Alphan Akgül kimdir?

17 Kasım 1974 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Alphan Akgül, Kabataş Erkek Lisesi ve Mecidiyeköy Lisesinde okudu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümünden başladığı yüksek lisans eğitimini “Oktay Rifat şiirinde Güneş’in Üç Hâli” adlı teziyle 2005’te, aynı yerdeki doktorasını ise “Yahya Kemal Beyatlı Şiirinde Düzyazı ve Dünyevilik” adlı teziyle 2010’da tamamladı ve Yeni Türk Edebiyatı alanında “doktor” unvanı aldı.

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi tarafından 2003-2004 ders yılında “Melih Cevdet Anday Bursu”yla ödüllendirildi. Akgül’ün doktora tezi, bazı değişikliklerle “Anlamın Sesi: Yahya Kemal Beyatlı’nın Şiir Estetiği” adıyla 2014’te yayımlandı ve Türkiye Yazarlar Birliği Edebî Tenkit Ödülü’ne layık görüldü. Şiirle de ilgilenen Akgül, 2000 yılında “Yaşar Nabi Nayır”, 2008 yılında “Nüzhet Erman” şiir ödüllerini aldı.

Güneş Yalnız Dirileri Isıtır: Oktay Rifat Şiiri Üzerine (2017) adlı çalışmasıyla da 2018 Mehmet H. Doğan Ödülü’ne layık görüldü. TÜBİTAK yurtdışı araştırma bursu kapsamında konuk araştırmacı olarak 2011-2012 arasında University of Washington’da modern şiir kuramları, metafizik şiir ve yaratıcı yazarlık üzerinde çalıştı. Alphan Akgül hâlen 29 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta ve çalışmalarını İstanbul’da sürdürmektedir.

Aplhan Akgül’ün şiirleri Varlık, Yasakmeyve ve kitap-lık gibi dergilerde yayımlanmıştır. Akademik çalışmalarını modern Türk şiirinin kuramsal ve tarihsel temellerinin sorgulanması üzerine yoğunlaştıran Akgül’ün, modern Türk şiiri ve romanı üzerine çok sayıda akademik makalesinin yanı sıra görsel sanatlar üzerine çözümleyici eleştiri yazıları da yayımlanmıştır. 2000-2007 yılları arasında geliştirmiş olduğu üslupla kaleme aldığı bütün şiirleri içeren Bahçeler Çözüldü (2007)’de şair, lirizm ile ironi arasında bir denge kurma çabasına girişir.

Ona göre, lirik geleneğin modern şiir içinde devam edebilmesi, ancak ironi ile mümkün olabilir. İroni, klasik lirik şairlerimizi üreten toplumsal formasyonun hâli hazırda mevcut olmadığını vurgulamaktır. Böylece her lirik şiir, ait olmadığı bir toplumsal yapıda “-mış” gibi söylenmektedir. Divan şiirimizin bahçesi ironiyle sökülmektedir. Şair, “tuhaf sözlere bulandın mış gibi” derken, aslında lirizmin bu çağda elde edilmesi zor bir ideal hâline geldiğini söylemek ister. Onun şiiri içinde lirikler saklayan bir kâğıdın yüzümüze bile bakmadığı, lirik şarkıların bile ironiye dönüştüğü bir şiirdir.

Anlamın Sesi: Yahya Kemal Beyatlı’nın Şiir Estetiği (2014) adlı incelemede Yahya Kemal’in şiir hakkında geliştirdiği görüşleri ayrıntılı bir şekilde tartışmaya açılıp bu görüşlerin işlevsel olan ve olmayan yönleri ortaya konmuştur. Böylece hem Yahya Kemal’in poetikası derinlikli bir şekilde incelenmiş, hem de bu poetika ile şairin şiirleri arasında hangi ölçüde bir uyum olduğu tespit edilmiştir. Akgül’e göre Yahya Kemal’in şiirlerinde esas öge anlamdır ve şair bu anlamı açığa çıkartmak ya da pekiştirmek için biçim özelliklerini harekete geçirir. Şiir kuramlarıyla ilgili detaylı bilgi de verilen kitapta Akgül, Yahya Kemal’in her şiirinin sözle inşa edilen bir anlam kompozisyonu olduğunu savunumaktadır.

Güneş Yalnız Dirileri Isıtır: Oktay Rifat’ın Şiirleri Üzerine (2017) adlı incelemede ise Akgül, Oktay Rifat’ın şiirlerini anlamaya basit ama anlamlı bir soruyla başlar: İnsan nasıl düşünür? Bulduğu ilk yanıt: “Benzetme ve kıyas yaparak!” İster ilkel ister modern çağlarda olsun, insan benzetme ve kıyas yapar, varlıkları sınıflandırır. Oktay Rifat’ın şiirlerinin ağırlık merkezi de işte burasıdır: Güneş kimi zaman bir tanrı, kimi zaman bir hükümdar, kimi zaman da sadece güneştir ama bir bisiklet tekerine, bir şamdana, bir köpeğe benzeyen bir güneş… Kitap, Oktay Rifat’ın bir dizesinden gelen adından da anlaşılacağı gibi, şairin benzetme ve çağrışım yapma ilkesinin maddi bir temele dayandığını öne sürer. Öte yandan, benzetme yapmanın insanın gizem üretme tutkusunu dışarıda bırakmadığını da vurgular. Alphan Akgül, Oktay Rifat’ın şiirlerini incelerken, bir yandan da şiiri ortaya çıkaran düşünce tarzını yakalamayı hedeflemiş; bir bakıma “şiir felsefesi” yapmaya çalışmıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir