Merkez Bankası Başkanı Karahan: Enflasyonu Düşürmeye Çalışıyoruz

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, “Enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz ve geçen haziran ayında başlayan kapsamlı bir sıkılaştırma programı izliyoruz.” dedi. 

O zamandan bu yana politika faizini yüzde 50’ye çıkardıklarını belirten Karahan, bunun talepte bir miktar normalleşmeyi sağladıklarını söyledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın her yıl küresel ekonomiyi konuştuğu toplantılara katılmak için ABD’ye gitti.

Bianet’in aktardığına göre; Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan burada Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü (PIIE) ve Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) düzenlediği “Gelişmekte Olan Piyasalarda Merkez Bankası Yönetimi” başlıklı etkinlikte konuştu.

Fatih Karahan, Türkiye’nin makroekonomik ortamda karşı karşıya olduğu temel sorunun enflasyon olduğunu söyledi. Fatih Karahan, “Enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz ve geçen haziran ayında başlayan kapsamlı bir sıkılaştırma programı izliyoruz.” dedi.

O zamandan bu yana politika faizini yüzde 50’ye çıkardıklarını belirten Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Karahan, bunun talepte bir miktar normalleşmeyi sağladıklarını söyledi.

Aylık enflasyonun aralık ayı boyunca düşüş gösterdiğini, asgari ücret artışları nedeniyle son birkaç ayda artış yaşandığını aktaran Karahan, “Genel olarak bu yıl için yüzde 36, gelecek yıl için yüzde 14 ve 2026 için yüzde 9 olarak belirlediğimiz enflasyon hedefine ulaşma yolunda ilerliyoruz. Tek haneli rakamlara dönmek istiyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin enflasyonda yüzde 5 hedefine geri dönmek istediğini ifade eden Fatih Karahan, çok fazla sıkılaşma yaptıklarını, talebin ılımlı seyrettiğini ve Banka’nın mevcut duruşunun uygun olup olmadığını değerlendirmek için gelen verileri izlediklerini dile getirdi.

Karahan, öncelikli hedeflerinin politika faizini, yeniden para politikasının temel aracı yapmak olduğunu vurgulayarak, “Ne gerekiyorsa yapacağımızın sinyalini her zaman verdik. Piyasaların beklediğinden çok daha fazla miktarda sıkılaştırma yaptık ve dezenflasyon konusunda ne kadar ciddi olduğumuzu gösterdik.” dedi.

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Karahan, “Güvenin yeniden tesisi ve enflasyon beklentilerini daha iyi yönetebilmemiz için politika faizinin birincil araç olduğu politikayı yeniden oluşturmak için çok şey yaptık ve daha fazlasını yapmaya hazırız.” ifadesini kullandı.

Enflasyon beklentilerine ilişkin Karahan, “Piyasa katılımcıları, önümüzdeki 12 ay için yani önümüzdeki aydan itibaren bir sonraki marta kadar 2024 yıl sonu hedefimiz olan yüzde 36 enflasyon bekliyorlar. Yani üç aylık bir gecikmeyle hedefimize ulaşacağımıza inanıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Karahan, bundan sonraki stratejilerinin ve en büyük önceliklerinin, enflasyonla mücadele ve piyasa koşullarına bağlı olarak mümkün olduğu kadar rezerv biriktirmek olduğunu söyledi.

Karahan, jeopolitik riskler ile büyük merkez bankalarının para politikalarının Türkiye için iki endişe unsuru olduğuna işaret ederek, ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) herhangi bir faiz indirimi yapmayacak gibi bir politika izlediğini ve bunun politika oluşturmada daha ihtiyatlı bir yaklaşım olduğunu anlattı.

Paylaşın

Şimşek, Artış Olmayacağını Açıklamıştı: Lokanta Ve Kafelerde KDV’ye Zam Geliyor

Kahvehane, kafeterya, pastane, hazır yemek şirketleri dahil lokantalarda Katma Değer Vergisi (KDV) oranı yüzde 8’den yüzde 10’a yükseltilecek. Bu işletmelerde alkollü içecekler için uygulanan yüzde 18 KDV oranı da yüzde 20’ye çıkartılacak.

Gazino, bar, dans salonu, pavyon, taverna, birahane gibi yerlerde verilen hizmetlere uygulanan KDV oranı yüzde 18’den yüzde 20’ye yükseltilecek. Karar, Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe girecek.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, lokanta ve kafelerde Katma Değer Vergisi (KDV) oranlarında artışa hazırlanıyor.

Konuya ilişkin tebliğ taslağına göre, Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin yiyecek ve içecek sunulan yerlerde KDV oranını düzenleyen maddesinde değişiklik yapılacak. Yiyecek ve içecek satılan yerlerde yüzde 8 olan KDV oranı yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV oranı da yüzde 20’ye çıkartılacak.

Buna göre, kahvehane, kafeterya, pastane, hazır yemek şirketleri dahil lokantalarda KDV oranı yüzde 8’den yüzde 10’a yükseltilecek. Bu işletmelerde alkollü içecekler için uygulanan yüzde 18 KDV oranı da yüzde 20’ye çıkartılacak.

Gazino, bar, dans salonu, pavyon, taverna, birahane gibi yerlerde verilen hizmetlere uygulanan KDV oranı yüzde 18’den yüzde 20’ye yükseltilecek. Tebliğ taslağı görüşlerin alınmasının ardından Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe girecek.

Mehmet Şimşek, KDV’de artışı olmayacağını açıklamıştı

Seçimden önce hem Bakan Mehmet Şimşek’in hem de İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) yaptığı açıklamalarda KDV artışı olmayacağı belirtilmişti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Mart ayında televizyon programında yaptığı açıklamada, “KDV, Kurumlar ve Gelir Vergisi’nde genel oranlarında artış olmayacak. MTV’ye ilişkin yeni bir düzenlemeyi hiç aklımızın ucundan geçirmedik” ifadelerini kullanmıştı.

DMM, KDV artışı olmayacağına ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı: “Bazı basın yayın organlarında yer alan, ‘Gerekirse kura müdahale edilecek, ÖTV ve KDV’de artış olacak.2 iddiası doğru değildir.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, basına kapalı bir toplantıda, oda ve borsa başkanlarının yanı sıra iş dünyası temsilcileri ile bir araya gelmiştir.

Bahse konu toplantıda Bakan Şimşek’in kura müdahale edileceğini veya ÖTV ve KDV’de artış olacağını söylediği iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Yetkili kişi ve kurumların açıklamaları dışında yapılan spekülatif haberlere itibar edilmemelidir.”

Paylaşın

IMF’den Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 59

Uluslararası Para Fonu (IMF), bugün yayınladığı raporunda, Türkiye için enflasyon tahminini bu yıl için yüzde 59,5 ve gelecek yıl için yüzde 38,4 olarak beklediğini belirtti.

Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,1 ve gelecek yıl yüzde 3,2 büyümesi beklenen IMF raporunda, parasal sıkılaşmanın sona ermesi ve tüketimin toparlanmaya başlamasıyla birlikte 2024’ün ikinci yarısında ekonomik aktivitenin güçlenmesi öngörüldü.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ekonomik Görünümü raporunu yayınladı. VOA Türkçe’den Mehmet Toroğlu‘nun aktardığına göre raporda, Türkiye ekonomisinin büyüme tahminlerinde değişiklik yapmadı.

IMF en son Ocak ayında yayınladığı raporun son güncellemesinde, Türkiye ekonomisinin 2024’te yüzde 3,1, 2025’te ise yüzde 3,2 büyüyeceği tahmininde bulunmuştu. Bugün yayınlanan raporda da bu tahminler sabit tutuldu. Raporda Türkiye’ye ilişkin enflasyon tahminiyse 2024 için yüzde 59,5 oldu; 2025 içinse yüzde 38,4 olarak verildi.

Raporda yer alan bir başka tahminse cari açıkla ilgili. Buna göre IMF, Türkiye’nin cari denge/GSYH tahminini 2024’te eksi yüzde 2,8, 2025’te ise eksi yüzde 2,2 olarak öngördü. IMF’nin rapordaki tahminlerine göre, Türkiye’de işsizlik oranı da hem 2024 hem de 2025’te yüzde 9,6 olarak gerçekleşecek.

Raporda, Türkiye’de ekonomik faaliyetin, parasal sıkılaştırma politikasının sona ermesi ve tüketimin toparlanmaya başlamasıyla birlikte 2024 yılının ikinci yarısında güçleneceği öngörüsünde bulunuldu.

IMF, Dünya Ekonomik Görünümü raporunda, küresel büyüme tahminini ise bu yıl için yükseltti. Küresel büyüme tahmini, raporun Ocak ayı versiyonundaki tahmine göre binde 1, geçen Ekim ayındaki tahmine göre de binde 3 arttırıldı.

Raporda, küresel büyümenin hızının, hem hala yüksek seviyede olan borçlanma maliyetleri ve mali desteğin geri çekilmesi gibi yakın vadeli faktörler hem de Kovid-19 pandemisi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin uzun vadeli etkileri, verimlilikteki zayıf büyüme ve artan jeoekonomik parçalanma nedeniyle tarihsel standartlara göre düşük olduğu tespiti yapıldı.

IMF’nin ABD ekonomisindeki büyümeye ilişkin tahminiyse bu yıl için ileri yönlü olarak revize edildi, gelecek yıl içinse hafif düşürüldü.

Raporda ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 2,1, gelecek yılsa yüzde 1,8 büyüyeceği öngörüldü. Bu rakamlar, Ocak ayındaki tahminlere göre 2024 için binde 6 artışa tekabül ederken, 2025 yılı içinse binde 1’lik düşüşü yansıttı.

Almanya, Fransa, İtalya, İspanya gibi Avrupa’nın önemli ülkelerinde büyüme beklentileri bir önceki tahminlere göre düşürülürken, örneğin Almanya’da Ocak ayındaki yüzde 1,1 büyüme tahmini, bugün açıklanan raporda binde 7’ye indirildi; gelecek yıl içinse yüzde 1,9’dan yüzde 1,8’e çekildi.

Ocak ayında Japon ekonomisindeki büyüme tahminini yüzde 1,6 olarak açıklayan IMF, son raporunda bu oranı yüzde 1,7’ye yükseltti. Çin ekonomisi içinse bir önceki raporda bu yıl için öngörülen yüzde 4,4’lük büyüme son raporda da sabit bırakıldı, gelecek yıl içinse yüzde 0,1 arttırıldı.

Küresel manşet enflasyonun 2023’te yıllık ortalama yüzde 6,8’den 2024’te yüzde 5,9’a ve 2025’te de yüzde 4,5’e düşmesi, gelişmiş ekonomilerin yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilere kıyasla enflasyon hedeflerine daha erken dönmesinin beklendiği de raporda belirtildi.

Bugünden beş yıl sonraki küresel büyüme için en son yüzde 3,1 seviyesinde olan tahminin son on yılların en düşüğü olduğuna dikkat çekildi. Raporda, dünya genelindeki ekonomik faaliyetin 2022-2023 yıllarındaki küresel dezenflasyon boyunca şaşırtıcı derecede dirençli olduğu değerlendirmesi de yapıldı.

Küresel enflasyon 2022 yılı ortasındaki zirvesinden aşağı inerken ekonomik faaliyetin istikrarlı şekilde büyüyerek stagflasyon ve küresel durgunluk uyarılarına meydan okuduğu kaydedildi.

Küresel görünümün önündeki riskler

Raporda küresel görünüme yönelik risklerin de genel olarak dengelendiği kaydedildi.

Ancak Ukrayna ve Gazze’deki savaş dahil jeopolitik gerilimlerden kaynaklanan yeni fiyat artışlarının, işgücü piyasalarının hala sıkı olduğu yerlerde devam eden çekirdek enflasyonla birlikte faiz oranı beklentilerini yükseltebileceği ve varlık fiyatlarını düşürebileceği belirtildi.

IMF raporunda, büyük ekonomiler arasında dezenflasyon hızlarındaki ayrışmanın da finansal sektörleri baskı altına alan kur hareketlerine neden olabileceği kaydedildi.

Raporda, yüksek faiz oranlarının, sabit faizli konut kredilerinin sıfırlanması ve hane halklarının yüksek borçla mücadele etmesi nedeniyle beklenenden daha fazla soğutma etkisi yaratarak finansal strese neden olabileceği değerlendirmesi de yapıldı.

Çin’de sorunlu emlak sektörüne kapsamlı bir müdahale yapılmadığı takdirde büyümenin durabileceği ve bu durumun Çin’in ticaret ortaklarına zarar verebileceği tespiti de raporda paylaşıldı.

IMF, birçok ekonomide yüksek kamu borcunun olduğu bir sırada vergi artışları ve harcama kesintilerine dönüşün, ekonomik faaliyeti zayıflatabileceği, güveni aşındırabileceği ve iklim değişikliğinden kaynaklanan riskleri azaltmaya dönük reform ve harcamalara desteği azaltabileceği riskine dikkat çekti.

Öte yandan, maliye politikasının gerekenden ve tahminlerde varsayılanlardan daha gevşek olmasının, kısa vadede ekonomik faaliyeti arttırabileceğini kaydeden IMF; ancak bunun, ilerleyen süreçte daha maliyetli politika ayarlamaları riskini beraberinde getirebileceğini de ifade etti.

Küresel Ekonomik Görünüm raporunda enflasyonun, işgücüne katılımın daha da artmasıyla beklenenden daha hızlı düşebileceği ve merkez bankalarının gevşeme planlarını öne çekmesine olanak tanıyabileceği belirtildi.

Paylaşın

Kamuda Tasarruf ‘Kağıt’ Üzerinde

Bütçe giderlerine yönelik veriler, israf harcamaları arasında gösterilen kiralama işlemlerinin tam gaz devam ettiğini ortaya koydu. Kamunun mart ayı kiralama giderlerinin 1 milyar 813 milyon 445 bin TL olduğu bildirildi.

Kamunun faiz giderinde de çarpıcı artış yaşandı. Merkezi yönetimin Ocak-Mart 2023 döneminde 100 milyar TL olan faiz gideri, Ocak-Mart 2024 döneminde yüzde 150’lik artış ile 250 milyar TL ile ifade edildi.

Ocak ayında 18,8 milyon TL, şubat ayında 92,2 milyon TL olan temsil ve tanıtma gideri, mart ayında 714,4 milyon TL’te fırladı. Temsil ve tanıtma giderindeki artış akıllara 31 Mart’ta gerçekleştirilen yerel seçim döneminde bakanlıklar eliyle yürütülen seçim propagandasını getirdi.

Birgün’den Mustafa Bildirici’nin haberine göre; Türkiye’de on milyonlarca yurttaşı yoksulluğa mahkum eden ekonomik kriz, iktidarın kaynakları kullanma tercihini değiştirmedi. Hemen her dönem olduğu gibi 2024 yılının ocak-mart döneminde de kaynaklar adeta savruldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullanımına sunulan ve hesabı sorulamayan gizli hizmet gideri harcamasının yanı sıra temsil ve tanıtma harcaması, faiz harcaması ve kiralama harcamalarının büyüklüğü de dudak uçuklattı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, merkezi yönetimin bütçe geliri Mart 2024’te, Mart 2023’e oranla yüzde 68,7 artarak 483 milyar 842 milyon TL olarak gerçekleşti. Mart 2024’teki bütçe giderleri ise Mart 2023’e oranla yüzde 107,4 artış ile 692 milyar 807 milyon TL olarak kaydedildi. Merkezi yönetimin üç aylık bütçe açığı ise kayıtlara, 513 milyar 482 milyon TL olarak geçti.

İktidarın bütçe kullanım tercihleri de dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde tarihi rekorlar kıran Gizli Hizmet Giderleri, Ocak-Mart 2024 döneminde de kesmedi. Cumhurbaşkanı tarafından harcanabilen ve hesabı sorulamayan kalemden mart ayında yapılan harcama 322 milyon 263 bin TL, 2024’ün ilk üç ayında yapılan toplam harcama ise 2 milyar 504 milyon 301 bin TL oldu.

Tasarruf kağıt üzerinde

Bütçe giderlerine yönelik veriler, israf harcamaları arasında gösterilen kiralama işlemlerinin de tam gaz devam ettiğini ortaya koydu. Kamunun mart ayı kiralama giderlerinin 1 milyar 813 milyon 445 bin TL olduğu bildirildi. Toplam kiralama giderleri içinde 970 milyon 799 bin TL’lik harcama ile personel servisi kiralama gideri büyük yer tuttu.

Kiralama giderlerinin mart ayına yönelik ayrıntıları, bakanlığın raporunda şöyle sıralandı:

Taşıt kiralama: 373 milyon 424 bin TL
Hizmet binası kiralama: 192 milyon 64 bin TL
Hava taşıtı kiralama: 198 milyon 412 bin TL
Lojman kiralama: 36 milyon 423 bin TL

Kamunun faiz giderinde de çarpıcı artış yaşandı. Merkezi yönetimin Ocak-Mart 2023 döneminde 100 milyar TL olan faiz gideri, Ocak-Mart 2024 döneminde yüzde 150’lik artış ile 250 milyar TL ile ifade edildi.

Bakanlığın verilerine göre, temsil ve tanıtma harcamasında rekor kırıldı. Ocak ayında 18,8 milyon TL, şubat ayında 92,2 milyon TL olan temsil ve tanıtma gideri, mart ayında 714,4 milyon TL’te fırladı. Temsil ve tanıtma giderindeki artış akıllara 31 Mart’ta gerçekleştirilen yerel seçim döneminde bakanlıklar eliyle yürütülen seçim propagandasını getirdi.

Kamunun müteahhitlik giderindeki çarpıcı artış da verilere yansıdı. Buna göre, ocak-mart dönemi müteahhitlik gideri 56 milyar TL’ye dayandı. Müteahhitlik giderinde aylara göre gerçekleşmeye, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerinde şöyle yer verildi:

Ocak: 1,2 milyar TL
Şubat: 23,4 milyar TL
Mart: 31,3 milyar TL

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Tarım Üretici Enflasyonu Yüzde 61,87

Tarım üretici enflasyonu mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5.57, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 17.51, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61.87 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,98 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) Mart 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarım üretici enflasyonu mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5.57, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 17.51, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61.87 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,98 arttı.

Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 5,84, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 3,52 arttı. Balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde yüzde 1,18 azaldı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde yüzde 3,27, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde yüzde 7,60 ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 7,12 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 170,17 ile yağlı meyveler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 13,54 ile koyun ve keçi, canlı; bunların işlenmemiş süt ve yapağıları oldu.

Paylaşın

Benzin Fiyatları, Avrupa’da Yüzde 1,5 Türkiye’de Yüzde 113 Arttı

2023 yılı nisan ayında 21.32 lira olan benzinin litre fiyatı, 2024 yılı nisan ayında yüzde 113’lük artışla 43.56 liraya çıktı. 2023 yılı nisan ayında 20.37 lira olan motorinin litre fiyatı ise yüzde 106’lık artışla 2024 yılı nisan ayında 42.1 lira oldu.

2024 şubat ayında 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde ortalama motorin fiyatı litre başına 1.696 euro oldu. Bu ülkelerde fiyatların 2023 yılından bu yana ortalama yüzde 4’ün üzerinde düştüğü görüldü. AB ülkelerinde ortalama 95 oktan benzin fiyatı da 14 ayda yüzde 1.5 arttı.

Avrupalılar 1 litre benzini geçen yıla kıyasla yüzde 1.5 oranında daha pahalı alırken Türkiye’de benzine bir yılda yüzde 113 zam yapıldı. İktidarın Mayıs 2023 seçimlerinden sonra devreye aldığı vergi ve zamlar ile döviz kurlarındaki yükseliş, akaryakıtta fiyat artışlarını beraberinde getirdi.

Sözcü gazetesinin haberine göre; temmuz ayında akaryakıtın nispi Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tutarı benzinde 2.52 TL’den 7.53 TL’ye, motorinde de 2.05 TL’den 7.06 TL’ye yükseltildi. Ocak 2024’te ise ÖTV tutarları litre başına benzinde 9.45 TL, motorinde de 8.86 TL oldu.

Üst üste gelen zamların ardından Nisan 2023’te 21.32 TL olan benzinin litre fiyatı, bu ay yüzde 113’lük artışla 43.56 TL’ye çıktı. Nisan 2023’te 20.37 TL olan motorinin litre fiyatı ise yüzde 106’lık artışla bu ay 42.1 TL oldu.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun verilerine göre Şubat 2024’te 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde ortalama motorin fiyatı litre başına 1.696 Euro oldu. Bu ülkelerde fiyatların 2023’ten bu yana ortalama yüzde 4’ün üzerinde düştüğü görüldü. AB ülkelerinde ortalama 95 oktan benzin fiyatı da 14 ayda yüzde 1.5 arttı.

Paylaşın

Otomobil Fiyatları Beş Yılda Yüzde 900 Arttı

2019 yılında 100 bin lira olan bir otomobilin ortalama fiyatı 2024 yılında 1 milyon lirayı aştı. Böylece otomobil fiyatları 5 yılda yüzde 900 seviyesinde artış gösterdi.

Bu dönem aralığında asgari ücret sadece yüzde 500 seviyesinde arttı. 5 yılda gram altınla aynı seviyede değer kazanan sıfır otomobiller bu yüzden yatırım aracına döndü.

Türkiye’de otomobil pazarı yüksek vergi sistemi ve kur ile tüketici nezdinde zor günler yaşıyor. İlk çeyrekte pazar beklentilerin üzerinde seyretse de sektör temsilcileri nisan sonrasında ilk 3 aydaki iştahın olmayacağını kaydediyor.

Özellikle matrah dilimlerinin güncellenmemesi yüzde 45-50-60-70 özel tüketim vergisi (ÖTV) oranlarının anlamsız kalmasına neden oldu. Sıfır araçta başlangıç fiyatları neredeyse birkaç model dışında artık 1 milyon lira seviyesinde.

Karar’dan Ali Yıldırım‘ın haberine göre, düşük vergi dilimindeki modellerin satış payı arttı. Örneğin; 1.5 milyon liralık Fiat Egea’yı alan da 3 milyon liralık Mercedes C Serisi’ni alan da aynı vergiyi yani yüzde 80’i ödüyor. Sektör temsilcileri de aradaki bu uçurum için bir an evvel önlem alınması gerektiğini ifade ediyor. Gelinen noktada artık tüketiciler de otomobil alırken vergisi düşük segmentleri tercih etmeye başlıyor.

Bu yılın ilk çeyreğindeki canlılığa rağmen pazarın (233 bin 389 otomobil) yüzde 88,6’sını A, B ve C segmenti araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 133 bin 712 adetle en büyük pastayı (yüzde 57,3) aldı. B segmenti ise 71 bin 917 adetle yüzde 30,8 paya sahip oldu. Pazarın yüzde 11,4’lük kısmını da vergi dilimleri daha yüksek olan D, E ve F segmentinden ortaya çıktı.

Çok değil pandemiden önce 2019 yılında yine yılın ilk çeyreğinde vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentindeki araçlar yüzde 84,9 pay almıştı. Segmentlerdeki daralma da dikkat çekti. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine yüzde 61,4 pay alan C (42 bin 243 adet) segmenti ve ardından yüzde 23,3 pay ile B (16 bin 43 adet) segmenti ulaştı.

Milyonluk pazara ulaşılan 2016 yılında da yine pazarın en büyük kısmını yüzde 81,5 ile A, B ve C segmenti alıyordu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine yüzde 49,39 pay alan C (63 bin 175 adet) segmenti ve ardından yüzde 31,73 pay ile B (40 bin 586 adet) segmenti gördü. Bu süreçte vergiyle birlikte artan fiyatlar ve kredi çıkmazı bu segmentlere olan ilgiyi mecburi olarak arttırdı. Fiyatlar arttıkça vergi oranları düşük modeller daha çok tercih edildi.

Otomobil fiyatları son 5 yılda müthiş bir patlama yaşadı. Pandemi öncesinde sakin seyreden fiyatlar bulunurluk sorunları, artan kur ve vergi matrah dilimlerinin daralmasıyla birlikte deyim yerindeyse uçuşa geçti. Yani otomobil 5 yılda uçtu gitti. 2019 yılında yaklaşık 100 bin lira olan bir otomobilin fiyatı aradan geçen 5 yılda 1 milyon liraya yaklaştı. Yüzde 900’lük fiyat artışı görüldü.

Fiyatlar bu hızla yükselince C’ye binenler B’ye B’ye binenler de A’ya binmeye başladı. 2019 yılında C sınıfı bir otomobili tercih edenlerin oranı yüzde 61,4 seviyesindeyken, 2024’ün ilk çeyreğinde (aynı dönem) artan model sayısına rağmen yüzde 57,3’e kadar düştü. 2019’da yüzde 23,3 olan B segmenti payı da 2024’te yüzde 30,8’e çıktı. Yüzde 0,2 olan A segmetinin payı da 5 yıl sonra yüzde 0,5’e çıktı.

Gelinen 8-9 yıllık süreçte artık otomobil tercihleri de değişti. 2016 yılında en çok tercih edilen araç tipinin başında sedan otomobiller geliyordu. 2019’da da bu değişmedi. Fakat birkaç yıl önce sedan gövde tipinin yerini SUV’ler aldı. 2016 yılı Mart sonu otomobil pazarı kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi yine sedan otomobiller (yüzde 48,78 pay, 62 bin 398 adet) oldu. Sedan otomobilleri, yüzde 29,50 pay ve 37 bin 731 adet satış ile HB ve yüzde 16,01 pay ve 20 bin 481 adet satış ile SUV otomobiller takip etti.

2019 Mart ayı sonunda otomobil pazarı kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi yine sedan otomobillerdi. Yüzde 51,7 pay alarak 35 bin 554 adede ulaşan sedanları yüzde 23,0 pay ve 15 bin 830 adet satış ile SUV ve yüzde 21,0 pay ve 14 bin 423 adet satış ile HB otomobiller takip etti. 5 yıl önce SUV satışları HB otomobilleri geçti. 2024’e geldiğimizde de birkaç yıl önce değişen karoser kültürümüz SUV’a iyice yerleşti. SUV otomobiller yılın ilk çeyreğinde yüzde 51,7 pay alarak 120 bin 699 adede ulaştı. Onları yüzde 28,5 payla sedan yüzde 18,1 payla HB otomobiller izledi.

Fiyatlar 5 yılda fırladı

Pandemiden önce 2019 yılında da sıfır araç fiyatları oldukça sabit seyrediyordu. Fakat gelinen 5 yılda sıfır araç fiyatları adeta patlama yaşadı. Kurdaki artış fiyatları etkiledi. Fiyatlar vergi çarpanıyla büyüdü. Yokluğu fırsat bilen birçok bayi bu süreçte fiyatları şişirdi. Markalar da onlardan aşağı kalmadı. 2019’da 100 bin lira olan bir otomobilin ortalama fiyatı 2024’te 1 milyon lirayı aştı. Böylece fiyatlar 5 yılda yüzde 900 seviyesinde artış gösterdi. Bu dönem aralığında asgari ücret sadece yüzde 500 seviyesinde arttı.

5 yılda gram altınla aynı seviyede değer kazanan sıfır otomobiller bu yüzden yatırım aracına döndü. Bugün bakıldığında A segmenti bir otomobilin ortalama fiyatı hemen hemen 900 bin TL – 1 milyon lira seviyesinde. B segmentine bakacak olursak ortalama fiyatlar 1.5 milyon liraya kadar çıkıyor. C segmentinde ise skala oldukça geniş. Yaklaşık 2 milyon liraya beklentileri karşılaya bilen bir C segmenti otomobil alınıyor.

Türkiye’de yılların yakıt desteği olarak kabul edilen LPG’li araç satışları bile önceki yıllara göre gerileme kaydetti. 2019 yılının ilk çeyreğinde LPG’nin toplam payı yüzde 3,3 iken 2024’te bu pay yüzde 0,9’a kadar geriledi. Elektrikli araçların payı da aynı dönem aralığında yüzde 0,6’dan yüzde 7,1’e kadar çıktı. Artık dizel motorun da devri yavaş yavaş sona erdi. Özellikle otomobillerde hızlı bir değişime uğrayan dizel otomobil payında pastadaki pay 5 yılda yüzde 54,3’ten yüzde 10,8’e kadar düştü. Benzinli otomobilin yüzde 39 seviyesindeki payı da bu çeyrekte 5 yıl öncesine göre yüzde 67’ye dayandı.

Paylaşın

Bütçe, Üç Ayda 513,5 Milyar Lira Açık Verdi

2024 yılının ilk üç aylık döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 2 trilyon 150,7 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 637,2 milyar lira ve bütçe açığı 513,5 milyar lira oldu.

Haber Merkezi / Mart ayında ise merkezi yönetim bütçe giderleri 692,8 milyar lira, bütçe gelirleri 483,8 milyar lira ve bütçe açığı 209 milyar lira olarak kayıtlara geçti.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, “Mart 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri” verilerini açıkladı.

Buna göre; 2024 yılı Mart ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 692,8 milyar lira, bütçe gelirleri 483,8 milyar lira ve bütçe açığı 209 milyar lira oldu. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 618,3 milyar lira ve faiz dışı açık ise 134,4 milyar lira olarak gerçekleşti.

Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılı Mart ayında 47 milyar 223 milyon lira açık vermiş iken 2024 yılı Mart ayında 208 milyar 965 milyon lira açık verdi. 2023 yılı Mart ayında 2 milyar 148 milyon lira faiz dışı açık verilmiş iken 2024 yılı Mart ayında 134 milyar 412 milyon lira faiz dışı açık verildi.

Merkezi yönetim bütçe giderleri Mart ayı itibarıyla 692 milyar 807 milyon lira olarak gerçekleşti. Faiz harcamaları 74 milyar 553 milyon lira, faiz hariç harcamalar ise 618 milyar 254 milyon lira olarak gerçekleşti.

2024 yılında merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 11 trilyon 89 milyar 37 milyon TL ödenekten Mart ayında 692 milyar 807 milyon lira gider gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayında ise 334 milyar 44 milyon lira harcama yapıldı.

Mart ayı bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 107,4 oranında artmıştır. Giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 6 iken 2024 yılında yüzde 6,2 oldu.

Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 114 oranında artarak 618 milyar 254 milyon lira olarak gerçekleşmiştir. Faiz hariç giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 5,8 iken 2024 yılında yüzde 6,3 oldu.

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Mart ayı itibarıyla 483 milyar 842 milyon lira olarak gerçekleşti. Vergi gelirleri 420 milyar 468 milyon lira, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 50 milyar 593 milyon lira oldu.

2023 yılı Mart ayında bütçe gelirleri 286 milyar 821 milyon lira iken 2024 yılının aynı ayında yüzde 68,7 oranında artarak 483 milyar 842 milyon lira olarak gerçekleşti. Bütçe tahminine göre bütçe gelirlerinin Mart ayı gerçekleşme oranı 2023 yılında yüzde 5,8 iken 2024 yılında yüzde 5,7 oldu.

2024 yılı Mart ayı vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 111,7 oranında artarak 420 milyar 468 milyon lira oldu. Vergi gelirlerinin bütçe tahminine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 4,7 iken 2024 yılında yüzde 5,7 oldu.

2024 yılı Ocak-Mart döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 2 trilyon 150,7 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 637,2 milyar lira ve bütçe açığı 513,5 milyar lira olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 1 trilyon 900,2 milyar lira ve faiz dışı açık ise 263 milyar lira olarak gerçekleşti.

Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılı Ocak-Mart döneminde 250 milyar 25 milyon lira açık vermiş iken 2024 yılı Ocak-Mart döneminde 513 milyar 482 milyon lira açık verdi. 2023 yılı Ocak-Mart döneminde 149 milyar 367 milyon lira faiz dışı açık verilmiş iken 2024 yılı Ocak-Mart döneminde 263 milyar 6 milyon lira faiz dışı açık verdi.

Merkezi yönetim bütçe giderleri Ocak-Mart dönemi itibarıyla 2 trilyon 150 milyar 680 milyon lira olarak gerçekleşti. Faiz harcamaları 250 milyar 476 milyon lira, faiz hariç harcamalar ise 1 trilyon 900 milyar 204 milyon lira oldu.

2024 yılı Ocak-Mart döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 105,9 oranında artarak 2 trilyon 150 milyar 680 milyon lira olarak gerçekleşti. Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 101,3 oranında artarak 1 trilyon 900 milyar 204 milyon lira oldu.

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak-Mart dönemi itibarıyla 1 trilyon 637 milyar 198 milyon lira olarak gerçekleşti. Vergi gelirleri 1 trilyon 343 milyar 960 milyon lira, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 233 milyar 929 milyon lira oldu.

2023 yılı Ocak-Mart döneminde bütçe gelirleri 794 milyar 728 milyon lira iken 2024 yılının aynı döneminde yüzde 106 oranında artarak 1 trilyon 637 milyar 198 milyon lira olarak gerçekleşti. 2024 yılı Ocak-Mart dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 113 oranında artarak 1 trilyon 343 milyar 960 milyon lira oldu.

Paylaşın

KKM’nin Faturası Ağır Oldu: Merkez Bankası’ndan Rekor Zarar

Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılında Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının etkisiyle 818,2 milyar lira zarar açıkladı. Banka, 2022 yılında 72 milyar liralık kar açıklamıştı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılı bilançosunu açıkladı. Bilançoya göre Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılında 818,2 milyar lira zarar açıkladı. Merkez Bankası (TCMB) 2022 yılında 72 milyar liralık kar açıklamıştı.

Bilançoda değerleme hesabı kalemi ise 817,8 milyar lira seviyesinde gerçekleşti. Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz pozisyonu ve kur korumalı mevduat fark ödemeleri sebebiyle değerleme hesabındaki gelişmeler Merkez Bankası’nın (TCMB) 2023 sonunda bu doğrultuda zarar açıklayabileceğine işaret ediyordu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) zararı likidite yönetimi açısından da önemli görünüyor. Merkez Bankası’ndan (TCMB) Hazine’ye kâr transferi olmayacağı için bu durumun likidite genişlemesine engel olacağı öngörülüyor. Önceki yıllarda Merkez Bankası (TCMB) elde ettiği kardan ihtiyat akçesi olarak Hazine’ye aktarım yapmıştı.

Merkez Bankası’nın son 10 yıla dair yıllık karı/zararı (milyar lira) şöyle:

2013 +5,0 milyar TL
2014 +8,6 milyar TL
2015 +13,8 milyar TL
2016 +9,5 milyar TL
2017 +18,3 milyar TL
2018 +56,2 milyar TL

2019 +44,7 milyar TL
2020 +34,5 milyar TL
2021 +57,5 milyar TL
2022 +72,0 milyar TL
2023 -818,2 milyar TL

Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı bilançoya ilişkin Olağan Genel Kurul toplantısı 30 Nisan’da Ankara’da gerçekleşecek.

Paylaşın

Çiftçinin Kredi Borcu Bir Yılda Yüzde 75 Arttı

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2023 yılının şubat ayında tarım sektörünün bankalara olan borcu 363 milyar 395 milyon TL iken, 2024 yılının aynı ayında bu rakam yüzde 75 artarak 637 milyar 438 milyon TL’ye yükseldi. Tarım sektörünün takipteki kredi tutarı ise 2 milyar 262 milyon TL olarak gerçekleşti” dedi.

Ömer Fethi Gürer, “Çiftçiye 2024 yılında toplam 91.1 milyar destek verilmesi beklenirken sadece çiftçinin kullandığı mazottan 43.6 milyar vergi alınacak. Ayrıca çiftçiye verilecek mazot desteğinin yaklaşık 3 katı çiftçiden vergi olarak geri alınmış olacak” ifadelerini kullandı.

Birgün’de yer alan habere göre; Tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ülke konumundaki Türkiye, AKP iktidarında yanlış politika ve tercihler nedeniyle dışa bağımlı bir ülke konuma düştü. Kontrolsüz ithalat nedeniyle zarar eden yerli üreticilerin büyük bir bölümü üretimden çekildi.

Üretimde kalmayan çalışanlar ise yüksek girdi maliyetleri altında eziliyor. Borçlanarak üretim yapmaya çalışan çiftçilerin kredi borcu son bir yılda yüzde 75 artarak 637,4 milyar TL’ye kadar yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri Türkiye’nin bir çok alanda kendine yeterli üretimi yapamadığını ortaya koyuyor. Türkiye, tarımsal ürünlerde meyve ve sebzede kendine yeterli üretim yaparken yağlı tohum, bakliyat gibi ürün gruplarında kendine yeterli üretimi yapamıyor. Yağlı tohumlardan soya da Türkiye ihtiyacının ancak yüzde 5,2’si kadar üretiyor. Kalan yüzde 94,8’lik kısmı dışarıdan ithalatla karşılıyor.

Kolzade (kanola) kendine yeterlilik oranı yüzde 47,9 olurken daha önce yüzde 60’ın üzerinde olan ayçiçeğinde kendine yeterlilik oranı yüzde 51,3’e geriledi. Türkiye’nin kendine yeterli olamadığı ürünler arsında yüzde 60,2 yeterlilik derecesi ile yeşil mercimek, yüzde 74,3 ile pirinç, yüzde 85,8 ile mısır, yüzde 85,9 ile kırmızı mercimek var. Arpada kendine yeterlilik yüzde 90, kuru fasulyede yüzde 91,4 olarak gerçekleşti.

TÜİK verileri hayvancılık alanında da üretimin giderek gerilediğini gösteriyor. TÜİK verilerine göre, 2023 yılı büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 2,6 azalarak 16 milyon 583 bin olurken, küçükbaş hayvan sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 6,9 azalarak 52 milyon 362 bin oldu.

Sektör temsilcilerine göre özellikle 2015 yılı sonrası artan kontrolsüz ithalat üretim dengelerini bozdu. İthalat yerli üretici zarar etmesine sebep verdi ve kırsaldaki üretim rekabet edemeyince yerli üretici üretimden çıktı. Küçük aile işletmeleri azaldı ve farklı iş kollarına yönelen yerli üretici, artan maliyetler nedeniyle üretime geri dönmek istemiyor. Üretimin azalması gıda enflasyonu konusunda Türkiye’yi dünyadan ayrıştırıyor.  Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilere göre dünya çapında gıda fiyatları mart ayında yıllık yüzde 7,7 geriledi. Aynı dönemde Türkiye’de yıllık gıda enflasyonu ise yüzde 70,5 olarak kaydedildi.

Yüksek maliyetlerden dert yanan besiciler, çözüm bulunmadığı taktirde hayvancılığın bitme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını belirtiyor. Besicilerin önemli girdi kalemlerinden yem fiyatlarındaki artış dikkat çekiyor. Sığır besi yemi 2024 yılında standart pelet yüzde 12,90 artışla 4 bin 465 TL, çuval fiyatı 223,27 TL; kuzu büyütme yemi pelet 5 kilogaram 444,50 TL, 1-2 aylık kuzu yemi 640 TL, koyun- keçi süt yemi 595 TL’ye kadar çıkmış durumda. Elazığ’da 30 yıldır küçükbaş hayvan besiciliği yapan Burhan Ayın, özellikle son iki yıldır kâr elde edilemediğine dikkat çekti.

Ayın, “Bu sene için yem fiyatları yüksek. Sadece o da değil, çoban aylıkları, ilaçlar ve ot fiyatları da yüksek. Fiyatlar geçen seneye göre yüzde 200-300 oranında artmış durumda. Maliyetlerden dolayı sayıyı çoğaltamıyor her defasında azaltıyoruz.  Bölgede hayvan kalmadı. Yem fiyatlarının yüksek olması ve göçten dolayı insanlar hayvanlarını sattı. Eskiden bu köyde 10 bin küçükbaş hayvan vardı şuan köydeki 12 kişinin kısıtlı sayıda hayvanı kaldı” ifadelerini kullandı.

CHP’li Gürer: Çiftçinin kredi borcu katlandı 

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektörünün kredi borçlarının bir yılda yüzde 75 arttığını ve çiftçilerin borçlanarak üretim yapmaya çalıştığını vurguladı. Gürer ayrıca tarımsal desteklemelerin yetersiz olduğunu, yaptığı mazot hesabıyla ortaya koydu.

Gürer, “2023 yılının şubat ayında tarım sektörünün bankalara olan borcu 363 milyar 395 milyon TL iken, 2024 yılının aynı ayında bu rakam yüzde 75 artarak 637 milyar 438 milyon TL’ye yükseldi. Tarım sektörünün takipteki kredi tutarı ise 2 milyar 262 milyon TL olarak gerçekleşti” şeklinde konuştu. Çiftçilerin üretimde kalmak için yüksek faizlere karşın borçlanmaya gittiğini belirten Gürer, beklediği geliri alamayan üreticilerin çıkmaza girerek üretimden uzaklaştığını vurguladı.

Gürer, iktidarın çiftçilere destek politikalarını mazot desteği üzerinden verdiği somut bir örnekle eleştirdi. Gürer, “Çiftçiye 2024 yılında toplam 91.1 milyar destek verilmesi beklenirken sadece çiftçinin kullandığı mazottan 43.6 milyar vergi alınacak. Ayrıca çiftçiye verilecek mazot desteğinin yaklaşık 3 katı çiftçiden vergi olarak geri alınmış olacak” diye konuştu.

Paylaşın