CHP Lideri Özel: Türkiye’yi Kucaklamak İçin Yola Çıkıyoruz…

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere sayılı günler kala, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya hesabından bir tanıtım videosu paylaştı.

CHP Lideri Özgür Özel, “Türkiye’yi kucaklamak için yola çıkıyoruz…” notuyla yayınladığı kısa videoda bir kahvehanedeki televizyonda görülüyor. TV’de Özel’in “Biz Türkiye ittifakıyız, biz Türkiye’yi kucaklıyoruz” sözleri duyuluyor.

Video Özgür Özel’in “Sizden bunun için destek istiyoruz” sözleriyle biterken ekranda “Yakında” yazısı beliriyor.

Paylaşın

60’lardan 5 İkonik Kısa Saç Modeli

60’ların kısa saç modelleri günümüzde dahi tarzını sergilemenin mükemmel bir yolu olarak öne çıkıyor. Sizde, kısa saç modellerinden hoşlanıyorsanız, 60’ların saç modellerinden birini deneyebilirsiniz.

Haber Merkezi / 60’ların asla modası geçmeyen ve size tamamen yeni bir görünüm kazandırabilecek, en iyi 5 kısa saç modelini listeledik:

1:

2:

3:

4:

5:

Paylaşın

Geçmiş Ve Şimdiki Zamanın Kendine Özgü Karışımı: Nessebar

Bulgaristan’ın en çok ziyaret edilen sahil kasabalarından biri olan Nessebar, geçmiş ile modern zamanının kendine özgü bir karışımı. Arkeolojik bulgular Nessebar’ın Tunç Çağı’ndan beri yerleşim alanı olduğunu gösteriyor.

Haber Merkezi / Kuruluş aşamasında Mesambria olarak bilinen şehir, kurucusu Melsas’ın Şehri anlamına gelir. Yunanlılar bölgeyi egemenlik altına aldıktan sonra birçok tapınak, okul ve tiyatro inşa ettiler. Bu dönem, sürekli büyüyen şehrin etrafına devasa duvarların örüldüğü zaman.

Romalılar şehri M.Ö. 72’de fethettiler ve şehrin adını Messemvria olarak değiştirdiler. Roma İmparatorluğu Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etikten sonra Messemvria’da birçok kilise inşa edildi.

Şehir, ilk olarak 812 yılında Krum Han’ın yönetimi altında Bulgaristan’ın bir parçası olmuş ve o dönemde adı Nessebar olarak değiştirildi.

Nessebar’ı 14. yüzyılda egemenlik altına alan Osmanlılar döneminde de şehir gelişimini sürdürdü. Şehirde bu dönemde karakteristik ahşap cephelere sahip birçok ev inşa edildi.

Bu ev tipinin güzel örneklerini bugün Eski Nessebar’da ve şehrin simgelerinden biri olan yel değirmenlerinde görebilirsiniz.

Eski Nessebar sokaklarında dolaşırsanız 12. ve 13. yüzyıldan kalma pek çok kilisenin kalıntılarını görebilirsiniz: Aziz Stephan, Aziz, Vaftizci Yahya ve Aziz Paraskeva gibi…

Nessebar, 1956 yılında mimari ve arkeolojik koruma alanı ilan edildi, 1983 yılında ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi.

Paylaşın

A Milli Kadın Voleybol Takımı’ndan “Erik Dalı” İle Kutlama

Cumhuriyetin 100. yılında kazandıkları başarılarla herkesin gönüllerinde taht kuran ve son olarak olimpiyat oyunlarına katılma hakkı kazan A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın soyunma odasında erik dalı oynarken görüntüleri paylaşıldı.

Haber Merkezi / Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF), o anlara ait görüntüleri, sosyal medya hesabından, “Erik dalı olmadan turnuva sonu olmaz dedik!” notuyla paylaştı.

A Milli Kadın Voleybol Takımı, 2024 Paris Olimpiyatları Elemeleri B Grubu son maçında Belçika’yı 25-14, 25-20 ve 25-21’lik setlerle 3-0 mağlup etti. Filenin Sultanları, aynı zamanda “Dünya Kupası” adıyla oynanan olimpiyat elemelerinde tüm maçlarını kazanan tek takım oldu.

Belçika maçına iyi başlayan Filenin Sultanları, ilk seti 25-14 kazandı. İkinci sette ise rakibini 25-20 mağlup eden Filenin Sultanları, setlerde durumu 2-0’a getirirken gruptaki liderliğini de bu setle garantiledi. A Milli Kadın Voleybol Takımı, son seti 25-21 kazandı.

B Grubu’ndaki daha önceki 5 maçında Brezilya, Belçika, Bulgaristan, Arjantin ve Peru’yu yenmişti. Bu maçta Japonya da ilk yenilgisini almış oldu.

Organizasyonu 21 puanla namağlup zirvede tamamlayan A Milli Kadın Voleybol Takımı, böylece 2023 Dünya Kupası’nı kazandı. Kupayı kaptan Eda Erdem Dündar aldı.

2024 Paris Olimpiyatları’na katılma hakkı elde eden A Milli Kadın Voleybol Takımı, 2023 sezonunu 3 kupayla noktaladı. Üst üste 22. galibiyetine imza atan A Milli Kadın Voleybol Takımı, FIVB Milletler Ligi ve Avrupa Şampiyonası’nda da mutlu sona ulaşmıştı.

Paylaşın

Hadise, Kostümüyle Büyüledi: Ne Desem Az!

Sosyal medyayı aktif kullanan isimlerden olan ve sahne için her daim iddialı sahne kostümler seçen Hadise, son olarak Denizli Açıkhava sahnesinde de giyindiği kostüm ile de dikkat çekti. 

Haber Merkezi / Hadise, o anlara ait fotoğrafları, “Dün akşamki Denizli konserimiz kapıda uzun kuyruklar oluşmasından dolayı geç başlamak zorunda kaldı. Duyduğuma göre Denizli Açıkhava sahnesi nadir zamanlarda bu kadar kalabalık oluyormuş, sevginiz karşısında ne desem az! İyi ki varsınız” notuyla sosyal medya hesabından paylaştı.

Hadise’nin paylaşımları kısa sürede gündem olurken, takipçilerinden binlerce beğeni ve yorum yağdı.

Hadise Açıkgöz

22 Ekim 1985 tarihinde Belçika’da dünyaya gelmiş olan Hadise Açıkgöz, aslen Sivaslı olan bir Türk söz yazarı ve şarkıcıdır. Idool 2003 yarışmasına katılmasının ardından yarışmayı kazanamamış olmasına rağmen albüm teklifi almayı başarmıştır.

2005 yılında ise ilk albümü olan Sweat’te bulunan Stir Me Up şarkısıyla hem Türkiye’de hem de Belçika’da önemli bir popülarite kazanmıştır. Daha sonra Türkiye’ye yerleşerek ikinci albüm olarak Hadise’yi dinleyiciyle buluşturmuştur.

Bu albümde yer alan ‘Deli Oğlan’ isimli şarkısıyla ülkede tanınmıştır. Hemen ardından 2009 yılında Eurovision yarışmasında ülkemizi temsil edip önemli başarılara imza atmıştır. Tüm albümleri ve şarkılarıyla dünya çapında tanınan bir isim olan Hadise, 169 cm boyunda.

Paylaşın

Kim Kardashian Bir Kez Daha Kıvrımlarını Sergiledi

Sosyal hayatında yarattığı sansasyonlarla magazin figürü haline gelen realite TV yıldızı Kim Kardashian, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla dikkatleri bir kez daha üzerine çekti.

Haber Merkezi / Tenis kortunda çıplak ayakla çekilmiş fotoğrafını paylaşan Kim Kardashian, vücudunu yağlayarak her zamanki gibi kıvrımlarını öne çıkardı. Kim’in paylaşımları kısa süre içerisinde olay olurken, takipçileri de paylaşımları yorum ve beğeni yağmuruna tuttu.

21 Ekim 1980 tarihinde doğan Kim Kardashian’ın gerçek adı Kimberly Noel Kardashian’dır. Los Angeles’ta doğan Kardashian baba tarafından Ermeni, anne tarafından Hollanda ve İskoç asıllıdır.

Kim Kardashian, E kanalında yayınlanan Keeping Up with the Kardashians ve Kourtney and Kim Take New York adlı reality showlar ile bilinir.

Bir dönem prodüktörlük, mankenlik, şarkıcılık, oyunculuk ve stilistlik yapmıştır. İş insanı kimliğiyle dikkatleri çeken Kardashian kendi adını taşıyan birçok parfüm çıkarttı. Amerikan ABC kanalında yayınlanan Dancing With the Stars (Yıldızlarla Dans) adlı televizyon formatında yarıştı.

America’s Next Top Model (Amerikanın Gelecek/Yeni Top Modeli-Amerika Top Modelini Arıyor) adlı programda konuk jüri üyeliği yaptı. 2010 yılında ise kız kardeşleri Kourtney ve Khloe ile “Kardashian Konfidential” adında otobiyografi türünde bir kitap yayımladı.

2012 Nisan ayından beri Kanye West ile beraber olan Kardashian 15 Haziran 2013 günü Cedars-Sinai Medical Hastanesinde kızları North West’i dünyaya getirdi. 21 Ekim 2013’te, Kardashian’ın 33. doğum gününde nişanlanan çift 24 Mayıs 2014 tarihinde İtalya’nın Floransa kentinde evlendi.

Oğulları Saint West, 5 Aralık 2015’te doğdu. Doktorların ikinci hamileliğinden sonra hamile kalmamasını önermesi üzerine çiftin üçüncü çocuğu Chicago 15 Ocak 2018 yılında ve dördüncü çocuğu Psalm 9 Mayıs 2019 tarihinde taşıyıcı anne aracılığıyla dünyaya geldi. Kardashian, dört çocuğunun babası Kanye West’ten 2021 yılında boşandı.

Paylaşın

Bilim İnsanları, Dünya’nın Ürkütücü Sonunu Canlandırdı

Güneş ömrünü tamamladığında şimdiki boyutunun çok ötesine geçerek şişecek. Dünya’daki okyanuslar kaynarken, nihayetinde yıldız, gezegeni ve kalabilecek son yaşam kırıntılarını da yutacak.

Üstelik Dünya yutulduktan sonra da Güneş şişmeye devam edecek. Yıldız yaklaşık 7,59 milyar yıl içinde tam gelişmiş bir kırmızı dev haline geldiğinde yarıçapı, şimdikinin 256 katına ulaşmış olacak.

Aralarında Avrupa Güney Gözlemevi’nin (ESO) de yer aldığı birçok kurumdan bilim insanları ve tasarımcılar, Güneş’in son günlerinde nasıl görüneceğine dair önemli ipuçları veren videolar servis ediyor.

Şimdiye dek yapılan araştırmalar ve ömrünün sonlarına gelmiş Güneş benzeri yıldızlardan toplanan veriler doğrultusunda hazırlanan bu canlandırmalar, aynı zamanda Dünya’nın nasıl yok olacağını da dehşetengiz biçimde gözler önüne seriyor.

Buna göre birkaç milyar yıl içinde Dünya yok olmaya başlayacak. Güneş ömrünü tamamladığında şimdiki boyutunun çok ötesine geçerek şişecek. Yıldızlar bu aşamada “kırmızı dev” adını alıyor.

Dünya’daki okyanuslar kaynarken, nihayetinde yıldız, gezegeni ve kalabilecek son yaşam kırıntılarını da yutacak. Üstelik Dünya yutulduktan sonra da Güneş şişmeye devam edecek.

Yıldız yaklaşık 7,59 milyar yıl içinde tam gelişmiş bir kırmızı dev haline geldiğinde yarıçapı, şimdikinin 256 katına ulaşmış olacak.

ESO’nun YouTube kanalında yayımlanan bir videoda, Güneş’in bu devasa boyutlara nasıl ulaşacağı ayrıntılı biçimde gösteriliyor. Videoda Dünya’nın konumu değişmezken, Güneş’in giderek büyüdüğü ve gezegene hızla yaklaştığı, sonunda da onu içine yuttuğu görülüyor.

Bu gerçekleştiğinde Güneş Sistemi’nin halihazırda Dünya’yı kapsayan yaşanabilir bölgesi de çok daha uzağa kaymış olacak.

Bilim insanları o gün geldiğinde sistemin yaşanabilir bölgesinin Kuiper Kuşağı olabileceğini düşünüyor. Güneş Sistemi’nin uzak kenarında yer alan bu kuşak, uzay kayaları ve cüce gezegenlerden oluşuyor. Bu da Dünya’nın yok olmasının ardından bu kayalık cisimlerde hayatın var olabileceği anlamına geliyor.

Coconut ScienceLab adlı YouTube kanalında yayımlanan bir diğer videodaysa Güneş’in genişlemesi, yörüngesinde dönen diğer gezegenlerle birlikte resmediliyor.

Öte yandan Güneş, bir gün kırmızı dev evresini aşıp çok daha kararlı olan ve hiç rüzgar yaymayan beyaz bir cüceye dönüşecek. İşte bu noktada sistemdeki bir gezegenin hayatta kalmasının mümkün olabileceği düşünülüyor.

Zira bilim insanları, beyaz cüce yıldızların, yörüngelerinde yaşanabilir gezegenlere ev sahipliği yapabileceğini düşünüyor. Ancak bu gezegenlerin, kırmızı dev evresinden sonra ortaya çıkması gerekiyor. Diğer bir deyişle Dünya’nın beyaz cüceye dönüşen Güneş’in etrafında dönmeye devam etmesi mümkün görünmüyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Salma Hayek Yine Adından Söz Ettirdi

Gün Batımından Şafağa, Vahşi Vahşi Batı, Desperado ve Dogma gibi filmlerle hafızalara kazınan Salma Hayek, tatil pozlarıyla adından söz ettirdi. Hayek “Hayatta olduğum için çok mutluyum” dedi.

Haber Merkezi / 26 milyondan fazla takipçisi bulunan Salma Hayek, 57. yaş gününü kutlarken plajda minik kırmızı bikinisiyle poz verdi. ‘Hayatta olduğum için çok mutluyum ve tüm nimetler için çok minnettarım’ diyerek seksi slayt gösterisinin başlatan Hayek devamında ise şunları söyledi:

“Sevgili ailem, değerli arkadaşlarım, sağlığım, beni ayakta tutan işim, güçlendirici ekibim, hayvanlar ve doğayla olan ilişkim ve tüm sadık hayranlarımın sevgisi. 57. yaş günüm kutlu olsun!”

Hayek’in bikinili paylaşımı hayranları tarafından beğeni ve yorum yağmuruna tutuldu. Hayek, paylaştığı fotoğraflarında çoğu zaman olduğu gibi yine göğüslerini ön plana çıkardı.

2 Eylül 1966 tarihinde Meksika’nın Veracruz kentindeki Coatzacoalcos merkezinde dünyaya geldi. Babası Sami Hayek Lübnanlı iş insanı, annesi Diana Jimenez ise opera sanatçısıdır.

Genç yaşta oyuncu olmaya karar veren Salma Hayek, lise eğitimini tamamladıktan sonra 80’li yılların sonunda ‘Teresa’ adlı bir operada rol aldı.

Universidad Iberoamericana’da uluslararası ilişkiler öğrenimi görmeye başlayan Salma Hayek, 1991 yılında Meksika’dan ayrılıp ABD’nin Los Angeles kentine yerleşti. Hollywood’da Stella Adler’dan oyunculuk dersleri aldı.

1993 yılında yönetmen Robert Rodriguez tarafından keşfedildi. 1995 yılında Antonio Banderas’ın başrolde olduğu ‘Desperado’ filminde sergilediği performansla büyük başarı yakaladı.

Desperado’nun ardından bir vampiri canlandırdığı ‘From the Dusk Till Dawn’ filminde yer aldı. 1999 yılında, Kevin Smith’in ‘Dogma’ filminde ve Will Smith’in başrolde olduğu ‘Wild Wild West’ filminde yardımcı oyuncu olarak yer aldı.

2000 yılına gelinirken, kendi yapım şirketi olan ‘Ventanarosa’yı kurdu. Yapımcılığını ilk üstlendiği film ‘El Coronel No Tiene Quien Le Escriba’ oldu. Yönettiği ‘The Maldonado Miracle’ yapımıyla Emmy kazandı. Bu dönemde ABD’nin en çok fotoğrafı çekilen kadını oldu ve Avon firmasının reklam yüzü oldu.

2002 yılında, birçok ünlü isimin de yer aldığı ‘Frida’ filmiye, En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterildi. Oscar Ödülleri tarihinde ikinci defa Latin Amerika asıllı bir aktris bu ödüle aday gösterildi.

Salma Hayek ayrıca üç ayrı filmde söylediği şarkılarla izleyici karşısına çıktı. Desperado’da Quedate Aquil’i, Frida’da Los Vega grubuyla birlikte bir Meksika folk şarkısı olan La Bruja’yı ve Once Upon a Time in Mexico filminde de Siente mi Amor şarkılarını seslendirdi. 2005 Cannes Film Festivali’nde jüri üyeliği yaptı.

Mart 2007’de milyarder Francois Pinault’un oğlu Henri Pinault ile nişanlandı. Eylül 2007’de kızları Valentina Paloma Pinault dünyaya geldi. Çift, 14 Şubat 2009 tarihinde evlendi.

Paylaşın

Nazca Çizgilerini Kimler Ve Neden Yaptı?

Peru’nun güney kesiminde yer alan Nazca Çölü’ne yayılmış, Nazca uygarlığı tarafından yapılan yüzlerce karmaşık jeoglif vardır. Bu jeoglifler, Nazca Çölü’nün eşsiz iklimi sayesinde, günümüze kadar bozulmadan gelmiş durumda.

Haber Merkezi / Modern teknolojinin yardımı olmadan yapıldıkları göz önüne alındığında, bu tasarımların büyüklüğü hayret verici.

M.Ö. 500 ile MS 500 yılları arasında oluşturulan bu jeogliflerden bazıları yakın zamanda (2020’de)  dronların yardımıyla keşfedildi.

En ünlü jeoglifler arasında sinek kuşu, maymun, örümcek ve akbaba yer almakta.

Bu inanılmaz jeoglifler, Nazca Çölü’nün yüzeyini kaplayan kırmızımsı demir oksit kaplı taşların kaldırılması, alta ki açık renkli toprağın ortaya çıkarılmasıyla yapılmış.

Bu jeogliflerin yapılmasına dair pek çok teori var. En popüler teorilerden biri olası manevi veya dini uygulamalar etrafında dönüyor. Nazca halkının, bu hatları tanrılarıyla bağlantı kurmak için veya iyi bir hasat, su temini veya doğal afetlere karşı korunma sağlamak için adak olarak yaptığı.

Bu jeogliflerin bir tür astronomik işaret olduğunu öne sürenler de var. Nazca Çizgileri, amaçlarını gizleyen gizeme rağmen insanları büyülemeye devam ediyor; onlara hayat veren uygarlık hakkında spekülasyonlara ve meraklara davetiye çıkarıyor.

Nazca Çizgileri, kültürel ve tarihi önemi vurgulanarak 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak belirlendi.

Paylaşın

Behçet Sendromu Nedir? Belirtileri, Nedenleri, Teşhisi, Tedavisi

Behçet sendromu, ağız ve genital organları etkileyen ülserler, çeşitli deri lezyonları ve gözleri etkileyen anormallikler ile karakterize, nadir görülen multisistemik inflamatuar bir hastalıktır.

Haber Merkezi / Behçet sendromunun en erken semptomu genellikle ağzı çevreleyen mukus zarlarında ağrılı aftlardır (aftöz stomatit). Yaralar genellikle yuvarlak veya ovaldir ve ağzın herhangi bir yerinde oluşabilen kırmızımsı (eritemli) kenarlıdır. Sığ veya derin olabilirler ve tek bir lezyon veya çoklu lezyonlar kümesi olarak görünebilirler. Yaralar tipik olarak birkaç gün içinde, bir haftaya kadar veya daha uzun sürede iz bırakmadan iyileşir, ancak sıklıkla tekrar eder.

Behçet sendromunun diğer semptomlarından birkaç yıl önce ortaya çıkabilirler. Bazen cinsel organlarda, özellikle erkeklerde penisin skrotum ve şaftında ve kadınlarda vulvada benzer yaralar görülebilir. Yaralar da yuvarlak ve ağrılıdır ancak ağzı etkileyenlerden daha büyük ve derin olabilir. Bu yaralar da tekrar eder, ancak oral lezyonların aksine yara izi bırakma eğilimi gösterebilir.

Behçet sendromu gözleri de etkileyebilir. Semptomlar, gözün arka kısmındaki iltihabı (arka üveit) ve gözün ön kısmındaki iltihabı (ön üveit veya iridosiklit) içerebilir. Ağrı, yırtılma (lakrimasyon) ve irin birikmesi (hipopyon iritis) ile birlikte iris iltihabı da oluşabilir.

Retina iltihaplanarak bulanık görme, ışığa karşı anormal hassasiyet (fotofobi) ve/veya retinanın arkasındaki ince zarlı kan damarları tabakasının iltihaplanması (koryoretinit) ile sonuçlanabilir. Gözün çeşitli yerlerinde iltihaba neden olan lezyonlar düzelebilse de tekrarlayan nüksler kısmi görme kaybına (görme keskinliğinde azalma) veya hastalık kontrol altına alınmazsa tam körlüğe neden olabilir. Bazı durumlarda göz anormallikleri Behçet sendromunun ilk belirtisi olabilir.

Behçet sendromlu kişilerde ciltte küçük, irin dolu oluşumlar (püstüller) de görülebilir. Etkilenen bazı kişilerde, özellikle kadınlarda, bacakların ön tarafında hassas, kırmızımsı, iltihaplı nodüllerin oluşumu ile karakterize edilen bir cilt bozukluğu olan eritema nodozuma benzeyen lezyonlar gelişebilir.

Bu nodüller kendi kendilerine (kendiliğinden) kaybolur ve bazen hafif izler veya renk değişikliği (pigmentasyon) bırakır. Behçet sendromlu bazı kişilerde akneye benzeyen küçük döküntüler (akneiform döküntüler) ve/veya yanlışlıkla derideki kıl köklerini etkiliyormuş gibi görünen iltihaplanma (psödofolikülit) gelişebilir.

Behçet sendromu vakalarının yaklaşık yüzde 50’sinde, etkilenen kişilerde vücudun çeşitli eklemlerinde ağrı (artralji) ve şişlik (poliartrit) görülür. Bu, Behçet sendromuyla ilişkili diğer semptomların başlangıcından önce, sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilir. Hafif ila şiddetli arasında değişebilen ağrı tipik olarak diz, bilek, dirsek ve ayak bileği eklemlerini etkiler ve kronikleşebilir. Etkilenen eklemlerde kalıcı hasar son derece nadirdir.

Behçet sendromlu kişilerde sindirim sisteminde tekrarlayan ülserler de olabilir. Semptomlar hafif karın rahatsızlığından, ishal veya kanamanın eşlik ettiği kalın bağırsak ve rektumda şiddetli iltihaplanmaya kadar değişir.

Behçet sendromlu bireylerin yaklaşık %10-20’sinde merkezi sinir sistemi tutulumu da vardır. Bu belirtiler genellikle Behçet sendromunun ilk belirtilerinden aylar veya yıllar sonra ortaya çıkar. Beyni (parankimal Neuro-Behçet) veya beyni veya omuriliği çevreleyen zarları (menenjit veya meningoensefalit) tutan tekrarlayan inflamasyon atakları nörolojik hasara neden olabilir. Semptomlar arasında baş ağrısı, istemli hareketi koordine edememe (serebellar ataksi), yüz ve boğazdaki kas hareketlerinde bozulma (psödobulbar felçler), inme ve/veya nadiren nöbetler yer alabilir.

Behçet sendromu kan damarlarının iltihaplanmasına (vaskülit) neden olur. Küçük damarların tutulumunun, bozukluğun neden olduğu sorunların çoğunu yönlendirdiği düşünülmektedir. Bazı durumlarda, kan pıhtılarının oluşumuyla (tromboflebit) birlikte, özellikle bacaklardaki büyük damarların iltihaplanması meydana gelebilir.

İlgili bir arterin duvarları bir kese (anevrizma) oluşturacak şekilde şişebilir. Çok nadir durumlarda, damarlardan kan pıhtıları akciğerlere gider (pulmoner emboli), göğüs ağrısı, öksürük, zor veya zor nefes alma (nefes darlığı) ve öksürme (hemoptizi) bölümleriyle sonuçlanır.

Vaskülit olarak sınıflandırılan çoğu hastalığın aksine, böbreklerin veya periferik sinirlerin tutulumu çok nadirdir. Behçet hastalığını oküler, merkezi sinir sistemi veya büyük kan damarı tutulumu olduğunda tespit etmek özellikle önemlidir, çünkü belirtiler genellikle en ciddi olanıdır.

Behçet sendromunun kesin nedeni bilinmemektedir. Çalışmalar, bazı insanların duruma genetik bir yatkınlığı olabileceğini düşündürmektedir. Genetik yatkınlık, bir kişinin bir hastalık geni taşıyabileceği, ancak çevrede bir şey hastalığı tetiklemedikçe ifade edilemeyeceği anlamına gelir.

Araştırmacılar, Behçet sendromlu bazı bireylerin, özellikle Orta Doğu ve Asya kökenli kişilerin kanlarında belirli insan lökosit antijenlerinin (HLA) sıklığının arttığını göstermiştir. Behçet sendromlu bireylerin HLA-B51’e sahip olma olasılığı genel popülasyona göre daha yüksektir. HLA-B51’in bireyleri Behçet sendromuna yatkın hale getirmedeki olası rolü ve bunun hastalıkla genel ilişkisi bilinmemektedir. 

Diğer genetik belirteçler ve bunların Behçet hastalığının gelişimindeki rolü araştırılmaktadır. Viral veya bakteriyel enfeksiyonlar da bozukluğun olası bir nedeni olarak öne sürülmüştür. Yine başka bir teori, hastalığın, vücudun enflamasyonu uygun şekilde düzenleme ve kontrol etme yeteneğini kaybettiği otoinflamatuar bir bozukluk olduğudur.

Otoimmün bozukluklar, vücudun “yabancı” veya istilacı organizmalara (örneğin, antikorlar) karşı doğal savunması bilinmeyen nedenlerle sağlıklı dokuya saldırmaya başladığında ortaya çıkar. Araştırma devam ederken, bugüne kadar Behçet sendromunun otoimmün bir hastalık olduğunu düşündürecek hiçbir otoantikor tanımlanmamıştır.

Behçet sendromunun teşhisi, bir doktorun klinik yargısına göre konur. Göz lezyonları, cilt lezyonları, tekrarlayan genital ülserasyonlar ve pozitif paterji testinin en az ikisiyle birlikte ortaya çıkan tekrarlayan oral ülserasyonların (aftöz stomatit) tanımlanmasına dayanan kriterler kabul edilmiştir.

Bir paterji testi sırasında, bir doktor bir kişiye steril bir iğne batırır. İğneden 48 saat sonra kırmızımsı bir nokta (nodül veya püstül) oluşursa pozitif sonuç alınır. Ancak bu kriterler, hastaların klinik çalışmalara (sınıflandırma kriterleri) dahil edilebilmesi ve gerçekten “tanısal” kriterler olmaması için oluşturulmuştur.

Behçet sendromunun tedavisi, her bireyde belirgin olan spesifik semptomlara yöneliktir. Behçet sendromuna özel tedaviler semptomatik ve destekleyicidir. Durumun ciddiyeti kadar hastanın yaşı ve cinsiyeti de tedavi kararlarını etkileyebilir. Behçet sendromlu bireylerde zamanla spontan remisyon sık görülür.

Oral ve genital ülserasyonlar, gelişen atakları durdurmaya yardımcı olmak için etkilenen bölgelere kortikosteroid içeren preparatların topikal uygulamasıyla tedavi edilebilir. Lidokain veya difenhidramin gibi lokal anestezik içeren gargaralar ağrıyı geçici olarak giderebilir.

Tekrarlayan ataklar için kolşisin, tekrarlayan oral ve genital ülser ataklarını önlemede etkili olabilir. Apremilast, Behçet hastalarında tekrarlayan oral ülserlerin tedavisi için artık FDA onaylıdır. Azatiyoprin, talidomid, interferon-alfa ve anti-TNF ajanları gibi daha agresif tedaviler düşünülebilir.

Behçet’le ilişkili artriti olan kişiler, nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlara (NSAID’ler) ve kolşisine yanıt verebilir. Azatiyoprin ve anti-TNF ajanlarla tedavi, daha agresif veya dirençli hastalık için kullanılabilir.

Tedavi, göz iltihabının yeri ve ciddiyetine bağlı olduğundan, göz iltihabının tanımlanması bir göz doktoru ile yakın işbirliği gerektirir. Tedavi, ağrıyı hafifletmek için kortikosteroid içeren göz damlalarını içerebilir. Daha agresif veya dirençli hastalık için, göz hastalığının ilerlemesini kontrol etmek için azatiyoprin veya anti-TNF gibi bir immün baskılayıcı ilaçla kombine oral kortikosteroidler kullanılır.

Sülfasalazin, azatiyoprin ve kortikosteroidler, Behçet hastalığına bağlı inflamatuar barsak hastalığı ve gastrointestinal lezyonların tedavisinde uygulanabilir. Merkezi sinir sistemi ve vasküler anormallikler, genellikle immünosüpresif ajanlarla birlikte kortikosteroidlerle de tedavi edilebilir. Büyük kan damarlarında pıhtılaşma olan hastalarda, sistemik antikoagülanlar ve immünsupresanlar düşünülmelidir.

Eklemler, deri ve/veya mukus zarları veya diğer organların iltihaplanması oral kortikosteroid ilaçlarla azaltılabilir. Bununla birlikte, kortikosteroidler semptomların tekrarlayan ataklarını önlemez ve tek başına kullanıldıklarında hasarı azaltmayabilir.

Bu nedenle, azatiyoprin, metotreksat, siklosporin veya klorambusil gibi immünosüpresif ajanlar, enflamasyonun gelişmiş kontrolü ve organ koruması için kullanılabilir. Behçet hastalığının tedavisinde interferon-alfa ve tümör nekroz faktörünü (TNF) inhibe eden ajanların kullanımı ile deneyim gelişmektedir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın