Açlık Sınırı 20 Bin, Yoksulluk Sınırı 57 Bin Lirayı Geçti

Dört kişilik bir ailenin, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını esas alarak hesaplanan açlık sınırı 20 bin lirayı, gıda dışındaki harcamaları dikkate alarak hesapladığı yoksulluk sınırı ise  57 bin lirayı aştı.

Haber Merkezi / Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun araştırma birimi Kamu-Ar, Açlık Yoksulluk Araştırması Nisan 2022 raporunu açıkladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Dünyada genel olarak gerileyen Türkiye’de ise dört yıldır kesintisiz artan gıda fiyatları yüzünden hızla yükselen açlık sınırı Mart ayında ilk kez 20  bin lira sınırını aşarken, yoksulluk sınırı da 57 bin lirayı geçti.  Mart’ta açlık sınırı bir önceki aya göre yüzde 5,9, yoksulluk sınırı ise yüzde 11 oranında artış kaydetti.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Ar-Ge birimi KAMU-AR’ın dört kişilik bir ailenin, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıda ile beslenmenin yanı sıra diğer ihtiyaçlarını da insan onuruna yaraşır bir şekilde ve yoksunluk hissi çekmeden karşılayabilmesi için yapması gereken harcamaları dikkate alarak hesapladığı açlık-yoksulluk sınırı araştırmasının Mart 2024 sonuçlarını açıkladı.

Açlık sınırı Mart’ta bir önceki aya göre 1.125 lira artarken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 3 bin 780 liralık artışta 37 bin 182 liraya kadar çıktı. Her ikisinin toplamından oluşan yoksulluk sınırı ise önceki aya göre 4 bin 905 lira arttı. Son bir yıllık dönemde ise açlık sınırı 9 bin 207 lira, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 18 bin 524 lira ve yoksulluk sınırı ise 27 bin 731 liralık artış kaydetti.

Ankara’da en fazla alış-veriş yapılan marketlerden derlenen fiyatlara göre, dengeli beslenebilmek için et- balık- yumurtaya aylık olarak harcanması gereken tutar Mart’ta bir önceki aya göre 527 lira, yıllık olarak ise 2 bin 770 lira artarak 5 bin 740 lira oldu.

Kuru bakliyat için yapılması gereken harcama önceki aya göre 2 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 163 liralık artışla 411 liraya yükseldi.

Bir önceki aya göre 76 lira artarak 4 bin 306 liraya yükselen süt, yoğurt ve peynir için yapılması gereken harcama son bir yılda ise 1.533 lira arttı. Meyve için harcanması gereken para Mart’ta 415 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 1.452 lira artarak 2.167 lira, sebze harcaması ise önceki aya göre 330 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 1.398 lira artarak 2 bin 797 lira oldu.

Ekmek, un ve makarna gibi ürünler için yapılması gereken harcama Mart’ta değişmeyip 1.498 lirada kalırken, pirinç ve bulgur harcamaları 2 lira artarak 805 liraya çıktı. Yağ için yapılması gereken harcama ise 30 lira artarak 522 lirayı buldu.

Şeker, bal, pekmez, reçel gibi gıda maddelerine yapılması gereken harcama Mart’ta önceki aya göre 171 lira artarak 1.292 lira oldu. Aynı ailenin zeytin için yapması gereken harcama ise 559 lira oldu.

Yetişkin erkek için 2.800, kadın için 2.200, genç için 3.000 ve çocuk için de 1.600 kalori esas alınarak yapılan hesaplamaya göre Mart ayında açlık sınırı yetişkin erkek için 5 bin 868 lira, yetişkin kadın için 4 bin 606 lira, çocuk için 3 bin 345 lira ve genç için de 6 bin 279 lira oldu.

Açlık sınırı bu yılın ilk üç aylık döneminde ise toplam 3 bin 615 lira artış kaydetti.

Yoksulluk sınırının belirlenmesinde gıda dışı gereksinimlerin fiyat değişimleri de esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin gıda dışındaki gereksinimlerini “yoksunluk hissi duymadan” karşılayabilmesi için gereken harcama tutarı da Mart’ta 37 bin 182 liraya kadar yükseldi.

Dört kişilik ailenin giyim ve ayakkabı harcamaları Mart’ta bin 663 liraya çıkarken, barınma (kira dâhil) harcamaları 8 bin 466 liraya yükseldi, ev eşyası harcamaları 4 bin 752 lira, sağlık harcamaları 1.606 lira oldu. Ulaştırma harcamaları 11 bin 782 liraya yükseldi. Haberleşme harcamaları 1.166 liraya, eğlence ve kültür harcamaları 1.139 liraya, eğitim harcamaları 721 liraya, tatil-otel harcamaları 3 bin 859 liraya ve çeşitli mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 2 bin 26 liraya çıktı.

Gıda dışı harcamalarda bu yılın ilk iki aylık dönemde 6 bin 828 lira artış gözlendi.

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır şekilde yoksunluk hissi çekmeden yaşayabilmesi için yapması gereken gıda ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise Mart’ta 4 bin 905 lira daha artarak 57 bin 280 liraya yükseldi. Yoksulluk sınırında yılın ilk üç ayındaki artış ise 10 bin 443 lira oldu. Yoksulluk sınırında, son bir yıllık dönemdeki artış ise 27 bin 731 lira olarak gerçekleşti.”

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Genç Nüfusta İşsizlik Oranı Yüzde 17,4

15 – 24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 2,0 puan azalarak yüzde 17,4 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 14,3, kadınlarda ise yüzde 23,2 olarak tahmin edildi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre 318 bin kişi azalarak 3 milyon 264 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,0 puan azalarak yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,7 iken kadınlarda yüzde 12,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre 880 bin kişi artarak 31 milyon 632 bin kişi, istihdam oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 48,3 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,7 iken kadınlarda yüzde 31,3 olarak gerçekleşti.

İşgücü 2023 yılında bir önceki yıla göre 562 bin kişi artarak 34 milyon 896 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 53,3 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,2, kadınlarda ise yüzde 35,8 oldu.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 2,0 puan azalarak yüzde 17,4 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 14,3, kadınlarda ise yüzde 23,2 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin yüzde 14,8’i tarım, yüzde 21,2’si sanayi, yüzde 6,3’ü inşaat, yüzde 57,6’sı ise hizmet sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1,1 puan, inşaat sektörünün payı 0,3 puan artarken, tarım sektörünün payı 1,0 puan, sanayi sektörünün payı 0,5 puan azaldı.

2023 yılında 4 milyon 695 bin kişi tarım sektöründe, 6 milyon 711 bin kişi sanayi sektöründe, 1 milyon 997 bin kişi inşaat sektöründe, 18 milyon 230 bin kişi hizmet sektöründe istihdam edildi. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 171 bin kişi azalırken, sanayi sektöründe 48 bin, inşaat sektöründe 151 bin, hizmet sektöründe 852 bin kişi arttı.

Atıl işgücü oranı %22,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 1,5 puan artarak yüzde 22,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,4 iken, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,3 olarak gerçekleşti.

İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 17,2 ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) iken, işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 4,9 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu. En yüksek istihdam oranı yüzde 54,5 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 37,5 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu.

En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 59,0 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise yüzde 42,3 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu.

Paylaşın

Gıda Fiyatları 30 Ayda Yüzde 721 Arttı

Gıda fiyatları Eylül 2021’den bu yana yüzde 721 oranında arttı. Diğer bir ifadeyle Eylül 2021’de 100 liraya satın alınan bir gıda sepeti için vatandaşlar, bu yıl mart ayında 821 lira ödemek zorunda kaldı.

Haber Merkezi / Gıda fiyatları bu yılın ilk üç aylık döneminde ise toplam yüzde 15,7 oranında arttı. Ocak-mart döneminde, ekmek, pirinç, un bulgur, makarna fiyatları yüzde 10,3, et-balık fiyatları yüzde 29,8, süt, süt ürünleri yüzde 12,7, yağ fiyatları yüzde 10,3, meyve fiyatları yüzde 42,8, sebze fiyatları yüzde 42,6, bakliyat fiyatları yüzde 15,7, diğer ürünlerin fiyatları yüzde 8,6 arttı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonunun Ar-Ge birimi KAMUAR’ın fiyatlarını Ankara’daki marketlerden düzenli olarak derlediği ve halkın en fazla tükettiği 64 temel gıda maddesinden oluşan bir sepeti esas alarak hazırladığı gıda fiyatları endeksinin Mart 2024 sonuçları açıklandı. Sonuçların yer aldığı raporda şu ifadelere yer verildi:

“TÜİK’in en son açıkladığı tüketim harcamalarıyla ilgili istatistiklere göre en zengin yüzde 20’lik kesim, tüketim harcamalarının yüzde 16,6’sını, en yoksul yüzde 20’lik kesim ise yüzde 35,8’ini gıda için yapıyor.

Dolayısıyla gıda fiyatlarında Türkiye’de son 44 aydır yaşanan kesintisiz artış en fazla sabit gelirli ve yoksul kesimleri etkiliyor. Açıklanan enflasyon bu nedenle bu kesimin gerçek hayatta yaşadığı enflasyonu tam olarak yansıtmıyor. Zira TÜİK enflasyonu hesaplarken gıda harcamalarının ağırlığını yaklaşık yüzde 25 olarak esas alıyor.

İktidarın Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ‘akıl dışı ilan ettiği’ ancak yerel seçimlerden önce yeniden uygulamaya başladığı yanlış ekonomik politikaların tetiklediği yüksek enflasyon sürecinin en ağır faturasını gıda fiyatları yüzünden yoksullar ödemeye devam ediyor.

Türkiye’nin, bu yanlış politikalarla yıllarca sürecek bugünkü enflasyon sarmalına sürüklendiği Eylül 2021’den bu yana gıda fiyatları yüzde 721 oranında arttı. Diğer bir ifadeyle Eylül 2021’de 100 liraya satın alınan bir gıda sepeti için vatandaşlar bu yıl mart ayında 821 lira ödemek zorunda kaldılar.

Uygulanan ekonomik politikalar, hem Türk lirasının satın alma gücünü azaltarak, hem tarım sektörünün girdi maliyetlerini ilgili artırarak, hem de fiyatlama davranışlarını bozarak diğer başta gıda olmak üzere tüm harcama gruplarında yüksek bir enflasyon sürecini tetikledi. İktidar seçim kaybetmemek için enflasyonla mücadele etmediği için bu süreçte olan ücretli, dar ve sabit gelirlilere oluyor.

Martta ekmek, pirinç, un, bulgur grubu dışındaki tüm gıda harcama gruplarında fiyatlar bir önceki aya göre arttı. Et-balık, süt ve süt ürünleri, meyve ve sebze, gibi temel gıda maddelerinde önceki aya göre önemli artışlar yaşandı.

Ekmek, pirinç, un, bulgur fiyatları martta bulgur ve şehriye fiyatlarındaki düşüş nedeniyle bir önceki aya göre ortalama yüzde 0,1 oranında azalırken, et ve balık grubu fiyatlarında yüzde 11,3 oranında artış kaydedildi. Et ve balık fiyatlarında yaşanan yıllık artış ise yüzde 112,6 oldu. Martta önceki aya göre süt ve süt ürünleri ile yumurta grubu harcamaları yüzde 2,3 oranında artarken, yağ fiyatlarındaki artış yüzde 0,2 olarak gerçekleşti.

Martta meyve fiyatları yüzde 18.4, sebze fiyatları yüzde 6,7 arttı

Meyve fiyatlarının yüzde 18,4 oranında arttığı Martta sebze fiyatlarında, bir önceki aya göre ortalama yüzde 6,7 oranında artış kaydedildi.

Martta bakliyat fiyatları yüzde 0,4, salça, zeytin, bal, çay, tuz ve benzeri işlenmiş gıda maddelerinden oluşan diğer gıda fiyatları ise yüzde 1,1 oranında zamlandı. Vatandaşlar mevcut gıda tüketim alışkanlıklarına göre seçilen 64 gıda maddesinden oluşturulan gıda sepetini satın alabilmek için Martta, bir önceki aya göre yüzde 5,9 oranında daha fazla para ödemek zorunda kaldı.

Gıda fiyatlarında bu yılın ilk üç aylık döneminde ise toplam yüzde 15,7 oranında artış gerçekleşti. Ocak-mart döneminde, ekmek, pirinç, un bulgur, makarna fiyatları yüzde 10,3, et-balık fiyatları yüzde 29,8, süt, süt ürünleri yüzde 12,7, yağ fiyatları yüzde 10,3, meyve fiyatları yüzde 42,8, sebze fiyatları yüzde 42,6, bakliyat fiyatları yüzde 15,7, diğer ürünlerin fiyatları yüzde 8,6 arttı.

Döviz kuru ve tarım ürünü üretici fiyatlarındaki artışlar gıda fiyatlarındaki yüksek artış hızının önümüzdeki aylarda da devam edeceğine işaret ediyor. Mart 2024 sonu itibariyle son 12 aylık ortalama gıda fiyatları ise bir önceki 12 aylık ortalama fiyatlara göre yüzde 99,7 oranında arttı.”

Paylaşın

Dikkat Çeken Rapor: Yoksulluk Çocuk İşçiliğini Artırdı

Gaziantep özelinde yapılan bir araştırmaya göre, çocukların uzun saatler boyunca düşük ücretlere çalıştırıldığını gösterdi. Araştırma çocuk işçilerin yüzde 94’ü günde 8-12 saat, yüzde 71,4’ü haftada 6 gün çalıştığını belirtti.

Yüzde 18,3’ünün 600-1000 TL, yüzde 65,8’inin 1200-2000 TL aylık ücret alan çocukların emeğinin ucuz işgücü görüldüğü aktarılan araştırmada, bu durumun çocukları da yoksulluğa ittiği gerçeğini yansıttığının altı çizildi.

Birgün’de yer alan habere göre; Gaziantep Üniversitesi bünyesinde Temmuz 2023’te Abdullah Tanır’ın hazırladığı “Organize Sanayi Bölgesinde Çalışan Çocuk İşçilerin Çalışma Koşulları İle Sağlıklı Yaşam Tarzı Davranışlarının Belirlenmesi” başlıklı yüksek lisans tezinde 18 yaş altında olan 1000 çocuk işçiyle yapılan anket yer aldı. Gaziantep Küsget Organize Sanayi Bölgesi’nde 5 Mart 2021-1 Eylül 2021 tarihleri arasında yapılan araştırmada dikkat çekici veriler yer aldı.

Araştırmaya katılan çocuk işçilerin yüzde 18,6’sı 9-14 yaş arasında olurken yüzde 81,4’ü 15-19 yaşları arasında. 2011 yılında Antep’te yapılan bir araştırmanın anımsatıldığı yüksek lisans tezine göre kentte 9-14 yaş arasındaki çocuk işçilerin sayısının arttığına dikkat çekildi. 2011’deki araştırmada 10-14 yaş arasındaki çocuk işçi sayısının yüzde 8,9 olduğu belirtildi. Çocuk işçilerin yüzde 87,1’i otomotiv, yüzde 12,9’u diğer sektörlerde çalıştığını aktardı.

TÜİK verileri hatırlatıldı

Çocukların yüzde 41,7’sinin meslek öğrenmek, yüzde 41’inin para kazanmak ve yüzde 15,8’inin aile istediği için çalıştıkları aktarılan tezde, yüzde 93,8’inin sosyal güvencesi olmadığına değinildi. TÜİK verilerinin hatırlatıldığı tezde, şöyle denildi: “TÜİK 2016 verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışmaktadır. 2016’da 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 708 bindir. Bu çocukların 558 bini kayıt dışı çalışırken, 150 bini sigortalıdır. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışıdır. Baştaymaz ve Dülgeroğlu’nun 1995 araştırmasında, çalışan çocukların; sosyal güvenlikten yoksun olduğu belirlenmiştir. Çocuk işçilerin sosyal güvenlikten yoksun çalışması bulgularımızı desteklemektedir.”

Araştırma çocuk işçilerin yüzde 94’ü günde 8-12 saat, yüzde 71,4’ü haftada 6 gün çalıştığını belirtti. Yüzde 18,3’ünün 600-1000 TL, yüzde 65,8’inin 1200-2000 TL aylık ücret alan çocukların emeğinin ucuz işgücü görüldüğü aktarıldı. Bu durumun çocukları da yoksulluğa ittiği gerçeğini yansıttığının altı çizildi.

Çocuk işçilerin yüzde 13,3’ünün vücut kitle indeksi 18,5’in altında yani ‘zayıf’ olduğu aktarılan çalışmada, sağlığa ilişkin şunlara dikkat çekildi: “Bu çalışmada genel sağlık anketine göre riskli grup çok yüksek çıkmıştır ve çalışan çocuk işçilerin psikolojik olarak çok kötü durumda olduğu görülmüştür. Çalışan çocuk işçilere psikolojik desteğin çok önemli olduğu bu çalışmada irdelenmiştir.”

Tezin sonuç bölümünde, şu ifadelere yer verildi: “Gelir adaletsizliği, ucuz işgücü fırsatçılığı, aile eğitim düzeyi, eğitimde fırsat eşitliğinin olmayışı ve eğitimin istihdam piyasasıyla uyumsuz olması çocukları çalışmaya zorlayan temel nedenlerden olup, çocuk işçilerin hem psikolojik hem de fiziksel olarak sağlıklı yaşam sürmelerine engel olmaktadır.

İşyerlerinin yeterli derecede denetimden yoksun olması, meslek eğitim kurumlarının yetersizliği, çalışma koşullarının zorluğu, çalışma sürelerinin fazlalığı gibi nedenler çocukların sağlıklı yaşam sürmelerine engel olmakta, sağlıklı gelişimlerini engellemekte ve sosyal hayattan izole edip onları küçük yaşlarda çalışmaya zorlamaktadır. Bu nedenle, öncelikle ailelerin gelir düzeylerini yükseltecek sosyo-ekonomik politikalar ele alınmalı, ailelere gerekli eğitim verilmeli, çalışan çocukların korunmasını amaçlayan yasal düzenlemeler için uluslararası standartlara uyum sağlayacak şekilde, mevzuat oluşturulmalı ve etkin bir biçimde uygulanmalıdır ve bu, ülkenin gereksinimine uygun olarak yapılmalıdır.

Eğitim ve okul, çocuk işçiliğini sona erdirmede en etkili araçtır. Hem temel eğitim hem de mesleki eğitim yaygınlaştırılmalıdır. Eğitimin doğrudan ve dolaylı maliyetleri, yoksul ailelerin de katlanabileceği duruma getirilmeli, eğitimin kalitesi yükseltilmeli ve gelecekte istihdam olanağı sağlar duruma getirilmelidir. Çocuk işçiliği var olan bir sorundur ve bu sorunun çözümü için uygulanması gereken şeyler arasında; daha iyi çalışma koşullarının belirlenmesi ve bu koşulların denetlenmesi gerekmektedir.”

Paylaşın

Uluslararası Çalışma Örgütü: Zorla Çalıştırılanların Sayısı Artıyor

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) göre 2021 yılında, dünya genelinde 27,6 milyon kişi herhangi bir günde, madenlerde, tarımda veya ev işlerinde zorla çalıştırıldı.

Söz konusu verilere göre, her bin çalışandan 3,5 kişinin zorla çalıştırıldığı görülüyor. Zorla çalıştırılanların 6,3 milyonunu fuhuşa zorlanan kişilerden oluşturdu.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından hazırlanan bir rapora göre dünya genelinde zorla çalıştırmadan elde edilen yasa dışı kazançlarda hızlı bir artış söz konusu.

Örgütün salı günü Cenevre’de açıkladığı rapora göre, insanları zorla çalıştırmak suretiyle emeklerini sömürenlerin kazancı yılda 236 milyar dolar (yaklaşık 217 milyar euro) olarak tahmin ediliyor. Söz konusu meblağ 2014 yılına kıyasla yüzde 37’lik artışa işaret ediyor. Rapora temel teşkil eden verilerin 2021 yılına ait olduğu belirtildi.

Buna göre 2021 yılında, dünya genelinde 27,6 milyon kişi herhangi bir günde, madenlerde, tarımda veya ev işlerinde zorla çalıştırıldı. Söz konusu verilere göre, her bin çalışandan 3,5 kişinin zorla çalıştırıldığı görülüyor.

Zorla çalıştırılanların 6,3 milyonunu fuhuşa zorlanan kişilerden oluşturdu. ILO verilerine göre, dünya genelinde zorla çalıştırılanların sayısı 2016 ve 2021 yılları arasında 2,7 milyon artış gösterdi.

Raporda yer alan bilgilere göre insanları zorla çalıştıranlar toplam kazançlarının üçte ikisini fuhuşa zorladıkları insanlar üzerinden elde ediyor. Burada kazanç terimi, zorla çalıştırılan insanlara ödenen ücret ile aynı kişilerin uygun çalışma koşulları altında hak edecekleri ücret arasındaki farkı ifade ediyor.

İnsanları zorla çalıştırarak elde edilen kazançtaki artış bir yandan insan ticaretine maruz kalan kişi sayısının artmasından kaynaklanırken diğer yandan da sömüren kişi başına düşen kârın yükselmesi de ayrı bir faktör olarak değerlendiriliyor.

Zorla çalıştırma sonucu elde edilen yasa dışı kazançlar ise en çok Avrupa ve Orta Asya’da tespit edilirken, bunları Arap ülkeleri ile Kuzey ve Güney Amerika, Afrika ve Asya / Pasifik ülkelerinin takip ettiği belirtildi.

ILO Genel Direktörü Gilbert Houngbo, “Zorla çalıştırma, yoksulluk ve sömürü döngüsünü devam ettirmekte ve insan onuruyla bağdaşmamaktadır” dedi. Örgüt, sömürüye açık ekonomik sektörlerin daha iyi denetlenmesi çağrısında bulunuyor.

ILO zorla çalıştırma veya zorunlu çalışmayı, “Bir ceza tehdidi altında bir kişiden talep edilen ve söz konusu kişinin rızası olmaksızın maddi veya manevi baskı altında yaptığı iş veya hizmet” olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Asgari Ücret 54 Dolar Eridi

27 Aralık’ta 17 bin 2 TL’lik asgari ücretle yaklaşık 580 dolar alınabilirken bugün 526 dolar alınabiliyor. Bu durum, asgari ücretin 27 Aralık kuruna göre 54 dolar az olduğuna işaret ediyor.

Geçen yılın ikinci yarısında 11 bin 402 lira 32 kuruş olan asgari ücret ise o dönemki ortalama kurla (27,66 TL) 412 dolara denk geliyordu. Asgari ücrete sene başında yapılan zam dolar bazında erirken diğer ücretlerde de durum farklı değil.

Yerel seçim öncesi dolar ve euroda yükseliş devam ediyor. Dolar kuru haftaya 32,30, euro kuru ise 35,17 seviyesinden başladı. Dolar kurunda yılbaşından bu yana gerçekleşen artış yüzde 10’a yaklaşırken euro kuru aynı dönemde yaklaşık yüzde 8 arttı. Uzmanlara göre kurlardaki yükseliş devam edecek.

Türkiye gibi dış finansmana bağımlı ülkelerde dövizdeki yükseliş her vatandaşı yakından ilgilendiriyor. Kur artışları, maliyetler üzerinden enflasyonu tırmandırırken, asgari ücret ve diğer ücretler reel anlamda eriyor.

Türkiye’de çalışanların yarıdan fazlasını ilgilendiren asgari ücret, bu yıl başında yüzde 49 zamla 17 bin 2 TL’ye yükseltilmişti. Asgari ücret görüşmelerinin yapıldığı Aralık 2023’te doların satış değeri ortalama olarak 29,09 liraydı. Asgari ücretin açıklandığı 27 Aralık 2023’te ise dolar kuru 29,32 seviyesindeydi. Dolar o tarihten bu yana yaklaşık 3 TL yükseldi.

Buna göre 27 Aralık’ta 17 bin 2 TL’lik asgari ücretle yaklaşık 580 dolar alınabilirken bugün 526 dolar alınabiliyor. Bu durum, asgari ücretin 27 Aralık kuruna göre 54 dolar az olduğuna işaret ediyor. Geçen yılın ikinci yarısında 11 bin 402 lira 32 kuruş olan asgari ücret ise o dönemki ortalama kurla (27,66 TL) 412 dolara denk geliyordu. Asgari ücrete sene başında yapılan zam dolar bazında erirken diğer ücretlerde de durum farklı değil.

Sene başında aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 22 bin 17 liradan 32 bin 861 liraya, en düşük memur emekli aylığı da 9 bin 876 liradan 14 bin 741 liraya yükseldi. Ancak yıl başında 32 bin 861 liralık en düşük memur maaşı yaklaşık 1114 dolara denk gelirken, bugün 1017 dolar ediyor. Kayıp 97 doları buluyor. En düşük memur emekli aylığı da aynı şekilde dolar bazında yaklaşık 500 dolardan 456 dolara geriledi.

İşçi ve Bağkur emeklilerinin aylığı da AKP’nin son yıllarda uygulamaya soktuğu maaş tamamlama politikasına paralel yapılan seyyanen zamla en az 10 bin TL’ye çıkarılmıştı. Ancak 10 bin TL aylık alan bir emekli sene başında 339 dolar alabilirken bugün 309 dolar alabiliyor.

Haziran 2023’ten Ocak ayına dek 8 kez faiz artırımına giden Merkez Bankası (TCMB), politika faizini en son Ocak ayında 250 baz puan artışla yüzde 45’e çıkarmıştı.

Politika faizindeki artışlar mevduat faizlerinde de yükselişe yol açarken kurlar gibi enflasyonu da dizginleyemedi. Resmi verilere göre Şubat ayında tüketici fiyatları endeksi yüzde 67’nin üzerine çıktı. TCMB enflasyon tahminleri ise yıllık enflasyonun yıl ortasına doğru yüzde 70-75 bandına çıktıktan sonra 2024 yılını yüzde 36 seviyesinde tamamlayacağı yönünde.

Kurlardaki ve enflasyondaki yükseliş düşük, orta ve alt gelir grubundaki vatandaşların reel gelirlerinin erimesine yol açarken, bu dönemin kazananı milyonerler oldu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduat olan mudi sayısı 31 Aralık 2023’ten Ocak ayı sonuna dek geçen bir aylık süreçte 1 milyon 446 bin 354 kişiden 1 milyon 470 bin 861 kişiye çıktı. Buna göre bir ayda 24 bin 507 kişi daha milyoner oldu.

Hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduat olanların serveti ise Aralık 2023’teki 11 trilyon 280 milyar 447 milyon TL’den 11 trilyon 337 milyar 137 milyon TL’ye çıktı. Buna göre bir ayda milyonerlerin serveti 56 milyar 690 milyon TL arttı. Milyonerlerin serveti Kasım sonuna göre (iki ayda) 701,5, Ekim sonuna göre (üç ayda) 942,8 milyar lira yükseldi. Hesabında 1 milyon ve üzeri mevduatı olan mudi sayısı da iki ayda 93 bin 63, üç ayda 153 bin 267 kişi arttı.

Ocak 2024 verilerine göre milyonerlerin 1 milyon 321 bin 400’ünü yurt içi yerleşikler, 149 bin 461’ini yurt dışı yerleşikler oluşturdu. Bir milyon ve üzeri mevduatların yaklaşık 6,9 trilyon lirası yerel para cinsi, 4,1 trilyon 1 lirası döviz tevdiat hesabı, 344,5 milyar lirası da kıymetli maden depo hesaplarından oluştu.

Kurlardaki yükselişin nedeni ne?

DW Türkçe’den Pelin Ünker‘e konuşan uzmanlara göre kurlardaki yükselişin altında Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı para politikasının yerel seçim sonrasında terse dönebileceği ve dövizdeki baskının ortadan kalkabileceği yönündeki beklentiler yatıyor.

Uluslararası kurumların bu beklentiye yol açan değerlendirmelerine işaret eden uzmanlar, diğer yandan Ocak ayı itibariyle mevduat faizlerinde düşüşün başlaması ve yabancı sermaye girişlerinde istenilen seviyenin yakalanmamasının da kur artışında etkili olduğu görüşünde.

Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, çeşitli kurumların yayımladığı raporlarda dolar değerinin 40’a doğru ulaşabileceği yönünde bir beklenti olduğuna işaret ederek, “Bu da bir anlamda piyasada şu an satın alınıyor. Yani aslında yurttaşlar, kendini güvence altına almak için yerel seçim sonrasında tekrar ortaya çıkabilecek döviz hareketi karşısında biraz daha güvenli limana doğru hareket ediyor. Güvenli liman da dolar, diğer döviz cinsi birikim ve altın” diyor.

Döviz ve altına talep artarken bankalardan nakit avans ve tüketici kredisi kullanmak isteyenlere altın ve döviz almamaları yönünde bir uyarı geldi.

“Bilindiği üzere tüketici kredileri; gerçek kişi tüketicilerin eğitim, sağlık, seyahat, taşınma, evlilik, alışveriş vb. kişisel ihtiyaçların karşılanması amacıyla bir defada sağlanan finansal destek kredileridir” hatırlatması yapılan uyarıda müşterilerden tüketici kredisi ve bu nitelikte olan nakit avansı amacına uygun kullanacaklarına dair taahhüt isteniyor.

Merkez Bankası’nın Mart ayına ilişkin Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre, piyasanın yıl sonu dolar beklentisi 40,02 TL’den 40,53 TL’ye, 12 ay sonrası için dolar/TL beklentisi de 41,15’ten 42,79 TL’ye yükseldi. Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Program’a (OVP) göre ise dolar/TL kurunun yıllık ortalama değerleri 2024’te 36,8 TL, 2025’te 43,9 TL, 2026’da ise 47,8 TL olarak tahmin ediliyor.

Paylaşın

Açlık Sınırı 16 Bin, Yoksulluk Sınırı 55 Bin Lirayı Geçti

Şubat ayında dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı yani açlık sınırı 16 bin 100, açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak hesaplanan yoksulluk sınırı ise 55 bin 691 lira oldu.

Haber Merkezi / Tek başına yaşayan bir kişinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yapması gereken mutfak harcamaları ile yaşamını idame ettirmek için yapması gereken barınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb. harcamalarının toplam tutarı ise en az 25 bin 568 lira oldu.

Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırma Merkezi (BİSAM), “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Şubat 2024 Dönem Raporu”nu yayımladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarı farklılık göstermektedir. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 2 bin 385 liradır. Bu değer yetişkin bir kadın için 2 bin 276, 15-18 yaş bir genç için 2 bin 471, 4-6 yaş arası bir çocuk için 1651 liradır. Sağlıklı bir biçimde beslenmenin toplam aile bütçesine maliyeti ise 8 bin 782 lira olarak tespit edilmiştir. Bu tutar söz konusu ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutardır. Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı 30 bin 379 liraya ulaşmaktadır.

Sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarı farklılık göstermektedir. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 2 bin 66 liradır. Bu değer yetişkin bir kadın için 1953, 15-18 yaş bir genç için 2 bin 129, 4-6 yaş arası bir çocuk için 1405 liradır. Sağlıklı bir biçimde beslenmenin toplam aile bütçesine maliyeti ise 7 bin 552 lira olarak tespit edilmiştir. Bu tutar söz konusu ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutardır. Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı 26 bin 123 liraya ulaşmaktadır.

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) harcama gruplarına göre endeks rakamları, 2003 yıllı madde fiyatları ile İstanbul Halk Ekmek, zincir market cari ay internet fiyatları ve BİSAM Beslenme Kalıbı üzerinden yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Şubat 2024 için 16 bin 100 liradır. Bu harcama tutarı sadece gıda için yapılması gereken minimum tutardır. Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 55 bin 691 lira olarak gerçekleşmiştir.

Tek başına yaşayan bir kişinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yapması gereken mutfak harcamaları ile yaşamını idame ettirmek için yapması gereken barınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb. harcamalarının toplam tutarı ise en az 25 bin 568 lira olmalıdır. Buna göre tek başına yaşayan bir kişi için yoksulluk sınırı 25 bin 568 lira olarak tespit edilmiştir.”

Günlük harcama gereksinimi 537 lira

Günlük harcamalarda Şubat 2024’de en yüksek maliyet grubunu 170,72 liralık harcama gereksinimi ile süt ve süt ürünleri grubu oluşturdu. Et, tavuk ve balık grubu için yapılması gereken minimum harcama tutarı ise 109,40 lira oldu. Sebze ve meyve için yapılması gereken günlük harcama tutarı ise 124,28 liraya ulaştı. Ekmek için günlük 33,38 liralık, katı yağ ve sıvı yağ ise 30,80 liralık harcama tutarı gerektiği belirtildi. Yumurta için 10,69, şeker, bal, reçel ve pekmez için ise 13,40 lira belirlendi.

Daha dar bir gruplandırmaya göre ise harcamalarda süt ve süt ürünlerinin payı yüzde 31,8 ile en yüksek paya sahip oldu. Et, yumurta ve kurubaklagil grubunun payı yüzde 28 ile ikinci sırada yer aldı. Sebze ve meyvenin harcamalar içindeki payı yüzde 23,2; ekmek, makarna vb. için ise pay yüzde 8,8 olarak belirlendi. Diğer gıda harcamalarının toplam içindeki payı ise yüzde 8,2 oldu.”

Paylaşın

TÜİK’e Göre, Ücretli Çalışan Sayısı Yüzde 2,8 Arttı

Ücretli çalışan sayısı ocak ayında bir önceki yılın ocak ayına göre yüzde 2,8 arttı. Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında, sanayi sektöründe yüzde 0,1, inşaat sektöründe yüzde 9,6 ve ticaret – hizmet sektöründe yüzde 3,1 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ücretli Çalışan İstatistikleri Ocak 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,8 arttı.

Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın ocak ayında 14 milyon 620 bin 763 kişi iken, ocak ayında 15 milyon 22 bin 900 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında, ocak ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,1, inşaat sektöründe yüzde 9,6 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 3,1 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,1 arttı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında, ocak ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,3 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 0,7 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,3 arttı.

Paylaşın

İşsizlik Fonu Patron Fonuna Dönüştü!

Şubat ayında, İşsizlik Fonu’ndan işsizlik ödeneği olarak 3 milyar 217 milyon 279 bin lira dağıtılırken, aynı dönemde patronlara, teşvikler, destek ödemeleri ve işbaşı eğitim programları kapsamında toplam 7 milyar 180 milyon 590 bin lira aktarıldı.

2024 yılının ocak – şubat döneminde, işverenlere yönelik destekler, işsizlik ödeneklerinin 2.2 katına ulaştı.

Sözcü’den Deniz Bilici Göçmen‘in haberine göre; Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) İşsizlik Sigortası Fonu şubat ayı bültenine göre, 8 Mart itibarıyla fon varlığı 208 milyar 670 milyon 31 bin TL oldu.

Varoluş amacının işsizlerin yeni bir iş bulana kadar geçinmesini sağlamak olan fondan işsizlik ödeneği için şubat ayında 3 milyar 217 milyon 279 bin TL ödeme yapıldı. İşverenlere ise teşvik ve destek ödemeleri ile işbaşı eğitim programları aracılığıyla fondan yapılan destek tutarı ise 7 milyar 180 milyon 590 bin TL oldu. 2024’ün ilk iki ayında patrona verilen destek tutarı ise işsizlere yapılan ödemenin 2.2 katı oldu.

İşverene teşvik ve destek ödemeleri kapsamında ocak ve şubat aylarında toplam 9 milyar 940 milyon 340 bin TL, aynı dönemde işbaşı eğitim programları kapsamında da 4 milyar 57 milyon 320 bin TL destekte bulunuldu. İşverene iki ayda yapılan toplam destek tutarı 13 milyar 997 milyon 660 bin TL’yi bulurken işsizlere ise 6 milyar 261 milyon 744 bin TL ödeme yapıldı.

‘İşsizlik Ödeneği Alanlara Yönelik Teşvik’, ‘Asgari Ücret Desteği’ gibi teşvik ve destek ödemeleri ile İşbaşı Eğitim Programı adı altında işverenin desteklendiği fon adeta ‘İşverene Destek Fonu’na dönüştü. İşbaşı Eğitim Programı ile işveren, bu kapsamda çalıştırılanların ücretleri ve primleri İşsizlik Sigortası Fonu tarafından karşılanarak, işverene herhangi bir maliyet çıkarılmayarak desteklenmiş oluyor.

Mart 2002’den itibaren işsizlik ödeneğine başvuran yaklaşık 19.4 milyon kişiden sadece 10.5 milyon kadarı ödeneğe hak kazanırken bu kişilere yapılan ödeme tutarı 74.3 milyar TL oldu. İşverenlere 2022, 2023 yılları ile 2024’ün ilk iki ayında yapılan teşvik ve destek ödemeleri ise işsizlere 22 yılda ödenen tutarı aşarak 78.5 milyar TL’ye ulaştı.

Paylaşın

Emeklinin Bayram İkramiyesi Bayram Harçlığına Döndü

Emeklilere, Ramazan ve Kurban Bayramı öncesi verilen bayram ikramiyelerinin alım gücü her geçen gün biraz daha düşüyor. Emekli ikramiyelerinde resmi enflasyona göre 2018 – 2024 yılları arası kayıp 14 bin 856 lira.

Haber Merkezi / İkramiye Kurban Bayramı’nda da 3 bin lira olarak ödenirse bu kayıp 15 bin lirayı geçecek.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma Merkezi (DİSK-AR), emekli ikramiyesine ilişkin gerçekleştirdiği araştırmayı, “Emekli ikramiyesi bayram harçlığı oldu” başlıklı bültenle kamuoyuna sundu.

Buna göre; Asgari ücretin 1603 TL olduğu 2018 yılında belirlenen bayram ikramiyesi, asgari ücretin yüzde 62’si tutarındayken, 2024 yılında 3 bin TL’lik bayram ikramiyesi asgari ücretin yüzde 18’ine geriledi. Emekli ikramiyesi asgari ücrete göre artırılsaydı, ikramiyenin 10 bin 609 TL olması gerekirdi.

Emeklilere ödenen bayram ikramiyeleri resmi enflasyona göre artırılmadı ve bu yüzden bayram ikramiyelerinde ciddi bir enflasyon kaybı oluştu: Emekli ikramiyelerinde resmi enflasyona göre 2018-2024 arası kayıp yaklaşık 14 bin 856 TL oldu. 2021 son çeyreğinden bu yana hızla artan fiyatlar emekli bayram ikramiyelerinin daha da erimesine sebep oldu. Emekli bayram ikramiyeleri Kurban Bayramı’nda da 3 bin TL olarak ödenirse bu kayıp 15 bin TL’yi bulacak.

Emekli bayram ikramiyesi asgari ücret karşısındaki devasa kaybının yanı sıra TÜFE ve gıda enflasyonu karşısında da ciddi biçimde geriledi: 2021’in son çeyreğinde ortalama tüketici fiyatı endeksi ile gıda fiyatları endeksinde ciddi atışlar yaşandı. Yıllık gıda enflasyonu bu dönemde emekliler için yüzde 100’ü aştı. Emekli bayram ikramiyelerinin ortalama enflasyon ve gıda enflasyonundan daha az artırılması sebebiyle emekli bayram ikramiyeleri eridi.

Gıda enflasyonuna göre emeklilerin alım gücü son 6 yılda 1000 TL’den 380 TL’ye düştü: Mart 2018’den Şubat 2024’e geçen sürede gıda enflasyonu yüzde 690 oranında arttı. Emekli bayram ikramiyesi ise yüzde 200’lük artışla 2024’te 3 bin TL oldu. 2024 yılında emekli bayram ikramiyesinin alım gücü gıda enflasyonuna göre 380 TL’ye geriledi. Böylece emekli bayram ikramiyelerinin gıda enflasyonuna göre kaybı (bir bayram) 6 bin 904 TL oldu.

Resmi enflasyona göre ise emekli bayram ikramiyesinin alım gücü 6 yılda 1000 TL’den 487 TL’ye düştü: Mart 2018 ve Şubat 2024 arasındaki altı yıllık dönemde TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) yüzde 516 oranında arttı. Buna karşılık emekli bayram ikramiyelerinde yüzde 200’lük bir artış yaşandı. Bu durumda 2018-2024 arasında emekli ikramiyesinin alım gücü 1000 TL’den 487 TL’ye geriledi.

Emekli ikramiyesi resmi enflasyona göre artırılsaydı bugün en az en az 6 bin 163 TL olması gerekirdi. Böylece emekli ikramiyesinin (bir bayram) enflasyon karşısındaki kaybı 2024 için 5 bin 163 TL olarak gerçekleşti.

Paylaşın