Nijerya’da Silahlı Saldırganlar Köyleri Hedef Aldı: En Az 113 Ölü

Nijerya’nın orta kesimlerinde yer alan Plateau eyaletindeki köylere, cumartesi akşamı başlayan ve pazartesi gününe kadar devam silahlı saldırılarda en az 113 kişi hayatını kaybetti.

Bokkos Hükümet Konseyi Başkanı Monday Kasa, saldırılarda çok sayıda kişinin yaralandığı ve çok sayıda kişinin de kaçırıldığı bilgisini paylaştı. Kasa, saldırılar sırasında yaralanan 300’den fazla kişinin Bokkos, Jos ve Barkin Ladi’deki hastanelere nakledildiğini aktardı.

Bölge halkı arasında “haydutlar” olarak bilinen silahlı gruplara mensup kişilerin cumartesi akşamı ile pazartesi sabahı arası en az 20 köye saldırdığını aktaran Kasa, bu “saldırıların oldukça iyi koordine edildiğini” dile getirdi.

Kaçırılanları bulmak için bölgeye güvenlik güçleri sevk edildiğini aktaran Kasa, saldırılarda çok sayıda evin kundaklandığını ve silahlı kişilerin köylerde ele geçirdikleri gıda ürünlerini de yanlarında götürdüklerini söyledi.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; Plateau Eyaleti Valisi Caleb Mutfwang da, eylemi “barbarca, acımasız ve gayrimeşru” diye nitelendirdi. Kanlı saldırıları kınayan Vali Mutfwang, güvenlik birimlerine sorumluları derhal yakalamaları talimatını verdi.

Valilik Sözcüsü Gyang Bere, “Masum vatandaşlara karşı devam eden saldırıları engellemek için hükümet tarafından sert önleyici tedbirler alınacak.” açıklamasında bulundu.

Afrika ülkesi Nijerya’nın kuzeybatı ve orta kesimleri, uzun süredir ormanlık alanlardaki üslerde gizlenen ve köyleri yağmalayıp sakinlerini de fidye için kaçıran ‘haydut milisler’ tarafından terörize ediliyor.

Ayrıca Nijerya’nın Plateau eyaletinde zaman zaman Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında şiddet olayları yaşanıyor. Vali Mutfwang, ağustosta yaptığı açıklamada, son 3 ayda yaşanan din temelli çatışmalarda 300’den fazla kişinin yaşamını yitirdiğini açıklamıştı.

Paylaşın

Batı Afrika Ülkesi Mali’de Çifte Saldırı: 64 Ölü

Afrika’nın sekizinci büyük ülkesi olan Mali’de düzenlenen saldırılarda 64 kişi hayatını kaybetti. 49 sivilin, 15 askerin hayatını kaybettiği saldırıları El-Kaide’ye bağlı cihatçılar üstlendi.

Mali, kuzeyde etnik Tuaregler tarafından yönetilen bir isyanın patlak verdiği 2012 yılından bu yana güvensizlikle mücadele ediyor.

Bölgedeki gerilim geçtiğimiz haftalarda, yıl sonuna kadar Mali’den ayrılacağı açıklanan BM barış gücü misyonunun Timbuktu yakınlarındaki iki üssü silahlı kuvvetlere devretmesinin ardından yeniden canlandı.

Batı Afrika ülkesi Mali’de dün Nijer nehri üzerindeki bir ordu üssüne ve bir yolcu teknesine cihatçıların yaptığı çifte saldırıda en az 64 kişi hayatını kaybetti.

France24’te yer alan habere göre, hükümetten yapılan açıklamaya göre, iki ayrı saldırı Nijer nehri üzerindeki Timbuktu teknesini ve kuzey Gao bölgesindeki Bamba’da bir ordu mevzisini hedef aldı.

Tekne üç ayrı roketle vurulurken, tahliye işlemlerinin yapıldığı teknede onlarca kişi sağ kurtarıldı.

Mali’deki çatışmalar

Saldırıları, Mağrip El-Kaidesi’nin (AQIM) Sahel’den sorumlu kolu Cemaat Nusra el İslam ve Müslim (JNIM) üstlendi. Örgüt geçen ay Mali’nin kuzeyindeki tarihi kavşak şehri Timbuktu’yu abluka altına aldığını duyurmuştu.

Mali, kuzeyde etnik Tuaregler tarafından yönetilen bir isyanın patlak verdiği 2012 yılından bu yana güvensizlikle mücadele ediyor.

Cihatçılar, isyanlar birlikte Mali’nin merkezi, Nijer ve Burkina Faso’ya doğru harekete geçerek Sahel’de şok dalgaları yarattı.

Mali’nin kuzeyindeki bölgesel isyan, 2015 yılında isyancılar ve Mali hükümeti arasında imzalanan bir barış anlaşmasıyla resmen sona erdi.

Ancak 2020 yılında sivil hükümetin devrilmesi ve yerine bir cuntanın geçmesinin ardından bu kırılgan anlaşma zora girdi.

Bölgedeki gerilim geçtiğimiz haftalarda, yıl sonuna kadar Mali’den ayrılacağı açıklanan BM barış gücü misyonunun Timbuktu yakınlarındaki iki üssü silahlı kuvvetlere devretmesinin ardından yeniden canlandı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Burkina Faso’da Silahlı Saldırı: 53 Güvenlik Gücü Yaşamını Yitirdi

Burkina Faso Genelkurmay Başkanlığı, güvenlik güçlerine yönelik gerçekleştirilen bir saldırıda, 17 asker ve ordu için gönüllü 36 sivilin öldüğünü, yaklaşık 30 kişinin de yaralandığını duyurdu.

Yatenga eyaletindeki Koumbri kasabasında görev yapan birliğin iki yıldan uzun bir süre önce “cihatçılar” tarafından bölgeden zorla çıkarılan sakinlerin yeniden yerleştirilmesine yardımcı olmak üzere konuşlandırıldığı belirtildi.

2015 yılından bu yana Burkina Faso’daki saldırılarda 16 binden fazla sivil, asker ve polis öldü. Bu yılın başından bu yana ise 5 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Ülkede şiddet olaylarından dolayı iki milyondan fazla insan yerinden edildi.

Burkina Faso’nun kuzeyinde isyancı bir grup tarafından düzenlenen saldırıda 53 güvenlik gücü hayatını kaybetti. Genelkurmay Başkanlığı, saldırıyı püskürtürken 17 asker ve ordu için gönüllü 36 sivilin öldüğünü, yaklaşık 30 kişinin de yaralandığını duyurdu.

Saldırının ardından ordunun başlattığı operasyonda çok sayıda saldırganın “etkisiz hale getirildiği” ve savaş ekipmanlarının imha edildiği kaydedildi. Bölgede operasyonların halen devam ettiği bildirildi.

Yatenga eyaletindeki Koumbri kasabasında görev yapan birliğin iki yıldan uzun bir süre önce “cihatçılar” tarafından bölgeden zorla çıkarılan sakinlerin yeniden yerleştirilmesine yardımcı olmak üzere konuşlandırıldığı belirtildi.

Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) saldırıyı kınadı. Batı Afrika bloğu yaptığı açıklamada askerlerin ve sivil gönüllülerin ölümünü “şokla” öğrendiğini belirterek “terörist saldırıları” kınadı; “Burkina Faso halkıyla dayanışma içinde olduğunu” ifade etti.

Burkina Faso’da geçtiğimiz yıl, binlerce kişinin hayatına mal olan isyanı durdurmadaki başarısızlıklara duyulan öfkenin tetiklediği iki askeri darbe yaşandı. Afrika ülkesi ordunun iktidarı ele geçirmesinin ardından ECOWAS’tan uzaklaştırılmıştı.

ACLED adlı sivil toplum örgütüne göre 2015 yılından bu yana Burkina Faso’daki saldırılarda 16 binden fazla sivil, asker ve polis öldü. Bu yılın başından bu yana ise 5 binden fazla kişi yaşamını yitirdi.

Ülkede şiddet olaylarından dolayı iki milyondan fazla insan yerinden edildi. 26 Haziran’da Merkez-Kuzey eyaletinde düzenlenen üç saldırıda 71 kişi öldürüldü. Ağustos ayında ise Merkez-Doğu eyaletinde düzenlenen iki saldırıda beş polis ve yaklaşık 20 kişi hayatını kaybetti. Yetkililer 7 Ağustos ve 1 Eylül tarihleri arasında 65’ten fazla isyancının etkisiz hale getirildiğini kaydetti.

Ülkede Eylül 2022’de 34 yaşındayken darbeyle iktidarı ele geçiren İbrahim Traore, Temmuz 2024’e kadar cumhurbaşkanlığı seçimleriyle demokrasiye dönüş sözü verdi. Burkina Faso ordusuna yardım eden Fransız güçleri ise ocak ayında ülkeyi terk etti.

Traore geçen hafta bir Rus heyetiyle kalkınma ve askeri işbirliği konularında görüşmelerde bulundu. Dışişleri Bakanı Olivia Rouamba pazartesi günü Tahran’da Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüşmelerde bulundu ve İran ile “daha güçlü ikili işbirliği” umduğunu kaydetti.

(Kaynak: Eurnews Türkçe)

Paylaşın

Afrika’da Bir Darbe Daha: Gabon’da Askerler Yönetime El Koydu

Afrika kıtasının orta bölümünde yer alan Gabon’da bir grup asker yönetime el koyduklarını duyurdu. Ulusal televizyondan konuşan askerler, Ali Bongo’nun kazandığı seçimin iptal edildiğini ve bütün sınırların kapatıldığını açıkladı.

Başarılı olması halinde darbe, 2020’den bu yana Batı ve Orta Afrika’da gerçekleşen sekizinci darbe olacak. Bundan önce Mali, Gine, Burkina Faso, Çad ve son olarak da Nijer’de darbeyle askeri cuntalar yönetimi ele geçirmişti.

Bütün güvenlik güçlerinin kendileri ile beraber olduğunu kaydeden askerler, şimdiki rejime son verdiklerini ifade etti.

Başkent Libreville’de yaklaşık bir düzine asker sabahın erken saatlerinde  devlet televizyonuna çıkarak cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal ettiklerini söyleyerek halka sükunet çağrısında bulundu.

Kendilerini “Geçiş ve Kurumları İyileştirme Komitesi” üyeleri olarak tanıtan askerler, hükümet, senato, ulusal meclis, anayasa mahkemesi ve seçim kurumu gibi devlet kurumlarını feshettiklerini ilan etti.

Grup sözcüsü “Gabon’un ulusal ve uluslararası topluma karşı taahhütlerine saygı gösterme konusundaki kararlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz” dedi.

Haber ajansları, televizyondaki konuşmanın ardından şiddetli silah seslerinin durulduğunu bildirdi.

Ülkede cumartesi günü yapılan ve Bongo’nun ailesinin 56 yıllık iktidarını uzatmaya çalıştığı, muhalefetin ise petrol ve kakao zengini ancak yoksulluk çeken ülkede değişim için bastırdığı cumhurbaşkanlığı, parlamento ve senato seçimlerinin ardından huzursuzluk korkusuyla tansiyon yükseliyordu.

Uluslararası gözlemcilerin eksikliği, bazı yabancı yayınların askıya alınması ve yetkililerin seçimden sonra ülke çapında interneti kesme ve gece sokağa çıkma yasağı uygulama kararı, seçim sürecinin şeffaflığı konusunda endişelere yol açmıştı.

Gabon Seçim Merkezi Çarşamba günü erken saatlerde yaptığı açıklamada Bongo’nun oyların yüzde 64.27’sini alarak seçimi kazandığını ve en büyük rakibi Albert Ondo Ossa’nın yüzde 30.77 ile ikinci sırada yer aldığını duyurdu.

2009 yılında babası Ömer’in yerine cumhurbaşkanı olan 64 yaşındaki Bongo, seçimlerde rakibinin oylarını bölmek amacıyla altısı Ondo Ossa’yı destekleyen 18 rakibine karşı yarışmıştı. Bongo’nun ekibi hile iddialarını reddediyor.

Gabon’da sorunlu seçimler

Gabon’da 1990 yılında çok partili sisteme geçilmesinden bu yana yapılan her seçim şiddetle sonuçlandı.

Resmi rakamlara göre 2016 seçimlerinin ardından hükümet güçleri ile protestocular arasında çıkan çatışmalarda dört kişi ölmüş, muhalefet ise ölü sayısının çok daha yüksek olduğunu söylemişti.

2019’daki başarısız darbe girişiminin ardından 2020 yılındaki seçimlerin ardından da sular durulmamış, parlamento binasının ateşe verilmesi üzerine yine internet kesintisi yaşanmıştı.

Paylaşın

Orta Ve Batı Afrika’da 57 Milyon Çocuk Okula Gidemiyor

NRC ile UNICEF’in birlikte hazırladığı ortak rapora göre Orta ve Batı Afrika’da 57 milyon çocuk okula gidemiyor. NRC’nin Orta ve Batı Afrika Direktörü Maureen Magee yaptığı açıklamada, “Orta ve Batı Afrika’daki ülkelerin devlet ve hükümet başkanları her çocuğun okula gidebilmesini sağlamak için elinden geleni yapmak zorundadır” dedi.

Bugün açıklanan iki farklı rapor, Afrika kıtasında yaşam koşullarının giderek zorlaştığını ortaya koydu.

Norveç Mülteci Konseyi’nin (NRC) Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ile birlikte hazırladığı ortak rapora göre Orta ve Batı Afrika’da 57 milyon çocuk okula gidemiyor. NRC’nin Orta ve Batı Afrika Direktörü Maureen Magee yaptığı açıklamada, “Ortave Batı Afrika’daki ülkelerin devlet ve hükümet başkanları her çocuğun okula gidebilmesini sağlamak için elinden geleni yapmak zorundadır” dedi.

Rapora göre Orta ve Batı Afrika’da geçen yıl 12 bin 400 okul kapandı. Burkino Faso, Çad, Mali ve Nijer’de çocuk ve gençlerin yarısından fazlası okula gidemiyor. Bu bölgelerde okullar ya silahlı grupların doğrudan hedefi oluyor ya da çatışmalar yüzünden kapatılıyor.

İklim değişikliği nedeniyle göç

Afrika kıtasında eğitimin yanı sıra iklim değişikliğinin sonuçları da ciddi sorunlara neden oluyor. WMO’nun (Dünya Meteoroloji Teşkilatı) açıkladığı iklim raporuna göre geçen yıl Afrika’da 2 milyon 500 bin insan seller, kuraklık ve deniz seviyesindeki yükselme nedeniyle yerini yurdunu terketmek zorunda kaldı. Rapora göre Afrika’da son 30 yılda sıcaklık 0,3 derece arttı. Böylece küresel ısınma 1961-1990 yılları döneme kıyasla 0,1 derece hızlandı.

İklim değişikliğinin etkileri Afrika’da son yıllarda daha somut görülüyor. Etiyopya, Somali, Kenya’nın bir bölümü ve Madagaskar’ın güneyinde kuraklık yaşanırken, Sudan’ın güneyi, Nijerya, Kongo ve Burundi’de sık sık seller oldu.

Sıcaklığın artması, gıda konusunda sıkıntı yaşanmasınında en önemli sebeplerinden biri. 1961 yılından bu yana Afrika’da tarımsal üretim üçte bir oranında azaldı. Küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması başarılsa dahi Kuzey ve Güney Afrika’daki bölgelerde tarım ürünlerinde yüzde 60 oranında kayıp yaşanacak. Afrika’da 58 milyon insan gıdaya erişimde sıkıntı çekiyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Batı’nın Ukrayna’yı İşgal Eden Rusya’ya Karşı Eylemleri Zayıflıyor Mu?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden 4 ay sonra, Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika ve Asya ülkelerinden onlarca Birleşmiş Milletler büyükelçisi haziran ayında Rusya’nın Bağımsızlık Günü’nü kutlamak için Rusya’nın New York’taki BM ofisinde verilen resepsiyona katıldı. 

Bu ülkelerin büyükelçileri, Batılı diplomatların Rusya’yı uluslararası alanda yalnız bırakmak için gösterdiği çaba karşısında zorluklar yaşıyor.

Bazı ülkeler, BM’nin 6 aydır dünyanın ana gündem maddesi olan Ukrayna’daki savaşı bitirmek için yetersiz kaldığını düşünürken Batılı diplomatlar Rusya’yı daha fazla hedef alabilecek eylemlerin sınırlı olduğunu kabul ediyor.

“Rusya’ya karşı durmak akıllıca mı?”

Reuters için değerlendirme yapan Uluslararası Kriz Grubu BM Direktörü Richard Gowan, “Savaş uzadıkça Rusya’yı cezalandırmanın anlamlı yollarını bulmak daha da zorlaştı” şeklinde konuşuyor.

Diplomatlar, BM içerisinde çekimser oyların artmasıyla Rusya’ya karşı yetersiz destek bulmaktan korkan Batılı ülkeler bazı önlemleri oylamaya dahi sunmuyor.

Alman Konrad Adenauer Vakfı’nın Cenevre Ofisi Direktörü Olaf Wientzek, “Ülkeler ‘Rusya’ya karşı duranlar arasında olmak gerçekten akıllıca mı?’ diye soruyor” değerlendirmesini yapıyor.

Rusya’nın BM Cenevre ofisi, “Batılı ülkelerin hepsi küresel bir güç olan Rusya’yı izole etmenin imkansız olduğunu çok iyi biliyor” diyor.

Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden biri olarak kendisine karşı yaptırımları veto etme gücüne sahip.

BM Genel Kurulu nisan ayında Rusya’nın İnsan Hakları Konseyi’nden çıkarılmasına yönelik oylama yaptı. Rusya bu oylama öncesinde “evet” oyu kullananların ya da çekimser kalanların bu davranışının “düşmanca” görüleceğini söyleyerek Rusya ile ilişkileri açısından sonuçları olacağı uyarısında bulundu. Yine de oylama sonucunda 93 “evet” oyuyla İnsan Hakları Konseyinden çıkarıldı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin BM Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield, Rusya’nın gıda krizinden Batı’nın yaptırımlarını sorumlu tuttuğu “yanlış anlatıların” karşılık bulduğunu ancak bunun Rusya’ya karşı desteği artırmadığını belirtiyor.

Kırmızı çizgi nükleer silahların kullanılması olabilir

Rus işgalinin başladığı 24 Şubat haftasında BM Genel Kurul üyelerinin dörtte üçü Rusya’yı kınama ve birliklerini çekmesini talep etme yönünde oy kullandı. İşgalin 3. haftasındaysa Rusya ezici bir çoğunlukla “korkunç” bir insani durum yaratmakla suçlandı.

Asyalı bir diplomat mart ayında yapılan eylemlerin en üst nokta olduğunu ve bundan sonra Batı kanadına desteğin azalacağına inanıyor ve ekliyor: “Kırmızı çizgi aşılmadığı sürece daha fazla eylem için istek olmayacaktır”.

Bazı diplomatlara göre bu kırmızı çizgiler kimyasal ya da nükleer bir saldırı, sivil ölümlerinin büyük boyutlara ulaşması veya Ukrayna’nın ilhakı olabilir.

Afrikalı bir diplomat, “Bizi en çok şaşırtan Batı’nın Ukrayna’ya silah sağlayarak ve çatışmayı bitirmek için  gerçek barışçıl görüşmeler yapmayarak böyle bir çatışmayı süresiz olarak devam ettirmeyi teşvik ettiği fikri” şeklinde konuşuyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Uganda’da Açlık Nedeniyle Bu Ay 200 Kişi Öldü

Doğu Afrika ülkesi Uganda’nın kuzeydoğusunda aylardır devam eden kuraklığın yol açtığı açlıktan ötürü bu ay en az 200 kişi yaşamını yitirdi. Bir yetkili, tek bir ilçede sadece bu ay açlıktan en az 184 ölüm vakası kaydedildiğini söyledi.

Yerel bir yetkili ve bir sivil toplum kuruluşu çalışanına göre, kuraklığın yanı sıra emniyetin olmaması, bölgede yarım milyondan fazla kişiyi açlıkla karşı karşıya bıraktı.

Göçebe çobanların yaşadığı Kenya sınırındaki yarı kurak Karamoja bölgesi, kalkınma açısından Uganda’nın diğer tüm bölgelerinin de gerisinde kalmış durumda.

Ayrıca bu yıl, silahlı grupların büyükbaş hayvan çiftliklerine düzenledikleri baskınlarında yaşanan artış, durumu daha da kötüleştirdi.

Karamoja bölgesinde yer alan Kaabong ilçesi yerel yönetim direktörü Jino Bornd Meri, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Yaşlılar, emziren anneler ve çocuklar dahil insanlar evlerinde sessizce ölüyorlar. Açlığa yenik düşüyorlar.” diye konuştu.

Integrated Community Agriculture and Nutrition (ICAN) isimli yerel yardım kuruluşunun direktörü Moses Okori de bölgedeki bir başka ilçe olan Kotido’da bu ay açlıktan ölen en az 22 kişi olduğunu bildiğini dile getirdi.

Geçen ay Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’ndan (WFP) yapılan açıklamada, en az 518 bin kişinin, yani bölge nüfusunun yüzde 40’ının yüksek düzeyde gıda güvensizliği ile karşı karşıya olduğu bildirilmişti.

Karamoja Milletvekili Faith Nakut ise haziran başından bu yana bölgede en az 600 kişinin açlıktan öldüğünü tahmin ettiklerini kaydetti.

Bölge halkının yiyeceği olmadığı için açlıktan hayatını kaybettiğinin altını çizen Nakut ayrıca, “Karamoja alt bölgesini kasıp kavuran kıtlık nedeniyle 2 bin 181 hane de ölmeyi bekliyor.” ifadesini kullanmıştı.

Uganda Başbakanlık Sözcüsü Julius Mucunguzi, açlığa bağlı ölümlerle ilgili bilgiler aldıklarını ancak kesin bir sayı veremeyeceklerini söyledi.

Yönetimin bölgeye gıda yardımı yaptığını savunan Mucunguzi, hükümetin geçen hafta bölgeye kamyonlarla gıda gönderdiğini ifade etti.

Paylaşın

Uganda’da Kuraklığın Yol Açtığı Açlıktan 46 Kişi Hayatını Kaybetti

Doğu Afrika ülkelerinden Uganda’da, aylarca süren kuraklığın yol açtığı açlıktan 46 kişi yaşamını yitirdi. Karamoja Milletvekili Faith Nakut, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bölgede aylarca süren kuraklık nedeniyle insanların hayatta kalmak için ot yediğini belirtti.

Bölge insanlarının, yiyecekleri olmadığı için açlıktan hayatını kaybettiğini altını çizen Nakut, “Karamoja alt bölgesini kasıp kavuran kıtlık nedeniyle 8 Temmuz’a kadar 46 kişi açlıktan öldü, 2 bin 181 hane de ölmeyi bekliyor.” dedi.

Nakut, yetkililerin, hükümetin bu duruma yanıt vermesini beklerken en çok etkilenen hanelere yiyecek almak için de maaşlarını kullandığını söyledi. Nakut, son olarak, dünyaya ölü sayısı artmadan yardım çağrısında bulundu.

828 milyon kişi açlıkla karşı karşıya

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), BM Çocuk Fonu (UNICEF), BM Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), “Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu” raporunu (6 Temmuz) yayınlamıştı.

Rapora göre, dünyada açlık çeken kişi sayısı bir yılda 46 milyon kişi artarak 2021 yılında 828 milyon kişiye yükseldi. Kovid 19 pandemisinin başladığı 2019 yılı ile karşılaştırıldığında ise dünyada açlık çeken kişi sayısı iki senede 150 milyon kişi artmış durumda.

Raporun bulgularını kamuoyuyla paylaşan BM, “rakamlar acı bir hikaye anlatıyor” diyerek özetle şu verileri paylaştı:

“2021 yılında dünyada 702 milyon ile 828 milyon arasında kişi açlıktan etkilendi. Bu rakamların ortalaması alındığında (768 milyon), 2020’ye kıyasla 46 milyon kişi daha ve 2019’a, yani COVID-19 pandemisinden öncesine kıyasla 150 milyon kişi daha 2021’de açlıktan etkilendi.

2015 yılından beri nispeten değişmeyen dünyada açlıktan etkilenen kişilerin oranı 2020 yılında artış gösterdi ve 2021 yılında da dünya nüfusunun yüzde 9,8’ine tekabül edecek şekilde yükselmeye devam etti. Bu oran, 2019’da yüzde 8, 2020’de yüzde 9,3’tü.

2021 yılında dünyada yaklaşık 2,3 milyar kişi (yüzde 29,3) orta veya ciddi seviyede gıda güvensizliği ile karşı karşıyaydı. Bu, pandemi öncesi dönemle karşılaştırıldığında 350 milyon daha çok kişi demek.

2021’de yaklaşık 924 milyon kişi, ciddi düzeylerde gıda güvensizliği yaşadı; bu, iki yılda 207 milyon artış anlamına geliyor.

Gıda güvensizliği konusunda cinsiyetler arası fark da 2021 yılında artmaya devam etti. Tüm dünyadaki kadınların yüzde 31,9’u orta veya ciddi düzeylerde gıda güvensizliği yaşarken bu oran erkekler için yüzde 27,6’ydı. 2020 yılında 3 puan olan bu fark bir yılda 4 puana yükseldi.

Sağlık beslenmeye erişemeyen kişi sayısı 2019’a oranla 112 milyon kişi artarak 2020’de yaklaşık 3,1 milyar oldu.

5 yaşına altındaki yaklaşık 45 milyon çocuk, aşırı derecede yetersiz beslenmeye maruz kalıyor. 149 milyon çocuk ise yetersiz beslenme yüzünden büyüme geriliği sorunu ile karşı karşıya kalıyor.”

“Rakamlar daha da yükselebilir”

Raporun ortaya koyduğu değerlendirmeler ile ilgili görüşlerini paylaşan Dünya Gıda Programı Direktörü David Beasley, “Önümüzdeki aylarda bu rakamların daha da yükselme riski var” uyarısında bulundu.

Beasley, Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaşın küresel gıda fiyatlarını artırdığını da hatırlatarak söz konusu şartların ülkeleri “kıtlığın eşiğine sürüklediğini” ifade etti.

Paylaşın

Kara Ölüm’ün Kaynağının Neresi Olduğu Gizemi 675 Yıl Sonra Çözüldü

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika nüfusunun yüzde 60’ının ölümüne neden olan Kara Veba’nın kaynağı 675 yıl sonra bulundu. Mezar yerindeki kalıntılardan elde edilen DNA’ları inceleyen araştırmacılar, salgının Kırgızistan’dan yayıldığı sonucuna vardı. 

Kara Veba veya Kara Ölüm olarak bilinen salgın,1346 ile 1353 arasındaki 8 yıllık dönemde 3 kıtada milyonlarca can kaybına neden oldu. Salgının kaynağına dair çeşitli teoriler ortaya atılsa da kesin bir sonuca varılamadı.

Salgının kaynağına ilişkin yapılan araştırmalardan sonuncusu Nature dergisinde yayımlandı. Araştırma ekibinden İskoçya’daki Stirling Üniversitesi bilim insanı Philip Slavin, “Kara Ölüm’ün kökeni hakkındaki asırlık tartışmaları sona erdirmeyi başardık” dedi.

İskoç bilim insanı Slavin, Kırgızistan’ın kuzeyinde 1338-39 yıllarında ani ölümlerin anlatıldığı 1890 tarihli bir çalışmada ip ucu yakaladıklarını söyledi. Kara Veba’dan 7-8 yıl öncesine dair anlatının peşine düşen Slavin, antik DNA’ları inceleyen uzmanlardan oluşan bir ekip kurarak bölgeye gitti.

Ekipte yer alan Tuebingen Üniversitesi’nden araştırmacı Maria Spyrou, bölgede gömülen 8 kişinin dişlerine ulaşmayı başardıklarını söyledi. Spyrou, dişlerin birçok kan damarı içerdiği için ölüme neden olabilecek kan yoluyla bulaşan patojenleri tespit etme şansının yüksek olduğunu ifade etti.

Araştırmacılar, DNA dizilimini ortaya çıkardıktan sonra sonucu binlerce mikrobiyal genomdan oluşan bir veri tabanıyla karşılaştırdı. Araştırmacı Spyrou, DNA incelemesi sonucu kara veba olarak bilinen Yersinia pestis bakterisine rastladıklarını açıkladı.

Araştırma ekibinde yer alamayan Yeni Zelanda Otago Üniversitesi’nde Michael Knapp ise çalışmanın küçük bir örneklem üzerinden yapıldığını ifade ederek ‘kaçınılmaz sınırları’ olduğunu kaydetti.

Veba ve tedavisi

Veba, dağ sıçanı gibi memelilerde bulunan ve hayvanlardan insanlara bulaşabilen Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu bir hastalık. Hıyarcıklı veba ise hastalığın en yaygın şekli ve enfekte bir pirenin ısırmasından kaynaklanıyor.

Kara vebaya neden olan üç formdan biri olan bubonik veba, vücuda girdikten sonra 2-8 günlük kuluçka süresini takiben lenf bezlerinin şişmesi, ağrıması, yüksek ateş, titreme ve öksürükle kendini gösteriyor.

Kara veba veya kara ölüm olarak da bilinen bubonik veba, ilk belirtiler ortaya çıktığında derhal antibiyotik ile tedavi edilmezse yüzde 90 oranında ölümle sonuçlanıyor. “Kara Ölüm” olarak da bilinen hıyarcıklı vebanın, Orta Çağ’da Avrupa’da 50 milyon insanın yaşamını yitirmesine neden olduğu biliniyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

BM Genel Sekreteri Guterres’den Afrika’ya Yardım Çağrısı

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, pandeminin ve Ukrayna savaşının etkilerinin azaltılması için Afrika ülkelerinin borçlarının hafifletilmesi ve bu ülkelere daha fazla yardım edilmesi çağrısında bulundu.

Guterres, Afrika turunun ilk ayağı olan Senegal’de konuştu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dolayısıyla Afrika’da gıda, enerji ve mali krizlerin yaşandığına dikkat çeken Guterres, “uluslararası finans kuruluşları, hükümetlerin temerrüde düşmemesi ve sosyal güvenlik ağlarına ve sürdürülebilir kalkınmaya yatırım yapabilmesi için likiditeyi ve mali alanı arttırarak borç hafifletme tedbirlerini acilen devreye sokmalıdır” dedi.

Guterres ayrıca, BM’nin Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’na (IMF), çeşitli fonların ve borç tahliye araçlarının seferber edilmesi konusunda önerilerde bulunduğunu, ancak şimdiye kadar alınan tedbirlerin yetersiz kaldığını dile getirdi. BM Genel Sekreteri, nüfusunun yüzde 80’inin COVID-19 aşısı olmadığı Afrika’ya, varlıklı ülkeleri ve ilaç şirketlerini aşı temini ve yerli aşı üretimi gibi konularda yardım etmeye de çağırdı.

“Aşılamanın ötesinde, COVID sonrası iyileşmeye yapılan yatırımlar söz konusu olduğunda büyük dengesizlikler görüyoruz” diyen Guterres, Afrika’da kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) büyüme oranının gelecek 5 yılda dünyaya göre yüzde 75 daha az olacağını tahmin ettiklerini belirtti.

Guterres, Dakar’da Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall ile bir yerli aşı üretim merkezini gezdiğini de dile getirdi. Ancak Reuters haber ajansı, Güney Afrika’daki “Aspen Pharmacare” şirketinden bir yöneticinin, aşı üretim tesisinin tek bir sipariş bile almadığını ve kapanma riskinin bulunduğunu söylediğini aktardı.

IMF’den geçen hafta yapılan açıklamada, Corona virüsü pandemisinin birçok yoksul ülkeyi borç sıkıntısına sürükleyerek, ekonomilerin iyileşmesine engel olduğu bildirilmişti. IMF, Sahra altı Afrika’da kamu borçları oranlarının son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştığına da dikkat çekmişti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Senegal’in ardından Nijer ve Nijerya’yı da ziyaret edecek.

Paylaşın