Bahçeli ile Davutoğlu arasında ‘serok’ gerilimi

MHP Lideri Bahçeli’nin bugünkü grup toplantısında kendisini hedef alan sözlerine cevap veren GP Lideri Davutoğlu, “‘Serok’ ifadesini bir hakaret ifadesi olarak kullanmak suretiyle sadece bana saldırmıyor; bu toprakların has dili olan Kürtçeye de bir ithamda bulunuyor, ‘bölücülükle’ özdeşleştiriyor Kürtçeyi” dedi.

Haber Merkezi / MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu arasındaki ‘serok’ tartışması devam ediyor. Bahçeli’nin kendisini hedef alan sözlerine Hatay’da çektiği videolu açıklama ile yanıt veren Davutoğlu, şöyle dedi;

“Sayın Bahçeli, ‘Serok’ ifadesini bir hakaret ifadesi olarak kullanmak suretiyle sadece bana saldırmıyor; bu toprakların has dili olan Kürtçeye de bir ithamda bulunuyor, ‘bölücülükle’ özdeşleştiriyor Kürtçeyi.

Şimdi kendisine sesleniyorum. ‘Zillet’ nerede biliyor musunuz? Bu ülkenin has dillerinden olan bir dilin kullanılmasında değil; ‘zillet’, aziz Türkçemizin doğduğu Kaşgar’da, o aziz topraklarda konuşulan Türkçenin yasaklandığı bir zulüm döneminde, Uygur kardeşlerimizin toplama kamplarında her türlü muameleye maruz kaldıkları, Uygur bacılarımızın tecavüze muhatap oldukları bir dönemde susmaktır ‘zillet’ sayın Bahçeli.

Bütün dünya ayaktayken, Doğu Türkistan’daki zulme karşı sessiz kalmak ‘zillettir.’ Ankara, mazlum milletlerin de başkentidir. Bizi ‘zilletle’ suçlayacağınıza Erdoğan’a gidin ve Doğu Türkistan için sesini yükseltmesini söyleyin ya da siz yükseltin.

‘Zillet’ nerede biliyor musun sayın Bahçeli? 24 Nisan’da ‘soykırım’ ifadesini kullanan Joe Biden karşısında, sadece bir kahve içebilmek için sessiz kalmanın adıdır ‘zillet çamuru.’

Eğer ‘zillet çamurundan’ bu ülkeyi kurtaracaksanız, ayın Erdoğan’a şahsi ilişkileri için milletin itibarını yerle bir etmesinin hesabını sorun.

‘Zillet’ nerededir biliyor musunuz sayın Bahçeli? Köklü bir devlet geleneğine ve siyaset geleneğine sahip olan bu milletin bütün bu geleneklerini sarsan yolsuzluk iddiaları karşısında sessiz kalmaktır ‘zillet’ sayın Bahçeli. ‘Zillet çamuruna’ batanlar, yolsuzluk çamuruna sessiz kalanlardır.

‘Bölücülüğe’ gelince… Gerçek bölücülük, bu toprakların evlatlarını dil, din, mezhep, etnisite farklılıkları dolayısıyla birbirine düşman kılmaktır. Gerçek bölücülük, Ankara dışına çıkmadan, vatan birliğinden bahsetmektir. Bakın ben her yerdeyim…

Bana Toroslarda ‘Yörük Ahmet’ denir sayın Bahçeli, Diyarbakır’da ‘Serok Ahmet’ denir, Erzurum’da ‘Dadaş Ahmet’ denir, Balkanlarda ‘Boşnak Ahmet’ denir, Kırım’da ‘Tatar Ahmet’ denir.

“Her yerde onurla dolaşırız”

Biz bu kimlikleri bünyemizde barındırdığımız için bugün Anadolu’da, Rumeli’de, gönül coğrafyamızda, Kafkaslar’da, her yerde onurla dolaşırız.

‘Bölücülük’, millet evlatlarının arasında ayrım yapmaktır; bu ülkenin dilleri, örfleri arasında ayrım yapmaktır. Aziz Türkçemizi sonuna kadar savunurken, yine bu toprakların dili olan Kürtçemizin de özgürce kullanılmasına her zaman sahip çıkacağız.

Sayın Bahçeli, son sözüm şu: Net olarak söyleyin, kamuoyu duysun. ‘Serok’ ifadesini kullanmak bölücülükse, bir suçsa sayın Erdoğan bir suç mu işlemiştir? Acaba kastı nedir? Hangi ‘zillet ittifakının’ içinden gelerek ‘Serok’ ifadesine sessiz kalabilmiştir?

Eğer ‘Serok’ ifadesi suçsa, sayın Erdoğan’la ilk çay sohbetinizde bunu hesabını ona sorun. Yok eğer ‘Serok’ ifadesi suç değilse bana ve Kürtçeyi anadili olarak kullanan vatandaşlarımıza karşı bir özür borcunuz var, derhal özür dileyin.

Laf kalabalığını bırakın ve tavrınızı ortaya koyun. ‘Serok’ ifadesi konusunda Erdoğan’a ne diyeceksiniz, onu söyleyin.

“Serok Ahmet gafletinin pençesindedir”

Bahçeli partisinin TBMM’deki grup konuşmasında ne demişti?

“Hiç kimse niyet okuyuculuğu yapmasın, buzağıyı yanlış yerde aramasın. Serok Ahmet fitneyi bıraksın, buradan kendisini doyuracak ekmek çıkmayacaktır. Onun ‘serokluğu’ bölücülüğün umududur, terör örgütünün taltifidir, Türkiye’nin temellerini dinamitlemenin şifresidir.

Serok Ahmet zillet çamurunun içinde çırpınmaktadır. Görüyoruz ki siyasette zillet ittifakına melanet bir rol biçilmiş, takviye güç olarak bölücü ve yıkıcı unsurlar öne çıkarılmış, dış destek olarak uluslararası platformlar ve husumetle temellenen sivil toplum kuruluşları sürece dahi edilmişlerdir.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir