İstanbul: Türbeler Müzesi Müdürlüğü

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Türbeler Müzesi Müdürlüğü; İstanbul’un Fatih İlçesi, Sultanahmet Mahallesi, At Meydanı Caddesi üzerindedir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan İstanbul Türbeler Müze Müdürlüğü, İstanbul’daki Bakanlığımıza bağlı türbelerin her türlü hizmetlerini bir idarece yürütmek amacıyla 15 Şubat 1978 yılında kurulmuştur. İstanbul Türbeler Müze Müdürlüğü, bağımsız bir Müze Müdürlüğü olarak kuruluşunun öncesinde de çeşitli Müze Müdürlüklerine bağlı bir birim olarak çalışmalarını sürdürmüştür.

İstanbul Türbeler Müzesi’nin kuruluşu 1925 yılında Tekke ve Zaviyelerin kapatılması sonrası ortaya çıkan durum ile başlatılabilir.

Cumhuriyetimizin kuruluşundan kısa bir süre sonra, Heyet-i Vekile (Bakanlar Kurulu) 2 Eylül 1341 (1925) tarih ve 2413 numaralı kararıyla; Tekke ve Zaviyeler ile Türbeler Hakkındaki Kararnamenin 5. Maddesinde, türbelerin kapatıldığı ve kıymete haiz olan türbelerin ‘’Emr-i muhafaza ve idaresi’’nin Maarif Vekaleti’ne (Milli Eğitim Bakanlığı) devredildiğini görmekteyiz. Bu emre istinaden kurulan komisyonla ‘’kıymete haiz’’ türbeler olan, Türk büyüklerinden ve ayrıca tarihi, mimari ve sanatsal değeri bulunan türbeler tespit edilmeye çalışmıştır.

Bu arada 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı ‘’Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar İle Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair’’ kanun ile Türkiye genelindeki türbeler kapatılmıştır. Bu zamandan itibaren 25 yıl süresince türbeler tamamen kapalı kalmıştır. Ancak 4 Mart 1950 tarih ve 5566 sayılı kanun ile 677 sayılı kanuna bir ek fıkra getirilerek ‘’Türbelerden, Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değeri bulunanlar Milli Eğitim Bakanlığı’nca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir. Açılacak türbelerin listesi Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanır ve Bakanlar Kurulu’nca tasvip olunur.’’ hükmü getirilmiştir. Bu kanunla ilk aşamada 8’i İstanbul’da olmak üzere toplam 19 türbe kamuya açılmıştır.

Bilahare 7 Şubat 1990 tarih ve 3612 sayılı kanun değişikliğiyle ‘’Türbelerden Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değerleri bulunanlar Kültür Bakanlığınca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir.’’ hükmüyle, türbelerin açılma ve idare edilme yetkisi Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir.

Komisyonca tespit edilen türbeler, 1925’li yıllarda Maarif Vekaleti’ne bağlı olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri Umum Müdürlüğüne bağlanmıştır. 1940 yılında ise Topkapı Sarayı Müzesi’nin denetimine geçmiştir. 1966 yılında bağımsız bir müdürlük haline gelmiş, 1970 yılına gelince de bağımsız müdürlüğüne son verilerek Kültür Bakanlığı Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ne bağlanmıştır. O tarihten yukarıda zikredilen 15 Şubat 1978 tarihine kadar ise bu Müze Müdürlüğüne bağlı olarak kalmıştır.

İstanbul Türbeler Müzesi Müdürlüğü olarak 1978 yılında bir Müdürlük hüviyeti kazanmamızdan 2013 yılına kadar idari birimlerimiz Sultanahmet’te I. Ahmed Türbesi müştemilatında, 63 pafta, 99 ada, 28 parsel numaralı taşınmaz üzerinde faaliyet göstermekte idi. Ancak Müdürlüğümüz kendisine bağlı olan ve İstanbul geneline yayılmış 117 türbe ile tüm İstanbul halkına hizmet vermektedir.

Galata Mevlevihanesi ve bu adla kayıtlı taşınabilir kültür varlıkları 11/10/1976 tarih ve 209.1-4-4-4708 sayılı yazısı ile 1975 yılında kurulan Divan Edebiyatı Müzesine devredilmiştir. 2006 yılında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 07/03/2006 tarih ve 31315 sayılı Bakanlık Makamından alınan olur ile Galata Mevlevihanesi müştemilatında yer alan türbelerin (Şeyh Galip Türbesi, Halet Said Efendi Türbeleri) bakım ve güvenliği Galata Mevlevihanesi Müdürlüğü’ne devredilmiştir.

Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 26/07/1979 tarih ve 006790 sayılı onayı ile Deniz Müzesine devredilmiştir. Sultan II. Selim Türbesi, III. Murad Türbesi, III. Mehmed Türbesi, Şehzadegan Türbesi, Sultan Mustafa ve İbrahim Türbeleri Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 06/08/1981 tarih 4883 sayılı ve 22/05/1981 tarih, 3425 sayılı onayları gereğince bahçesinde bulundukları Ayasofya Müzesi’ne devredilmiştir.

Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 29/08/1996 tarih ve 3503 sayılı Bakanlık Makamından alınan olur ile Şeyh Mustafa Devati Türbesi İstanbul Türbeler Müzesi tarafından ziyarete açılmıştır. 2010 yılında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı sponsorluğunda Topkapı Sarayı Has Ahırlar Sergi Salonunda ilk geçici sergisi açılmıştır.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir