Demirtaş’a ‘Üst Araması Dayatması’ndan Vazgeçildi

Selahattin Demirtaş’ın avukatı Ramazan Demir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Demirtaş’a yönelik Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla başlatılan üst araması dayatmasının sona erdiğini ifade etti.

Haber Merkezi / Cezaevi görevlileri, Selahattin Demirtaş’tan görüşe çıkacağı sırada ayakkabılarını çıkartmasını istemiş (üst araması dayatması), Demirtaş’ta bunun üzerin, aile, milletvekili ve avukat görüşlerine çıkmayacağını duyurmuştu.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yönelik Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla başlatılan üst araması dayatması sona erdi.

Demirtaş’ın avukatlarından Ramazan Demir, Demirtaş Savunma Grubu adına yazılan metni sosyal medyadan paylaştı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Müvekkilimiz Sayın Selahattin Demirtaş’a avukat görüşü öncesi ve sonrası dayatılan ayakkabı çıkarma şeklindeki hukuksuzluktan, yapılan görüşmeler sonucu vazgeçilmiştir.

Konuya gösterilen duyarlılık ve verilen destek için herkese teşekkür ediyor, müvekkilimiz Sayın Demirtaş’ın selamlarını iletiyoruz.”

Ne olmuştu?

Demirtaş’ın avukatı Ramazan Demir, dün yaptığı açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla onur kırıcı üst arama dayatmasına maruz bırakıldığı belirtilerek, “Sayın Demirtaş’ın görüş için odadan her çıkış ve girişinde, kameraların önünde ayakkabılarını çıkarması dayatılmaktadır” demişti.

“Sayın Demirtaş, bu uygulamayı onur kırıcı bir zorbalık olarak tanımladığını ve asla kabul etmeyeceğini belirterek bundan böyle aile, avukat ve milletvekili görüşlerine çıkmayacağını ifade etmektedir” sözlerinin yer aldığı açıklama şöyle son bulmuştu:

“Konuyla ilgili, DEM Parti Genel Merkezi de acilen bilgilendirilmiştir. Parti yetkilileri, Adalet Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunarak bu onur kırıcı dayatmadan derhal vazgeçilmesini isteyecektir.”

Demirtaş’a yönelik dayatmaya DEM Parti bir açıklama ile tepki göstermişti. DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:

“Edirne Cezaevi’nde hukuksuz şekilde rehin tutulan yoldaşımız Selahattin Demirtaş’a, görüşlere gidip gelirken onur kırıcı üst araması uygulamasının dayatılmaya başlandığı avukatları tarafından kamuoyuna duyurulmuştur.

Demirtaş’a yönelik bu onur kırıcı ve hukuksuz dayatmayı reddediyoruz. Seçim çalışmalarımızın engellenmesini de amaçlayan cezaevlerindeki artan bu baskıların sorumluluğunun Adalet Bakanlığı ve iktidarda olduğunu ifade ediyoruz.

DEM Parti olarak, seçim çalışmalarımızı seçilmişlerimizin ve tutsak arkadaşlarımızın da katıldığı bir kampanyayla yürütmekteyiz. Seçim çalışmaları başladığından bu yana halkımızın her alanda partisini sahiplenmesi karşısında siyasi acziyet yaşayan iktidar her türlü hukuksuzluğu devreye koymaktadır. Ancak bilinmelidir ki insanlık onuruna aykırı olan bu hukuksuzluklar ile DEM Parti durdurulamaz.

Demirtaş’a ve cezaevlerindeki arkadaşlarımıza karşı artan insanlık dışı uygulamaların bir an önce son bulması çağrısı yapıyoruz. Demokratik muhalefeti ve kamuoyunu da bu hukuksuzluklara karşı çıkmaya ve birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.”

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Konut Satışları Yüzde 17,3 Arttı

Türkiye genelinde konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,3 artarak 93 bin 902 oldu. Konut satışlarında İstanbul 16 bin 344 konut satışı ve yüzde 17,4 ile en yüksek paya sahip oldu.

Haber Merkezi / Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 300 konut satışı ve yüzde 8,8 pay ile Ankara, 5 bin 168 konut satışı ve yüzde 5,5 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 18 konut ile Ardahan, 45 konut ile Tunceli ve 51 konut ile Bayburt oldu.

Yabancılara yapılan konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,9 azalarak bin 846 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 691 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla 659 konut satışı ile Antalya ve 151 konut satışı ile Mersin izledi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Konut Satış İstatistikleri Şubat 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Türkiye genelinde konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,3 artarak 93 bin 902 oldu. Konut satışlarında İstanbul 16 bin 344 konut satışı ve yüzde 17,4 ile en yüksek paya sahip oldu.

Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 300 konut satışı ve yüzde 8,8 pay ile Ankara, 5 bin 168 konut satışı ve yüzde 5,5 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 18 konut ile Ardahan, 45 konut ile Tunceli ve 51 konut ile Bayburt oldu.

Konut satışları Ocak – Şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,0 azalışla 174 bin 210 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49,1 azalış göstererek 8 bin 827 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 9,4 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 56,1 azalışla 14 bin 742 oldu.

Şubat ayındaki ipotekli satışların 2 bin 60’ı, Ocak – Şubat dönemindeki ipotekli satışların ise 3 bin 464’ü ilk el satış olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde diğer konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35,7 artarak 85 bin 75 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 90,6 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,6 artışla 159 bin 468 oldu.

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,8 artarak 28 bin 594 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 30,5 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,6 artışla 53 bin 857 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,5 artış göstererek 65 bin 308 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 69,5 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,0 azalışla 120 bin 353 olarak gerçekleşti.

İlk sırada Rusya var

Yabancılara yapılan konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,9 azalarak bin 846 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 2,0 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 691 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla 659 konut satışı ile Antalya ve 151 konut satışı ile Mersin izledi.

Yabancılara yapılan konut satışları Ocak – Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 48,0 azalarak 3 bin 907 oldu. Şubat ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den 395 konut satın aldı. Rusya Federasyonu vatandaşlarını sırasıyla 200 konut ile İran, 112 konut ile Irak ve 105 konut ile Ukrayna vatandaşları izledi.

Paylaşın

Dikkat Çeken Rapor: Türkiye’de Milyonlar Kirli Hava Soluyor

Hava Kalitesi İzleme Raporu’na göre, Türkiye’nin birçok kentinde hava kirliliği yaşanıyor. Türkiye’de havası en kirli illerin başında metreküpte 125 mikrogram ortalama değerle Kahramanmaraş geliyor.

Partiküler maddenin esas kaynakları fabrikalar, enerji tesisleri, yakma tesisleri, inşaat faaliyetleri, yangınlar ve rüzgâr olarak sıralanıyor. Partiküllerin boyutu aerodinamik çapları 2,5 mikrometreden (μm) küçük olanlar PM2,5 ve 10 mikrometreden küçük olanlar PM10 olarak tanımlanırken, bu partiküller solunum sisteminde depolanabiliyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2023 yılına ait Hava Kalitesi İzleme Raporu’nu açıkladı.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’in aktardığına göre; raporda Türkiye’de ölçüm yapılan istasyonların yarıdan fazlasında partikül madde kirleticisi (PM10) için ulusal limit değer aşıldığı belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) limit değeri açısından ise hava kalitesi iyi olan sadece 7 istasyon bulunuyor.

Bakanlığın verileri hava kalitesinde alarm zillerinin çaldığını gösterse de durum bundan da kötü olabilir.

Rapora göre mevcut 20 istasyonda hiç PM10 ölçümü yapılmazken, çalıştırılan istasyonların dörtte birinden yüzde 90’ın altında veri alındı. Hangi istasyonun kaç gün çalıştırıldığı ise bilinmiyor.

Partikül madde nedir?

Partiküler maddenin esas kaynakları fabrikalar, enerji tesisleri, yakma tesisleri, inşaat faaliyetleri, yangınlar ve rüzgâr olarak sıralanıyor. Partiküllerin boyutu aerodinamik çapları 2,5 mikrometreden (μm) küçük olanlar PM2,5 ve 10 mikrometreden küçük olanlar PM10 olarak tanımlanırken, bu partiküller solunum sisteminde depolanabiliyor.

Türkiye’de PM10 için yıllık ortalama limit değer bir metreküpte 40 mikrogram (µg m-3) iken Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu değer 15.

Dünya Sağlık Örgütü, PM2,5 için ise yıllık ortalama metreküpte 5 mikrogram limit değer belirlerken, Türkiye’de bu partikül madde için Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nde belirlenen herhangi bir ulusal limit bulunmuyor.

Çevre, Şehirlik ve İklim Değişikliği Bakanlığının Hava Kalitesi İzleme Raporu’na göre PM10 ölçülen 324 istasyonun 20’sinden veri alınamazken kalan 304 istasyonun 157’sinde yıllık ulusal limit değer aşıldı. 76 istasyondan ise yüzde 90’ın altında veri alınabildi.

Geçen yılın PM10 ölçümlerine göre Türkiye’de havası en kirli illerin başında metreküpte 125 mikrogram ortalama değerle Kahramanmaraş geliyor.

Paylaşın

Altın Fiyatlarında Yükseliş Sürecek Mi? JP Morgan’dan Dikkat Çeken Tahmin

JPMorgan Chase Küresel Emtia Araştırma Başkanı Natasha Kaneva, külçe altının tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2 bin 195,15 dolara ulaşmasının ardından “2 bin 500 doların bir olasılık olduğuna inanıyoruz. Çünkü piyasa aşırı heyecanlanma eğiliminde” dedi.

Geçen haftanın son işlem gününde 2 bin 195 doların üzerine çıkarak zirve yapan altının ons fiyatı ise bu sabah saatlerinde dünkü kapanışının yüzde 0,1 altında 2 bin 72 dolardan alıcı buluyor. Gram altın, 2 bin 240 TL civarında alıcı bulurken çeyrek altın, 3 bin 732 liradan satılıyor.

Altın fiyatlarının tarihi zirveye yakın seyrettiği sırada ABD merkezli yatırım bankası JPMorgan Chase Küresel Emtia Araştırma Başkanı Natasha Kaneva, altın fiyatının bu yıl ons başına 2 bin 500 dolara ulaşabileceğini belirtti.

Kaneva’ya göre JPMorgan için altın, emtia piyasalarında 1 numaralı tercih oldu ve bankanın küresel emtia araştırma başkanına göre altın fiyatı bu yıl ons başına 2 bin 500 dolara ulaşma potansiyeline sahip.

Natasha Kaneva, Bloomberg TV’ye verdiği bir röportajında, külçe altının cuma günü tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2 bin 195,15 dolara ulaşmasının ardından “2 bin 500 doların bir olasılık olduğuna inanıyoruz. Çünkü piyasa aşırı heyecanlanma eğiliminde” dedi.

Natasha Kaneva, bu fiyat hedefine ulaşmak için “enflasyonda ve istihdam rakamlarında ılımlılığın devam ettiğinin ve Fed’in gerçekten kesintiye gittiğinin teyit edilmesine ihtiyacımız var” diye konuştu.

Para piyasalarında, Fed’in 19-20 Mart’ta gerçekleştireceği para politikası toplantısının altın fiyatları için kritik öneme sahip olduğu düşünülüyor. Fed’in faizi sabit bırakacağına kesin gözüyle bakılırken, Banka’nın faiz indirimine başlama ihtimali mayısta yüzde 10 ve haziranda yüzde 69 ile fiyatlanıyor.

Geçen haftanın son işlem gününde 2 bin 195 doların üzerine çıkarak zirve yapan altının ons fiyatı ise bu sabah saatlerinde dünkü kapanışının yüzde 0,1 altında 2 bin 72 dolardan alıcı buluyor. Gram altın, 2 bin 240 TL civarında alıcı bulurken çeyrek altın, 3 bin 732 liradan satılıyor.

(Kaynak: BloombergHT)

Paylaşın

Bilinmeyen Bir Şey Evrenin Genişleme Hızını Değiştiriyor!

Evreni ve fizik yasalarını yanlış anlamış olabiliriz ya da ölçümler yanlış olabilir. Bilim insanları, evrenin genişleme hızını etkileyen, bizim farkında olmadığımız bir şeyin olduğunu öne sürüyor.

Evrenin genişlemesi, gözlemlenebilir evrenin kütleçekimsel olarak bağlı olmayan herhangi iki parçası arasındaki mesafenin zamanla artması olarak tanımlanmaktadır.

Independent Türkçe’nin aktardığına göre; Bilim insanları, bir şeyin evrenin genişleme hızını değiştirdiğini söylüyor.

Araştırmacılar onlarca yıldır “Hubble sabitini”, yani kozmosun genişleme hızını ölçmeye çalışıyor. Ancak bu ölçümler daha hassas hale geldikçe netlikleri de azalıyor: Genişlemeyi farklı yollarla ölçmek, farklı sonuçlar veriyor.

Bilim insanları bunun neden kaynaklanabileceği bilmiyor. Evreni ve fizik kurallarını yanlış anlamış olabiliriz ya da ölçümler hatalı olabilir.

Öte yandan araştırmacılar halihazırda James Webb Uzay Teleskobu’nu (JWST) Hubble Uzay Teleskobu’yla birlikte kullanarak ölçümlerin doğruluğuna dair şüpheleri ortadan kaldırmaya çalışıyor. Görünüşe göre araştırmacılar ölçümlerin doğru olduğunu ve evrenin genişleme hızını etkileyen, bizim farkına varmadığımız bir şeyler olduğunu öne sürüyor.

Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversitesi’nde fizikçi olan Adam Riess, “Ölçüm hataları giderildiğinde geriye evreni yanlış anladığımız gibi gerçek ve heyecan verici bir olasılık kalıyor” diyor.

Artık Hubble’ın gözlemlediği tüm aralığı kapsıyoruz ve ölçüm hatasının Hubble Gerilimi’ne neden olduğu ihtimalini çok yüksek güvenilirlikle eleyebiliriz.

2023’te Hubble’ın gözlemlerini teyit etmek için Webb teleskobunu kullanan bilim insanları, ölçümlerin doğru olduğuna işaret etmişti. Fakat başkaları, mesafe arttıkça kullandığımız ölçümlerin doğruluğu azalıyorsa bu çalışmada bir kusur olabileceğini öne sürmüştü.

Yeni çalışmada araştırmacılar Webb ve Hubble gözlemlerini, “her iki dünyanın da en iyisini” elde etmek için birleştirdi. Bu ölçümlerin daha uzakta bile güvenilirliğini koruduğunu belirtiyorlar.

Paylaşın

HSCB, Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Beklentisini Yüzde 49,4’e Yükseltti

Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSCB, Türkiye için 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 47,9’dan yüzde 49,4 seviyesine yükseltti. 2025 enflasyon beklentisi ise yüzde 29 seviyesinde kaldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son enflasyon raporunda 2024 yıl sonu beklentisi yüzde 36 olarak belirlenmişti.

Seçimlerden sonra politikada büyük bir değişiklik öngörmeyen Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSBC, Türkiye ile ilgili enflasyon beklentisini revize etti.

Bloomberg HT’de yer alan habere göre, HSBC CEEMEA Ekonomisti Melis Metiner’in hazırladığı 14 Mart tarihli notuna göre banka 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 47,9’dan yüzde 49,4 seviyesine yükseltti. 2025 enflasyon beklentisi ise yüzde 29 seviyesinde kaldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son enflasyon raporunda 2024 yıl sonu beklentisi yüzde 36 olarak belirlenmişti.

HSBC, 2024 yılına ilişkin politika faiziyle ilgili beklentisini yüzde 45’te tutarken, artış olasılığına da dikkat çekti. Banka, enflasyon tahminleri dikkate alındığında faiz indirimlerinin ancak 2025 yılının ilk çeyreğinde yapılabilmesi için alan olduğunu belirtti.

Ekonomide yumuşak inişin öncelik olmaya devam edeceğini öngören HSBC, “Bu da dengesizliklerin yavaş düzeleceği anlamına geliyor. Daha fazla sıkılaştırma ekonominin daha hızlı bir şekilde soğutulmasına yardımcı olacaktır, ancak daha kademeli bir yaklaşım beklemeye devam ediyoruz” dedi.

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı almıştı.

Para Politikası Kurulu (PPK) beklenti anketine katılan ekonomistler, politika faizinin bugünkü toplantıda yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyordu.

Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye’de politika faizi yüzde 8,50’ydi. Seçimler sonrası ise Haziran ayından bu yana parasal sıkılaşma politikalarının sonucu olarak Merkez Bankası politika faizini 3650 baz puan yükseltti.

TCMB’nin uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var.

Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Hizmet Enflasyonu 0,6 Arttı

Hizmet enflasyonu, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,3 azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,6 arttı. Fiyat artışları en yüksek mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler sektöründe yaşandı.

Haber Merkezi / En düşük fiyat artışları ise ulaştırma ve depolama hizmetleri sektöründe yaşandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hizmet Üretim Endeksi Ocak 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Hizmet üretim endeksi ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,6 arttı.

Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 0,6 arttı, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 1,1 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri yüzde 4,9 arttı, gayrimenkul hizmetleri yüzde 8,6 azaldı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler yüzde 6,0 arttı, idari ve destek hizmetleri ise yüzde 3,5 arttı.

Hizmet üretim endeksi ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,3 azaldı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 7,2 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 0,7 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri yüzde 3,4 arttı, gayrimenkul hizmetleri yüzde 0,4 azaldı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler yüzde 4,1 arttı, idari ve destek hizmetleri ise yüzde 1,4 arttı.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan ‘Murat Kurum’ Yorumu: Mutlak İtaat Kriterine Uyan Aday

Murat Kurum’un İstanbul adaylığını değerlendiren Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, “İstanbul’u hiç tanımayan birini İstanbul’a aday yapmak şu demek ‘Ben nasıl olsa kazanacağım, bari bana bir gün ‘hayır’ demeyecek biri olsun. Murat Kurum ismi mutlak itaat kriterine uyan ama seçim kazanabilme şansı zayıf bir isim” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Halk TV ekranlarında yayımlanan ‘Sözüm Var‘ programına katıldı. 31 Mart Yerel Seçimleri yaklaşırken siyaset gündemine dair değerlendirmeler yapan Davutoğlu, AK Parti’nin İBB başkanı adayı Murat Kurum‘a ilişkin dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu açıklamalarında şu ifadeleri kullandı: “AKP’nin yaptığı aday tercihleri nedeniyle kazanma olasılıklarını çok düşük görüyorum. Bana AKP’den kim aday olur diye sorulmuştu, ben de kendi rant hesaplarına karşı ‘hayır’ diyemeyeceği zayıf bir adayı çıkarabileceğini belirtmiştim.

Erdoğan bu seçimi kaybederse 29 Mayıs’ın psikolojisi nedeniyle kaybedecek. ‘Ben ne olursa olsun kazanırım’ düşüncesi Erdoğan’ı bu noktaya itti. Kanal İstanbul’da dahil olmak üzere İstanbul’la ilgili kendi talimatlarının dışına hiç çıkmayacak bir adaya yöneltti. Murat Kurum böyle bir aday. İkisi de bürokratlarımdı çok iyi tanırım.

“Murat Kurum mutlak itaat kriterine uyan adaydı”

Ergun Bey olmuş olsa, İstanbul için daha rasyonel bir tercihti. Buna yöneltti. İstanbul’u hiç tanımayan birini İstanbul’a aday yapmak şu demek ‘Ben nasıl olsa kazanacağım, bari bana bir gün ‘hayır’ demeyecek biri olsun. Murat Kurum ismi mutlak itaat kriterine uyan ama seçim kazanabilme şansı zayıf bir isim. Bu tartışmanın içinde yer almamak için biz aday göstermedik.”

Paylaşın

DEM Parti İstanbul Adayı Beştaş: Çekileceğim Bir Yarışa Girmem

Katıldığı bir televizyon programında yerel seçimlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan DEM Parti İstanbul adayı Meral Danış Beştaş, çekilip çekilmeyeceğine ilişkin, “Çekilmeyeceğim. Çekileceğim bir yarışa girmem” dedi.

Meral Danış Beştaş, DEM Parti seçmeninin bir bölümünün Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğine yönelik iddialara ilişkin; “Dördüncü hafta İstanbul’dayım. Sahadayız. Hakikaten herhangi bir kayışı gözlemlemedim” ifadelerini kullandı.

Beştaş, büyükşehirlerde aday çıkarma tartışmalarına ilişkin 2019’u işaret ederek, “O dönem için stratejik karar aldık. Bu döneme gelince sonuçta kararımız bu. Normale döndük” dedi. Beştaş, AKP seçmeninin memnuniyetsizliği gördüklerini belirterek, “Muhafazakâr seçmende iktidara büyük tepki var. Erzurum’da da, Diyarbakır’da da, Mardin’de de görüyorum” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı ve Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, HaberTürk canlı yayınında soruları yanıtladı. Meral Danış Beştaş’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Biz 2019’da bir defaya mahsus karar aldık. O her zaman ilelebet karar değil neticede. Demokrasinin önünü açmak için karar aldık. Kaybettirmek, kazandırmak üzerine bir stratejik yaklaşımdı. Dönemsel atmosferi, siyasal durumu, mevcut tıkanıklığı, kurullarımızın çok yoğun tartışmalarıyla böyle bir karar aldık. Bugün bir parti olarak seçime girme karar aldık. Aslolan partilerin yarışmasıdır. O bir istisnaydı. O dönem için stratejik karar aldık.

Çokça bizsiz biz tartışılıyor. Şimdi yasal kıskaçtan dolayı ismimiz değişti. DEM Parti her gün kesintisiz yaygın medya tarafından konuşuluyor. En fazla ‘DEM Parti kime kazandıracak, kime kaybettirecek, iktidarla mı anlaştı?’ gibi çokça büyük ve yaygın tartışma var. Politik olarak rahatsız edici yönü şu; seçim dönemlerinde partimiz daha çok konuşulur olur. DEM Parti tabii ki Türkiye’nin partisi en çok oyu Kürtlerden alıyor. Kürtler seçim döneminde tartışılıyor. En çok Kürtlerin oyu önemseniyor. Kime oy verecekler meselesi.

Eğer gerçekten birilerini kazandırmak isteseydik aday çıkarmazdık. Söz konusu olan Başak ya da Meral değil. Biz kazanmak için yola çıkıyoruz. Oy oranları belli, nasıl olsa kazanamayacaksınız, denilebilir. Bizim için siyaset illa İBB koltuğuna oturmak değil. Bizim için kazanmak şu anda sizinle konuşmak. Bugün Hacıahmet’e gittik, kucaklaştık. Bizim için kazanmak Türkiye’ye hakikati anlatmak. Bu nedenle bu adaylık oldu. Bu soruya en net yanıtı şöyle verebilirim. Sevgili Başak’la benim kıyaslanmam kötü bir şey.

“Kazanmak için yola çıktık”

Dördüncü hafta İstanbul’dayım. Sahadayız. Hakikaten herhangi bir kayışı gözlemlemedim. Seçmenlerimizle uzun uzun konuşabiliyoruz. Hakikaten Türkiye siyasetini izleyen, kimin ne amaçladığını bilen bir yerden bu sorular soruluyor. Çokça yayın yapan kanal var. Biz kazanmak için yola çıktık.

Anket çalışması yaptırmadık, ileriki günlerde düşünebiliriz. Bütün anket firmaları bize çalışıyor. Hiçbir zaman DEM seçmenin oyu tahmin edilemez. Çekilmeyeceğim. Bu konuşuluyor işin kötü tarafı zaman zaman halk arasından da soruluyor. Bir heyhuladır konuşuluyor. Çekilmeyeceğim. Çekileceğim bir yarışa girmem.”

Paylaşın

2023 Yılında Türkiye’de Her 10 Kişiden Biri Sınava Girdi

ÖSYM verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’deki her 10 kişiden biri sınava girdi. 2023 yılında gerçekleştirilen 66 merkezi sınava giren aday sayısı ise 11 milyon 202 bin 784.

ÖSYM (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi), merkezi sınavlara giren adaylardan toplam 1 milyar 162 milyon 231 bin TL başvuru ücreti topladı.

Milyonlarca yurttaşın kamuya memur olarak atanmak, milyonlarca öğrencinin ise üniversiteye yerleşmek amacıyla girdiği merkezi sınavlara giren aday sayısı ve adaylardan toplanan para belli oldu.

Birgün’den Mustafa Bildirici’nin haberine göre; ÖSYM’nin 2023 yılı verileri ile ortaya konulan tablo, “Türkiye bir sınavlar ülkesi haline getirildi” eleştirilerinin haklılığını ortaya koydu.

ÖSYM’nin verilerine göre, 2023 yılında toplam 66 merkezi sınav gerçekleştirildi. Merkezi sınavlara giren aday sayısına yönelik istatistikler, 2023 yılında Türkiye’deki her 10 kişiden birinin sınava girdiğini gösterdi.

2023 yılında gerçekleştirilen 66 merkezi sınava giren aday sayısı, 11 milyon 202 bin 784 ile ifade edildi. ÖSYM, merkezi sınavlara giren adaylardan toplam 1 milyar 162 milyon 231 bin TL başvuru ücreti topladı.

ÖSYM’nin merkezi sınavlardan topladığı başvuru ücretlerinde yıllar itibarıyla yaşanan değişim de dikkati çekti. Buna göre, 2018 yılında 528 milyon 32 bin TL olan ÖSYM’nin sınav geliri, 2019-2023 döneminde yıllara göre şöyle sıralandı:

2019: 546 milyon 25 bin TL
2020: 860 milyon 512 bin TL
2021: 767 milyon 630 bin TL
2022: 1 milyar 490 milyon 314 bin TL
2023: 1 milyar 162 milyon 231 bin TL

Rekor aday YKS’de

Türkiye nüfusunun yüzde 13’ünün bir merkezi sınava girdiğini ortaya koyan verinin, bazı sınav türlerine göre dağılımı ise şöyle kaydedildi:

2023 Dikey Geçiş Sınavı: 464 bin 272 aday
KPSS Genel Kültür-Genel Yetenek: 924 bin 167 aday
KPSS Eğitim Bilimleri: 572 bin 19 aday
YKS TYT: 3 milyon 527 bin 433
YKS AYT: 2 milyon 573 bin 169

Paylaşın