AYM Başkanı Arslan: En Büyük Sorun Adil Yargılanma

‘Türkiye’de Bireysel Başvurunun 10. Yılı Uluslararası Konferansı’nın açılışında konuşan AYM Başkanı Arslan, derdest ve ihlal sayıları değerlendirildiğinde acilen çözülmesi gereken bir adil yargılanma meselesinin olduğunu belirterek, mahkemenin kararlarında bu çözümün nasıl olması gerektiğine dair tespitlere yer verdiğini, yeri geldiğinde de tespit edilen yapısal sorunun çözümü için kararı yasama organına gönderdiğini söyledi.

Arslan, konuşmasının devamında, Anayasa Mahkemesine 450 bin civarında bireysel başvuru yapıldığını, bunun 327 bin kadarının sonuçlandırıldığını, yaklaşık 123 bin derdest başvuru bulunduğunu ve mevcut başvuruların 68 bin kadarının (yaklaşık yüzde 55) makul sürede yargılanma hakkına ilişkin şikâyetler olduğunu kaydetti.

Arslan, konuşmasında, Anayasa Mahkemesinin bu süreçte yaklaşık 30 bin ihlal kararı verdiğini, bunlardan yüzde 60’ından fazlasının makul sürede yargılanma hakkına ilişkin olduğunu, bu sayıya adil yargılanma hakkının ihlali kararlarının da eklenmesiyle toplam ihlal kararlarının yüzde 70’inin adil yargılanma hakkına ilişkin olduğunu; bunun dışında mülkiyet hakkı (yüzde 10,6), ifade özgürlüğü (yüzde 8,9) ile özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkının (yüzde 2,6) en çok ihlal edilen hak ve özgürlükler arasında yer aldığını belirtti.

Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda düzenlenen “Bireysel Başvurunun 10. Yılı Uluslararası Konferansı”nda açılış konuşmalarını Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkanı Alexander Fricke, Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Genel Direktörü Christos Giakoumopoulos (çevrim içi olarak) ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan açış konuşmalarını yaptı.

AYM Başkanı “Bireysel başvuru, bundan tam 10 yıl önce bugün başladığında umutluyduk zira bireysel başvuru hukuk tarihimizin en büyük reformlarından biriydi. Anayasa Mahkemesi olarak biz de bu kurumu başarılı ve etkili şekilde uygulayarak insanımızın temel hak ve özgürlüklerini koruma umudunu ve iradesini taşıyorduk.” dedi.

“Diğer yandan kaygılıydık Uzun yargılamalar gibi ülkenin kronik hukuk sorunları, buna bağlı olarak muhtemel iş yükü ve Mahkememiz dâhil yargı organlarının bireysel başvuruya yabancı oluşu, belli ölçüde de ön yargılar kaygılarımızı besleyen hususlardı.”

“10 yılda mahkemenin dokunmadığı hiç bir mesele kalmadı”

Başkan Arslan, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen bireysel başvurunun iyi uygulama örneklerinden birinin Türkiye’de yerleştiğini ifade ederek 10 yıllık sürede bireysel başvuruda verilen on binlerce kararda ülkenin temas edilmeyen, dokunulmayan neredeyse hiçbir hukuksal meselesinin kalmadığını vurguladı.

Derdest ve ihlal sayıları değerlendirildiğinde acilen çözülmesi gereken bir adil yargılanma meselesinin olduğunu söyleyen Başkan Arslan, Mahkemenin kararlarında bu çözümün nasıl olması gerektiğine dair tespitlere yer verdiğini, yeri geldiğinde de tespit edilen yapısal sorunun çözümü için kararı yasama organına gönderdiğini kaydetti.

Arslan, Anayasa Mahkemesine 450 bin civarında bireysel başvuru yapıldığını, bunun 327 bin kadarının sonuçlandırıldığını, yaklaşık 123 bin derdest başvuru bulunduğunu ve mevcut başvuruların 68 bin kadarının (yaklaşık yüzde 55) makul sürede yargılanma hakkına ilişkin şikâyetler olduğunu kaydetti.

Arslan, Anayasa Mahkemesinin bu süreçte yaklaşık 30 bin ihlal kararı verdiğini, bunlardan yüzde 60’ından fazlasının makul sürede yargılanma hakkına ilişkin olduğunu, bu sayıya adil yargılanma hakkının ihlali kararlarının da eklenmesiyle toplam ihlal kararlarının yüzde 70’inin adil yargılanma hakkına ilişkin olduğunu; bunun dışında mülkiyet hakkı (yüzde 10,6), ifade özgürlüğü (yüzde 8,9) ile özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkının (yüzde 2,6) en çok ihlal edilen hak ve özgürlükler arasında yer aldığını belirtti.

AYM Başkanı, yeni ihlallerin çıkmaması için neler yapılması gerektiğin ilişkin olarak da şu düşünceleri paylaştı: “Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruda tek tek sivrisinekleri öldürmek suretiyle bir mücadele yürütemez. Yapılması gereken hak ihlaline sebep olan bataklığın kurutulmasıdır.”

Arslan, “Bunun için de bireysel başvurunun objektif etkisinin kamu kurumları tarafından çok iyi anlaşılması ve uygulanması gerekir.” dedi.  “Yeni bir ihlalin ortaya çıkmasını, yeni bir başvurunun yapılmasını beklemeden Anayasa Mahkemesinin tespit ettiği ilke ve esaslar hayata geçirilerek ihlallerin önünün kesilmesi gerekir.”

Yeniden yargılama, tazminat gibi başvurucunun zararının karşılanması kapsamında mahkemelerin genel itibarıyla Anayasa Mahkemesinin verdiği ihlal kararlarına uyduğunu kaydeden Arslan, zaman zaman bazı problemler yaşansa da Türk hukuk düzeninde bir sıkıntının olmadığını ifade etti.

“İnsan hakları aynı zamanda “ötekinin hakları”dır

Başkan Arslan, son olarak bireysel başvurunun geleceğinin her şeyin ötesinde insanı merkeze alan, insanın temel haklarına ve haysiyetine saygıyı yücelten bir toplumsal/siyasal kültürün yerleşmesine ve kökleşmesine bağlı olduğunu, bu kültürel iklimin ise ancak “öteki”nin ontolojik varlığını kabul etmekle oluşabileceğini ifade etti. Farklılıklarımızla birlikte yaşama kültürü yerleştikçe ve bu kültürel iklimin gerektirdiği empati, hoşgörü ve uzlaşma gibi değerler hayata geçtikçe bir hak arama yolu olarak bireysel başvurunun etkililiğinin ve başarı şansının artacağını vurguladı.

“İnsan hakları aynı zamanda “ötekinin hakları”dır.” dedi.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir