Enflasyon Ne Zaman Düşecek? Bakan Şimşek Açıkladı

Ekonomideki son duruma ilişkin açıklamalarda bulunan Mehmet Şimşek, “Enflasyon 3 Temmuz’dan itibaren düşmeye başlayacak. Çünkü çıktı açığı Temmuz’da eksiye dönüyor” dedi ve ekledi:

“Baz etkisi var. Para politikası gecikmeli çalışıyor. Başından beri enflasyon yılın ikinci yarısından itibaren düşmeye başlayacak diyoruz. Enlasyonda düşüş trendi başlamış durumda. Bir program var sabırla kararlılıkla uygulayacağız.”

Bakan Şimşek, vergi istisnaları, muafiyatleri ve indirim oranlarını yeniden gözden geçireceklerini açıkladı. Merkez Bankası’nın kur hedefi olmadığını söyleyen Mehmet Şimşek, TL’ye ilişkin ortaya atılan iddiaların amacının seçim öncesiz güvensizlik yaratmak olduğunu ifade etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kanal 7 televizyonuna ekonomideki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu. Şimşek’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Orta Vadeli Program nedir? Öncelikle onu açıklayalım; bu program üç yıllık bir program. Programın özü dezenflasyon yani enflasyonu tek haneye indirmek. Yani üç yıllık bir program yaptık. Para politikalarını işlevsel hale getirmek için yaptık. Orta Vadeli Programın üç temeli vardır. Sıkı para politikası, sıkı maliye politikası dolayısıyla enflasyon düşecek.

Orta Vadeli Program’da şunu bir şekilde ortaya koymuşuz demişiz ki; istisnaları gözden geçireceğiz. İndirimli KDV oranlarını gözden eçireceğiz, muafiyetleri gözden geçireceğiz. Çok net çizmişiz. Hiçbir ülke siyasi sahiplenme olmadan başarıya ulaşamaz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu program hazırlandı.

Bu program Eylül’de açıklandı. 3 temel bileşeni var. 1. Bileşen dezenflasyon yani fiyat istikrarı. Şu an yüksek enflasyon sorunuyla karşı karşıyayız. Dünyada da yüksek ama bizde dalga boy yüksek. İlk olarak tek haneye düşürmeye yönelik bir program.

Bunun için sıkı bir para politikası var. Merkez Bankası’ndaki arkadaşlar işlerini yapıyorlar. Merkez Bankası enflasyonu çapalayacak çerçevede parasal sıkılaşmaya gitti. Şartlar neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. Merkez Bankası enflasyonu düşürmek için ne gerekiyorsa yapacak.

Bütçede deprem hariç muazzam bir disiplin sağlandı. Gelirler politikası da bundan sonra beklenen enflasyona göre şekillendirilecek?

Biz bunu programı açıklarlarken söyledik. Enflasyondaki düşüş 2024 yılının ikinci yarısında başlayacak. Enflasyona mayıs ayı dahi yükselmeye devam edecek. Çünkü şubat ayı enflasyonunu hedef alalım. Yüzde 67. Bu şubat 2023 ve 2024 arası enflasyon. Yani son 12 ayın enflasyonu.

Birincisi geçen sene bu ülkede asrın felaketi yaşandı. İnşaat girdilerinde çok büyük bir artış oldu. Aynı sektörde İşçilik maliyetlerinde ciddi bir artış oldu. İnsanlar büyük şehirlere göç etti ve kira fiyatları yükseldi. Bunlar bir kerelik bir şey ama geçen sene temmuz ağustos eylül aylarında yaşandı. Bu önümüzdeki temmuz ağustosta yaşanmayacak.

Geçen sene bir seçim vardı. Gelirler politikası oldukça cömert belirlendi. Bunun da etkisi var. Önümüzde 4 yıl seçim olmayan bir dönem var. Biz burada sadece para politikası üzerinden değil. Enflasyonu kalıcı olarak bir şekilde aşağı çekmek istiyoruz. Enflasyondan en çok etkilenenler sabit gelirliler.

Geçen sene deprem nedeniyle çok büyük bir açıkla karşı karşıyaydık. Dışardan borçlanmak yerine açığı azaltmaya gittik. Bundan dolayı vergi artışlarına gittik. Bunlar doğrudan doğruya enflasyon. 2024’te bunlar olmayacak. Bunlar da tek seferlik etkiler. Enflasyonist yeni vergi olmayacak.

OVP’de çok net bir şekilde vergiler için çerçeve çizdik. Biz KDV genel oranını artırmayacağız, yüzde 20 üst limit. Kurumlar vergisini artırmayacağız. Gelir vergisini artırmayacağız. Çok netiz bu konuda. Ancak istisna muafiyetleri gözden geçireceğiz.

Verimlilik ne durumda bakacağız. Bu sene de bunun için ne gerekiyorsa yapacağız. Sıkılaştırma ise sıkılaştırma, kamu harcamalarını kısma mı… Hepsi yapılacak. Milletimizin bu geçiş döneminde bir fedalardık yapıyor. Kamu da bunu yapacak. Hiçbir bakanlığa personel noktasında emekli olanların harici personel alımına izin vermiyoruz.

“Müdahaleci olacağız”

Kredi politikasında çok net bir şekilde kaynakların tüketime değil üretken alanlara yönlendirme olacak. Müdahaleci olacağız. Altını çiziyorum. Biz kredi politikasında kaynağın tüketime değil kaynağın önce arz yönünü üretime gitmesini sağlayacağız. Bunun için ilave tedbirler alacağız.

Enflasyon 3 Temmuz’dan itibaren düşmeye başlayacak. Çünkü çıktı açığı Temmuz’da eksiye dönüyor. Baz etkisi var. Para politikası gecikmeli çalışıyor. Başından beri enflasyon yılın ikinci yarısından itibaren düşmeye başlayacak diyoruz. Enlasyonda düşüş trendi başlamış durumda. Bir program var sabırla kararlılıkla uygulayacağız.

Çok açık bir şekilde karamsarlık pompalanıyor. Muhalefet oturup projeleriyle, vizyonlarıyla bu yarışı sürdüreceklerine bu türden toplumun geleceğe ilişkin ümitlerini olumsuz etkileyecek yaklaşımlarla seçimi götürmeye çalışıyorlar.

Bu program çalışıyor. Kötümserliğe hiçbir şekilde zemin yoktur. Programın başarısını açıklayayım: Birincisi; ‘bu program uygulamaya geçtikten sonra büyümede dengelenme olacak’ dedik. Geçen sene ikinci çeyreğe gidelim yani program öncesine gittiğimizde iç talip çok hızlı büyüyor.

Büyümeye iç talep yüzde 10 katkı verirken net ihracat -6.3 puan etkiliyor. Yüzde 4’lük büyüme enflasyonist bir büyüme. Üçüncü çeyreğe geldiğimizde iç talebin etkisi 8.6’ya düşüyor. Net ihracat ise -2.3’e düşüyor. Son çeyreğe geldiğimizde iç talebin etkisi 4.6’ya düşüyor.

Net ihracat ise -0.6’ya düşüyor. Yılık ilk çeyreğindeyiz şuanda, elimizde rakam yok. Çok net bir şekilde net ihracatın etkisi artıya döndü. Artık Türkiye dışarıya satarak kısmen büyüyor. İç talep hala iyi ve düzeyde ama giderek daha ılımlı hale gelecek.

Şuanda Ocak ayına kadar olan süreçte 100 dolar borç ödediklerinde program sonrasında 113 dolar bulabiliyorlar. Dolayısıyla; Türkiye’ye para girişi çok ciddi bir şekilde artmış durumda. Özel sektörün bankaların dış kaynağa erişiminde hiçbir sorun yok.

Dış kaynağın maliyeti azaldı. Hazinenin dış kaynak bulmada hiçbir sorunu yok. Daha yeni Euro cinsinden bu sene piyasalara çıktı. 2017’den beri en düşük faiz farkıyla Hazine borçlandı. Bakan ‘borçlanma ile övünüyor’ diyorlar. Ben borçlanma ile niye övüneyim?

Şu anda ilave döviz talebinin bir ekonomik talebi yok ama “Seçim sonrasında kur yükselir para kazanırım” yönlendirmesiyle hareket eden bir kesim var. İhracatçı yurtdışından yüzde 40’lık ihracat gelirini bozdurma kuralı var, onu da geciktiriyor.

Biz kuru tutmuyoruz ki kazanasın. Son 1 yıl içinde dolar kuru enflasyondan daha çok artmış. Türkiye’nin döviz ihracatı artmıyor. Mayıs 2023’e giderseniz yıllık cari açığımız yaklaşık 60 milyar dolar. Şu anda cari açık 37 buçuk milyar dolara inmiş. Mayıs’ta 30 milyar doların altına inecek. Bir yıl sonra Türkiye’nin döviz ihtiyacı yarı yarıya azalacak.”

Paylaşın

Yoksul Sayısında Patlama: Sosyal Yardım Alanlar 5 Yılda 7 Katına Çıktı

2023 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 4 milyon 989 bin 456 hane, yani 19 milyon 957 bin 824 kişi sosyal yardımdan yararlanıyor. Böylelikle ülke nüfusunun 4’te 1’i sosyal yardımlarla ayakta duruyor.

2018’de sosyal yardımlara 43 milyar lira ödenirken, 2019’da bu tutar 55 milyar, 2020’de 69 milyar, 2021’de 97.8 milyar lira oldu. 2022’de 151.9 milyar, 2023’te ise 305.9 milyar TL’ye yükseldi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2023 yılı faaliyet raporu yayınlandı. Rapora göre son beş yılda sosyal yardım alan kişi sayısında patlama oldu. 2018’de sosyal yardımlara 43 milyar lira ödenirken, beşinci yılın sonunda rakam yedi katına çıktı.

2019’da bu tutar 55 milyar, 2020’de 69 milyar, 2021’de 97.8 milyar lira oldu. 2022’de 151.9 milyar, 2023’te ise 305.9 milyar TL’ye yükseldi.

Sosyal yardım alan hane sayısı da 2018’de 3 milyon 494 bin 932 oldu. 2021’de ise 4 milyon 419 bin 286 hane sosyal yardım aldı.

Sözcü’de yer alan habere göre; 2023 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 4 milyon 989 bin 456 hane, yani 19 milyon 957 bin 824 kişi sosyal yardımdan yararlanıyor. Böylelikle ülke nüfusunun 4’te 1’i sosyal yardımlarla ayakta duruyor.

2023’de gıda yardımı yapılan 957 bin 164 hane ve burada yaşayan 3 milyon 509 bin 427 kişi vardı. 1.21 milyar TL gıda yardımı yapıldı. Bu sayı 2022’de 3 milyon 472 bin 939 kişi ve 936 bin 683 haneye çıktı.

Yoksul vatandaşlara yapılan elektrik tüketim desteğinde de artış oldu. 2019’da 1 milyon 343 bin 109 hane elektrik yardımı aldı. Bu sayı 2020’de 1 milyon 659 bin 448 haneye çıktı. 2021 yılında 1 milyon 792 bin 200 oldu.

2022’de ise hane sayısı 2 milyon 719 bin 745’e yükseldi. 2023 sonu itibarıyla 4 milyon 378 bin 839 haneye elektrik desteği verildi ve 8,67 milyar lira kaynak aktarıldı.

Paylaşın

Mahfi Eğilmez’den Uyarı: Hiperenflasyona Gidebiliriz

Enflasyon verilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Ekonomist Mahfi Eğilmez, “Türkiye’de hiperenflasyon var demek yanlıştır. Türkiye’de olan çok yüksek enflasyondur. Biraz daha gayret edersek hiperenflasyona gidebiliriz orası ayrı” dedi.

Haber Merkezi / Ekonomist Mahfi Eğilmez, sosyal medya hesabı üzerinden hiperenflasyon değerlendirmelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Eğilmez, açıklamasında, şu ifadeleri kullandı:

“Hiperenflasyona girip girmediğimizi soran, hatta hiperenflasyon içinde olduğumuz halde bunu yazmaktan çekindiğimizi ileri süren arkadaşlar var. Arkadaşlar, teknik tanımları istediğiniz gibi değiştiremezsiniz. Hiperenflasyon yıllık enflasyon oranının yüzde 200 sınırını aştığı enflasyon oranına verilen addır.

Türkiye’de TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 67, ENAG’ın açıkladığı enflasyon ise yüzde 127’dir. Enflasyonu bu çapta ölçen başka bir kurum ya da şirket yok. İTO da ölçüyor ama yalnızca İstanbul için ücretliler geçinme endeksi olarak ölçüyor. Sadece kendi çevremizdeki gıda fiyatlarına ya da kiralara bakarak Türkiye’de hiperenflasyon var demek yanlıştır.

Fiyatları bütün Türkiye’den ve TÜFE endeksinde olduğu gibi 400’den fazla mal ve hizmetten her ay toplayıp , ağırlıklandırıp öyle bakmak lazım. Türkiye’de olan çok yüksek enflasyondur. Biraz daha gayret edersek hiperenflasyona gidebiliriz orası ayrı.”

Hiperenflasyon nedir? Nedenleri, çözümleri

Dörtnala enflasyon olarak da adlandırılan hiperenflasyon, enflasyonun yılda yüzde 200 sınırını aştığı anlardaki halidir. Paranın değerini yitirdiği en şiddetli enflasyon biçimi olan hiperenflasyonun en önemli nedeni aşırı parasal genişlemedir.

Merkez Bankası bağımsız olmayan devletlerde para politikasını da hükûmet yönetir. İşte bu noktada hükûmetin maaşların ödenmesi, yatırım ya da bütçe açığının kapatılması için kontrolsüzce para basma kararı alması çok yüksek enflasyona neden olur.

İkincil olarak, ülkede siyasi istikrarın olmadığı, hükûmetlerin ortalama ömürlerinin 1-2 yıl olduğu durumlarda iktidar partisi, seçimlerin tekrarlanacağı ve halkın kendilerini cezalandırıp tekrar iktidara taşımayacağı beklentisi taşımaları durumunda kendilerinden sonra gelecek partinin iktisadi planlarını bilerek ve isteyerek bozacak kısa vadeli gayrı-iktisadi kararlar alabilirler.

Özellikle gelişmemiş ve yeni gelişmekte olan ülkelerde gözlemlenen bu durum, ileride arz ve talep yönlü daralmalara yol açacak derin ekonomik krizlere sebep olabilir.

Hiperenflasyon durumlarında görülen bazı özel durumlar vardır. Örneğin hiperenflasyon dönemlerinde kredi talebi olağanüstü şekilde artar. Bunun da en temel nedeni kredi taksitlerini ödemenin zorluğunun dönemler içerisinde enflasyon oranına bağlı olarak gitgide azalacak olmasıdır. Bunun yanı sıra hiperenflasyon durumlarında elde para tutmanın fırsat maliyeti çok pahalıdır.

Bu durumda ülkedeki finansal okuryazarlık oranına bağlı olarak kişiler yerli parayı ya yüksek faizde değerlendirme ya da bir an evvel ellerinden çıkarma eğilimi gösterirler. İkinci durumun yoğun olduğu ülkelerde yüksek enflasyon düzeyine rağmen ekonomide suni bir canlılık görünebilir.

Düşünülenin aksine kısa vadede yüzde 400’lük enflasyonu düşürmek yüzde 40’lık enflasyonu düşürmekten daha kolaydır. Çünkü böyle durumlarda daha önce siyasi maliyet yüzünden alınamamış tedbirler daha kolay alınabilmektedir.

Üstelik %400’lük bir enflasyonu yüzde 200’e indirmenin siyasi kazancı, yüzde 40’lık enflasyonu %20’ye indirmekten daha fazla olabilir. İkincil olarak, çoğu zaman hiperenflasyona neden olan aşırı parasal genişlemeyi kontrol altına almak bile enflasyonu daha makul düzeylere indirmek için yeterli olabilmektedir.

Uzun vadeli çözümler için bütçe disiplinini sağlayacak reformların yapılması ön koşuldur. Bunun için de kararlı bir finansal istikrar programı uygulanmalıdır. Bu program dahilinde kurumsal açıdan yapılanma, vergilendirilmeyen tabanı vergilendirmeye çalışma, vergi idaresinin iyileştirilmesi ve harcama önceliklerinin kesin olarak belirlendiği bir mali reform önşarttır.

Paylaşın

İktidar, İki Ayda Faize 176 Milyar Lira Ödedi

2024 yılının ilk iki ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 457 milyar 873 milyon lira olarak kayıtlara geçti. Faiz harcamaları 175 milyar 923 milyon lira, faiz hariç harcamalar ise 1 trilyon 281 milyar 950 milyon lira oldu.

Birgün’den Havva Gümüşkaya’nın haberine göre; Emekliye kaynak bulamayan iktidar, kaynakları savurmaya devam etti. Vergi gelirlerindeki devasa artışa rağmen bütçe açığı şubat ayında 153,8 milyar TL olarak kaydedildi. Yılın ilk 2 ayında toplam bütçe açığı ise 304,5 milyar liraya ulaştı. İki ayda faize ödenen tutar 176 milyar TL oldu. Böylece Orta Vadeli Program’da 2024 yılı için belirlenmiş olan 2 trilyon 652 milyar TL’lik bütçe açığının yüzde 11,5’i yılın ilk iki ayında gerçekleşti.

Şubat’ta bütçe gelirleri yüzde 145 artışla 536,1 milyar TL olarak gerçekleşirken giderler yıllık yüzde 77,2 artışla 689,9 milyar TL oldu. Vergi gelirleri ise bir önceki aya göre yüzde 21,1 oranında artarak 406,3 milyar TL’ye ulaştı. Ocak-Şubat döneminde ise vergi tahsilatı 923,5 milyar TL’yi buldu. Toplanan tüm vergilerin yüzde 59,63’ünü KDV ve ÖTV tahsilatı oluşturdu.

Şubat ayında ÖTV ve KDV adı altında toplamda 253,5 milyar lira Hazine’nin kasasına gelir olarak kaydedildi. Geçen yılın aynı ayında ÖTV ve KDV adı altında toplanan tutar 113,7 milyar TL’ydi. Geçen yıl 103,9 milyar TL olan ithalattan alınan KDV ise 191,2 milyar TL’ye ulaştı. Böylece geçen yılın ilk ayında ÖTV ve KDV’den 253 milyar 511 milyon TL toplanırken bu yılın ilk ayında bu rakam 550,7 milyar TL’ye yükseldi.

Seçim dönemi kamu teşebbüslerine yapılan fiyat baskısı, görevlendirme giderine yansıdı. Zarar eden kuruluşlara bütçeden transferler gerçekleşti. Görevlendirme gideri kaleminden şubatta 97,8 milyar TL çıkış olurken iki aylık tutar 169,7 milyar lirayı buldu. Böylece görevlendirme giderine ayrılan bütçenin yüzde 13’ü harcanmış oldu. Ocak-Şubat döneminde Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne toplamda 36,9 milyar lira aktarıldı.

Toprak Mahsulleri Ofisi’ne 12,5 milyar TL, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye 7,2 milyar TL ve Türk Eximbank’a 11,8 milyar TL verilen borçlar nedeniyle borç verme kalemi geçen ay yıllık bazda 3,7 katına çıkarak 38,2 milyar TL seviyesinde gerçekleşti.

Kamunun israf harcamaları arasında gösterilen ve seçim dönemi yaklaştıkça artış gösteren kiralama işlemleri de bütçe giderleri arasında dikkat çekti. Kamu harcamaları arasında en tartışmalı kalemlerden biri olan ve Ocak’ta 622,5 milyon TL gider kaydedilen kiralamalara Şubat’ta 1 milyar 762 milyon TL harcandı.

Kiralama harcamalarındaki artışta uçak ve taşıt kiraları için ödenen tutarlar etkili oldu. Taşıt kiralarına 330,4 milyon TL, uçak kiralarına ise 316,9 milyon TL ödendi. Seçim hareketliliğinin arttığı Şubat’ta taşıt kiraları için ödenen para bir önceki aya göre yüzde 87, uçak kiralarına ödenen para ise yüzde 123 arttı.

Örtülü ödenek 7 kat arttı

Cumhurbaşkanı tarafından harcanabilen ve hesabı sorulamayan gizli hizmet giderlerinde şubat ayında adeta patladı. Ocak ayındaki 285,5 milyonluk örtülü ödenek harcaması Şubat’ta yaklaşık 7 kat arttı ve 1 milyar 896 milyon TL olarak kaydedildi. Bu kalemden yapılan harcama Ocak-Şubat döneminde 2 milyar 182 milyon TL’yi buldu. 2023 yılının Ocak-Şubat döneminde örtülü ödenekten yapılan harcamanın toplamı 561,9 milyon TL’ydi.

İktidarın seçim dönemleri propaganda kampanyası için kamu kaynaklarını kullanma alışkanlığının sonuçları temsil ve tanıtım giderlerindeki artışla görüldü. Ocak ayında 18,8 milyon lira olan temsil ve tanıtım giderleri şubat ayında 92,3 milyon liraya ulaştı. Bu harcamanın 52,9 milyon lirası toplantı ve organizasyon gideri olurken 39,4’ü temsil ve ağırlama gideri olarak kaydedildi.

Ocak-Şubat dönemi bütçe açıkları:

2018: 200 milyon lira
2019: 11,7 milyar lira
2020: +14,1 milyar lira
2021: 984 milyon lira
2022: +99,8 milyar lira
2023: 202,8 milyar lira
2024: 304,5 milyar lira.

Paylaşın

Köprü Ve Otoyollara Garanti Ödemeler Dev Boyutlara Ulaştı

Kamu – Özel – İşbirliği (KÖİ) ile inşa edilen otoyol ve köprüler için müteahhitlere ödenen garanti ödeme tutarında 2023’ün bilançosu ortaya çıktı. 2022’de 36,4 milyar lira olan toplam ödeme 2023’te 56,8 milyar liraya fırladı.

Birgün’den Mustafa Bildirici’nin haberine göre; Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KGM) 2023 yılına yönelik mali verileri yol, köprü ve tünel müteahhitlerine bol keseden verilen garantilerin bütçeye yükünü gözler önüne serdi. KGM’nin verileri öte yandan, garanti ödemelerinde yıllar itibarıyla yaşanan çarpıcı artışı da ortaya koydu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı eski bakanı Cahit Turhan’ın, “Garanti ödemeleri yapılan kalem” olarak işaret ettiği, “Hane Halkına Yapılan Transferler” kaleminden yapılan harcamalar belli oldu. KGM’nin Ocak-Aralık 2023 dönemine yönelik mali raporları, “Hane Halkı ve İşletmelere Yapılan Transferler” kaleminden yapılan harcamaların büyüklüğünü gün yüzüne çıkardı.

KGM’nin verilerine göre, “Hane Halkına Yapılan Transferler” kalemine 2023 yılı için 53 milyar 650 milyon 31 bin TL para ayrıldı. İdarenin bu ödenek kaleminden yaptığı toplam harcama ise Aralık 2023 itibarıyla 56 milyar 824 milyon 229 bin TL olarak gerçekleşti.

KGM bütçesinden yol, köprü ve tünellerin garanti ödemeleri için harcanan parada yıllar itibarıyla yaşanan artış da dikkati çekti. İktidarın plansızlığı ve müteahhitlere bol keseden verilen garantilerin bütçeye yükünü ortaya koyan, “Hane Halkına Transferler” kaleminden yapılan harcamalar, yıllara göre şöyle sıralandı:

2018: 3,4 milyar TL
2019: 5,1 milyar TL
2020: 10,1 milyar TL
2021: 14,2 milyar TL
2022: 36,4 milyar TL
2023: 56,8 milyar TL

Paylaşın

Merkez Bankası Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Yüzde 44.19’a Yükseltti

Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 37,78’den yüzde 44.19’a yükseltti. Banka, 12 ay sonrası enflasyon beklentisini ise yüzde 37,78’den yüzde 36,70’e çekti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu dolar kuru tahminin 40,02 liradan 40,53 liraya yükseltti. Banka, yıl sonu büyüme beklentisini ise yüzde 3,3’ten yüzde 3,8’e çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mart ayı Piyasa Katılımcıları Anketini yayımladı.

Buna göre; Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 42,96 iken, bu anket döneminde yüzde 44,19 olmuştur. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 37,78 iken, bu anket döneminde yüzde 36,70 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 23,05 ve yüzde 22,67 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 45,00 iken, bu anket döneminde yüzde 45,82 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 45,00 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 40,02 TL iken, bu anket döneminde 40,53 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 41,15 TL iken, bu anket döneminde 42,79 TL olarak gerçekleşti.

Katılımcıların GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 3,3 olarak gerçekleşti. GSYH 2025 yılı büyüme beklentisi ise yine bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 3,8 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Tarım Üretici Enflasyonu Yüzde 58,29

Tarım ürünleri üretici enflasyonu, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7,18, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,30, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,29 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 60,28 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) Şubat 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarım-ÜFE, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7,18, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,30, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,29 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 60,28 arttı.

Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 7,28, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 5,25 ve balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde yüzde 5,93 artış kaydedildi.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde yüzde 8,98, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde yüzde 2,55 ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 6,02 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 168,10 ile yağlı meyveler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 17,23 ile tropikal ve subtropikal meyveler oldu.

Paylaşın

2024 Yılının İlk İki Ayında Bütçe Açığı 304,5 Milyar Lira

2024 yılının ilk iki aylık döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 457,9 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 153,4 milyar lira ve bütçe açığı 304,5 milyar lira olarak kayıtlara geçti.

Haber Merkezi / Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 1 trilyon 281,9 milyar lira ve faiz dışı açık ise 128,6 milyar lira olarak gerçekleşti.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2024 yılı Şubat ayı merkezi yönetim bütçesi verilerini açıkladı. Buna göre, şubat ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 689,9 milyar TL, bütçe gelirleri 536,1 milyar TL ve bütçe açığı 153,8 milyar TL oldu. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 635,1 milyar TL ve faiz dışı açık ise 99 milyar TL oldu.

Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılı Şubat ayında 170 milyar 560 milyon TL açık vermiş iken bu şubat ayında 153 milyar 798 milyon TL açık verdi. 2023 yılı Şubat ayında 136 milyar 337 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken bu şubat ayında 98 milyar 968 milyon TL faiz dışı açık verildi.

Merkezi yönetim bütçe giderleri şubat ayı itibarıyla 689 milyar 905 milyon TL olurken, faiz harcamaları 54 milyar 830 milyon TL, faiz hariç harcamalar ise 635 milyar 75 milyon TL oldu.

2024 yılında merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 11 trilyon 89 milyar 37 milyon TL ödenekten şubat ayında 689 milyar 905 milyon TL gider gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayında ise 389 milyar 388 milyon TL harcama yapıldı.

Şubat ayı bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 77,2 oranında arttı. Giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 7 iken 2024 yılında yüzde 6,2 oldu.

Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 78,8 oranında artarak 635 milyar 75 milyon TL olarak gerçekleşti. Faiz hariç giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 7,2 iken 2024 yılında yüzde 6,5 oldu.

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Şubat ayı itibarıyla 536 milyar 107 milyon TL olarak gerçekleşti. Vergi gelirleri 406 milyar 291 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 95 milyar 279 milyon TL oldu.

2023 yılı Şubat ayında bütçe gelirleri 218 milyar 828 milyon TL iken 2024 yılının aynı ayında yüzde 145 oranında artarak 536 milyar 107 milyon TL oldu. Bütçe tahminine göre bütçe gelirlerinin Şubat ayı gerçekleşme oranı 2023 yılında yüzde 4,4 iken 2024 yılında yüzde 6,4 oldu.

2024 yılı Şubat ayı vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 126,2 oranında artarak 406 milyar 291 milyon TL oldu. Vergi gelirlerinin bütçe tahminine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 4,2 iken 2024 yılında yüzde 5,5 oldu.

2024 yılı Ocak-Şubat döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 457,9 milyar TL, bütçe gelirleri 1 trilyon 153,4 milyar TL ve bütçe açığı 304,5 milyar TL oldu. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 1 trilyon 281,9 milyar TL ve faiz dışı açık ise 128,6 milyar TL oldu.

Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılı Ocak-Şubat döneminde 202 milyar 802 milyon TL açık vermiş iken 2024 yılı Ocak-Şubat döneminde 304 milyar 517 milyon TL açık verdi. 2023 yılı Ocak-Şubat döneminde 147 milyar 220 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2024 yılı Ocak-Şubat döneminde 128 milyar 594 milyon TL faiz dışı açık verdi.

Merkezi yönetim bütçe giderleri Ocak-Şubat dönemi itibarıyla 1 trilyon 457 milyar 873 milyon TL oldu. Faiz harcamaları 175 milyar 923 milyon TL, faiz hariç harcamalar ise 1 trilyon 281 milyar 950 milyon TL oldu.

2024 yılı Ocak-Şubat döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 105,1 oranında artarak 1 trilyon 457 milyar 873 milyon TL oldu. Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 95,7 oranında artarak 1 trilyon 281 milyar 950 milyon TL oldu.

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak-Şubat dönemi itibarıyla 1 trilyon 153 milyar 356 milyon TL oldu. Vergi gelirleri 923 milyar 492 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 183 milyar 336 milyon TL oldu.

2023 yılı Ocak-Şubat döneminde bütçe gelirleri 507 milyar 906 milyon TL iken 2024 yılının aynı döneminde yüzde 127,1 oranında artarak 1 trilyon 153 milyar 356 milyon TL oldu. 2024 yılı Ocak-Şubat dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 113,6 oranında artarak 923 milyar 492 milyon TL oldu.

Paylaşın

Altın Fiyatlarında Yükseliş Sürecek Mi? JP Morgan’dan Dikkat Çeken Tahmin

JPMorgan Chase Küresel Emtia Araştırma Başkanı Natasha Kaneva, külçe altının tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2 bin 195,15 dolara ulaşmasının ardından “2 bin 500 doların bir olasılık olduğuna inanıyoruz. Çünkü piyasa aşırı heyecanlanma eğiliminde” dedi.

Geçen haftanın son işlem gününde 2 bin 195 doların üzerine çıkarak zirve yapan altının ons fiyatı ise bu sabah saatlerinde dünkü kapanışının yüzde 0,1 altında 2 bin 72 dolardan alıcı buluyor. Gram altın, 2 bin 240 TL civarında alıcı bulurken çeyrek altın, 3 bin 732 liradan satılıyor.

Altın fiyatlarının tarihi zirveye yakın seyrettiği sırada ABD merkezli yatırım bankası JPMorgan Chase Küresel Emtia Araştırma Başkanı Natasha Kaneva, altın fiyatının bu yıl ons başına 2 bin 500 dolara ulaşabileceğini belirtti.

Kaneva’ya göre JPMorgan için altın, emtia piyasalarında 1 numaralı tercih oldu ve bankanın küresel emtia araştırma başkanına göre altın fiyatı bu yıl ons başına 2 bin 500 dolara ulaşma potansiyeline sahip.

Natasha Kaneva, Bloomberg TV’ye verdiği bir röportajında, külçe altının cuma günü tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2 bin 195,15 dolara ulaşmasının ardından “2 bin 500 doların bir olasılık olduğuna inanıyoruz. Çünkü piyasa aşırı heyecanlanma eğiliminde” dedi.

Natasha Kaneva, bu fiyat hedefine ulaşmak için “enflasyonda ve istihdam rakamlarında ılımlılığın devam ettiğinin ve Fed’in gerçekten kesintiye gittiğinin teyit edilmesine ihtiyacımız var” diye konuştu.

Para piyasalarında, Fed’in 19-20 Mart’ta gerçekleştireceği para politikası toplantısının altın fiyatları için kritik öneme sahip olduğu düşünülüyor. Fed’in faizi sabit bırakacağına kesin gözüyle bakılırken, Banka’nın faiz indirimine başlama ihtimali mayısta yüzde 10 ve haziranda yüzde 69 ile fiyatlanıyor.

Geçen haftanın son işlem gününde 2 bin 195 doların üzerine çıkarak zirve yapan altının ons fiyatı ise bu sabah saatlerinde dünkü kapanışının yüzde 0,1 altında 2 bin 72 dolardan alıcı buluyor. Gram altın, 2 bin 240 TL civarında alıcı bulurken çeyrek altın, 3 bin 732 liradan satılıyor.

(Kaynak: BloombergHT)

Paylaşın

HSCB, Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Beklentisini Yüzde 49,4’e Yükseltti

Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSCB, Türkiye için 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 47,9’dan yüzde 49,4 seviyesine yükseltti. 2025 enflasyon beklentisi ise yüzde 29 seviyesinde kaldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son enflasyon raporunda 2024 yıl sonu beklentisi yüzde 36 olarak belirlenmişti.

Seçimlerden sonra politikada büyük bir değişiklik öngörmeyen Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSBC, Türkiye ile ilgili enflasyon beklentisini revize etti.

Bloomberg HT’de yer alan habere göre, HSBC CEEMEA Ekonomisti Melis Metiner’in hazırladığı 14 Mart tarihli notuna göre banka 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 47,9’dan yüzde 49,4 seviyesine yükseltti. 2025 enflasyon beklentisi ise yüzde 29 seviyesinde kaldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son enflasyon raporunda 2024 yıl sonu beklentisi yüzde 36 olarak belirlenmişti.

HSBC, 2024 yılına ilişkin politika faiziyle ilgili beklentisini yüzde 45’te tutarken, artış olasılığına da dikkat çekti. Banka, enflasyon tahminleri dikkate alındığında faiz indirimlerinin ancak 2025 yılının ilk çeyreğinde yapılabilmesi için alan olduğunu belirtti.

Ekonomide yumuşak inişin öncelik olmaya devam edeceğini öngören HSBC, “Bu da dengesizliklerin yavaş düzeleceği anlamına geliyor. Daha fazla sıkılaştırma ekonominin daha hızlı bir şekilde soğutulmasına yardımcı olacaktır, ancak daha kademeli bir yaklaşım beklemeye devam ediyoruz” dedi.

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı almıştı.

Para Politikası Kurulu (PPK) beklenti anketine katılan ekonomistler, politika faizinin bugünkü toplantıda yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyordu.

Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye’de politika faizi yüzde 8,50’ydi. Seçimler sonrası ise Haziran ayından bu yana parasal sıkılaşma politikalarının sonucu olarak Merkez Bankası politika faizini 3650 baz puan yükseltti.

TCMB’nin uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var.

Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Paylaşın