Uşak: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Uşak’ın Merkez İlçesi, Fatih Mahallesi, Orhan Dengiz Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde, 1970 yılına kadar Müze Memurluğu olarak hizmet vermiştir. Uşak’ta bu dönemde henüz bir müze binası bulunmamaktaydı. Hizmetler Halk Egitim binasinda sürdürülmekte ve toplanılan eserler burada muhafaza altına alınmaktaydı.

1966 yılında Uşak’ta bir müze yapma fikri ortaya atılmış, aynı yıl müze sahası kamulaştırılmış, 1967 yılında başlatılan müze inşaatı 1969 yılında bitirilmiş, 1970 yılında teşhir tanzimi tamamlanarak 23 Mayıs 1970 tarihinde Uşak Müze Müdürlüğü olarak hizmete açılmıştır.

Müze teşhir salonunda Eski Tunç Çağından kalma idoller, gaga ağızlı testiler, tas baltalar bir vitrinde sergilenir. Diğer vitrindeki eserler Hellenistik ve Roma Çağı toprak kaplar ve cam eserlerdir. Teşhir salonunda açıkta sergilenen eserler genellikle Roma Dönemine ait mezar stelleri, adak stelleri ve kefaret yazıtlarıdır. Bununla birlikte Blaundus örenyerinden getirilen heykeller de aynı alanda bulunmaktadır.

Diğer bir vitrinde ise Uşak Müzesi’nin yapmış olduğu kurtarma kazılarından çıkarılan altın takılar, diademler cam kaplar ile gerek müsadere edilen, gerekse vatandaşların teslim ettiği her döneme ait sikkeler yer alır. Teşhir salonunun geriye kalan yarıya yakın kısmında ise 1960’li yılların 2. yarısında Uşak yakınlarından Amerika’ya kaçırılan ve Kültür Bakanlıği’nın açtığı dava sonucu 1993 yılında ülkemize geri getirilen ve “Karun Hazinesi” olarak adlandırılan Lidya hazineleri sergilenmektedir.

Birinci büyük vitrinde, 1966 yılında İkiztepe tümülüsünden kaçırılan gümüş ağırlıklı eserler, 2. vitrinde, 1965 yılında Toptepe tümülüsünden kaçırılan altın ağırlıklı eserler 3. vitrinde Uşak Müzesi’nin Basmacı tümülüsünde yaptığı kazıdan çıkan Lidya eserleri yer alır. Bunların dışında açıkta tümülüslerin mezar odalarındakı klineler, volütler ve mezar kapıları sergilenmektedir.

Paylaşın

Sivas: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Sivas’ın Merkez İlçesi, Yüceyurt Mahallesi, Rahmi Günay Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. Şehir merkezinde tarihi kent meydanına 400 metre mesafededir.

Orta Anadolu’nun en büyük arkeoloji müzesi olan müzede, bölgede 9 milyon yıl önce yaşamış çeşitli memeli hayvanlara ait fosil kalıntıları, Kalkolitik Çağ’a (MÖ 5500–3000), Eski Tunç Çağı’na (MÖ 3000-2000) ve Hititler’e ait birçok buluntunun yanı sıra Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler de sergilenmektedir.

Sivas’ta müze teşkilatı kurulması fikri eski yıllara kadar uzanmaktadır. Cumhuriyet Döneminde (1922) Hars Müdürlüğü’nün emirleri ile dağınık olarak bulunan eserlerin vilayet merkezindeki bir okulda toplanarak müze kurulması istenmiştir. Lise haline getirilen okulda küçük bir müzenin teşkil edilmiş olduğunu ve müze koleksiyonları arasında kıymetli eserlerin de yer aldığını görüyoruz.

Bu müze 1923 yılında kabaca tasnif edilerek ziyarete açılmıştır. Lise binasında müzenin gelişmesine imkân olmadığı anlaşılınca müze için vilayette bir yer aranmış ve il merkezindeki eski eserlerin de değerlendirilmesi düşüncesiyle müze ve eserleri 1927 yılında Gökmedrese’ye nakledilmiştir. Müzenin sistemli bir şekilde ele alınması ancak bundan sonra mümkün olmuştur.

Bu arada, eserlerin bir kısmı Ankara’ya nakledilmiş ve bir kısmı da etnografik eserlerin yer aldığı Müze Eve verilmiştir. Ancak müze, bu koşullarda gelişme gösterememiştir. 1951 yılında Etnografya Müzesi’ne verilen eserler geri alınmış,çevreden de bazı eserler toplanmıştır.1968 yılına kadar Gökmedrese’de görevini yürüten müze, aynı yıl Buriciye Medresesi’ne taşınmıştır.

Sivas Müzesi 1 Kasım 1983 tarihinde, 4 Eylül 1919’da tarihi kongrenin toplandığı, lise binasına taşınmış, Buriciye Medresesi’nin ise Arkeoloji ve Taş Eserler Müzesi haline getirilmek üzere onarımı planlanmıştır. Sivas Kongresi’nin toplandığı bina 1880’li yıllarda Vali Sırrı Paşa tarafından düşünülerek ilk temelleri atılmış, sonra gelen Vali Memduh Paşa ilk temel yerini bugünkü şekliyle değiştirmiş ve 1892 yılında o zamanki adıyla “Mülki İdadi” olarak hizmete sunmuştur.

Daha sonra Sultani olarak hizmete giren bina 1924 yılında “Sivas Lisesi” adını almıştır. 1981 yılına kadar lise olarak kullanılan bina 1983 yılında müze olarak son şeklini almıştır. 3 katlı binanın 1. katında etnografik eserler teşhir edilirken 2. katta ise Atatürk- Sivas Kongresi ve Milli Mücadele ile ilgili bilgi ve belgelerin teşhiri yapılmaktadır. Sivas Müzesi’ne bağlı birimlerden Buriciye Medresesi ve Akaylar Konağı’nda onarım çalışmaları sürdürülmektedir. Müze Müdürlüğü’ne bağlı müzelerden biri de Aşık Veysel Müzesidir.

Kültür Bakanlığı 1979 yılında Sivas İli Şarkışla İlçesi Sivrialan Köyü’ndeki bir evi kamulaştırarak müzeye dönüştürmüş ve 21 Mart 1982 tarihinde de bunu ziyarete açmıştır. Müzede Aşık Veysel’in kullandığı eşyalar, yöresel dokumalar ve fotoğraflar sergilenmektedir. Sivas Müze Müdürlüğü kayıtlarında 1997 yılı sonu itibarı ile 2857 adet etnografik, 4621 adet sikke, 1965 adet arkeolojik, 50 adet çivi yazılı tablet, 215 adet mühür ve mühür baskısı, 182 adet el yazması kitap olmak üzere 9890 adet eser mevcuttur.

Paylaşın

Sinop: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Sinop’un Merkez İlçesi Kefevi Mahallesi, Okullar Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Sinop’ta ilk müzecilik faaliyetleri 1921 yılında başlamıştır. Gerek etrafı surlarla çevrili ilin batısındaki nekropolünden gerekse şehir içindeki yapılaşma nedeniyle temel hafriyatlarından çıkan eserler, öncelikli olarak Mekteb-i İdadi’ de muhafaza edilmeye başlanmıştır. 1932 yılında eser miktarının giderek artması sebebi ile burada bulunan eserler, Selçuklu Veziri Müinüddün Pervane tarafından yaptırılan (1262) Pervane Medresesi’ne nakledilmiş ve burada ilk müzenin çekirdeği oluşturulmuştur.

1941 yılında ziyarete açılan müze, 1945’te memurluk ve 1947’de müdürlük olmuştur. 1951-1953 yılları arasında İlimiz Demirciköy’de Kocagöz Höyük ve il merkezinde Müze avlusunda bulunan Serapis Mabedi’nde Türk Tarih Kurumu adına Prof. Dr. Ekrem Akurgal başkanlığında başlatılan kazılardan sonra kazı heyetinin ilimizde bir Müze kurulması istemiyle verdiği rapor doğrultusunda 1968 yılında dönemin Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Merhum Hikmet Gürçay’ın çabaları ile Sinop Belediyesi’nden temin edilen ve içinde Selçuklu Türbesi ile Serapis Mabedi bulunan bir hibe arsa üzerine inşaat başlatılımış ve 1970 yılında yeni müze binası bitirilerek hizmete açılmıştır.

2001 yılında onarım ve yeni teşhir-tanzim çalışmaları nedeniyle geçici bir süre kapatılan müze çağdaş müzecilik anlayışı içerisinde onarımları gerçekleştirilerek 2006 yılı Nisan ayında tekrar hizmete açılmıştır.

Teşhir Salonları:

Koridor: Bu alanda sol cephede yüksek podium üzerinde heykel başları ve heykeller sergilenmektedir. Teşhirde sırayla Sinope Karadeniz Ereğlisi arasında MÖ 4. yüzyılda yapılan bir antlaşmayı içeren taş kitabe sergilenmektedir.

Küçük Buluntular Salonu: Bu bölümde girişin sağını takip ederek, kronolojik bir sırayla, Sinop’ta bulunan İlk Tunç Çağından Bizans Çağı sonuna kadar bir dönemi kapsayan kap-kacak, madeni aletler, vazolar, pişmiş toprak heykelcikler, Serapis Mabedine ait pişmiş toprak mimari parçalar, cam eserler, mezar buluntuları ve benzeri eserlerin teşhiri yapılmaktadır. Bu bölümün ortasında zeminde, Meydankapı’da bulunmuş ve yedi adet Sanat Perisini ihtiva eden Mozaik Pano da teşhirin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

Taş Eserler Salonu: Bu bölüm ölü kültüyle ilgili olup, Anadolu’nun en eski mezar steli örnekler (Arkaik Çağ) kronolojik olarak sergilenmektedir. Ayrıca bu bölümde, yer alan bir mezar anıtına ait olduğu düşünülen mermer “Geyik Parçalayan Aslanlar” grubu ve bir denizciye ait Lahit görülmeye değer nadir buluntulardandır.

Amphora Salonu: 1994-2000 yılları arasında, Sinop Merkez, Karakum ve Demirciköy’de yapılan Türk-Fransız ortak kazılarında çok sayıda amphora üretim atölyeleri ve fırınları ortaya çıkarılmıştır. Kazılar Sinop’un Helenistik-Roma ve Bizans Çağında geçiminin büyük bölümünü amphora tuğla ve kiremit üreterek sağladığını ortaya koymuştur. Bu bölümde, Sinop’ta üretilmiş amphora örneklerinin yanı sıra, kazılardan elde edilen bilgiler doğrultusunda kısmen orijinal malzeme kullanılarak yapılmış bir Amphora Fırını teşhir edilmektedir. Ayrıca Sinop Amphoralarının ticari amaçlı yayılım alanını gösteren bir pano yer almaktadır.

Sikke Bölümü: Bu bölümde, Sinop’un ilk bastırdığı gümüş sikkelerden, şehir sikkelerinden, Ordu Definesi, Gelincik Definesi, Selçuklu Definesi ve Bizans Definesinden örnekleri teşhir edilmektedir.

İkona Salonu: İkona Hristiyan dininde doğu kiliselerinde duvar fresklerine karşılık ahşap pano üzerine yapılan her türlü dini resme verilen addır. İkona, resimden ziyade, tapınılan bir kült resmidir. Bunlar kiliselerde halk tarafından kolayca görülebilecek yerlere asılırdı. İkonaların asıldığı bu yerlere “İKONASTOSİS” denirdi. Bizans Dönemi’ne ait ikonaların ana konuları sıkı bir Taoloji programıyla saptanmıştır. Hz. İsa ile Meryem’in yanında Havari ve Aziz kişilerin resimleri yer alır veya yaşam öyküleri ile birlikte dinsel ve tarihi olaylar anlatılır. 19. yy’da İlimiz ve çevresinde bulunan kiliselerden günümüze kaldığı tahmin edilen ikonaların müzeye nereden ve ne zaman geldiği bilinmemektedir. Sinop İkonaları, kestane ağacından yapılmış panolara alçı sıvanarak, bazılarında da bez alçı bir arada kullanılarak üzerine boya ve altın yaldızla yapılmıştır. Bu ikonalarda İsa, Meryem, Yahya ve diğer Aziz kişilerle birlikte dinsel olaylar anlatılmıştır. Sinop İkonaları, 19. yy Rus Kiliselerinde ve Kıbrıs’taki Rum Kiliselerinde yer alan ikonalarla büyük benzerlikler göstermektedir.

Bahçe Teşhiri: Açık teşhirde genelde taş, mermer mimari eserler,mil taşları, mezarları, heykeller, pitoslar ve mozaikler yer almaktadır. Ayrıca Aynalı Kadın türbesi güney ve batı cephesinde İslami mezar taşlardan bir nevi mezarlık canlandırılmıştır. Bahçenin güney-batı köşesinde MÖ 4. yy’a ait Serapis Mabedi’nin kuzeyinde ise Antik Çağ’dan günümüze Çapalar teşhir edilmektedir.

Paylaşın

Samsun: Bafra Arkeoloji Müzesi

Bafra Arkeoloji Müzesi; Samsun’un Bafra İlçesi, Gazipaşa Mahallesi, Gazipaşa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1858 yılında inşa dilen ve bir dönem Şehir Kulübü olarak da kullanılan üç katllı binanın restore edilmesi ile Samsun’a kazandırılmış müzedir. Bafra yöresinden elde edilen etnografik eserler ile İkiztepe kazısından çıkarılan arkeolojik eserlerle birlikte Bafra’nın geleneksel yaşam tarzı ve kültürünü yansıtacak canlandırmalar ile düzenlenen bir sergileme planı dahilinde hizmet vermektedir.

Bafra Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nin birinci katı etnografik eserlere ayrılmıştır. Bu katta bulunan odalarda geleneksel Bafra evinin günlük yaşamına uygun olarak hazırlanan mutfak, oturma odası ve yatak odası yer almaktadır.

Sergilenen eserler 19’uncu yüzyılın ikinci yarısı ile 20’inci yüzyılın ilk yarısına aittir. Müzede İlk Tunç Çağı’ndan yakın tarihe dek uzanan geniş bir tarih aralığında toplam 1.520 adet arkeolojik ve etnografik eser sergilenmektedir.

Müzenin ikinci katı arkeolojik eserlerin sergilenmesine ayrılmıştır. Odalarda arkeolojik eserlerin sergilendiği vitrinler, orta alanda ise Amphora teşhiri bulunmaktadır. Solda yer alan iki odada Bafra İlçesi İkiztepe Köyü’nde bulunan İkiztepe Höyük kazılarında ortaya çıkan eserler sergilenmektedir.

Sergilenen eserler arasında, pişmiş toprak tanrıça figürinleri, çanak çömlekler, bilezik, küpe ve kolye gibi takılar, baltalar, ağırşaklar, cam eserler, amphoralar bulunmaktadır. En dikkat çekici sergilerden biri İlk Tunç Çağı mezarında çıkarılan, üzerinde ameliyat izleri görülen kafatasıdır.

Paylaşın

Kahramanmaraş: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu İlçesi, Ekmekçi Mahallesi, Belediye Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Kahramanmaraş’ta ilk müze 1947 yılında 16. yüzyıldan kalma Taş Medrese diye bilinen binada kurulmuştur. 29 Kasım 1975 yılında ise Azerbaycan Bulvarı üzerindeki yeni modern binasına geçmiş olup hala aynı yerde hizmet vermektedir. Kahramanmaraş Müzesi’nde dört teşhir bölümü bulunmaktadır:

Arkeoloji Salonu;  Kapının girişindeki iki vitrinde Domuztepe ve Hopaz Höyüğü kazısı eserleri sergilenmektedir. Bu iki vitrinin arkasında ve I numaralı vitrinde; Türkoğlu’ndaki Gavurgölü’nde bulunan iki adet antik fil iskeleti bulunmaktadır. II numaralı vitrinde; Döngel Mağarası’nda bulunan, değişik prehistorik eserler; III numaralı vitrinde; Geç Hitit Dönemine ait bronz taş eserler, IV numaralı vitrinde; Demir Çağı’ndan Hellenistik Döneme kadar çeşitli seramik, Urartulara ait bronz kemer, Fenikelilere ait camlar, bronz kaplar; V numaralı vitrinde, Hellenistik Döneme ait cam, bronz, seramik eserler; VI numaralı vitrinde, Roma Dönemine ait aynı tipteki, cam, bronz ve seramik eserler; VII numaralı vitrinde, Roma Dönemine ait bronz ve taş eserler; VIII numaralı vitrinde, Bizans Dönemine ait çeşitli eserler yer almaktadır.

Taş Eserler Salonu; Genellikle Geç Hitit Dönemine ait taş steller ve Roma Dönemi heykeltıraşı ve mezar stelleri bulunmaktadır.

Etnografya Salonu; 18.-19. yüzyıl erkek ve kadın giysileri, Kurtuluş Savaşı kahramanlarına ait eşyalar, zengin İslâmi ve Osmanlı sikke koleksiyonu burada sergilenmektedir.

Revak Kısmı; Geç Hitit Dönemine ait bazalt taşından mezar stelleri, kral heykelleri ve orta yerde Roma dönemine ait kabartma tasvirli sütun kaideleri yer almaktadır.

Bahçe Kısmı; Bahçede Roma Dönemine ait lahitler, sunaklar, mezar taşları, sütunlar, sütun başlıkları, mimari elemanlar, pithoslar ve Hitit Dönemine ait taş aslan heykeli, yine Hititlere ait hiyeroglif yazıtlı boğa heykeli, muhtelif dönemlere ait değirmen taşları sergilenmektedir.

Paylaşın

Erzurum: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Erzurum’un Yakutiye İlçesi, Muratpaşa Mahallesi, Paşalar Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Yaya olarak gidilebileceği gibi; şehrin her noktasından toplu taşıma araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Erzurum Arkeoloji Müzesi, 1968 yılında ziyarete açılmıştır. Müze binasının yapımında, bölgenin iklimi de göz önüne alınarak kesme taş kullanılmıştır.

Toplam 20.000 kayıtlı eser bulunan müzede, bölgemizde yaşamış kültürlerin gelişimi, üretimi, yaşam tarzı, sanatı, dini inanışları ve gelenekleri gibi birçok konuda ziyaretçilere bilgi sunan eserler sergilenmektedir.

Paylaşın

Denizli: Pamukkale, Hierapolis Arkeoloji Müzesi

Hierapolis Arkeoloji Müzesi; Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Sümer Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hierapolis kentinin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı, 1984 yılından beri Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir.Müzede Hierapolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia, Colossai, Tripolis, Attuda gibi Lycos (Çürüksu) vadisi kentlerinden gelen eserler de bulunmaktadır.

Ayrıca Tunç çağının en güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü’nden elde edilen arkeolojik buluntular müzenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca Caria, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı yerleşimlerden ortaya çıkarılan eserler Hierapolis Müzesi’nde toplanmış ve sergilenmektedir.

Hierapolis Hamamı’nın bölümlerinden olan üç kapalı mekân ile doğu bitişiğindeki kütüphane ve gymnasium olarak bilinen açık mekânlar müze teşhir alanları olarak düzenlenmiştir. Küçük ve büyük birçok eserin sergilendiği müze üç kapalı mekândan oluşmaktadır. Açık alanda sergilenen eserler ise daha çok mermer ve taş eserlerdir.

Heykeller ve Lahitler Salonu

Bu salon, Hierapolis ve Laodikeia kazılarından elde edilen lahitler, heykeller, mezar taşları, mimari sütun, paye başlıkları ve yazıtlardan oluşmaktadır. Yunan ve Hellenistik orjinallere bağlı olarak yapılmış Roma dönemine ait bu eserler içinde Tyche, Dionysos, Pan, Asklepios, İsis Rahibesi, Demeter heykelleri bulunmaktadır. Mezar taşları ise yöreye ait geleneği simgeleyen aile mezarları ile ilgili örnekleri oluşturmaktadır. Yöreye özgü geleneğin diğer bir örneği pişmiş toprak lahit olup döneminin güzel örneğini temsil etmektedir.

Üzerinde kitabesi bulunan Maximillan’ın lahdi ile Laodikeia kentinde ortaya çıkan ve müzenin en güzel eserlerinden biri olan Sidemara tipi lahit, bir kent meclisi üyesine (Arhon) aittir.Yine bu salonda muhtemelen anıtsal bir yapının gmaeus Arrius Apuleius Aurelianus’a ait olduğundan bahseden bir yazıt ve bu yazıtla ilgili gladyatör döğüşleri ve boğa oyunları konulu kabartmalar vardır.

Küçük Buluntular Salonu

Bu salonda M.Ö.lV. binden beri bir çok uygarlığa damgasını vuran küçük buluntular sergilenmektedir. Belirli bir kronolojiye göre sergilenen bu eserler Denizli ve çevresindeki bir çok arkeolojik yerleşimlerden elde edilen eserlerden oluşmaktadır.

Bu salonda, dönemi itibariyle eski uygarlığın güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü kazısından çıkarılmış olan eserler ayrı bir önem taşımaktadır. İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’nün 1952-1957 yılları arasında yaptığı kazı sonunda elde edilen bu eserler; idoller, pişmiş toprak testi ve tören (libasyon ) kapları ve taş eserlerdir. Özellikle M.Ö.lV.binden bu yana en güzel örnekleri vermektedir.

Salonun diğer bölümlerinde ise Frig, Hellenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait, pişmiş toprak kandiller, adak kapları, cam kapları, kolyeler, madeni takılar (yüzük, küpe, bilezik vb.) sergilenmektedir.Giriş kapısının tam karşısındaki vitrinde ise Denizli Müze Müdürlüğü başkanlığında Denizli Müzesi Arkeologlarının yapmış olduğu Gümüşler kazısı,İcikli kazısı ve Akköy Bizans dönemi aile mezarı kazısında ortaya çıkarılan ;altın küpeler,altın yüzükler,altın elbise süsü ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.

Ayrıca kronolojik bir sıraya göre sergilenmiş olan sikkeler bu salonun önemli eserlerini oluşturmaktadır. Sikkenin ilk darbedildiği M.Ö.Vl.yüzyıldan beri, Hellenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu ile Osmanlı dönemlerine ait altın, gümüş ve bronz sikke örneklerini bu salonda görmek mümkündür.

Tiyatro Buluntuları Salonu

Hierapolis Tiyatrosu’nun sahne binasının fasadını süsleyen eserler birçoğu restore edilerek müzenin bu salonunda teşhir edilmiştir. Sahne kabartmalarının bir kısmı yerinde (insitu) olup bir kısmının ise mülajları alınarak sahne binasındaki yerine kopyeleri konulmuştur.

Bu salonda yer alan eserler; Apollon ile Artemis’e ait mitolojik kabartmalar, Dionysos’un eğlence alayları, Roma İmparatoru Septimus Severus’un taç giyme törenine ait kabartmalar, Persephone’nin Hades tarafından yeraltına kaçırılmasına ait firiz, Apollon, Leto, Artemis, Hades ile ilgili heykeller, sfenksler, Kral Attalos ve Eumenes’in büst heykelleri ile mimari kabartma örnekleri yer almaktadır.

Ayrıca kent tanrıçasının (Hierapolis’in) taç giyme töreni ve tiyatro ile ilgili meclis kararlarını belirten yazıtlar önemli eserlerdir.Salonun orta bölümünde Sfenks,Denizler tanrısı Poseidon’nun oğlu Triton,yer altı tanrısı Hades ile Tiyatro aktörünün heykeli vardır. Niş içersinde ise Tanrıça Leto, Tanrıça Artemis ile tanrıça Apollon’nun heykelleri bulunmaktadır.

Paylaşın

Bursa: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Bursa’nın Osmangazi İlçesi, Çekirge Caddesi, Reşat Oyal Kültür Parkı içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bursa’da Müze kurulması amacıyla eserler ilk kez 1904’den 1972’ye kadar Bursa Erkek Lisesi’nde toplanmıştır. 1972 yılında Reşat Oyal Kültür Parkı içerisinde yeni yapılan binaya taşınmıştır. Bithynia ve Mysia bölgelerinde bulunan eserlerin sergilendiği müzede, M.Ö. 3 bin yılından Bizans Dönemi sonlarına ait eserler yer almaktadır. Müzede 25 bin eser yer almaktadır, 2 bin kadarı sergilenmektedir.

Müzede sergilenen eserler arasında; Yortan kültürüne ait pişmiş toprak mezar buluntuları, Antandros Nekropol’ünden figürinler, kap kacak ve süs eşyaları, Karacabey’in Şükraniye Köyü’nde bulunmuş dünyadaki üç örnekten biri olan Greko-Pers mezar steli, Roma Dönemi’ne ait taş eserler, Zeus ve Herakles tasvirleri, Kybele heykelleri, Athena ve Apollon’un bronz büstleri, değişik formdaki keramik kaplar bulunmaktadır.

Bizans Dönemi’ne ait gümüş, bronz ve pişmiş toprak eserler ile Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait altın, gümüş ve bronz sikkelerin yer aldığı Bursa Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde de zengin bir stel koleksiyonu sergilenmektedir. Bölgede bulunan, pişmiş toprak kaplar, sikkeler, taş eserler ve cam eserler bir arada teşhir için kullanılan dört salonda sergilenmektedir.

Paylaşın

Burdur: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Burdur’un Merkez İlçesi, Konak Mahallesi, Halk Pazarı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1956 yılında kurulan ve 2001 yılında yeniden düzenlenen Burdur Müzesi, Hacılar, Kuruçay, Höyücek Höyükleri, Boubon, Kibyra ve Sagalassos kazılarından çıkarılan, müsadere ve satın alma yoluyla kazandırılanlar ile birlikte 60.000’den fazla kültür varlığına sahip, Türkiye’nin en zengin müzelerindendir.

Burdur Müzesi, 2008 yılında “Gezilip Görülmeye Değer Müze” ödülünü almıştır. Neolitik çağdan günümüze kadar eşsiz örnekleri görmek mümkündür. Müze üç kısımdan oluşmaktadır. Üst katta Neolitik ile Erken Kalkolitik Çağlara ait buluntular ile eski tunç çağı buluntuları bulunmaktadır. İkinci kısım olan giriş katı üç bölüm olarak düzenlenmiştir. Birinci bölümde Sagalassos Antik Kenti’nde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan buluntular yer almaktadır.

Roma’nın en iyi imparatorlarından olan İmparator Hadriani ve Marcus Auralius’a ait dev heykeller burada sergilenmektedir. İkinci bölümde Kibyra Antik Kenti kazılarında çıkarılan, av sahnesinin canlandırıldığı frizler yer almaktadır. Üçüncü bölümde ise Kremna Antik Kenti kazısında çıkarılan dokuz adet birinci sınıf mermer heykeller bulunmaktadır.

Paylaşın

Balıkesir: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Balıkesir’in Bandırma İlçesi, Paşakent Mahallesi, Ziraat Bahçesi Mevkii’nde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Kyzikos antik kenti ve Daskyleion ören yeri buluntularının sergilenmesi amacıyla Bandırma Müze Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından kurulan ve Kültür Bakanlığı’ na devredilerek yeniden inşa edilen müzede iki teşhir salonu, bir laboratuar, kütüphane ve konferans salonu bulunmaktadır.

Kataloğun hazırlandığı tarihte ziyarete açılmamış olan müzede, Daskyleion’ a özgü Anadolu Pers sanatının özelliklerini taşıyan antemionlu ve frig yazıtlı mezar stelleri, kazılarda çıkarılan Pers etkili pişmiş toprak kaplar ile Kyzikos antik kendinden ve civardan elde edilen mezar stelleri sergilenecektir.

Paylaşın