Ali Koç: Kendi Kaderimizi Kendimiz Çizeceğiz

Olaylı Trabzonspor karşılaşması sonrası ilk açıklamalarını yapan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Kulüpler Birliği Başkanlığı’ndan istifa ettiğini belirterek, “Kendi kaderimizi kendimiz çizeceğiz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Gerekiyorsa bir alt lige düşeceğiz. Her gün ölmektense bir kez öleceğiz. Gerekirse 1 sene oynar, çıkarız. Siz bize, bu ülkenin dışlanmış kulübü gibi muamele yaparsanız; bunu devlet için de, TFF için de, medya için de söylüyorum; biz kendi geleceğimizi kendimiz belirlemek zorundayız. Bu herhangi bir şantaj, tehdit falan değil.”

Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kurulu bugün toplandı. Toplantıda Olağanüstü Genel Kurul kararı alınırken; Fenerbahçe Başkanı Ali Koç da, FB TV’de son gelişmeleri değerlendirdi. Koç şunları kaydetti:

Uzun tutmayacağım, sadece bilgi vermek istiyorum. Türk futbolu için utançtır. Bu iki kulübü birbirine vurdurmaya, iki kulüp arasında şiddet ve nefret tohumu ekmeye son 13-14 yıldır ön ayak olanlar var. 1996 şampiyonluğundan sonra aslında tansiyon yükseldi ama hiçbir zaman böyle nefret tohumu ekilmemiştir.

Bu terör örgütü iki kulüp arasındaki istediği seviyeyi getirmeyi başarmıştır. Bu camiaların aklıselim insanlarını, uzun vadeli, sabırlı ve akil düşünüp bu sorunları ortadan kaldırmamız lazım. Trabzonspor ülke futbolunun en önemli değerlerinden birisidir.

Dün bizi belki bizim onları ağırladığımızdan daha iyi ağırladılar. İki başkan arasında hiçbir sorun yok. Fenerbahçe olarak hem kendimize hem de Trabzonspor camiasına geçmiş olsun demek istiyoruz. Üzülerek öğrendim ki Trabzon tarafında belirli çalışmalar olduğunu duyuyoruz. Bu gerginlikleri Fenerbahçe’ye bağlayacaklarına dair duyumlar alıyoruz. Umarım bunu yapmazlar, hiçbir başkan ve yönetim kurulu dün yaşananların yaşanmasını istemez.

Trabzon’da turuncu yelek giyen özel güvenlik görevlilerine teşekkür etmek istiyorum. Bu olayların en büyük mağduru Fenerbahçe’dir ve taraftarıdır. Yönetim Kurulu ile oturduk, konuştuk. Artık bu iş çığrından çıktı. 3 Temmuz’da yaşananları biliyorsunuz. Fenerbahçe’yle ilgili ne devletimiz ne futbolu yönetenler hiçbir aksiyon olmadı.

Saldırı hala faili meçhul, ya başına bir şey gelseydi ne olacaktı. Ya bir futbolcu linç edilseydi ne olacaktı. Bu son olsun diyecektik. Hep son olsun diyoruz. Şiddeti artık meşrulaştırmaya başlayan hale geldik. Kendinize gelin. Dün yaşananlara futbol açısından bakmayın. Futbol üzerinden organizasyon mu yapılıyor bilmiyorum ama dün yaşananlar organizeydi.

Maç başladı ve aşama aşama olaylar büyüdü. Hakem uyguladıklarında geç kaldı ve tribünler cesaretlendi. Goller gelince tribünler daha da cesaretlendi. İşi az bilen biri olayların nereye gittiğini görürdü. Denizli’de kaybettiğimiz maç, su savaşı denilen Galatasaray maçı da iptal edilmeliydi. Dünkü maç da iptal edilmeliydi.

Ülkenin içinde bulunduğu futbol ortamı nedeniyle hangi hakem olursa olsun, o maçı iptal edemezdi. Rakibimizin gücünü biliyorsunuz. Siyasi ve bürokrasi gücünü biliyorsunuz. Sahaya meşale geliyor. Hakem görüyor meşaleyi ve oyunu devam ettiriyor ve 2-2 oluyor. Ya biz 3-2 yenilseydik veya 2-2 berabere kalsaydık ne olacaktı? Zorbalıkla bir şampiyonluğumuzu daha mı alacaktınız?

Hangi derbi olursa olsun bizim maçlarımızda bütün polisler gelir, saha kenarını doldurur. Dün polis yoktu stadyumda. İnsanların üstleri ne kadar arandı? Ramazan’da geçen sene buraya geldiler. İnsanların pet şişelerini almadılar. Belki polis haklıydı. Trabzon’a da geçmiş olsun. Ertuğrul başkana dün oğlumu teslim ettim. Bizi çok güzel ağırladılar.

Dün Cumhurbaşkanımızın da müdahil olmasıyla, bakanlarımıza da teşekkür ediyoruz fakat onların müdahil olmasına gerek kalmayacak ortam sağlanmalıydı. Dünkü yaşananlar herhangi bir Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanacak olaylar değildi. Dolayısıyla biz 2 Nisan’da toplanacağız. Ben biraz evvel Kulüpler Birliği Başkanlığı’ndan istifa ettim. Biz bu muameleyi kabul etmeyeceğiz.

Kendi kaderimizi kendimiz çizeceğiz. Gerekiyorsa bir alt lige düşeceğiz. Her gün ölmektense bir kez öleceğiz. Gerekirse 1 sene oynar, çıkarız. Siz bize, bu ülkenin dışlanmış kulübü gibi muamele yaparsanız; bunu devlet için de, TFF için de, medya için de söylüyorum; biz kendi geleceğimizi kendimiz belirlemek zorundayız. Bu herhangi bir şantaj, tehdit falan değil.”

12 gözaltı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasının ardından yaşanan şiddet olayları ile ilgili olarak, ilk belirlemelere göre 12 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Sosyal medya hesabından konuya dair açıklamalarda bulunan Yerlikaya, “Maç esnasında Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal’a yabancı madde atan C.K. isimli şahıs, müsabaka esnasında tespit edilmiş, yakalanarak gözaltına alınmış ve hakkında gerekli soruşturma başlatılmıştır. Müsabaka sonrası sahaya ilk atlayan H.Ç. adlı şahsın kaldığı otel tespit edilmiş, otelde yapılan araştırmada şahsın otelden ayrıldığı anlaşılmış, Rize istikametine gittiği bilgisinin alınması üzerine yapılan çalışmalar sonucu şahıs Yomra ilçesinde yakalanarak hakkında gerekli soruşturma başlatılmıştır” ifadelerini kullandı.

Bakan Yerlikaya ayrıca, maç sonunda sahaya atlayarak Fenerbahçeli futbolculara korner direği ile saldıran E.T.’nin Araklı ilçesinde, Fenerbahçe kalecisi Dominic Livakoviç’e yumruk atan O.B.’nin Kalkınma Mahallesi’nde yakalanarak gözaltına alındığını; karşılaşma sonrasında Trabzonspor taraftarlarını havalimanına çağırarak, şiddete davet eden T.C.S., K.M. , O.O., E.T., ve A.A. isimli şahısların da yakalanarak haklarında gerekli soruşturmanın başlatıldığını kamuoyu ile paylaştı.

Trabzon’da, Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan Süper Lig karşılaşması esnası ve sonrasında yaşanan şiddet olayları ile ilgili olarak Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından da soruşturma başlatıldı.

TFF’nin resmi X hesabından yapılan konuya dair paylaşımda, “Dostluk, barış ve kardeşlik oyunu olan futbolda yaşananlar asla kabul edilemez. Bu olayların tekrarlanmaması için soruşturmalar tamamlandıktan sonra olayların sorumluları ile ilgili gerekli cezai müeyyide uygulanacağından kimsenin şüphesi olmasın” denildi.

Trabzon’da yaşananlara dair bir açıklama da, Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) Başkanı Gianni Infantino’dan geldi. Karşılaşmanın ardından meydana gelen şiddet olaylarını “Kabul edilemez” olarak nitelendiren Infantino, böylesi olaylara “Sporda ve toplumda yer olmadığını” dile getirdi.

Futbolda, istisnasız bir şekilde “Tüm oyuncuların güvende olması” gerektiğini vurgulayan Gianni Infantino, “Yetkili makamlara, tüm kademelerde buna saygı duyulmasını sağlamaları ve Trabzon’da yaşanan şok edici olayların sorumlularından yaptıklarının hesabının sorulması çağrısında bulunuyorum” dedi.

Paylaşın

Ali Koç’tan Galatasaray Yönetimine: Riyakar Oğlu Riyakarsınız!

Galatasaray yönetimine ağır eleştirilerde bulunan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Hakemlerden memnunsunuz! Sadece bizim maçlarda güvenmiyorsunuz! Riyakar oğlu riyakarsınız! Belki de ülke için beka sorunusunuz. Milyonlar için sorunsunuz. Yabancı hakem istemezler, Avrupa’da yabancı hakemlerin nasıl maç yönettiğini görüyorlar. Kendilerini, Avrupa’da yere atıyorlar ama onlar ‘Kalk’ diyor. Tabii istemezler” dedi.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği basın toplantısında Galatasaray’a sert eleştiriler yöneltti. Ali Koç’un açıklamaları şöyle: “Son dönemde gündem dinamik, iddialar, iftiralar yoğun.. Biz de uzun süredir basın toplantısı yapmadık, cevabını vermedik. Bu toplantının öznesi rakibimiz olacak… Rakibimiz son dönemde deli saçması söylemler içerisinde. Birazcık onlara ve ülkemize hatırlatmayı amaçlıyorum.

Böyle bir basın toplantısı yaptığım için de üzgünüm. Sportif rekabeti düşürdükleri seviye, mezbahayı aratır seviyede. Yalanlarla kendi camialarını kışkırtıyorlar. Bizim camiamızı tahrik ederek, milyonları kışkırtarak suç işliyor. Buna müdahale edecek federasyon yok. Galatasaray’ın Türk futbolu için beka sorunu olduğunu anlatacağım. Hayali olarak değil.

Bu kulübün kötülükte ve riyakarlıkta da Şampiyonlar Ligi’nde olduğunu, kazanmak için her şeyin mübah olduğu şeklinde davrandığını anlayacağınızı düşünüyorum. Algılarla, kısa sürekli mutlu olabilirler. Sonunda tarihin sonunda yer alan kirli ilişkileri, başarı için yaptıkları türlü türlü halleri çıkacaktır.

Tenhada ayrı, umumide ayrı davranırlar. Kendilerine yapılmasını istemediklerini, başkalarına çekinmeden yaparlar. Hiç çekinmezler. Ortalığı karıştırıp, bundan da faydalanırlar. Sportif rekabette, transferlerde algı oluşturup, hak, hukuk ve vicdan tanımazlar. Kul hakkı yemekten çekinmezler. Hakemleri ve TFF’nin kurullarını baskı altında tutmak için hayali düşmanlar yaratırlar. Rakiplerini aşağılarla ve alay ederler. Son Beşiktaş-Galatasaray derbisinde gördüğünüz gibi. Bu kulübün Türk futbolunun bekası için ne büyük derecede tehdit ve sorun olduğunu anlatabileceğimi ümit ediyorum.

Kendi maçlarında lehlerine olan hakem hatalarını örtbas etmek için ortalığı karıştırırlar. ‘Elimizde VAR kayıtları var. Ligi bitirtmeyiz’ derler, istedikleri olmayınca sus pus olurlar. İşler istedikleri gibi gittiğinde, tam tersi bir tavır takınırlar.

Futbolun marka değeri için mücadele ettiklerini, onlar olmasa Türk takımlarının Avrupa’ya gidemeyeceğini söylerler. Tüm kulüpler için adalet arayışında olduklarını söylerler. Kendi kanallarında ‘Futbol için adalet’ programı yapacaklarını yalanını söylerler. Bir sürü pozisyon yolladık ama program yayınlanmadı. Programı yapamadan kulüp kanalları da kapatıldı. Günü kurtarma refleksiyle, samimiyetsiz, gerçek dışı söylemler… Sadece kendilerini akıllı, herkesi saf görürler. Birinci örnek; TFF ve kurulları, Galatasaray için ne anlam ifade ediyor? Bu durum ligin gidişatına göre mi hareket ediyor? Aralarında danışıklı dövüş mü var? TFF’ye siper oldular. ‘Türk futbolunun iradeye, liyakatli yönetime ihtiyacı var’ dediler. Çok kısa süre sonra TFF’yi istifaya davet ettiler. İki gün önce de TFF’yi hesap vermeye çağırdılar. Hangisi gerçek?

İkinci örnek; bir maçta kulübümüz hakkını aramak için 19 Mart’taki Alanyaspor maçının devre arasında rahatsızlığımızla ilgili paylaşım yaptık. Kıyameti kopardılar. Sonra aradan on gün geçti, birebir aynısını kendi maçlarında yaptılar. Paylaşımı yapmadan önce aranızdan bir akıllı ‘Fenerbahçe aynı şeyi yaptı, başkanımızın ağzından çok sert şeyler yazdık. Yaparsak riyakarlık olur’ demiyorlar mı?

Üçüncü örnek; bu çarpıcı bir örnek… Bunların bir taktikleri var, insanların üzerine baskı kurmak. Bunun için kamuoyu önüne atmak ve itibar saldırısı. Şöyle derler; ‘Fenerbahçe ile ilgili şirketlerde çalışıyor. Koç Grubu’nda çalışıyor.’ Temel hedef, söz konusu kişiyi kamuoyu önüne atmak. MHK Başkan Vekili Murat Ilgaz için ‘Fenerbahçeli’ dediler. İlk kez MHK Başkanı’na değil, başkan vekilini saldırdılar. Temsilciler Kurulu Üyesi için ‘Koç Grubu çalışanı’ dediler. Kendisi 4 yıl önce emekli olmuştu. MHK Başkanı Lale Orta üzerinden TFF’yi baskı altına almaya çalıştılar. Cesur bir TFF Başkanı olsa ‘Ne diyorsunuz? Ben Galatasaray kongre üyesiyim’ derdi.

Hanımefendinin linç edilmesine çanak tuttu. Son olarak Beşiktaşlı yöneticiye Koç Holding çalışanı olduğu için yüklendiler. Bu kul hakkı yemek. TFF Başkanı, Galatasaray Kongre üyesi. Sayın Başkan, NEF ile ortak. Kendi yönetimlerinde bir kişini Koç Holding’de çalışmasına rağmen, Yüksek Divan Kurulu Başkanları Koç Holding’de çalıştı. Bunları söylemeden, pişkince konuşurlar. Hiç aynaya bakmazlar. Galatasaray Yönetimi’nde Koç Holding’de çalışan biri var. O kadar uyanıklar ki, kızın CV’sini internet sitesinde değiştiriyorlar. Çok akıllılar.

“Riyakar oğlu riyakarsınız!”

Baskı yaparak saldırarak istediklerini elde etmeye alışmışlar. PFDK Başkanı’nı Fenerbahçeli olmakla suçladılar. Ertesi gün Tahkim Kurulu Başkanı’nın oğlunu Galatasaray Kongre Üyesi yaptılar. Aynı şeyi biz yapsak ne olurdu? Bunlara göre herkes saf, bunlar akıllı. Madem TFF Başkanı’ndan memnun değilsiniz, kurullar rezil… Hakemler kötü… O zaman siz de bizim gibi yabancı hakem talebinde bulunun! Mertseniz, dürüstseniz, kendinize güveniyorsanız… Bu sizin en büyük samimiyet testiniz.

Hakemlerden memnunsunuz! Sadece bizim maçlarda güvenmiyorsunuz! Riyakar oğlu riyakarsınız! Belki de ülke için beka sorunusunuz. Milyonlar için sorunsunuz. Yabancı hakem istemezler, Avrupa’da yabancı hakemlerin nasıl maç yönettiğini görüyorlar. Kendilerini, Avrupa’da yere atıyorlar ama onlar “Kalk” diyor. Tabii istemezler. Bunların transfer yapma kültürleri olağanüstü, kimse yanına yaklaşamaz. Pek çok yerel kulüp şikayet eder ama seslerini çıkarmazlar. Oyuncu ayartmada, hülleli transferde, çıkarlarına göre transfer haberi servis etmede, sözleşmelerde işlerine geleni yapmakta, kamuoyunu yanlış yönlendirmede de Şampiyonlar Ligi’ndeler.

Bu ülkede bir tek kulüp, kendi dönemimiz için konuşayım ‘Oyuncumuzu ayarttılar’ diyemez. Onlar oyuncuyu ve menajeri ikna ederler, sonra da kulübünü köşeye sıkıştırarak, maddi zara bile uğratırlar. Oğulcan Çağlayan, Taylan Antalyalı.. Levent Mercan da var ama onu alamadılar. Maçlarından önce söz konusu takımların oyuncularıyla ilgili transfer haberleri çıkartırlar. Ya da oynayacakların takımların oyuncularını transfer etmek için teklif yaparlar. Kayserispor’a Mame Thiam için Pendikspor teklif yaptı. Sivasspor’a Sainz için Eyüpspor teklif yaptı. Bu üç İstanbul kulübünün yakın ilişkileri herkesin malumu. Zaten ikisi, aynı ligde oynadı. UEFA kuralları söz konusu bile olamaz. Alın size gerçek koalisyon. Gerçek koalisyon.

Bize bu yaz güya transfer çalımı attılar! Dört futbolcu var ki, resmi kontratta yazan bedellerin mümkünatı yok! İradeli TFF olsa, çağırır ve bilgi alır. Bunlar da resmi ve gayri resmi kontrat yapma kültürü var. Futbolcuya anlaştıkları bedel ile resmi kontrat arasında fark vardır. Yeri gelir imaj hakları, yeri gelir sponsorluk, son dönemde de gayrimenkul ile kapatıyorlar. Sponsorları çok cömert. O kadar cömertler ki, isimlerinin açıklanmasını istemezler. Bu nasıl bir işse!

Pazar günü bir futbolcularına imaj hakları yüzünden para ödemedikleri çıktı. Bunları TFF’ye soracağız. Ancak kılıfına uydurmakta üstlerine yoktur. Bizden 8-9 milyon euro isteyen oyuncuları, 3 milyon euroya oynatıyorlar. Herhalde İstanbul’un o yakasında daha fazla oksijen var. Olimpiu Morutan’ı 3 milyon euroya satmışlar. Şahsen ‘Bravo, keşke bizde de böyle sihirbaz olsa’ dedim. İşin öyle olmadığını anladık. 3 milyon euroya satılan oyuncu, belli bir maça çıkarsa o para ödeniyormuş. Kulübü de ilk 11’de oynatmıyor. Acaba 3 milyon euro, limit açmada kullanıldı mı? Bunu öğreneceğiz

Cedric Bakambu’nun Real Betis’e transferinde de yanlış bilgi verdiler. Real Betis’in 5+5 milyon euro ödeyeceğini öğrendik. Müthiş! İlerleyen günlerde söz konusu kulübün başkanının açıklamalarıyla işin aslını öğrendik. Forma anlaşmalarını 20 milyon euro olarak gösteriyorlar. İmkanı, ihtimali yok! Olmayacak şeyleri, bonusa koyup, gösterebilirsin. Burada da böyle olmuş. İnsanların gözünün içine bakarak doğruları söylemiyorlar. Bu ülkede doğruları ispatlamak durumundayız.

Nicolo Zaniolo için bizim teklifimi ifşa ettiler. Biz de oyuncuya bakıyorduk, menajerlerine yolladığımız teklif ellerine geçmiş ve ifşa ettiler. Bu aslında suç! Onu gösteriyor, kurnaz ya.. Fenerbahçe’nin daha çok verdiğini söylüyor ve oyuncunun, Galatasaray’ı tercih ettiğini söylüyor. Biz de bunu mahkemeye götürdük, haksız rekabetten…. Bilirkişi raporu geldi, bu ülkede dürüst insanlar da var. Raporda Galatasaray’ın teklifinin, Fenerbahçe’nin teklifinden yüksek olduğu yazıyor. Bunlar yargıda da çok güçlüler. Selahattin Baki ve Onur Göçmez’i ifadeye çağırttılar. Orada güçlüler. Amaç rahatsızlık yaratmak.

Bunların kültürünün başka bir uzantısı, kendilerinde yetişmiş veya oynamış oyuncuların, başka takımlara gittiklerinde, kendilerine karşı performansı ortadadır. Bir kulüp başkanı ‘Üç futbolcumuzun beyni ile kalbi arasında çelişki olmuştur’ dedi. Bu sözleri Fenerbahçe maçı sonrası bir başkan söylese, malum kulüp tarafından ülkemizde olağanüstü hal ilan ederler. Ümit Karan’ın Eskişehirspor’da forma giyerken, paylaştığı bir anıda söyledi. Galatasaraylı olduğu için gol atmak istemediğini söyledi. Gözlerime inanamadım. Younes Belhanda geçen sezon maçtan önce rakibi olan takımın tribünleriyle üçlü çektirdi.

Bunların kalemşörleri vardır, olağanüstü durumları normalleştirmede doçent olmuşlardır. Ümit Karan ‘Dürüst’ olduğunu söylüyor. Programı sunan ‘Ben de sokakta Galatasaraylıyım’ diyor. Younes Belhanda maçtan önce üçlü çektiriyor. Bu Şampiyonlar Ligi! Biz kimlerle rekabet ediyoruz. Fenerbahçe’den gidenler ise bize karşı kora kor mücadele ediyor. Doğrusu ve olması gereken bu. Aslında iki camia arasındaki kültür farkı bu. Neden başka kulüplerin eski futbolcularıyla ilgili gündeme gelmiyor? Veya transferde olanlar neden başka kulüplerle olmuyor?!

“Galatasaray’ın çevirdiği işlerden iki sezon Netflix dizisi çıkar”

“Basın toplantılarında istenilen soruları sordururlar. İstemedikleri soru geldiğinde, soru soran kişi kurumuna şikayet edilir. Ya da iletişim direktörleri gece yarısı mesaj atar ve tehdit eder. Yakın zamanda iki medya mensubu bunu yaşadı. Açın kulüp resmi ve taraftar hesaplarına bakın, ne kadar senkronize olduklarını ve ne demek istediğimizi anlarsınız. Yabancı hakem istememelerinin sebebi aşikardır. Türk futbolunun ne hale geldiğini görmek için Galatasaray – Antalyaspor maçına bakmak, yeterli olacaktır. Sonrasında yaşananlar gayri ahlaki spor kültürünün mükemmel bir örneğidir. O kadar çok örnek verebiliriz ki, iki sezon Netflix dizisi çıkar.

TFF, bunların kritik maçlarına hep istedikleri hakemleri atarlar. Bizi maçlarımız basket maçı gibi, dokunduğumuz an faul ve sarı kart. Oyuncularımız son maçta dayak yedi, dövülmeye çalışıldık. Bunlar tekme, tokat dövüyor. Bunlar ağır pozisyonlar. Hepsini gündeme getiremiyoruz, yayıncı kuruluşa para ödemeye gücümüz yetmez. Sahada etkisi var, bir sonraki maça etkisi var, hakemlerin bir sonraki maçına etkisi var. Bunlar başarıları hep bu yöntemlerle elde ediyorlar.

Carlos Vinicius… Ben böyle bir şey görmedim. Göz göze, kulak kulağa… Az kalsın dudak dudağa.. Kart yok, hiçbir şey yok. Bizim neredeyse İngilizce bilmeyen futbolcumuz “Aptalca” dedi diye atılıyor, burada hiçbir şey yok. Bakın ayrıca ne güzel atlıyorlar yere. Lucas Torreira nasıl basıyor, olacak iş değil. Haftaya derbide olmaması lazımdı. Wilfired Zaha’ya kart bile çıkmadı, iki bacağına birden… Kart yok, kart! Bunlar geçmişte de korunuyordu. O zaman da tescilli hakemleri, önemli maçlarına atanıyordu. 1997-1998’de Galatasaray- Beşiktaş maçında hakem Ahmet Çakar, Beşiktaş 1-0 öndeyken Galatasaray’a karşı 87’de bir penaltı çalıyor. Bugün itiraf ediyor. “Düdüğü çaldım ve eyvah dedim” diyor. 25 sene sonra itiraf ediyor, oyuncunun penaltıyı kaçırmasını istediğini söylüyor.

Kartlardaki çifte standart, bu sene zirve yapmıştır. Bu durum bütün ligi etkilemektedir. 59 faul, 15 kart aldık. Onlar 62 faul yapmış, 4 kart almış. Bu ortamda rekabet ne kadar güç, anlıyor musunuz? Pendikspor maçında hakem ikinci yarı kendine geldi. Biz 4 maçta, 59 faul yapmışız 15 kart almışız. Onlar, 62 faul yapmışlar, 4 kart almışlar. Galatasaray son 8 maçında 99 faul yapmış, 10 sarı kart görmüş. Biz 4 maçta, 59 faul, 15 sarı kart.

8 kırmızı kart verilmeyen pozisyon.. Şampiyonluk yarışını bu kart standartsızlığı derinden etkiliyor. Fernando Muslera sarı kart görüyor ve hakemi alkışlıyor. Ama dokunulmaz. Antalyaspor maçında Kerem Aktürkoğlu’nun sarı kartı var, ikinci sarı kartla atılacak. Hoca uyanıyor ve oyundan alıyor. Hakim Ziyech, Rizespor maçında sarı kart görmüyor, 94. dakikada kart çıkıyor. Belki atılacaktı ve diğer maçta oynayamayacaktı. Hatayspor maçında Barış Alper Yılmaz dirsek attı.

Trabzonspor maçında Lucas Torreira’nın faul ve itirazdan iki kart görmesi lazım. Antalyaspor maçında Carlos Vinicius… Yine aynı maçta Lucas Torreira’nın hareketi. Bilerek ve isteyerek basıyor. İnanabiliyor musunuz? Wilfired Zaha’nın Antalyaspor maçında faulü. Kısacası hakemler, şampiyonluk yarışındaki bir takımın en küçük hatasını ararken, diğer takımın kör göze parmak hareketlerini görmezden geliyorlar. Bu çifte standartı kimseye anlatamazsınız. Mauro Icari kamuoyu baskısı olmasa, sevk edilmezdi. Tedbirsiz sevk edildi.”

“Bu sezon PFDK’dan bize 9 Milyon, Galatasaray’a 6 Milyon 390 Bin TL. Tahkim’e gittik, biz itirazla 8 Milyon 946 Bin TL’ye indik, onlar 4 Milyon 947 Bin TL’ye. Galatasaray ile TFF arasındaki ilişkinin adını koyamadık. TFF’de korundukları, bu kulübün zor anında TFF’nin imdatlarına yetiştiği ortadadır. Hakeme saldırı sonrası TFF 1. Lig’de maçlar kaydırıldı, Süper Lig’de sadece o haftanın maçları ertelendi. Bu niye önemli? Bu bazılarına avantaj, bazılarına dezavantaj sağlar. Hava şartları, cezalı sporcular, takımların seyahat süreleri… Tesadüf olabilir, bilerek de olabilir… Sorduk ama cevap alamadık. Süper Lig’e başka muamele yapılması, rakibimizin lehine şartlar oluşturdu.

Suudi Arabistan’da konusunda bir anormallik var. Fenerbahçe’nin sorumlu tutulması, bizi rahatsız ediyor. Devletimize çağrıda bulunduk ama herhalde onlar konuyu önemli bulaşmıyor. Biz araştırdık, neden hep biz? Neden bizi ve beni hedefe koydular. Araştırma sonucu istemediğimiz bir şeyle karşılaştık. Meğer TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, devlet yetkililerine bizi işaret etmiş. Uğur Dündar’ın saat 16:00‘daki açıklamasının krize sebep olduğunu devlet yetkililerine aktarmış.

Ben de kendisine sordum. Oradakiler ‘bana öyle sordular. Ben de ‘Evet’ dedim.’ cevabını verdi. Soranlar kim? Bakan seviyesi mi, başka seviye mi? Peki dedim ‘Sayın başkan, rakibin Genel Sekreteri’nin Uğur Bey’den önce İstiklal Marşı’na izin verilmediğini söylemesini yetkililere aktardınız mı?’ şeklinde sordum. “O tweet’ten haberim yok’ dedi. Onların attığı tweet, bütün krizi tetikledi. Nevzat Dindar, Uğur Bey’in tweetinden önce Eray Yazgan’a ulaştığını ve ‘İstiklal Marşı okunmazsa sahaya çıkmıyoruz’ dediğini aktardı. Bu durum bile kollandıklarını ortaya seriyor.

Galatasaray – Antalyaspor maçı penaltı itirazı… Bir konudan 20 kişi haberdarsa, o konu gizli kalamaz. İddia şu, Abdülkadir Bitigen Galatasaray maçında verdiği penaltıyı, haftalık eğitimde yanlış karar olarak değerlendiriyor. İddia bu. Araştırdık, 1 Mart Cuma günü saat 15:00‘te hakemleri Hugh Dallas ve TFF Başkanı’nın katıldığı toplantı yapılıyor.. TFF Başkanı Tolga Özkalfa ile ilgili görüşlerini anlatıyor. İstifa etmediğini ve görevden alındığını belirterek ayrılıyor.

Hugh Dallas, Abülkadir Bitigen’e verdiği penaltıyla ilgili görüşünü soruyor. Hakemler hayrete düşüyor. Penaltı kararını yanlış verdiğini herkesin önünde itiraf ediyor. VAR çağırıyor ve izliyor, penaltı çalıyor. Sonra da penaltının yanlış olduğunu itiraf ediyor. Peki şampiyonluk yarışına bu kararın etkisi ne olacak? Malum kulüp, her sene böyle 3-4 maç kazanıyor. Ofsaytımsı gibi bunlar unutuluyor. Siz de puan kaybedersiniz ‘Ya siz de puan kaybetmeseydiniz’ derler.

TFF Başkanı’na Abdülkadir Bitigen olayını sordum. Böyle bir toplantı olmadığını söyledi. Bilerek kendisinin katıldığını söylemedim. Halbuki kendisi de katılmış. Biz nasıl mücadele edeceğiz. Bu kayıtlar TFF’nin elinde var ve açıklanmasını istiyoruz. Gelelim FETÖ konusuna… En kuvvetli oldukları dönemde ilk baş kaldıran ve diz çöktüren Fenerbahçe’dir. Bunlarla mücadeleyi biz başlattık. Başkanımız ‘Ne şikesi, memleket elden gidiyor’ dedi. İnanmadınız, sulandırdınız. Sonra olanları gördünüz. Maddi ve manevi zarar yaşadık. Sonrasında takım otobüsümüz kurşunlandı. Buna rağmen bu terör örgütüne, ilk kurban edilen tek takım Fenerbahçe. Bunun helalleşmesi olmadı. TFF ile mahkemeliğiz, her türlü şark kurnazlığı yapıyorlar.

Ercan Güven, FETÖ ile ilişkiyi mükemmel anlatmış. Yazının başlığı ‘Ağzınızdan çıkanı önce kulağınız duyacak.’ Yazıda ‘Söz konusu örgütün maskesi düşmediği dönemde, futboldaki vitrini haline getirdiği yıldızları kendilerine çalışan kanaat önderi haline getirdiği gibi, 15 Temmuz’dan sonra bu isimleri kulüpten atmaktan bile zorlandılar.’ demiş. Biz de bunu somutlaştıralım. Fenerbahçe’ye saldırmak pahasına, devletin FETÖ ile mücadelesi zayıflatmak adına FETÖ seviciliği yapmaktır. Bunu aklınıza sokun. Örgütün 3 Temmuz’u kumpas olarak görmeyenlere soruyorum, o halde 17-25 Aralık, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve birçok FETÖ kumpası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin anlayışınıza göre bunlar da meşru.

Gelelim gerçeklere, FETÖ’nün en çok sevdiği, gönül kurduğu kulüp, kendileri olmalarına rağmen… Hala kırmızı listede yer alan efsaneler… O dönem örgütün yılmaz savunucusu Rasim Ozan Kütahyalı’nın savunduğu Zekeriya Öz de bu kulübün üyesi. ‘3 Temmuz’da Fenerbahçe’yi yerle yeksan etmeseydik, Galatasaray’ın önü açılmazdı’ diyen Kütahyalı’nın Galatasaraylı olması da tesadüf! Bunların adlarını ağzıma almaktan bile utanıyorum. Mehmet Baransu’nun da Galatasaraylı olması tesadüf! Dikkat edilmesi gereken, terörist başının kendi ağzından çıkan sözlerdir. ‘Dua ve himmetle ayağa kaldırdık’ dediği kulüp biz değil. Haydi siz de ‘Biz değiliz’ diyin.’ Bu kulüp dışında hangi sözleri sarf etmiştir. Bizim için ise ‘Fenerbahçe bize karşı sert bir tavır içerisinde.’ Belki o yüzden oraya çökmüşlerdir.

Sayın Cumhurbaşkanımız, Yüksek Divan Kurulu’ndaki sözlerinde ve 3 Temmuz 2021’de yazdığı mektupta “Sürecin en canlı şahitlerinden ve mağdurlarından biri Fenerbahçe Spor Kulübü’dür. FETÖ’nün yargı marifetiyle Türk futbolu dizayn etme çabası, Fenerbahçe’nin dik duruşu ile gerçekleşmemiştir” demiştir. Bunların etkileri, futbolda hala devam etmektedir.

Son dönemde ülkemizde ilginç gelişmeler oluyor. 12 Şubat 2024’te elebaşının videosu yayınlandı. Bazı kesimler bunu diriliş videosu olarak lanse etti. Aynı gün FETÖ’den ihraç edilen hakim ve savcıların göreve geldiği Sabah Gazetesi’nde çıktı. Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli tepki gösterdi. Garip bir hava var. Ne tesadüfi Galatasaray bu süreçte ortaya çıkıp ‘Bu ateş üfleyerek sönmez’ lafını gündeme getiriyor. Acaba Fenerbahçe’ye bu şekilde saldırmaya cesaret etmeniz, son dönemin cesareti mi? Fenerbahçe’ye FETÖ konusunda çamur atacak en son kurumun başında siz gelirsiniz, Galatasaraylılar…”

Paylaşın

Ali Koç’tan ‘Süper Kupa Finali’ Açıklaması: Seçimlerden Sonra

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Süper Kupa maçının 31 Mart seçimlerinden sonra yapılacağını duyurdu. Net tarihin belli olmadığını söyleyen Koç, müsabakanın nisan ayı içerisinde yapılmasının ise kesin olduğunun altını çizdi.

Haber Merkezi / 29 Aralık’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki Al-Awwal Park Stadyumu’nda oynanması planlanan Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki Süper Kupa Finali, maç öncesi Mustafa Kemal Atatürk’ün pankartı ve tişörtlerine İstiklal Marşı’na izin verilmemesi üzerine yaşanan kriz sonrası ileri bir tarihe ertelenmişti.

Süper Kupa maçının oynanmamasının ardından Türkiye Futbol Federasyonu, Fenerbahçe ve Galatasaray tarafından ortak açıklama yayınlanmıştı. Açıklamada Süper Kupa’nın ileri bir tarihe ertelendiği duyurulmuştu:

“Cumhuriyetimizin ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun 100. Yılını yurtdışında da kutlamak amacıyla, Türk Futbolunun marka değerine ve kulüplerimize katkı sağlayacak şekilde kulüplerimizle organize ettiğimiz, 29 Aralık 2023 Cuma günü saat 20.45’te oynanması planlanan 2023 Süper Kupa müsabakası organizasyondaki bazı aksaklıklar nedeniyle Kulüplerimizle birlikte aldığımız ortak karar neticesinde ileri bir tarihe ertelenmiştir.

Ev sahibi ülkenin Futbol Federasyonu, ilgili kurum ve kuruluşlarına şu ana kadar Süper Kupa’nın organizasyonu için göstermiş oldukları çaba nedeniyle teşekkür ederiz.”

Cumhuriyetin 100. yılında Süper Kupa’nın Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanması kararı ve müsabakanın gerçekleştirileceği tarih kamuoyunda tartışmalara sebep olmuştu.

Süper Kupa

İlki 1966 yılında oynanan ve Türkiye 1. Ligi’nin şampiyonu ile  Türkiye Kupası şampiyonunun karşılaştığı Cumhurbaşkanlığı Kupası’nın adı 1981-1982 sezonu sonunda Devlet Başkanlığı Kupası adı altında oynandı. 1998 yılında ara verilen kupa mücadelesine, 2006 yılından itibaren Süper Kupa adıyla tekrar başlandı.

Beşiktaş, Süper Kupa’yı müzesine götüren takım oldu. Beşiktaş, 30 Temmuz 2006’da Almanya’da oynanan maçta Galatasaray’a 1-0 üstünlük kurarak kupayı aldı.

Süper Kupa’yı şimdiye dek en çok kazanan takım Galatasaray oldu. Galatasaray, ilk organizasyonda Beşiktaş’a boyun eğmesine rağmen sonraki süreçte 6 kez mutlu sona ulaştı. Galatasaray, 2008, 2012, 2013, 2015, 2016 ve 2019’da Süper Kupa’yı müzesine götürdü.

Fenerbahçe’nin 3 kez kazandığı kupayı, Beşiktaş ve Trabzonspor ikişer, Atiker Konyaspor ve Akhisarspor ise birer kez havaya kaldırdı.

Süper Kupa’nın ilk 3 organizasyonu Almanya’da gerçekleştirildi. Beşiktaş ile Galatasaray’ın karşılaştığı ilk kupa maçı Frankfurt kentinde oynanırken, daha sonra sırasıyla Köln ve Duisburg şehirlerinde karşılaşmalar yapıldı.

Almanya’daki maçlarda Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray birer kez kupa sevinci yaşadı.

2020-2021 sezonunun Süper Kupa maçı ise Katar’da gerçekleştirildi. Doha’da bulunan Ahmed Bin Ali Stadı’nda oynanan maçta Beşiktaş, normal süresi ve uzatma bölümü 1-1 tamamlanan maçta Antalyaspor’a penaltılarda 4-2 üstünlük kurarak şampiyon oldu.

Almanya’daki kupa maçlarının ardından mücadele Türkiye’ye taşınırken, yurttaki ilk kupayı Fenerbahçe havaya kaldırdı. İstanbul’da 2009’da oynanan müsabakada Fenerbahçe, Beşiktaş’a üstünlük kurarak kupanın sahibi oldu.

Türkiye’de İstanbul (3), Konya (2), Ankara (2), Erzurum, Kayseri, Manisa ve Samsun’da yapılan 11 karşılaşmada Galatasaray 5 kez kupayı müzesine götürdü. Yurt içinde oynanan maçlarda Fenerbahçe ve Trabzonspor ikişer, Konyaspor ve Akhisarspor ise birer kez kupa sevinci yaşadı.

Paylaşın

Ali Koç, Fenerbahçe Başkanlığı Görevini Bırakacağını Duyurdu

Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısında konuşan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, yeni dönemde aday olmayacağını belirterek, “Başkanlığımın devamına dair teveccühünüze teşekkür ederim. Onur duydum, gururlandım ancak Allah’ın izniyle haziran ayında yeni bir başkanımız olacak” dedi.

Haber Merkezi / “Başkan adayları hemen adaylıklarını açıklayıp temasa geçsinler. Yardımcı olmaya hazırım” diyen Ali Koç, “Kimseyi desteklemiyoruz. Adaylar çıksın, bu durum şampiyonluk yarışını etkilemez. Hem şampiyonluğa koşabiliriz, hem de demokrasi şölenimizi yaşatabiliriz. İmza toplandıysa, bizim bilgimiz çerçevesinde ve uygun gördüğümüz süreçte yapılmıştır. Saadettin Saran’a haksızlık etmeyin, bilgimiz vardı” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Kalamış’taki Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’ndeki Yüksek Divan Kurulu toplantısında konuştu. Yeni dönemde aday olmayacağını açıklayan Ali Koç, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Başkanlığımın devamıyla ilgili teveccühünüze teşekkür ederim. Allah’ın izniyle inşallah haziran ayında yeni bir başkan ve yönetim kurulu olacak. Bu kararımın Fenerbahçe’nin hayrına olduğuna inanın. Fenerbahçe’ye başkan olacak çok değerli üyelerimiz vardır ve her zaman ortaya çıkacaktır. Muhtemel başkan aday ve adaylarının mümkün olan en kısa zamanda adaylıklarını açıklamaları, gerekli imzaları toplayıp seçim sürecine kadar mevcut yönetimle bilgi alışverişinde olmalarını ilettim.

Buradaki esas amaç kulübümüzün idaresini devralacak başkan ve yönetimin en hazır şekilde göreve başlayıp birinci günden koşabilmesiydi. Zira göreve başladığımızda kulübümüze dair finansal konular, sportif konular, devam eden projeler ve yapıyla ilgili bilgilendirilmedik. Devir teslim süreci de işletilmedi. Tüm yapıya hakim olmak fazla süre aldı. Önümüzdeki genel kurulun Fenerbahçe için hayırlı olmasını ve demokrasi şöleni olarak gerçekleşmesini diliyorum. Sadettin Saran konusuna değinmek istiyorum. Burada ciddi bir yanlış anlama var. 21 Kasım’da yemek yemişiz, 30 Ocak’ta da yanılmıyorsam yüksek divan kuruluna imza teslimatını yapmış.

“İmzaları toplayanlarla bilgi paylaşacağız”

Burada bir haksızlık yapılıyor. Şampiyonluğa giderken imza toplamak neyin nesi deniliyor. Sayın Sadettin Saran, benim bir dönem daha devam etmem gerektiğini, bu nedenle kendisinin aday olmak istemediğini, ben de kesinlikle devam etmeyi düşünmediğimi, o yüzden aday olmasının iyi olacağını söyledim. Her görüşmemizde, aday olmam durumunda kendisinin aday olmayacağını söylüyor. Bu Fenerbahçe menfaatleri açısından son derece mert ve şeffaf bir durumdur. Kendisine imza toplaması gerektiğini ilettik. Bilgileri paylaşmamız gerekiyor.

İmzaları toplayanlarla bilgi paylaşacağız. Biliyorsunuz reklam için adaylığını açıklayanlar oluyordu, bu nedenle imza toplayanlarla paylaşacağımızı ilettik. Şu ana kadar bu imzayı toplayan tek isim Sadettin Saran’dır. Bilgilerimizi de kendisiyle paylaşacağız. Bir diğer yanlış da, benim ve yönetimin Sadettin Saran’ı desteklediği iddiasıdır. Biz bir an önce adayların çıkmasını istedik. Burada en önemli konu Fenerbahçe’nin menfaatleridir. Şampiyonluğa da koşarız, demokrasi şölenini de yaşatırız. İmza toplama hususu, bizim bilgimiz çerçevesinde olmuştur. Ama bizim bir adayı destekleme lüksümüz de tavrımız da yoktur.”

Paylaşın

PFDK’dan Fenerbahçe, Beşiktaş Ve Trabzonspor’a Ceza Yağdı

Fenerbahçe, Beşiktaş Ve Trabzonspor’a ceza yağdıran Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan’a 45’er gün hak mahrumiyeti cezası verdi.

Haber Merkezi / Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi’ye para cezası veren PFDK ayrıca, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Beşiktaş’a para cezası verdi.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) kararlarını açıkladı.

PFDK, Fenerbahçe ile Adana Demirspor arasında oynanan Süper Lig müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu saha olayları ve merdiven boşluklarının boş bırakılmamasından dolayı ve bu eylemin aynı sezon içinde 2. kez gerçekleştirilmesi nedeniyle Fenerbahçe’nin toplamda 329 bin lira para cezası,

Aynı müsabakada Fenerbahçe’nin takım temsilcisinin stadyum denetimine katılmamasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle ihtar cezası, Fenerbahçe antrenörü Sercan Terzioğlu’nun, müsabaka esnasında akredite edilmediği alanda bulunmasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle ihtar cezası ile rakip takım mensubuna yönelik sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle 39.000 lira para cezası,

Fenerbahçe başkanı Yıldırım Ali Koç’un Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu’nda yapmış olduğu konuşmalarında yer alan sportmenliğe aykırı hareketi ve Hakem ve Diğer Müsabaka Görevlileri Hakkındaki Açıklamaları nedeniyle 45 gün hak mahrumiyeti ve 210 bin lira para cezası,

Trabzonspor ile Konyaspor arasında oynanan Süper Lig müsabakasında, anons sisteminin ev sahibi takımı destekleyici şekilde kullanılmasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle Trabzonspor’u ihtar cezası,

Trabzonspor başkanı Ertuğrul Doğan’ın Fenerbahçe – Trabzonspor müsabakası sonrası basın mensuplarına yapmış olduğu röportajında yer alan sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle 45 gün hak mahrumiyeti ve 210 bin lira para cezası,

Trabzonspor’un Hakem ve Diğer Müsabaka Görevlileri Hakkındaki Açıklamalar nedeniyle 200 bin lira para cezası ile, Trabzonspor başkanı Ertuğrul Doğan’ın, Hakem ve Diğer Müsabaka Görevlileri Hakkındaki Açıklamalar nedeniyle 200 bin lira para cezası,

Beşiktaş’ın kulüp sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlarda yer alan sportmenliğe aykırı hareket ve Hakem ve Diğer Müsabaka Görevlileri Hakkındaki Açıklamalar nedeniyle 200 bin lira para cezası,

Beşiktaş başkanı Ahmet Nur Çebi’nin, kulüp sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlarda yer alan sportmenliğe aykırı hareket ve Hakem ve Diğer Müsabaka Görevlileri Hakkındaki Açıklamalar nedeniyle 200 bin lira para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.

Paylaşın

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’tan Sert Açıklamalar: Sabrımız Tükendi

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, “İsmail Hocamız bu hafta kimsenin anlamadığı, anlam veremediği bir şekilde sevk edildi. Bu sevki yapan federasyon başkanının kendisi mi? Danışman olarak karşımıza çıkardığı avukatı mı? Yoksa gerçekten resmi avukat olan kişi mi?” dedi ve ekledi:

” Biz bunları bilemiyoruz ve bilmek istiyoruz. Ama ciddi şüphelerimiz var. Dolayısıyla bu yaşadıklarımız ki bakın hiç hakemle ilgili ‘Bizim bu maçta şöyle oldu, bir evvelki maçta böyle oldu’, bunların hepsini anlatacağım. Bunlardan şu an hiç bahsetmiyorum ama İsmail Hocanın sevki bizim için bardağı taşıran damla olmuştur. İyi niyet konusunda ciddi şüphelerimiz ve endişelerimiz var.”

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, A Spor’a telefonla bağlanarak, gündeme dair çok önemli açıklamalarda bulundu ve futbolun paydaşlarına çağrıda bulundu. Ali Koç, gündeme dair şu açıklamalarda bulundu:

“Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun. Sağlık, huzur, refah, barış içinde ülkemize nice Cumhuriyet bayramları diliyorum. Çok garip olaylar yaşanıyor. Özellikle bu hafta içinde çok garip olaylar yaşandı. İlk birkaç gün sakatlıklarımızla uğraştık, bilinmeyenler vardı. O yüzden bu konulara çok eğilmedik. İyi ki de eğilmemişiz çünkü hafta içinde başka olaylar da oldu. Şunu da söylemek istiyorum, pazar günü Yüksek Divan Kurulu Toplantımızda değineceğim konulara çok daha detaylı şekilde ele alacağız.

Bugün ana mesajımız yolun bittiği yerdeyiz. Hem saha içinde hem saha dışında garip garip olaylar yaşanıyor. Saha içinde hakem hatalarından herkesin rahatsız olduğu, tüm yorumcuların pek çok maçta birebir hem fikir olduğu lehte ve aleyhte pek çok pozisyon yaşanıyor. Bunu sadece Fenerbahçe için değil, tüm lig için söylüyorum. Müthiş bir çifte standart var.

“Bizim artık sabrımız tükendi”

Bizim artık sabrımız tükendi, birinci mesajım bu! TFF ile ilgili sabrımız tükendi. Başkanın iyi niyetine inanıyorduk. Hala da inanmak istiyorum, yapısal konularda yapmak istediği değişiklere ama şu an geldiğimiz nokta itibarıyla Fenerbahçe Spor Kulübü olarak Türkiye Futbol Federasyonu Başkanının niyetini pazar günü anlatacağım sebeplerden dolayı ne yazık ki sorgulamak durumundayız! Ben, kendisine çok destek verdim, çok istedim, yıllarca birikmiş bir sürü yapısal sorunları gidermek için. İlk yılında da samimiyetle bunların üzerine gidiyordu. Ancak geldiğimiz nokta itibarıyla yaşananlar, yapılan hatalar, iddialar, söylemler ve bunlara karşı hiçbir hareket yapılmaması, hiç ciddi şekilde ele alınmaması bizleri son derece endişeye sevk ediyor.

Daha bugün bazı açıklamalar oldu. Bir hakem istifa etti. Bir hakem eşinden açıklamalar oldu. Doğru ya da yanlış bilmiyoruz. Duyduğumuz kadarıyla hanımefendinin eşi bu hafta sonu verilecek maçlardan galiba geri çekiliyor. Ama orada yine bir başka hakemin lafı var, Aper Ulusoy o bugün aldığı maça devam ediyor.

Biliyorsunuz finansal iddialar var; kara para aklama vs. vs. Federasyon bir açıklama yapmış, ‘Bunlarla benim ilgim ve alakam yok’ diye ama bunu ispatlamak çok basit. Federasyona seyirci sayıları, bilet paraları veriliyor. Sahaya bakıyorsunuz iddialar tribünlerin tıklım tıklım dolu olduğu ama televizyonda bakıyorsunuz tribünler bomboş. Bunlar doğru değil. Federasyon ‘bu beni ilgilendirmez’ diyemez. Futbolun temiz olması için tamamen Federasyon sorumludur. Temiz olması için gücünü aşan konular varsa o zaman yargı ve devlet mekanizmalarına başvurulur.

Dünyanın en kolay şeyi ‘bu bizi ilgilendirmiyor’ demek. Aynı şeyi Sayın Başkan, sanıyorum yeterince cesareti yok. Geçen sene bir sürü iddialar oldu, bu sene iddialar oldu. Bir federasyon delegesinin faal bir hakemle ilgili iddiaları oldu. En son benimle ilgili yeni Lale Orta bana videolar… gibi o tarz iddialar oldu. MHK ile ilgili iddialar oldu. Bunlar televizyonları başında milyonlarca insanın seyrettiği programlarda oldu.

Cesur insan, temizlik isteyen insan, adalet isteyen insan elindeki bütün güçleri kullanır ve dibine iner. İnmek de çok kolay. Biz, defalarca ‘Araştırın ve soruşturun’ diye başvurduk,’Bizi ifadelere çağırın’ dedik ama hiç tık yok, hiçbir ilerleme yok. Şimdi diyorlar ki, ‘Etik Kurulu çalışacak, edecek’. Peki, göstermelik mi çalışacak, gerçek anlamda mı çalışacak, onu da bilmiyoruz.

Bu federasyon danışmanlarla yürütülemez. Bu federasyonun seçilmiş kurulları var. İyi-kötü, haklı-haksız ama kurulları var. Görüyoruz, federasyon danışmanlarla yönetiliyor.

İsmail Hocamız bu hafta kimsenin anlamadığı, anlam veremediği bir şekilde sevk edildi. Bu sevki yapan federasyon başkanının kendisi mi? Danışman olarak karşımıza çıkardığı avukatı mı? Yoksa gerçekten resmi avukat olan kişi mi? Biz bunları bilemiyoruz ve bilmek istiyoruz. Ama ciddi şüphelerimiz var. Dolayısıyla bu yaşadıklarımız ki bakın hiç hakemle ilgili ‘Bizim bu maçta şöyle oldu, bir evvelki maçta böyle oldu’, bunların hepsini anlatacağım. Bunlardan şu an hiç bahsetmiyorum ama İsmail Hocanın sevki bizim için bardağı taşıran damla olmuştur. İyi niyet konusunda ciddi şüphelerimiz ve endişelerimiz var.

Benim daha evvel ifade ettiğim İzmir grubu var. İzmir grubu bizi iyi hatırlasın. Bizi iyi düşünsün. Bu konunun dibine kadar gideceğiz. Bazen söylerler ya, ‘inlerine ineceğiz’ diye. Benim şurada kısa bir dönemim kaldı. İkinci dönemimim son senesinin son bölümüne giriyoruz. Ben, şampiyonluk için ne kadar mücadele edeceksem bu ‘İzmirliler’ için daha da fazla mücadele edeceğim. Ve sadece Fenerbahçe için değil, Türk futbolu için mücadele edeceğim.

Bugün Trabzonspor’un bir açıklaması oldu. Tamamen katılıyorum. Onlar da sezon başından beri rahatsızlar. Bizim de onunla ilgili bir açıklamamız oldu. Dürüst takımlar, dürüst insanlar özellikle bu sezon için söylüyorum, ‘geçmişte şu oldu, onları da böyle oldu’ değil, bu sezonu konuşuyorum şu an. Dürüst insanlar omuz omuza vermeli. Biz, bu pisliği temizleyeceğiz. Kim ne derse desin, isterlerse bana 10 yıl ceza versinler, milyonlarca lira ceza versinler… Şu an yatarken Fenerbahçe’yi, bizi düşünsünler ve bu hakemlerden, bu sistemden bahsediyorum.

Trabzonspor’un da çok ciddi rahatsızlıklar var, onlar da sezon başından beri sıkıntı yaşıyorlar. Trabzonspor da Fenerbahçe de yarınki maçta doğru dürüst maç yönetilmesini istiyor. Kimse ekstra avantaj vs. istemiyor. Biz şey gibi takımlar da değiliz; hakkımıza, lehimize hatalar yapılıyor ama o hataları şey yapmak için ‘Yok bizim maçımızda bize karşı hatalar yapıldı’ diye basın toplantısı yapan insanlar da değiliz, biz içi dışı bir insanlarız.

Şunları söylüyorum: Biz bu işin kökünü kurutacağız! Sayın Federasyon Başkanı bizimle çalışır, Federasyon çalışır, iyi niyet yapar; yok cezalar yazar… ne istiyorsa yapsın! En son korkacak, en son çekinecek insanlar biziz. Değil günlerce, haftalarca; aylarca, senelerce ceza versinler. Artık biz bu işin dibine ineceğiz, bu pisliği kurutacağız. Bizimle olmak isteyen herkesi de yanımıza çağırıyoruz. Çünkü dürüst, adil futbol isteyen çok fazla insan var. Fazlaların, çoğunluğun, dürüstlerin sesi yeterince çıkmıyor. Şu an bir çağrım da olacak, dürüst hakemlere, hak yemeyen hakemlere çağrım olacak: İlk önce siz istifa edin! İstifa edin çünkü doğru kararlar verenler, işini layıkıyla yapanlar en çok ceza çekiyorlar şu an bu federasyonda!

Pazar günkü Divan Kurulu Toplantımızda bunları da anlatacağım; kime nasıl ceza veriliyor, kime nasıl ceza verilmiyor. Bir takımın hocası öyle diyor, böyle diyor verilmiyor; benim hocam masumane, son derece saf konuşuyor, ondan sonra sevk ediliyor. Eminim PFDK Başkanı bile hayretlere düşmüştür, ‘Bu adam niye sevk edildi?’ diye! Bir kulübün başkanı, ‘Tetikçi, savaşacağız’ diyor, onu bunu diyor bir şey yok ama öbürüne ceza! Artık bu standartsızlığın dibine ineceğiz, inmenin vakti geldi. Tüm Türk futbol paydaşlarına çağrıda bulunuyorum: Gelin el birliği ile pisliği temizleyelim, bataklığı kurutalım ve bizim ülkemizin hak ettiği marka değerine ulaşması için en önemli sorun olan adaletsiz futbol ortamını hep beraber temizleyelim! Bu benim söylediklerim henüz başlangıç.

Bana bu zamanı tanıdığınız için, bu imkanı tanıdığınız için çok çok teşekkür ederim. Kusura bakmayın yüz yüze konuşamıyoruz, tek taraflı konuşmak da çok zor. Ama biz biraz önce bir açıklama yaptık ve pazar gününü bekleyin ve ‘İzmir’-İzmir’deki arkadaşlara söylüyorum- sizler hazırlıklı olun. Federasyona söylüyorum-yöneticileri, yönetim kurulu, başkan- ya el birliğiyle temizleyeceğiz ya da siz bu kabul edilemez düzenin parçası olmaya, korumaya devam edeceksiniz. Şimdilik söylemek istediklerim bunlardır. Vakit ayırdığınız için çok çok teşekkür ederim. Biraz zamansız ve programsız bir şekilde bağlandık.

Sayın Büyükekşi’nin dürüstlüğünden değil, haksızlık etmeyelim. ‘Biz iyi niyetini artık sorgulamak zorundayız’ dedim. Biz, en son görüşmemizi E-Bilet ihalesi için gittiğimizde ki toplantıyı biz talep etmemiştik, Kulüpler Birliği olarak birkaç başkanla gittiğimizde beklenmedik şekilde başka kulüplerin de, bir kulübün de temsilcisi oradaydı. Biz zannettik ki onların toplantısı bitiyor, biz toplantıya giriyoruz. Ama meğerse Federasyon Başkanı bu kulüpleri birbirine çarptırmak için aynı anda toplantı vermiş.

Son derece şık olmayan bir hareketti ve iki kulüp başkanı da bunun şık olmadığını kendisine ifade etti. Ben, tekrar söylüyorum, işte başkan futbolu bilmiyor, etmiyor, onun için bazen iyi niyeti suiistimal ediliyor gibi biz de kendimiz düşünürdük ama artık futbolu bilmek ya da bilmemek gerekmiyor. Gözümüzün önünde neler cereyan ediyor, iyi niyetle bunun dibine inmek varken bunun üstüne gidilmemesi ve ucundan tutulması bizim kabul edebileceğimiz bir yaklaşım ve tutum değildir.

Ben kesinlikle başkanımızın dürüstlüğüyle alakalı bir şey söylemedim ama artık iyi niyetini sorgulayabilecek derecede yeterince gelişme olduğunu ve bu gelişmeler çerçevesinde de hareketsiz kalındığı için, acil bir şekilde ele alınmadığı için rahatsızız. Atamalardan son derece rahatsızız, hakem performanslarından herkes gibi çok rahatsızız ama daha da kötüsü bu kötü performansı olan hakemlerin bazılarına maç verilmesi, ataması bazılarını ise atamaması… işte ‘Ne yapsın Federasyon Başkanı sistemin bir parçası’ değil mazereti artık bizim için geçerli değildir.

Öncelikle tekrar Trabzonspor’un açıklamasını söylüyorum, hakemin konuşulmayacağı bir maç olsun lütfen! Hak eden kazansın, herkes zevk alsın, keyif alsın. Biz, takımımıza inanıyoruz. Talihsiz sakatlıklar yaşadık. Hocama da sordum, ‘Bu kadar süre bu işin içindesin, çok kısa sürede 5 stoperin 4’ünü kaybettiğin bir ortam oldu mu?’ diye. ‘Hayır’ dedi. Anormal bir durum her şey iyi giderken… Herhalde bu da bizim şansımız olsa gerek ama yine de biz; futbolcularımıza, hocamıza, oyun gücümüze, oyun sistemimize çok inanıyoruz ve seyircilerimizden sonuna kadar ki bu sezon yaptıkları gibi sonuna kadar takımlarına destek olmalarını rica ediyoruz. Fair play çerçevesinde taraftarımızın itici gücüyle de inşallah bu maçı kazanacağız.”

Paylaşın

Fenerbahçe Başkanı Koç: Finansal Anlamda Bıçak Kemiğe Dayandı

Süper Lig’in 2023-2024 sezonu fikstür çekiminde konuşan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Finansal anlamda bıçak kemiğe dayandı. 7-8 yıllık süreçte, kulüplerin dışında gelişen olumsuzluklar… Kur hepimizi yakından ilgilendiriyor. Dolar kuru 26.15 seviyesine geldi, sadece bu durum bile kulüpler için içinden çıkılmaz bir durum. 2016 yılında 500 milyon dolarlık ihale yaptık” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bugün rakam 100 milyon dolara indi. TFF’yi çıkarırsak 86 milyon dolara rakam indi. beIN Sports’a kızardım ama sonra ‘Neden duygusal yaklaşıyorsun, beIN çıkarlarını koruyor, asıl sorun TFF’de dedim. Artık beIN’e öfkeli değilim. Anadolu kulüplerinin gelirinin %80’i yayın geliri. Bir önceki TFF yüzünden buraya gelindi.”

Koç, konuşmasının devamında, ”En sıkıntılı olduğumuz dönemde vergi arttı. Stopaj iade sistemi vardı, ne olduysa iki sene mükemmel işleyen sistem durduruldu. Hakem yönetiminden, TFF’nin yönetiminden, kurulların kararlarında adalet bekliyoruz. İnşallah Mehmet Büyükekşi yönetiminde adil rekabet sağlanır. Şampiyonlukların sahada belirlendiği inancı arttığı sürece, ligin marka değeri gelişecektir.” ifadelerini kullandı.

Kulüpler Birliği Vakfı ve Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Riva Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde gerçekleşen Süper Lig’in 2023-2024 sezonu fikstür çekimi töreninde konuştu. Koç’un açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:

““7-8 yıllık süreçte kulüplerimizin kontrolü dışında gelişen olumsuzluklar tedbir alınmaya çalışsa da finansal açıdan belimizi büktü. Gelirlerimizin %85’i TL, giderlerimizin %75’i döviz kuru. Kulüpler için içinden çıkılmaz bir durum. Çok fazla sorun var. Finansal sorunlara çözüm bulmamız lazım. Adil rekabet ortamının sağlanması. TFF ve kurullarının adil bir standart yakalaması…

“Kulüpler için içinden çıkılmaz bir durum”

Finansal anlamda bıçak kemiğe dayandı. 7-8 yıllık süreçte, kulüplerin dışında gelişen olumsuzluklar… Kur hepimizi yakından ilgilendiriyor. Dolar kuru 26.15 seviyesine geldi, sadece bu durum bile kulüpler için içinden çıkılmaz bir durum. 2016 yılında 500 milyon dolarlık ihale yaptık.

Bugün rakam 100 milyon dolara indi. TFF’yi çıkarırsak 86 milyon dolara rakam indi. beIN Sports’a kızardım ama sonra ‘Neden duygusal yaklaşıyorsun, beIN çıkarlarını koruyor, asıl sorun TFF’de dedim. Artık beIN’e öfkeli değilim. Anadolu kulüplerinin gelirinin %80’i yayın geliri. Bir önceki TFF yüzünden buraya gelindi.

En sıkıntılı olduğumuz dönemde vergi arttı. Stopaj iade sistemi vardı, ne olduysa iki sene mükemmel işleyen sistem durduruldu. Hakem yönetiminden, TFF’nin yönetiminden, kurulların kararlarında adalet bekliyoruz. İnşallah Mehmet Büyükekşi yönetiminde adil rekabet sağlanır. Şampiyonlukların sahada belirlendiği inancı arttığı sürece, ligin marka değeri gelişecektir.”

Paylaşın

Ali Koç: 5 Yıldızlı Formayla Sahaya Çıkacağız

Ali Koç, Fenerbahçe’de teknik direktörlük görevine getirilen İsmail Kartal için düzenlenen imza töreninde yaptığı açıklamada, “5 yıldızlı formamızla sahaya çıkacağız. Logomuz olarak tescillendi. Logomuzla çıkacağız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, takımın yeni teknik direktörü İsmail Kartal için düzenlenen imza töreninde açıklamalarda bulundu. Ali Koç’un açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“İmza törenimizi bugün Samandıra Can Bartu Tesisleri’inde yapmayı uygun bulduk çünkü hocamız bütün vaktini burada geçiriyor.

Fenerbahçe’mize 10 yıl boyunca futbolcu olarak hizmet etmiş, 103 gollü şampiyonluğun efsane isimlerinden, 8.5 yıl boyunca çeşitli kategorilerde antrenörlük yapan, 2 sezon tam yetkiyle teknik direktrörlük yapan İsmail Kartal hocamızla yeni bir serüveni başlatmak için birlikteyiz.

Geçen sezon yollarımız ayrılırken, ‘bu buruk bir veda, yeniden yollarımız kesişecek’ demiştim. Sevgisiyle, aidiyet duygusuyla, söz konusu Fenerbahçe ise elini taşın altına sokmaktan sakınmayan hocamızla yeniden bir arada olmaktan mutluyuz. Hocamız hiçbir beklentisi olmadan, hiçbir pazarlık yapmadan elin taşın altına soktu.

Hocamız Fenerbahçe’nin tarihine, DNA’sına yakışır bir futbolcu anlayışıyla takımı oynatacağından zerre kadar şüphemiz yok. İsmail hocamız takımımıza geçen seneden dolayı son derece aşina.

Hocamızı biz hep çalışkanlığı ve bağlılığıyla bildik. Ekip olarak harcadıkları mesai, ekip olarak tecrübeleriyle önemli başarılara imza atacaklarına inanıyoruz. Doğru transfer hamleleriyle bizler de ona destek olacağız.

3 transfer yaptık. Hocamızın kafasındaki şablona çok uydu bu isimler. Transfer listemizi hocamıza sunduk. Hocanın da eklediği isimler var. Önümüzdeki haftalar içerisinde çalışmalara başlayacağız.

Transfer konusunda bizler acele ediyoruz ama Avrupa’da da daha transferin ilk günleri. Kimse acele etmiyor. Herkes tok satıcı. Eksisiyle, artısıyla fırsatları test ediyoruz. Hocamıza verebileceğimiz en büyük destek transfer beklentilerini karşılamak ve buradaki iklimi uygun hale getirmektir.

“5 yıldızlı formamızla sahaya çıkacağız”

Türkiye’de şampiyonlu sadece sahada kazanılmıyor. Bunları istatistiklerle de destekleyeceğim. Son 3 sezonda en çok puan toplayan, galibiyet alan, gol atan takım Fenerbahçe. Bu sezon işi sıkı tutacağız. Fıtratımızda olmayıp, başkalarının fıtratında olan şeyleri yapacağız.

Başvurumuz vardı. Olumlu olumsuz dönüş bekledik. Hiçbir şey yapmadılar. Sürecin başlaması için konuyu böyle ele aldık. 5 yıldızlı formamızla sahaya çıkacağız. Logomuz olarak tescillendi. Logomuzla çıkacağız.”

Paylaşın

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’tan Teknik Direktör Açıklaması: Tercihimiz Türk Hoca

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kulübün 2022 yılı Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, önümüzdeki sezon Türk bir teknik direktör ile çalışmak istediklerini söyleyerek 2 isime işaret etti:

Haber Merkezi / “Camiayı bilen, hizmet etmiş, anlayan, o ruhu aşılayacak 2 hoca çıkıyor. Bizim bu sene tercihimiz Allah’ın izniyle isim olarak söylemiyorum. Anlaşma olmadan söylenemez. Dolayısıyla Allah’ın izniyle önümüzdeki sezon yönetim kurulunda oylamaya getirdiğimiz zaman camiayı çok iyi bilen bir Türk hocayla çalışmanın bizim için en uygunu olacağını düşünüyoruz.”

Koç, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Hocamız kim olacaksa olsun biz 7’den 70’e kenetlenmediğimiz takdirde, sizin desteğinizi alamadığımız takdirde ağzınızla kuş tutsanız kolay kolay başarı gelmeyecektir çünkü çok fazla dış etkenlerle mücadele etmek zorunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kulübün 2022 yılı Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı’nda konuştu. Koç, Jerge Jesus sonrası futbol takımının başına getirilecek tektik direktöre ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Hocayı merak ediyorsunuz herhalde. ‘Akıl yok, danışmıyorsunuz, her şeye kendiniz karar veriyorsunuz’ diyorsunuz. Kişilerle istişare ettik, danıştık, sorduk elimizi açmadan, kartımızı açmadan. Bir kısmı ‘16 senedir sadece Türk hocalar şampiyon oldu, Türk olsun’ diyor. Öbürü ‘Türkiye’de şu an bize göre kimse yok, yabancı olsun ama Türkiye’yi bilen yabancı olsun’ diyor.

Geçen sene hocayı getirirken karşılaştırdığımız zaman bugün piyasada müsait olan dünya çapında geçen seneye göre çok daha fazla hoca var. Birkaçının ismini söyleyince temas kurduğumuz, ‘Aman aman, daha hoca araziyi tanıyana kadar, hakemleri anlayana kadar, medyaya alışana kadar 6 ay geçiyor sıfır kilometre yabancı hoca olmasın.’ Bu görüşe de saygı duyuyorum.

Tüm bu görüşleri bir havuz içine atıp önceliklendirdiğimiz zaman şahsi düşüncem ve ilgili arkadaşların düşüncesi Türkiye’yi hiç bilmeyen, Türkiyte2de hiç çalışmamış, ismi, ne olursa olsun bir hocayla sezona başlamamızın çok büyü risk taşıdığına karar verdik. Diğer taraftan camiayı bilecek, camianın evladı olacak, Fenerbahçe’nin DNA’sını, her şeyini bilecek, Samandıra’ya o ruhu aşılayacak biri olsun düşüncesi de var. Baktığınız zaman Türkiye’yi iyi bilen yabancı hoca 3’ü geçmiyor.

Türkiye Ligi’ni bilen, burada yıllarca hocalık yapmış, bize uyabilecek hoca dediğiniz zaman 4 bilemedin 5. 5 bile değil. Bir sürü isimlerle siz heyecanlandırılıyorsunuz olumsuz anlamda. Sosyal medyada tepkiler yağıyor. Camiayı bilen, hizmet etmiş, anlayan, o ruhu aşılayacak 2 hoca çıkıyor. Bizim bu sene tercihimiz Allah’ın izniyle isim olarak söylemiyorum. Anlaşma olmadan söylenemez.

Dolayısıyla Allah’ın izniyle önümüzdeki sezon yönetim kurulunda oylamaya getirdiğimiz zaman camiayı çok iyi bilen bir Türk hocayla çalışmanın bizim için en uygunu olacağını düşünüyoruz.  Bu konuda kürsüye gelip görüş bildirenler oldu tek tük. Onun dışında bu konuya fazla değinilmedi. Hocamızın olmaması bir tenkit vesilesi olarak söylendi.

Hocamız kim olacaksa olsun biz 7’den 70’e kenetlenmediğimiz takdirde, sizin desteğinizi alamadığımız takdirde ağzınızla kuş tutsanız kolay kolay başarı gelmeyecektir çünkü çok fazla dış etkenlerle mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bir arkadaşımız ‘Orada her şeyi siz yapacaksınız, her şeyi siz halledeceksiniz’ dedi. Diğer camialarda öyle mi oluyor bir bakın.”

Paylaşın

Aziz Yıldırım’dan Ali Koç’a Çağrı: Olağanüstü Kongreye Gidin

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a olağanüstü kongreye gitmesi yönünde çağrıda bulunan eski Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, “5 yıllık büyük tarihi bir başarısızlık vardır. Tribünlerde istifa sesleri yükselmektedir, takıma ve yönetime güvensizlik had safhadadır. Ali Koç ve yönetimine düşen bu seslere kulak vermek, mazeret ileri sürmeden, güven oyu alabilmek için olağanüstü genel kurula gitmek ve güven tazelemektir” dedi.

Haber Merkezi / Aziz Yıldırım, açıklamasının devamında, ‘İstenmediğim yerde durmam’ diye taraftara söz verenler, daha hangi şekilde istenmedikleri kanaatine varacaklardır? ifadelerini kullandı. Yıldırım “Beni ve arkadaşlarımı hayali düşman olarak görmekten vazgeçin” dedi ve ekledi:

“Fenerbahçe Spor Kulübü’ne 5 yılda Ali Koç’un tek başına milyarlarca lira verdiği, bu sayede kulübün ayakta kalabildiği büyük bir yalan olduğu kadar aynı zamanda taraftarlarımıza yapılmış büyük bir saygısızlıktır. Kulüp başkanlarının kulübe yaptığı hibeler her dönemde olmuştur. Hiçbir başkan bu kadar başarısızlığa rağmen buna tutunarak iktidarda kalma mücadelesi vermemiştir.

Takımımızdaki Ferdi, Arda ve benzerleri gibi yetenekleri kaybetmeyip elinizde tutun; tıpkı 2021 yılında söylediğim gibi bunların yanına geçmişte olduğu gibi yeni Alex’ler, Roberto Carlos’lar, Anelka’lar, Hooijdonk’lar, Ortega’lar, Appiah’lar, van Persie’ler, kısaca dünya çapında yıldızlar katın. 1 yıl sonra da üzülmemek, kulübün zarara uğramaması, zaman kaybetmemesi için bütün bu söylediklerimi dikkate alın ve gereğini yapın.”

Fenerbahçe Kulübü eski başkanı Aziz Yıldırım, yazılı bir açıklama yayımladı. Yıldırım, yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bilmenizi isterim ki görev yaptığımız dönemlerde, camiamızın böylesine ağır travmalar yaşadığı günlerin sonrasında, olağanüstü genel kurula yönelik ya da olası adaylık ile ilgili bir açıklama yapmak aklımızın ucundan dahi geçmemiştir. Geçtiğimiz sezonun sonunda bu büyük travmayı camiamıza yaşatan Ali Koç ve yönetim kurulu arkadaşlarıyken, hiç sorumlulukları yokmuşçasına yapmış oldukları “Aday çıkarsa genel kurula gideriz” açıklaması, beş yıllık dönemlerinin adeta bir özeti olmuştur.

Üstten bakan, kendinde hiç hata görmeyen, başarısızlığı sahiplenmeyen, hayali düşmanlar arayan bir bakış… Kulübümüzün geleneklerinde, olağan genel kurula bir yıldan daha uzun bir süre varken, kulübü, seçim sathi mahalline sokma gibi bir gelenek 2018 yılına kadar olmamıştır. 2018 yılında yapılan genel kuruldan bir buçuk yıl önce, bir Konya maçımıza dakikalar kala, kulübümüzü seçim sathi mahalline sokmak, “forma – kombine almayın, maça gitmeyin” şeklinde propagandalara ön ayak olmak, çanak tutmak, bu şekilde camianın bölünmesine sebebiyet vermek Ali Koç ve yönetiminin bu kulübün içine sokmuş olduğu bir virüstür.

Bununla birlikte, kulübümüzün geleneğinde, yaşanan büyük olumsuzlukların ardından başkanların ve yönetimlerin güven oyu almak için genel kurula kendiliğinden gitmeleri vardır. Denizli’de kaybedilen şampiyonluğun ardından daha 5 ay önce seçilen yönetim, güven oyu almak için genel kurula gitmiştir. Nitekim Ali Koç da ilk kez o genel kurulda yönetime girmiştir. Hatta bir FETÖ Kumpası olan 3 Temmuz sürecinde iki arkadaşımızın üyelikleri için mahkeme kararı ile genel kurul toplanmasına karar verildiğinde de ben tüm yönetimi güven oyu almak için seçime götürmüştüm.

Bugün, o günlerden çok daha güven tazeleme ihtiyacı vardır; 5 yıllık büyük tarihi bir başarısızlık vardır. Tribünlerde istifa sesleri yükselmektedir, takıma ve yönetime güvensizlik had safhadadır. Ali Koç ve yönetimine düşen bu seslere kulak vermek, mazeret ileri sürmeden, güven oyu alabilmek için olağanüstü genel kurula gitmek ve güven tazelemektir. “İstenmediğim yerde durmam” diye taraftara söz verenler, daha hangi şekilde istenmedikleri kanaatine varacaklardır?

Bu açıklama vesilesiyle mevcut yönetime sesleniyorum: Mevcut yönetim, ilk gününden itibaren, başarısızlıklarına, yetersizliklerine, tek mazeret ve kaçış yolu olarak beni ve arkadaşlarımı göstermektedir. Beni ve arkadaşlarımı hayali bir düşman olarak görmekten, yapamadıklarınıza mazeret olarak göstermekten bir an önce vazgeçin. Ben, bu kulübe 20 yıl başkanlık yaptım. Kulübe kazandırmış olduklarım ortadadır.

Benim duruşum bellidir; hiçbir şeyi gizli kapaklı yapmadım, yapmam, bunu beni tanıyan herkes iyi bilir. Bu kulüp tarihine geçmiş bir başkan olarak, Fenerbahçe için her zaman söyleyecek bir sözüm vardır. Bunu da hiçbir zaman kapalı kapılar ardında yapmadım. Fenerbahçe ile dertlenen insanların benimle muhtelif ortamlarda yaptığı görüş alışverişleri sizleri rahatsız etmemelidir, bu durum özellikle camiamızın içinde bulunduğu karamsar ortamda çok da olağan bir durumdur.

“Fenerbahçe Spor Kulübü kimseye muhtaç değildir”

Bu kulüp, tüzüğün aradığı koşulları sağlayan yüzlerce başkan adayı çıkaracak potansiyele sahiptir. “Ali Koç olmaz ise kimse kulübe mali destek sağlayamaz” sözü yandaşlarınız tarafından ortaya atılmış ve Fenerbahçe’de karşılığı olmayan bilinçli bir söylemdir. Ayrıca bu söylem, insanları, Ali Koç’un sadece parası için başkan seçildiği gibi yanlış bir düşünceye yöneltmektedir. Fenerbahçe Spor Kulübü kimseye muhtaç değildir. Muhtaç olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Başkanlık zenginlik ile alınan bir imtiyaz değildir.

Başkanlık, yönetme becerisi ile, yüksek organizasyon yeteneği ile, mevcut kaynaklar ile yapılabilecek bir görevdir. Türk Spor tarihi, paralı olmayan, yüksek yöneticilik becerisi ile büyük sportif başarılar elde etmiş başkanlar ile doludur. Rahmetli Süleyman Seba bunun en güzel örneklerinden biridir. Fenerbahçe Spor Kulübü’ne 5 yılda Ali Koç’un tek başına milyarlarca lira verdiği, bu sayede kulübün ayakta kalabildiği büyük bir yalan olduğu kadar aynı zamanda taraftarlarımıza yapılmış büyük bir saygısızlıktır.

Kulüp başkanlarının kulübe yaptığı hibeler her dönemde olmuştur, ama hiçbir başkan bu kadar başarısızlığa rağmen buna tutunarak iktidarda kalma mücadelesi vermemiştir. Keza geçmişten günümüze, kulübümüzün sponsorları olan büyük şirketler, kulübümüzün büyüklüğü ve marka değeri ile bir birliktelik kurmuştur; kulübe sağlanan sponsorluklar hiçbir zaman Başkanların kendi şahsi katkısı olarak değerlendirilmemiştir. Aksi değerlendirmeler, sponsorlarımıza yönelik büyük bir haksızlıktır. Bu tip değerlendirmelerden bir an önce vaz geçilmelidir.

Bu beş yıllık süreçte taraftarlarımız kulübümüze, Ali Koç tarafından sağlanan maddi desteğin kat be kat fazlası bir desteği, hem takımlarımızın maçlarına gelerek ve ürün satın alarak, hem de Fener OL, Mesut OL gibi kampanyalar yoluyla sağlamıştır. Taraftarlarımız tarafından sağlanan bu değerli destek ile birlikte, bizim dönemimizdeki futbolcuların satışlarından elde edilen bonservis gelirleri, Futbol A.Ş’nin bedelli sermaye artırımı ve amatör şubelerden gelen vergi iadesi desteği düşünüldüğünde, yüz milyonlarca Euro’nun, sayısız teknik direktör ve futbolcuya çarçur edilmesinin tek sorumlusu Ali Koç ve yönetimidir.

Ali Koç tarafından sağlanan maddi destek, varlığı inkar edilemez başarısızlığın eleştirilememesine bir gerekçe asla değildir. Fenerbahçe’yi yönetmek demek, kulübe salt para girişi yapmak değil, tüm bu finansal sistemi doğru yönetebilme kabiliyetine sahip olup sportif başarı elde etmek demektir. Bir kere daha ifade etmek isterim ki Fenerbahçe Spor Kulübü hiç kimsenin, hiçbir şirketin, vakfın, derneğin, ailenin, sosyal oluşumun malı değildir.

Fenerbahçe halktır. Fenerbahçe halkındır. Hep de öyle kalacaktır. Bugün geçiştirmek istediğiniz, güven tazelemek için almanız gereken, olağanüstü genel kurul kararı, bir müddet sonra alınmış olsa bile kulübe telafisi kabil olmayan zararlar verecektir. Yönetiminizin kalan bir yıllık süresinde takıma, teknik ekibe ve yönetime tam destek ancak genele kurulun vereceği güvenoyu ile mümkün olabilecektir. Tarihimizde bunun pek çok örneği vardır. Kişisel kaygılar ile kulübün zararına olabilecek bir kararı almayın, kulübümüzü derhal olağanüstü genel kurula götürerek güven oyu alın.

Beş yıl önce uyarıda bulunduğum konuların bugün aynen gerçekleşmiş olmasını görmek de beni üzüyor. Takımımızdaki Ferdi, Arda ve benzerleri gibi yetenekleri kaybetmeyip elinizde tutun; tıpkı 2021 yılında söylediğim gibi bunların yanına geçmişte olduğu gibi yeni Alexler, Roberto Carloslar, Anelkalar, Hooijdonklar, Ortegalar, Appiahlar, van Persieler, kısaca dünya çapında yıldızlar katın. 1 yıl sonra da üzülmemek, kulübün zarara uğramaması, zaman kaybetmemesi için bütün bu söylediklerimi dikkate alın ve gereğini yapın. Son 5 yılda kazandığımız tek kupa olan Türkiye Kupası şampiyonluğu için futbol takımımızı kutlarım.

Bununla birlikte,  Fenerbahçe Spor Kulübü’nün hedefi ve vizyonu Türkiye Kupası Finali asla olmamıştır, olamaz. Maddi ve manevi değerini, yıllar önce yitirmiş bir kupa organizasyonun finalinin kazanılması, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkan ve yönetiminin beş yıllık kötü icraatları için bir kurtuluş ümidi asla olamaz. Fenerbahçe taraftarı da kazanılmış ya da kaybedilmiş bir Türkiye Kupası organizasyonu neticesi ile muhasebe yapmayacak kadar büyük bir taraftardır.

Üzülerek söylemem gerekiyor ki bizler Ali Koç’un hayal ettiği Fenerbahçe’nin hedefinin Türkiye Kupası olan bir Fenerbahçe olduğunu görememişiz, anlayamamışız. Fenerbahçe gibi bir çınarın tek bir dalına zarar gelmemesi için maddi ve manevi birçok kaybı göze alarak 1 yıl hapis yatmış şahsım ve yol arkadaşlarım adına bu satırları tarihe bir not olarak düşmeyi görev kabul ediyor, mevcut başkan ve yönetimin gerekli adımları daha fazla zaman kaybetmeden bir an önce alması gerektiği yönündeki düşüncelerimi kamuoyuna sunuyorum.

Bugün sayıları 50 bini aşan ve milyonlarca Fenerbahçe taraftarının temsilcisi olan genel kurul üyelerimizi, Fenerbahçe’nin büyük hedeflerine uygun olarak ve anlık başarılara odaklanmadan, mevcut yönetimin icraatları hususunda bir muhasebe yapmaya, kulübümüze ve kulübümüzün geleceğine sahip çıkmaya davet ediyorum.”

Paylaşın