Babacan’dan Erdoğan’a: Çok Yakında ‘Kardeşim Esad’ Diyecek

DEVA Partisi Lideri Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi ile tokalaşması konusunda, “Biz barıştan yanayız. Normalleşme çabalarını hep destekleriz. Zararın neresinden dönülse kârdır. Mısır’la ilişkilerimizin normalleşmesi gecikse de önemli bir adımdır. Biz Suriye yönetimiyle de görüşülmesi gerektiğini söylüyoruz. Çünkü biz dış politikaya ilkelerimizle bakıyoruz. En temel ilkemiz de dünyada düşmanlarımızı azaltıp dostlarımızı artırmaktır. Dostluk olacak ki güvenliğimiz, itibarımız, refahımız artsın.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Sayın Erdoğan’a şunu sormadan da geçemeyeceğim. Bunca senedir yürüttüğünüz kavganın ülkemize ne kadar zarara sebep olduğunun farkında mısınız? Dışarıda her gün bir başka düşman göstererek bu ülkeye ne kadar büyük zarar verdiğinizin farkında mısınız? Bu kuru inadın, ülkemizi Doğu Akdeniz’de nasıl yalnızlaştırdığının herhalde farkındasınız. Sonra jeton düştü. Sebep oldukları zararlar nedeniyle milletten bir özür dilemeleri gerekiyor.”

Babacan, konuşmasının devamında, “Bugün çıkıp ‘Yunanistan’a kafa tutayım’ diyor ya… 6 ay sonra döner ‘Yunanistan’la biz dostuz. Ege, barış denizidir’ der. Beşar Esad’a demediğini bırakmaz, yarın döner ‘Kardeşim Esad’ der. Diyecek. Çok yakında diyecek, görün. Cumhurbaşkanı yaklaştıkça onlar geri çekiliyor. ‘Bugün böyle der, yarın bir daha hakaret eder. Emin olalım’ diyorlar.” ifadelerini kullandı.

Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Babacan’ın gündeminde terörle mücadele, dış politika ve bazı medya gruplarının partisinin reklam filmine uyguladığı akreditasyon vardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır’la ilgili eski ifadelerini izleten Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Sayın Erdoğan, biraz yavaş. Ülkeyi yayık ayranına çeviriyorsunuz. Çalkalayıp duruyorsunuz. Bütün o ağır sözler nedeniyle kaybolan itibarımız ne olacak? Bir iddiasını ertesi gün yiyen yutan bir hükûmete bu dünya nasıl güvensin? Yıllardır ‘zalim’ diye ilan ettin, bugün elini sıkıyorsun. Sebebini açıkla. Mısır’da ne değişti, açıkla. İsrail’in Filistinlilerle ilgili politikasında ne değişti, açıkla. Kaşıkçı dosyasında ne değişti, açıkla. Hiçbir şey değişmediyse, kimse sana güvenmez.

Biz barıştan yanayız. Normalleşme çabalarını hep destekleriz. Zararın neresinden dönülse kârdır. Mısır’la ilişkilerimizin normalleşmesi gecikse de önemli bir adımdır. Biz Suriye yönetimiyle de görüşülmesi gerektiğini söylüyoruz. Çünkü biz dış politikaya ilkelerimizle bakıyoruz. En temel ilkemiz de dünyada düşmanlarımızı azaltıp dostlarımızı artırmaktır. Dostluk olacak ki güvenliğimiz, itibarımız, refahımız artsın.

Sayın Erdoğan’a şunu sormadan da geçemeyeceğim. Bunca senedir yürüttüğünüz kavganın ülkemize ne kadar zarara sebep olduğunun farkında mısınız? Dışarıda her gün bir başka düşman göstererek bu ülkeye ne kadar büyük zarar verdiğinizin farkında mısınız? Bu kuru inadın, ülkemizi Doğu Akdeniz’de nasıl yalnızlaştırdığının herhalde farkındasınız. Sonra jeton düştü. Sebep oldukları zararlar nedeniyle milletten bir özür dilemeleri gerekiyor.

“Çok yakında ‘Kardeşim Esad’ diyecek”

Bugün çıkıp ‘Yunanistan’a kafa tutayım’ diyor ya… 6 ay sonra döner ‘Yunanistan’la biz dostuz. Ege, barış denizidir’ der. Beşar Esad’a demediğini bırakmaz, yarın döner ‘Kardeşim Esad’ der. Diyecek. Çok yakında diyecek, görün. Cumhurbaşkanı yaklaştıkça onlar geri çekiliyor. ‘Bugün böyle der, yarın bir daha hakaret eder. Emin olalım’ diyorlar.

Terörü lanetliyoruz ama bununla yetinemeyiz. Bu toprakların her köşesini herkes için güvenli kılmakla mükellefiz. Fakat bu zorlu günlerde terörle mücadeleyi sulandırmak isteyenlerin de ortalarda dolaştığını görüyoruz. Bu kişilerden biri daha İstanbul’un ortasında bomba patlar patlamaz jet hızıyla açıklamalar yaptı. Daha bilgiler netleşmeden, ne olduğu belli olmadan bu sözüm ona ilgili bakan ‘Terör Toto’ oynadı. Bir başka üst düzey yetkili başka bir örgüt ihtimaline işaret etti. Terörle mücadele ciddiyet ister. Kapsamlı analizi ve değerlendirmesi yapılmadan söylenen her söz terörle mücadeleyi sulandırır.

Suriye ve Irak’a düzenlenen kapsamlı hava harekatının planlanmasından icrasına kadar emeği geçen tüm silahlı kuvvetler mensuplarını tebrik ediyorum. Türkiye’nin caydırıcı gücü bir kez daha ortaya konmuştur.

Olası bir kara operasyonun, süresi, kapsamı ve gerekçesi konusunda güvenlik kurumlarının başındaki yetkililer, muhalefet liderlerini derhal bilgilendirmelidir. Hükûmete soruyorum: Muhalefet partilerini en kritik konularda bile karanlıkta bırakmanızın sebebi nedir? Ayın karanlık yüzü gibi kafanızın arkasında neler saklıyorsunuz? Bizim ikna olmamız gerekiyor.  Niçin uzunca bir süredir ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ deyip de seçime 6 ay kala bu operasyonları yapıyorsunuz? Gelsinler, kurum başkanları bize anlatsınlar. Operasyonel detaylarla ilgilenmiyoruz. Biz ‘Niçin bugün’ diye soruyoruz? Her askeri operasyonun bir ‘siyasi hedefi’ olmalıdır. Burada ‘Siyasi hedefiniz nedir?’ diye soruyoruz.

Kusura bakmayın, hükûmetin, bakanların ve cumhurbaşkanının söyledikleri bizde güven oluşturmuyor. Bir dedikleri bir dediklerini tutmuyor. Ama biliyoruz ki bu ülkenin güvenliğinden sorumlu, sağduyulu kurumları var. O kurumların içinde ve başında sağduyulu insanlar var. İşin gerçeğini onlardan dinleyelim.

Ülkeyi yönetmeye talip en güçlü muhalefet bloğu olan altılı masadaki liderlerin gerçekleri bilmesi lazım. Zaten 6 aylık bir hükûmet ömrünüz kaldı. 6 ay sonra ülkeyi yönetecek insanların şimdiden güvenlik meseleleri konusunda doğru bilgiye sahip olması lazım. Görevinizi gerçek bir sorumlulukla yapıyorsanız, seçimlerden sonra işbaşına gelme ihtimali çok yüksek olan altılı masa liderlerini bugünden bilgilendirmek zorundasınız. Devlette devamlılık esas.

Suriye’deki vekalet savaşına evirilen anlaşmazlıkların askeri bir çözümünün olmadığı konusunda Türkiye dahil tüm dünya ülkeleri hemfikir. Bu otorite boşluğuna son vermek için, Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde, terör örgütleri hariç, tüm etnik ve dini grupların, yani Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin, Hristiyanların, Sünnilerin, Nusayrilerin ve diğer grupların yer alacağı, temsil edileceği Anayasa’ya ve yeni Suriye’nin inşasına yatırım yapmamız gerekiyor.

Bunun tek çıkar yolunun BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı Karar’ı çerçevesinde olduğunu ortaya koymamız gerekiyor. Neden hep savaşı, iç savaşı, vekalet savaşını konuşuyoruz? Madem bu yol, yol değil; artık barışı, iç barışı, vekalet barışını konuşalım.

Şam yönetimiyle üst düzey siyasi ve diplomatik ilişki kurmayı ha bire erteliyor. Öyle laflar etti ki… Geri adım, U dönüşü bir yere kadar. Şimdi sıra Suriye’de. Mecburen Suriye’de de yapacak. Suriye’de de tükürdüğünü yalamak zorunda kalacak. Maalesef bu samimiyetsiz gelgitler anaforunda ülke çırpınıyor.

Koskoca ülke ‘Erdoğan yorgunluğu’nun bedelini ödüyor. Kendisi 2017’de ‘Metal yorgunluğu var, parti teşkilatını yenileyeceğiz’ demişti. Bu teşkilat öyle bir şey ki on binlerce kişi yoruluyor fakat başındaki bir kişi yorulmuyor ne hikmetse… 20 senedir o partinin başında. Partiyi de kendini de ülkeyi de aşağı çekiyor. Tüm ülke ‘Erdoğan yorgunluğu’ yaşıyor.”

“İşte proje, görmüyorsanız görün, duymuyorsanız duyun”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup konuşmasındaki “Bize ülke ve milletin hayrına programlarla, projelerle, iddialarla gelin, canımızı yiyin” sözlerine eylem planlarını göstererek yanıt veren Babacan şunları söyledi:

“Hop, orada dur. Biz geçen Kurban Bayramı’nda size, 600 milletvekiline çözümleri postalayıp göndermedik mi? Eylem planlarımızda çözüm var. Proje var, program var. Daha güzel fikirleriniz varsa ya gelin sunun ya da alın öğrenin. ‘Muhalefet proje üretmiyor’ diyor. İşte proje. Görmüyorsanız görün, duymuyorsanız duyun.”

DEVA’nın reklamını yayınlamayan medyayı tek tek saydı

Babacan ayrıca partisinin reklam kampanyasına başladığını duyurdu. Hiçbir akreditasyon uygulamadan tüm televizyon kanallarına reklamlarını gönderdiklerini söyleyen Babacan, “Bazı medya kuruluşları bize akreditasyon uyguladı. Yani tanıtım filmimizi ücreti karşılığı yayınlamayı reddettiler” dedi. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Zaten haberlerimizi vermeyen kanallar, ücretli tanıtım filmimizi de yayınlamadılar. Hangi mecralar bunlar: TRT kanalları, Demirören Medya, Doğuş Medya, Turkuaz Medya, Acun Medya, Piri Medya, Mepa Medya, Beyaz Medya, Türk Medya. Firma isimleriyle tanımayan arkadaşlarımız olabilir: Yani hangi kanallar? Kanal D, Star, ATV, CNN Türk, NTV, A Haber, Kanal 7, TV8 gibi kanallar. Bunlar paramız karşılığı tanıtım filmimizi yayınlamayı dahi reddeden kanallar.

Bu yayın kuruluşlarının nasıl bir baskı altında bu kararları aldıklarını tahmin edebiliyorum. Buradan milyonlarca lira yatırım yapıp reklam alamayan medya şirketi sahiplerine ve yöneticilerine sesleniyorum. Yayınlamadığımız konuşmalarımda dediğim gibi, ‘Bu seçimi 7’den 70’e, kuzeyden güneye, doğudan batıya tüm Türkiye kazanacak’ Korkmayın. Siz de kazanacaksınız. Reklamlarımızı yayınlayın. Akreditasyon uygulamaya son verin. Ayrımcılık yapmayın. Reklam almanıza, para kazanmanıza bile engel olan bu otoriter ittifaka son vereceğiz. Biz, sizi de özgürleştireceğiz.

“Depremler sonucundaki zararı azaltmak bizim elimizde”

Merkez üssü Düzce Gölyaka olan ve civar birçok ilde de hissedilen depremle hepimiz korkarak uyandık. Depremlere engel olamayız ama sonucundaki zararı önlemek, azaltmak bizim elimizde. Bu nedenle, afet eylem planımızı hatırlatıyorum. Bugünkü iktidara burada yazan maddeleri derhal uygulaması gerektiğini söylemek istiyorum. Bu işin şakası yok, ertelenecek konu değil.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir