Gezi Parkı Davası’nda Karar Pazartesine Kaldı

İstinaf mahkemesinin beraat kararlarını bozmasının ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen Gezi Parkı davasında bugün karar çıkmadı, duruşma Pazartesi günü saat 10.00’a ertelendi. 

Haber Merkezi / Çağlayan Adliyesi’nde görülen Gezi davasının sekizinci duruşması öncesi Taksim Dayanışması adliye binası önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır” denildi.

Çok sayıda diplomatik temsilci ve uluslararası gözlemcinin takip ettiği duruşmaya Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, CHP’li milletvekilleri Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu, Aykut Erdoğdu, Ali Şeker, HDP’li milletvekilleri Züleyha Gülüm, Garo Paylan ile TİP’li milletvekili Ahmet Şık’ın yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, davanın tek tutuklu sanığı iş insanı Osman Kavala Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, Ali Hakan Altınay, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ayşe Mücella Yapıcı’nın arasında bulunduğu tutuksuz sanıklar da hazır bulundu.

Davada duruşma savcısı celse arasında mütalaasını açıklamış, mütalaada, Osman Kavala ve Ayşe Mücella Yapıcı’nın ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edilirken, 6 sanığın ise ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme’ suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.

Savunmalar başladığında ilk sözü alan Ali Hakan Altınay, “Hukuka aykırı delilleri kabul etmiyorum. Dört yıldır deli saçması bir hikayenin içinde debeleniyoruz” diyerek suçlamaları reddetti. Duruşmada, Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman ortak savunma yaptı. İlk olarak Yapıcı’nın okuduğu ortak savunmada,”Gezi Direnişi bu ülke tarihinin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketi. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır Gezi. Milyonlarca insanı haftalarca insanı sokağa dökecek tek güç, halkın kendi iradesidir” ifadeleri yer aldı.

Ortak savunmada, Taksim Dayanışması’nın Gezi Parkı eylemleri sürecinden tüm yetkililere yurttaşların talep ve beklentilerini iletmek ve kamu idaresine yükümlülüklerini hatırlatmak üzere diyalog kurmaya çabaladığı belirtilerek, “İstanbul valisinden büyükşehir belediye başkanına, başbakan yardımcısından başbakana ve cumhurbaşkanına kadar tüm yetkililere bu talepler iletilirken demokratik kamuoyu yaratmak amacıyla kararlı, ısrarlı ama her zaman barışçıl etkinliklere çağrı yapıldı” denildi. Hem iddianame hem de mütalaanın akla ve vicdana sığmadığını savunan Yapıcı, Atalay ve Kahraman, “Gezi direnişi fon ile para ile açıklanamaz, Gezi süresince tüm ihtiyaçlar imece usulü karşılandı. Provokatif müdahalelere kolluğu sevk ve idare eden tüm şeflerin Fethullahçı çete mensubu olduğunu daha sonra hep birlikte öğrenmedik mi” diye konuştu.

“İddianame bir senaryo olsa çekilemez bulurdum”

Dava kapsamında yargılanan sinemacı Çiğdem Mater Utku, “Çekmediğim bir filmle dosyaya dahil edildim. Yapılmamış bir filmle hükümeti zor durumda bırakmak mümkün değil. Belgesel çekilmiş olsaydı da düşünceyi açıklama ve yayma kapsamında suç teşkil etmeyecekti. Sinemacı olarak çok fazla senaryo okudum. Bu iddianame beni en çok şaşırtan metinlerden biri oldu. Yapımcı olarak bir senaryo olsa çekilemez bulurdum” dedi ve beraatini talep etti. Mine Özerden ise Gezi Parkı eylemleri için iddianamede dillendirilen fon iddialarına ilişkin, “Gezi’yi fonlamak için aracı olduğum iddiasını hakaret addederim” dedi. Yiğit Ali Ekmekçi ise “Akla ve mantığa aykırı girişimlere son vermenizi talep ediyorum” diye konuştu.

Son olarak duruşmaya SEGBİS aracılığıyla bağlanarak söz alan tutuklu iş insanı Osman Kavala, “Soyut gerekçelerle tutukluluğumun sürdürülmesi sebebiyle artık savunma yapmamaya karar vermiştim. Ancak davada karara gitmek yönünde bir irade olduğunu görüyorum. Alınacak karara etki edeceğini düşünmesem de kamuoyuna saygı gereği açıklamalar yapacağım” dedi.

Kavala, “AİHM kararının ardından davanın hızla karara bağlanmasına karar verildi. Gerekçesiz birleştirilen dosyalar ayrıldı. İkinci iddianamenin kullanım süresi sona erdi. İkinci iddianame benim tutuklanmam için hazırlanmıştı. Gezi protestoları kamuoyunun gözü önünde gerçekleştiğinden o dönem bu protestoların bir darbe girişimi olduğuna yönelik komplo teorisi tutmadı, hükümet de bu komployu benimsemedi. Yoksa Başbakan kendisini devirmek isteyenlerle görüşür müydü? Keza George Soros da 2015’te Türkiye’ye geldiğinde hükümet yetkilileri ile görüşmüştü” diye konuştu.

Kavala savunmasında ayrıca şu ifadelere yer verdi: “Gezi’nin dışarıdan yönetildiğine dair delil gösterilemedi. 80 ile yayılan protestoları yönlendirdiğim iddiası akla uygun değildir, sadece poğaça ve eczaneden alınmış maskelerle gittiğim Gezi’nin maddi ihtiyaçlarını karşıladığım iddiası saçmalıktır.

“Türkiye’yi ziyaretinde vakfın çalışmalarını değerlendirdiği toplantılar dışında Soros ile hiçbir irtibatım yok. Benim dışımda hiçbir vakıf üyesiyle konuşmuş olmaması, Soros’un sanıklar arasında olmaması, bu iddiaları yazanların da iddialara inanmadığını gösteriyor.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir