Derya Çolpan Kimdir? Hayatı, Eserleri

25 Nisan 1967 yılında Aydın’da dünyaya gelen Derya Çolpan’ın asıl adı Derya Yaylı’dır. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra başladığı Kuleli Askeri Lisesini 1985 yılında bitirdi. Üniversite öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümününde tamamladı.

Haber Merkezi / 1989 yılında buradan mezun olduktan sonra Maltepe Askeri Lisesinde İngilizce öğretmeni olarak çalıştı. İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesinde başladığı yüksek lisans öğrenimini 1995 yılında tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkçe Eğitimi Anabilim Dalında başladığı doktora eğitimini “Göreve Dayalı Öğrenme Yönteminin Türkçe’nin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Uygulanması ve Bu Uygulamaya İlişkin Öğrenci Görüşleri” adlı teziyle tamamlayarak 2004 yılında doktor unvanını aldı.

Yaylı; 1993-2006 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunda okutman, 2003-2005 yılları arasında da Vilnus Üniversitesi Filoloji Bölümünde okutman olarak görev yaptı ve 2006’da Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalına yardımcı doçent olarak atandı. 2011’de doçent, 2017’de profesör unvanını aldı.

Evli ve bir çocuk babası olan Yaylı, Denizli’de hâlen bu görevinin yanı sıra edebiyatla ilgili çalışmalarını da sürdürmektedir. Şiirle ilgilenen sanatçı doksanlı yıllarda; Ses Sözden Eksilince (1997) ile 1996 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü, 1996 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü ve 1996 Sabri Altınel Şiir Ödülü gibi ödüllerin sahibi olmuştur. 1997 Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü Enver Ercan ile paylaşmış ve Kırık Su Saati (2003) ile İsviçre Hastanesi Sanat- Edebiyat Ödülleri 2002-2003 Şiir Yarışması Jüri Özel Ödülü’nü almıştır.

Sanatçı yazı hayatına şiirle başlamış ve edebiyat dünyasında “Derya Çolpan” imzasını kullanmıştır. İlk şiiri 1993’te Varlık dergisinde yayımlanan sanatçı bu tarihten sonra kaleme aldıklarını; Yeni Biçem, Sombahar, İnsan, Düşlem, Bahçe ve kitap-lık gibi süreli yayınlarda belli aralıklarla yayımlamayı sürdürmüştür. Şiiri “Kendine ait bir dil ya da söylem kullanması, müzik ve sesle yakın ilişki içinde bulunması ve estetik bir etkileme gücünün olması herkes tarafından kabul edilebilecek özelliklerdir.

İnsan günlük konuşma dilinin yanı sıra özellikle değiştirebileceği ya da yansıtabileceğini düşündüğü doğayı etkilemek için bir büyü dili oluşturmuştu. Bu dilin ritmik özellikleri şiir dilinin öncülü olarak algılanabilir. Platon da şiiri tanımlarken ‘büyülü söz’ ifadesini kullanmıştır.” şeklinde kendince tanımlar. Şairin misyonunu da “Şair kendi toplumunda düşünen, güzel söz söyleyen ve sözü dinlenen bir kişi olarak kabul ve saygı görmüştür.

Şairin toplumdaki işlevi ilkel çağlarda daha keskin çizgilerle belirlenmiş iken günümüzde belirli bir şair rolünden söz etmek daha zordur. Bunun nedeni düşüncenin ve sözün yerini alan yeni değerlerdir diyebiliriz.” cümleleriyle dile getirmiştir. Çocukluk özlemi, anne-baba sevgisi, tabiattaki varlıklar ve mekânın ruhu gibi konuları şiirlerinde ince duyarlılığıyla dizelere yansıtmıştır. Ses Sözden Eksilince (1997) adını verdiği ilk şiir kitabı ve aldığı ödüllerle adını duyuran sanatçının kendi sesini bulması Kırık Su Saati (2003) ile olmuştur. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir