ABD başkanının mizah anlayışına bağlı olarak NATO ‘a la carte’ bir askeri ittifak olamaz” dedi.

Hamas 7 Ekim’de Gazze’ye saldırarak yaklaşık bin 200 kişiyi öldürmüş, 240 kişiyi de rehin almıştı. İsrail, buna yanıt olarak Gazze’ye düzenlediği saldırılarda ise 28 binden fazla kişiyi öldürdü, 67 bin 500 kişiyi de yaraladı.

Gazze’de sivil düzen çökmek üzere

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Sözcüsü Stephane Dujarric, Gazze’deki insani durumun çok zor olduğuna ve BM’nin halihazırda elindeki insani yardım malzemelerinin sadece günler içinde tükenebileceğine işaret etti.

“Daha önce de uyardığımız üzere sivil düzen çökmek üzere” diyen Dujarric, BM’nin İsrailli yetkililerle yürüttüğü önden uyarı sisteminin çalışmadığının, çatışmaların yanı sıra yardım geçiş noktalarında düzenlenen gösterilerin de yardım dağıtım sürecini olumsuz etkilediğinin altını çizdi.

İsrail’in BM’den sivilleri bazı bölgelerden boşaltma konusunda yardım istemesiyle ilgili soruya da Dujarric, “Her şeyin uluslararası hukuka uygun bir şekilde ve sivillerin korunmasını önceliklendirerek gerçekleşmesini istiyoruz. Refah’ta kimsenin zorla yerinden edilmesi sürecine dahil olmayacağız” yanıtını verdi.

Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Han, İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah kentine yönelik bombardımanları ve muhtemel kara operasyonundan “derin endişe” duyduğunu belirterek, “Hukuka uymayanlar, mahkeme daha sonra yetkisi uyarınca harekete geçtiğinde şikayet etmemeli” uyarısında bulundu.

Başsavcı Han, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Refah’ta İsrail güçleri tarafından gerçekleştirildiği bildirilen bombardıman ve olası kara harekatından derin endişe duyuyorum” ifadelerini kullanarak, Savcılık Ofisinin, Filistin’de işlenen suçlara ilişkin soruşturmayı “son derece acil bir mesele olarak” yürüttüğü ve sorumluların adalet önüne çıkarılmasını hedeflediklerini kaydetti.

Savaşın da kuralları olduğunu belirten Han, “Silahlı çatışmalarda geçerli olan hukuk, içi boş veya anlamdan yoksun hale getirilecek şekilde yorumlanamaz. Defalarca vurguladığım üzere, hukuka uymayanlar, mahkeme daha sonra yetkisi uyarınca harekete geçtiğinde şikayet etmemelidir” ifadesini kullandı.

İsrail’in, savaş hukuku kurallarına aykırı tutumunda gözle görülür bir değişiklik olmadığını belirten Han, “Ofisim işlendiği iddia edilen her türlü suçu aktif bir şekilde soruşturmaktadır. Yasaları ihlal edenlerden hesap sorulacaktır” uyarısında bulundu.

Paylaşın

Küresel Sıcaklıklar Ocak Ayında Da Rekor Kırdı

İklim Değişikliği Servisi Copernicus, bilim insanlarının “insanlık için bir uyarı” nitelemesine atıfla, Dünya’nın son 12 ay boyunca sanayi öncesi dönemden 1,5 derece daha sıcak olduğunu açıkladı.

İklim bilimcilerine göre 2024 yılı, 1850-1900 dönemi için tahmin edilen ocak ayı ortalama sıcaklığına göre 1,66°C daha sıcak bir başlangıç yaptı. Bu da, ön-sanayi dönemi referans periyodu olarak kabul edilen zaman dilimindeki ocak ortalamasının üzerinde bir sıcaklık artışına işaret ediyor.

Avrupa Birliği’ne bağlı İklim Değişikliği Servisi Copernicus (C3S) tarafından yapılan ölçüm, “Ocak 2024″ün küresel ölçekte kayıtlara geçen en sıcak ocak ayı olduğunu ortaya koydu.

Copernicus’un uydu izleme sistemiyle yaptığı küresel yüzey hava ve deniz sıcaklıkları ve deniz buzu örtüsü ile hidrolojik değişkenlerde gözlemlenen değişikliklere ilişkin aylık iklim güncellemesi yayımlandı.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre, Ocak 2024’te ortalama yüzey hava sıcaklığı 13,14 derece olarak ölçüldü.

Söz konusu ölçümün ocak için 1991-2020 ortalamasının 0,70 derece, 2020’de kaydedilen bir önceki en sıcak ocak ayının da 0,12 derece üzerinde olduğu kaydedildi.

Açıklamada son 8 ayın üst üste kaydedilen en sıcak aylar olduğu belirtilerek, son 12 aydaki (Şubat 2023 – Ocak 2024) küresel ortalama sıcaklığın 1991-2020 ortalamasının 0,64 santigrat derece üzerinde ölçüldüğü belirtildi.

Copernicus’un açıklamasında, bilim insanlarının “insanlık için bir uyarı” nitelemesine atıfla, Dünya’nın son 12 ay boyunca sanayi öncesi dönemden 1,5 derece daha sıcak olduğu dile getirildi.

İklim bilimcilerine göre 2024 yılı, 1850-1900 dönemi için tahmin edilen ocak ayı ortalama sıcaklığına göre 1,66°C daha sıcak bir başlangıç yaptı. Bu da, ön-sanayi dönemi referans periyodu olarak kabul edilen zaman dilimindeki ocak ortalamasının üzerinde bir sıcaklık artışına işaret ediyor.

Avrupa Orta Vadeli Hava Tahmin Merkezinin (ECMWF) “ERA5” diye isimlendirilen küresel saatlik değerlendirme verileri, dünya genelindeki uydular, gemiler, uçaklar ve meteoroloji istasyonlarından alınan milyarlarca ölçüm kullanılarak yapılıyor.

Kuruluş son on iki aydaki (Şubat 2023 – Ocak 2024) küresel ortalama sıcaklığın, 1991-2020 ortalamasının 0,64C ve 1850-1900 sanayi öncesi ortalamasının 1,52C üzerinde, kayıtlardaki en yüksek sıcaklık olduğunu bildirdi.

C3S Direktör Yardımcısı Samantha Burgess, “2024 rekor kıran başka bir ayla başlıyor, sadece kayıtlardaki en sıcak ocak ayı değil, aynı zamanda sanayi öncesi döneminin 1,5C’nin üzerinde 12 aylık bir dönem yaşadık” diyor ve ekliyor: Sera gazı emisyonlarının hızla azaltılması küresel sıcaklık artışını durdurmanın tek yolu.

Öte yandan Avrupa’da geçen aya (Ocak 2024) ait sıcaklıklar, kuzey ve güney bölgelerde farklılık gösterdi. Örneğin İskandinav ülkelerinde 1991-2020 ortalamasının çok altında olan sıcaklıklar, güney ülkelerde bu ortalamanın çok üstünde seyretti.

Avrupa dışında, sıcaklıklar Kanada’nın doğusu, Afrika’nın kuzeybatısı, Orta Doğu ve Merkezi Asya’da ortalamanın oldukça üzerinde, Kanada’nın batısı, ABD’nin orta bölgeleri ile Sibirya’nın doğusunda ortalamanın altında kaldı.

El Nino hava olayı, ekvatoral Pasifik’te zayıflamaya başlasa da deniz hava sıcaklıkları genel olarak alışılmadık derecede yüksek bir seviyede kaldı.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye 400 Milyon Euroluk Deprem Yardımı

Avrupa Birliği (AB) ile 400 milyon euroluk deprem yardımı için imzalar atıldı. Türkiye’nin, 400 milyon euroluk fonu kullanmak için 18 aylık bir süre olacak. Bu süre sonunda da fonların kullanımına ilişkin raporunu 6 ay içinde AB’ye verecek.

6 Şubat 2023 yaşanan ve 11 ilde3 büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerden bir ay sonra düzenlenen Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda Avrupa Birliği (AB), Türkiye’ye bir milyar euro tutarında mali destek sözü vermişti.

Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda toplamda Türkiye ve Suriye’ye yardım amacıyla 7 milyar euro tutarında bağış toplanmıştı.

Avrupa Birliği’nin (AB) 6 Şubat depremleri sonrasında Türkiye’ye yaptığı yardım taahhüdünün 400 milyon euroluk bölümü için Brüksel’de imza atıldı.

AB, 6 Şubat depremleri sonrasında Mart 2023’te Brüksel’de yapılan Uluslararası Donörler Konferansı’nda Türkiye’ye 1 milyar euroluk mali destek sağlamalıydı. Bu taahhüdünün 400 milyon euroluk kısmının kullanımı Avrupa Komisyonu’nun Uyum ve Reformlardan Sorumlu Üyesi Elisa Ferreira ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Kemal Bozay tarafından imzalandı.

AB Komisyonu üyesi Elisa Ferreira, AB’nin Türkiye ile dayanışma içinde olduğunu vurgularken, yardım taahhüdünün yerine dönük olarak imzalanan anlaşmanın önemli bir dönüm noktasına işaret etti.

“Yardıma ihtiyaç olduğunda AB bu yardıma izin verir. Sadece üye ülkelerde değil, yabancıların bildiği de” diyen AB yetkilisi, Türkiye’ye tahsis edilen kaynağın günümüze kadar Avrupa Dayanışma Fonu kapsamında bir gün geldiğinde verilen en büyük mali katkıya göre, Türkiye’ye de ilk kez bu fondan kaynağın sağlandığına dikkat çekildi.

Dışişleri Bakanı Yardımcısı Kemal Bozay ise 6 Şubat depreminin Türkiye’yi sarstığını belirterek, “Tek tesellimizin dostlarımızın gösterdiği güçlü dayanışma içinde olduğunu” söyledi.

AB ve Avrupa ülkelerinin ilk yardım elinin uzatıldığını vurgulayan Bozay, “Depremler sonrasında sağlanan destek için teşekkür ederiz” diye konuştu.

Yardımlar hangileri için kullanılacak?

Komisyon, Türkiye’ye sağlanacak mali kaynağın hangi alanların devam edeceğini da duyurdu. Açıklamada dağıtımı yapılan mali desteğin üç alanda yaygınlaşmasına dikkat çekildi.Buna göre destek, sağlık, eğitim, su ve atık su yönetimi alanlarında altyapının yeniden kurulumu için kullanılacak.

Ayrıca bölgesel özelliklerin karşılanması amacıyla geçici barınma imkanı sağlanacak ve ülkenin zengin kültürel dağılımının korunması için de yayılma imkanı sağlanacak.

Türkiye’nin, bir seferde ayıracağı 400 milyon euroluk fonu kullanmak için 18 aylık bir süre olacak. Bu süre sonunda da fonların kullanımına ilişkin raporunu 6 ay içinde AB’ye verecek.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye 26 Milyon Euro Deprem Yardımı

Avrupa Birliği, Türkiye’ye 26 milyon euro deprem yardımda bulunacak. AB daha önce de 6 Şubat depremleri nedeniyle Türkiye’ye 400 milyon euroluk afet yardımında bulunmuştu.

Açıklanan 26 milyon euroluk yardımın 4 milyon eurosu acil eğitim ihtiyaçları için ayrılacak. Bu yeni fon kaynağı, sığınmacılar ve depremden etkilenenler gibi hassas durumdakilere koruma hizmetleri sağlanmasının yanı sıra sağlık ve sanitasyon hizmetleri gibi alanlarda da kullanılacak.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Avrupa Birliği (AB) 6 Şubat depremlerinden etkilenen mültecilere ve bölge halkına destek için Türkiye’ye 26 milyon euro verecek.

AB, bu yeni fon kaynağının, meydana gelen depremler ve bölgesel mülteci krizi sonrasında ortaya çıkan en kritik insani ihtiyaçların karşılanmasına destek olacağını belirtti.

Avrupa Birliği’nin Kriz Yönetiminden Sorumlu Komisyon Üyesi Janez Lenarcic, yapılan yardımı duyurduğu açıklamasında, AB’nin “Türkiye’deki mültecilerle dayanışma göstermeye devam ettiğini” belirtti.

Lenarcic, “Temel insani önceliklerimiz eğitime erişim ve en hassas durumdaki topluluklara koruma sağlanması olacaktır” ifadesini kullandı.

Açıklanan 26 milyon euroluk yardımın 4 milyon eurosu acil eğitim ihtiyaçları için ayrılacak. Bu yeni fon kaynağı, sığınmacılar ve depremden etkilenenler gibi hassas durumdakilere koruma hizmetleri sağlanmasının yanı sıra sağlık ve sanitasyon hizmetleri gibi alanlarda da kullanılacak.

AB daha önce de 6 Şubat depremleri nedeniyle Türkiye’ye 400 milyon euroluk afet yardımında bulunmuştu.

Kahramanmaraş merkezli bu depremler, resmi verilere göre Türkiye’de 50 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. 6 Şubat depremleri, Türkiye’nin yanı sıra Suriye’nin kuzeyinde de ciddi yıkıma yol açtı.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Ukrayna’ya 50 Milyar Euroluk Ek Yardım

Ukrayna’ya 50 milyar euroluk ek yardım için 27 üye ülkenin tamamının uzlaşmaya vardığını bildiren AB Konseyi Başkanı Charles Michel, “AB Ukrayna’ya destek için liderlik ve sorumluluğu üstlenmektedir” dedi.

Haber Merkezi / Öte nadan Beyaz Saray da Ukrayna’ya 60 milyar dolar değerinde bir paketi Kongre’nin onaylamasını istiyor.

Avrupa Birliği’nde (AB) Ukrayna’ya ek yardımların görüşüldüğü ve Macaristan’ın veto tehdidi nedeniyle merakla beklenen özel zirveden uzlaşma haberi geldi.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ukrayna’ya 50 milyar euroluk ek yardım için 27 üye ülkenin tamamının uzlaşmaya vardığını bildirdi.

Michel, “Anlaşmaya vardık. Ukrayna için AB bütçesinden 50 milyar euroluk ek destek paketinde 27 lider lider hepsi mutabık kaldı. Bu, Ukrayna için sağlam, uzun vadeli, uzatılabilir bir finansman taahhüdüdür. AB Ukrayna’ya destek için liderlik ve sorumluluğu üstlenmektedir” kullanıldı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın Aralık ayındaki zirvede olduğu gibi yardım paketini yine onaylamayacağından endişe ediliyordu.

Zirve başlamadan önce AB liderleri Macaristan’a engelini kaldırması için baskı yaptı. Liderler Orban’a bir taraf seçmesi gerektiğini belirtti.

Macaristan ise AB bütçesinin üye ülkeleri desteklemesi gerektiği, Ukrayna’da ciddi yolsuzluklar olduğu ve savaşta Batı’nın sunduğu desteğin sonuç vermediği gerekçeleriyle Ukrayna’ya mali yardım sağlanmasına karşı çıkıyordu.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, anlaşmayı Avrupa için iyi bir gün olarak nitelerken, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski de AB liderlerine müteşekkir olduğunu söyledi ve kararın 27 üyenin tamamı tarafından alındığına dikkat çekti.

Beyaz Saray da Ukrayna’ya 60 milyar dolar değerinde bir paketi Kongre’nin onaylamasını istiyor.

Ancak Cumhuriyetçiler bu yardımı sığınmacı akını karşısında güney sınırı konusunda adım atılmasına bağlamış durumda. Sınır konusunda ise Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında henüz bir uzlaşma yok.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden İsrail’e İki Devletli Çözüm Çağrısı

Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonu ile başlattığı Filistin – İsrail savaşının 108. günü geride kalırken, Avrupa Birliği’nden (AB) İsrail’e iki devletli çözüm çağrısı geldi.

Haber Merkezi / Gazze Şeridi’nde, İsrail saldırılarında can kaybı 25 bin 105’e yükselirken, yaralı sayısının ise 62 bin 681’e yükseldiği kaydedildi. İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını eleştirirken iki devletli çözüm çağrısını yineledi.

AB dışişleri bakanlarının Brüksel’de İsrailli ve Filistinli en üst düzey diplomatlarla gerçekleştireceği toplantı öncesi gazetecilere konuşan Borrell, “Yapmak istediğimiz şey, iki devletli bir çözüm inşa etmek. Bu yüzden bu konu hakkında konuşalım” dedi.

Borrell, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Gazze’deki savaş sona erdikten sonra bir Filistin devleti kurulmasına yönelik çağrıları reddetmesini “kabul edilemez” olarak tanımlayan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bu tepkisine de destek verdi.

İsrail’e “barış ve istikrarın sadece askeri yollarla inşa edilemeyeceğini” söyleyen Borrell, “Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi?” dedi.

Borrell, “Amacın, Hamas’ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas’ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail’e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” diye konuştu.

İki devletli çözüm neydi?

İki devletli çözüm anlaşmasının taslağı, İsrail ve Yaser Arafat’ın El Fetih örgütü liderliğindeki FKÖ’nün, Norveç’in arka planda aracılık ettiği müzakerelerin ardından 1993 yılında iki devletin karşılıklı olarak birbirini tanımasını kabul etmesinden sonra oluşturuldu.

Oslo süreci olarak adlandırılan süreçte, hiçbir zamansona gelinemedi ve geride çözülmesi eskisinden çok daha zor olan sorunlar kaldı.

Barış için toprak anlaşmaları, Filistin Yönetimi’nin İsrail’in 1967’deki 6 Gün Savaşı’nda ele geçirip işgal ettiği topraklarda özyönetim kurmasını sağladı.

Ancak askeri işgal ve Yahudi yerleşim faaliyetleri devam etti ve “kalıcı statü sorunları” adı verilen meseleler daha sonraki müzakerelere bırakıldı.

Bunlar arasında, 1948’deki ilk Arap-İsrail Savaşı’nın ardından Birleşmiş Milletler’in 1947’de bölünme yönünde oy kullanmasıyla İsrail’in kurulduğu topraklardaki Filistinli mültecilerin durumu da vardı.

İsrail, 1967’de Doğu Kudüs’ü ilhak etmişti ve bu da bir başka muammaydı çünkü kutsal mekanlar her iki taraf için de taviz vermeyi kabul etmeyecek kadar önemliydi.

Yıllar süren diplomatik tartışmalardan sonra, sorunlar nihayet 2000 yılında Camp David’de dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’ın ev sahipliği yaptığı basına kapalı zirvede ele alındı, ancak İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Filistin Yönetimi Başkanı Yaser Arafat arasındaki uçurum kapanmadı.

Başarısızlıkla ilgili herkes birbirini suçladı. İsrailli ve ABD’li yetkililer Arafat’ın o güne kadar elde edebileceği en cömert anlaşmayı geri çevirdiğini söyledi. Filistinlilerse anlaşmayı, Doğu Kudüs’te bir başkent kurulması gibi şartların çok altında kalan bir sahtekarlık olarak nitelendirdi.

İsrail’in ana düşmanını etkisiz hale getirme hedefine çoktan ulaştığını savunan eleştiriler yapıldı. Peki, Filistin nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde güvenlik kontrolü Filistin Yönetimi’ne devredilirken, bu kadar çok yatırım yaptığı yerden neden vazgeçiyordu?

Arafat, müzakereleri zayıf bir pozisyonda yürütürken, ABD’li arabulucu İsrail ile tarihteki tüm devletlerden tartışmasız daha yakın bir ilişki içindeydi. İki devletli çözüme giden yolda aşılamaz olduğu ortaya çıkan başka önemli faktörler de vardı.

1987’de Gazze’de kurulan İslami Direniş Hareketi (Hamas), rakibi El Fetih’in barış konusundaki tavizlerine karşı çıktı ve 1994’ten itibaren görüşmeleri intihar saldırılarıyla sabote etmek için çok sayıda fırsat buldu.

Yahudi yerleşimciler aynı zamanda Tanrı’nın kendilerine vaat ettiğine inandıkları topraklardaki varlıklarını genişletmek ve güçlendirmek için bu ertelemeleri fırsat olarak kullandılar.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nin En Büyük Atık Müşterisi: Türkiye

2022 yılında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, toplam 32 milyon 100 bin ton atık ihraç etti. Atıkların en büyük alıcısı Türkiye oldu. Alıcılar sıralamasında Türkiye’den sonra Hindistan geldi.

Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük atık ihracatçısı 6,4 milyon ton ile Hollanda oldu. Belçika 3,9 milyon tonla ikinci sırada yer aldı. Üçüncü sıradaki Almanya ise 3,3 milyon ton ile AB ihracat ihracatının onda birini gerçekleştirdi.

Merkezi Lüksemburg’da bulunan Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat verilerine göre, 2022 yılında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri toplam 32 milyon 100 bin ton atık ihraç etti. AB yoluyla yollanan atıkların yarısından fazlasını 17,8 milyon ton demir ve çelik oluşturdu.

AB’de en büyük atık ihracatçısı 6,4 milyon ton ile Hollanda oldu. Belçika 3,9 milyon tonla ikinci sırada yer aldı. Üçüncü sıradaki Almanya ise 3,3 milyon ton ile AB ihracat ihracatının onda birini gerçekleştirdi. Almanya 2011 yılında 5,8 milyon ton atık ihraç ederek zirvede yer almıştı. Ancak Almanya’daki düşüşteki düşüş nedeniyle birinci sıradaki yerini koruyamadı.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; AB’nin ürettiği atıkların en büyük alıcısı ise Türkiye oldu. AB’ye komşu olanlar Türkiye, madeni olmayan geri dönüştürülebilir eşyalarla birlikte Avrupa’dan toplam 12,4 milyon ton atık satın aldı. Bu rakam AB’nin toplam atık ihracının yüzde 39’unu oluşturuyor.

Alıcılar sıralamasında Türkiye’den sonra 3,5 milyon ton atıkla Hindistan geldi. Hindistan’da tek başına Avrupa’daki atık kâğıtların yüzde 30’unu satın alarak dönüştürüyor. İngiltere Avrupa’dan 2 milyon ton, İsviçre, Norveç ve Mısır ise 1,6’şar milyon ton atık satın aldı.

Buna karşılık AB’nin diğer seçeneklerinden 18,7 milyon ton atık ithal etti. 2021 yılı karşılaştırması AB’nin ithal ettiği atıklarda yüzde 5’lik bir düşüş oldu. AB ithalatının üçte biri İngiltere’den (6,3 milyon ton) gelirken, Norveç’ten 3,4 milyon ton, İsviçre’den 2,4 milyon ton ve ABD’den 1,8 milyon ton atık satın alındı.

Paylaşın

Avrupa Birliği, Hamas Liderini “Terör Listesine” Aldı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 102. günü geride kalırken, Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki lideri Yahya Sinvar’ı “terör listesine” aldı. İsrail, Sinvar’ın AB’nin terör listesine alınmasından memnuniyet duyduğunu açıkladı.

7 Ekim saldırılarının planlayıcıları arasında olduğu tahmin edilen Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deif de aynı listede yer alan bir başka isim.

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki lideri Yahya Sinvar’ı terör listesine aldı. Sinvar, Hamas’ın 7 Ekim’de Gazze Şeridi dışına çıkarak İsrail yerleşim yerlerine düzenlediği saldırıların planlayıcısı olarak değerlendiriliyor.

Yaptırım listesine alınması uyarınca Sinwar’ın AB ülkelerindeki mal varlığı donduruldu ve kendisiyle ticari alışveriş yapmak AB vatandaşlarına yasaklandı.

Hamas, AB’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor. Hamas’ın 7 Ekim saldırılarında İsrail’in açıklamalarına göre çoğu sivil en az 1140 kişi öldürülürken, 250’den fazla İsrailli de rehin alınarak Gazze Şeridi’ne kaçırılmıştı. İsrail’in verdiği rakamlara göre 132 sivil halen Filistin bölgesinde bulunuyor, bunlardan 25’inin öldürüldüğü tahmin ediliyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz, Sinvar’ın AB’nin terör listesine alınmasından memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Katz, Brüksel’in verdiği kararın “Hamas’ın kaynaklarını boğmak, meşruiyetini ortadan kaldırmak ve verilen tüm desteği yasaklamak için” gösterdikleri diplomatik çabaların bir sonucu olduğunu belirtti. 61 yaşındaki Sinvar, 7 Ekim’den bu yana kamuoyunda görülmezken, İsrail ordusu Sinvar’ın ölüm vaktinin geldiğini açıklamıştı.

Han Yunus’taki sığınmacı kampında dünyaya gelen Yahya Sinvar, 2017 yılında Hamas’ın Gazze’deki lideri seçilmişti. Sinvar, 2011 yılında Hamas’ın elindeki bir İsrail askerinin bırakılması karşılığında İsrail cezaevlerinden serbest bırakılan 1027 Filistinli mahkumdan biriydi.

Hamas lideri, 2015 yılında da ABD’nin en çok aranan “uluslararası teröristler” listesine alındı. 7 Ekim saldırılarının planlayıcıları arasında olduğu tahmin edilen Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deif de aynı listede yer alan bir başka isim.

AB, Hamas’ın saldırıları ve İsrail’in buna tepki olarak Gazze Şeridi’nde başlattığı yıkıcı taarruza karşı ortak bir tutum geliştirmeye çalışıyor.

İsrail ordusunun 7 Ekim’deki saldırı sonrası Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında Filistin Sağlık Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre şimdiye kadar 24 bin 285 Filistinli hayatını kaybetti. Ölenlerin yüzde 70’inin kadın, çocuk ve yaşlı olduğu belirtiliyor.

Paylaşın

2023 Yılında Avrupa Birliği’ne İlticalarda Rekor Artış

2023 yılının ilk on ayında Avrupa Birliği’ne (AB) yapılan sığınma başvuru sayısı 937 bin oldu. Bu da önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22 artış anlamına geliyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; 2023 yılında Avrupa Birliği’ne (AB) yapılan sığınma başvurularında büyük oranda artış kaydedildi.

Avrupa Birliği (AB) İltica Ajansı Direktörü Nina Gregori, Alman yayınevi grubu Funke Medya’ya yaptığı açıklamada 2023’teki iltica sayılarının toplamda bir milyonun üstünde olduğunu söyledi. Gregori, sadece Ekim ayında 123 bin yeni sığınma basvurusu sağladığını, bu sayının da, son yedi yılda, bir ayda kaydedilebildiğini ve yüksek rakam olduğunu belirtti.

Avrupa Birliği’ne (AB) yapılan iltica sayılarında azalma beklenmediğini de belirten Gregori, bunun aksine artacağından yola çıktıklarını söyleyerek, “Etrafımızdaki bütün dünya giderek daha da istikrarlı olmayan bir hal alıyor. 2024 yılında ve daha sonra da korunma arayan sığınmacı sayıları azalmayacak, hatta 2024 zorlu bir sene olacak” dedi.

Funke Medya Grubu’nun AB İltica Ajansı’na dayandığı Ekim 2023’e göre sonuç itibarı ile Birlik üyelerinin yapılan sığınma başvuru sayısı resmi olarak 937 bin oldu . Bu da önceki yılın aynı özelliklerine göre yüzde 22 artış anlamına geliyor.

Paylaşın