Akşener’den ’emekli amirallerin bildirisi’ üzerine yeni açıklama

Ankara’da vefatının 24’üncü yılında Alparslan Türkeş anısına düzenlenen “Türk Milliyetçiliğine Adanmış Bir Ömür” konferansına katılan İYİ Parti Lideri Akşener, program sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, emekli amirallerin gözaltına alınmasına tepki göstererek, “Atanmışların zevzekliklerini de gözaltına alarak soruşturun bakalım. Bunun da takipçisi olacağız” dedi.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara’da vefatının 24’üncü yılında Alparslan Türkeş anısına düzenlenen “Türk Milliyetçiliğine Adanmış Bir Ömür” konferansına katıldı. İYİ Parti Lideri Akşener, konferansın ardından gazetecilere açıklamada bulundu.

Akşener, 104 emekli amiralin yayınladığı bildiri üzerine yaptığı değerlendirmede, “Emekli general de edebilir, emekli hakim de edebilir; herkes edebilir. Ama gündüz vakti fikrini söylemek başka bir şey, bir araya gelip, adını ‘bildiri’ koyup gece yarısı paylaşmak başka bir şey. Eski hatıraları canlandıran, sonuç itibarıyla iktidarın üzerinde tepineceği bir argüman oluşan bir gerekçe oluştan bu meseleyi, tırnak içi ‘bildiri’ konusunu zevzeklik olarak değerlendirdim” ifadelerini kullandı.

Akşener, bildiri konusunu şekil olarak yanlış bulduklarını ifade ederek, “Bunun üzerine siz bu insanları gözaltına alma yoluna giderseniz, bizim bu defa iktidara şunu sorma söyleme hakkımız doğar; bu zevzekliğin yapıldığı pek çok iktidar partisi bürokratları var. Yani siyasi partilere ayar vermeye çalışan, ‘iktidar partisini öveceğim’ derken hadsizlik ve saygısızlık yapan, tanzim etmeye çalışanlar var. Madem burada bir gözaltı süreci başlattınız, zevzeklik olarak tanımladığım bu bildiri üzerinden bir süreç başlattınız; muhalefet partilerine, ana muhalefet partisi genel başkanına hakaret eden, İYİ Parti’nin Genel Başkanına hakaret eden yargıçlardan tutun, saray şürekasına kadar atanmışların zevzekliklerini de gözaltına alarak soruşturun bakalım. Bunun da takipçisi olacağız” dedi.

Emekli amiraller bildirisi;

“Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.

Deniz Şehitlerimizi anarak Saygıyla duyururuz.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir